Ölümün hırçın dalgaları kıyısız ömrümde
Her vuruşta bir parçamı alıyor
Üşüyorum işte ..
Gözlerim, gözlerini arıyor gökyüzünde...
Ama gökyüzü kapalı göstermiyor bana yüzünü bile..
Şehre yağmur yağıyordu
Bereket dağıtan yağmurlar bile acımasızdı sensizlikte...
Her damlasında saçlarıma kor ateşler düşüyordu
Tüm şehri dolaşıyorum çıplak ayaklarımla
Önümde seni bulma umutlarım...
Arkamda beni kovalayan zifiri yalnızlık.
Saatler geçmek bilmiyor
Gözlerim bir an saate dalsa
Yelkovan cellatlığa,
Akrep ise karanlığa bürünüyordu.
Umutlarıma akbabalar üşüşürken
Dikenler batıyor sensiz yüreğime
Hançerler med-cezir gibi giriyor içime
Sensizlikte üşüyorum
Yaşayamıyorum sensiz
Susuyorum
Rüzgâr bile sessiz
Ayaklarım yoruluyordu
Çukurları dolduran su birikintilerine çarpa çarpa
Soluk almam zorlaşıyor her adımımda
Arsız dikenler yetişiyor yüreğimin toprağında
Ayazlar kapı eşiğinde beni beklerken
Sensizlikte üşüyorum...
Üşüyorum ya
Bedenimi, hasretinin kıvılcıma atıp ısınmak istiyorum
Hayır... hayır
Isıtmıyor hücrelerimi hiçbir şey
Denizlerde yansam, ateşlerde sönsem de
Sensizlikte üşüyorum
Bir sokak lambası görsem
Sen diye seviniyorum işte
Hayal olduğunu anlatınca köşe başına yılıyor yüreğim
Ağlamak geliyor içimden
Ağlayamıyorum bile .
Sensizlikte üşüyorum
Sanki sensiz duygularım bölük pörçük
Yıldızlar varsa da gökyüzünde, sanki bana sönük
Ölümü ensemde hisseder gibiyim
Kimsenin olmadığı sokaklara girmiyordu ayaklarım
Korkuyordum işte
Karanlıktan değil ;
Sensizlikte ölümün kalbimi esir almasından
Korkuyordum.
Kılcal damarlarımdan canımı çekiyorlar sanki
Her yerde seni ararken
Sensizlikte üşüyorum.
Alıntı İsmail Sarıgene
Edited by gülün&gülü, 29.10.2007 - 09:20.