İçerik değiştir



- - - - -

Sevgili Günlük


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1167 yanıt verildi

#161 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 01.09.2005 - 21:53

Sevgili günlük.

Seni ne için rahatsız ettiğimi bilmiyorum, bilsem rahatsız edermiydim inanki onuda bilmiyorum ve bu ikisi bir çelişkimidir polimiğine hiç girmiyorum, neticede burda seninle başbaşa değiliz ve sana aşık olduğum hatunun fiziksel özelliklerini anlatamayacağım belkide ama karekterini anlatmam için hiç bir engelin olmadığının farkında olsamda yinede seninle paylaşmayacağım analayacağın sevgili günlük uzun cümleli geyik yapıyorum. Saçma oluyor ama günlüğe saçmalanmaz diğede bir kaide de yok deilmi..Bu da benim kaderim diyeceksizn üzülmeyeceksiz sevgili günlük...

Sevgiler.

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry


#162 Jack_Davinson

Jack_Davinson

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.408 Mesaj

Gönderim zamanı 01.09.2005 - 22:22

Sevgili Günlük

Bügün ben çok hastayım yaff.Boğazlarım şiş sanki üstümden kamyon geçmiş gibi günlük.Ama şunu unutmaki gene seni ve harabe'yi unutmadım günlük...:D

Bu mesaj Jack_Davinson tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.09.2005 - 22:23


#163 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 03.09.2005 - 00:01

Saygıdeğer Şükrü Abi ,

Bugün... Bugün çok güzel birgün.. İlk defa dışarı çıkıp gezdim Myth'ın dediği gibi.. börtü böcekleri inceledim , insanları anlamaya çalıştım. farkettim ki dışarıda da güzel bir hayat varmış. kapanmışım 4 duvar arasına çalışıp duruyormuşum. halbuki ne güzel bir hayat varmış dışarıda. gülen yüzler gördüm fazlasıyla.. bu beni mutlu etti.. bilirsin insanların yüzünün gülmesi beni mutlu eder. o mutlulukla Kordon'a gittim.. ilk defa açık havada bira içtim.. içtim .. içtim... sonrası malum .. bir güzel içimi boşaltmışım arkadaşıma.. rahatladım be Şükrü Abi. Neden anlatmamışımki şimdiye kadar birilerine aklımdakileri ? neden hep susmuşum ? bundan sonra konuşmaya karar verdim Abi... en güzeli de bana hayırlı olsun bu kararım.. hayat yaşamaya değer Şükrü Abi'm.Mutluyum şu an her zamankinden fazla.. Rufus Wainwright''in dediği gibi " Mutlu olmak için uğraş vermelisiniz. Mutluluğa, iş, para ya da aşkla ulaşılmaz. Mutluluk sizinle kendiniz arasında bir meseledir.."

Değişiklikler Kaydedildi...

#164 Melih

Melih

    Giggity Giggity Goo!

  • Kurucular
  • 8.516 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler - İstanbul
  • İlgi Alanları:Sadece Harabe.net :)

Gönderim zamanı 03.09.2005 - 11:15

Şükrü abi?

Sen benden başkalarıyla da mı görüşüyosun abi?
2000 - 2010


bit.gifladybug.gif


#165 Denio

Denio

    Kamış Kotak

  • Dokunulmazlar
  • 7.870 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:alayına konum

Gönderim zamanı 03.09.2005 - 11:18

şükrü abi kim lan...evliya mı?türbesi falan mı var...şükrü abi türbesi...
Sanırım içmek,
ertesi sabah
tekrar hayata
dönülebilen
ve her gün
tekrarlanabilen
bir intihar biçimidir.

Charles Bukowski


Piizan

#166 Melih

Melih

    Giggity Giggity Goo!

  • Kurucular
  • 8.516 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Bahçelievler - İstanbul
  • İlgi Alanları:Sadece Harabe.net :)

Gönderim zamanı 03.09.2005 - 11:20

Yok ben adama mektup yazıyodum. Herkes sevdi demek ki :)
2000 - 2010


bit.gifladybug.gif


#167

  • Ziyaretçiler

Gönderim zamanı 03.09.2005 - 13:03

Ben zaten seviyordum bi kere :)

#168 Bulutsuzluk

Bulutsuzluk

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.309 Mesaj
  • İlgi Alanları:Olmak istediği...

