Ysf sen de bittin olum lightsın olum
#141
Gönderim zamanı 27.10.2007 - 14:45
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#142
Gönderim zamanı 29.10.2007 - 16:18
gündüzleri eğlenmesini bilen sen
anlamsız gülen yine ben
düşünsene sensiz geçen her gün yine ben
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#143
Gönderim zamanı 29.10.2007 - 16:29
#144
Gönderim zamanı 29.10.2007 - 16:32
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#145
Gönderim zamanı 29.10.2007 - 16:39
nerde olduğumu unutmak
la lalalalalalala ooooooo beşiktaşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşş
lalalalalalalalaal ooooooooo beşiktaşşşşşşşşşşşşşşşşş
#146
Gönderim zamanı 03.11.2007 - 21:58
beni böyle kabul ederseniz sevinirim demiş ve herkes onu öyle kabul etmiş
bende öyle kabul edeyim mi
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#147
Gönderim zamanı 11.11.2007 - 01:38
yarın bakalım nelerle karşılaşacam
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#148
Gönderim zamanı 11.11.2007 - 01:50
gün gibi aklımda her şeyyy
Onu ilk gördüğümde dünyanın durduğunu sandım. Durduğunu ve bir daha hiç dönmeyeceğini… Oysa öyle hızlı döndü ki sanki eskiden daha bir yavaştı. Aşkı en son tadışımdı o, ve bana rüzgâra benzeyen bir düş verdi. Aşkın adını onunla, “rüzgar” koydum.
Rüzgar… Hani esince karşısında duramadığım rüzgar… İliklerime kadar dolup beni uçuran ve esmesi için gökyüzüne bakılan rüzgar… Tam tutuyorum derken ellerimden kayıveren…
Bir dokunuşuyla bin anıyı silebilen rüzgar… Mevsimlerden hangisiydi biliyorum ama yıllarımı yitirdim. Hangi 12 ay diliminin kaçıncı döngüsünde doldurdum seni içime? Hangi sokak arasında biriktin? Hangi aralık sızıverdin ve bomboş bıraktın kalbimi? Rüzgarı kaybettiğimde yağmurlar yağmaya başladı içimde. Hiç dinmeyen muson yağmurları. Seller ve seller gelen her şeyi yutan deli yağmurlar… Bir aralık güneş doğar sanırım. Unutuveririm; rüzgarın gelişini, yağmurların başlayıp dinişini …Oysa bu yürekte aydınlık hep kış güneşi gibidir.
Bir anda batar ve yeniden yağmurlar,yağmurlar…
Kalbim, güneşsiz ve bol yağmurlu bir kuzey ülkesine benziyor senelerdir. Rüzgârın kasıp kavurduğu, deli yağmurların soğuttuğu karanlık bir ülke…
O değildi dedim yazarken… O olsa yanımda olurdu. Ama yalan söyledim. Ben bir roman yazdım ve bunu onun için, onu düşleyerek yazdım. Çünkü o; “Burada kal” deseydi ölümden başka hiçbir şey ayıramazdı beni ondan. Bunu bugün tam 3 sene sonra çok daha iyi anlıyorum.
Şimdi karşı masamda olmasan da… Hep ordaymışsın gibi; ŞEREFE…
sadece bir düş bir ben birde ...
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#149
Gönderim zamanı 12.11.2007 - 03:18
SEVGİYİ TARİF ETMEYE KALKSAM, SENİ ANLATIRDIM DÜNYAYA . . .
Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır. Bir başka açıdan da inanmaktır sevmek. Gerçekten inanmaktır, tümden inanmaktır. İnsan sevince; sevdiğine bütün varlığı ile teslim olmamışsa, yeteri derecede sevmemiş demektir. Ve ona kayıtsız şartsız inanmıyorsa, sevgiden bahsetmeye bile hakkı yoktur.
Kıskançlık; inancımızın bütünlüğü ölçüsünde besler aşkı. Şüpheyse öldürür. Şüphenin olduğu yerde inancın yeri olmaz. Sevgiden bahsedilemez orada. Kıskançlıksa; kutsal bir duadır, dudağında sevenlerin.
Sevmek; var olmaktır bir bakıma, derinden bakılınca yokluğa benzer. Sevmek bütünlenmektir. Çok seven eksildiğini zanneder, oysa artmaktır sevmek, çoğalmaktır. Çevrenin gözlerimizden silinmesi, önce bir eksilme hissi verir insana. Fakat o her şeyimizi varlığı ile doldurdukça arttığımızı anlarız. O bir tek kazanç, bütün kayıplarımıza bedeldir.
