0
Mevsimin Ilk Blogu
Gönderen
DKNH
,
04.08.2009
·
1.973 Gösterim
Anlıyorum ben seni, bana aşık değilsin ki
Benim seni çok sevmem, kendimle ilgili...
Bana biraz zaman ver
Yaralarım çok yeni
Kabahat sende değil ki
Bu benimle ilgili...
Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin, unut onu yüreğim...
Bile bile girdim bu oyuna. Ne olursa olsun hep dışında kalacağımı bile bile, beni oyununa al istedim.
Bir kenarda durup senin yaşamını izleyerek sessizce sıramı bekledim. Ve hep sevdim seni. Sen gülerken, ağlarken, severken, kanarken, kanatırken, orada öylece durup sevdim seni. Elimden de başka birşey gelmedi.
Hiç şikayet etmedim senden. Hiç şikayet etmedim sevginden. Hiç şikayet etmedim sevgisizliğinden. Asla sevilmek için sıramın gelmeyeceğinden.
Bilerek girdim bu oyuna. Ve çıkıp gitmeyi, seni bırakmayı, seni artık sevmemeyi göze alamayacağıma göre şikayet etmeye de hakkım yoktu.
Kendimce sebepler buldum. Kendimce haklar verdim, kendimce haklar aldım kendimden. Sadece küçük bir ihtimal için kendimce senin oyunlarınla savaştım.Senin hayatın tüm gerçekliğiyle sürüp giderken gözlerimin önünde, ben kendime yalanlardan bir yaşam yarattım.
Hiç şikayet etmedim. Hiç suçlu aramadım. Çünkü ben bunları sadece kendim için yaşadım.
Kendim için sevdim seni. Seni sevmek beni yaşama yakın tuttuğu için. Seni sevdikçe kendime bağlandığım için. Seni sevdikçe herşeyi sevdiğim için.
Ben bunları kendim için yaptım.
Hiç bir zaman bir hayatım olmayacağını bile bile. Senden bir hayat istemeye hakkım olmadığını düşüne düşüne. İçten içe beni çok sevmeni isteyerek ve bunun hiç olmayacağını bilerek sevdim seni.
Elimden de başka bir şey gelmedi.
Benim yanımda gezemezsin sen!.. Acılarım bol gelir, sevincim sevincini tutamaz. İçinden bir gemi kalkmaz bana doğru. Sakın başka bir şey getirme aklına olmaz. Kötüyüm, karanlığım, çirkinim...
Ama yabancı değilim. Özüm sözümde bir, seninle samimiyetten uzakta da olamaz. Benim yanımda gezemezsin sen, çünkü ben bir numara büyüğüm sana. Sen gerçek sevgiyi yaşamamışsın. Rüyaların gerçek olmamış, senin gerçeklerin hep rüya sığlığında boğulmuş. senin derinliklere gitme özlemin aslında derinliği olan bir hayat yaşama açlığından kaynaklanırken sen çok sığ ben çok derin... Benim yanımda gezemezsin sen...
BEN SENİN DOSTUN OLAMAM, BEN SENİN ARKADAŞIN HİÇ OLAMAM! HAYATIMA KİMSE ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİREMEZ VE ÇIKAMAZ! BEN BAŞLATIRIM BEN BİTİRİRİM!
Benim yanımda gezemezsin sen! Sakın başka bir şey getirme aklına olmaz.. Kötüyüm, karanlığım, çirkinim!
Ama damlayanlara çağlarım. Bir adıma koşarım.. benim için neydin ne oldun? Özne olarak cümleme giren gizli özne kalır. Sıfat, zamir ya da edat olamaz! Benim cümlelerim düzdür yalındır, seninle cümleler devrik olur. En büyük cellat zamandır. Zaman gösterecek neyin ne olduğunu! Gidenlerin yerlerinin dolmayacağını..
Ama unutmadan sen benim yanımda gezemezsin!