Gönderim zamanı 03.09.2005 - 14:58

Üstüme aldığım bir sorumluluk var hepsi bu sevgili günlük. İşte bunun acemiliğini çekip sonun da yazacaklarımı beraberinde başında yazıyorum. Neyin doğru olduğunun ne önemi var ki, neticeden yola çıkılan yaşantının sonunda kimisi birşeyler karalar Tolstoy gibi ''İtiraflarımı'' gibi birşeyler ortaya çıkar. Kimisi de 70'inde zeytin ağacı dikmenin anlamını bilmeden aldığı nefesin sonunu bekler durur. Tutar bir tarafı elbet vardır, yaşantının zararına tüketilen adımların anlamını bilerek...

Her yakarışta yohannayı görüyorum rüyamda olric.
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...

#169 şirin

şirin

    Buranın müptelasıdır

  • Üyeler
  • 4.117 Mesaj

Gönderim zamanı 03.09.2005 - 15:19

sevgili günlük ....moralim bozuk...moralim bozuk...moralim bozuk............... :) :(

#170 Bulutsuzluk

Bulutsuzluk

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.309 Mesaj
  • İlgi Alanları:Olmak istediği...

Gönderim zamanı 06.09.2005 - 11:53

Sevgili günlük Werwolf'un el hüneriyle yere düşürdüğü topun hep aynı olduğunu dikkat ettin mi?. Hep elindeki yeşil topu düşürüyor. Mühim bir detay..
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...

#171 Jack_Davinson

Jack_Davinson

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.408 Mesaj

Gönderim zamanı 06.09.2005 - 15:51

Sevgili günlük bugün çok mutluyum.Çünki Eskişehirim'de artık gitarcıların tek sahibi benim.Cafeler de gitar çalacam artık.ehehehehee....

#172 Elric

Elric

    Mel G.'nin Vârisi :)

  • Üyeler
  • 6.432 Mesaj
  • Konum:Mélnibone

Gönderim zamanı 06.09.2005 - 16:20

günlük döndüm sonunda eve.. uff bee amma yorulumuşuz 2-3 günde..
Gönderilen Resim

#173 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 06.09.2005 - 16:34

Şükrü Abi ,

Moralimin bozuk olması , Elric'i görüpte sevinmeyeceğim anlamına gelmez değil mi ?

Değişiklikler Kaydedildi...

#174 şirin

şirin

    Buranın müptelasıdır

  • Üyeler
  • 4.117 Mesaj

Gönderim zamanı 06.09.2005 - 17:59

sevgili günlük;

bugün 4 saatliğine ofisten ayrılıp,şirket araçlarından biriyle anadolu yakasına geçtim....ve trafikte,özellikle de istanbul trafiğinde bayan şoför olmak çok zor....az kalsın sapık bir erkek şoför yüzünden kaza yapıyordum...allah bütün bayan şoförlere sabır versin...bi de araba almayı düşünüyordum ben....bugünden itibaren araba almaktan vazgeçtim....neyse günlük başını ağrıttım yine....

#175 Jack_Davinson

Jack_Davinson

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.408 Mesaj

Gönderim zamanı 06.09.2005 - 18:10

Günlük bitmişin sen valla....

#176 buki

buki

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 8 Mesaj

Gönderim zamanı 07.09.2005 - 03:33

canım günlük;
bugun bi siteye üye oldum.. henz çok bilmiyorum ama.. güzel bir yer sanırım...

