İçerik değiştir



- - - - -

İskender Pala...


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 14 yanıt verildi

#1 KaKTüS

KaKTüS

    Fethiye'li...

  • Dokunulmazlar
  • 6.837 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:İstanbul
  • İlgi Alanları:okumak&yazmak

Gönderim zamanı 14.05.2007 - 17:20


GÜL DÜŞLERİ


Gönderilen Resim


Hatırımıza düştün hatırına düşür bizi. Sevdik seni, sevindir bizi. Uzaktayız yakınına vardır bizi; yandık pınarına kandır bizi. Sıcak yaz günlerinde yaş dalların titreyişi gibi yandır bizi serin kuyulardan; koyu gecenin yıldızlarına karşı uyandır bizi derin uykulardan. Gözyaşı değil nice demdir gözümüzden akan; belki eriyip biten ruhumuzdur damlayan!.. Gül sözleri edelim çok çok, ve gonca sükutu az az. Gül düşleri görelim gül gecelerinde, Gül’ün aşkını derelim gül hecelerinde. Gözü sürmeli ile ağlayanın arasına gül serpelim, güle yeminler edip. Gönülleri yıkayalım gül suyuyla. Gönüldendir şikayet kimseden feryâdımız yoktur.

Gönlüm ki Gül’e hasret… Üçüncü halin imkansızlığında… Ve kozanın amansız yırtılışında…

Cevher Gül’e düştü, mıknatıs bana, güzellik Gül’e, sevgi bana… Güzeller güzelleri severmiş ve sadıklar sadıkları… Güzelliğimi arttır benim Gül’üm, ve arındır ayrık güzelliklerden sevgilerimi… Senden yüzüne bakma lezzetini isterim ve titrerim vefadan sonra ayrılığına düşme dehşetiyle. Genişlet sana indirilene yaslanmakta sinemi, ve sade kıl sensiz düşüncelerden gönül ayinemi. Bir yankı ol, ses kat sesime; bir nazar kıl can ver nefesime. Düşümde ya hayalde gel, bitirdi gerçek beni; geldir bizi her halde gel ya yanına çek beni!. Gel Efendim! Sen gelmeyince hatıra bilsen neler gelir!..

Gönül ki Gül’e hasret…

Güzellik kendisine sıfat değil ad olan… Gül olmayınca bahçeler berbad olan…

Bakışındandır başlangıcı bütün hadiselerin; ve en büyük yangın aşkının bir kıvılcımından… Dönüyorsa gökler bir yüzük halkasınca, ve dönmedeyse içinde ne varsa, kaşındandır yüzüğün, inci tanesi kaşından… İyi hal de hatırlatıyor seni bize, kötü hal de; korktuğumuzda da sevgin var içimizde, umduğumuzda da… Gözyaşlarımız gözbebeklerimizi boğazlıyor sensiz, duru şaraplar içinde zehirler yutuyoruz… Gökkuşaklarını toprağa gömenler de, nurunu ağızlarında söndürmek isteyenler de senden öte sınavlarda değiller aslında. Nefis kendini içine üflemekte daim. Gülü kendi sesinde solduranların seni beklemekle geçecektir yüzyıllar süren ömürleri. Ah bir bilseler!.. Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm.

Gönüller ki Gül’e hasret…

Gönül ki kana boyandı, ve Gül’ün aşkına yandı…

***

Aşk, bir Gül’ün adıydı… İmdat ki seven unuttu, vefa yine sevgiliye düştü!.. Gel ey, unutma bizi!… Seni bir seven aşkına sev hepimizi!.. Kararlıyım bu gece, bütün varlığımla seni öveceğim… Seni sevdiğim gibi…

geldin.buldun...Gönderilen Resim...sevdim.güldüm...

#2 arıza

arıza

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 390 Mesaj

Gönderim zamanı 14.05.2007 - 17:34

çok güzel okurken rahatladım yaw ellerine sağlık kaktüs..
Hayatta kimse için ağlamaya değmez
Ağlamaya değenler zaten ağlatmaz
Birgün ağlaman gerekirse başını dik tut ki
Gözyaşların seni ağlatan kişi kadar alçalmasın

#3 KaKTüS

KaKTüS

    Fethiye'li...

