Ruhuma Bir Düğüm Attım En Ortasından...
Ruhuma bir düğüm attım tam ortasından…
Ve en büyük aşkımı boğdum bir kaşık suda…
Su da bulandı, yok oldu ölüm korkusu da…
Aradığım sudaki ayak izlerindi belki…
Belki bulutlar arasından bekledi kalbim bir bakış…
Bitti…
Olmayan aşkın bitti, bana kaldı can havliyle yakarış.
Boyu bir karıştı aşkımın, tek derdi kazanamayacağı bir yarış…
Ruhuma bir düğüm attım ortasından…
Bana sensizlik, sana sessizlik kaldı…
Tek başına yaşadığım hayatlarım vardı ruhumun en derininde…
Benden hiçbir şey alamadın, en derinimde yine o kaldı.
Kalbime bir kurşun attın tam ortasından…
Farketmezdi, sen kendine attın.
Farzet ki su boğar, ateş yakardı…
Farzet ki, aşk suyumdu, sevgi ateşim…
Bir kez daha yandım en fazlasından…
Ruhuma bir düğüm attım en ortasından, aşkıma bir ölüm…
Bir damla suya muhtaçtı en yangınlarım…
Okyanusun ortasında bir damla gözyaşını bekledim ellerim semada…
Tek bir damla yaş düşmeden gözlerimden, onun için ağlarım…
ABDULLAH ÖZDOÐAN
Saçmalıklar ülkesinde gezinirken vuruldum ikiye ayrıldım...
-Yanlız yanılmadım SENden yana!
Bekar odamda çınladı kulağıma tınılar, "Ruhuma bir düğüm attım tam ortasından"... Susmak neden en kutsanmış kelimeydi, durup düşündüm... Neydi SUS! emrindeki acımsı tat;
-Susmak eylem miydi?
Hayata kör gözle baktım saklandığım camların ardından, caNlar kırdım, caMlar ardında aradım aşkı, yanılmadım! Ve durmadan haykırdı biri, bekardı, odaydı, yanlız kalabalıklar vardı:
-Ruhuma bir kurşun attım tam ortasından!
Adı neydi en uzun susmanın, kaçıncı kelimenin beyni zorlaması neden oluyordu konuşmaya, neden konuşurdu insan, susarak anlatılabilecek milyar şey varken. Anladım
-Yanılmadım!
Ruhuma bir düğüm attım tam ortasından, hayata yakın kıyılardan, uzak, çok uzak mavi bir şehrin kıyısından ruhuma bir düğüm attım tam ortasından... Bir şehir, senden uzak sana yakın, uzak ve yakın kelimelerinin sorgulandığı sıradışı sıradanlıkta, maviye yakın, pembe, acı-ekşi bir şehir. Tuz kıvamı susuşlar yerleştirdim dilime, diş ağrımı sattım, içimi yaktım, yanlızdım
-Yanılmadım!
Şehrimi acıya verdim ve felakete uğramışların olgun tavrını yerleştirdim yüzüme, bakan seni gördü;
-Bana "SEN" dedi...
-"SEN" duydum!
Boyu bir karıştı aşkımın, tek derdi kazanamayacağı bir yarış…
pazarımı mahvettin hoca =)