#177 Jack_Davinson

Jack_Davinson

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.408 Mesaj

Gönderim zamanı 07.09.2005 - 16:04

Sevgili günlük ben tatile gidiyorum.Muhohaaa...Hava atayım dimi biraz günlük..:)

#178 şirin

şirin

    Buranın müptelasıdır

  • Üyeler
  • 4.117 Mesaj

Gönderim zamanı 08.09.2005 - 12:14

sevgili günlük bu sana ve harabe nete yazdığım son mesaj....1000.mesajımı sana yazacaktım ama sanırım daha fazla devam edemeyeceğim...son günlerde site içerisinde çok göze batmaya başladığımı düşünüyorum...güzel bir site yapmış arkadaşlar...emeklerine sağlık....bu site de olmak güzeldi..herşeyin bir başı olduğu gibi bir de sonu oluyor işte...benim de gitme vaktim geldi artık....çenesi düşük şirin, çevreye verdiği rahatsızlıktan dolayı site sakinlerinden özür diler ve gider.hoşçakalın (:

Uykunda Öpüyorum Seni

Uykunda ağlıyorsun...
Uykunda öpüyorum seni... Korkmadan ağlıyorum
seninle...
Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada
yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum...
Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın
kuralları yok... Kendine nasıl derinden ve katıksız
inanıyorsan, bu hayata, bu insanlara da öyle
inanıyorsun... Bunu sana ben anlatamam. Bak bu sensin,
bak bu da hayat, bu da kuralları; bak, insanlar seni
aslında nasıl görüyor, yok bu hayatta duygularının

karşılığı, diyemem. Seni sevginden uyandıramam...
Yıllar önce senin olduğun yerdeydim ben de. Tam orta
yerde. Benim de saçlarım sevecen bir kardeşlik
kokardı.
Herkese koşarken açıkta kalırdı öldürülmeye en açık,
en savunmasız yanlarım. Nereme bıçak saplanırdı
bilmezdim, ama hep yersiz kanayan o zavallı saçlarıma
dostluklara gölge düşürüyor, diye kızardım...Umudu
ürkütüyor diye yaralarıma kızardım... Ben en çok beni
yaralayanlara koşar; bir suç, bir yanılgı varsa,
çoğunu omuzlamak için kendimden vazgeçerdim...
Sırf sevgiler bitmesin, sırf hayatın sevinci
gölgelenmesin, dostlukların son günü gelmesin diye
üstüme alırdım bütün günahları, bütün yanılgıları,
geçmiş ve gelecek bütün kötülükleri... Sevginin
umutları sürsün diye, göze alırdım kalbime akıtılacak
zehirleri... Göze alırdım eksik yaşanmış bütün
sevgilerin tanığı ve sürgünü olmayı...
Sonra baktım kimsesiz ve tesellisiz ölüyorum... Gördüm
kendimi nasılsa. Gördüm anısız ve habersiz öldüğümü...
Son kez baktım etrafıma, bir yakın, bir içten ses, bir
kardeş kokusu aradım kendime. Bağlanmak istedikçe
öylesine kopmuştum ki insanlardan, öylesine çok
sevmiş, öylesine çok inanmıştım ki, nasıl oldu
bilmiyorum, içimden bir kötülük, bir acımasızlık;
içimden zavallı bir intikam duygusu çıkartıp, o yaralı
kendimi, beni ben yapan o kimsesiz sevgimi o boşluktan
çekip aldım... Aldım onu ve korumaya başladım.. O
yaralı, o parçalanmış, o kimsesiz sevgimi, kötülükle,
acımasızlıkla, hırsla, kıskançlıkla korumaya
başladım... O da yetmedi, yazmaya başladım sevgili.
Yazmaya... Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda
ne varsa, her şeyi yazmaya başladım...
Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip
kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim
için...
Kimse elimden söküp almasın diye o yaralı, o kimsesiz
sevgimi ve bir daha o karanlık boşluğa düşmemek için
yazmaya başladım...
Yıllar sonra şimdi sen o boşluktasın. O yaralı, o
kimsesiz sevginle bir zamanlar benim olduğum yerdesin.
Saçlarındaki kan kokusunu buradan duyabiliyorum. Bu
kokuyu iyi bilirim. Çünkü yıllarca, sevginin peşinden
koşulsuzca koştuğum o yıllar boyunca hep kendi kanımı,
hep bu kokuyu koklamak zorunda kalmıştım...
Arzuladığım ne varsa her şey karşılıksız kaldı bu
hayatta. Saçlarımdaki kan kokusu şimdi içimde sahipsiz
bir nefrete dönüştü...
Kin öyle bir şeydir ki sevgili, her şeyi; yaşanmış ve
yaşanan bütün sevgileri, gerçek adına ne varsa her
şeyi çamurunda gizler.. Gün gelir, artık hiçbir şey
anlaşılmaz olur. Haklılar haksızlara, kurbanlar
cellatlara, sevgiler nefretlere karışır... Ve bir
bakarsın, sen de bu acımasız hayatın hakemliğini kabul
etmişsin. O kanlı nehrin kenarına gider ve günlerce,
hatta yıllarca oradan düşmanının cesedinin geçmesini
beklersin... Bu bekleyişin sonu yoktur. Çünkü
düşmanlarının sonu yoktur... Biri biter, diğeri gelir
ardından. Ve sen düşmanlarınla uğraşmaktan bezgin ve
kimsesiz sevginle uğraşmaya dayanamaz, öylece
kalırsın...
Yalnızlığınla birlikte düşersiniz boşluğa. O çok
korktuğun boşluğa... Öyle kirletirsin ki yalnızlığını,
o kirlettiğin yalnızlığını sevsinler diye, dünyanın en
samimiyetsiz insanlarına, kardeşim, diye sarılırsın...
Biliyor musun, sen benim o çok eski halimsin... Sana
bakıyorum yazılarımı yazdığım bu soğuk, bu uzak
odadan. Bana umutsuzca sevdalanmanı seyrediyorum.
Bende hiç umut yokken, beni vazgeçilmezin yapmanı
seyrediyorum... Seni seyrediyorum sevgili, seni...
Saçlarındaki kan kokusunu içime çekiyorum. Yıllar
önceki kendi kokumu içime çekiyorum... Hayır,
acımıyorum sana, sendeki kendimi özlüyorum en çok.
Sendeki o çocuk cesaretini, o çıplak sevgiyi
özlüyorum. Sendeki o kanayan, o kimsesiz, ama saf, o
tepeden tırnağa sevgiye inanan kendimi özlüyorum...
Bedelsiz, acıtmayan, hesap sormayan ve çok savunmasız
bir güzelliğin vardı senin... Duygusuzlara göre çok
kolaydın. Kurbanın o doyumsuz şehveti vardı sende. En
kırgın, en yaralı insanları bile bir cellat yapardı o
saf, o gerçeküstü sevgin...
Seyrederdim seni o uzak odamda, bir şey yapamadan
seyrederdim seni yazarken...
Buruk bir sevinçle izlerdim cellatlarınla sevişirken
aldığın hazzı. Nasıl da kıskanırlardı seni,
kendilerine duyduğun sevgiyi bile kıskanırlardı...
Seninle sevişirken aldığın o inanılmaz hazzı
kıskandıkları gibi... Sen o çıplak, o bedelsiz
sevginle bütün dengelerini bozardın onların. Aldığın o
hazla kendilerine duydukları o bütün sahte güvenlerini
derinden sarsardın... Senin bu sınırsız hazzı, bu
çıplak sevgiyi, bu derin ve çılgın bağlanışı onca
yitirişler, onca göze alışların sonucunda kazandığını
anlamazlıktan gelirlerdi... Ne kadar zevk alsalar da
bu kimsesiz sevginden, her yakınlığa hazır oluşundan,
çabucak bağışlamandan, yine de seni kendilerine
benzetmek, dahası yorulmanı, güce ve gerçeğe teslim
olmanı, onları bütün o kayboluşlarında,
tükenişlerinde, yani her durumda, her şekilde
kabullenmeni isterlerdi...
Onları her halleriyle kabul ettiğinde ise senden
korkmaya başlarlardı... Çünkü öylesine korunaklı,
öylesine derinlerde saklıydı ki sevgileri, seni
anlaşılmaz, tuhaf, hatta bulaşıcı bir hastalığa
yakalanmış, tehlikeli biri gibi görmeye başlarlardı...
O çıplak, o sahipsiz sevgin yıllar önce terk ettikleri
kalplerini, düşlerini, inançlarını hatırlatırdı
onlara. Çekiciliğine kapılıp yanına geldikleri anda ve
seni anlar anlamaz ölümcül bir ürküntüye kapılmaları
bu yüzdendi...
Çünkü bugünün insanı kimden korkuyorsa, kim ona yok
ettiği kendisini hatırlatıyorsa onu öldürmek ister
sevgili.
Safı, çıplağı, koşulsuz seveni, kendisine yitirdiği
insanlığını hatırlatanı öldürmek ister...
Kabul et artık, kimi sevsen, kimin özgürlüğünü istesen
ölümünü istemedi mi senden. İstemedi mi... Kabul et
artık...
Ben onlardan hiç olmadım. Ben gözümü senden hiç
ayırmadım. Çünkü sen benim saf çocukluğumdun. Sen
benim o yaralı, o kimsesiz gençliğimdin...
Hayatı bitirdiğim yerde sen yeniden başlıyorsun..
Dokunurken içimi acıtan başında benim kanım var...
Anla artık, seni değil, en çok kendimi yalnız
bırakıyorum o rutubetli evde... Senin o affedemediğin
kalbinde yatıyor benim tek ve gerçek sevgim...
Tek umudum senin bu savunmasız halin. Senin bu
kimsesizliğin... Uyumsuzluğun. Tek çıkışım senin bu
deli, bu çıplak sevdan...
Kötülüklerin yok muydu, yok muydu hırsların... Vardı
elbet. Ama öylesine acemiydi ki hırsların;
kötülüklerin bu hayat karşısında öylesine çaresiz ve
öylesine masum kalırdı ki, sonunda yine sana dokunurdu
zararı; karşındakileri değil seni engellerdi o
kimsesiz öfken... Kötülüklerinin zararı sonunda sana
dokunmasaydı, yenseydin karşına çıkanları, yenseydin
kalbini, hayat senin için hiçbir zaman böyle
olmayacaktı... O kutsal, o hiç sönmeyen ışık nereye
gitsen ardından gelmeyecekti... O sevinçli ıstırap
kalbini hiçbir zaman böylesine içtenlikle
ısıtmayacaktı.
Bu şehri ebediyen terk edip giderken, bana söylediğin
o son sözde saklı olmayacaktı hayatımızın gerçeği:
'Hayatın kuralları derdin hep, biliyor musun, bu
hayatta hiçbir şeyi başaramadım ben...'

