Bismillah...
BU BAŞLIK ALTINDA İKTİBAS EDECEÐİMİZ YAZILAR BİR YAZARIN ANALİZ VEYA YORUMLARI DEÐİL HAKİKATİN KENDİSİDİR.
Türkiye'deki “derin yapı”nın yaklaşık yüz yıldır katışıksız gayrı milli, gayrı Türk ve gayrı Müslim olduğunu muhtelif yazılarımızda belirtmiş; bu derin yapının serüveninden, ülkenin sinirlerini, beynini nasıl ve hangi yöntemlerle işgal ettiğinden bahsetmiştik.
Millete rağmen varlığını sürdüren, ele geçirdiği devlet imkânlarıyla milletle mücadele eden; her dirilme-toparlanma çabamızda başımıza bir balyoz indirerek, yeniden yarı baygın hale getiren bu aygıtın sosyal ve beşeri yapısı şimdiye kadar analiz edilmedi.
Bu yazımızda “derin yapı”nın hangi kesimlerden destek aldığını, kimlere dayandığını, kimleri kullandığını, karar verme mekanizmalarının kimlerden oluştuğunu, azınlıkların bu yapının neresinde durduğunu, heteredoks gurupların bu yapıyla ilişkilerini işlemeye çalışacağız.
Anlaşılmasını kolaylaştırmak için, “Derin Yapı”nın kabaca iç içe geçmiş üç halka şeklinde kategorize edilebileceğini düşünüyorum. “Çekirdek halka”, “orta halka” ve “kenar halka”. Bu halkaların her birinin toplumsal dokusu, etnik yapısı ve derin yapı içindeki etkinliği farklılık arz etmektedir.
Türkiye'deki “Derin Yapı”nın çekirdek kısmı bütünüyle Yahudilerden müteşekkildir. Çekirdek kadroda Sebataylar ve Museviler vardır. Öyle ki İsrail kurulmadan önce Türkiye Cumhuriyeti bu kesim tarafından “yeryüzündeki tek Yahudi devleti” olarak anılmıştır. Türkiye'de sosyal-siyasi-ekonomik vb. hayatın stratejik önemi haiz bütün alanlarının kontrolünün bu çekirdek kadronun elinde olmasına itina gösterilmiştir.
1908 ihtilalinden sonra bu kesim bürokratik alanların en kritik noktalarını ele geçirmişlerdir. Selanik ve balkanlardaki Sebatay-Yahudi kökenlilerin mübadele ile Türkiye'ye getirilmesi bu kadronun nüfus açısından da güçlenmesini sağlamıştır. Böylece “çekirdek halka” Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin bütün stratejik noktalarını tutabilmiştir. Bu dönemde, çekirdek halkayı oluşturan kripto Yahudiler ne kara Türkleri, ne de diğer kripto ecnebileri iktidarlarına ortak etme ihtiyacında değillerdi. Onları zevahiri kurtaracak yerlerde tutmaları yetiyordu. Mutlak ve tartışılmaz bir güce sahiptiler. Sadece bürokratik alanlar ve devletin kritik noktaları değil, sosyal ve ekonomik hayatın öncüleri; yazarlar, sanatçılar, aktörler, ulusal ölçekteki patronlar hep bunlardan çıkıyordu. Devlet aygıtının daha kompleks bir hal alması, yeni kurumların oluşması sonucu her yere yetemez hale geldiler. Yeni nesilleri bohem bir hayatı tercih ediyordu. Dedeleri gibi idealist olmadıkları için bürokrasinin bunaltıcı çarklarına girmeyi arzu etmiyorlardı. Türkiye'nin nüfusu hızla artıyor ama bu kesimin nüfusu artmıyordu. Bundan dolayı “çekirdek halka” dün ellerinde tuttukları bazı mevzilerin feda edilebilecek kısımlarını diğer kripto ecnebilere ve heteredoks guruplara devrettiler.
