Jump to content



- - - - -

M.Levent ÖZGEÇ...Biyografisi ve düzyazısı


  • Please log in to reply
4 replies to this topic

#1 leventozgec

leventozgec

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 52 posts
  • Konum:ANKARA
  • İlgi Alanları:Şiir ve futbol

Posted 29.03.2008 - 18:09




M.Levent ÖZGEÇ ;

7 Temmuz 1965 Yılında üç erkek kardeşin en büyüğü olarak Elazığda
dünyaya gelmiştir.İlk okulu Elazığ'da bitirmiş ortaokul ve lise öğrenimine
Ankarada devam etmiştir.1986 Yılında Muhabere Astsubay Sınıf Okulu
sınavlarını kazanarak 1987 yılında Muhabere Astsubay olarak göreve
başlamıştır.İlk olarak Diyarbakır'a ataması yapılmış,sırasıyla da Kıbrıs
ve Tekirdağ/Çorlu'da görevlerde bulunmuştur.1998 yılı içerisinde ise
sağlık nedeninden dolayı görevinden emekliye ayrılmıştır.

Hobilerine gelince; 16-17 Yaşlarında iken lisanslı amatör futbolcu
olarak futbol oynamış kalemini de elinden hiç bırakmayarak şiir
yazmaya devam etmiştir.1998 yılında görevinden emekliye ayrıldıktan
sonra şiir; Artık onun için bir yaşam şeklini almıştır.Ankarada düzenlenen
şiir toplantılarına katılıp önemli şairlerden dersler almıştır.Artık şiir yoluna
onların ışığında devam etmektedir.

Yazmış olduğu şiirler de,kullanmış olduğu kelimelerde bazen düşündürdüğü
bazen de güldürdüğü söylenir.

ÖZGEÇ evli ve iki çocuk babasıdır.Ankarada ikamet eder.
Futbol oynadığı yıllarda 9 numaralı formayı giymek en büyük tutkusuydu ama açıkça da söylemek gerekir se;
Şimdi rakamlardan hiç sevmediği ve kesinlikle kullanmadığı yine dokuz olmuştur.
Eserlerine gelince; Bu güne kadar yayımlanmış üç şiir kitabı bulunur.
İlk şiir kitabı olan Şarkılara Söz olur'u 2000 yılında çıkarmıştır.Bunu
takiben 2002 yılında Mısralar da Ağlar,2004 yılında ise Gönül Pınarı isimli kitapları bulunmaktadır.

M. Levent ÖZGEÇ kitabında da bahsettiği gibi şiirin tarifini şu şekilde
yapmıştır.

Ona göre Şiir : Hayatın ve hayat ötesinin diğer adıdır...

Edited by leventozgec, 29.03.2008 - 18:35.


#2 Arjantin Cad.-ANKARA

Arjantin Cad.-ANKARA

    Sırdan öte ne var ki

  • Üyeler
  • 18,713 posts
  • Cinsiyet:Belirtilmedi
  • Konum:Edebi metin

Posted 29.03.2008 - 18:16

tanışma faslına açsaydınız şiir bölümü olunca bende şiir yayınladınız sandım.

hoşgeldiniz.

Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...


#3 leventozgec

leventozgec

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 52 posts
  • Konum:ANKARA
  • İlgi Alanları:Şiir ve futbol

Posted 29.03.2008 - 18:22


Şairin ifadesiyle;
Yazı yazdım Hasana
ha Hasana,ha sana...
Bizde almasını ve yaşatmasını bilene deyip geçelim

HAYAT TÖRPÜLEME SANATI...

1....Kendini çok beğen.Eleştiriye tamamen kapalı ol.Yaptığın her işi doğru say.
2....Menfaatine fazlasıyla düşkün ol.
3....Yaptığın işlerde hiç bir zaman hatayı kabul etme.Konuşmaların ve sözlerinle
karşıdakini öyle bir duruma getir ki sonunda hatayı kendindaramak zorunda
kalsın.
4.....Fazla ısrarcı ol..Israrın yüzünden karşındakini zor duruma düşürmezsin.
Israrını bir sevgi gösterisi say.Fazla ısrarın da terbiyesizlikten sayıldığını unut.
5.....Kendini her zaman çok akıllı ve kabiliyetli biri olarak gör.
6.....İnsanları da etki altına almaya çalış ki, sana danışmadan hiçbir işyapamasınlar.
7.....Kendi düşüncelerine ters olanların aleyhinde propaganda yaparak onları yalnız
bırakmaya çalış ki,her an yanında birileri olsun...
8.....Yalan da olsa kendine her zaman iltifat et.
9.....Başkalarının mutluluğu senin için hiç bir anlam ifade etmemeli bu mutluluğa
kendini de dahil ettirmeye çalış.
10....Çıkarın ve menfaatin sonunda doğabilecek sonuçları hiç bir zaman düşünme!
Zaten zonrası da seni hiç ilgilendirmez.
11.....Kendi çıkarını; Toplumun ve etrafındaki şahısların çıkarından üstün gör.kötü
gün dostuymuş gibi görün,bol,bol akıl ver.
12.....Düşüncen ve tasarladıkların olmaması halinde; İnat,ısrarcı ve özellikle baskıcı ol.
13.....Sürü psikolojisini her zaman kendine örnek al.
14.....Eflatun dermiş ki; Saygının olduğu her yerde korku olur ama korkunun olduğu
her yerde saygı olmaz.Bu sözü her zaman bir kenarda bırakmayı kendine prensip
et.
15.....Kısaca Hz.Ali'nin bu güzel sözünden yola çıkarak; Çevrendeki insanları
inandıkları gibi yaşatmayarak, yaşadıkları gibi inanmaya mecbur bırak.
Ve; Son olarak düşün..!
Ben neymişim ya ?


M.Levent ÖZGEÇ
Mayıs 2001


#4 leventozgec

leventozgec

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 52 posts
  • Konum:ANKARA
  • İlgi Alanları:Şiir ve futbol

Posted 08.04.2008 - 21:29


BEYİNLİ,BEYİNSİZLER..!

Yeni bir düz yazı ile huzurlarınızdayım! Eminim ki bu yazdıklarıma
sizlerde katılacaksınız!
Bu sefer kaleme almak istediğim konu beyin!Yanlış okumadınız
evet beyin..!Yani; Bazen sofralarımıza limon ile davet edilen,kimilerine
göre itici,kimilerine göre çekici bir lezzet olan beyin veya beyin salatası!
Zaten her beyinsofralara ulaşıp yenmiyor ama insanın kafasını,beynini
karıştıran beyinler tabiiki bazen sofralara da düşmüyor değil hani...
Canlı,cansız her şeyde olan beyin,örnek verecek olursak; Bir
hayvanın beyni,bir elektronik cihazın beyni,bilgisayarlarımızın beyni v.s.
Ayrıca bunların içerisinde bir tanesi var ki; Eşref-i Mahlukat denilen
yaradılanların en şereflisi olarak adlandırılan biz insanların beyni...
Bu kadar beyin içerisinde ise en tehlikeli olanıda insan beyni olduğunu
eminim ki sizde düşünmüşsünüzdür !
Biz insanlara bahşedilen bu beynin yanında birde nefs verilmiş ki,ikisi
birden her zaman bir bütünlük arz etmiştir.Bu nedenle bizler,birbirimize
saygı kavramını bazen karıştırıveririz ve aklımıza hemen bu güzel söz
geliverir ve sonra'''Bazı insanları tanıdıkça,hayvanlara daha fazla saygı
duymaya başlarız''' sözü; Ne kadar bazı gerçekleri anlattığına hak veririz.
Şahsen benimde tespitlerimde dikkatimi çeken beyinle ilgili bir konu
daha olmuştur.Oda bir tek hayvanlarda şahit olduğumuz sürü psikolojisi.
Nadir olsa da bu psikolojinin bazı insanlarda da görüldüğüne de inandım.
Bir beyin deyip geçmemek lazım sanırım.Birine sinirlenildiği zaman veya
mantıksız bir teklif duyduğumuz zaman ' Kuş Beyinli'sözünü sanırım ki
hepimiz kullanmışızdır.Oysa,o kuşunda kendine göre küçük bir beyni vardır.
Ona yaklaşmaya çalıştığımız an kendisine zarar gelebileceğini düşünerek
uçup gider.Çok nadir olarak bir hayvan,başka bir canlıya zarar verir.
Ya önünden yemeğini almaya çalışırsın yada kendisine bir başka canlı
tarafından zarar gelebileceğini düşünerek kendini savunmaya geçer.
Peki düşünelim mi şimdi? Yaradılanların en şereflisi olan bizler,yani
eşref-i mahlukatların hepsi için verilen bu ünvanın ne kadarını hak
ediyoruz.Onun için ;
Beyinli,beyinsizlere biz ne diyelim,bilmem ki ?

M.Levent ÖZGEÇ



#5 leventozgec

leventozgec

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 52 posts
  • Konum:ANKARA
  • İlgi Alanları:Şiir ve futbol

Posted 18.08.2008 - 20:32

DÜŞÜNMEKTEN KORKAN MI VAR ? (Düz Yazı)

Bu sefer kaleme almak istediğim konu;
Güzel sözlerin insanların hayatıyla bire bir nasıl bağlantılı
olduğunu örnekler vererek açıklamaya çalışmak olacaktır.
Kullanılan bu güzel sözlerin hayatımızda ne kadar önemli bir yere
sahip olduğuna,ne kadar gerçekleri anlattığına gelin birlikte karar
verelim.
İlk olarak sevgi ve saygı kavramını ele almaya çalıştım.
Eflatun der ki; Saygının olduğu her yerde korku olur ama,
korkunun olduğu her yerde saygı olmaz.Bu konuda birde
Pastör'ün güzel bir sözü vardır.Oda demiş ki; Ben bir çocuğa
baktığım zaman ona iki türlü duygu beslerim.Bunlardan birincisi;
O bir çocuk olduğu için onu çok severim.İkincisi ise; O yarının
bir büyüğü olduğu için ona çok fazla saygı duyarım.
Ne kadar gerçek payı olan güzel sözler değil mi?
Bu güzel sözden de anlaşıldığı gibi sevgi de,saygı da her zaman
karşılıklı olmuş,birbirinden ayrılmayarak bir bütünlük arz etmiştir.
Zorla duyulan ne saygı,ne de sevgi olur.Zorlama ile sevgi ve saygı
duydurmak isteyenler de,her zaman kişiliğinden ve karakterinden
kaybettikleri de açık olarak çevresi tarafından gözlenmiştir.
Yaradılanların en şereflisi olan bizler,bazen saygı kavramını da
karıştırıveririz ve sonra; Özellikle bazı insanları tanıdıkça,
hayvanlara daha fazla saygı duyduk ya...Diyerek bu acı gerçeğin
maalesef ne kadar doğru söylenmiş bir söz olduğunu kabul ederiz.
Menfaatler uğruna,büyük bir haz duyarak bir başka canlıya zarar
veren yine bizler değil miyiz? Bu konuda ise Thomos MORE şöyle der.
'''Birilerinin acıları ve üzüntüleri karşısında keyif sürüp saltanat yapmak
krallık değil,zindan bekçiliği yapmaktır.Bu sözü ise kesinlikle kabul etmeyen
maalesef yine bizleriz.Hele bazıları vardır ki; Mikrofonla nikah kıymışca,
Ledric DUMAND'ın bu güzel sözünü de onaylar gibi,
“Öyle horozlar vardır ki, Hep öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.”
Diyerek çevresinde bulunan insanları da yaktıklarının farkına bile varmazlar.
Hepimiz bu kelimeleri çok sık kullanırız.''' Bana akıl verme para ver
veya aklını kendine sakla gibi...”Elbette akıl danışılacak insan,kişiden
kişiye değişir.Hele akıl vermeye kalkan bir sözümde de söylediğim
gibi 'toplum içinde kendisini çok zeki sanan insanlar,zekalarını da her
zaman kendi zekalarıyla yarıştıranlardır.' veya Bourliagut'un sözüyle de ;
'Akıllı olmak isteyen bir eşeğin ilk katlandığı şey,kendisinin gerçekten bir eşek
olduğu gerçeğidir.' gibi…
Büyüklerimizin saygıyla ellerinden öperek şimdi bu güzel sözlere
korkuyla yaklaşanlara,Peyami SAFA’nın söylediği gibi “Yaşlanarak değil,
yaşayarak tecrübe kazanılır,zaman insanları değil armutları olgunlaştırır”
sözü veya karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla hoş görebilirsiniz ama;
Hayatta ki asıl trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır sözünü sanırım iyice
düşünmemiz gerekmiyor mu..?
Saygılarımla…


M. Levent ÖZGEÇ







2 user(s) are reading this topic

0 members, 2 guests, 0 anonymous users