ABD’de Temsilciler Meclisi ve Senato’ya daha önce bir çok kez “Ermeni soykırımı”nın tanınması için çeşitli tasarılar sunulmuş, bunun yanı sıra dönemin ABD başkanlarından, özellikle 24 Nisan mesajlarında, “soykırım” sözcüğünü kullanmaları talep edilmişti.
ABD’de Ermeni iddialarının kabul edilmesi yönündeki çalışmalar 2007 yılında, Türk-Amerikan ilişkilerindeki dalgalanmalar, Hrant Dink suikastı, Ermenistan Hükümeti’nin Türkiye aleyhindeki tutumu ve ABD’deki Ermeni lobisinin aktif rolü nedeniyle hız kazandı. Özellikle 2007 yılında, Ermeni soykırımı iddialarını içeren ve aralarında 30 Ocak 2007 tarihinde Temsilciler Meclisi’ne sunulan H.RES.106 No’lu tasarının da bulunduğu bir çok karar tasarısı Senato ve Temsilciler Meclisi’ne sunuldu.
ABD’deki bu gelişmeler Türk kamuoyunda bir hassasiyet oluşturdu ve Türkiye’nin ABD’deki gelişmelerden duyduğu endişeyi ve Türk tarafının konuyla ilgili görüşünü anlatmak üzere dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve daha sonra da Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt Vaşington’a gittiler. Gül’ün ve Büyükanıt’ın ziyaretlerinden kısa bir süre sonra TBMM’den de üç heyet belirli aralıklarla Vaşington’a gitti ve başta ABD Dışişleri Bakanlığı ilgilileri olmak üzere, bazı basın kuruluşları ve ABD Temsilciler Meclisi'ndeki üyelerle bir dizi görüşme gerçekleştirdi. TÜSİAD’dan da bir heyet Vaşington’u ziyaret etti ve söz konusu tasarıların sakıncalarını dile getirdi.
Bu görüşmelerin ardından ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve ABD Savunma Bakanı Robert Gates tarafından ayrı ayrı fakat benzer içerikli birer mektup 7 Mart 2007 tarihinde Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ile Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Tom Lantos’a gönderildi. Söz konusu mektuplarda, “Bu tasarıların kabul edilmesi durumunda Türk-Amerikan ilişkilerinin ve ABD'nin ulusal çıkarlarının zarar göreceği” belirtildi. Nisan ayında ise bu kez tasarılara karşı Türk-Musevi Cemaati ve ABD'deki 4 büyük Yahudi kuruluşu harekete geçerek Kongre'ye bir mektup gönderdiler.
Ayrıca Türkiye’nin söz konusu gelişmeleri nasıl değerlendirdiğinin ABD kamuoyuna anlatılması amacıyla Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün 28 Mart 2007 tarihinde The Washington Times gazetesinde “Ermeni Trajedisinin Siyasallaştırılması' başlıklı bir makalesi yayımlandı. Türkiye ile ABD’nin stratejik işbirliğinin, tasarıların ve Türk-Ermeni ilişkilerinin değerlendirildiği bu makalede, Ermeni lobisinin bu tür etkinliklerinin, başta ABD olmak üzere, hem Türk-Ermeni ilişkilerine hem de bölge ülkelerine vereceği zararlar üzerinde duruldu.
Başbakan Erdoğan da ilk fırsatta ve özellikle ABD’ye yaptığı ziyaretler esnasında 106 No’lu karar tasarısının kabulünün iki ülke ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini dile getirdi. Bahsi geçen bu ziyaretler ve mektupların ardından kısa bir süreliğine olumlu bir hava oluştu ve Ermeni lobisinin etkinliklerine ara vermesi sağlandı. Ancak Haziran ayında Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) tarafından yapılan bir açıklamada, 435 milletvekilinden oluşan ABD Kongresi’nde, H.RES. 106 No’lu tasarıya destek veren milletvekillerinin sayısının 220’yi bulduğunun belirtilmesi Ermeni lobisinin çalışmalarının yeniden hız kazanmasını sağladı. Bir süre sonra ise genellikle Türkiye’ye destek vermesiyle tanınan ADL (Anti-Defamation League) Başkanı Abraham Foxman, 22 Ağustos'ta bir açıklama yaparak 1915 yılında Doğu Anadolu'da meydana gelen olayları yeniden değerlendirdiklerini ve bu olayları soykırım olarak kabul ettiklerini, ancak bunun ABD Kongresindeki Ermeni “soykırım” iddialarının tanınmasını destekledikleri anlamına gelmediğini dile getirdi. Bu gelişmenin ardından, ABD’de Yahudi lobisinin önemli kuruluşlarından biri olan Amerika Yahudi Komitesi de (American Jewish Committee) 1915 olaylarını “soykırım” olarak kabul ettiklerini açıkladı.
106 No’lu karar tasarısının 10 Ekim 2007 tarihinde Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nda görüşüleceğinin açıklanması üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden aralarında Egemen Bağış, Mevlüt Çavuşoğlu, Suat Kınıkoğlu, Nursuna Memecan, Şükrü Elekdağ ve Gündüz Aktan’ın da bulunduğu bir heyet ABD’ye gitti.
Ayrıca TBMM Başkanı Köksal Toptan da 1915 olaylarıyla ilgili olarak ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye bir mektup gönderdi. Söz konusu mektupta , tasarının kabul edilmesinin 'Türk ve Amerikan halklarının çıkarlarına hizmet etmeyeceği”, “Türk-ABD ilişkilerini istenmeyen bir ipotek altına” alacağı ve “Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi çabalarına da zarar” vereceği belirtildi.
Görüldüğü üzere Türkiye 106 No’lu tasarının sunulmasından beri, her fırsat ve düzeyde tasarıya karşı olduğunu dile getiriyor. Ancak tasarının Dış İlişkiler Komisyonu’nda ve daha sonra da Temsilciler Meclisi’nde kabul edilme olasılığının yüksek olduğu düşünülüyor.
Bu konuda üzerinde özellikle durulması gereken husus ise kabul edildiği taktirde dahi tasarının bağlayıcı olmayacağı. Tasarının bağlayıcı bir özelliğinin olabilmesi için kanun hükmünde olması gerekiyor. Bu konuda bir kanunun ise Temsilciler Meclisi ile Senato’da kabul edildikten sonra Başkan tarafından imzalanması gerekiyor. Başkan’ın böyle bir tasarıyı onaylaması olasılığının düşük olduğu düşünülüyor.
Söz konusu tasarının kabul edilmesi halinde Türkiye-ABD ilişkilerinin yanı sıra Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin de olumsuz etkileneceği, Ermenistan yönetiminin Türkiye ile uzlaşmaz tutumunu daha da güçlendireceğini söylemek mümkün.
Yıldız Deveci BOZKUŞ-Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi