Unutulmayan Filmler
#41
Gönderim zamanı 26.08.2009 - 23:03
Ucuz Roman (Pulp Fiction)
Yönetmen: Quentin Tarantino
Senaryo: Quentin Tarantino, Roger Avary
Görüntü Yönetmeni: Andrzej Sekula
Kurgu: Sally Menke
Müzik ekibi:
Kristen Becht
Billy Gottlieb
Rolf Johnson
Chuck Kelley
Laura Lovelace
The Marketts
Kathy Nelson
Karyn Rachtman
Mary Ramos
Yapımcı: Lawrence Bender
Tür: Dram, Suç, Macera, Aksiyon
Yapım yılı, ülkesi: 1994, ABD
Süre: 154 dk
Oyuncular:
John Travolta
Uma Thurman
Samuel L. Jackson
Harvey Keitel
Rosanna Arquette
Bruce Willis
Christopher Walken
Tim Roth
- Konu:
Ödül avcısı Butch Coolidge şeytanla yaptığı bir anlaşmada ödemeyi durdurmaya karar verir. Honey Bunny ve Pumpkin, hayatlarına biraz hareket katmak isteyen genç ve birbirine aşık bir çift küçük soyguncudur. Öteyandan, iki kaşarlanmış gangster, Vincent Vega ve Jules, günlük işlerinden biri olarak, patronlarına ödemeyi geciktiren bir kaç sahetekar genci vurmaya giderler. Vincent patronun güzel ve genç karısına bebek bakıcılığı yapmakla da görevlendirilirken ortağı suç yaşamına son vermeye karar verir. Cesur bir boksör ise para karşılığı hile yapmayı reddederek şehirden kaçar. Kader bu aykırı tipleri muhteşem bir şekilde bir araya getirecek, yollarını kesiştirecektir...
- Film hakkında:
Gangsterler dünyasına içerden, unutulmaz bir bakış gönderen "Ucuz Roman", önceki filmi "Rezervuar Köpekleri" ile çok övgü alan Quentin Tarantino'yu kitlelere asıl tanıtan filmdir. Tarantino, bu yapıtıyla Amerikan Bağımsız Sineması'nın en güçlü adlarından birisi olduğunu kanıtladı.
"Altın Saat", "Vincent Vega ve Marsellus Wallace'ın Karısı", "Jules, Vincent, Jimmie ve The Wolf" başlıklı üç öykünün zincirleme şekilde birbirine geçmesinden oluşmuş bir hikayeyi anlatan ve kült film* kabul edilen bu popüler kültür başyapıtı, klasikler arasında yerini alırken, aralarında Oscar da olmak üzere 43 Ödül kazandı.
John Travolta ile Samuel L. Jackson’un yeniden parladığı ve ortaya koydukları mükemmel oyunculukla, usta oyuncu Tim Roth’un da filmin sonunda oyunculuğunu konuşturmasıyla, Uma Thurman ve John Travolta'nın adeta "döktürdükleri" unutulmaz dans sahnesiyle, Mia Wallace’in aşırı doz kokain almasından ve Vincent’in arabanın arka koltuğunda oturan adamı yanlışlıkla vurmasından sonra yaşananlarla,
"İyiysen bişey söyle"
"Bişey.."
benzeri Tarantino'ya özgü birbirinden bağımsız, ilginç ve eğlenceli absürd** diyaloglarıyla belleklere kazınan "Ucuz Roman", 1990'lı yılların sinemasını büyük ölçüde etkiledi.
Dönemin Hollywood Sinemasın'a ilginç göndermelerde de bulunan, klasik bir suç veya gangster filmi gibi gözükse de anlatımıyla ve klişeleriyle tam Tarantino tarzı bir "kanlı film" olan film, muhteşem bir flashback*** kurgu örneği ve sekanslarlarla**** ilerleyerek, izleyicisine muhteşem bir görsel ziyafet çekti.
Ödülleri dışında ayrıca 40 adaylığı bulunan, IMDB Tüm Zamanların En İyi Filmleri sıralamasında 5. sırada olan "Ucuz Roman"ın ödüllerinden bazıları şöyle:
1994 Oskar En İyi Orijinal Film Senaryosu, Roger Avary ile birlikte
1994 Cannes Film Festivali, En İyi Film Ödülü (Altın Palmiye / Palme d'Or)
1994 Los Angeles Film Critics Ödülü, En İyi Yönetmen
1994 National Board of Review, En İyi Yönetmen,
1994 New York Film Critics Circle, En İyi Yönetmen,
1994 New York Film Critics Circle, En İyi Senaryo, Roger Avary ile birlikte
1994 Boston Society of Film Critics, En İyi Yönetmen,
1994 Boston Society of Film Critics, En İyi Senaryo, Roger Avary ile birlikte
1994 Society of Texas Film Critics, En İyi Yönetmen
1994 Society of Texas Film Critics, En İyi Senaryo, Roger Avary ile birlikte
1994 National Society of Film Critics Ödülü, En İyi Yönetmen,
1994 National Society of Film Critics, En İyi Senaryo, Roger Avary ile birlikte
1994 Altın Küre (Golden Globe), En İyi Senaryo, Roger Avary ile birlikte
1995 En İyi Orijinal Senaryo Oscar Ödülü
1995 En İyi Yardımcı İngiliz Akademi Ödülü, BAFTA
1995 En İyi Orijinal İngiliz Akademi Ödülü, BAFTA
1995 En İyi Film Altın Palmiye Ödülü, Cannes Film Festivali
-BİLGİ:
* Kült film (İngilizce: Cult film); sadık, tutkulu ama görece az sayıda bir hayran kitlesine sahip olup, başka kesimlerce önemsenmeyen filmler için kullanılan bir terimdir.(Kült: Batı dillerine ve Türkçe'ye "tapınma" anlamındaki Latince "cultus" kelimesinden girmiştir.)
** Absürd: Saçma, anlamsız ve boş
*** Flashback: Dramatik etki amacıyla veya öykü gereği olayların kronolojik sırasında geçmişe dönüş.
**** Sekans(Fransızca séquence); sinemada, bir bütün meydana getiren planlar dizisi anlamına gelmektedir.
NOT: Filmin yönetmeni Quentin Tarantino hakında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
John TRAVOLTA hakkında:
ABD'li oyuncu, dansçı, şarkıcı, seslendirme sanatçısı.
1954 yılında New Jersey / ABD'de doğdu.
Tam adı John Joseph Travolta'dır.
Annesi Helen Travolta bir aktris, babası Salvatore Travoltaise amerikan futbolu oyuncusuydu.
Henüz 12 yaşındayken amatör bir tiyatro topluluğuna katıldı.
Oyuncu olmayı daha o yıllarda kafasına koyan Travolta 16 yaşında okuldan ayrıldı ve kendini tamamen oyunculuğa verdi. Broadway sahnelerine dek yükseldi. Üne kavuşması ise 1975-1979 arasında dört yıl boyunca televizyonda yayınlanan "Welcome Back, Kotter" adlı bir diziyle oldu.
