İçerik değiştir



- - - - -

Fetih ve Fatih


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 11 yanıt verildi

#1 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 20:34


Gönderilen Resim

Bundan 575 yıl önce Edirne sarayında bir çocuk dünyaya geldi devrin Osmanlı padişahı II.Murat'ın en küçük oğluydu... Adını kendi babasının adı olan Mehmet koydu.. Artık o şehzade Mehmet'ti.. Ondan büyük olan iki abisi vefat ettiği için tahtın tek varisi haline gelmişti... Mehmet okuma yazma yaşına geldiğinde devrin en seçkin alimlerinden dersler almaya başlamıştı ve 10-11 yaşına geldiğinde çocuk denilmeyecek bir olgunluğa erişmişti, belkide bu yüzden babası II. Murat gerek devlet işlerinin kendisini yıpratması gerek çocuklarının ölümünün ondan bıraktığı derin izler sebebiyle 12 yaşındaki oğluna tahtı hiç düşünmeden bıraktı... Evet ilk hükümdarlık denemesinde daha 12 yaşındaydı ve sene 1443 yazıydı... Osmanlı halkından kimseler, askerler, vezirlerden bazıları, diğer devletler Osmanoğlunun çıldırmış olduğunu düşündüler 12 yaşındaki bir çocuk nasıl devlet yönetebilirdi... Bu durum avrupalılarında iştahını kabartmış ve bir haçlı ittifakı kurulmuş ve Osmanlı üzerine yola çıkılmıştı... 12 yaşındaki Mehmet için bu durum belki eşsiz bir fırsattı eğer bu orduyu dize getirirse kafalardaki bütün soru işaretleri kaybolacak ve otoritesini bütün devletin üzerinde bir yumruk gibi hissettirecekti... Ama öyle olmadı, Çandarlı Halil paşanın bir oldu bittisiyle babasını tekrar ordunu başına çağırmak zorunda kaldı... Normal şartlar altında gerekli olan bir şeydi belki bu durum ama II.Mehmet bu olayı hiç unutmadı... Babasının 1444 Varna ve 1448 de II.Kosova muharabeleri ile aldığı muazzam başarılar vezirlerin doğru bir karar aldıkalrının kanıtı gibiydi ancak Mehmet'in neler yapabileceğini bilmiyorlardı...

Sene 1451 artık II.Mehmet kayıtsız şartsız tahtaydı... Ancak kendisi babasının elde ettiği başarıların gölgesi altında kalmıştı, vezirler ve asker arasından çatlak sesler yükseliyordu. Hem bu gölgeden kurtulmak hem de gücünü askerlerine vebütün dünyaya göstermek için artık bir yolu kalmıştı... O zaman ki dünyanın en önemli şehri Roma imparatorluğun son kalesi ve Çocukluk hayali olan Konstantinopolis'in
fethi...

II.Mehmet'in içinde bir ateş gibi yanıyordu bu şehrin hasreti, o şehre girişinin hayaliyle uykuya dalıyor hatta geceleri uyuyamıyordu... Öyle ki bir keresinde gecenin bir vakti Çandarlı Halil Paşa'yı yanına çağırtmıştı... Geleneklere göre gecenin bir yarısı vezir çağırmak hayra alemet değildi bir idam alemetiydi... Bir de bu Çandarlı olunca vezir hesap gününün geldiğini düşünmüştü... Çandarlı karısı ve çocuklarını öpüp yanına alabildiği kadar hazine alıp Sultan Mehmet'in huzuruna gelerek elindeki hazine dolu tepsiyi sultana uzattı. Sultan bu tepsiyi eliyle iterek; '' Lala lala ben altın,hazine istemiyorum ben Konsantiniyye'yi istiyorum orayı alırsak sana bu altınların mislice fazlasını veririm!!'', Çandarlı biraz olsun rahatlamıştı ve Sultanı amacının gerçekleşeceği ve hiç şüphesi olmaması yolunda rahatlattıktan sonra huzurundan ayrıldı...

Sultan artık attığı her adımı İstanbul'u almak için atıyordu... Rumeli hisarını yaptırdıktan sonra bütün vezirleri şunu söylüyordu... '' Bunun bir adı da İstanbul'un fethidir.''

