Nemli bir tebessüm ile gidiyorum...
Hüzünlere gebe kaldığım,sözümü geçiremediğim zamanlardayım.
Sonu uçurum olan bir sevdaya dayadım yüreğimi.
Faili sen olma diye,Meçhule bıraktım senli An'larımı..
Öldürdüğüm düşlerime intihar süsü verdim..
VE Gittim...
Dudak kıvrımıma değen tuz tadı kaldı senden geriye..
Acıyan yanımla yokluğunu kazıdım tenime..
Ve bir Eylül akşamı..
Yanaklarımı okşayan yaşlara prangaladım gözlerimi ...
Sana;
Nemli bir tebessüm, mavi bir intihardan başka ne verebilir(d)im ki..
Ey Sevda'nın üzerine en çok yakıştığı adam..!
Ne zaman ağlamaklı olsa gözlerim..
Yok olur gölgem bu şehrin kaldırımlarında..
Her adımımda çıkmaza girer yolum.
Oracıkta bırakırım yüreğimi usulca,içindeki "sen" incinme diye..
Hani yüreğine ilmik ilmik işler ya insan sevdasını.
Hani hiç çözülmeyecesine atar ya kördüğümü..
Hani her aldığı solukta "sen" kokar ya nefesi..
Böylesine bir sevda dolaşıyor(du) damarlarımda..
Ağladığımı kimse görmesin,bilmesin diye;
Islandığım Eylül kokan geceye saldım kendimi ..
Yağmurlara yıkatmaya kıyamadığım yokluğunu da aldım yanıma..
Can çekişen düşlerimi bir de..
Tutunamadık sevda kokan adam..!
Şimdi;
Yüreğimi bırakıyorum ellerine..
Nemli tebessümümle öperek alnından..
Gidiyorum...
Sonu uçurum olan bir sevdaya ..
Gitsem "cinayet" derler..
Kalsam "katil"..