Ardından sinemaya geçti.Usta yönetmen De Palma’nın "Günah Tohumu"nda(Carrie) rol aldı (1976).
Bir televizyon yapımında aktris Diana Hyland ile tanıştı. Aralarında 18 yaş fark olan Diana’ya aşık olan John onunla evlendi. Fakat evliliklerinden bir yıl sonra Diana kanserden öldü.
Acı dolu günleri, yine usta bir yönetmen olan John Badham'ın "Cumartesi Gecesi Ateşi"(Saturday Night Fever) filmi ile biraz da olsun sona erdi (1977). Oyunculuk yeteneğinin yanısıra güzel sesi ve dans eğitimi de almış olması ona bu filmde bütün yeteneklerini sergileme imkanı sundu. Filmdeki oyunuyla 1978 Oscar adayı oldu.
Bir yıl sonra bir müzikal olan "Grease"de oynadı.
Bu iki filmdeki performansı ile öne çıkmaya başlayan sanatçıya Brian De Palma 1981 yapımı "Patlama"da(Blow Out) tekrar rol verdi.
Artık Travolta güzel sesi, cinselliği vurgulayan dansları, giyimi, içten bakışları ve tavırları ile bir kuşağı ve bütün popüler kültürü biçimlendiren figürlerden birisiydi.
Ne var ki, 1980’lerle beraber bir anda müthiş bir düşüş sürecine girdi.
Ya Hollywood’un ‘çabuk gelen şöhretin bedeli ağır olur’ kuralından ya da talihsizlikten iyi yapımlarda oynasa bile giderek silikleşti. Televizyon dışında pek bir rol bulamaz oldu. Unutuldu.
Bu arada, 1991 Eylül`ünde Kelly Preston ile halen süren evliliğini yaptı.
Ona yeniden hayat veren, 1994 yılında "Ucuz Roman"(Pulp Fiction) filmiyle yönetmen Quentin Tarantino oldu. Travolta artık olgunlaşmıştı. Tarantino’nun ona sunduğu şansı çok iyi kullandı. Film olay yarattı. İkinci kez Oscar adayı oldu(1995). Cannes’dan ABD'ye Altın Palmiye Ödülünü getirdi. Ve Travolta birden kendini birinci sınıf kategoride, en iyi aktörler arasında buldu. Tarantino’dan sonra bir başka usta yönetmen John Woo şans tanıdı ona. Önce "Kırık Ok"(Broken Arrow) (1996) ve "Yüz Yüze"de(Face Off) (1997) oynattı Travolta’yı.
Bundan sonra kimsenin şans tanımasına ihtiyacı kalmadı Travolta’nın. İlginç fiziği ve değişik yüz yapısına eklediği yeteneği ile beyazperdede adeta ışıldıyordu. John Travolta, bugün Hollywood`un en ağır yıldızlarından biri ve film başına aldığı para 14 ile 20 milyon dolar arasında değişiyor.
Aktörün 30 Ödülü ve ayrıca 2'si Oscar olmak üzere 28 adaylığı bulunmaktadır.
Sinema dışında yoga ve boksla ilgilenen, "göklerdeki elçi" ilan edilecek kadar havacılığa meraklı olan, küresel ısınmaya karşı verilen mücadeleyi desteklemesiyle tanınan John Travolta 2009 yılının başlarında acı bir olay yaşadı; 16 yaşındaki oğlu Jett, Kawasaki Sendromu* olarak adlandırılan hastalığa yenik düştü.
Sanatçı şimdi bu büyük acısıyla birlikte yaşamaya alışma uğraşı veriyor.
*Kawasaki Sendromu; genelde beş yaş altı çocuklarda görülen, Japon Dr. Tomisaku Kawasaki tarafından 1967 yılında belirlenen, 39 derecenin üzerinde ateş, kırmızı cilt lekeleri, gözlerde iltihaplanma, çapak, kızarma, ağız içinde şişme ve boyunda bezelerle kendini belli eden bir hastalık olup erken teşhis halinde tedavi büyük olasılıkla olumlu sonuç veriyor. Ancak, ihmal durumunda kalp damarlarında hasara yol açarak kalp hastalığına neden olabiliyor.
- Filmografisinden:
Metrodan Kaçış (The Taking of Pelham 123) 2009
Çılgın Motorcular (Wild Hogs) 2007
Yalnız Kalpler (Lonely Hearts) 2006
Sakin Ol (Be Cool) 2005
Ekip 49 (Ladder 49) 2004
Kuraldışı (Basic) 2003
Yakın Tehdit (Domestic Disturbance) 2001
Şanslı Numaralar (Lucky Numbers) 2000
Generalin Kızı (The General's Daughter) 1999
İnce Kırmızı Hat (The Thin Red Line) 1998
Yüz Yüze (Face/Off) 1997
Kırık Ok (Broken Arrow) 1996
Beyaz Öfke (White Man's Burden) 1995
Ucuz Roman (Pulp Fiction) 1994
Bak Şimdi Konuşana (Look Who's Talking Now) 1993
Bak Bu da Konuşuyor (Look Who's Talking, Too) 1990
Bak Şu Konuşana (Look Who's Talking) 1989
Hayatta Kalmak (Staying Alive) 1983
Patlama (Blow Out) 1981
Şehir Kovboyu (Urban Cowboy) 1980
Grease (Grease) 1978
Cumartesi Gecesi Ateşi (Saturday Night Fever) 1977
Günah Tohumu (Carrie) 1976
The Devil's Rain (Şeytan Yağmuru) 1975
- Ödüllerinden:
1977 National Board of Review, En İyi Aktör, Cumartesi Gecesi Ateşi
1978 Golden Globe, Favori Dünya Filmi, Erkek
1983 NATO, Yılın Starı
1994 Los Angeles Film Critics, En İyi Aktör, Ucuz Roman
1994 London Film Critics Circle, En İyi Aktör, Ucuz Roman
1995 MTV Fiilm Ödülü, En İyi Dans, Uma Thurman ile birlikte, Ucuz Roman
1995 Golden Globe, En İyi Aktör, (Müzikal/Komedi), Tut Şu Bücürü
1996 NATO/ShoWest, Yılın Erkek Starı
1998 MTV Film Ödülü, En İyi İkili, Nicolas Cage ile birlikte, Yüzleşme
1998 BAFTA, Britanya Ödülü, Sekizinci Alıcı
1999 Broadcast Film Critics Association, Alan J. Pakula Ödülü
(sinematurk.com, sinema.com, sinemateknik.com, nethaber.com, imdb.com, en.wikipedia.org, baybul.com, hussoloji.com, sabanciuniv.edu)
#42
Gönderim zamanı 30.08.2009 - 08:49
Uçurtmayı Vurmasınlar
Yönetmen : Tunç Başaran
Senaryo : Feride Çiçekoğlu
Eser : Feride Çiçekoğlu
Görüntü Yönetmeni : Erdal Kahraman
Müzik : Özkan Turgay
Yapımcı : Tunç Başaran, Jale Onanç
Tür : Dram, Politik
Yapım yılı, ülkesi: 1989, Türkiye
Süre : 100 dk
Oyuncular :
Ozan Bilen
Nur Sürer
Füsun Demirel
Rozet Hubeş
Güzin Özipek
Güzin Özyağcılar
Meral Çetinkaya
- Konu :
Küçük Barış, bakacak kimsesi olmadığı için, bir suç nedeniyle mahkum olan annesiyle birlikte hapishaneye girer. Daha ne olduğunu anlamadan, çocukluğunu yaşayamadan kapalı kapılar arkasına hapsedilmiştir. Bütün mahkumların sevgilisidir. Ama siyasi mahkumlardan biri olan İnci ile arasındaki yakınlık diğer bütün mahkumlarla olandan çok farklıdır. Küçük Barış ile İnci Ablası arasında gelişen sevgi dolu dostluk, hapishane duvarlarını bile delen koskoca bir dünya yaratmalarını sağlayacaktır...
