Eskişehir
#281
Gönderim zamanı 02.06.2008 - 18:50
Büyükerşen hocaya hep destek tam destek
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#282
Gönderim zamanı 09.06.2008 - 14:41
VER GÜLÜM - AL GÜLÜN
''Büyükşehir Belediyesini bundan önce bize vermediniz hizmet alamadınız, yine bize vermezseniz hizmet beklemeyin'' şantajına Eskişehir'liler çok güzel cevap verecektir.
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#285
Gönderim zamanı 16.06.2008 - 16:25
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#287
Gönderim zamanı 20.06.2008 - 02:16
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#288
Gönderim zamanı 20.06.2008 - 02:21
#289
Gönderim zamanı 20.06.2008 - 09:00
Maalesef Türk Yıldızları'nın başka yerde gösterisi olduğundan dolayı o görsel şöleni bu sene izleyemedik. Onların kalkışını sağlayan arkadaşımızıda ne yazık ki görme şansımızı seneye bıraktık.Türk Yıldızları gösteri yaptıysa canavar olmuştur...onların kalkışları nasıl bir hazdır aman yarabbi...
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#290
Gönderim zamanı 20.06.2008 - 09:36
ESKİŞEHİR NOTLARIM…
Fethiye’nin akşam ılıklığında hareket eden otobüs, kilometreler ilerledikçe Anadolu’nun serinliği ile kucaklaşmaya başladı. 8.5 saatlik yolculuktan sonra sabahın 07.30’unda Eskişehir’in çok beğendiğim otogarındaydım. Çok değil on beş dakika sonra ailemle kucaklaşarak hasret gidermeye başladım…
Şimdi tanımakta güçlük çektiğim, çocukluğumda sokaklarında koştuğum Eskişehir'de dolaşıyordum öğleden sonra. Hamamyolu Caddesinde bıkmadan usanmadan turaladığım, ilk aşkımı yaşadığım, ilk kavgamı ettiğim, ilk siyasi bilincimi bulduğum ve bütün ilkleri yaşadığım şehirde…
Yılmaz Büyükerşen Hocamın Anadolu’nun bozkırında yeniden oluşturduğu muhteşem bir şehir olmuş Eskişehir. Porsuk Nehrinin üzerinde yeniden inşa edilen köprülerin üzerinde yer alan sanat eseri heykeller insanı büyülüyor. Bazen kendimi Prag Şehrinde dolaşıyor gibi hissediyorum bu güzellikler karşısında. Temizlenmiş Porsuk üzerinde gondollar dolaşıyor şimdilerde…
Etraf cıvıl cıvıl, üniversiteli gençlik Eskişehir’e ayrı bir güzellik ve hareketlilik sağlıyor. Onların giydiği kıyafetleri ve hareketleri kimseler tarafından yadırganmıyor artık. Bir kenarda öpüşen çifte dönüp de bakanın olmadığını büyük bir mutlukla gözlemliyorum. Büyük ve modern bir şehir olmanın gerekenini Eskişehir halkının fazlasıyla yaptığına inanıyorum. Çocukluğumun tutucu Eskişehir’ini ve Eskişehirlisini düşündüğümde, bu kentin adeta çölde oluşmuş vaha gibi yeşerdiğine karar veriyorum…
Eskişehir’e gidilir de eski okul arkadaşlarını ziyaret etmemek olur mu? Gittiğimin ikinci akşamı sevgili arkadaşım İbiş’in (Bülent) evine konuktum. Türkiye-İsviçre maçını izledik içkilerimizi yudumlarken. Hele 2-0’ın ardından gelen gollerle galip gelmemiz üzerine iki kişilik seyirci ordusu olarak dakikalarca kucaklaşarak kutladık birbirimizi…
Üçüncü günümde, gündüz vakti esnaf arkadaşlarımı dolaştım. Hemen hepsi oldukça iyi konumda işleriyle uğraşmaktalar. Avukat arkadaşım aradı, mutlaka öğle yemeğine beklediğini söyledi. Buluştuk, beni Sanayi Çarşısında bulunan ve adını hatırlayamadığım ünlü bir köfteciye götürdü. Harcına sarımsak katarak çeşnileştirilen köftenin ve yanında yer alan piyazın tadına doyamadım…
Ve akşam oldu sonunda, hava serinledi ve içki masalarına kurulmanın zamanı geldi. Arkadaşlarımla sözleştiğimiz gibi Kör Kamil’in Meyhanesinde buluştuk. Lise yıllarında büyüklerimizin duymasından korkarak gittiğimiz o eski meyhanenin yerinde şimdi daha güzeli yapılmış. Uzun bir masada eski hatıraların konuşulduğu ve ağız dolusu kahkahaların atıldığı bir akşamdı rakı kadehlerinin eşliğinde. Hepimiz lise yıllarına dönmüştük bir anda, şakalarımız eskilerde yaptığımız şakalardı. Hatta birbirimize isimlerimizle değil o zamanlar kullandığımız lakaplarımızla hitap etmeye başladık. Sanki hiçbirimiz çoluk çocuk sahibi değildik, hele ben aralarında torun sahibiydim üstelik…
Bu mutlu ve güzel akşama son noktayı koyduktan sonra, hepimiz evlerimize dağıldık. Beni evime bırakmak istediler arkadaşlar, istemedim. Yürümek istedim Eskişehir’in karanlığında…
Sabahın 5.30’unda uyandım. Annem yine her zamanki gibi benden önce kalkmış, beni uyandırmıştı. Duşumu alıp, ilk kahvemi içtikten sonra beni köşe başından alacak servise doğru yürüdüm, balkondan yolcu eden anneme, babama, kız kardeşlerime ve yeğenime son selamımı göndererek…
Sabah saat 10.00’da Bursa’da olmak zorundayım, seminerim var. Otobüse binerken Eskişehir’e göz kırptım, tüm sevgimle…
MAHMUT GÖRÜR
Alıntı
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#291
Gönderim zamanı 20.06.2008 - 14:53
Sanayi Çarşısında bulunan ve adını hatırlayamadığım ünlü bir köfteciye götürdü.
Tuna Köftecisi o...
böyle Eskişehir'le ilgili yazılan destansı,masalsı yazıları okumak nasıl bir tatmin veriyor bilemezsiniz...üstelik hep aynı hikayeler,hep aynı övgüler veya yergiler...doymuyorum lan,baya bildiğin şehir seviciliği var serde...ölümüne Eskişehirim lan
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#294
Gönderim zamanı 23.06.2008 - 11:52
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#295
Gönderim zamanı 23.06.2008 - 11:56
her gece efkarım , gözümdeki yaşım , sigara dumanım ...
sen benim ,
damardaki kanım , alnımdaki yazım , şanlı BEŞİKTAŞIM ...
Kalbimin en orta yerinde , büyük bir yangın var alevler içinde ...
Beşiktaş sana yemin olsun , bitmeyecek sevdan , mezarımda bile ...
#296
Gönderim zamanı 23.06.2008 - 12:00
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.
Charles Bukowski
Piizan
#297
Gönderim zamanı 23.06.2008 - 12:29
bu memlekette istasyon yakınlarında gençlik eglence merkezi diye biryer varmıs sanırım (eski hal merkeziymiş) şimdi altı yanyana ufak dükkanlardan üstüde kocaman bir bilardo salonundan olusan bir mekanmış ... bir ihitmal oraya gitme ihtimalim dogdu turnuva için sanırım sonunda eskişehiride görmek kısmet olucak
Yolu da tarif ettik , buyur gel
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#298
Gönderim zamanı 23.06.2008 - 13:06
Hani bir söz vardır , "Kadınlar arasında en fazla bi fark vardır o da 5 gram makyaj farkı" diye...
yani kibarca söyleyeyim, eskişehirde o fark 5.5 grama çıkıyor
<br /> Amovinomn {<br /> <img src='http://www.harabe.net/public/style_emoticons/default/ifade.gif' class='bbc_emoticon' alt=':)' /><br /> }<br />
#299
Gönderim zamanı 23.06.2008 - 13:50
her gece efkarım , gözümdeki yaşım , sigara dumanım ...
sen benim ,
damardaki kanım , alnımdaki yazım , şanlı BEŞİKTAŞIM ...