Bu mesaj Poseidon tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 28.05.2007 - 20:35

Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#2 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:14

Gönderilen Resim


V.S

Gönderilen Resim

Sultan II.Mehmet artık bütün stratejileri önüne koymuştu... O güne kadar görülmemiş bir top döktürdü ve bizzat balistiğini kendi yaptı... Buna '' Şahi'' adını verdiler... Bütün hazırlıklar tamamdı II.Mehmet rüyasını gerçekleştirmek için İstanbul'a doğru 24 Mart Cuma günü yola çıktı.. Nisan başlarında İstanbul önlerindeydi... İstanbul'a karşı haykırmaya başladı '' Ya sen beni alırsın ya ben seni!!'' ... Artık hiç kimse onu İstanbul'u almaktan geriye çeviremezdi... O İstanbul'a bir zarar gelmemesi için imparatordan şehri güzellikle teslim etmesini istedi ancak imparator surlarına çok güveniyordu istediği vergiyi vereceğini söyledi ama İstanbul'u asla... Sultan Mehmet emir vererek top atışlarını başlattı toplar öyle bir ses çıkarıyodu ki İstanbul halkı artık kıyamet vaktinin geldiğine inanmaya başladı... Papazlar çanları çalıyor Hz. Meryem tasvirini sokaklarda gezdiriyorlar ve halkın maneviyatını yükseltmeye çalışıyorlardı... Sultanın çevresinde de ki başını Çandarlının çektiği bazı kişiler sultanı bu işten caydırmaya çalışıyorlardı çünkü bir haçlı ordusu ordu istanbul önlerindeyken gelebilir ve gafil avlanabilirdi... Ordu içinde de bir dedikodu dolaşmaya başlamıştı Macaristan'da bir haçlı ordusu harakete geçmiş deniliyordu... Sultanın gözü İstanbuldan başka hiç bir şey görmüyordu o son sözü söylemişti artık '''Ya Kostantiniyye beni alır ya ben onu!!''... Şehir teslim olmuyordu imparatorun askerleri direniyordu bu sırada 3 Venedik gemisi Osmanlı donanması arasından sıyrılarak Halice girmeyi başarmıştı... Sultan Mehmet bu olay kıyıdan izlemiş sinirinden atını denize sürerek Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Paşa'ya taktikler vermeye başlamıştı... Ancak donanma bu 3 gemiyi engelleyememişti... Sultan o kadar kızmıştı ki Baltaoğlunu kendi elleriyle falakaya yatırmış ve daha sonra azl etmişti..

Gönderilen Resim

Haliç'in girişine çekilen zincir artık Sultan Mehmet'in iyice canını sıkmaya başlamıştı. Bu zinciri geçmenin bir yolu olmalıydı ve bu zincir muhakkak geçilmeliydi... Kim bilir belki Sultan bir kahinin yıllar önce dediği '' Konsantinopolis ancak karadan gemiler yüzdürülürse feth edilebilir...'' sözünü duymuştu... Ve Sultan kararını verdi gemiler karadan haliçe indirilecek... Herkes te bir şaşkınlık uyanmıştı bu mümkün müydü yapılabilir miydi? Eğer bir insan bir şeyi bu kadar çok isityorsa evet yapılabilirdi... Ve gemiler karadan yüzdürülerek halice indirildi..

Gönderilen Resim


Sabah uyanan Bizans halkı dehşete düşmüştü.. Osmanlı kadırgaları Haliç'teydi zincir kırılmamıştı oysa onlar nasıl gelmişti... Onlara göre bu olsa olsa bir büyücün işiydi... Belki o zaman anlamışlardı Sultanın İstanbul'u almadan gitmeyeceğini... Venedik gemileriyle gelen moral bir anda gitmişti yoksa şehir düşecek miydi...?