  • Dokunulmazlar
  • 6.837 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:İstanbul
  • İlgi Alanları:okumak&yazmak

Gönderim zamanı 14.05.2007 - 22:51

Gönderilen Resim AŞK Kİ VARDIR; GERİSİ VESAİREDİR

Eski âşıklar sevgili uğrana ölmeyi bir ideal, bir amaç bilirlermiş. Onlar, uğruna ölünecek sevgililer buldukları için bahtiyar idiler. Gün gelir, sevgililer de âşıklarını sever umudunu içlerinde durmadan büyütüyorlardı. Oysa aşk, iki kişi arasında asla eşitlenmeyen bir şeydi. Allah, âşığın uğraştığı sevgiyi maşuktan esirgemişti. Bunun içindir ki âşıklar, ya kendilerine verilen derdin aynısının sevgiliye de verilmesi ya da sevgilide ki vurdumduymazlığın aynısı ile kendilerine de ihsanda bulunması için yakarır dururlar. İsterler ki, Allah aşkı seven ile sevilen arasında eşit bölüştürülsün… Oysa aşk bu demek degildir. Seveni sevmek kolaydır; marifet o sevmediği zaman da onu sevebilmektir. Gerçek âşık bilir ki, kendi içindeki aşk ateşinin aynısı sevgilide de vardır ve gönülsüz de olsa, o da aşkı duyumsamaktadır. Ne var ki sevgili çok sabırlı, âşık da sabırsız olduğu için bu aşk yarası tek taraflı kanamaktadır. O acılar, o ayrılık ve hasret ateşleri âşığı yakıyorsa öte yandan da pişiriyor demektir… Âşık, ancak bu pişme sürecinde ham iken olduğun, çiğ iken kâmil olur. Çünkü aşk yolunda varılacak merhalelerin en yücesi, aşkın olgunluğu ile kendi dünyasını kurabilmektir. O mertebeye gelindikten sonra aşk uğrunda can vermek âşığa âsân gelir.

Amaç aşk uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek aşkı bulmaktır. Bu aşk, cennet emelinden uzaklaşıp cemale erme hedefini gözetir. böyle bir aşka giriftar olduktan sonra geriye ne kalır ki!?.. Dünyayı elinin tersiyle itiver gitsin!.. Hani Fuzûlî’diyor ya:


Cennet için men eden âşıkları dîdârdan
Bilmemiş ki cenneti âşıkların dîdâr olur


Cennetten uzaklaştırdığı gerekçesiyle âşıkları sevgilinin diyarına (yüzüne) bakmaktan alıkoyan kişi bilmiyor ki âşıkların cenneti sevgilinin yüzüdür!..


İskender Pala-Divane Güzeller

geldin.buldun...Gönderilen Resim...sevdim.güldüm...

#4 Lavinia

Lavinia

    FıRTıNa KuŞu

  • Üyeler
  • 5.669 Mesaj
  • Konum:AyaZ

Gönderim zamanı 14.05.2007 - 23:04

ellerin dert görmesin Kaktüs :nanik:

hem düşündürdün hem gönlümüzü açtın ustanın yazılarını ekleyerek,sağolasın *zong
Gönderilen Resim

YARINA SESİMİN YANKISI KALIR...

Hoşçakalın.

#5 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 14.05.2007 - 23:18

İyi hal de hatırlatıyor seni bize, kötü hal de; korktuğumuzda da sevgin var içimizde, umduğumuzda da… Gözyaşlarımız gözbebeklerimizi boğazlıyor sensiz, duru şaraplar içinde zehirler yutuyoruz… Gökkuşaklarını toprağa gömenler de, nurunu ağızlarında söndürmek isteyenler de senden öte sınavlarda değiller aslında. Nefis kendini içine üflemekte daim. Gülü kendi sesinde solduranların seni beklemekle geçecektir yüzyıllar süren ömürleri. Ah bir bilseler!.. Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm.