Ben kötüyüm, karanlığım, çirkinim!...
kırıldım
yok aslında
üzüldüm hem de çok
sen giderken ardından niye hiç bir cümleyi kurmayı beceremedim diye
en basitinden bir dur bir gitme çıkmalıydı ağzımdan
olmadı
oysa beynimin içinde ne büyük kelimelerim vardı
onlardan sana dünyanın en anlamlı
en muhteşem cümlelerini kurcaktım
sen gitmeye derman bulamayacaktın
kalacaktın
binlerce cümleyi ard arda sıralamaya hazırdım oysa
sen kapıdan çıkarken kalakadım öylece
hiç birşey yapmak gelmedi içimden
ne de bir cümle kurmak
en azından bırakma beni deseydim keşke
çıkmadı ağzımdan hiçbir kelime
çıkaramadım nedense
demeliydim belki de sen gidersen şu olur bu olur
ben böyle olurum şöyle olurum diye
gitmeseydin keşke
döndüğünde sana kuracak cümle bulamadım ben sonra
senden gelen bir cümleyle kendimi ne kadar mutlu hissedecegimi de bilmezdim
o bir tek cümlenin arkasında huzur olacagını mutluluk olacagini da
ben ögrenmiştim mutlulugun baskalarının kurdugu cümlelerde saklı olmadıgını
kendi dünyanla mutlu olmanın anlamını kavramıstım çoktan
beklenti içine girmemek miydi umdugunu bulamamak mıydı sebebi
bilmiyorum düşünmezdim insanların bencil olmadan
bencilce davranmadan cümleler kurabileceklerini
sahip olduklarımın değerini hatırladım senin sözlerinde
o an dünya üzerinde olmak istediğim başka hiç bir yer yok dedim yaa
gercekten yoktu oysa bir kaç saat önce nefretimi kusmustuetrafa
öncesinde gittiginde kırılmıstım o an yanımdaydın yaa önemli olan oydu
kırmak istemedigini biliyordum ama alınganlıgım tutmustu işte
durdum sonra
düşündügün gibi değil demiştin
düşünümüyordum ki ben.
on dakika önce ne düşündügümü biliyordum baharı
baharın çiceklerini acan yeşillenen mutluluk veren agacları düşünüyordum
limon çicegi kokusunu ne çok sevdigimi
az biraz yok az dan biraz fazla bir süre durmustum yolun ortasında
sırf o kokular baharı içime çekebilmek için
derin dost kavramı demişti neydi derin dost
bilmedigim birseydi on dakika önce bilmiyordum
bilesim yok şimdi de
neydi seni ne çok sevdiğimi senin bile aklın almazdı
benim aklım almamıstı almasına zaman kalmamıstı
ne kadar basit anlamsız bir cümle oldugunu
yagmur yagıyor yagsın varsın baharın kokusunu güzelleştiriyor
güzelleşmek güzel güz
Meğer ''susmak'' insanın içiyle konuşmasıymış..
biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan.
oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği.
sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. bana aşkı öğretmiş sen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde. ..
bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?
Meğer ''susmak'' insanın içiyle konuşmasıymış..
biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan.
oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği.
sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. bana aşkı öğretmiş sen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde. ..
bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?
bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. bende sustum onunla. en iyi yaptığımdı susmak. uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın, ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. oysaki yağmur bulutta saklıydı, bulutta yağmurda. susmasaydık bulacaktık" dedim.
neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. son sözleri iyice içime oturdu.
bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. en çok susanın hep haklı kaldığı gibi... sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin. sana söylenenlerle, sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin. oysa izin verseydin benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı. insanları sadece dinleyerek böyle çıplak, böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı?
sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. yoksa içim dökülecekti. susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.
meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. geç fark ettim!"...
Annecigim!
Evlatlar vardir basarilarini, zaferlerini yazarlar...
Sana yazacak bir basarim, bir odulum yok anne.
Keske olsaydi da, seni sevindirebilseydim.
Keske, benim de anneme yazacak, anlatacak basarilarim
olsaydi.
Ama yok anne...
Sevdigin, oksadigin saclarima aklar dustu anne.
Ilk evvel saclarim hayat mucadelesinde yenildi.
Dusmanlarim hep benden guclu oldu anne.
Onlarin tahta kiliclari benim celikten kilicimi paramparca etti.
Onlar beni yenmek icin ne senaryolar yazdi, ne iftiralar attilar.
Ben, 'masumum' bile diyemedim.
Dusmanlarima hep yenildim anne.
Ve ne yazik ki, dostlarima da... Dostlarim da beni hep yendi...
Ben onlari dost bilirken onlar beni meydanlarda tus ettiler.
Arkamda hep bir hancer yarasi oldu anne.
