Yardım istersen haber ver rabibim yokturoo krokiler falanda konulmuş tamam ben kacırmam artık o turnuvayı
Eskişehir
#301
Gönderim zamanı 25.06.2008 - 09:17
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#302
Gönderim zamanı 25.06.2008 - 10:18
her gece efkarım , gözümdeki yaşım , sigara dumanım ...
sen benim ,
damardaki kanım , alnımdaki yazım , şanlı BEŞİKTAŞIM ...
Kalbimin en orta yerinde , büyük bir yangın var alevler içinde ...
Beşiktaş sana yemin olsun , bitmeyecek sevdan , mezarımda bile ...
#303
Gönderim zamanı 25.06.2008 - 10:21
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#304
Gönderim zamanı 25.06.2008 - 10:28
her gece efkarım , gözümdeki yaşım , sigara dumanım ...
sen benim ,
damardaki kanım , alnımdaki yazım , şanlı BEŞİKTAŞIM ...
Kalbimin en orta yerinde , büyük bir yangın var alevler içinde ...
Beşiktaş sana yemin olsun , bitmeyecek sevdan , mezarımda bile ...
#305
Gönderim zamanı 02.07.2008 - 16:48
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#307
Gönderim zamanı 11.07.2008 - 08:57
''Sizin bu Büyükşehir Belediye başkanınız , şehri heykellerle doldurdu aracımızla Köprübaşına giremez olduk '' mantığında bir
belediyecilik anlayışını savunan Unakıtan'ı Bilim Sanat ve Kültür Parkı'na bekleriz.
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#308
Gönderim zamanı 13.07.2008 - 12:04
#309
Gönderim zamanı 16.07.2008 - 10:23
Bu mesaj shy tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.07.2008 - 11:12
Bir üstten alıntı yapmıyoruz
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#310
Gönderim zamanı 25.07.2008 - 09:16
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Su Arıtma Tesisi’nin açılışı törenini Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlemediğini, bu sebeple çağrılan isimlerle kendisinin bir ilgisinin olmadığını söyleyerek, “Ancak ben düzenlemiş olsaydım da davet etmezdim” dedi. Büyükerşen, “Büyük projeleri engelleyenlerin böyle büyük bir projede yerleri yoktur. Ancak tüm uğraşlara karşın beni engelleyemeyecekler. Eskişehir’e hizmet onlar istemese de gelecek” diye konuştu. Büyükerşen, belediye meclisinde daha önce yaşanan tartışmaları hatırlatarak, “20 milyon YTL’lik projeyi, İller Bankası’ndan kredi gelmesini engelleyeceksiniz, Sazova’da TÜBİTAK ile ortaklaşa yapılacak Bilim Deney Merkezi’ni hizmete sokmamızı, asfalt yapmamamızı hep engelleyeceksiniz, ondan sonra da bizim de bu projede payımız var diyeceksiniz, böyle şey olmaz. Paraları hep alt kademe belediyelerine ödenek olarak verdikleri için bizler iş yapamaz duruma geldik” şeklinde konuştu. Başkan Büyükerşen sözlerini şöyle sürdürdü: “Projelerimizin hepsinin programı hazır, bir an önce başlayabilmemiz için merkezi hükümetin onay vermesini bekliyoruz. Ama AKP’li meclis üyeleri bina bitmesin diyorlar, biterse bana artı yazılır diye istemiyorlar. Ancak şunu anlamıyorlar, bana artı yazılması, halka hizmet götürmek, onlara da artı puan demektir.”
25.07.2008
Sakarya Gazetesi
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#312
Gönderim zamanı 06.08.2008 - 13:09
adapazarına 5 buyukersen olsa ancak düzelir
*gurbette akşam cok zor cok zor..
#314
Gönderim zamanı 06.08.2008 - 13:20
GÖRÜŞLER
BÜYÜKERŞEN BÜLTENİ
Büyükerşen’in yöneticilik öykülerini kısaca bilmek ister misiniz?
Altı yıl Akademi Başkanlığı yaptı.
“Seçilerek...”
1982 yılında Karacaali’deki yazlığının balkonunda serinlerken, radyodan “Anadolu Üniversitesi Rektörü” olarak atandığını duydu.
1983 yılında yine radyodan “RTYK” üyeliğine seçildiğini öğrendi.
1985 yılında “Hasan Celal Güzel” telefonla aradı:
“Kamuran Gürün’ün görev süresi doldu. RTYK Başkanı olarak atandınız.”
1987 yılında yine RTYK’nın Başkanlık seçimi için kuraya gidildi. İlk kurayı Büyükerşen çekti:
“Boş...”
Rahatlamıştı ama, aynı gece evinden telefonla arandı:
“Göreve bir daha atandınız, devam edeceksiniz.”
Hasan Celal Güzel’in Milli Eğitim Bakanı olmasından sonra, sadece Anadolu Üniversitesi’nin geleceğini düşünerek Radyo Televizyon Yüksek Kurulu Başkanlığı’ndan istifa etti.
İstifasını da İstanbul’da bulunan eski Cumhurbaşkanı “Kenan Evren”e bizzat verdi.
Aldığı yanıt:
“Cumhurbaşkanı’nın verdiği görev, ancak affedilirse sona erer...”
Daha sonra Cumhurbaşkanı seçilen “Turgut Özal”, aynı gün Büyükerşen’i aradı:
“Görevine devam edeceksin.”
“Tunca Toskay”, TRT Genel Müdürlüğü’nden istifa edince, her dönemde olduğu gibi yine TRT Genel Müdürlüğü gündeme geldi.
Futbolcu kaçırılır gibi İstanbul’a götürüldü ve Tarabya Oteli’ne kapatıldı.
Ama, tüm bu çabalar boşunaydı.
“Çünkü, onda önce Eskişehir sonra Anadolu Üniversitesi sevgisi vardı...”
........
Bu yazdıklarımızı, Büyükerşen bile böylesine sıralayamaz ve anlatamaz!...
Dikkat ettiniz mi bilemiyoruz!
Hiçbir göreve aday olarak gelmedi.
“Ya seçildi, ya atandı...”
Taaa ki, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oluncaya kadar...
Peki, bunları neden gündeme getirdik?
Son günlerdeki sözleri için olabilir:
“Eskişehirliler adaya oy verir. Eskişehirliler oylarını satmaz...”
Ne gerek vardı ki hatırlatmaya?
“Hele hele, yaşamını Eskişehir’e adamışsa...”
ESKİŞEHİR KAZANSIN
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, bir gün önce konuşuyor:
“Eskişehirliler oylarını satmaz, adaya göre oy verir...”
Bir gün sonra da CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, üzerine basa basa söylüyor:
“Her yerde aday göstereceğiz...”
Ama, parantezini de açıyor:
“Diğer sosyal demokrat partilerle de görüşmeler yapıp değerlendireceğiz...”
Büyükerşen, daha önce de DSP ile ilgili konuşmuştu:
“Ecevit’ler diğer adaylar konusunda bana çok yardımcı olmuşlardı... Şimdi ne olur, bilemiyorum...”
Bu gelişmeler de gösteriyor ki, Büyükerşen ve diğer belediyelerin adayları konusunda bir şeyler oluyor!...
Büyükerşen, “Çektiğim sıkıntıları görüyorsunuz, bana bırakın” demek istiyor...
Karşı tarafta, “Belki sana karşı bile aday çıkarabiliriz” diyor...
Ya da bizi öyle anlıyoruz!...
AKP’den, Büyükşehir adaylığı için daha sır çıkmadı!...
“Herkesin gözü Maliye Bakanı Unakıtan’da...”
Biri diyor, “Biz seviyoruz”, diğeri hemen atılıyor:
“Biz onun emirlerini bekliyoruz, daha çok seviyoruz...”
Kasım’daki erken genel seçim olasılığı deftere dürüldü ya, yerel seçim gündeme çok erken geldi...
Oldukça da renkli geçeceğe benziyor...
“Dileğimiz, Eskişehir kazansın...”
Önder Baloğlu
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#319
Gönderim zamanı 02.09.2008 - 08:07
Eskişehir, tarihin her döneminde, önemli bir ticari, ekonomik ve stratejik noktada olmuştur. Geniş ve verimli ovaları, Anadolu'yu batı doğu ve kuzey güney doğrultularında kesen doğal yolların Eskişehir'de buluşması, bu yolların askeri ve ticari önemi, bölgenin hep göç almasının ve savaşların sahnesi olmasının temel nedenleri arasındadır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun, Birinci Dünya Savaşından müttefikleriyle birlikte yenik çıkması, askeri vesiyasi açılardan zayıflaması ve 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile bu yenilginin uluslararası platformda tescil edilmesi, büyük bir devletin sonunu ve genç, Türkiye Cumhuriyeti'nin de başlangıcını haber veriyordu.
20. yüzyılın başlarında Eskişehir, bağımsız bir mutasarrıflıktı ve çevresiyle birlikte kalabalık bir nüfusa sahipti. Bugün olduğu gibi o günlerde de tarım, Eskişehir'in yaşamında önemli bir yer tutuyordu. 1890'lı yıllarda Eskişehir'e gelen demiryolu da gelişerek, doğal ticaret yollarını takip etmiş, Eskişehir,batıdan gelip doğu ve güneye giden demiryollarının bir kesişim noktası haline gelmişti. 1892 yılında kurulan Cer Atölyesi, demiryolunun ve demiryolu araçlarının bakım ve onarımını yapan önemli bir kuruluş olma özelliğini de taşıyordu. Demiryolu Eskişehir'in ticaretini canlandırmış, burayı ticaretin yanı sıra askeri açıdan da önemli bir stratejik nokta konumuna getirmişti. Mondros Müterekesi'nin maddelerinden biri de; İtilaf Devletleri'nin Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki önemli noktaları güvenlik gerekçesiyle işgal edebilecekleri hükmünü taşıyordu. Bu maddeye dayanarak 13 Kasım 1918 tarihinde herhangi bir karşı direnişle karşılaşmadan İstanbul'a çıkan İngiliz kuvvetleri, İstanbul Bağdat demiryolu hattı boyunca kendilerince önemli gördükleri yerleri işgal etmeye başladılar, bu işgalden 1919 yılının Ocak ayı sonlarında Eskişehir'de nasibini aldı. 520 mevcutlu bir İngiliz birliği Eskişehir İstasyonu çevresinde karargahlarını kurdu.
İngilizlerin Eskişehir istasyonu ve çevresini işgal ettikleri dönemde Eskişehir mutasarrıfı Hilmi Bey'di ve bu kişi Damat Ferit Paşa tarafından kurulan ve işgalcilere sempati duyan Hürriyet ve İtilaf Hükümeti 'nin adamıydı. İşgal Eskişehir halkı tarafından nefretle karşılandı ve gösteriler düzenlenmeye başladı. Hilmi Bey işgale karşı yapılan başkaldırı ve gösterileri "huzur bozucu ayaklanmalar" olarak niteliyordu.
Eskişehir'de 17 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgalini kınayan bir miting düzenlendi. Bu miting sonrasında işgalcilere karşı olan direniş, giderek daha örgütlü hale geldi ve güçlendi; direnişi başlatanlar Eskişehir'li aydınlardı. Bu tarihlerde 20. Kolordu Komutanı olan Ali Fuat Paşa ve Çerkez Ethem'in de Kuvayı Milliye örgütlenmesine ve Eskişehir'li direnişçi aydınlara destekleri oluyordu. Ayrıca Ali Fuat Paşa, süvari yarbayı Atıf Bey'i de Eskişehir Mıntıka Komutanlığı'na atamıştı. Atıf Bey, mutasarrıf Hilmi Bey'e karşı olan görüşleriyle de tanınıyordu. Atıf Bey, demiryolu dolayısıyla Eskişehir'in ne denli önemli bir stratejik noktada olduğunun farkındaydı. 4 Eylül 1919'da gerçekleştirilen Sivas Kongresi, bir başkaldırının, bir direnişin örgütlü olarak başlamasının da göstergesiydi. Bu kongreye Eskişehir'den üç delege katıldı. Bunlar; Bayraktarzade Hüseyin Bey. (Akbaşlı) Hüsrev Sami ( Kızıldoğan ) Siyahizade Halil İbrahim Bey'di. Kongrenin tutanaklarının bastırılması için gerekli maddi kaynak yoktu ve baskı için Eskişehir delegesi Bayraktarzade Hüseyin Bey 200 Osmanlı Altını bağışta bulundu ve tutanaklar böylelikle basılabildi ve bu onur Eskişehir'in ve Eskişehir'lilerin oldu.
Sivas Kongresi ve kongre sonucunda tüm Anadolu insanının tek bir vücut olarak kilitlenmesi gerek İstanbul Hükümetinin, gerekse İtilaf devletlerinin hoşnutsuzluğuna neden oldu. Bu arada Anadolu'da bulunan neredeyse tüm kuvvet komutanları, İstanbul'a karşı bayrak açmıştı.
Bu arada İngilizler Kuvayı Milliye güçlerine karşı saldırılar düzenlemek üzere Eskişehir'e yığınak yapmaya başladılar. Ali Fuat Paşa 13 Eylül 1919'da Ankara'dan Sivrihisar'a intikal etti, 20 Eylül'de ise Batı Anadolu Kuvayı Milliye Komutanı sıfatıyla bir bildiri yayınlayarak , Eskişehir'de bulunan yerel yöneticilerin İstanbul Hükümeti'nin emirlerini dinlememesini istedi. Bu arada İngiliz kuvvetlerine de bir çağrıda bulunanarak, İstanbul Hükümeti'ne karşı başlatılan bu harekatta taraf olmamalarını istedi. Bu tarihlerde Kütahya'da da bir İngiliz işgal kuvveti bulunuyordu. İsmail Hakkı Bey komutasındaki bir müfreze Kütahya'ya giderek İngiliz kuvvetlerinin Eskişehir'e doğru çekilmelerini sağladı. Kütahya'da bulunan İngiliz kuvvetlerinin Eskişehir'e çekilmelerinden sonra Türk birlikleri Eskişehir — Kütahya Demiryolu üzerinde bulunan Alayunt köprüsünü yıkarak İngilizlerin tekrar Kütahya'ya gelmesini engelledi. Bu Eskişehir'de bulunan Hürriyet ve İtilaf Hükümeti yanlılarını rahatsız etti ve Mutasarrıf Hilmi Bey, İngilizlerden yardım istedi, ancak İngilizler bu çatışmaların Osmanlı împaratorluğu'nun iç sorunu olduğunu belirterek, Mutasarrıf Hilmi'ye destek vermediler.
1 Ekim 1919'da Damat Ferit hükümeti istifa etti. Yeni bir hükümet kuruldu, hükümetin başı Ali Rıza Bey'di, Kuvay-ı Milliye yeni hükümetten bir çok istekte bulundu ve bu isteklerini de kabul ettirdi. Bu arada Eskişehir'de mutasarrıflığına Hilmi Bey yerine Kuvay-ı Milliye yanlısı Çolakoğlu Sabri Bey getirildi. İbre bir anda tersine dönmüştü. Kuvay-ı Milliye karşıttan tutuklandı, kaçanlar da İngilizlere sığındıIar.Mutasarrıf Hilmi 4 Ekim 1919'da uğradığı bir saldırı sonucunda öldürüldü.
16 Mart 1920'de Meclis-i Mebusan dağıtıldı, 11 Nisan'da ise resmen kapatıldı ve Osmanlı Devleti hükümetsiz kaldı.
Ankara'yı ve Ankara'daki çalışmaları güvence altına almanın bir yolu İngiliz işgal ve denetiminde olan demiryolunu tekrar ele geçirmekti, Ali Fuat Paşa 17 Mart 1920'de, 143. Alay'la yola çıkarak Ankara - Eskişehir arasındaki demiryolunu tekrar ele geçirdi ve denetimi sağladı. Direnen İngiliz asker ve subayları da tutuklandı.
20 Mart 1920'de Milli Alay'a komuta etmekte olan 20. Kolordu komutan vekili Mahmut Bey, Eskişehir'deki işgal kuvvetleine bir uyarı yaptı ve Eskişehir'i bir saat içinde terketmelerini istedi. Aynı gün, sürenin uzatılması istekleri reddedilen İngiliz kuvvetleri çok sayıda araç gereç ve mühimmat bırakarak Eskişehir'i terk ettiler.
ESKİŞEHİR'İN YUNANLILAR TARAFINDAN İŞGAL EDİLMESİ VE GELİŞEN OLAYLAR
Uşak ve Bursa üzerinden Kütahya ve Eskişehir üstüne saldırıya geçen Yunan kuvvetleri, 20 Temmuz 1921'de Eskişehir'i işgal ettiler. Türk Batı Cephesi güçleri Çifteler'e dek geri çekildi. Durum Türk kuvvetlerinin tümüyle aleyhine dönmüştü. İşgal kuvvetlerinin Ankara yakınlarına kadar gelmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde rahatsızlıklara neden olmuştu. Milli Savunma Bakanı Fevzi Paşa Ankara'nın terk edilerek meclis çalışmalarının Kayseri'ye taşınmasını istiyordu. Ancak TBMM'de kesinlikle Ankara'nın terk edilmemesini yönünde karar aldı ve 5 Ağustos 1921 tarihinde Mustafa Kemal meclis yetkileriyle donatılarak Başkomutan oldu.
