V.SSultan II.Mehmet artık bütün stratejileri önüne koymuştu... O güne kadar görülmemiş bir top döktürdü ve bizzat balistiğini kendi yaptı... Buna '' Şahi'' adını verdiler... Bütün hazırlıklar tamamdı II.Mehmet rüyasını gerçekleştirmek için İstanbul'a doğru 24 Mart Cuma günü yola çıktı.. Nisan başlarında İstanbul önlerindeydi... İstanbul'a karşı haykırmaya başladı '' Ya sen beni alırsın ya ben seni!!'' ... Artık hiç kimse onu İstanbul'u almaktan geriye çeviremezdi... O İstanbul'a bir zarar gelmemesi için imparatordan şehri güzellikle teslim etmesini istedi ancak imparator surlarına çok güveniyordu istediği vergiyi vereceğini söyledi ama İstanbul'u asla... Sultan Mehmet emir vererek top atışlarını başlattı toplar öyle bir ses çıkarıyodu ki İstanbul halkı artık kıyamet vaktinin geldiğine inanmaya başladı... Papazlar çanları çalıyor Hz. Meryem tasvirini sokaklarda gezdiriyorlar ve halkın maneviyatını yükseltmeye çalışıyorlardı... Sultanın çevresinde de ki başını Çandarlının çektiği bazı kişiler sultanı bu işten caydırmaya çalışıyorlardı çünkü bir haçlı ordusu ordu istanbul önlerindeyken gelebilir ve gafil avlanabilirdi... Ordu içinde de bir dedikodu dolaşmaya başlamıştı Macaristan'da bir haçlı ordusu harakete geçmiş deniliyordu... Sultanın gözü İstanbuldan başka hiç bir şey görmüyordu o son sözü söylemişti artık '''Ya Kostantiniyye beni alır ya ben onu!!''... Şehir teslim olmuyordu imparatorun askerleri direniyordu bu sırada 3 Venedik gemisi Osmanlı donanması arasından sıyrılarak Halice girmeyi başarmıştı... Sultan Mehmet bu olay kıyıdan izlemiş sinirinden atını denize sürerek Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Paşa'ya taktikler vermeye başlamıştı... Ancak donanma bu 3 gemiyi engelleyememişti... Sultan o kadar kızmıştı ki Baltaoğlunu kendi elleriyle falakaya yatırmış ve daha sonra azl etmişti..
Haliç'in girişine çekilen zincir artık Sultan Mehmet'in iyice canını sıkmaya başlamıştı. Bu zinciri geçmenin bir yolu olmalıydı ve bu zincir muhakkak geçilmeliydi... Kim bilir belki Sultan bir kahinin yıllar önce dediği '' Konsantinopolis ancak karadan gemiler yüzdürülürse feth edilebilir...'' sözünü duymuştu... Ve Sultan kararını verdi gemiler karadan haliçe indirilecek... Herkes te bir şaşkınlık uyanmıştı bu mümkün müydü yapılabilir miydi? Eğer bir insan bir şeyi bu kadar çok isityorsa evet yapılabilirdi... Ve gemiler karadan yüzdürülerek halice indirildi..
Sabah uyanan Bizans halkı dehşete düşmüştü.. Osmanlı kadırgaları Haliç'teydi zincir kırılmamıştı oysa onlar nasıl gelmişti... Onlara göre bu olsa olsa bir büyücün işiydi... Belki o zaman anlamışlardı Sultanın İstanbul'u almadan gitmeyeceğini... Venedik gemileriyle gelen moral bir anda gitmişti yoksa şehir düşecek miydi...?
Şahi topları atışlarına devam ediyordu... Sultan atışların seri yapılması emrini vermişti ancak topların bir atıştan sonra çok ısınmasından dolayı ikici atış için en az 8-9 saat beklenmesi gerekiyordu... Sultan emrini verdi '' Topları atıştan sonra zeytinyağı ile yağlayın!!'' atışlar biraz daha seri hale gelmişti... Bizans surlarını tamir etmekte artık güçlük çekiyordu, artık bazı gedikler kapanmaz olmuştu ve kuşatma tam 51 gün sürmüşt... Şehirde insanlar açlıkla pençeleşmeye başlamış ve kimileri de şehir terk için hazırlıklara.... Artık şehir iyice yorgun düşmüştü son saldırı vakti gelmişti... Son saldırıdan bir gün önce şehirde gezidilen Hz. Meryem tasviri papazın elinden birden yere düştü herkes dehşete kapıldı koruyucuları yerdeydi bu bir işaretmiydi artık son bir umutları kalmıştı... Onlarda melekler çünkü onlar şehre Türkler girdiğinde ayasofyadaki melekler canlanacak ve Türkleri kılıçlarıyla kovalayacakalrdı... Peki bu gerçekten olacak mıydı...? Yoksa bir avuntu muydu...?
28 Mayısı 29 mayısa bağlayan gece sultanın verdiği emirle bütün çadırlarda ateşler yakıldı... Bizanslılar yıkık surlar arkasından bu inanılmaz manzarayı seyrediyordu ve birden bütün ateşler söndü... Artık imparatorun askerlerinin bütün maneviyatı bozulmuştu... Hiç bir ses yoktu ve kimse bir şey göremiyordu... Birden kulakları sağır eden sesler çıkmaya başladı... Kılıç sesleri, tekbir sesleri....
29 Mayıs şafakla beraber toplar ateşe tekrar başladı ve Sultan bütün askerlerine hucüm emrini verdi... Yalnız bir gurup kalmıştı onlar da ordunun gözbebekleri Yeniçeriler... Surların gedikleri iyice açılmıştı... Artık son hamleyi vurma zamanı gelmişti ve Sultan yeniçerilere saldırı emrini verdi... Belki aylardan beri bu anı bekleyen yeniçeriler surlara saldırdı içlerinden 20 kişilik bir gurup Bizans surlarına Osmanlı bayrağını dikmişti... Bunu gören bütün askerler galeyane gelerek şehre girmeye başladılar... İstanbul sokaklarında askerler bağırarak kaçıyorlardı ''Şehir düştü!!! Şehir düştü!!!'' Halk Ayasofya'da dualar ediyordu ve melekleri bekliyolardı çaresizlerdi Türkler şehre girmiştiler ve adım adım ilerliyorlardı...
Artık Sultan II.Mehmet ''FATİH'' olmuştu gözleri yaşlı bir halde askerlerinin şehre girişine seyrediyordu... Akşemseddin ellerini gökyüzüne açmıştı şükrediyodu... Kısa bir süre sonra bütün surlarda Osmanlı bayrakları dalgalanmaya başlamıştı... Bir askerde kim olduğunu bilmeden İmparatoru öldürmüştü... Artık şehir güvenlik altına alınmıştı ve Fatih Sultan Mehmet şehre girmek için atını sürdü... Yanında hocaları vezirleri vardı... Şehirdeki Bizanslılar Fatih'i Akşemseddin sanarak ona doğru koşmaya başladılar çiçekler vermeye başladılar.. Akşemseddin sultan ben değilim sultan o'dur diyerek Fatih'i gösteriyordu.. Fatih'te '' Gidiniz yine ona gidiniz o benim hocamdır'' diyordu... Ve fethin mimarlarından olan Akşemseddin hocasına jestte bulunuyordu...
Doğruca Ayasofya'ya gitti ve atından inerek içeriye girdi... İçeride kadınlar, çocuklar,yaşlılar vardı ve hepsi Fatih'e bakıyordu ve yalvarıyorlardı öldürülmemek için hepsinin hayatları Fatih'in dudakları arasındaydı... Papaz Fatih'in ayaklarına kapanarak af diliyordu..Ve Fatih onaşöyle sesleniyordu... '' Ayağa kalk. Ben Sultan Mehmet, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki; bugünden sonra artık ne hayatınız ve de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız...'' Bu sözlerden sonra halk Ayasofya'yı terk etmeye başladı... Fatih Ayasofya'ya bakınca zaferin büyüklüğünü bir kez daha anlamıştı... Ulemadan birisine ezan okumasın söyledi... Ve Akşemseddin'in imamlığında Fatih Ayasofya'da ilk namazını kıldı... Ve mabedin hemen camiye çevrilmesini emretti... O günün tarihinide bizzat şu beyitiyle kendisi atmıştı...
Feth-i İstanbul’a fırsat bulmadılar evvelûn
Feth idüp Sultan Muhammed didi tarih: “Âhirûn”
( Âhirûn kelimesi ebced hesabıyla hicri 857 yılını verir oda miladi 1453 yılına tekabül eder..)
Artık O Roma İmparatorluğu'nun Son imparatoruydu... Çocukluk hayali ve rüyası gerçekleşmişti... 21 yaşında dünyanın en büyük hükümdarı olmuştu... Ve adını 29 Mayıs 1453 yılında tarihe Fatih Sultan Mehmet olarak altın harflerle kazımıştı...