Senin anlayacagin, dostlarim beni dusmanlarimdan daha beter
etti!
Kahkahayi unuttum, tebessumle dost oldum.
Yuzumde aci bir tebessum var simdi.
Bahtima yenildim anne!
Cocukluk yillarimin ozlemiyle seni aradim anne...
Senden daha sefkatlisini,
daha merhametlisini bulamayacagimi bilerek...
Her sey kucukken guzelmis anne.
Simdi buyudum ve yenilmeyi ogrendim anne.
Gulu cok sevdim, hele alini, pembesini...
Bahtima hep beyazi dustu anne...
O cok sevdigim gullerin, dikenlerine yenildim anne...
Acliga-tokluga, hastaliga-sagliga, dosta-dusmana. ..
Hepsine ama hepsine yenildim...
Senin anlayacagin hayata yenildim anne...
Yenildim...
Her şeye rağmen sevdim seni…
Nefesinin aynaya yansıyan buğusu kadar bile buğulanmayan o gözlerin için…
Her gece ağladı gözlerim…
Kulağımda çınlayan her ses hep adını sayıkladı uyumadı hiç…
Nasıl güzel bir bencillikti bendeki…
Hep kendim omuzlarıma taşıdım bu aşkın yükünü…
Üzüntülerimden hiç ayırmadım sana..
Kötü olan hiçbir şeyi paylaşmadım..
Bir yüreğe tek bir yüreği sığdırabildim gel gör ki!
Gel gör ki sıradan olamadım işte..
Senin gibi basitleştiremedim aşkı…
Eğlenceli hale getiremedim ağlamayı…
Yarımım ben şimdi…
Hayat gibi, ruhum gibi yarım…
Aslında bir alışkanlıksın sen, beklide hayal, bir karmaşa…
İmkansızların peşinden koşmak huyumdur belki de bu yüzden
Bir gizemsin hayatımda, bir ayrıcalık…
Fark etmez, seviyorum ya ben!
Suçlusu sen değilsin..bende değilim sevebildiğim için…
İkimizde masumuz seven kalbimde…
Seni unutmama meydan okuyan tesadüfler yeni yaralar açıyor yüreğimde şimdi…
Olmayacak bir şey miydin yoksa sen?
Bana çok mu fazlaydın?
Benim seni çok sevmem, kendimle ilgili...
Bana biraz zaman ver
Yaralarım çok yeni
Kabahat sende değil ki
Bu benimle ilgili...
Ağla kalbim,
Ağla gözlerim,
Başkasını seversin, unut onu yüreğim...
Bile bile girdim bu oyuna. Ne olursa olsun hep dışında kalacağımı bile bile, beni oyununa al istedim.
Bir kenarda durup senin yaşamını izleyerek sessizce sıramı bekledim. Ve hep sevdim seni. Sen gülerken, ağlarken, severken, kanarken, kanatırken, orada öylece durup sevdim seni. Elimden de başka birşey gelmedi.
Hiç şikayet etmedim senden. Hiç şikayet etmedim sevginden. Hiç şikayet etmedim sevgisizliğinden. Asla sevilmek için sıramın gelmeyeceğinden.
Bilerek girdim bu oyuna. Ve çıkıp gitmeyi, seni bırakmayı, seni artık sevmemeyi göze alamayacağıma göre şikayet etmeye de hakkım yoktu.
Kendimce sebepler buldum. Kendimce haklar verdim, kendimce haklar aldım kendimden. Sadece küçük bir ihtimal için kendimce senin oyunlarınla savaştım.Senin hayatın tüm gerçekliğiyle sürüp giderken gözlerimin önünde, ben kendime yalanlardan bir yaşam yarattım.
Hiç şikayet etmedim. Hiç suçlu aramadım. Çünkü ben bunları sadece kendim için yaşadım.
Kendim için sevdim seni. Seni sevmek beni yaşama yakın tuttuğu için. Seni sevdikçe kendime bağlandığım için. Seni sevdikçe herşeyi sevdiğim için.
Ben bunları kendim için yaptım.
Hiç bir zaman bir hayatım olmayacağını bile bile. Senden bir hayat istemeye hakkım olmadığını düşüne düşüne. İçten içe beni çok sevmeni isteyerek ve bunun hiç olmayacağını bilerek sevdim seni.
Elimden de başka bir şey gelmedi.
