Gönderim zamanı 28.07.2005 - 19:25
DEHŞET NEŞETİN ÖÐRENCİLERİ :
> >Gül Yanmaz: Dehşet'in dehşet sorusu..
Dehşet Hoca hakkında burada anlatılanlar kesinlikle doğrudur. Neşet lakabıyla o kadar özdeşleşmiş bir insandır ki; çok az kişi onun soyadının ne olduğunu bilir.
Ben hem ortaokulda hem lisede fizik dersini Neşet'ten alma şanssızlığına
uğramış az sayıda insandan biriyim. Bir sınavda Kepler yasalarıyla ilgili
bir soru sormuştu. Sınıfta bir tek baya inek bir arkadaş bu soruyu
bilebilmisti.
Bu sınavdan tek sıfır alan da o oldu. Çünkü o sorunun cevabı "Daha o
dersi işlemedik hocam" olacaktı.
Mehmet Kaya: Yaşayan efsane..
Dehşet Neşet'in eski bir öğrencisi olarak, onu efsane olarak lanse
etmenizi şiddetle kınıyorum. O, olsa olsa "Yaşayan efsane" olarak
nitelendirilebilir.
Kendisi ayrıca sıkı bir Clint Eastwood hayranıdır. Tahtada elinde tebeşir,
fukara Ingilizcesi'yle birtakım garip hareketler eşliğinde "this is this,
this goes this" diye ders anlatması hala kulaklarımda çınlıyor. Evrensel
çekim konusunun ardından yaptığı sınavda, bir gezegenin dünyaya olan
uzaklığını milimetre cinsinden sormuştu. Sorunun verileri de kilometre,
feet, inch gibi aklına nasıl eserse öyle vermişti. Çevirmeleri yapacağız
diye kafayı sıyırmıştık. Yanıt tabii ki "Bu verilerle bu soru çözülemez"
gibi dehşetengiz bir şeydi.
Sertan Ergür: Psikopat Neşet..
Bir gün öğle tenefüsünde G Blok'un önünde yemek yiyodum. Dehşet Neşet,
5 Mat B sınıfından çıktı ve beni göstererek, "Gel bakiyim buraya" dedi.
Çekinerek yanına gittim. Elimde de tost ve kola vardı. Neşet Hoca, 5
Mat B sınıfını o öğlen cezalandırıp öğle tenefüsüne çıkarmamıştı. Bana,
"Ye lan o tostu sınıfın önünde" dedi. Tostu 45 kişinin önünde yemeye
başladım. Dehşet Neşet bir yandan da, "İç, kolayı da iç" diyodu. Ama
esas olay sonraki cümlede patladı: "Ağzını da şapırdat lan, canları
çeksin! "
Seçil Totan: Pastadan köprü..
Dehşet Neşet orta 2 ve orta 3'de fizik dersimize girmişti. Okul nöbetçisi
onun dersinde sınıfa girmeye görsün, tahtadaki fizik problemini ona
çözdürürdü.
Çocukcağız konuyu bilmedigi için çözemezdi. Dehşet'in gazabına uğrayıp
genelde ağlayarak sınıftan kaçardı. Ağlattığı öğrencilerin arkasından
da "Sümüklüüüü! " diye bağırırdı. Bir de sorduğu soruya doğru cevap
veremeyen öğrenciye "Eylül'de gel! " şarkısının nakaratını söylerdi.
Bir keresinde,
dönem ödevi olarak tahtadan köprü yapmamızı istemişti. Hepimiz tahtadan
köprü yaptık. Ancak annesi yemek öğretmeni olan bir arkadaşımızla ailesi
zengin bir diğer arkadaşımızdan pastadan bir köprü yaptırmalarını
istemişti.
Ödev teslim günü pastalardan birini öğretmenler odasına gönderdi, diğerini ise bizler afiyetle yemiştik.
Günsil Tokcan: Dehşet'in kravatı...
Dehşet Neşet'in kulak çekiş stili de ilginçti. Elleri kirlenmesin diye,
ögrencinin kravatıyla çocuğun kulağını tutar, öyle çekerdi.
Hakan Gökalp: Bu soru çözülmez...