Şahi topları atışlarına devam ediyordu... Sultan atışların seri yapılması emrini vermişti ancak topların bir atıştan sonra çok ısınmasından dolayı ikici atış için en az 8-9 saat beklenmesi gerekiyordu... Sultan emrini verdi '' Topları atıştan sonra zeytinyağı ile yağlayın!!'' atışlar biraz daha seri hale gelmişti... Bizans surlarını tamir etmekte artık güçlük çekiyordu, artık bazı gedikler kapanmaz olmuştu ve kuşatma tam 51 gün sürmüşt... Şehirde insanlar açlıkla pençeleşmeye başlamış ve kimileri de şehir terk için hazırlıklara.... Artık şehir iyice yorgun düşmüştü son saldırı vakti gelmişti... Son saldırıdan bir gün önce şehirde gezidilen Hz. Meryem tasviri papazın elinden birden yere düştü herkes dehşete kapıldı koruyucuları yerdeydi bu bir işaretmiydi artık son bir umutları kalmıştı... Onlarda melekler çünkü onlar şehre Türkler girdiğinde ayasofyadaki melekler canlanacak ve Türkleri kılıçlarıyla kovalayacakalrdı... Peki bu gerçekten olacak mıydı...? Yoksa bir avuntu muydu...?

28 Mayısı 29 mayısa bağlayan gece sultanın verdiği emirle bütün çadırlarda ateşler yakıldı... Bizanslılar yıkık surlar arkasından bu inanılmaz manzarayı seyrediyordu ve birden bütün ateşler söndü... Artık imparatorun askerlerinin bütün maneviyatı bozulmuştu... Hiç bir ses yoktu ve kimse bir şey göremiyordu... Birden kulakları sağır eden sesler çıkmaya başladı... Kılıç sesleri, tekbir sesleri....

29 Mayıs şafakla beraber toplar ateşe tekrar başladı ve Sultan bütün askerlerine hucüm emrini verdi... Yalnız bir gurup kalmıştı onlar da ordunun gözbebekleri Yeniçeriler... Surların gedikleri iyice açılmıştı... Artık son hamleyi vurma zamanı gelmişti ve Sultan yeniçerilere saldırı emrini verdi... Belki aylardan beri bu anı bekleyen yeniçeriler surlara saldırdı içlerinden 20 kişilik bir gurup Bizans surlarına Osmanlı bayrağını dikmişti... Bunu gören bütün askerler galeyane gelerek şehre girmeye başladılar... İstanbul sokaklarında askerler bağırarak kaçıyorlardı ''Şehir düştü!!! Şehir düştü!!!'' Halk Ayasofya'da dualar ediyordu ve melekleri bekliyolardı çaresizlerdi Türkler şehre girmiştiler ve adım adım ilerliyorlardı...


Artık Sultan II.Mehmet ''FATİH'' olmuştu gözleri yaşlı bir halde askerlerinin şehre girişine seyrediyordu... Akşemseddin ellerini gökyüzüne açmıştı şükrediyodu... Kısa bir süre sonra bütün surlarda Osmanlı bayrakları dalgalanmaya başlamıştı... Bir askerde kim olduğunu bilmeden İmparatoru öldürmüştü... Artık şehir güvenlik altına alınmıştı ve Fatih Sultan Mehmet şehre girmek için atını sürdü... Yanında hocaları vezirleri vardı... Şehirdeki Bizanslılar Fatih'i Akşemseddin sanarak ona doğru koşmaya başladılar çiçekler vermeye başladılar.. Akşemseddin sultan ben değilim sultan o'dur diyerek Fatih'i gösteriyordu.. Fatih'te '' Gidiniz yine ona gidiniz o benim hocamdır'' diyordu... Ve fethin mimarlarından olan Akşemseddin hocasına jestte bulunuyordu...

Gönderilen Resim


Doğruca Ayasofya'ya gitti ve atından inerek içeriye girdi... İçeride kadınlar, çocuklar,yaşlılar vardı ve hepsi Fatih'e bakıyordu ve yalvarıyorlardı öldürülmemek için hepsinin hayatları Fatih'in dudakları arasındaydı... Papaz Fatih'in ayaklarına kapanarak af diliyordu..Ve Fatih onaşöyle sesleniyordu... '' Ayağa kalk. Ben Sultan Mehmet, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki; bugünden sonra artık ne hayatınız ve de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız...'' Bu sözlerden sonra halk Ayasofya'yı terk etmeye başladı... Fatih Ayasofya'ya bakınca zaferin büyüklüğünü bir kez daha anlamıştı... Ulemadan birisine ezan okumasın söyledi... Ve Akşemseddin'in imamlığında Fatih Ayasofya'da ilk namazını kıldı... Ve mabedin hemen camiye çevrilmesini emretti... O günün tarihinide bizzat şu beyitiyle kendisi atmıştı...


Feth-i İstanbul’a fırsat bulmadılar evvelûn
Feth idüp Sultan Muhammed didi tarih: “Âhirûn”

( Âhirûn kelimesi ebced hesabıyla hicri 857 yılını verir oda miladi 1453 yılına tekabül eder..)

Artık O Roma İmparatorluğu'nun Son imparatoruydu... Çocukluk hayali ve rüyası gerçekleşmişti... 21 yaşında dünyanın en büyük hükümdarı olmuştu... Ve adını 29 Mayıs 1453 yılında tarihe Fatih Sultan Mehmet olarak altın harflerle kazımıştı...
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#3 Denio

Denio

    Kamış Kotak

  • Dokunulmazlar
  • 7.870 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:alayına konum

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:38

İstanbul'a karşı haykırmaya başladı '' Ya sen beni alırsın ya ben seni!!''


ben bu filmi izledim lan
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.

Charles Bukowski


Piizan

#4 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:40

Eyvallah hacım...
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#5 Denio

Denio

    Kamış Kotak

  • Dokunulmazlar
  • 7.870 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:alayına konum

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:42

güzel güzel orası ayrı

Bu mesaj Denio tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 28.05.2007 - 22:45

Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.

Charles Bukowski


Piizan

#6 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:43

Film gibi olmuş
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#7 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:46

İstanbuldaki Fatih'in isim babası Fatih olsa gerek.
( Bakma öyle bilmiyorum cidden. )

Değişiklikler Kaydedildi...

#8 Denio

Denio

    Kamış Kotak

  • Dokunulmazlar
  • 7.870 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:alayına konum

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:46

Poseidonun damarına basmışsın abi...ne zamandır yakınır bunun filmi nasıl çekilmez diye
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.

Charles Bukowski


Piizan

#9 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 22:48

Fatih semti Fatih emriyle kurulmuştur. Fatih, fetihten sonra orada bir cami yapılmasını istemiş cami merkez alınarak şehirin imar çalışmaları başlamıştır.. Yani bugünki istanbulun merkezi Fatih semtidir...
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#10 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1.142 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Gönderim zamanı 28.05.2007 - 23:48

çok güzel bir çalışma olmuş
uzun zamandır böyle bir yazı okumamıştım
fikrine eline sağlık
tarihi sevdireceksin bütün foruma az kaldı
:)

#11 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1.142 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Gönderim zamanı 29.05.2007 - 12:15

Bugün istanbul'un fethinin 554.yıldönümüdür...bir devletin imparatorluk olmasından çok daha fazlasıdır İstanbul'un fethi...Dünyanın kalbini ebediyen Anadoluya emanet eden Fatih Sultan Mehmed ve askerlerini saygıyla anıyoruz..

istanbul'un fethi, herşeyden önce bir insanlık ve medeniyet hamlesidir. arapça'da "fetih" sözü güzel bir tesadüfle: "açmak" manasına gelir. istanbul'un fethi de o zamanki insanlığı bir çıkmazdan kurtarmış, medeniyete yeni ufuklar açmıştır. istanbul'un fethi, tarih yolu üstüne kabus gibi çökmüş bir cesedin (bizans engelinin) kaldırılması, bizans çöküntüleriyle tıkanmış medeniyet yollarının, -yalnız müslümanlar'a, yalnız türkler'e değil, bütün insanlığa yeniden açılmasıdır.


#12 _RomantizmA_

_RomantizmA_

    Pembeler içinde uçuk MAVİ

  • Üyeler
  • 3.232 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:VatanToprağı
  • İlgi Alanları:sonsuzluk; ölüm...

Gönderim zamanı 29.05.2010 - 01:17

İstanbulun fethinin 557. yıldönümü kutlu olsun....


Allah şehitlerimize rahmet eylesin... Onlara layık insanlar olmayı bizlere nasip etsin!




[Bebeğim Öldü]

Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…







Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

7 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 7 ziyaretçi, 0 gizli