hava lodosa çalıyor
bir teknede sürükleniyorsun karadeniz’e
bir avuç içeyim diyorsun köpüklüden
parmaklarının firarisi mavi
küçülüyor ellerin dümen başında
yırtılıyor yelkenin: paramparça
‘hayat zor’ diyorsun bir kendine
ve “ağzım değil kulaklarınıza göre”*
veriyorsun deli akıntıya her şeyini
hangi kıyı hangi liman bilmeden
sürükleniyor için-dışın-ömrün: kızıl
ve yatıyorsun sırt üstü : yüzün güneş
sol elini terk ediyorsun denize
bileğin buza çalıyor : mor
horon tepiyor yanı başında hamsiler
bir çarpıntı yüreğinde : yüzün güleç
derken bir ses irişiyor kulağına
adı hayat : pek bir şey anlamıyorsun
boğazın kuruyor yapışıyor damağına dilin
yarı uykulu düşlere dalmıyorsun
ne yazgı ne susku ne de korku
yokluyorsun son kez gözlerinin bir çift yaşını: hepsi bu
ve el sallıyorsun düne dair ne varsa
acıyı bal eylemeyi seçmiyorsun
tan doğan
*nietzsche