Derin yapının özünü oluşturan “Çekirdek Halka” epeyce mevzi kaybetmesine rağmen, karar mekanizmalarını tekelinde tutmaya devam etmekte, stratejik noktaların kontrollerinden çıkma-masına itina göstermektedir. Maruz kaldığımız bütün derin operasyonların, yönlendirmelerin, spekülasyonların odağında bu çekirdek halka vardır. Çekirdek halkada olan ve karar mekanizmasını yönlendiren insanlar sanıldığının aksine tahmin edilebilecek kimseler değildir. Kamuoyunda numaralandırılan, konuşulan kimseler birinci dereceden icracılar bile değildir. Medyaya “derin” olarak yansıyan, üzerinde konuşulan kimselerin çoğu kullanılan piyonlardan, tetikçilerden ibarettir. “Beyin” olarak gösterilenler bile çekirdek halkadan değil, en fazla orta halkadan kimselerdir. Zira çekirdek halkada olan insanlar kamuoyunun tartışmasına sunulmaz. Özenle muhafaza edilirler.
Türkiye'ye derin yapının çekirdek kadrosunu konuşlandıranlar batılılardır. Dün bu kadro İngilizlerin kontrolündeydi. Bu gün ABD ve İsrail'le birlikte hareket etmektedir. Türkiye'deki derin yapının çekirdek halkası ülke sınırlarını aşan etkiye sahiptir.
Çekirdek halka her görüşün antisini, karşıtını oluşturur ve bu görüşleri vuruşturarak kendi menfaatlerini dengede tutar. Bu yönüyle ülkemizde, bölgemizde aşırı ırkçı, aşırı dinci, aşırı solcu vs pek çok akımın, görüşün arkasında bu çekirdek kadro vardır.
Çekirdek Halka 100-150 yıldır ellerinde tuttukları stratejik mevzilerin son zamanlarda tehdit altında olduğunu düşünmekte ve hâkimiyetlerinin sürdürülebilmesi için sürekli “yeni derin projeler” üretmektedir. Sistemin en kritik silahlarını, kurumlarını, araçlarını yaşadıkları erozyonu durdurabilmek için devreye sokmaktadır. Ulusalcı görünen yapıların, Ergenekon tarzı örgütlerin, kaos projelerinin, siyasi-toplumsal mühendisliklerin, ayrılıkçı gurupların, ekonomik operasyonların arkasında bu derin “beyinler” vardır. Çok iyi bir planlamayla ve rol taksimatıyla toplumun farklı kesimlerine liderler yetiştirirler. O kesimleri kendi arzuları istikametinde bu liderlerle yönlendirirler. Toplumsal direnci kırmak, yönlendirile-bilirliği kolaylaştırmak için pornografiyi, ahlaki yozlaşmayı yaygınlaştırırlar. Aileyi tahrip edecek, milli dokuyu zaafa uğratacak sektörleri desteklerler. Kendi içlerinden bu sektörlerin duayenliğini, liderliğini yapacak insanlar çıkarırlar.
Derin yapının orta halkasını masonik örgütlenmeler içinde yer alan insanlar oluşturur. Ancak masonik yapıların en üstünde karar verici, politika belirleyici konumundakiler yine çekirdek halkadandır ve kesinlikle Yahudidirler. Meslek guruplarına göre alan paylaşımı yapılmış olan (lionslar, lionesler, rotaryan, rotaraklar, iş dünyasına ait bazı kuruluşlar ve bazı STK'lar vs.) orta halkayı, gövdeyi oluştururlar. Siyasal-bürokratik-akademik-ekonomik alanları kontrol etmek, kamuoyunu etkilemek ve yönlendirmek, değişik meslek guruplarının desteğini derin amaçlar istikametinde kullanarak hâkimiyet ve etkinlik sağlamak için bu örgütlü guruplardan yararlanılır.
Masonik örgütlenmelerin içinde diğer kripto ecnebilerden (Ermeni-Rum-Süryani vs.) bol miktarda varsa da, çoğunluğu “beyazlaşma arzusundaki kara Türkler” oluşturur. Karakter zafiyeti olan bazı Kara Türkler bürokratik, ticari, siyasi vb. ikballerini düşünerek buralara üye olurlar. Zaman içinde gösterdikleri sadakate ve performansa göre yükselirler ve etkin hale gelirler. Ama hiçbir zaman bir kara Türk'ün üst karar organlarında yer alması mümkün değildir. Masonik derneklere üye olan Kara Türkler, derin yapıların toplum içindeki lojistik destekçileridirler. Büyük fotoğrafı görmeden ana hedefler istikametinde kullanılırlar ve yönlendirilirler. Derin politikalara ve operasyonlara en fazla “nitelikli malzeme” olurlar. Derin yapının orta halkası sivil ve askeri bürokrasideki, iş dünyasındaki elemanları vasıtasıyla derin operasyonlara zemin hazırlar. Mitinglerle, beyanatlarla, psikolojik harekât mahsulü eylemler ve söylemlerle kamuoyu oluşturur, ortamın olgunlaşmasına katkıda bulunur.
