Muharrem Ayı Matemi ve Orucu
Muharrem ayı Hicri takvimin birinci ayıdır. Onuncu günün ismi Aşure'dir. Tarihi kaynaklara göre milattan çok önce Arap, İsrail ve Fars milletleri tarafından, Muharrem ayının Aşure günü, kutsal kabul edilen ortak bir değerdir. Bugünün değerini ve kutsallığını, tarihler şöyle anlatıyor :
· Adem atanın tövbesinin kabul edildiği gün.
· Nuh Peygamber'in gemisinin karayı bulduğu gün.
· İbrahim Peygamber'in Nemrut?un ateşinden kurtulduğu gün.
· Musa Peygamber'in kavmini Firavun?un şerrinden kurtardığı gün.
· Yunus Peygamber'in balığın karnından kurtulduğu gün.
· Eyüp Peygamber'in dertlerine şifa bulduğu gün.
Kısacası, Muharrem ayının Aşure günü, peygamberlerin refaha, kurtuluşa ve başarıya ulaştıkları gündür. Onun içindir ki, Nuh Peygamber dahil olmak üzere, ondan sonra gelen bütün peygamberler, peygaberimiz Hz. Muhammed ve peygamberimizin amcasının oğlu ve aynı zamanda damadı olan halife Hz. Ali de 10 Muharrem Aşure günü şükür ve senalarını ifade ederek, oruç tutmuşlar. Nuh Peygamber'in kurtuluş çorbasını pişirip fakir fukaraya yedirmişler, "Hayır İhsan" yapmışlar. Bütün tarihler o güne kadar olan, Muharrem ayının kutsallığı ve özelliğini böyle anlatırlar.
Muharrem'de Matem Niçin Tutulur?
Matem Farsça'dan gelen bir kelimedir. Türkçe?de anlamı: Çok sevilen değerli bir varlığı veya yakını kaybedildiğinde bu insanın günlük yaşamını etkiler; insanlar kederlenir, üzülür ağlar ve uzun bir zaman üstünden atamaz, eğlenemez, gülemez, neşelenmek istemez, hep günlerini üzüntü ile geçirdiği zaman dilimine 'Yas veya matem tutmak' demektir.
Hz. Muhammed'in ölümünden 48 sene sonra, bütün peygamberlerin kutsal kabul ettikleri, oruç tuttukları Hicri 10 Muharrem 61 Cuma günü Miladi 10 Ekim 680 tarihinde, Kerbela denen Fırat Nehri'nin kenarında, kurda kuşa sebil olan Fırat'ın suyunu Hz. Muhammed'in sevgili torunlarına, Ehl-i Beyt'ten de tek kalan Hz. Hüseyin'ine ve onun mahsun yavrularına vermediler. Dünya'da bugüne kadar bir eşi benzeri olmayan, insanlık aleminin yüz karası, görülmemiş susuz bir zulüm ve katliam işlendi. Hem de bu salavat getirdiğimiz, şefaat beklediğimiz Peygamber'imizin evlatlarına yapıldı. Onun için Aleviler, Hz. Muhammed'in ve Hz. Ali'nin soyunu sevdiklerinden ve saygı ile bağlı olduklarından, onların anılarını acılarını ve sevgilerini yaşatmak amacıyla Muharrem ayının birinden-onikisine kadar yas / matem tutarlar.
Hz. Muhammed, Gadir-Humm'daki konuşmasında sahabelerine nasihatta bulundu: Size iki şey bırakıyorum 'Kur-an ve Ehl-i Beyt'im'; bunlar, birbirinden ayrılmaz! kevser havuzunda bana ulaşıncaya kadar'. Aleviler bu nasihata her zaman saygılılar. Hz. Muhammed ve Hz. Ali'yel Mürteza'nın Ehl-i Beyt'ine yapılan zulüm ve hakarete, yas tutarlar.
Muharrem ayı denince Aleviler için yas veya matem ayı akla gelir. Bugüne kadar inancında, felsefesinde, itikatında, sevgisinde, Hz. Muhammed'e ve onun Ehl-i Beyt'ine canı gönülden Aşk-ı Muhabbetiyle bağlı olan Aleviler, onların sevgisi ile sevinmişler, kederi ile kederlenmişler, acılarına ağlamışlar, gördükleri zulüme de yas tutmuşlar. Zulüm edenleri de lanetle anmışlar.
Muharrem'de Matem Nasıl Tutulur?
Hz. Muhammed'e ve Ehl-i Beyt'ine inanıp iman edenler, onlara yapılan bu zulmün acısını hiçbir zaman unutmazlar. Hele Muharrem ayı gelince o zulmün kendilerine yapılmış gibi acısını hissederler. İşte o 12 gün, oruçlu halleriyle televizyonda eğlenceli programlara bakmazlar. Düğünlere, eğlenceli yerlere gitmezler, düğün nişan yapmazlar, su içmemeye çalışırlar, eşler özel hayatlarını mateme göre düzenler, fazla sulu yiyeceklerden güçleri oranında sakınırlar, yaşadıkları ortama göre, imkanları ve olanakları el veriyorsa traş olmazlar, iştahlarının çektiği güzel ve etli yemekleri yemezler. Alevilikte oruç tutarken sahura kalkmak yoktur. 12'den sonra yemek yenilmez. Durumu özetliyecek olursak: Nasıl ki yakınlarınızdan birini kaybettiğiniz zaman, onun acısı ile bir zaman kederli, üzüntülü günler yaşıyorsanız işte 12 gün oruç boyunca da aynen öyle yaşanır.
Oruç Nedir? Niçin Tutulur?
İnsanlara her türlü kötülükleri yaptıran hırs nefis, tamah ve şeytani duyguları islah etmek için yapılan riyasız ibadettir. Oruç, tek kelime ile 'İslah-ı Nefis'tir.
Oruç: İnsanın, kendi kendisini eğitme evresidir. Allah?ın rızasını kazanmak için oruç tutmaya niyet etmiş bir insan, o gün ne kadar güzel lezzetli yemekler görse de, iştahı çekse de "ben orucum" der, sabır eder orucunu bozmaz. İşte bu gibi sabır alışkanlığı yapan insanlar, bir gün nefsine uyup bir kötülük yapacağı zaman, işte o islahı nefis alışkanlığı onu bu kötülüğü yapmaktan geri alır.
Yalnız yememekle, içmemekle tutulan oruç, oruç değil; oruç tutan insan, o gün dili ile yalan söylemeyecek, dedikodu yapmayacak, bir kalp kırmayacak, kimsenin namusuna kötü niyetle bakmayacak, bütün dünyevi duyguları ile oruç olacak ki, orucu, oruç olsun, Allah'ın rızasını kazanabilsin.
Başkası tarafından hakarete uğrasa bile, "ben orucum" diye sabır gösterecek, karşılık vermeyecek. Eline-diline-beline sahip olacak.