Yunanlılann Eskişehir'i işgalini ve yaşananları Suzan Albek kitabında şöyle aktarır: "Türk ordusu Eskişehir'i boşalttıktan sonra, Yunan elini kolunu sallayarak girdi buraya. Aylardan temmuz, Eskişehir'de zerdali vaktiydi. Yunan ordusu dağınık, perişandı. İlk günler Aşağı Mahalledeki çarşının dükkanlannı yağmaladılar. Kurşunlu ca-miinin Menzilhanesini erzak deposu, Aşhaneyi mutfak yaptılar. Semahane Yunan askerleriyle doldu. Kumandanlar Fransız mektebine, Doğaloğlu hanı ve diğer büyük binalara yerleştiler. Odunpazanndaki Turan Numune mektebi hastane oldu. İşgalden iki gün önce Ankara yönüne göçmüş zenginlerin evlerine yerleştiler. Bütün evlere beyaz bayrak asın dediler, astık. Gece dokuzdan sonra sokağa çıkmayın dediler, çıkmadık. Bahçe duvarlanna delik açtık, sokağa çıkmadan birbirimize gidip geldik." (Albek, 1991, s. 193)
Bu arada Yunanlıların Eskişehir'i işgallerinden iki gün sonra 22 Temmuz 1921 'de Yunan kralı Konstantin Eskişehir'e .geldi, yanında Yunan ordusunun üst rütbeli subayları bulunmaktaydı. Eskişehir'de yapılan toplantıda kral Konstantin Yunan Orduları Başkomutanı oldu, bundan beş gün sonra Kütahya'da yapılan bir başka toplantıda ise Ankara'ya saldırı kararı alındı. Yunan Ordusu yaptığı büyük hazırlıklardan sonra, üç koldan 13 Ağustosla Türk mevzilerine karşı hücuma geçti. Bundan sonraki bölümü kronolojik olarak gün gün ele alabiliriz:
1 Ağustos 1921: Sivrihisar, 16 Ağustos t a Mihallıçık işgal edildi.
21 Ağustos 1921: Yunan Ordusu Sakarya Nehri'nin Güneyine geçti, 23 Ağustos'a dek ciddi bir direnişle karşılaşmayan işgal ordusu komutanı Papulas, Batı Cephesi mevzilerine saldınlması ve ve cephenin iki yerden yarılmasını istedi.Mangal Dağı'nı tutan Türk birlikleri. Mangal Dağı'nda bir alaylık güç bırakarak geri çekildiler.
24 Ağustos 1921: Yunanlılar Mangal Dağı'nı ele geçirdiler, ancak Türklerin burayı çok çabuk terketmelerinden de kuşku duydular. İki gün beklemeyi tercih ettiler. Bu beklemeden ya rarlanan Başkomutanlık, mevzilerin arkasına güç yığdı.
25 Ağustos 1921: Yunanlıların saldırısı püskürtüldü. Ancak Yunan kuvvetleri çok geniş bir alana yayılmıştı.
30 Ağustos 1921: Yunan birlikleri yeni bir saldırı başlattılar, beş gün boyunca süren çatışmalarda büyük kayıplar verdiler ve Çal Dağı'nı zorlukla ele geçirebildiler.
4 Eylül 1921: Yunan Komutanı Papulas Savaş bakanına yazdığı bir raporda Ankara'ya kadar ilerlemenin olanaksız olduğunu belirtti.
6 Eylül 1921: Mustafa Kemal, Fevzi Paşa (Çakmak) ve İsmet Paşa yaptıkları toplantıda Yunan kuvvetlerinin iyicegüç kaybettiği konusunda fikir birliğine vardılar.
7 Eylül 1921: Keşif saldırıları yapıldı ve iyi sonuçlar elde edildi.
10 Eylül 1921: Türk Kuvvetleri " Genel Karşı Saldın" karan aldı ve Dua Tepe ele geçirildi. Yunanlılar Beylikköprü sırtlarına dek gerilediler.