Yakın zamana kadar bu derin sistemi Yahudi-Sebatay ekipler tek başlarına ve sıkıntısız götürebilmekte idiler. Ancak son yıllarda güç kaybına uğramaları ve Anadolu insanının uyanışı, dün kavgalı oldukları diğer ecnebilerle işbirliğine gitmelerine neden olmuştur. Osmanlı döneminde birbirinden hazzetmeyen Yahudi-Ermeni-Rum azınlıklar, özellikle bunların kriptoları her geçen gün “Kara Türklere karşı birleşik cephe” oluşturmakta, dayanışma içine girmektedirler. Yahudi-Sebetaylar nüfus sıkıntısı içinde oldukları ve sürekli mevzi kaybettikleri için Alevi kesimle de sıkı diyalog içine girmeye, onları bir nüfus deposu, dolgu unsuru olarak görmeye ve ara kademelerde kullanmaya başlamıştır.
Derin yapının kenar (3.) halkasında yer alanlar “Beyaz Türklerin Kara Ayakları” başlıklı yazımızda üzerinde durduğumuz, yerli kara figüranlardır. Bu kesim kime hizmet ettiğinin farkında değildir. Resmin bütünü göremezler. Bir kısmı inandığı/inandırıldığı davası uğruna mücadele verdiğini düşünerek heyecan ve hamasetle hareket eder. Bunlar, bazen emekçinin, işçinin, ezilenin hakkını müdafaa ettiğini düşünen TKP'li, DHKP-C'li vb. Marksist devrimcilerdir. Bazen ezilmiş bir halkın (Kürtlerin) haklarını savunduğunu ve bunun için dağda-ovada mücadele verdiğini zanneden PKK'lılar, Kürtçülerdir. Bazen İslam adına cihat ettiği yanılgısına düşmüş Hizbullah'çı, İBDA-C'li militanlardır. Bazen beynelmilel güçlere karşı milli menfaatleri savunduğu sanısına saplanmış ulusalcılardır. Bu gurupların içinde âleme ayan olmuş gerçekleri bile ideoloji körlüğünden dolayı sorgulayamayacak kadar inandırılmış, saf insanlar vardır.
Beyaz Türklere ayak olan, figüranlık yapan kenar halkanın bir diğer kısmı ise hadiseye bütünüyle profesyonellik açısından yaklaşan “ücretli”lerdir. Bunlar aldığı bedel, karşılık, menfaat, makam vb. gereği rolünü oynayan kimselerdir. Üzerlerine vazife olmayan şeylere karışmazlar ve karıştırılmazlar. Karıştırdıklarında akıbetlerinin ne olacağını gayet iyi bilirler. Bu kategoride kime hizmet ettiğini bildiği, olayların farkına vardığı halde girdiği sarmaldan kurtulamayan epeyce insan vardır.
Kenar halka içinde bilinçli olarak tetikçilik, militanlık yapan, intikam duygusuyla hareket eden, kökeninin farkında olarak mücadele veren bazı kripto ecnebiler de vardır. Nitekim terör örgütlerinin silahlı kısımlarında, dağ kadrolarında, şehir yapılanmalarında, üniversite örgütlenmelerinde bu türden pek çok insan vardır.
Derin yapının medyaya düşen, gün yüzüne çıkan, tartışılan pek çok ismi kenar halkanın bu kategorilerinden birisine girmektedir. Müslüm Gündüzler, Fadime Şahinler, Alpaslan Aslanlar, iyi çocuk Ali'ler, tetikçi Yeşil'ler, rambo Çatlı'lar bu meydanda sadece figürandırlar; en fazla amele başıdırlar. Abdullah Öcalan, Dursun Karataş, Hüseyin Velioğlu gibi şahıslar figüran olarak işe başladığı halde, uluslararası servislerle tutukları işlerden dolayı “şöhretli birer dublör” haline gelmeyi başarabilmişlerdir.