Gönüller ki Gül’e hasret…

Gönül ki kana boyandı, ve Gül’ün aşkına yandı…


Ben oynamıyom yawff, bu ne şimdi *uhuhu


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#6 KaKTüS

KaKTüS

    Fethiye'li...

  • Dokunulmazlar
  • 6.837 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:İstanbul
  • İlgi Alanları:okumak&yazmak

Gönderim zamanı 14.05.2007 - 23:57

Peygamberimiz(s.a.v) için yazılmış harika bir yazı... Devamı gelecek...Okuyan arkadaşlara çok teşekkürler...*uhuhu
geldin.buldun...Gönderilen Resim...sevdim.güldüm...

#7 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 15.05.2007 - 00:00

Yawfff ben herşey, ufaklık diye görüyom *uhuhu bunuda öyle okudumdu ::


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#8 KaKTüS

KaKTüS

    Fethiye'li...

  • Dokunulmazlar
  • 6.837 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:İstanbul
  • İlgi Alanları:okumak&yazmak

Gönderim zamanı 15.05.2007 - 00:09

Hiç fark yok bence kajmeran... :: "ufaklık" da "salat-ü vesselam" da aynı süveydada yaşıyor... yuvaları(gönül) bir... Ve tüm yollar yaradılışa çıkıyor... *uhuhu
geldin.buldun...Gönderilen Resim...sevdim.güldüm...

#9 KaKTüS

KaKTüS

    Fethiye'li...

  • Dokunulmazlar
  • 6.837 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:İstanbul
  • İlgi Alanları:okumak&yazmak

Gönderim zamanı 15.05.2007 - 16:56

Gönderilen Resim


Mihrabım’a uğra saba yeli,huzuruna varıp edeple,selamımı ilet,heceler yarım yamalak,heyecanlar salkım saçak…


"Ant olsun kuşluk vaktine…",kuşluk vakti onun gönlündeki vahyin ışığıdır,ve ışıklar nurunun aşığıdır.
"Geceye ant ederim ki…",O’nun saçlarını kıskanmaktan gecenin bağrı yanık;gece yarısı hasretle uyanıktır.
"Güneşe ant olsun…"ondan daha kutlu bir faniyi hiç izlemedi ve yer ondan daha kıymetli bir hazineyi hiç gizlemedi.

Ahmet!…gönüller gıdası,ruhlar şifası… Gözlerin feri,şerefin zaferi… Dudağının değdiği bir güle bin can feda Ahmet,eline değmiş bir ele cihanca cihan feda.

IŞIÐIM!…



Göz kırpasıya Burak’ınla vardığın yere bin yılda varamazken berk uran melekler,nasıl aşkına dönmesin zeminler ve zamanlar,nasıl tutulmasın burçlar ve felekler.
Sen var iken kıblem,gök ile yerin arasında hangi varlığa adansın ya emekler,ya hangi renk ile iltica etsin çiçekler?
Cemalini gören aşık,görmeyen aşık iken nurun,gamzene rüyada olsun ermesin mi tennure kelebekler?

GÜNAYDINIM!…



Tohum versen de bize mahsul olabilseydik,kanat olsan da bize katına varabilseydik.
şarkıların ürperdiği şebnem avuçlarında Medine rüzgarlarının ışıltılı kumlarınca yanabilseydik,sana kanabilseydik.
bir kez olsun aşkınla döktüğümüz gözyaşlarından abdest alabilse ve denizine ve bir kez olsun dalabilseydik,ya denizinde kalabilseydik.
Himalayalar kadar kara yüzümüzü kara yerlere salabilseydik;bağından razıye ve marziye ilhamlar alabilseydik!

SEVGİLİM!…



Kutlu gelişine yüz bin selam olsun,sen aydınlık içinde aydınlık,sen açıklık içinde açıklıktın.seninle sevgiler sevgili olu,seninle muhalimiz hale dururdu.
mühürleri kaldırmada son idin sen,can kilitlerini açmada sonuncu,gülümsesen.seni görenlerin güneş düşerdi gözünden,seni sevenlerin ışık yayılırdı
yüzünden.birer efsaneydi iki yanağın;hayal ile hatıra eleğim sağmalarıyla karanın ve ağın.