- Film hakkında :
".....
Beş yaşındaki bir çocuğun gözüyle kadınlar hapishanesinin ve sevginin öyküsüdür anlatılan...Küçük Barış'ın bu dört duvar arasında ne suçu vardır ki? Esrardan tutuklanan annesi değil midir? Barış henüz algılayamadığı bir garip dünyanın içinde, her yanı soğuk ve sağır duvarlarla çevrili bir hapishane avlusunda gökyüzünü ve özgürlük uçurtmalarını gözlemektedir. İnci Abla’sı, özgürlüğüne kavuştuktan sonra bir gün uçurtma olup geri döneceğine söz vermemiş midir?.." (Agah ÖZGÜÇ)
Türk Sinema Tarihi'ne baş yapıtlardan biri olarak adını yazdıran Uçurtmayı Vurmasınlar, beş yaşındaki bir oğlan çocuğunun hapiste, o yaş için hiç de olağan sayılmayacak şartlarda rastladığı bir genç kadını tutkuyla özlediği alışılmadık türden bir sevda öyküsü, politik göndermeleri de olan insancıl bir öyküdür; aynı zamanda, özgürlük anlayışı, "İnci ile birlikte uçurtma uçurtmak"tan ibaret olan bir çocuğun gözünden duvarların ve iktidar mekanizmasının sorgulanmasıdır.
Tunç Başaran'ın Feride Çiçekoğlu'nun aynı adlı romanından sinemaya uyarladığı, oldukça ses getiren, büyük beğeni toplayan, Barış rolündeki küçük oyuncu Ozan Bilen'in profesyonel adlarla birlikte şaşırtıcı bir oyunculuk örneği gösterdiği "Uçurtmayı Vurmasınlar", Türkiye'nin Oscar adayı olarak Academy'ye de gönderildi, ulusal ve uluslararası arenada çok sayıda ödülün de sahibi oldu.
Özgürlük üstüne unutulmaz bir drama olan filmde, uçurtma ve diğer tüm detaylara ilişkin konuşmalar izleyenler açısından derinden etkileyiciydi.
Örneğin,
"- Pinokyo ne demek İnci?
- Oyuncağın adı...
- Neden barış değil?.."
veya;
"- Gülsüm annenin torunları neden ağlıyor?
- İçeri girmek istiyorlardır belki...
- İçerde simitçi yok ki !.. "
gibi diyaloglar ve özellikle de altını ıslattığında, annesinin kızması sonrası Küçük Barış'ın, slipindeki miki resmini göstererek verdiği yanıt, unutulmazlar arasına girdi : "Ben yapmadım, miki yaptı..."
- Ödüllerinden :
1989, 26. Antalya Film Şenliği, En İyi Görüntü Yönetmeni (Erdal Kahraman)
1989, 26. Antalya Film Şenliği, En İyi Senaryo (Feride Çiçekoğlu)
1989, 26. Antalya Film Şenliği, En İyi Kadın Oyuncu (Nur Sürer)
1989, 26. Antalya Film Şenliği, En İyi Film Tunç Başaran
1989, İstanbul Uluslararası Film Festivali, En İyi Türk Filmi Tunç Başaran
1989, 10. Valencia Akdeniz Ülkeleri Film Festivali, En İyi 2. Film
1990, İsviçre Ragazzi Bellinzona Film Festivali, En İyi Film Ödülü
1990, Berlin Çocuk Festivali, En iyi Film
1990, İran Golden Butterfly Büyük Ödülü, En İyi 3. Film
1991, Fransa 9. Lyon Çocuk Filmleri Şenliği, Büyük Ödül
NOT : Filmin yönetmeni Tunç Başaran'la ilgili bilgileri 'Sinemanın Ustaları' başlığında bulabilrsiniz.
**********
Ozan BİLEN hakkında :
Ozan Bilen dün ve bugün
1984 yılında İstanbul'da doğdu.
Henüz 5 yaşındayken çevirdiği Uçurtmayı Vurmasınlar filmindeki çok başarılı oyunuyla Antalya Altın portakal Film Festivali "Jüri Özel Ödülü"ne değer görüldü.
Ozan Bilen, sinemaya adım atışını ve ilk filmi olan "Uçurtmayı Vurmasınlar" ile ilgili anılarını Nebahat KOÇ 'a şöyle anlatır :
".....
Okuldan önce hayatı setlerde öğrenmeye başladım. Uçurtmayı Vurmasınlar'da rol almam tamamen tesadüftü. Füsun Demirel'le teyzem arkadaştı. Bir keresinde teyzemde karşılaştık. Beni görünce, 'Tunç Başaran, bu yaşlarda bir çocuk arıyor. İsterseniz bir gösterelim' demiş...Ve video kayıtları gönderilmiş. Kendisi çok beğenince benim oynamama karar verildi. Küçük yaşlarda olduğum için hayatımın çizilmesine de neden oldu bu tesadüf...Daha okula gitmediğim için senaryolar annem okurdu. Setlere de annemle birlikte gidip gelmişiz.
Filmde uçurtma uçurma sahnesinde gülmem gerekiyordu. Ben gülmekte zorlanınca beni gıdıkladıklarını hatırlıyorum...
..........
O dönem kare kare aklımda...Sevgi gösterileri karşısında yolda yürüyemiyordum. Beni gören herkes gülüyordu, seviyordu...
.........
'Barış' rolüyle kazandığım Antalya Altın Portakal Jüri Özel Ödülü'nü alan en küçük oyuncu benim. Ben ödül töreni sırasında uyumuştum. Bana sıra gelince annem beni uyandırdığı için ağladım. Heykelcik ağır olduğu için de ödülü Tarık (Akan) Ağabey'in kucağında aldım..." (Sabah, 21 Mayıs 2005)
Bilen'e 'Uçurtmayı Vurmasınlar 'dan sonra teklifler gelmeye devam etti.
2002 senesinde lise son sınıftayken Nur Sürer'le birlikte 'Sır Çocukları' adlı sinema filminde rol aldı. Bu filmde de sokak çocuklarını oynayan ekiple birlikte yine Antalya Film Festivali Jüri Özel Ödülü'nü aldılar.
Pera Güzel Sanatlar Akademisi Sinema Oyunculuğu Bölümü mezunu olan Ozan Bilen halen sinema filmlerinde ve tv dizilerinde oynamayı sürdürmektedir.