Cezmi Ersöz



--
"Sizin işiniz kendinizi eleştirmek olsun, bırakınız övülecek yanlarınızı başkaları söylesin!"

Voltaire

#179 Bulutsuzluk

Bulutsuzluk

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.309 Mesaj
  • İlgi Alanları:Olmak istediği...

Gönderim zamanı 08.09.2005 - 12:28

Yeniden,yeniden bir başka heyecanın peşinden gitmek için yaratılmış inişli-çıkışlı bizlerin en kolay yoludur arkamıza bakmadan çekip gitmek. Geçerli bir sebebi olmadan güzelim sitede bir kişinin de ayrılıktan bahsetmesi üzücü sevgili günlük.

Uzaktan seyreden biri olarak kısır düşüncem şimdilik vakitlidir. En azından vakitsiz gitmekten iyidir yazılarını okuduğum,nick'i şirin olarak bildiğim ama hiç tanımadığım dünyalı hakkındaki tavsiye yazım.

Ha bir de rengim abimiz var ki onu da zamana gübre etmenin vakti gelmiştir. Sadece buraya kök salsın diye.
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Neyzen'im...

#180 Jack_Davinson

Jack_Davinson

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.408 Mesaj

Gönderim zamanı 08.09.2005 - 16:04

(: ____Şirin____ :idea:
Korkma Şirin dostum bende geleceğim yakında.Mesajlar'da bende göze batmaya başladım artık.....Kendine çok iyi bak.Mükemmel bir insansın.Çenesi düşük falan değilsin.Bunu unutma.Hayat seninle OLSUN...:D
(:





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

60 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 60 ziyaretçi, 0 gizli