SULTANIM!…



Adına altınlar bastıran sultanlar şehirler alırdı,şimdi şehirleri düşüyor adınsız sultanların,adını gizli anıyor aşık-ı nalanların.
Kulluk prangaları çözülünce ayağımızdan,azad oldu zülfünün zenciri solumuzdan ve sağımızdan.
Ashabının kara kerpiçte gözsüz gördüğünü,biz cilalı aynalarda yitirdik ve yaptık düğünü.
Tedavisinde hayat bulmuş hekime düşman hasta gibiyiz,mürebbisine kin güden çocuklara hasta gibiyiz.
İnsanlık güneşe nisbet zulmete döndü,balıklar suya öfkelendi,kuzgun ete döndü;bahtımız hasrete döndü.

HASRETİM!…



Gümüş tenli Yusuf’u arayanlar gül teninde Yusuflar ülkesine girdiler;cennet peşinde koşanlar gül cemalinde cennetlere erdiler.
‘’Körün elinden tutana Hak’tan yüzlerce ecir vardır!’’buyurmuştur.
kıyam et,tut körlerinin elinden ve israfilleyn kıyametten evvel bir kıyamet kopar.
Yıllar yılı kendi yatağını öpen nehirlerce ak ezeli özlemlerimizin yokuşlarına ve öğüt,yine öğüt, yine öğüt aşk tanelerimizi değirmenlerinin nakışlarına.

ÖVÜNCÜM!…



Ruhlarımızdan kuşluklar geçti,gün geçti…akşam oldu,düğün geçti…ve gece olmadan,Yesrib’in güneşi,kerem kıl,tüllenen hayallerimize bir huzme bıraksın himmetin ve artık getirdiğin kutsal emanetin kaybolacağından korkmasın ümmetin!
Kalbimizi kaydırmadan,bize onu haşre dek baki kılma ruhsatı ver ve yalın unutuşların poyrazında bırakıp bizi bir başımıza,belleklerimizin tereddüt dolu zembereklerinde kıvrandırma yeter.
Gel,son kez ilk baharımız ol!.bu mevsim güller incitilmesin,gamküsarımız ol!..

ÖMRÜM!...


Taha ve Yasin aşkına…
Öncesinde Senin aşkın yoksa neye yarar ölüm.

İSKENDER PALA

geldin.buldun...Gönderilen Resim...sevdim.güldüm...

#10 KaKTüS

KaKTüS

    Fethiye'li...

  • Dokunulmazlar
  • 6.837 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:İstanbul
  • İlgi Alanları:okumak&yazmak

Gönderim zamanı 15.05.2007 - 17:13

GÖZ KIRP BANA SİTARE; BİLEYİM SENİ !...

Siz ey, evvelce kömür karasında yalan, sonra gönül yarasında parlayan yıldızlar! Siz zambak zambak... Ve sonra bayrak bayrak... Hani siz; kendinizi dostluğa ilikleyerek dolaşırdınız semalarımızda?!..

Siz ey, düşmanlar iken birbirinin ışığında dost olan yıldızlar! Hani siz firuze akşamların reyhan reyhan açan çiçekleriydiniz atlas bahçelerde!?..

Siz ey, noksanları tamamlanınca bir bir parlayan yıldızlar! Hani siz kol kola girdiğinizde saadetin çağıydı asumanlarınızda!?..

Bir yıldız, gökte bir saadetin adıdır yerdeki insan için. Açamayan goncaların karanlık tarlasında bir çolpan; karalığın kudurmuş ağzında bir sitar(e), gökleri ayakta tutan dağlar gibi bir demirkazık, ve umutları hüzünle büyüten bir kervankıran... Münzevi avcılara yorganlar biçen gecelerin ışık ışık yanışıdır yorgun bulutlar arasında her yıldız; ve Adı Güzel Süvari’nin berk urarak koşan Burak’ının nallarından çil çil serpilen kebkebleriyle romantik desenler dokuyan mistik kevkebleridir.