- Filmografisinden :
Uçurtmayı Vurmasınlar 1989
Menekşe Koyu 1991
Yaban 1996
Sır Çocukları 2002
Kader 2006
Girdap 2008
(sinemalar.com, IMDb.com, imageshack.us, sinematurk.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 30.08.2009 - 09:13
#43
Gönderim zamanı 04.09.2009 - 08:19
Yaratık (Alien)
Yönetmen: Ridley Scott
Senaryo: Dan O'Bannon, Ronald Shusett
Görüntü Yönetmeni: Derek Vanlint
Müzik: Jerry Goldsmith
Yapımcı: Gordon Carroll, David Giler, Walter Hill
Tür: Gerilim, Korku, Bilim Kurgu
Yapım yılı, ülkesi: 1979 / ABD, İngiltere
Süre: 117 dk
Oyuncular:
Sigourney Weaver
Tom Skerritt
Veronica Cartwright
Harry Dean Stanton
John Hurt
Ian Holm
Yaphet Kotto
- Konu:
Nostromo uzay gemisi, uzun görevinden Dünya'ya dönerken yakındaki bir gezegenden bir yardım sinyali alır. Önce kararsız kalan mürettebat, sonunda yardım etmeye karar verir. Gezegene yapılan zorlu bir inişten sonra bir ekip arama çalışmaları için bölgeyi araştırır. Girdikleri bir mağarada bilinmeyen bir türün yumurtalarını bulurlar. Aynı sırada gemi bilgisayarı, aldıkları sinyalin bir yardım sinyali değil uyarı olduğunu deşifre eder. Ekip bunu ve yumurtalardan canlı insanlarla beslenen bir yaratık ürediğini farkettiğinde ise artık çok geçtir...
- Film hakkında:
Tüm zamanların kuşkusuz en güçlü, korkutucu ve heyecanlı filmlerinden biri olan ve bugün aynı Star Wars gibi gösterime girdikten sonra kısa bir süre içinde kült statüsüne erişen Oscar ödüllü Yaratık, bir serinin başlamasına da önayak oldu. Yarattığı benzersiz klostrofobik atmosfer ile mükemmel bir bilimkurgu/korku film klasiği ve tam anlamıyla bir sinema başyapıtı olan, birçok korku, gerilim ve bilimkurgu filmine ilham kaynağı olan Yaratık, günümüzde bile kendisinden esinlenerek yazılan kitaplara, bilgisayar oyunlarına kadar birçok alanda etkisini göstermeye devam ediyor.
Yaratık'ın tasarımını İsviçreli tasarımcı H.R. Giger yaptı.
Korku/bilimkurgu türü filmler arasında yapılan tüm soruşturmalarda sürekli ilk sıralarda yer alan Yaratık'ın şu ana dek değişik yönetmenlerce 4 devam filmi yapıldı. Ancak hiç biri Ridley Scott’un başarısına erişemedi.
"..........
Uzaylı yaratıklarla insanoğlunun karşılaşması açısından dönüm noktası olan bir filmdir. Bu tarihe kadar olan filmlerde hiçbir yaratık, 'Alien' kadar korkunç, öldürücü ve aynı zamanda akıllı olmayı başaramamıştır. Bu nedenle Alien'ın kendine has bir cazibesi vardır. Asit kanlı bu yaratık, olabilecek en ölümcül uzaylı türlerine de eşsiz bir örnektir.
..........
Alien'in bütün hikayesi uzay da, bir uzay gemisinin içerisinde geçer.Ridley Scott'ın yarattığı uzay gemisi o zamana kadar olan gemilerden biraz farklıdır. Her tarafından gerilim akan, pis, kirli bir gemidir bu. Çalışanların çok büyük dertleri filan yoktur. Bizdendir, bizim gibi sohbet ederler. Film boyunca süre gelen durananlık gerilimin en büyük nedenidir. Fısıltılı konuşmalar, yavaş ve temkinli hareketler gerilimin bir parçası olarak filmde yer bulur.
Alien denince Ripley rolunde ki Sigourney Weaver'i unutmamak gerek. Weaver, sinemada ki en müthiş kadın kahramanlardan biri olur. Onsuz bir Alien, Arnold Schwarzenegger'siz Terminator ya da yoğurtsuz iskender gibi bir şeydir. Ayrıca, filmde ki mürettebatı oynanan 7 oyuncununda hakkını vermek lazımdır.
Alien, bilimkurgu ve korkuyu bir potada eritmeyi başarabilen ilk filmlerden biridir.
.........."
"Uzayda bağırdığınızı kimse duymaz!
Alien, 1979 yazında bu slogan eşliğinde Amerika sinemalarında gösterime girdiğinde, yapımcılar da, seyirciler de büyük beklentiler içerisinde değildiler.
Ne de olsa filmin 4.2 milyon dolarlık alçakgönüllü bir bütçesi, filmografisinde tek film gözüken Ridley Scott adında tanınmamış bir yönetmeni ve şöhretsiz bir oyuncu kadrosu vardı. Ama film herkesi şaşırtan bir fenomen haline geldi. Sinema tarihinin önemli filmlerinden biri sayılagelmenin dışında, dünyanın dört bir yanında fanatikleri olan bir kült film olup çıktı.
..........
Göğüsten fırlama sahnesinin çekilme anına kadar Yaratık, oyunculara gösterilmedi, göğüsten nasıl fırlayacağı anlatılmadı. Bu yüzden o unutulmaz sahnede oyunucuların yüzüne yapışan şok ifadeleri son derece gerçekçi oldu. Seyirci için de aynı mantık güdüldü. Afişlerde yaratık resmi kullanılmadı. Seyirci, yaratıkla ilk kez filmde, gerilimin had safhaya çıktığı bir sahnede buluştu.
..........
Yaratık, seyirci üstünde inanılmaz bir etki yarattı. Öyküden çok, sinematografik başarı ve yaratık tasarımının mükemmelliğiydi bu etkiyi yaratan. Öykü de kötü değildi elbette, plansız bulunmuş olsa da, yaratığın doğal döngüsü mükemmel bir buluştu.
Bilimkurgu ve korku türünü birleştirip, ikisinin de en uç noktasını yakalayabilmişti Yaratık. Seyreden herkes bir yaratık filminden fazla şey gördü Yaratık'ta. Örneğin ' Alien aslında kanser korkusunun dışavurumundan başka bir şey değil” diyen Stephen King’e göre Yaratık, kanseri temsil ediyordu. Kimileri bilinçaltına dair sayısız mesajlar buldular filmde.
.........."
NOT: Filmin yönetmeni Ridley Scott hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığında bilgi edinebilirsiniz.
**********
Sigourney WEAVER hakkında:
Sinema oyuncusu, seslendirme sanatçısı.
1949 yılında Manhattan, Newyork/ABD'de doğdu.
Gerçek adı; Susan Alexandra Weaver 'dir.
Annesi Elizabeth Inglis aktris, babası Pat Weaver ise NBC-TV yöneticisiydi.