12 Eylül 1921: Kartaltepe ve Beştepe ele geçirildi
13 Eylül 1921: Yunan birlikleri tümüyle Sakarya'nın batısına geçtiler.
14 Eylül 1921: Yunanlıları izleyen Mürettep Süvari Tümeni Sivrihisar'a girdi.
17 Eylül 1921: Türk Kolorduları Yunanlıları güneyden sarmaya başladı, Papulas Eskişehir'e çekilmeyi planladı. Aynı gün öncü birlikler Mihallıççık'a girdiler.
20 Eylül 1921: Cephane yetersizliği dolayısıyla oldukça yavaş hareket edebilen Türk birlikleri, Sakarya'nın batısına geçtiler.
23 Eylül 1921: Yunan birlikleri Eskişehir'e dek geriledi, burada yeni güçler ve cephanelerle desteklendi.
1921 yılının Eylül ayı sonlarında bitebilecek olan Yunan işgali, malzeme ve cephane yetersizliği dolayısıyla bir yıl kadar uzadı. Bu arada Yunanlıların Avrupa'da siyasi destek arayışları devam ediyordu, ancak İngiltere ve Fransa gibi güçlü devletler, savaşın sonunu görmüşlerdi, dönemin Fransa Başbakanı Briand, Yunanlıların Türklerle bir an önce barış yapmalarını önerdi, İngiliz Başbakanı Lloyd George ise bir an önce Serv ruhunun terk edilmesi gerektiğini söylemeye başlamıştı. 1922 yılının bahar ayları boyunca hem Türk birlikleri, hem de Yunan birlikleri karşılıklı saldırı için hazırlıklarını
yaptılar. Yunan Ordusu'nun başına Hacı Anesti getirilmişti.
22 Ağustos 1922: Mustafa Kemal tüm hazırlıkların 15 gün içinde tamamlanması buyruğunu verdi.
24 Temmuz 1922: Yunanlılar İstanbul'u işgal için bir harekata girişti, bu harekat Türk saldırısının hızlanmasını sağlamaktan başka hiç bir işe yaramadı.
26 Ağustos 1922: Büyük Taarruz başladı.
30 Ağustos 1922: Büyük Taarruz bitti.
1 Eylül 1922: Seyitgazi düşman işgalinden kurtuldu.
26 Ağustos 1922 de Türk Ordusunun başlayan taarruzu sonucu, 2 Eylül 1922 de Eskişehir düşman işgalinden kurtuldu. Ancak işgalciler geri çekilirken yakıp, yıkmış kenti harabe haline getirmişlerdi. Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nin muhabirine göre; Yunanlılar geri çekilirken 250 kişiyi öldürmüş, kent merkezinde 2 bin hane, 22 otel ve han, 2 bin mağaza ve dükkan, 5 hamam, 4 fabrika, 2 cami, 3 mescit ve 10 mektep yakmışlardı. Köylerde ise 13 bin hane ve 2 bin davar ağılı ateşe vermişlerdi. 150 bin dönüm ormanlık alan da kül haline getirilmişti.O günkü kaynaklara göre kent ve çevresinde 150 milyon lira zarar meydana gelmişti. Görüldüğü gibi işgalin bilançosu ağır olmuş ve son elli yıldır sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan canlanmaya başlayan kenti yok olma aşamasına getirmiştir. Savaşın yarattığı dehşeti tarihe kaydetmek üzere alanları dolaşan Anadolu'da Yeni Gün Gazetesi muhabirinin ilk izlenimleri ise şöyledir:" Eskişehir'e girdiğimiz zaman ( 2 Eylül akşamı) otomobilimiz yamadan görülmez bir hale gelmiş, tam manasıyla eski Osmanlı imparatorluğu'nu andırıyordu. Birçok harabelerden geçtikten sonra yine o harabeler arasında durduk, pek iyi bildiğim Eskişehir'i hiç tanıyamayacak bir halde buldum. Düşman kasabayı hemen baştan aşağı yakmış. Otomobilimiz Köprübaşı denilen mevkide durmuştu. Etrafımız yanan dükkan, mağaza ve evlerin siyah ve korkunç enkazıyla sarılı idi” TBMM Hükümeti, korkunç manzaraya rağmen idari mekanizmayı kurmakta gecikmedi. Eskişehir'in işgalinden sonra memurlarıyla birlikte Sivrihisar'a taşınmış olan Mutasarrıf İbrahim Bey, geri dönerek yönetimi ele