Yıldızlarımız nerede hey!..

Gerçeğin ruhuna üfleye üfleye hayatı sevgiyle yorumlayan yıldızlarımız nerede? Yağmalanmış kuyulara düşüremediğimiz yağmurları, kör sıtmalarımıza serinlik diye yağdıran yıldızlarımız nerede? Kentten kaçışlarımızın ardından avuçlarda yalnızca bir damla gözyaşı olup yanan yıldızlarımızı kim aldı? Yıldızlarımız nerede?

* * *

Yıldızlarımızı yitirdik!.. Aah, ışıklarımızı yitirdik. Işığımız körlük, beyazımız karalık oldu. Güvenlerimiz çorak coğrafyalara ekildi, bereketli başaklarımızı cılız güveler yedi. Yağmur yağmur güzellikler, nefes nefes yakınlıklar göç ettiler yad ellere ve kül yorgunu bulutların tül desenleri arkasında, gül sarhoşu şerareler misali parlayan şafak yıldızlarımız söndü ardı ardına.

Yıldızsız bağırlarımızda kulunçlar ve kılınçlar eskitiliyor şimdi, aydınlıklarımız kara düşüncelerle karanlık dehlizlere kilitleniyor. Bir bir dökülüyor yanılsamalarımız tarihin utanç bellediği seherlere, ve kalbur kalbur eleniyor yorgun, solgun ve küskün zamanlar yerlere. Yangınlar çalınıyor bahtımıza, ışığı olmayan yangınlar... Mağaralardan uzun uyku sesleri geliyor, ve kovasız kuyularda Yusuflar ağlaşıyor. Taze gelinlerimizin köhnemiş çeyizlerine kelep kelep taze lavanta taneli hayaller bükülüyor; dudaklarından, uzak zamanlar hatırası yıldız yıldız parlayan gülüşler sökülüyor ve komşu evlerin akasyaları arasından belki de hiç bestelenemeyecek şiirler dökülüyor. Zulmün ağırlığında sabır taşları çatlatılıyor umarsızca, ve dile getirilememişliğin boğuk sancıları saplanıyor böğrümüze arsızca. Yazık ki sahralara ikiyüzlülük yayan yarelere de, sevincin kalbini kemiren farelere de şiirler yazılıyor artık yıldızsız zamanlarda.

Yıldız alacası bir dünyada yıldız falcılarına çaldırdık son şafak yıldızımızı da. Yerlerde çiçek, göklerde yıldızdı düşlerimiz; ve heyhâât, yıldızların düştüğü yere kilitlendi gülüşlerimiz. Yıldızlarımız kaydı ve her gece avare uykusuzluklarda yıldızlar sayarak poyrazına tutulduk yıldız yelinin. Yıldızlarımızı söndürdüler göklerde, bir türlü barıştıramadılar yıldızlarını yıldızımızla. Sonra tarihlerimiz başkaldırdı coğrafyalarımıza, sonra yağmalanan günlerimizde anlam ile insan el ele tutuşup gittiler yıldızsız semalara, yittiler.

Sen ey!.. Nakaratı unutulmuş müzdeviç şarkıların al al rengiyle dokunan Ayyıldız’ım, bayrağım! Aşkın ve kavganın enkazında yeter şu küskünlüğün! Gülümseyişlerin vursun yüzlerimize, nur içinde nur olsun; gecelerin sesleri ekilsin yüreklerimize, sürur üzre sürur olsun, matemimiz sûr olsun.

Yıldızlar!.. Göğe bakan çocuklarımıza bir kez olsun yüz gösterin ve sabahlara yakın düşsün artık aydınlıklarımız. Nerede bir biçimli güzellik varsa hep sizinle biçsin şirazesini, ve nerede bir ahenkli sanat varsa sizinle ölçsün endazesini. Güzelliğin hakiki sevenleri, sevecekleri hakiki güzelliği sizinle tanısınlar ve sizi ansınlar. Yaşasın sizin için ağlayan bir dize her şiirde; ve sizin için parlayan bir damla her nehirde...