Ben lise 1'deyken Dehşet Neşet bizim fizik hocamızdı. Bir sınavda sorduğu sorunun cevabı "bu soru çözülemez" olduğu için sonraki sınavda
çözemediğim
sorulara "bu soru çözülemez" cevabını yazmıştım. E, haliyle fizikten
geçebilmek için öbür sömestr baya bir çaba sarfetmem gerekmişti.
Vektörlerle ilgili bir şeyleri anlatırken sarfettiği "a kar vit di zpidoff dördi
kilomaytir peravir iz goink du fuaaaaaaaaaaaaaar" (a car with the speed
of thirty km/h is going to fuar) (İzmir fuarını kastediyor.) cümlesi hala kulaklarımda yankılanıyor.
Orçun Özelmas: Dehşet'in diğer sorusu...
Anlatılanlar doğrudur. Dehşet Neşet'in sorduğu ilginç bir soru daha var:
Örümceğin biri arabanın ön camına ağ yapar. Bu ağa bir sinek takılır
ve örümcek tarafından yenir. Dehşet, ağın gerilme katsayıları, sineğin
özkütlesi, ağırlığı ve sindirim sonrası kaybolan kütle gibi değerleri
verir ve öğrencilerden ağın gerilme eğrisini bulmalarını ister. Sorunun
cevabı x = 0 yani: Örümcek cama ağ yapmaz olacaktır.
Alp KAYIRAN: Dehşet teknik direktör olursa...
Dehşet Neşet, öğle tatilinde futbol oynayanları seyrediyormuş.
Kalecilerden birine kızmış, kulağından yakalayıp bir kenara çekmiş. Maç yapanlar Dehşet'ten korktukları için maçı kesememiş, kalecisi olmayan takım 4 gol yemiş.
Bir de hocamız Fenerbahçe'nin ancak kendisi takımın teknik direktörü
olduğu zaman şampiyon olabileceğini iddia ederdi. Takıma uygulayacağı
müthiş taktiğin devre arası kötü oynayanları odunla dövmek olduğunu
söylerdi.
Serkan Gazel: Dehşet'in görünmeyen yazısı..
Dehşet Neşet'in öğrencisi olduğum yıllarda kara tahta ve tebeşirden,
cam gibi tahtalar ve marker diye tabir ettiğimiz mürekkepli kalemlere
geçilmişti.
Sınıfta da her gün kalemlerin mürekkepleri ile ilgilenmesi gereken bir
ögrenci vardı. Neşet Hocanın dersi olduğu bir gün görevli zat-ı muhterem
kalemleri doldurmayı unutmuş. Neşet Hoca tahtaya yazmaya başladı ama kalemin boş olduğunu görünce durdu. Sınıfta bir ölüm sessizliği oldu.
Biz tam kalemleri doldurmakla görevli arkadaş için Fatiha filan okumaya
hazırlanıyorduk ki, Neşet Hoca yazmaya devam etti. Adam boş kalemle
tahtaya görünmeyen yazılar yazdı. "Bakın buraları iyi not edin", "şekilde de görüldüğü gibi" gibi repliklerle şovunu süsledi. Hatta ara sıra bizden
birini çağırıp boş tahtayı sildirdi. "Şurayi iyi temizle" filan dedi.
Gülemiyorduk doğal olarak. O gün anlattığı ve bizim göremediğimiz
yazılardan bayaa bi soru sormuştu.
Alp KAYIRAN: Balıklar neden aptaldır?..
Dehşet Neşet'in bence en gırgır sınav sorusu "Balıklar neden aptaldır" idi.
Dehşet'e göre bu sorunun doğru yanıtı şu olacakmış: Balıklar suyun
içinden baktıklarından balıkçılar uzakta görünür. Balıkçı nasıl olsa uzakta diye
rahat rahat dolanırken ağa yakalanırlar.
Umut Özdemir: Dehşet'in garip huyları..