Benim yanımda gezemezsin sen!.. Acılarım bol gelir, sevincim sevincini tutamaz. İçinden bir gemi kalkmaz bana doğru. Sakın başka bir şey getirme aklına olmaz. Kötüyüm, karanlığım, çirkinim...
Ama yabancı değilim. Özüm sözümde bir, seninle samimiyetten uzakta da olamaz. Benim yanımda gezemezsin sen, çünkü ben bir numara büyüğüm sana. Sen gerçek sevgiyi yaşamamışsın. Rüyaların gerçek olmamış, senin gerçeklerin hep rüya sığlığında boğulmuş. senin derinliklere gitme özlemin aslında derinliği olan bir hayat yaşama açlığından kaynaklanırken sen çok sığ ben çok derin... Benim yanımda gezemezsin sen...
BEN SENİN DOSTUN OLAMAM, BEN SENİN ARKADAŞIN HİÇ OLAMAM! HAYATIMA KİMSE ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİREMEZ VE ÇIKAMAZ! BEN BAŞLATIRIM BEN BİTİRİRİM!
Benim yanımda gezemezsin sen! Sakın başka bir şey getirme aklına olmaz.. Kötüyüm, karanlığım, çirkinim!
Ama damlayanlara çağlarım. Bir adıma koşarım.. benim için neydin ne oldun? Özne olarak cümleme giren gizli özne kalır. Sıfat, zamir ya da edat olamaz! Benim cümlelerim düzdür yalındır, seninle cümleler devrik olur. En büyük cellat zamandır. Zaman gösterecek neyin ne olduğunu! Gidenlerin yerlerinin dolmayacağını..
Ama unutmadan sen benim yanımda gezemezsin!
Ben kötüyüm, karanlığım, çirkinim!...
kırıldım
yok aslında
üzüldüm hem de çok
sen giderken ardından niye hiç bir cümleyi kurmayı beceremedim diye
en basitinden bir dur bir gitme çıkmalıydı ağzımdan
olmadı
oysa beynimin içinde ne büyük kelimelerim vardı
onlardan sana dünyanın en anlamlı
en muhteşem cümlelerini kurcaktım
sen gitmeye derman bulamayacaktın
kalacaktın
binlerce cümleyi ard arda sıralamaya hazırdım oysa
sen kapıdan çıkarken kalakadım öylece
hiç birşey yapmak gelmedi içimden
ne de bir cümle kurmak
en azından bırakma beni deseydim keşke
çıkmadı ağzımdan hiçbir kelime
çıkaramadım nedense
demeliydim belki de sen gidersen şu olur bu olur
ben böyle olurum şöyle olurum diye
gitmeseydin keşke
döndüğünde sana kuracak cümle bulamadım ben sonra
senden gelen bir cümleyle kendimi ne kadar mutlu hissedecegimi de bilmezdim
o bir tek cümlenin arkasında huzur olacagını mutluluk olacagini da
ben ögrenmiştim mutlulugun baskalarının kurdugu cümlelerde saklı olmadıgını
kendi dünyanla mutlu olmanın anlamını kavramıstım çoktan
beklenti içine girmemek miydi umdugunu bulamamak mıydı sebebi
bilmiyorum düşünmezdim insanların bencil olmadan
bencilce davranmadan cümleler kurabileceklerini
sahip olduklarımın değerini hatırladım senin sözlerinde
o an dünya üzerinde olmak istediğim başka hiç bir yer yok dedim yaa
gercekten yoktu oysa bir kaç saat önce nefretimi kusmustuetrafa
öncesinde gittiginde kırılmıstım o an yanımdaydın yaa önemli olan oydu
kırmak istemedigini biliyordum ama alınganlıgım tutmustu işte
durdum sonra
düşündügün gibi değil demiştin
düşünümüyordum ki ben.
on dakika önce ne düşündügümü biliyordum baharı
baharın çiceklerini acan yeşillenen mutluluk veren agacları düşünüyordum
limon çicegi kokusunu ne çok sevdigimi
az biraz yok az dan biraz fazla bir süre durmustum yolun ortasında
sırf o kokular baharı içime çekebilmek için
derin dost kavramı demişti neydi derin dost
bilmedigim birseydi on dakika önce bilmiyordum
bilesim yok şimdi de
neydi seni ne çok sevdiğimi senin bile aklın almazdı
benim aklım almamıstı almasına zaman kalmamıstı
ne kadar basit anlamsız bir cümle oldugunu
yagmur yagıyor yagsın varsın baharın kokusunu güzelleştiriyor
güzelleşmek güzel güz
Meğer ''susmak'' insanın içiyle konuşmasıymış..
biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan.
oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği.
sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. bana aşkı öğretmiş sen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde. ..
bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?
Meğer ''susmak'' insanın içiyle konuşmasıymış..
biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan.
oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği.
sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. bana aşkı öğretmiş sen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde. ..
bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?
bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. bende sustum onunla. en iyi yaptığımdı susmak. uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın, ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. oysaki yağmur bulutta saklıydı, bulutta yağmurda. susmasaydık bulacaktık" dedim.
neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. son sözleri iyice içime oturdu.
bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. en çok susanın hep haklı kaldığı gibi... sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin. sana söylenenlerle, sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin. oysa izin verseydin benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı. insanları sadece dinleyerek böyle çıplak, böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı?
sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. yoksa içim dökülecekti. susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.
meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. geç fark ettim!"...
Annecigim!
Evlatlar vardir basarilarini, zaferlerini yazarlar...
Sana yazacak bir basarim, bir odulum yok anne.
Keske olsaydi da, seni sevindirebilseydim.
Keske, benim de anneme yazacak, anlatacak basarilarim
olsaydi.
Ama yok anne...
Sevdigin, oksadigin saclarima aklar dustu anne.
Ilk evvel saclarim hayat mucadelesinde yenildi.
Dusmanlarim hep benden guclu oldu anne.
Onlarin tahta kiliclari benim celikten kilicimi paramparca etti.
Onlar beni yenmek icin ne senaryolar yazdi, ne iftiralar attilar.
Ben, 'masumum' bile diyemedim.
Dusmanlarima hep yenildim anne.
Ve ne yazik ki, dostlarima da... Dostlarim da beni hep yendi...
Ben onlari dost bilirken onlar beni meydanlarda tus ettiler.
Arkamda hep bir hancer yarasi oldu anne.
Senin anlayacagin, dostlarim beni dusmanlarimdan daha beter
etti!
Kahkahayi unuttum, tebessumle dost oldum.
Yuzumde aci bir tebessum var simdi.
Bahtima yenildim anne!
Cocukluk yillarimin ozlemiyle seni aradim anne...
Senden daha sefkatlisini,
daha merhametlisini bulamayacagimi bilerek...
Her sey kucukken guzelmis anne.
Simdi buyudum ve yenilmeyi ogrendim anne.
Gulu cok sevdim, hele alini, pembesini...
Bahtima hep beyazi dustu anne...
O cok sevdigim gullerin, dikenlerine yenildim anne...
Acliga-tokluga, hastaliga-sagliga, dosta-dusmana. ..
Hepsine ama hepsine yenildim...
Senin anlayacagin hayata yenildim anne...
Yenildim...
Her şeye rağmen sevdim seni…
Nefesinin aynaya yansıyan buğusu kadar bile buğulanmayan o gözlerin için…
Her gece ağladı gözlerim…
Kulağımda çınlayan her ses hep adını sayıkladı uyumadı hiç…
Nasıl güzel bir bencillikti bendeki…
Hep kendim omuzlarıma taşıdım bu aşkın yükünü…
Üzüntülerimden hiç ayırmadım sana..
Kötü olan hiçbir şeyi paylaşmadım..
Bir yüreğe tek bir yüreği sığdırabildim gel gör ki!
Gel gör ki sıradan olamadım işte..
Senin gibi basitleştiremedim aşkı…
Eğlenceli hale getiremedim ağlamayı…
Yarımım ben şimdi…
Hayat gibi, ruhum gibi yarım…
Aslında bir alışkanlıksın sen, beklide hayal, bir karmaşa…
İmkansızların peşinden koşmak huyumdur belki de bu yüzden
Bir gizemsin hayatımda, bir ayrıcalık…
Fark etmez, seviyorum ya ben!
Suçlusu sen değilsin..bende değilim sevebildiğim için…
İkimizde masumuz seven kalbimde…
Seni unutmama meydan okuyan tesadüfler yeni yaralar açıyor yüreğimde şimdi…
Olmayacak bir şey miydin yoksa sen?
Bana çok mu fazlaydın?