Yıldızlar!.. Acep siz, kefensiz gömülenlerin yerine mi bekliyorsunuz doruklarımızı?

Yıldızlar!.. Bigane körlüğümüze göz kırpmaktan yorulmaz mısınız hiç?

Yıldızlar!.. Samanyolundan gelecek kervanlarınızı bekliyoruz; bir susuzluğu gidermek ve bir vuslata ermek için.


geldin.buldun...Gönderilen Resim...sevdim.güldüm...

#11

  • Ziyaretçiler

Gönderim zamanı 15.05.2007 - 17:26

Hüzünlendim, cok etkileyici...

#12 altuntas

altuntas

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.066 Mesaj
  • Konum:trabzon
  • İlgi Alanları:edebiyat şiir oyun müzik futbol

Gönderim zamanı 04.08.2007 - 18:10

durmadan maileri söyler gönüller hiç siyahın çarpıcılığına bakmazlar hiç siyaha aşık olmazlar hep siyahı kovarlar ama ben siyaha aşığım

al işte boyaların boya boyayabildiğin kadar bana siyahları çek beni siyahla kapat ama sakın ola benim siyahıma senin beyazından bulaştırma sakın beni benim siyahımdan mahrum bırakma


möerhaba kaktüs ben bu forumda daha yeniyim ama edebiyat bölümünde böyle gezerken al işte bu benim dedim yazıların için çok teşekkür ederim okurken cahiliye dönemine gittim ve bizim yalan aşkımızla karşılaştırdım bir dem ve hala etkisindeyim bu karşılaşitırmanın sonsuz saygı ve duayla kal


kalbi
mizin sahibinden ayrılmamak dilğiyle....
GELİYOR MU O?

#13 suheda

suheda

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 410 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Kuzey

Gönderim zamanı 10.12.2009 - 14:46

Hüzün ki en ziyade yakışandır bize..

Gönderilen Resim

Eylül... Fersude sonbaharların giriş kapısı... İlk yaz rüzgârından alınmış bir hızla savrulan düşüncelerin, hoyrat hayallerin ve avare zamanların yorgunluğu, kırgınlığı, pejmürdeliği içinde yeniden derlenip toparlanması gereken hayatın rengi... Ve yeniden başlamanın yorgun ritmini hatırlatan yağmurlar... Bölük pörçük hatıralar, kırık dökük sevinçler... Şiir kılığında gelen acı...

Eylül işte; nâm–ı diğer, hüzün...

Eylül... Her şair için ayrı bir Leyla; kurşunî gelinlikler giyinip de gelen... Dilemmaların çıldırtıcı sükunu bir yanda; ve bir yanda sislerin ve buğuların ardından sökün edip yürümüş sancıların ilhamı... Katar katar uzaklaşan kuşların kanatlarına yüklenen son arzular kadar umutsuz ve beklenesi...

Eylül işte; nâm–ı diğer, pişmanlık...

Bilmiyorum, siz bu yazıyı okurken yağmur yağıyor olacak mı?.. Belki yapraklar savruluyordur şimdi bulunduğunuz şehirde; belki sular kararıyordur yavaş yavaş... Altın kızılı bir gurubun soyunmuş dalında çifte kumruları seyrediyorsunuz belki de... Bir sanatoryum bahçesinde gezinen uzun saçlı, zayıf ve genç iki kaderdaştır belki ikindiler ve yağmurlar... Belki sizin kentin huzurludur akşamları, belki de alaca düşmüş gecenin bir yüzünde siyah tırnaklarını ruhunuza geçirmeye çalışan ifritler dolaşır...

Eylül işte; nâm–ı diğer melal...

Tenha yollar, aşınmış günler, hayata dar gelen arzular ve kanadı kırık kuşlar... Tabiatın birden uyanıp gerçeği gören yüzü... Kıymeti bilinmeyen lezzetin çamurlara bulaşmış sarı bir acılık tarafından istilasına karşı şaşkınlık... Acıların beyhude, sevinçlerin zavallı, mutlulukların fanî olduğunu anlamanın dehşeti...