Böylece sinema ve televizyon dünyasının içinde bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Weaver, 1972 yılında Stanford Üniversitesi İngiliz Edebiyatı ve 1974 yılında Yale Üniversitesi Drama bölümlerini bitirdi.
Bir süre çeşitli sahne arkası işlerinde çalıştıktan sonra, ilk olarak 1977 yılında Woody Allen'in 'Annie Hall' filminde altı saniye süren çok kısa bir rol aldı.
1979 yılına kadar oynadığı küçük rollerden sonra Yaratık (Alien) filmiyle bir anda ünlü olarak, art arda filmlerde oynamaya başladı.
Totalscifionline.com'un, bilimkurguyu sarsan 25 kadın araştırmasında Sigourney Weaver, Alien serisinde muhteşem canlandırdığı Ellen Ripley adlı karakterin, "Tüm Zamanların Bir Numaralı Bilimkurgu Kadını" seçilmesini sağladı.
Korku türünden duygusal filmlere, komediden drama kadar "altından kalkamayacağı rol olmadığı" sözleriyle tanımlanan, çoğu nitelikli ve ses getiren filmlerde oynayan Weaver, güzelliğine eklediği büyük oyunculuk yeteneğiyle, Empire dergisinin 1997 yılındaki anketinde, "Tüm Zamanların En İyi 100 Film Yıldızı' listesinde yer almayı başardı.
Oyuncu, aynı derginin 1995 yılındaki soruşturmasında da "Sinema Tarihinin En Seksi 100 Yıldızı" listesine girmişti.
ABD'li tiyatro yönetmeni Jim Simpson'la evli olan sanatçı, çok iyi derecede Almanca, Fransızca konuşabilmektedir.
- 14 Ödülü ve 3'ü Oscar olmak üzere 20 adaylığı bulunan Sigourney Weaver'in Ödül ve adaylıklarından bazıları:
1987'de 'Aliens'daki rolüyle Altın Küre ve Oscar'a aday oldu ve Saturn ödülünü kazandı. 1989'da 'Working Girl ile yardımcı kadın oyuncu ve Sisteki Goriller (Gorillas in the Mist) ile en iyi kadın oyuncu dallarında Oscar'a aday oldu ve Altın Küre kazandı. 1990'da 'Working Girl'deki performansıyla BAFTA'ya aday oldu. 1998'de 'Snow White'la SAG'a ve Emmy'ye aday oldu, ayrıca 'The Ice Storm'la Golden Satellete'a ve Altın Küre'ye aday oldu ve BAFTA ödülünü kazandı. Yine aynı yıl bu kez 'Alien : Resurrection'la Blockbuster Entertainment ve Saturn ödüllerine aday oldu. 2000'de ise 'Galaxy Quest'teki rolüyle Saturn ve Blockbuster Entertainment ödülüne ve 'A Map of the World'deki rolüyle Altın Küre ve Golden Satellite'a aday oldu
- Filmografisinden:
Avatar 2009
Taşıyıcı Anne (Baby Mama) 2008)
Parktaki Kız (The Girl in the Park) 2007
Kar Pastası (Snow Cake) 2006
Köy (The Village) 2004
Kuyu (Holes) 2003
Tadpole 2002
Aşk Oyunları (Heartbreakers) 2001
Şaşkın Casus (Company Man) 2000
A Map of the World 1999
Buz Fırtınası (The Ice Storm) 1997
Kopya Cinayetleri ( Copycat) 1995
Ölüm Ve Bakire (Death And The Maiden) 1994
Bir Günlük Başkan (Dave) 1993
Cennetin Keşfi (1492: Conquest of Paradise) 1992
Sisteki Goriller (Gorillas in the Mist) 1988
Half Moon Street 1986
Bir Ya da İki Kadın (Une Femme ou Deux) 1985
Hayalet Avcıları (Ghost Busters) 1984
Asrın Anlaşması (Deal of the Century) 1983
The Year of Living Dangerously 1982
Şahit (Eyewitness ) 1981
Yaratık (Alien) 1979
(sinemalar.com, allmoviephoto.com, korku.org, istanbulunortayerisinema.com, tersninja.com, erkut altındağ /maxihaber.net)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 05.09.2009 - 05:57
#44
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 10:26
Bereketli Topraklar Üzerinde
Yönetmen: Erden Kıral
Eser: Orhan Kemal
Senaryo:
Tuncel Kurtiz
Erden Kıral
Orhan Kemal
Mahmut Tali Öngören
Görüntü Yönetmeni: Salih Dikişçi
Müzik: Yavuz Top, Sarper Özsan
Yapımcı: Tuncel Kurtiz, Erden Kıral
Tür: Dram / Politik
Yapım yılı, ülkesi: 1979, Türkiye
Süre: 1 saat 55 dk
Oyuncular:
Tuncel Kurtiz
Bülent Kayabaş
Nur Sürer
Erkan Yücel
Menderes Samancılar
Yaman Okay
Funda Gürçen
Osman Alyanak
Özcan Özgür
- Konu:
Üç arkadaş; Köse Hasan, Pehlivan Ali ve Yusuf, iş bulup çalışmak için köylerinden Çukurova' ya gelirler. Önce bir fabrikada, ardından bir inşaatta, sonra da çeltik tarlalarında çok ağır koşullarda işçilik yapmaya başlayan arkadaşların her biri farklı bir yol izler. Ancak, bu yolların tümünün sonu çıkmazla sonlanacaktır...
- Film hakkında:
"Orhan Kemal’in ünlü romanından uyarlanan ve emekçi kesimin Türkiye'de sınıf bilincinden yoksunluğunu vurgulayan film hakkında eleştirmen Zafer İLBARS şunları yazar:
".....
Çukurova'daki tarım ve fabrika işçilerinin dünyasına eğilen film, ekmek parası peşinde bozkırdan Çukurova'ya akın eden köylülerin karşı karşıya kaldıkları sömürü düzenini, tarımda kapitalizme geçiş süreci çerçevesinde anlatıyor. Filmin tarihsel ve toplumsal gerçekliği bire bir yansıtması, ele aldığı insanları gerçeğe uygun olarak göstermesi gücünün ve kalıcılığının bir ispatı. Filmi izlediğinizde doğaldır ki içinizi zift karası bir karamsarlık, umutsuzluk, hiçlik duygusu kaplıyor. Tek bir aydınlık nokta yok neredeyse. Tüm kahramanlar sosyal bir krizin içinde çözülüp yitmeye yüz tutuyorlar. Yine de bu karanlığın içinde yer yer mevcut olan mizah duygusunu da farkediyorsunuz. Zaten böylesine karamsar bir hikayede bu mizahi detayları farketmemek imkansız olurdu.