Bir an gelir; her şeyi onunla değerlendirmeye başlarız. O bugün mutluysa yaşamak güzeldir. Kabımıza sığmayız. Şarkılar söylemek gelir içimizden. O kederliyse, gözlerimizde herşey kederlidir artık. Bütün güzellikler bir bir yitirirler anlamlarını. O anlarda ölümü düşünür de, yine ölemeyiz kurtulamamak için.
Yanmaktır, tutuşmaktır sevmek ve yaşadıkça hiç sönmemektir. Dinle, sana sevmenin ne olmadığını söyleyeceğim önce. Ne olduğunu sonra anlayacaksın.
Dinle, sevmek alışveriş değildir. Geometri değildir, aritmetik değildir. En değerli şeydir belki, ama karşılığında hiçbir şey alınmaz. Karşılıksız bir çeke atılmış kuru bir imza değildir sevmek. İskambil kağıdı değildir, zar değildir, bir dilim değildir, hesap pusulası değildir sevmek.
Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir, altınla değil. Sevilmekse; sevmenin mükafatıdır ancak, karşılığı değil. Bir sevgiye eş bir başka sevgi olamaz. Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür. Sevgi tartılamaz, sevgi ölçülemez. Sevgi; gram değildir, mesafe değildir. Derinlik sanırsınız, yüksekliktir o. Sevgi; dudak değildir, göz değildir, saç değildir. Sandalye değildir sevgi, yatak değildir, çarşaf değildir. İçki değildir, içemezsiniz fakat herşeyden güzeldir sarhoşluğu. Geçip karşısına seyredemezsiniz, manzara değildir, tablo değildir, heykel değildir. Okuyamazsınız kitap değildir. Bilmece değildir, çözemezsiniz. İsteseniz de içinizden atamazsınız. Kan değildir, kesip damarınızı akıtamazsınız. Siz ağladıkca o güçlenir içinizde. Akmaz, gözyaşı değildir. Kuş değildir uçmaz, çiçek değildir koklanmaz. Bitmez çile değildir. Ne desen o değildir sevmek...
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#150
Gönderim zamanı 12.11.2007 - 18:42
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#152
Gönderim zamanı 14.11.2007 - 13:57
Vay be ne çabuk geçmiş zaman dün gibi hatırlıyorum bu yazıyı ...Bir deniz kenarında batıp giden güneşe hüzünle bakıp, kuru bir gözyaşıyla seni hatırlamaktır özleminin tanımı. Her dalganın kıyıya çarpışı, herhangi bir martının rutin bir kanat çırpışı getiriyorsa aklıma seni, seni özlemişimdir. Bakıyorum da seni özlemediğim bir anı da hiç özlememişim. İnsanların yirmi dört saat yaşayıp da benim yıllarca yaşadığım günlerin hiç birinden pişmanlık duymamışım. Burnumda tütüyorsun demekten hiç bıkmamışım. Senden km'lerce uzak bir yerdeyim. senin bilmediğin bir bankta . . .
Güneşin el sallayarak uzaklaştığı anlara denk getiriyorum sahil yürüyüsumu her zaman aynı bankta tamamlıyorum. Sensizce seni düşünmek zor değil. Bir simitçi geçer yanımdan, bir falcı oturur yanıma, küçük bir çocuk annesinin kucağında, bir çift yürek birbirinin kolunda. Seni hatırlamadığım an yok hayatımda. Senden tamamen ilgisiz bir kitabın arasında bir hayaller albümü buluyorsa bu yüreğim özlemin doruğunda olduğumu kim inkar edebilir ki...
Aslında bende seni özlemenin bambaşka bir raconu var. Hasretinin gönlümde açtığı yaraların kurşun yarasından farksız olduğunu ve acısına ancak benim gibi bir şehir eşkiyasının katlanabileceğini ama benim bundan değişik bir zevk aldığımı senden başka kaç kişi anlar. Gece yürüyüşlerimin yaralarıma iyi geldiğine hangi terapisti inandırabilirim. Sessizce çırpınışım, seni özleyişim, her dinlediğim şarkıda seni bir kez daha keşfedişlerim ve gece yürüyüşlerimin zevkini hasretinle takas edişim...
Ah ben seni ne çok seviyorum.
Hayat denilen süreç hep bir şeylerin özlemi ile, hasreti ile geçiyor. İnsan yüreği özlemeden duramaz mı? Yoksa özlemeden durmamalı mı? Hep bir şeylerden uzak, hep birilerinin varlığından mahrum.