Tetikçi figüranlarla bağlantıları ortaya çıkan, onlara imkânlar hazırlayan güya millici bazı düşük rütbeli kimselerin ancak suflör, malzemeci, dekorcu, makyajcı gibi misyonlara sahip olduğunu düşünüyorum. Pek çoğu yerli ve kara Türk olan bu insanlar milli duygularından yararlanılarak gayrı milli projelerde millete karşı kullanılmaktadır. Senarist, yönetmen gibi takdim edilen Veli Küçük türü insanların bile bu tabloda orta halkadan öteye geçebildiğini sanmıyorum.
Kenar halkada olduğu halde temsil acısından çok önde yer alan insanlar da bulunabilmektedir. Örneğin, aslı Kara Türk olan 3. halkadaki birisi bunların başbakan adayı olabilir, bunu destekleyebilirler. Ama başbakan bile olsa temel kararlarda etkisi olmayabilir, sadece kendisine emredilenleri uygular. Aynı şeyi diğer kurumların en başındakiler için de düşünebilirsiniz.
Derin yapı insanları şantajla, tehditle, kumpasa, tuzağa düşürerek de hedefleri doğrultusunda kullanabilir. İhtimal vermeyeceğiniz kişiler derin odakların emrinde bulunabilir. Uçkurundan yakalanmış itibarlı birisi; cüzdanı doldurulmuş bir entelektüel; görüntülenmiş dindar bir insan bu yapının hizmetinde olabilir.
Ayrıca derin yapıya hizmet eden payanda organizasyonlar vardır. Saunaları, fuhuş ekiplerini, tehdit ve şantaj çetelerini, terör örgütlerini, adi görünümündeki tedhiş ve suç şebekelerini hedeflerine destek amaçlı kullanırlar. Kirli işlerde bu tür örgütleri devreye sokarlar. Cezalandırmaları, zorlamaları bunlar eliyle yaparlar.
Beyin yıkama işinde ve toplumu yönlendirme amaçlı psikolojik harekât eylemlerinde profesyoneldirler. Toplumun farklı kesimlerinde bunların borazanlığını yapanlar, medya, sanat, iş dünyasında uzantıları vardır. Kamuoyu oluşturacak malzemeleri ellerinde tutmaya çalışırlar.
Türkiye'deki derin yapının İtalya-İspanya gibi ülkelerde deşifre edilen “Gladyo” tarzı yapılarla kıyaslanması yanlış olur. O ülkelerde kurulan yapılar adı geçen ülkeleri yönlendirme amaçlıydı. Bu ülkelerde milli direnç ve bilincin öldürülmesini hedeflemiyordu. Türkiye'deki derin yapı ise bizzat milleti, milli manevi dinamikleri hedef almaktadır. Derin odakların en çok neden rahatsız oldukları size bu konuda fikir verebilir.
Türkiye'deki derin yapı Milletin-devletin yarı canlı kalmasına matuf konuşlandırılmıştır. Bu derin vampiri musallat edenler Türkiye'nin kendi olarak var olması durumunda bütün bir İslam coğrafyasını, mağdur milletleri etkileyeceğinin farkında oldukları için, bizi çelikten bir çeper içine hapsetmişlerdir. Bu nedenle milletin her kendine gelme gayreti, diriliş çabası amansızca bastırılmış, öncülük eden beyinler, guruplar ezilmiştir.
Gelişmiş, köklü ülkelerde devleti ve milleti koruma refleksiyle hareket eden, siyaset üstü düşünen, ülkenin maceralara girmemesi için müdahale eden milli yapılar-ekipler vardır. Bunlara “derin devlet” dendiği de olmaktadır.
Türkiye'deki derin yapı gayrı Müslim ve gayrı milli güçlerin elindedir. Bazı iddiaların aksine derin oluşumlar ve yapılar hala bütünüyle ABD-Yahudi etkisindedir. Maruz kalınan ihtilal denemeleri, siyasi manipülasyonlar, sosyal mühendislik operasyonları bu gün de bu odakların işidir.
Ama “derin yapı” planladıklarını icraya koyamamaktan, provokasyonlarının hedefe ulaşmamasından ve milletin çevrilen dolaplara uyanmasından rahatsızdır.
AktifHaber - Yusuf Gezin