Kalbimin en orta yerinde , büyük bir yangın var alevler içinde ...
Beşiktaş sana yemin olsun , bitmeyecek sevdan , mezarımda bile ...
#300
Gönderim zamanı 25.06.2008 - 09:11
'Önce oku, sonra düşün' sloganıyla hareket eden Nejat İşcan, bugüne kadar okullara 80 bin kitap bağışlamış.
Nejat İşcan, gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yazdığı 42 kitaptan elde ettiği telif ücretleri ile 6 yılda 36 kütüphane kurdu. Yazarın hedefi kütüphane sayısını 100'e çıkarmak.
'Önce oku, sonra düşün' sloganı ile hareket eden Eskişehirli yazar Nejat İşcan (54), başarının okumaktan geçtiği düşüncesiyle örnek bir çalışma sergiliyor. Kimya mühendisi olan İşcan, mesai bitiminde ve tatil günleri evde veya kahvehanede oturarak vakit geçirmek yerine okullara kütüphane kuruyor. Çeşitli konularda 1979 yılından bu yana kitap yazan İşcan, Eskişehir ve Kütahya'da kütüphane sıkıntısı yaşayan okullara yardım ediyor.
İnşaat işinden de anlayan Nejat İşcan, ilk önce kütüphanesi olmayan okulları tespit ederek işe başlıyor. Milli eğitim müdürlüklerinden izin alarak kütüphane kurmak için harekete geçiyor. Kütüphanenin planını çizip, raflarını da kendisi yapan İşcan, perdesinden bilgisayarına kadar her türlü detayı en ince ayrıntısına kadar düşünüyor. İşcan, sattığı kitaplardan elde ettiği gelir ve çevresinden topladığı kitaplarla da kütüphaneleri donatıyor. Sadece kitap sağlamakla kalmayan yazar, çocukların teknolojiye ayak uydurmaları ve daha iyi araştırma yapmaları için kütüphaneye bilgisayar ve internet ağı da sağlıyor. İşcan, kütüphanelere büyük harflerle, 'Önce oku, sonra düşün' sözünü de yazdırıyor. Kütüphanelerde dünya ve Türk klasiklerinden, her sınıfa uygun masal, bilim, sanat, edebiyat, tarih, fen bilimleri kitapları ve sözlüklere kadar birçok eser bulmak mümkün. Başta Eskişehir olmak üzere Kütahya'da değişik okullarda 6 yılda toplam 36 kütüphane kuran İşcan, bugüne kadar 80 bin civarında kitap bağışında bulunmuş. Amacının eğitime katkı sağlamak ve gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak olduğunu ifade eden İşcan şunları söylüyor: "Hayatta başarının, güzelliğin, iyiliğin okumaktan geçtiğine inanıyorum. Kitaplarımın satışı ve çevremden topladığım kitaplarla 36 kütüphane kurdum. Günümüzde insanlarımızın okuma alkışkanlığı yok. Bu gayretim ile gençleri okumaya teşvik etmeye çalışıyorum."
Allah c.c. kendisinden ve ona bu hayırlı işlerde yardımcı olanlardan razı olsun.
Kaynak
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Eskişehir Sazova Parkı: Ördekler |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
Eskişehir'den Gebze'ye Yol Gider |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
Eskişehir Porsuk Çayı Kıyısında Bir Kedi |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
Kütahya ve Eskişehir'e Acil Panzehir Gönderin. Bölgeyi Boşaltın |
Güncel | shy |
|
|
|
Yaktın Bizi Es Ess [Eskisehirspor-Trabzonspor] |
Futbol | _RomantizmA_ |
|
|
46 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 46 ziyaretçi, 0 gizli