Soğuk algınlığı (nezle) nedir?
Üst solunum yolunun; burun, boğaz ve soluk borusunun burun içindeki ince zarın virütik iltihaplanmasıdır .Rhinovirüsler denilen bir virüs türü sebeb olur.
Bu virüs, enfeksiyon getiren bir etken grubundan. Bunlar bakterilerden bile o kadar daha küçüktür ki, normal bir mikroskop altında görülememektedirler.
Nezle bulaşıcıdır.
Öksürme, aksırma ve başka bir kişi ile temas halinde olmakla bulaşır .
a. Genel zafiyet veya aşırı yorgunluk hallerinde.
b. Enfekte ve büyümüş olan bademcikler veya lenf bezleri olduğu durumlarda. Bunlar burun ve boğaz enfeksiyonlarının sayılabilmesini önlemektedirler.
c. Tükürük bezlerinde veya üst solunum sisteminde herhangi başka bir düzensizlik olduğu hallerde.
d. Lokal direnişi azaltan burun ve boğaz alerjileri mevcut olduğu durumlarda insan nezleye daha kolay yakalanır.
Nezlenin tedavisinde antibiyotik ilâçların alınması aslında zararlı olacaktır; çünkü fazla alınmakla hastada bu ilâçlara karşı muafiyet artacaktır. İleri bir tarihte, çok daha ciddî bir hastalıkta, bu antibiyotiklerin alınması gerekince, bunlar etkisiz olabilecek veya hasta bunları alamayacak durumda olacaktır.
Nezle başlarken yeterli istirahat belki de en iyi tedavi usulüdür. İstirahat etmekle ve başkalarından uzak kalmakla, hasta yalnız kendisine yardımcı olmakla kalmamakta, temas edeceği kişilere de nezlenin bulaşmasını önlemektedir. Aspirin, burun damlaları ve antihistamin ilâçları hastayı nispeten rahatlatır; ancak bunların tedavi edici nitelikleri bulunmamaktadır. Her üst solunumu enfeksiyonunda olduğu gibi, nezlede de bol miktarda sulu şeyler alınması tavsiye edilmektedir. Eğer ateş yükselmekteyse veya rahatsız edici bir öksürük gelişmişse, bir komplikasyonun meydana gelip gelmediğini tespit için doktora başvurulması gerekir.Nezlelerin büyük çoğunluğunda komplikasyonlar olmaktadır. Ancak, burun ve boğaz, sinüs ve kulaklara, oradan nefes borusuna, bronşlara ve ciğerlere uzanan bir doku ile astarlanmış bulunduklarından, bütün bu organlardan bir nezle ile etkilenmiş olabilir.
Eğer virüs enfeksiyonu burun ve boğazı aşarsa, bunun peşinden sinüzit orta kulak iltihapları, larenjit, soluk borusu iltihabı, bronşit ve hattâ zatürree gelişebilir. Bunlar nezlenin komplikasyonları olarak sayılırlar.
Hasta nezle için gereken istirahat ve tedavi metotlarına başvurmamış olduğu zamanlarda komplikasyonların olma ihtimalleri ortaya çıkar. Ayrıca, hastanın direniş kabiliyeti azsa veya kısa bir süre önce zayıf ve takatsiz bırakacak bir hastalık geçirmişse komplikasyonların olma ihtimali oluşur.
Nezle hallerinde ateşin ölçülmesi önemlidir bu günde üç defa yapılmalıdır. Gitgide yükselen ateş bir komplikasyonun habercisi olabilir.
Hasta belirtiler ve ateş düştükten sonra tam iki gün beklemeli ve normal hayata dönmelidir.Nezleden kurtulan bir hasta, başka bir nezle almaya karşı direnci
Birkaç hafta süre için kazanmıstır. Ancak, sürekli bir direnç söz konusu olamaz.
Grip de nezleyi getiren virüs grubundan meydana gelebilmektedir. Çok çeşitli virüs tipi hem nezleyi, hem de gribi getirebilmektedirler; hattâ bunlardan da ciddî olan bazı enfeksiyonlara yol açarlar.Grip daha ciddî bir enfeksiyondur; ateş daha fazla olabilir. Gripte adale ağrıları ile değişik ölçüde başka ağrılar da olabilir.
Grip çok kez nezle gibi başlar. Tıbbî rahatsızlıklardan en fazla rastlananıdır, istatistiklere göre her sekizde bir kişi nezleye yakalanmaktadır
Grip, enflüenza, kızamık, boğmaca ve üst solunum yolları ile ilgili çeşitli hastalıklar çok kez nezle ile başlar. Ayrıca, saman nezlesi ve başka alerjik hastalıklar bazen kısa bir süre için nezleyi andırırlar.
Komplike olmayan bir nezle dört ile yedi gün arası sürer. Bazı hafif komplikasyonlar bu süreyi biraz artırabilir.
Kesin bir önleme yolu bulunmamaktadır. Aşılar ve nezle enjeksiyonlarının yararlı olabileceği bugüne kadar ispatlanmamıştır. Ancak, günümüzde gayri faal ve faal aşılar üzerinde araştırmalar yapılmaktadır; bu araştırmalar aşılarda virüs bileşimleri yolunda da yürütülmektedir. Bunlar belki bir gün yararlı hale getirilebilinecektir.Hastanın genel durumunda bir zafiyet mevcutsa, A, C ve D vitaminlerinin alınması, nezle dahil, bütün enfeksiyonlara karşı bir direncin gelişmesine yardımcı olabilir.
Nezlede antihistaminik ilaçlar burun ifrazatını kurutmakta biraz yararlı olmaktadır ve nezle ile karıştırılan hafif alerjik durumlarda yararlı olma eğilimi göstermektedirler. Ayrıca, nezlenin tam teşekkül etmesini bir iki gün erteleyebilirler.Çok miktarlarda C vitamini alınması veya taze meyvelerin yenmesi nezleyi önleyemez ancak direncin artırılmasına faydalı olabilirler.
Grip nedir?
Grip, İnfluenza dediğimiz virüsün, solunum yoluyla insan vücuduna girerek özellikle sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başında salgınlar yapan bir infeksiyon hastalığıdır.
Nezle, diğer ismiyle soğuk algınlığı, nezle virüslerinin yaptığı, sürekli burun akıntısı, hapşırma, öksürme, gözlerde, boğazda yanma hissiyle seyreden, genellikle ateşsiz bir üst solunum yolu infeksiyonudur. Hastalık 3-7 günde kendiliğinden düzelmekte, genellikle hastalık ayakta geçirilmektedir. Halbuki grip, hastayı yatağa düşürecek şiddette şikayetlerle seyreder. Bu şikayetler, 400C'ye varan yüksek ateş, genel vücut kırgınlığı, şiddetli bel, eklem ve kas ağrıları, baş ağrısı ve aşırı halsizliktir. Hastalığın bu özellikleri nedeniyle halk arasında grip, paçavra hastalığı olarak da tanımlanır.
Grip de nezle gibi, hasta kişilerin bulunduğu ortamlarda, hapşırma ve öksürme yoluyla, ve virüs bulaşmış ellerle temas (örn.tokalaşma) sonrasında kolaylıkla bulaşır.Yatak istirahati ve ortaya çıkan şikayetleri azaltmaya yönelik destekleyici tedaviler yanında doktor gerek görürse komplikasyonlara yönelik tedaviler verilir.
Sağlıklı insanlarda grip, 1 hafta içerisinde kendiliğinden iyileşir. Ancak bazı kişilerde, örneğin vücut direnci zayıf durumda olan kronik hastalığı olanlar, kalp-akciğer hastalığı olanlar, yaşlılar, şeker hastaları, vb. olanlarda pnömoni (zatürre), menengoensefalit (beyin iltihabı), miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi ciddi ve ağır seyredip ölümle sonuçlanabilecek hastalıklar görülebilir.
Grip Aşısı
Bilimadamları gribi önlemek için kullanılan altı ayrı çeşit grip aşısını bire düşürmek konusunda yeni bir gelişme katettiler. Belçikalı bilimadamlarına göre, 'hemagglutinine' ve 'neuraminidase' proteinlerinin bileşiminden oluşan M2 proteinin aşı solüsyonlarında kullanılması sayesinde, insanlar tek bir aşı ile gribe karşı önlem alabilecekler. Bugüne kadar hastalığı önlemek amacıyla piyasadaki altı çeşit aşıdan birini kullanabilmek için bazı testlerden geçmek ve uygun aşı çeşidi belirlemek gerekiyordu.Aşı, bir önceki senede en sık karşılaşılan virüs tipine karşı, Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri doğrultusunda hazırlanmaktadır. Her yıl Ekim-Kasım aylarında tek doz şeklinde yapılmalıdır. Aşı ile koruyuculuk sağlıklı kişilerde %80'lere varmaktadır; yaş ilerledikçe koruyuculuk %50-60'lara inmekle birlikte hastalığın hafif geçirilmesi sağlanmaktadır.
Bazı durumlarda "öldürücü" bile olabilen gripten korunmanın tek yolu aşı. Aşının yararlı olması için salgın başlamadan önce yapılması gerekiyor. 65 yaş üstündekilere, ilk 3 ayından sonra hamilelere ve çocuklara grip aşısı öneriliyor. Birbirine yakın çalışan iş arkadaşları, yaşlılar, astım, şeker ve kronik solunum hastaları, öğretmenler, öğrenciler, askerler, hac ve umreye gidenler grip için yüksek risk grubunda bulunuyor.
Şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, yüksek ateş, titreme, kuru öksürük ve baş ağrısıyla ortaya çıkan gripten korunmak için, salgın başlamadan önce aşı yaptırarak, önlem alınması istendi. Uzmanlar, gribin önemli bir salgın hastalık olduğuna ve birçok kişinin bu rahatsızlıktan dolayı zor dönemler yaşadığına dikkat çekiyor.
Grip aşısı, genel olarak 65 yaş ve üzerindeki bireylerle, grip sonrası hastalık riski olan herkese, 6aylık bebeklikten itibaren yapılmalıdır. Çünkü ağır seyirli hastalık nedeniyle hem işgücü kaybı ve dolayısıyla ekonomik kayıp olmakta hem de özellikle risk gruplarında ölümle karşılaşabilmekteyiz. Aşı yapılması gereken bu yüksek risk grupları şunlardır: 1. 65 yaş ve üstündeki kişiler (özellikle bakımevlerinde kalanlar), 2. Kronik hastalığı olan kişiler: Kronik kalp, akciğer (astımlılar dahil), karaciğer, böbrek hastalığı, şeker hastalığı ve diğer endokrin sistemi hastalığı olanlar, 3. Kronik hastalık dışında bağışıklık sistemleri zayıflamış olan kişiler: Kanserli-lösemili kişiler, bağışıklık sistemi hastalığı olanlar, organ ve kemik iliği nakli yapılan kişiler, 4. Uzun süreli aspirin tedavisi alan çocuk ve gençler. Ayrıca risk grubundaki kişilere grip bulaştırabilecek sağlıklı kişilerin de (örneğin hastanelerde yoğun bakım, yenidoğan, nakil, bağışıklığı zayıf hastaların bakıldığı bölümlerde çalışan doktor, hemşire, hastabakıcılar; kreş ve huzurevleri çalışanları; birlikte yaşayan aile bireyleri,...) aşılanması önerilmektedir.Hamile kadınların da, gripten korunmak için gerekli önlemleri alması gerektiğine işaret eden uzmanlar, hamilelik sırasında bulaşan gribin, bebekte ve anne adayında çeşitli komplikasyonlara neden olduğuna işaret ediyor. İlk 3 ayından sonra tüm hamilelere grip aşısı öneren uzmanlar, 6 ayından itibaren bütün bebeklere de grip aşısı yaptırılması gerektiğini kaydediyor.
Aşı, embriyonlu yumurta kesesinden elde edilmektedir; bu nedenle yumurta allerjisi olanlar kullanmamalıdır. Aşı sonrası nadiren, hafif geçen, nezle benzeri bir tablo oluşabilir. Aşı yerinde kızarıklık ısı artışı, hafif ateş kas ağrıları, kırıklık hissi olabilir, 1-2 günde düzelir. Ateşli hastalığı olanlara, bu iyileştikten sonra aşı önerilir. Gebe kadınlarda 3.aydan sonra ve yenidoğan dönemi bebeklerine aşı yapılabilir. AİDS'lilere de aşı yapılabilir.
Aşı, ticari olarak eczanelerde bulunmaktadır. Recetesiz alınabilir. Fakat bir hekime danışarak yapılması bir çok açıdan faydalıdır. Grip aşısını devlet ödemez. Aşı uygulaması, erişkinlerde omuz kası içine veya cilt altına, 2 .yaşın altındaki çocuklarda uyluğun ön-yan kısmına bir sağlık personeli tarafından yapılmalıdır. Her sene aşı içeriği değiştiğinden o sene üretilen aşı ile aşılanmalıdır. Bu şekilde yapılan aşı, kişiyi 1 yıl kadar gripten korur.
Grip aşısı olan kimse sadece gribe karşı ve ancak belli oranda korunur. Aşının bağışıklık oluşturmadığı kimselerde ve grip dışındaki diğer solunum yolu hastalıklarında genel korunma tedbirlerine dikkat etmeliyiz. Solunum yolu hastalıklarının (grip, nezle, soğuk algınlığı vb) topluma yayılmasında sağlamlardan çok hasta olanların daha dikkatli ve sorumlu davranması gerekir. Hastalar en azından hastalıkları tamamen düzelene kadar başkalarıyla öpüşmemeli, kucaklaşmamalı ve hatta tokalaşmamalıdır (virus yıkanmamış elde de bulunur). Ayrıca yine hastalar ağız ve burunlarıyla temas ettiklerinde, öksürük hapşırık nedeniyle ellerine sekresyonları bulaştığında ellerini yıkamadan başkalarının kullandığı telefon vb gibi ortak gereçlere temas etmemelidirler. Hastalar ilk 3-4 gün zorunlu değilseler sineme, okul, işyeri, metro, otobüs gibi kalabalık ortamlara girmemeli, evlerinde istirahat etmeli, mutlaka gerekiyorsa başkalarına bulaştırmamak için maske ile sokağa çıkmalıdırlar. En etkili korunma hastaların alacağı bu gibi tedbirlerle olur. Korumada sağlıklı kişilerin alacağı tedbirler: sonbahar-kış aylarında uygun giyim ve beslenmeye dikkat edilmesi; kalın-yünlü sıcak giysiler kullanılması, terli kalınmaması, bol sebze meyve tüketilmesi. Vücut direncini düşüren ve kolayca hasta olmamızı sağlayan etkenlerden uzak durulması; aşırı yorgunluk, alkol, sigara, az ve düzensiz uyku, düzensiz ve tek yönlü beslenme
Yumurta alerjisi olanlar
Uzmanlar, grip aşısının, embriyonlu yumurta kesesinden elde edildiği için yumurta alerjisi olanlar tarafından kullanılmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Aşı sonrası nadiren hafif geçen, nezle benzeri bir tablo oluşabileceğini kaydeden uzmanlar, aşı yerinde kızarıklık, ısı artışı, hafif ateş kas ağrıları, kırıklık hissi olabileceğini, bu etkilerin 1-2 günde düzeleceğini belirtiyor. Grip ve benzeri hastalıklarda antibiyotiklerin hiçbir faydası olmadığını da kaydeden uzmanlar, antibiyotiklerin tersine çok ciddi sakıncaları olabileceğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, antibiyotiklerin doktora danışılmadan alınmaması uyarısında da bulunuyor.