179 replies to this topic

[Prozzi]

biraz kafam güzel oldu derken yozgatlı olmadığım aklıma geldi ama sevmiştim burayı fahri yozgatlı olmaya karar verdim

[Denio]

bir an düşündüm acaba dedim fenerbahçeli Mehmet Yozgatlı burayı sevipte mi yozgatlı olmuştu...bu olay beni iyice efkarlandırmıştı vay be demiş içmeye devam etmiştim...derken

[Gölge]

bide hamsi tava söledim hemde kocamanından yaninda bol limonlu salata of allam ne yedim hamsşi bi yandan rakı diyer yandan özlemiştim bayadır ben 2 ci şişeyi sölediimmi caba ?

[114]

onun gözleri gözlerime değdi

[Elric]

kalktım oturduğum yerden ve hemen yanına gittim..

[şirin]

sımsıkı sarıldım ona bırakmak istemiyordum...

[Serra]

ama hayaliyle nereye kadar yaşayabilirdimki...bu bir hayaldi ve ben artık ondan kurtulmalıydım..

[duygusuz]

bu hayalden kurtulmak için, önce onla yaşadığım tüm güzel şeyleri hafızamdan silmeliydim ama bunu nasıl yapacaktım, çok zordu..

[Hanedan]

hemen çantamdam fotoğralarını çıkardım, yırttım ve kültablasına koyup çakmağımla bir ucundan tutuşturdum resimlerini.....

[Serra]

tam yeşil gözleri yanmaktaydı ki;dayanamadım...elimle söndürdüm onları...

[duygusuz]

yeni bir öykü başlatalım hadi..konu, bir gencin başından geçen garip, trajik-komik olaylar..bu gencin adı yok, ondan "genç" olarak bahsedeceğiz.......ayrıca öyküyü oluştururken herkes bir cümle yazmak zorunda değil..isteyen koca bir paragraf da yazabilir..önemli olan yerine oturmuş bir bütünlüğü yakalayabilmek...
başlıyorum:

hayatı ne kadar da durgundu..yaşamak bu muydu gerçekten..bir kız arkadaşı yoktu, bir dostu da yoktu....üç beş arkadaşla sınırlıydı sosyalliği....gece geç vakitlere kadar bir şeyler yapmalıyım, değiştirmeliyim bu kaderimi diye düşünüp dururdu..
o gece de aynı şey olmuştu..uzun saatlerden sonra kararını vermişti..artık bu asosyalliğini yenecek, artık insanların içine karışacak artık o da yaşamı dolu dolu yaşamaya başlayacaktı....buna nereden başlayacağına da karar vermişti...
o sabah kalktığında gece planladıklarını yapmaya koyuldu...en güzel tişörtünü giyip yeni boyanmış iskarpinleriyle kendini sokağa attı..

[Gölge]

Sanki yaşam anlamıştı derdini güneş bile parıldıyordu yenilemeye çalışdığı yaşamını ve destekliyordu ışıldayarak onu. Güneş gözlügünü çıkarıp cebine koymuştu bunu anladıgında güneşi alıcaktı içine ve ışıldamasını saglayacaktı güneş de tüm günü sıcak geçirmesine olanak verecekdi ki öylede olmalıydı o Güneşdi yaşamın olmasını saglayan temel taşı ve yaşam kendisi ile vardı ve o güneş onun için olmalıydı gözlükle onu gölgeleyip yaşamını perdeleyemezdi bu yaşamdan ayrılmak varsayılabilridi ve oda yaşamını bütünleştirmek tüm yaşamlarla etkileşimde olmak istiyordu.. Artık kafasını öne eğip yürümekden de kurtulmalıydı yüzünü yere eğmek zaten asosyalliğin temel kavramı değilmiydi kimseyi görmeden umursamadan yürümek bu değilmiydi artık eğmeyecekti boynunu gizleyip korkmayacaktı etrafına bakmaktan yenileyecekti inançlarını korkmadan selamlayacaktı kişileri utanıp sıkılıp beklenti ummayacaktı selamını verip yaşadıgını gösterecekti ve yaşamı sevenleri aynı duygular içinde olanları anladığını gösterecekti ölede yaptı..

- Merhaba ..

[duygusuz]

-Merhaba diye karşılık verdi selam verdiği herkes, gülümsüyordu hepsi. Genç ,insanların gülümsediklerini yeni görüyordu, daha önce hiç gülümsememişler miydi? Hayır, elbette gülümsemişlerdi. kendini dünyasına kilitlediği için gözlerini de sadece kendi iiç dünyasına diktiği için ne kimsenin gülümsediğini fark ederdi, ne kimsenin öfkelendiğini, ne de kimsenin kendisine selam derken, memnuniyet ifade eden yüz ifadelerini...
Bu ilk selamdı..yaşadığnın ilk ifadesiydi. 'ben de varım' demekti hayata. Hayatın gülen yüzü karşılamıştı onu. her şey çok güzel olacak dedi genç kendi kendine kıyıda ağır adımlarla yürürken...Güneşin sımsıcak sapsarı ışıkları srmıştı dünyasını...Böyle saatlerce yürüdü kıyıda, karşılaştığı insanlara selam vererek ve varlığını hayata göstererek...

Edited by duygusuz, 19.05.2006 - 11:15.

[ArGuS]

eskiden balıkçı barınağı olduğu belli olan bir çay bahçesine rastladı..
eski ahşap bir kulübe nin önünde denizin merkezine ulaşmak istercesine devam eden bir rıhtım vardı, direkleri yosunla kaplıydı ve sanki denizle aralarında sıkı bir bağ vardı.üzerine bir düzüne masa yerleştirilmiş ve 3-5 kişi kendi aralarında muhabbet ediyordu.
rıhtıma çıkıp bir çay söyledi kendine ve denizi seyretmeye başladı. çayı getiren yaşlı adama gülümseyerek baktı, adamın yüzünde ...

[duygusuz]

adamın yüzünde yıllların yorgunuluğu ve bir o kadar da bu uzun yılların getirdiği memuniyeti vardı...onu bu uzun hayatında memnun eden şey ne idi. senelerin ardından gülen gözlerle bakabilmenin sırrı neydi? Genç düşündü, ben de bir gün bu yaşa geldiğimde yollarında yürüdüğüm zamanın peşinden böyle memnun bakbilecek miyim, zamana olan anlayışımı insanlara da yansıtıp onlara da yılların ılık tecrübesini hissettirebilecek miyim?
Az önce ona çay getiren yaşlı adam şimdi karşıda boş bir masaya oturmuş serin denizi seyrediyordu. dalgın gözlerinden denizin aksi yansıyordu. genç dayamadı bu garip adamdan öğrenecek bir şeyleri olduğunu düşündü. Ve çay bardağını masasından alıp kalkarak yaşlı adamın olduğu mor çiçek desenli eski masaya doğru ilerledi.

[Prozzi]

merhaba dedi genç
ihtiyar baktı uzun uzun gence
- ben homosexüel değilim dedi.

[duygusuz]

(hikayenin içine nasıl en iyi edilir diye bir konu değil ki bu prozac dostum)

[Gölge]

Olmamış gibi ele al ve kaldıgımız yerden defam et duygusuz bende önem vericem

[Serra]

sonra adam naber genç dedi!!!

[Prozzi]

genç adam
- ii ihtiyar, sen homosexüelmisin dedi.