İyi haftalar ve güzel bir Ekim ayı diliyorum tüm Harabe.net sinema severlerine ve bu hafta vizyona girecek 5 yeni filmi size tanıtmaya hemen başlamak istiyorum..
Bu haftada açılışı bir Türk Filmiyle yapıyoruz, Bana Şans Dile.. öğrenci Bahadır’ın bir sabah aldığı ani bir kararla, Dünya’yı değiştirmeye önce okulundan başlamasını anlatan bu film gerilim aksiyon tarzında ve oldukça başarılı. Kendi düşüncelerim haricinde birkaç yoruma da göz attım, acaba sadece ben mi böyle düşünüyorum diye, ama hayır arkadaşlar, izleyen bir çok kişi bu filmi benim gibi “başarılı” buluyor. Türk sineması umarız ki kendini aşar.. o kadar da zor değil. Yeni yeteneklere şans vermek yeterli. Bana Şans Dile de işte böyle bir film..
Haftanın ikinci filmi , Rush Hour 3 ( Bitirim İkili 3) Türkçeye Bitirim İkili olarak çevrilmiş olması biraz da işin maddi yönü diye düşünüyorum. Çünkü bu filmin ilk ikisini beğenmediğim gibi serinin üçüncü bölümünün de tam bir fiyasko olduğunu söyleyebilirim. Artık senaryolar çok standart.. Bir iyi bir kötü kardeş.. Filmin sonunda yüzleşiyor ve iyiler kazanıyor. Tamam iyilerin kazanması elbette güzel bişey ama bu film soğuk, espriler sıradan..Televizyon da bile öylesine bi günde verilecek filmlerden biriyken, sinemalarda boşa yer ve zaman kaybettirmesi de üzücü. Film hakkında daha fazla fikir beyan etmesem iyi olacak belki de : )
Captivity ( Dehşet Odası) Son yıllarda kanla vahşetle kesip, biçme sahneleriyle dolu korku filmleri sizce de sarmadı mı etrafımızı ? Hostel, Testere, Tepenin Gözleri bi de bunlar seri halinde çıkıyorlar.. İşte Captivity de öyle bir film, sürekli göz önünde olan güzel bir kadın ve ona hayran piskopat bir seveni. Bir gün onu kaçırma imkanı buluyor, buluyor diyorum çünkü adam kadının peşinde zaten ve sonra gelsin, kollar bacaklar, gitsin kulaklar.. Şahsen ben vahşete karşı biriyim ve bu tarz filmleri izlerken hep bi şekilde kendimi kasıp, midemin bulanmasına engel olamamışımdır. Eminim siz bayanlar da öylesinizdir. Erkekler için ise durum biraz daha farklı sanırım çünkü “Erkekliğe .ok sürdürmemek” var serde di mi : ) Yine de çok zorlamayın kendinizi bu filmi illa da izlemeliyim diye.
The Brave One (İçindeki Yabancı) Jodie Foster’ın oynadığı farklı bir gerilim filmi farklı diyorum çünkü gerçekten senaryo ve filmin gidişatı hele de sonu cidden kişiyi bi süre düşündürecek yönde. Düşünün sevgilinizle bi akşam parkta köpeğinizi gezdiriyorsunuz, derken ortaya serseriler çıkıyor ve sizi öldüresiye dövüyorlar, sevgiliniz hastanede ölüyor ve bir süre bunalımdan çıkamıyorsunuz. Ne yapardınız ? Erica kendine bir silah buluyor ve şehirdeki tüm kötüleri tek tek kurşuna dizmeye başlıyor, sonrasında ise bu olayı araştıran dedektifle arkadaş oluyor ve dedektif Erica’dan şüphelenmek istemiyor..Tabi bi yere kadar.. Aslında biraz eleştirisel bi film farklı açıdan bakarsak..kendine değil elindeki silaha güvenen bir insan. Zor bir film ve oyunculuk bu yüzden Jodie Foster’ı tebrik etmek istiyorum buradan : ))))
Stardust (Yıldız Tozu) İşte haftanın en cici en güzel en şirin en “tam benlik” filmi ! Fantastik filmleri sever misiniz ? Eğer cevabınız benim gibi “Bayılırım” ise, bu film tam size göre arkadaşlar. Bu filmde muhteşem bir sevgi ve çok güzel görüntüler var. Masallar diyarına yolculuk yapabileceğiniz bu güzel filmin konusu şöyle, sevdiği kıza aşkını kanıtlamak için, ona kayan bir yıldızı getireceğini söyleyen Tristran, kayan yıldızı bulur.. ama acaba kayan yıldız ona aşkının ne kadar gerçek olduğunu gösterebilecek midir ? Haftasonu ailenizi , çocuklarınızı, sevgilinizi, yeğenlerinizi, kuzenlerinizi alıp, gidebileceğiniz ve inanın bana çok çok eğleneceğiniz bir film Yıldız Tozu..
Tüm yıldızlar sizi bulsun diyerek bu haftalık veda ediyorum arkadaşlar..
İyi Haftalar..
Gizelle.