Yaşamın bende bıraktığı izlerin dışa vurumuydu belki o gün ki şaşkınlığım. Bir kağıda kalbur üstü ve telaşla ''Bildiklerimi unutmaya hazırım, yeter ki acıtma beni.'' yazıyı her sabah kendini beğenmiş haliyle ve her şeyin eşit olmasını istediğinden ,sinirle aynayı dün senin için ortadan ikiye böldüm sevgilim dediğim, ortadan kırık bölümüne iliştirdim. O gün kalktığında bu yazıyı görüp son tepkisini görmek için küçük evimizde soteye yattım. Artık beklemeye sıkıldığım bir an da kafamdan sıcak sular döküldü. Dün akşam kavga ettiğimizi, o sinirle kapıyı da peşinden sürükler şekilde çekip gittiğini unutmuştum. Peki ben neyi bekliyordum. Kahretsin!.. Artık kısa notlar yazmıyorum yine kısa kağıtlara, ve perdeden halde evimin giriş şekli.. Ve o günden sonra içimde kalan uhde'den başka buruk bir mutluluk var. Kadın ise bir başkasının aynası karşısında kendini beğenmekle meşgul.
Olric ile tanışmam da o günlere tekamül etmektedir. İşte bu yüzden halen yazılan mektupları dinlemese de olric'e okuyorum. Parça parça hayatı dinleyen anlar bütüne çevirmek için.Güzelim senfonide uyuma alışkanlığımı da o günden sonra bıraktım,bir başka sevgili kavgasına sebeb olmaması için.