İçerik değiştir



- - - - -

Hukukun Üstünlüğü ve Eşitliği Kazanacak mı?


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1 yanıt verildi

#1 TEDİRGİN

TEDİRGİN

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Yasaklılar
  • 63 Mesaj

Gönderim zamanı 02.07.2007 - 16:43


hukuk sistemi Dink sınavında


Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak'ta katledilmesiyle ilgili davanın ilk duruşması, bugün saat 10.00'da görülecek. 'Terör örgütü yöneticiliği yapmak, terör örgütü üyesi olmak, terör örgütüne yardım etmek, tasarlayarak öldürmek, patlayıcı madde imal etmek, patlayıcı madde atmak, kasten yaralamak, mala zarar vermek, tehdit, suçluyu gizlemek, ruhsatsız silah bulundurmak' suçlarından haklarında dava açılan 12'si tutuklu toplam 18 sanık, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak. Dink cinayeti tetikçisi O.S.'nin yaşının küçük olması nedeniyle duruşma basına kapalı gerçekleştirilecek. Duruşmaya müdahil olarak yüzlerce avukat ve aralarında Dink'in dostlarıyla yakınlarının bulunduğu çok sayıda aydın, sanatçı ve sivil toplum örgütü temsilcisinin katılması bekleniyor. Soruşturma çerçevesinde toplam 66 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 48 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişti. 'Derin devlet' bağlantılarını ve siyasi hesaplaşmaları gündeme getiren Dink cinayetine ilişkin soruşturma sürecinde yaşanan gelişmeler ise kaygı verici. Cinayet sonrasında MİT, JİTEM, Emniyet ve Jandarma bağlantıları gündeme gelirken, hükümet yetkilileri dünyanın gündemine oturan cinayetin aydınlatılması için her şeyi yapacaklarını açıkladı. Ancak gelinen aşamada, çok sayıda devletle ilişkili çete bağlantısı ortaya çıkmasına rağmen hiçbir ciddi adım atılmadı. Azmettiricilerin JİTEM, MİT, Emniyet ve Jandarma bağlantılı olduğu belirlendi; olayın önceden planlandığı, bunun da devletin bütün kurumları tarafından bilindiği, buna rağmen önlem alınmadığı ve siyasi bağlantıları olduğu ortaya çıktı; son günlerde Ümraniye'de ortaya çıkarılan çete bağlantılarıyla birlikte cinayet bağlantılarının, Akın Birdal Suikastı'na, Danıştay saldırısına, Susurluk'a kadar uzandığını gösterdi; 'Cinayet örgüt bağlantılı değil' İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'a, geçmişinde karanlık sayfalar olan Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz'e, Susurluk aktörü Veli Küçük'e, Danıştay-Dink-Ümraniye olaylarının merkezinde oturan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'e ve bağlantılı emekli askerlere ve olayda adı geçen BBP gibi siyasi partilere hiçbir şekilde dokunulmadı. Öte yandan Rahip Andrea Santoro cinayeti, Kürtlere ve TAYAD'lılara yönelik linç saldırıları, pompalanan milliyetçilik ve devlet bağlantılı çetelerle gündeme gelen Trabzon ise, ortada bırakıldı. Başbakan'a iki defa mektup yazarak cinayetin üstünün örtülmeye çalışıldığına dikkat çeken Dink'in eşi Rakel Dink ve avukatlarının suikastın kilit isimlerine dokunulmadığı yönündeki kanaatleri ise görmezden gelindi.

Dink Davası 'eksik' başlıyor

Cinayet sonrası ortaya çıkan tabloda MİT, JİTEM, Emniyet ve Alperen Ocakları yer aldı. Olayı çözmek için Başbakan Erdoğan söz vermesine rağmen, kilit noktalarında yer alan isimler için yargı süreci başlatılmadı. Bir kısmı için sadece görevden uzaklaştırmakla yetinildi. Cinayet sonrası tetikçi olarak O. S, azmettiriciler olarak Yasin Hayal ve Erhan Tuncel tutuklandı. Olayla ilgili gözaltına alınan diğer isimler ise şöyle: Ersin Yolcu, Zeynel Abidin Yavuz, Ahmet İskender, Muharrem Kahveci, Erhan Özbaş, Salih Hacısalihoğlu, Tuncay Uzundal, Osman Alpay, Veysel Toprak, BBP Trabzon İl Başkanı Yaşar Cihan.

Suikastle direkt veya dolaylı olarak ilgili olan kişi veya kurumlar ve cinayeti engelleme pozisyonunda oldukları halde görevlerini ihmalle suçlanan isimlere bakılarak cinayetin anatomisi şöyle çıkarılabilir:

Alperen Ocakları: Büyük Birlik Partisi'ne bağlı. Nizam-ı Alem Ocakları'nın yerine kuruldu. Irkçı politikayı benimsiyor. Yazar Orhan Pamuk'u da tehdit eden yayınları yayınladı. Suikast tertipçilerinin ocağa bağlı olduğu ve burada planlamalar yaptığı belirlendi. Trabzon eski Alperen Ocakları Başkanı Mustafa Öztürk de sorgulandı. Erhan Tuncel, 'Yasin Hayal, Dink'i vurma için, Mustafa Öztürk'ten yardım alacağını söylüyordu' dedi.

O. S.: Dink cinayetinin tetikçisi olarak kaçtığı Samsun'da yakalandı. Polis ve jandarma ekiplerince video ve fotoğraf çekimleri yapıldı ve kamuoyuna 'kahraman' olarak lanse edildi. Jandarma ve polis olay açığa çıkınca birbirini suçladı. Görüntü skandalı sırasında Samsun'da İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Serdar Yücel, Emniyet Müdürü de Mustafa İlhan'dı.

Erhan Tuncel: Azmettirici olarak tutuklandı. Emniyet, JİTEM ve MİT muhbiri olduğu ortaya çıktı. Tuncel'in, Trabzon Emniyeti'ne, Yasin Hayal ve Dink cinayeti hakkında, 17 kez rapor verdiği belirlendi. BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ile fotoğrafı ortaya çıktı. Tuncel'in suikast sonrası polisle yaptığı konuşmalarda devlet kurumlarının cinayetle bağlantısı açığa çıktı. Tuncel'in ev arkadaşı Tuncay Uzundal'la telefon konuşmaları gizlendi.

Yasin Hayal: Azmettirici olarak tutuklandı. Mc Donald's'ı bombalarken Seyfi Yarımbaş'ın da yanında olduğu tespit edildi. Cezaevine girdi. Erken tahliye edildiği ortaya çıktı. İstihbaratçı akrabası Coşkun İğci'ye Dink suikasti planını aktarıp yardım istediği belirlendi.

Coşkun İğci: İstihbaratçı. Yasin Hayal'in yakını. Hayal'in Dink'e suikast planladığı bilgisinin İl Jandarma Komutanlığı'na iletildiğini açıkladı. Temmuz 2006'da Hayal'in Dink'i öldürmek istediğini öğrendiğini ve kendisinden silah istediğini beyan etti. İğci, 'Jandarma da bana 'Yasin o işi yapamaz. Gözetimimiz altında, biz o işi hallettik'' dedi. İğci'nin tetikçi O. S'yle cep telefonundan 57 kez, sabit telefonundan ise 11 kez görüştüğü belirlendi.

Yahya Öztürk: Yasin Hayal, Trabzon Terörle Mücadele Şube Müdürü Öztürk'ün suiksat talimatı verdiğini söyledi. Öztürk 10 Nisan 2007'de görevinden alınarak, Personel Şube Müdürlüğü'ne atandı.

Ali Öz: Trabzon İl Jandarma Komutanı. Jandarma sorumluluk bölgesinde olan ve suikastın planlandığı yer olan Pelitli beldesinde cinayetten hemen sonra, anons yaptırarak halktan kendilerinden başka kimseyle görüşmemelerini istedi. İçişleri Bakanlığı'nın Trabzon'da inceleme yapan müffettişleri hazırladıkları raporda jandarmayı kusurlu buldu. Müfettişler ve Dink'in avukatları Öz'ün de dava kapsamında yargılanmasını istedi. Ancak Trabzon Valiliği, bu talebi reddetti. Sık sık bölgedeki insan hakları ihlalleri nedeniyle gündeme gelen Öz, 1999'da Ulucanlar Cezaevi operasyonunu yönetti. Hala bu dava kapsamında yargılanıyor. Ağustostan itibaren Bilecik'te görev yapacak.

Şammaz Demirtaş: ABD eğitimli 16 yıllık istihbaratçı. Rize Emniyet Müdürü. 4 Mart 2003'te İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturan Celallettin Cerrah ile çalıştı. Cerrah'ın, İstihbarat Şubesi'ni suçlayarak kendilerine bilgi verilmediğini ileri sürmesi, gözleri dönemin İstihbarat Şube Müdürü Yardımcısı Demirtaş'a çevirdi. Hakkında hiçbir şey yapılmadı.

Ahmet İlhan Güler: Suikast planının İstanbul'a bildirildiği dönemde İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Cerrah, Güler'in kendisine bilgi vermediğini savundu. Güler, adli ve idari ihmalinden dolayı görevden alındı. Bu durum, Cerrah'ın aklanması için Güler'in kurban edildiği yorumlarına neden oldu.

Reşat Altay: Trabzon Emniyet Müdürü'ydü. 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi'nde 7 öğrencinin katledilmesi olayında da adı geçiyor. İstanbul Emniyet Müdür Muavinliği, Bursa ve Kırklareli Emniyet Müdürlüğü yapan Altay, cinayet sonrası görevinden alındı, ancak yargılanmadı.

Ramazan Akyürek: Suikast planının yapıldığı dönemde Trabzon Emniyet Müdürü. Tuncel'i Emniyet muhbiri yaptığı ortaya çıkan Akyürek döneminde Trabzon'da linç olayları, haraç çeteleri, Santoro cinayeti gibi önemli gelişmeler de gündeme geldi. Fetullahçı kimliğiyle bilinen Akyürek, Şemdinli Davası kapsamında görevinden alınan Sabri Uzun'un yerine Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na getirildi. Dink cinayeti konusunda bilgisi olduğu halde hakkında hiçbir şey yapılmadı.

Hüseyin Yavuzdemir: Ekim 2004'te Trabzon Valisi olarak göreve başladı. 1989 sonrası İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun danışmanlığını yaptı. Dink suikasti sonrası 'Amatörce işlenmiş bir cinayet. İdeolojik örgüt yok' şeklindeki açıklaması dikkat çekmişti. Görevden alındı, ancak yargı karşısına çıkarılmadı. TAYAD'lılara linç girişimi olurken, saldırganlar yerine TAYAD'lıları suçlamıştı.

Abdülkadir Aksu: 4. kez İçişleri Bakanı. Görev yaptığı dönemde Çetin Emeç, Turan Dursun, Necip Hablemitoğlu, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Rahip Santoro ve Dink cinayetleriyle, Danıştay ve biri Alman 3 kişinin öldürüldüğü Malatya saldırıları gerçekleşti. Ayrıca 1978'deki Maraş Katliamı sırasında Vali Vekili olarak görev yapmıştı. Bu karanlık sicile rağmen hala 'başarılı bir devlet adamı' olarak kabul ediliyor.

Emekli Tuğgeneral Veli Küçük: JİTEM kurucusu ve Susurluk olayının baş aktörlerindendir. Danıştay'ı kana bulayan Alparslan Arslan ve azmettirci olduğu belirtilen emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile fotoğrafları ortaya çıktı. Karadeniz'de de görev yaptı. Dink'i tehdit ettiği belirlendi. Ümraniye operasyonundan sonra belirlenen hücre evleriyle ilişkisi tespit edildi.

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah: 'Olayın arkasında örgüt yok' dedi ve hemen sonrasında suikast bilgisinin önceden İstanbul'a bildirildiği ortaya çıktı. Mülkiye müfettişleri İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah'ı kusurlu bulmasına rağmen dokunulmadı.

Yaşar Cihan: Yasin Hayal 2004'teki Mc Donald's bombalaması nedeniyle BBP Trabzon İl Başkanı Yaşar Cihan'ın kendisine 1 milyar TL verdiğini söyledi. BBP'nin cinayetle bağlantıları sonrasında bu isim gündeme geldi.

Oktay Yıldırım: Ümraniye Çetesi'nden tutuklu, emekli komando astsubay. Cephanelikteki silahlar ordu envanterinde çıktı. Emekli komando Astsubay, Kuvayı Milliye Derneği İstanbul Başkanı. Veli Küçük ve Kerinçsiz grubuyla 301 davasından yargılanan Dink'in duruşmalarına katılıp tehdit unsuru oldular. Silah üstüne 'Kürtleri öldürme' yemini ettiren Kuvayi Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ, Kuvayi Milliye Derneği'nin Teşkilat Başkanı Hüseyin Görüm ve Danıştay saldırısı sonrası gözaltına alınan Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'le bağlantısı ortaya çıktı. İSTANBUL

#2 TEDİRGİN

TEDİRGİN

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Yasaklılar
  • 63 Mesaj

Gönderim zamanı 03.07.2007 - 23:31

Nazım ALPMAN
nazim@internethaber.com
Hrant Dink Davası başlamadı03 Temmuz 2007 Salı
Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanan Yasin Hayal, “devlete hizmette” hayal ile gerçek arasındaki farkı kısa sürede gördü.

Yasin aynı zamanda ne kadar “saf ve temiz” olduğunu da gösterdi:

-Sayın savcılar bana her şeyi anlatın dediniz, anlattım. Şimdi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istiyorsunuz. Hani yardım edecektiniz?

Yasin devlete hizmet ettiğine inandırılmıştı. Devlette ona sahip çıkacaktı!!!

Ama şimdi hayatının sonuna kadar hapis yatma cezası ile yargı önüne çıkmıştı.

Kendisine yaptırılan işlerin karanlık boyutunu da yeni öğreniyordu:

-Emniyet içinden bir grup bizi kullandı!

İşte Rakel Dink"in, kocasının cenazesinde yaptığı konuşma içinde yer alan sorunun karşılığı… Rakel en acı gününde şöyle sormuştu:

-Bir bebekten bir katil nasıl yaratılır?

Sonraki cümlesiyse kör düğümün üstünde odaklanıyordu:

-Bu karanlık düzeni sorgulamamadan, yanıtını veremeyiz.

Bebekleri katil haline getiren düzen, yalanlar pompalayarak kendini besliyor.

Her dönemde ayrı bir büyük yalan…

Sonra arkasından gelsin hamaset:

-Bu vatanın bir tek taşına bile!..

Hrant"ı öldürenler tetikçi gençler arasında yaptığı işin farkında olan bir kişi var: Erhan Tuncel.

O da “ben emniyetin adamıyım” diyor:

-Hrant"ın öldürüleceğini üstlerime bir yıl önce rapor ettim!

Bu raporun bir “bilgilendirme” olduğunu hepimiz biliyoruz:

-Merak etmeyin Hrant Dink öldürülecek!

Erhan"ın bütün görevi buydu, kusursuz yaptı.

Diğerleriyse “bebek saflığında” oyunun içinde yer aldılar:

-Devlete hizmet ediyoruz, vatan tehlikedeymiş!

Kalbi Türkiye aşkıyla dolu Hrant"ı vurup, vatanı kurtardılar!!!

Şimdi diyorlar ki:

-Bizi emniyet kullandı!

Neden?

Çünkü bir emniyet müdürü onları çekip şöyle demişti:

-Bayrak yere düştü, onu yerden kaldırma görevi sizde!

Bebekleri katil haline getiren düzenin çarkları böyle işliyor.

Hrant Dink Cinayeti Davası başlamadı…Tetiği çekenlerin yanına çektirenlerin tümü sanık olarak gelmedikçe, bu dava başlamayacak.

Gerçek suçlular yargı önüne çıkmalıdır.

fakirin ekmeği umuttur diyordu rahmetli yılmaz güney belki bizimki de bir ekmektir ama o ekmeği beklemekten vazgeçmeyeceğiz...BİR GÜN BU ÜLKEDE HUKUK ÜSTÜNLÜÐÜ SÖZDE DEÐİL ÖZDE OLACAK VE KİM OLURSA OLSUN EŞİT DAÐILACAKTIR,İNSANLAR BİRİLERİNİN KATİLLİÐİNİ SIRF AYNI IRKA MENSUP OLDUKLARI İÇİN ÖRTMEYECEKLER VE HERKES TAM ANLAMIYLA KENDİNİ BU ÜLKENİN VATANDAŞI BİLECEK...





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

4 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 4 ziyaretçi, 0 gizli