aldı. Kurtuluştan sonra yapılan ilk icraat, Eskişehir'i istanbul ve Ankara'ya bağlayan tren raylarının ve köprülerinin onarımına başlanması oldu. Zira bu icraata öncelik verilmesinin temel nedeni, stratejik olmasının yanısıra, sosyal ve ekonomik yaşamla da yakından ilgili olmasıdır. İki ay içinde tren hattı onarılarak işletmeye açıldı. Bunun yanında adliye örgütü, kentte eğitim ve öğretime başlanması için eğitim kurumları ve yangından zarar gören kentin su ve elektrik tesisatı yeniden yapılandırıldı. Kentin imarı ve canlandırılması sürecinde yaşanan ilginç olaylardan biri de TBMM'nin Eskişehir'e nakledilmesi konusudur. 11 Ekim 1922 de kentin ileri gelen kişilerinden oluşturulan bir heyet, TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek Meclisin daimi olarak Eskişehir'de toplanmasını istediler. Ancak bu teklif uygun bulunmadı. Mustafa Kemal Paşa' nın 15 Ocak 1923'te Eskişehir'e yaptığı gezi de gerek Türkiye'nin geleceği açısından gerek Eskişehir'in imarı konusunda, bir dönüm noktası oldu. Mutasarrıflık Dairesi'nde (Hükümet Konağı) yaptığı konuşmada, Ulusal Kurtuluş Savaşında büyük acılar çeken Eskişehir halkının gösterdiği özveriyi takdirle karşıladığını açıkladı. Ayrıca, Mustafa Kemal Paşa Mutasarrıflık Dairesi'nde, üst düzey memurlardan kentin imarı konusunda bilgi aldı ve ihtiyaçlarının neler olduğunu öğrendi. Mustafa Kemal Paşa ilgililerden acilen hayvanların ıslahı ve hastalıklardan korunması, tohumluk dağıtımı, yolların yapılması, yeni okul binalarının inşası, mevcut ormanların haritasının çıkarılması gibi konulara eğilmeleri gerektiği direktifini verdi. Mustafa Kemal Paşa'nın bu direktifleri ve Eskişehir'in kalkındırılmasına yönelik hassasiyeti Belediye Başkanı Hasan Basri Bey'i harekete geçirdi.
Özetle Kurtuluş Savaşının 5 önemli meydan muharebesinin üçü Eskişehir'de geçmiştir. M.Kemal Atatürk'ün önderliğindeki T.B.M.M. mazlum halklara örnek olacak galibiyetlerin ilkini I.İnönü Savaşı ile Eskişehir topraklarında kazanmıştır. Eskişehir, Ulusal Kurtuluş Savaşının kilit noktalarından birini oluşturduğundan, savaşta maddimanevi olarak çok yıpranmıştır. Kurtuluştan sonra geriye yanmış, yıkılmış bir kent kalmış, ancak yöneticilerin ve halkın kenti yeniden canlandırma azmi yok olmamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, 15 Ocak 1923'te Hükümet Konağında yaptığı konuşmada vurguladığı gibi Eskişehir, zaferin kazanılmasında büyük katkı yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle kentin imarıyla yakından ilgilenmiştir. Cumhuriyet döneminde yapılan yatırımlarla kısa zamanda modern bir kent yaratılmaya çalışılmıştır.
AKP olmadan Dinimi,
MHP olmadan Ülkemi,
CHP olmadan ATATÜRK’Ü sevebilirim...
#320
Gönderim zamanı 12.09.2008 - 21:28
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Eskişehir Sazova Parkı: Ördekler |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
Eskişehir'den Gebze'ye Yol Gider |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
Eskişehir Porsuk Çayı Kıyısında Bir Kedi |
Çeşitli Videolar | hüfyaa |
|
|
|
Kütahya ve Eskişehir'e Acil Panzehir Gönderin. Bölgeyi Boşaltın |
Güncel | shy |
|
|
|
Yaktın Bizi Es Ess [Eskisehirspor-Trabzonspor] |
Futbol | _RomantizmA_ |
|
|
49 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 49 ziyaretçi, 0 gizli