Eylül işte; nâm–ı diğer, ölümün rengi...

Eylül... Yaşanmamış mevsimlerin en gerçeği... Uçuk benizli koşuşturmacalar, yeniden kurulan defter–kitap pazarı... Eski okul çantasına kalem yerine ancak gözyaşını koyarak okula giden minik adımlar... Yoksul mahallelerde gitgide çamurlanacak karanlık sokaklar... Camlara mıhlanıp 70 yıllık muhteşem bir sükût ile yolları seyreden kırçıl hatıralar... Ciğer paresini okula eksik kitapla gönderen annenin yüreğindeki çizik... Para etse canını da verir ama...

Eylül işte; nâm–ı diğer, acının mührü...


İskender PALA


Gönderilen Resim


#14 suheda

suheda

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 410 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Kuzey

Gönderim zamanı 19.12.2009 - 15:43

Hüzün ki en ziyade yakışandır bize..


Hüzün bir hazin kelime. Ayrılık gibi hicran gibi; ama mutluluk gibi de. Bazan bir gözde görürüz onu bazan bir yüzde. Bazan bulutlarla gelir bazan lodoslarla.

Hüzün tarih olur Bağdat ufuklarını Osmanlı tuğları misali bekleyen hurma fidanlarıyla; Tuna boylarını hatem yakutları gibi süsleyen kaleler ve burçlarla gelir yedi yüz yıllık hafızamıza.

Elhamra avlusunda derin uykulara dalmış mağrib güneşi olur kah; kah Kudüs gecelerinde savrulan Selahaddin rüyaları.

Aziz-i vakt idik a da zelil kıldı bizi.

Hüzün gözyaşı olur bazan bir eylül bulutundan dökülüp dilemmalarımıza karışır; bazan bir Kanuni mersiyesinden akıp güneşlerimizi buharlaştırır. Paramparça olmuş kutsal kitapların mürekkeplerini dağıtır bazan bazan kandil gecelerinin pişmanlıklarına dökülür yüreklerimizden.

Kimi zaman bir bayram sevincinin ardına gizlenen yetimin gözünde acı; kimi vakit fersudeleşmeye yüz tutmuş gülün yaprağında kırağı sıfatında belli eder kendini.

Hurşide baksa gözleri halkın dola gelir

Hüzün söz olur yarı yollarda bırakılmış yeminlerin ve vaadlerin peçesinden yüz gösterir kimi kimi bir elyazmasının derkenarına yazılır bir ayrılık türküsü niyetine. Bir mücelled güldeste olur yazılsa tüm hüzün sözleri ve binbir geceyi dolduran tutilerin dilinde şeker niyetine çiğnene çiğnene tutar şöhreti alemleri.

Sabahların kokusuna karışan bir pişmanlığın terennümüdür bazan ve bazan da gecelerin korkusunu damıtan bir şarkının dizesi.

Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkıt ne bilir

Hüzün mevsim olur böler bir uykuyu bazan; bazan bir paranteze alır acıları. Güz mü eylül mü bilinmez; ortası mı sonu mu anlaşılmaz anın. Şakaklarına düşen benek benek karlar mı densin yılların gölgesini taşıyan başında gül rengi bulutlardan Lahuri tüller mi olsun Hicaz şarkılarında bestelenen?!.. Hüzün karanlıktır yalnızlıktır korkudur. Ve hüzün bazan en büyük umutlara gebedir.

Bir mevsim-i hazanına geldik ki alemin...

Hüzün renk olur son dalın son yaprağında sararırken yakar içimizi; son fırtınanın son dalgasında köpürürken kanatır yüreğimizi. Mavi gecelerin ve kurşuni bulutların örtüsüdür hüzün. Hatırlamanın mestliğinde eflatuni bir ırmağın hasret yarasıdır gül gül olup açan ateşin kederlerin masum çiçeğidir. Sahilde bir gurubdur o ufukta bir şafak. Perde perde solan hayatımız...