İnsan gönlü o kadar geniş ki hep özleyecek ve özlemler son ana kadar devam edecek. Belki de hayata anlam katan bu sessiz özleyişlerdir, hayatta kalma çabamıza enerji veren bu buruk hasretliklerdir. İnsan yüreği ne kadar garip değil mi?
Ben özledim.
Kimi mi?
Sevdiklerimi...
offf offf dicem başka da bişe demicem
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#153
Gönderim zamanı 16.11.2007 - 15:17
Bu mesaj Ysf tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.11.2007 - 16:16
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#154
Gönderim zamanı 16.11.2007 - 15:19
Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..
Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..
* * *
Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..
(Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)
#155
Gönderim zamanı 16.11.2007 - 15:21
muse sağ tıkla özellikler orda urlsini copy yap al, profiline avatar ekleyeceğin yere gel yapıştır de olur
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#156
Gönderim zamanı 16.11.2007 - 16:13
Kadın,erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından değil...
Öyle olmuş olsaydı,ezilirdi..
Erkeğin başından da yaratılmadı,üstün olmasın diye..
Ama göğsünden yaratıldı,eşit olsun diye;
....kolun biraz altından,korunsun diye...
Kalp hizasından yaratıldı SEVİLSİN diye..
* * *
Kimlik gizli, hayaller gizli ve ben de gizli...
Susuyorum..
Ve seni sevdiğimi kimselere söylemiyorum..
(Böyle kalsın. Kimin değiştirdiğini anlarsın senn)
#157
Gönderim zamanı 16.11.2007 - 16:16
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#158
Gönderim zamanı 20.11.2007 - 11:27
bazen diyorum bu hayat burda bitti ama sonra hemen içimde yaşam sevinci bir anda artıyor yine de bu hayatı insanları her şeye inat evimim kapı gıcırtılarını bile seviyorum...
bazen arıyor benimle konuşuyor ben ona sert davranıyorum ama telefonu kapatınca içim tuhaf oluyor ama yapacak bişe yok, hak edene hak ettiği gibi davranacaksın ki değer bilsin.
şarkıya bak yaa
sana sevdiğim diyemem yalan yalan ,vallahi yalan inan ki yalan
sen kara sevdamsın duman duman hasretin tüter
içimde yanar ahle yar yine başım da sevdan
geceler kara zindan...
artıksevmek istiyorum sana mı şans versem kendime mi Bilemiyorum
hani o bırakıp giderken o seni , bu öksüz tavrını takmayacaktık
anlına koyarken veda busenin yüzüne bu türlü bakmayacaktım.
Ben senden sonra gördüklerime inanmıyorum...
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#159
Gönderim zamanı 20.11.2007 - 11:32
artık bülbül ötmüyor
aşkların en güzelini çılgınca sevdiğini yalnız sende bulmuştum , yalnız senin olmuştum son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini artık bül ötmüyor gül dolu pencerede yalnız hatıran kaldı
ahhhh boş kalan çerçevede
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
#160
Gönderim zamanı 20.11.2007 - 13:15
eski radyolar gibi çatıya saklanmış aşk, ölye sanmışız canım artık ölümsüz değil leyla mecnun gibi çoktan masal olmuş aşk
lale devri çocuklarıyız biz zamanımız geçmiş....
sevmeyenler utansın...
Bende kendimi aşık edecem o zaman tam bitecem bugün sonum kötü böyle gidersem kalbimi söküp buraya asacam
aşk masallar da ki gibi süslü bişeymiş
exten next olmaz canım geriye dönmem sende dönme güzel ,acı,mutlu geçen her günü mazi olarak hatırla ve küçük bir tebessümle an...
Aşksızlığa mahkum edildiysek bu dünya yansın ben derim utanma iftiar et sevmeyenler utansın
Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Cnnturk.com'dan bir ilk daha! Sen sor KORONA BOT cevaplasın |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Leopar Desenli Pilili Etek |
Kadın Modası | hüfyaa |
|
|
|
Kilim Desenli Balıkçı Yaka Lacivert Erkek Kazak |
Erkek Modası | hüfyaa |
|
|
|
Şal Desenli Gri - Siyah Uzun Elbise (Mango 2019) |
Kadın Modası | hüfyaa |
|
|
|
Şikayetçiyim: Giuseppe di Matteo'nun Ölümü |
Şikayetim Var! | hüfyaa |
|
|
38 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 38 ziyaretçi, 0 gizli