Marilyn Monroe
Marilyn, Norma Jeane Mortenson ismi ile Los Angeles Devlet Hastanesi'nde 01 Hairan 1926'da doğmuştur.
Annesinin sinir hastalığı yüzünden hastaneye kaldırılması üzerine bundan sonraki hayatını bir yetimhanede geçirmek zorunda kaldı. Henüz 16 yaşındayken 21 yaşındaki James Doughtery ile evlendi. 4 yıl süren evlilik ardından boşandı ve modellik yapmaya başladı. Verdiği seksi pozlarla kısa bir süre içerisinde ün kazandı.
Marilyn, "Love Happy" (1949) ve "All About Eve" (1950) filmlerinden sonra başarıyı yakaldı.
"Niagara", "Gentlemen Prefer Blondes", "How to Marry A Millionaire" adlı filmlerle ününe ün katan Marilyn, herşeyin doğal ve içten olması gerektiğini savunurdu. Belkide bu düşüncesi sayesinde film yapımcılarının ve fotoğrafçıların rüyası haline geldi.
20.yy’ın seksi bombası olarak kabul edilen Marilyn Monroe, yarım kalan filmi "Something’s Gotto Give" i hiçbir zaman bitiremedi. Solak olduğu bilinen ünlü yıldızın vazgeçemediği ve yanından ayırmadığı tek şey "Chanel No:5" parfümüydü.
Ölümünden sonrada unutulmayan güzel yıldız, 1999 yılında People Magazine tarafından "Dünyanın En Seksi Kadını" seçildi. Yine 1999 yılında Playboy dergisi tarafından "20.yy’ın En Seksi Starı" seçilen Marilyn Monroe’nun sayısız filmi ve ödülü bulunmakta. Ayrıca Elton John’un "Candle in the Wind" adlı parçasını Marilyn’e itham ettiği bilinmektedir.
Kendisine yüklenmek istenen –başta aptal sarışın ve onun gerçek yaşamdaki karşılığı olmak üzere- her şeyden nefret etmiş ve onca yapaylık arasında biraz gerçek yaşam, biraz içtenlik aramış bir kadındı o... Herkesin tırmanmayı düşlediği dorukların anlamsızlığını anlayan ne ilk, ne de son sanatçıydı... Ne var ki onun bu denli bilinçli olmasını, el yordamıyla da olsa starlığın, ünün ve popülerliğin kimi gizlerini en çıplak haliyle görüp göstermesini yadırgadı, giderek mahkum etti Hollywood... Onun yalnızlığa, mutsuzluğa, dolayısıyla ölüme yargıladı. Marilyn yazgının, yani sinemanın kendisine yüklemek istediği bir rolü oynamadı. Ve sonunda o role isyan etti. Onun öyküsü, yüzyılımızdaki medya starlarının sahip olduğu en acıklı öykülerden biridir. Gerçek bir tragedyaya en çok yaklaşanlardan biri... Ve kitleler, kimi konularda yanılsalar da, kamu önünde yaşanan özel yaşamlardaki trajiği hiç kaçırmazlar. Marilyn’in de bu trajedi yüküyle bir efsaneye dönüşmesi kaçınılmazdı. Ve öyle de oldu.
Atilla Dorsay
5 Ağustos 1962'de yatak odasında, yatağında, çıplak olarak, ölü bulundu. Tüm dünya şoke olmuştu! Daha 36 yaşındaydı! Baş ucunda boş uyku ilacı şişesi var dendi, alelaacele otopsi filan yapılıp, gömüldü. Cenazesine milyonlar katıldı. Ardından ölümünün cinayet olabileceği söylendi. Evet, Marilyn, ölmeden iki saat önce Beyaz Saray'ı aramıştı, bu kayıtlarda açıkça gözüküyordu, Ama en önemlisi kuaförü ve sadık dostuna telefonda bir şey söylemişti, kadın bunu asla açıklamadı, ancak 1997'de öleceğini anladığında bu sırrı açıkladı, Marilyn ona, 'Bugün beni Robert (Kennedy) aradı, tehdit etti, bağırdı, çok korkuyorum, Beyaz Saray'la ilgili çok sırlar biliyorum, ölümcül sırlar!' demişti! Ayrıca uyku hapı yüzünden öldü denilen MM'nin midesinde bir damla bile uyuşturucu izine rastlanmamıştı...başka anormal şeyler de vardı, hizmetçisi, onun yatak odasına asla telefon koymadığını söylemişti, halbuki öldüğünde odasında telefon vardı...bu konuda sonradan tv'de izlediğim bir filmde, MM'nin ölümüyle ilgili olarak çok tanınmış bir medyumdan yardım isteniyordu, medyum kadın, transa geçtiğinde, Marilyn'e zorla, makatından, enjektörle uyuşturucu zerk edildiğini gördüğünü söylemişti. Medyumlara inanır mısınız bilmem ama ABD'de kimi esrarengiz cinayetlerde FBI bile ünlü birkaç medyuma resmen başvuruyorlarmış..
Marilyn Monroe hakkında onlarca biyografi var, (pekazı Türkçe'ye çevrilmiş) Ölümünden sonra eşki eşlerinde Joe di Magio, her ölüm yıldönümünde bir kırmızı gül koyarmış mezarına...
Marilyn'i Hollywood'un insanı öğütüp bitiren acımasız, sahte dünyasının öldürdüğünü söyleyenler de çok, ama ben onun ölümüne ABD başkanıyla ilişkisinin FBI'ı rahatsız etmesinin sebep olduğu teorisine inanıyorum.
Sonuçta, dünyanın en güzel sarışını, 36 yaşında dünyadan göçüp gitti..
Ardında bir sürü güzel, hoş film ve şarkılar bırakarak...
Resimleri birazdan ekleyeceğim..