1-Sözlülerde asla soru sormaz, isimleri okur, öğrencilerin yüzlerine
bakarak not verirdi. 2- Lisede henüz tebeşir kullanılırken, silgi sorunu
yaşanırdı. Eğer o ders tahtanın silgisi yoksa, tahta dolduğunda sanki
temizlenmiş gibi yazıların üzerini yeniden yazardı veya sınıf nöbetçisine
tahtayı nöbetçinin ceketiyle sildirirdi. 3- Eğer bir cümle yazıyorsa
ve tahtanın boyu o cümleyi tamamlamaya yetmezse duvara yazmaya devam ederdi. 4- Fenerbahçe'nin yenildiği haftanın ilk günü okula gelmezdi.
Berker Kılınç: In Torki diziplin iz veri importinit..
Ben 89 mezunuyum. Orta ikideyken sınıfımıza bir yıllığına Amerika'dan
bir arkadaş gelmişti. Amerika'da büyüdüğü için Türkçesi bozuktu.
Birgün bu arkadaşımız Dehşet'e "Sayın hocam" diye hitap edeceğine
karıştırıp "Hocacığım" demişti. Dehşet muhteşem ingilizcesiyle "in Torki, diziplin iz veri importinit" diyip bu çocugun kulağını (tabii kravatıyla ) çekmiş ve ceza olarak "Eylülde gel" şarkısını ezberleme ödevi vermişti.
Leon Telyaz: Kar yağarsa..
Lise yılları boyunca Neşet Hoca'nın bir öğrencisi olarak anlatılanların
tümünü doğruluyorum. Dehşet Neşet'in dersleri her zaman atraksiyon dolu geçerdi. Bütün öğrencileri sınıfın en arkasına toplayıp tahtaya karınca duası gibi mini minnacık yazarak ders anlatırdı. Ders sonunda da "haftaya
bu anlattıklarımdan sınav olacaksınız" der ve tahtayı sildirirdi. Derste
bir tek kelime not alamayan bizler diğer haftayı merakla beklerdik. Bir
de her ders yılı başında "Bu yıl kar yağarsa hepinizi fizikten geçiricem"
derdi. Ama benim lise yillarımda İzmir'e hiç kar yağmadı..
Gözde KAVALCI: Tren, örümcek ve Dehşet..
Neşet'ten "Dehşet" bir soru daha: Bir tren . . . m/s hızla gidiyor. Bu
sırada bir örümcek . . . m/s hızla trenin camına tırmanıyor. Aynı zamanda hızı
. . . m/s olan yağmur damlası trenin camına kaç derecelik bir açıyla
gelmelidir ki; örümceğe göre hızı . . . m/s olsun? Buyrun burdan yakın.
Umut Korkmaz: Yangın kolunda integral sözlüsü..
Ben Almanca bölümünde okuyordum ama iki sene eğitsel kollarda Dehşet Neşet bizim kollara gelmişti. Lise 2'de Yangın kolunda iken Dehşet, kendi öğrencisi olan Lise Son'lara integral soruları soruyordu. Bu arada sınıfa Orta 1'lerden nöbetçi bir çocuk geldi. Dehşet Neşet çocuğu yaklaşık 5
dakika kaale almadan beklettikten sonra (sınıfa giren nöbetçilerle hiç
muhatap olmazdı, nöbetçi bir süre bekler sonra sıkılıp dışarı çıkardı)
çocuğa integral sorusu sordu. Çocuk tabii ki bilemedi. Dehşet çocuğa
" Lise sona gelince bana hatırlat sana sıfır veriyim" dedi..
İrfan Bekleyen: Dehşet'ten hayat bilgisi..
Dersin konusu elektriksel yüklerdi ve Dehşet sözlü yapıyordu. Tahtaya
kimi kaldırsa problemi sorup, hemen akabinde "Nasılsa bilemeyeceksin.
Otur yerine" diyordu. Sıra sınıfımızdaki okul ikincisi arkadaşa geldi.
(Bu arkadaş bir yıl sonra ÖSS-ÖYS'de Türkiye ikincisi oldu. ) Arkadaş
rahat, Dehşet ne sorsa bilecek durumda. Ama Dehşet Neşet'in sorusu şuydu:
"Bir salata tarifi ver bakalım". Tabi arkadaşımız ve bütün sınıf şoka
girdi. Dehşet gayet sakin bir şekilde ünlü açıklamasını yaptı:
"Arkadaşlar iyi salata yapmak, iyi fizik bilmekten daha yararlıdır.."