Filmde hissedilen yarı belgesel havanın bir nedeni de yönetmenin tarım işçilerini oyuncu olarak kullanması. Tarım işçileri başrolü paylaşır gibiler sanki. Yönetmenin toplumsal gerçeklik anlayışıyla çektiği filmin hedeflediği etkiyi yakalaması için başvurduğu çok doğru bir yol bu. Bunun yanı sıra ufak rolleri olan oyuncular da çok az gözüktükleri zamanlarda rollerinin haklarını fazlasıyla vermişler. Bu, filmdeki kolektif ruhun en ufak detaydan, en gözle görülür noktalara dek hissedildiği durumlardan biri... Karakterlerin derinlik taşıyan ilişkileriyle, usta işi diyaloglarıyla, filme aktarılan gerçek görüntülerle ve özellikle işçilerin makineleşmesine vurgu yaptığı sahnede doruğa çıkan özenli kurgusuyla sinemasal açıdan etkili bir film.
İyi bir edebiyat uyarlaması olan Bereketli Topraklar Üzerinde, kendisine kaynaklık eden romana sadık kalarak aktarılmış. İşçilerin bir dilim ekmek için nelere katlandıkları, nasıl alçaldıkları, ne sefaletler yaşadıkları; aç ve hasta insanların yokluk içindeki yaşantıları, kişisel menfaatler için nelerin ayaklar altına alındığı etkileyici bir şekilde anlatılıyor. Bereketli Topraklar Üzerinde, o dönem yapılan katı gerçekçi filmlerin önemli örneklerinden birisi olması itibariyle de bir sembol gibi..." (beyazperde.mynet.com)
- Ülkesi Türkiye’de, çekimlerinden tam 28 yıl sonra gösterilebilen filmle ilgili ilginç notlar:
Oyuncular set işçisi olarak çalıştı
Zorlu koşullarda gerçekleştirilen çekimler sırasında, ekibin parası bitince seti terk eden işçilerin yerine filmin oyuncuları set işçisi olarak çalıştı. Parasızlık nedeniyle haftalıkları dahi ödenemeyen oyuncular, filmi sahiplendi. Bu nedenle film, Erden Kıral'a göre "sevgiyle" yapılmıştır.
Filme faşist darbe
1980'de 12 Eylül faşist darbesi yüzünden Altın Portakal Film Festivali'nin düzenlenmemesi nedeniyle 1981 yılında festivale katılan 'Bereketli Topraklar Üzerinde', En İyi film, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu (Yaman Okay) ödüllerini almıştı.
Ancak En İyi Film Ödülü, filmin 'muzır' olduğu gerekçesiyle daha sonra geri alındı.
Kararı protesto eden Kıral, En İyi Yönetmen Ödülü'nü almayı da reddetti.
Filmin başına gelenler bununla da bitmedi.
Yine 1981'de Avrupa'da En İyi Film seçilmesine karşın, yönetmen sıkıyönetim nedeniyle ödülü almaya gidemedi. Kıral, ancak yıllar sonra Paris'e giderek ödülünü alabildi.
Negatifi çalındı
Bu sırada, filmin negatif kopyası saklandığı depodan çalındı ve yıllar sonra İsviçre'de bir stüdyoda bulundu.Erden Kıral, bulunan negatifi para vererek geri aldı.
- Ödüllerinden:
1980 Uluslararası Nantes Film Şenliği Jüri Özel Ödülü ve Elal-Fransa Sanat ve Deneme Sinemaları Birliği Ödülü
1981 Strasbourg Avrupa Film Festivali Büyük Ödülü
1981 Antalya 18. Film Şenliği En iyi Yönetmen(Erden Kıral) , En iyi Görüntü Yönetmeni(Salih Dikişçi) , En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Yaman Okay) Ödülleri
NOT: Filmin yönetmeni Erden KIRAL'la ilgili bilgileri 'Sinemanın Ustaları' başlığında bulabilirsiniz.
**********
Tuncel KURTİZ hakkında:
Türk sinema ve tiyatro oyuncusu, yönetmen, yapımcı, senarist.
1936 yılında Bilecik'te doğdu.
Kaymakam Vala Kurtiz'in oğludur.
Haydarpaşa Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi.
İlk kez 1959 yılında Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlayan sanatçı, 1964 yılında Şeytanın Uşakları ile sinema dünyasına adım attı.
Nitelikli, ses getiren, yüz akı filmlerde oynadı ve hemen hepsinde aynı çizgiyi sürdürerek başarılı kompozisyonlar çizdi.
Sürü (1978) filmiyle zirveye çıkan Kurtiz, "Bir dakika içinde,aynı karede,aynı kamera açısından, bir insan hem sevimli,hem cani,hem otoriter,hem şefkatli olabilir mi ?.. Söz konusu oyuncu Tuncel Kurtiz ise olur..." dedirtecek oyun gücüyle Türk Sineması'nın gelmiş geçmiş en büyük oyuncularının başında gelir.
Türk Sineması'na oyunculuk dışında Gül Hasan(1979) filmiyle yönetmen, Bereketli Topraklar Üzerinde(1979) filmiyle yapımcı olarak da katkıda bulundu. Bereketli Topraklar Üzerinde ve Gül Hasan(1979) ile İnat Hikayeleri(2003) filmlerinin senaryolarına imzasını attı.
Tv dizilerinde oynadı.
Yıllarca yurt dışında yaşadı.
1990'lı yılların başında Türkiye'ye döndü.
Yurt dışı macerası kendi diliyle şöyledir:
"Evet çok uzun bir süre Avrupa’da yaşadım. 1971 yılında Yılmaz’ın içeri girmesi... Balyoz harekatının başlatılması, gidersem ne olacağım düşüncesiyle ülkeye dönmedim. Burada çalışmayı denedim. Karşıma iyi olanaklar çıktı. Bir takım oyunlar da oynadım. Tiyatro olanaklarım vardı, onları değerlendirdim. Stockholm ve Berlin’de oynadım. 1974 yılında Ecevit döneminde Türkiye’ye döndüğümde de o zamanlar yine sex filmleri yaygındı, çalışma fırsatı bulamadım. Tiyatro zorlaşmıştı. Onun için tekrar yurtdışına çıktım. 1977 yılında Türkiye’ye gittiğimde Yılmaz beni cezaevine çağırdı. Bana “Sürü” filminin senaryosunu verdi. İnanilmaz güzeldi. Kendi filmimi bıraktim o filmde oynadım. Filmi bitirip yine fırladım İsveç’e. Bir sürü film ve tiyatroda oynadım. 1980 yılında Kenan Evren’in ne olduğuna dair televizyonlarda açıklamalarda bulundum. Ardından da, “Duvar” filminde oynadığım için Türkiye bana pasaport vermedi. Ancak 1991 yılından dönebildim. Tabii Avrupa’da çalışmanın olanakları daha fazla. Ancak her iki tarafında avantaj ve dezavantajları var. " (tumgazeteler.com)
İnat Hikayeleri filminde
Doğan HIZLAN, Tuncel Kurtiz için şunları yazar:
"Tanıdığım Tuncel Kurtiz
...Tuncel Kurtiz herkesin yeteneksizliğini yeteneğe dönüştürdüğü sanat panayırında, alçakgönüllülük zırhını kimseye kırdırmaz. Tiyatro ve sinemanın şövalyesi gibi dolanır durur. İlkelerin ayak altında çiğnendiği bir ortamda, tavizin kazandırdıklarını sanata haram sayar.