Gül ateş gülbün ateş gülşen ateş caybar ateş

Hüzün sevda olur hayalini getirir annelerin yavruların ve süveydaya durup melankolisini yaşatır sevenlerin sevgilerin. Fuzuli lerin Galib lerin kinayeleri ve tevriyeleri onun üstüne yazılır bülbüllerin kumruların şeyda tenasüpleri ve mecazları ona dillendirilir. Umman gemicilerinin ufuklarında deniz feneridir hüzün semavat müneccimlerinin kadrlerinde Ayyuk.

Mahabbet bir bela şeydir giriftar olmayan bilmez

Hüzün alışkanlık olur acıların yol dönemecinde azığını kuzgunlara kaptıran gönüllerin ömre süren Selva sıyla tartılır. Yüzbin yıl sonra yeşerecek tohumlar için saklayıp suyu vahalardan kurumuş dudaklarla geçer delikanlıca. Mermer beyazında ayetlere teslim olmuş bir buhur-ı Meryem in nazenin tebessümüne Namus-ı ekber vasıtasıyla gelen nefestir o.

Hazan ki durmadan evrakı su-be-su dökülür

Hüzün Kureyş te Süheyb-i Rumi; Yemen de rahip Bahira Konstantinepol de Ulubatlı Hasan olmaktır.
Hüzün mazlumlar adına bir saman çöpüyle devleri yere sermektir.
Hüzün Şeyh Şamil toprağında alnından vurulan bir çocuktur.
Hüzün harflere sığmayan bir nimet-i İlahi dir.
Hüzün her hale şükretmenin diğer adıdır.
Hüzün seyerandır maverada.
Hüzün özleyiştir
Hüzün ki en ziyade yakışandır bize!..


İSKENDER PALA

Gönderilen Resim


#15 suheda

suheda

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 410 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Kuzey

Gönderim zamanı 05.08.2010 - 11:26

Mecnun dağda tuzağa ayağını kaptırmış bir ceylan görünce onun gözlerini Leyla'nın gözlerine benzetmiş, sırf bu yüzden avcıyı bekleyip diyetini ödeyerek onu serbest bırakmıştı. "Niçin böyle yaptın?" dediklerinde ise "Leyla'ya benzeyen birine zulüm yaraşık değildir!" cevabını vermişti. Mecnun o vakit Leyla'nın aşkının henüz başlangıcında olduğu için böyle davranmıştı. Çünkü sevgi kemale erince seven, mükemmelliğin yalnızca sevgilide olduğunu fark eder ve artık ona benzer bir şey bulamaz. Tıpkı bunun gibi sevginin başlangıcında seven feryat figan eder, ağlayıp inler, yanar yakılır, kalbindeki ateşin dumanı ağzından ah olarak çıkar. Ama sevgi kemale erip de sevenin varlığını ele geçirince artık inlemeler ve ağlamalar son bulur, seven latif bir cisme dönüşür; kusurluluk biter, paklık başlar. Yani ateşin alevi büyüdüğü vakit dumanı azalır, hatta kaybolur gider. Bu durumda sevilen seven için kesif bir dumana dönüşür. Hem de bütün alevi örten bir duman.

Hayal ile gerçek arasındaki sevgilinin hikâyesine dalınca birden şehrimi özlediğimi hissettim. Sevgi bana şehri hatırlatmıştı. Belki de sevgi şehri özlemekti. Çünkü şehirler sevgililer gibi sevgileri de saklar, perverde eder. Birden fark ettim ki düşündüklerim yüzünden gönlüm hassaslaşmış, yüreğimin titremesi iki katına çıkmıştı. Sevgi hatıraları yenilemek, eski dostları yeniden görmeyi arzulamaktı herhalde. Çünkü bunu hayal ederken bile sevgi insanın içini ısıtıyor, huzur veriyordu. Hayat sevgiyle yaşanmalıydı.


İ.PALA

Gönderilen Resim






Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli