Solunum yolu enfeksiyonları ve solunum yolu enfeksiyonlarından korunma yolları
Sonbaharda artış gözleniyor
Solunum yolları enfeksiyonlarından korunma yollarının başında sigaradan uzak durmak geliyor. Ve ayrıca, vücut direncini yüksek tutmak, düzenli beslenmek ve düzenli uyku da çok önemlidir…
Havalar soğumaya başladığında pusuda bekleyen solunum yolu hastalıkları da hemen faaliyete geçmeye başlıyor. Özellikle en yaygın hastalıklardan biri olan grip ve diğer solunum yolu hastalıkları artış gösteriyor. Sonbahardan itibaren artış gösteren solunum yolu hastalıkları arasında en başta geleni enfeksiyonlardır…
Solunum yolları enfeksiyonlarının belirtileri enfeksiyonun yerleştiği bölgeye göre değişik olabilir. Bu nedenle enfeksiyonlar üst ve alt solunum yolları enfeksiyonları olarak ikiye ayrılıyor.
Üst solunum yolu enfeksiyonu dediğimizde, kulak, burun, boğaz bölgesi enfeksiyonlarını, alt solunum yolu enfeksiyonları dediğimizde ise bronşitler ve zatürre dediğimiz enfeksiyonları kastediyoruz…
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında burun akıntısı, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, kulakta ağrı ve daha az oranda öksürük olabilir.
Alt solunum yollarında ise hava yollarını tutan durumlarda (bronşit, trakeit gibi) öksürük ve öksürük sırasında göğüs de yanma hissi, balgam çıkarma, nefes darlığı gibi şikayetler görülebilir. Zatürrede ise göğüs ağrısı, genel durum bozukluğu, aşırı halsizlik bunlara eklenebilir.
Bütün bu hastalıkların enfeksiyon olduğunu gösteren önemli bulgu ateşin olmasıdır. Ateşin şekli değişik olabilir. Örneğin zatürrede genellikle üşüme ve titreme ile birlikte yükselen ateş olur.
Vücut direncini yükseltmek gerekir.
Üst solunum yolları enfeksiyonunda daha hafif ateş, terleme görülebilir.
Solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmış bir hasta için ilk adımın doğal vücut direncini güçlendirmektir. Üst solunum yolları enfeksiyonları çoğunlukla viral hastalıklardır ve antibiyotik tedavisine gerek duyulmaz. Bu gibi durumlarda hasta dinlenmeli ve beslenmesine dikkat etmelidir.
Tüm solunum yolu enfeksiyonları için önemli olan başlangıçta kişinin vücut direncini yüksek tutmasıdır. Bu enfeksiyonu yapan mikroplar zaten bizim boğazımızda da var. Vücut direnci düştüğü zaman daha aşağılara ve akciğerin derinliklerine inebilir ya da bulunduğu bölgede hastalığa neden olabilir.
Vücudumuzun aslında bu hastalıklara karşı bir savunma mekanizması var. Mesela öksürük refleksimiz aşağıya doğru inen bir yabancı cismi veya artan balgamı dışarı atar. Böylece bakterilerin yerleşmesi engellenmiş olur.
Ancak vücudun doğal savunma mekanizmasını bozan durumlarda mikroplar daha kolay yerleşebilir ve çoğalıp hastalık yapıcı özellik kazanır. Örneğin soğuk; direkt hastalık yapıcı etken değildir ancak alt solunum yollarında mikrobun kolay yerleşmesine ve çoğalmasına neden olur.
Sigara içimi de vücudun bu doğal savunma mekanizmalarını bozarak mikrobun daha kolay yerleşmesine neden olur. Sigara içen insanlarda enfeksiyon daha ağır geçirilir ve iyileşme süresi daha uzun olur. İçilen ortamda da bulunmamak lazım. Çünkü pasif dumana maruz kalmak solunum yolları enfeksiyonu yönünden ciddi risk oluşturur…
Sigara önemli faktör
Özellikle ev ortamında sigara dumanına maruz kalan küçük çocukların daha sık üst solunum yolları enfeksiyonları, orta kulak iltihabı geçirdikleri ve ileri yaşta bu çocukların daha sık kronik bronşit ve astıma yakalandıkları gözlenmektedir.
Mikropla karşılaşmada bir diğer etken de hasta kişilerle çok yakın temastır. Solunum yolu enfeksiyonuna neden olan mikroplar hasta kişilerin bulunduğu ortamda solunan havadan nefes yoluyla veya öpüşürken, el sıkışırken ortaya çıkan damlacık enfeksiyonu yoluyla fazlaca miktarda alınır. Dolayısı ile insanların toplu bulunduğu okullar ve kreşlerde daha sık karşımıza çıkar.
Grip benzeri hastalıklardan ölümler nadirdir. En ölümcül olanı zatürredir, ama üst solunum yolu enfeksiyonu ilerleyip zatüreye neden olabilir. Korunma bu iki hastalık için çok önemli. Grip aşısı her yıl eylülden itibaren Kasım ayı ortalarına kadar yapılır.
Bu aşı bir yıl önce salgın yapan viral suşlardan yola çıkılarak bir yıl sonra salgın yapması beklenen etkenlere karşı hazırlanıyor. Dolayısı ile koruyuculuğu yüzde yüz değil, ancak aşı olmasına rağmen hasta olanlarda; iyileşme süresini, hastaneye yatış gereğini ve ölümleri azalttığı gösterilmiş…
Vitaminlerin sürekli alınması gerekli değil
Her yıl risk gurubu kişilere öneriyoruz. 50 yaş üzerindeki herkes, 50 yaş altındakilerde de şeker hastalığı, kalp hastalığı gibi önemli kronik hastalığı olan, bakım evlerinde kalan, kalabalık ortamlarda yaşayan kişiler, hastane çalışanları risk gurubuna giriyorlar. Bu kişilere her yıl yapılmasını öneriyoruz. Zatürre aşısı ayrı bir aşı, bir kez yapılıyor. Ama 65 yaş üstü kişilerde 5 yıl geçtikten sonra bir kez daha yapılması öneriliyor…
Zatürre aşısı da zatürreye karşı yüzde yüz koruma sağlamıyor ama en azından zatürreden ölümleri, hastaneye yatışları önlüyor. Zatürre aşısının 65 yaşın üzerindeki herkese yapılması öneriliyor. 65 yaş altındaki kişilerde de biraz önce saydığım risk grubuna girenlere ve AIDS gibi vücut direncini kıran hastalıkları olan insanlara öneriliyor.
Vitaminlerin sürekli alınması gerekli değil. Vitaminleri zaten biz doğal gıdalardan da alıyoruz. Ancak vücutta bir takım eksiklikler olduğunda biz vitamin öneriyoruz.
Bilimsel açıdan vitaminlerin solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyucu bir özelliği olduğu gösterilmemiş. Vitamin, enfeksiyon olduğu zaman hastalığı daha hafif geçirmeyi kısmen sağlayabilir ama koruyucu bir etkisi yok.