..........
Sevdiğim, beğendiğim her filmde oynadı, oynadığı her filmi sevdim, beğendim.
Aktörün, seyirciyi yaklaştıran mesafesizliğini onun oyunlarında hissettim. Arama ne perdenin duru beyazlığı girdi ne de tiyatronun yapay ışıkları. Bir oyuncunun; oyunculuk bilgisi dışında, dünyasını zenginleştiren, her mimiğine, her hareketine yansıyan bilgi birikimini onda gözlemleyebilirsiniz.
Oynarken; ben, onun ardında sevdiklerini, inandıklarını, okuduklarını görmüşümdür. İşin ustalığı şudur ki, bunlar rolünü gölgelemez, bir entelektüel gösteriye dönüşmez. Farkı; oyunculuk dışındaki unsurlar sağlamaz. Her şey oyunculuk kabında sindirilmiştir.
..........
Hayat hikáyesi, gerçeklerle efsanelerin içiçe girdiği bir serüvendir. Okuyan zaman zaman mitoloji sözlüğünden bir sayfa buraya karışmış diyebilir." (hürriyet, 17 Kasım 1999)
Umut filminde
- Ödüllerinden:
2007 Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Oyuncu (Yaşamın Kıyısında)
2002 Sadri Alışık Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu (Şellale)
1997 Ankara Film Festivali, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Akrebin Yolculuğu)
1994 Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Oyuncu (Bir Aşk Uğruna)
1986 Berlin Uluslararası Film Festivali, En İyi Aktör (Hiuch HaGdi)
1981 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Senaryo (Gül Hasan)
- Oyuncu filmografisinden:
Siyah Beyaz (2009)
Güz Sancısı (2008)
Yaşamın Kıyısında (2007)
İnat Hikayeleri (2003)
Şellale (2001)
Kumru (2000)
Hoşçakal Yarın (1998)
Akrebin Yolculuğu (1997)
Işıklar Sönmesin (1996)
Cemile Ve Umudun Masalı (1995)
Aşk Ölümden Soğuktur (1994)
Livsfarlig 1988)
Aufbrüche (1987)
Hiuch HaGdi (1986)
Turkse (1984)
Ağrı'ya Dönüş (1993)
Mahabharata (1989)
Duvar (1983)
Bereketli Topraklar Üzerinde (1979)
Gül Hasan (1979)
Sürü (1978)
Nehir (1977)
Otobüs (1974)
Umut (1970)
Kuduz Recep (1967)
Hudutların Kanunu (1966)
Ben Öldükçe Yaşarım (1965)
Şeytanın Uşakları (1964)
(turksineması.com, sinema.com, itusozluk.com, forumezi.com, sinemalar.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 12.09.2009 - 11:15
#45
Gönderim zamanı 18.09.2009 - 05:32
Kayıp (Missing)
Yönetmen : Costa Gavras
Senaryo :
Costa Gavras
Donald Stewart
Thomas Hauser
Kitap : Thomas Hauser
Görüntü Yönetmeni : Ricardo Aronovich
Müzik : Vangelis
Yapımcı : Edward Lewis
Tür : Dram, Gerilim, Politik
Yapım yılı, ülkesi : 1982, ABD
Süre : 122 dk
Oyuncular :
Jack Lemmon
Sissy Spacek
Melanie Mayron
John Shea
Richard Venture
Jerry Hardin
- Konu :
1970'li yılların Güney Amerika ülkesi Şili...Amerikanın desteğini alan General Pinochet'nin faşist darbesiyle ülkede büyük bir kıyım hüküm sürmektedir. Olaylar sırasında genç bir Amerikalı olan Charles Harmon ortadan kaybolur. Bu olayı karısı Beth araştırsa bile bütün çabaları boşa çıkar. Ardından Charles'ın muhafazakar, vatansever babası Ed Şili'ye gider. Ama Şili'de yaşanan korkunç insanlık trajedisiyle ilgili gerçekler ortaya çıktıkça, oğlunun politika yüzünden cunta tarafından ortadan kaldırıldığını, kendi ülkesinin de bu olayların içinde olduğunu acı bir şekilde anlıyacaktır...
- Film hakkında :
Oğlunu Şili'deki darbe sırasında yitiren Amerikalı Ed Horman karakteri, gerçekten varolan biriydi ve Gavras da filmi onun anılarına dayanarak çekti.
"Demokrasinin kalesi" olduğuna bütün kalbiyle inandığı Beyaz Saray'ın demokratlığının(!) yalnızca "uysal ABD vatandaşları" için geçerli olduğunu, kendisinden farklı düşünen ABD yurttaşları sözkonusu olduğunda nasıl da kaypak ve umursamaz davrandığını Şili'nin başkenti Santiago'da geçirdiği birkaç hafta içinde acı bir biçimde öğrenen Ed Horman, ABD'ye dönünce dava açtı. Ancak, açılan yığınla davadan sonra ne katil darbecilere, ne de destekçileri olan ABD görevlilerine hiç bir şey olmadı.
"Costa-Gavras’tan ‘unutmama’ filmi: 'Kayıp / Missing'
Siyasal baskı dönemlerindeki çarpıklıkları ve şiddeti sergileyerek acımasızca eleştiren muhalif yönetmen Constantin Costa-Gavras, Z-Ölümsüz (1969), The Confession-İtiraf (1970) ve State of Siege-Sıkıyönetim (1973) üçlemesinden sonra, örnek bir ülkeden askeri cuntanın insan haklarına aykırı tutumunu Missing-Kayıp (1982) filmi ile dile getirerek kariyerinde doruk noktaya ulaştı.
Şili’de 11 Eylül 1973 günü kanlı bir darbeyle Allende hükümetini devirerek iktidara gelen Pinochet diktatörlüğü, 16 yıllık bir dönemde 3 binden fazla insanın infazına, binlerce kişinin ortadan kaybolmasına ve zindanlarda işkence altında yaşamalarına neden olmuştu. Costa-Gavras, Amerikalı gazeteci ve film yapımcısı Charles Horman'ın Şili'deki askeri darbe sırasında öldürülmesinden yola çıkarak Thomas Hauser’in yazdığı romanı yazarla birlikte sinemaya uyarladı.
Costa-Gavras filminde siyasal polemiklerden uzak durmayı tercih ederek ‘dramatik belgesel’ türünde bir yaklaşım sergiledi. Baba karakterinin olayların akışına koşut biçimde dönüşümü, filmin asıl eksenine oturtuldu. Melodram tuzağına düşmeden çekilen final sahnelerindeki oyunculuk (babanın hezeyanı), kurgu ustalığı ve Vangelis’in müziği filmin dramatik etkisini artırdı. Jack Lemmon’ın Ed Horman karakteri, Save the Tiger (1973) filminden o güne dek oynadığı roller arasında en başarılı performansı olarak değerlendirildi.
Costa-Gavras, filmin ilk gösteriminden sonra Boston Globe gazetesinde yayımlanan uzun söyleşide (7 Şubat 1982) ilginç saptamalarda bulunmuştu: 'Hükümet memuru olmak, acımasız bir adam olmayı gerektirir. O ülkedeki darbenin A.B.D. ile ilişkisini gizlemek gibi bir görev verilmiş onlara: genç adamın başına geleni açıklamamak... Bu bir trajedidir. Bazı eleştirmenler beni Amerika karşıtı olmakla suçladı. Ben, Amerika karşıtı biri değilim. Totaliter devlet düzenlerine ve siyasal şiddete karşıyım. Asla polemiklerle ilgilenmem. Polemikler filmler için değildir. Parlamentolarda ve televizyonlarda yapılan konuşmalar için polemik yapılır. Rahip ya da politikacı değilim ben. Doğruyu ya da yanlışı soyutlayarak anlatmıyorum. Çözüm sunmuyorum insanlara. Yanıtları da bilmiyorum. Gördüklerimi ve insanların neyi görmeyi umut ettiklerini filmlerimle göstermeye çalışıyorum sadece.'
‘Kayıp / Missing’ , yaşanan acıları hatırlatıyor , tokat yemişcesine sarsıyor ve şu mesajı veriyor: 'Diktatörler, düşer…' " (Akdoğan ÖZKAN, Nisan 1990)
- Aralarında Oscar olmak üzere 8 Ödülü ve 13 adaylığı bulunan filmin ödüllerinden:
1983 Academy Awards / ABD, En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü
1983 BAFTA Awards, En İyi Senaryo Ödülü
1983 London Critics Circle Film Awards, En İyi Film/En İyi Yönetmen/ En İyi Senaryo Ödülleri
1983 Writers Guild of America / ABD, En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü
1982 Cannes Film Festival, En İyi Film Ödülü (Yılmaz Güney/Şerif Gören'in 'Yol' filmiyle birlikte)
NOT(1): Filmin yönetmeni hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
NOT(2): Filmin uyarlandığı kitap olan 'Kayıp / Missing’ i , 'Kitaplığım' başlığında bulabilirsiniz.
**********
Sissy SPACEK hakkında :
Akademi(Oscar) Ödüllü ABD'li oyuncu.
1949 yılında Quitman / Teksas'da doğdu.
Gerçek adı Mary Elizabeth Spacek'dir.
Oyunculuğa New York Actors Studio ve Lee Strasberg Tiyatro Enstitüsü'nde yaptığı çalışmalarla başlayan Spacek, adını Terence Malick'in Badlands (1973) filmiyle duyurdu. Aynı zamanda kocası olan Jack Fisk'in de sanat yönetmenlerinden biri olduğu Brian De Palma'nın Carrie (1976) filmindeki rolüyle ilk defa Oscar'a aday gösterildi.
Sissy Spacek, ergenliğe yeni adım atan Carrie rolünü canlandırdığı zaman 27 yaşındaydı. Çok büyük bir riski göze alarak oynayan Spacek, rolünün hakkını o kadar güzel veriyordu ki, filmin başlarında, solgun, farklı, yaralanmış bir masumiyet saçarken, filmin sonunda ise baştan aşağı domuz kanıyla kaplanmış haldeyken, adeta zaferini kazanmış bir kraliçe edasıyla göz kırpıyordu izleyicilere.
Ancak Oscar'a sahip olabilmek için 1981'deki Madencinin Kızı (Coal Miner's Daughter) filmine kadar beklemesi gerekiyordu. O yıl bu filmle En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'nün sahibi olan oyuncu,aynı ödüle daha sonra 2001 yapımı Yatak Odasında (In The Bedroom) filmiyle de aday olacaktı.
1990'da The Long Walk Home'la sinemaya ve eski temposuna geri dönen aktris, aralarında The Straight Story'nin (David Lynch) de bulunduğu pek çok sinema ve televizyon filminde yer aldı.
Oynadığı hiçbir filmde çizgisini düşürmeyen ve çoğu mükemmel bir oyunculuk sergileyen Spacek, aralarında Oscar olmak üzere 27 Ödüle sahip ve ayrıca 30 adaylığı bulunmakta.
Madencinin Kızı filminde
Üç Kadın filminde
- Ödüllerinden :
2002 Golden Globes (Altın Küre) En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Yatak Odasında)
2002 AFI Awards, Yılın Kadın Oyuncusu Ödülü (Yatak Odasında)
2002 Los Angeles Film Eleştirmenleri En Büyük Onur Ödülü (Yatak Odasında)
2001 Sundance Film Festival, En İyi Kadın Oyuncu Jüri Özel Ödülü (Yatak Odasında)
1987 Kansas City Film Critics Circle Awards, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Crimes of the Heart)
1981 Academy Awards, En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödülü (Madencinin Kızı)
1981 Golden Globes (Altın Küre), En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Madencinin Kızı)
1977 National Society of Film Critics Awards/ABD, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Günah Tohumu)
1977 Avoriaz Fantastic Film Festival, Özel Ödülü (Günah Tohumu)
- Filmografisinden :
Zoraki Tatil (Four Christmases), 2008
Tam Gaz (Hot Rod), 2007
Tercih Meselesi (Gray Matters), 2006
Tek Başına (North Country), 2005
Ölümsüz Aile (Tuck Everlasting), 2002
Yatak Odasında (In The Bedroom), 2001
Geçmişin Sığınağı (Blast From The Past), 1999
Galeri (Affliction), 1997
The Grass Harp (The Grass Harp), 1995
Trading Mom, 1994
JFK (JFK / John Fitzgerald Kennedy), 1991
Uzun Yürüyüş (The Long Walk Home), 1990
Crimes of the Heart (Geçmişin Gölgesinde), 1986
Marie (Marie) , 1985
Nehir (The River), 1984
Kayıp (Missing), 1982
Madencinin Kızı (Coal Miner's Daughter), 1980
Üç Kadın (Three Women), 1977
Günah Tohumu (Carrie), 1976
Bir Yılbaşı Macerası (Ginger in the Morning), 1974
Kanlı Toprak (Badlands), 1973
İntikam Kurşunları (Prime Cut), 1972
(karakutu.com,altyazi.net, birikim dergisi,forum.divxplanet.com, movies.yahoo.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 13.10.2009 - 04:36
#46
Gönderim zamanı 23.09.2009 - 20:10
İZ
Yönetmen : Yeşim Ustaoğlu
Senaryo : Tayfun Pirselimoğlu
Görüntü Yönetmeni : Uğur İçbak
Kurgu : Thomas Balkenol
Sanat Yönetmeni : Tayfun Pirselimoğlu
Müzik : Aydın Esen
Yapımcı : Kadri Yurdatap
Tür : Dram
Yapım : 1994, Türkiye
Süre : 118 dk
Oyuncular :
Aytaç Arman
Derya Alabora
Nur Sürer
Meral Çetinkaya
İsmet Ay
Bülent Kayabaş
-Konu :
Emekliliği yaklaşmış olan komiser Kemal bir intihar olayına el koyar. Ölen adam bir klarnetçidir. Yüzü tanınmayacak durumdadır. Ancak, bir parmağının kopuk olması komiserin dikkatini çeker. Olayın intihar mı, yoksa cinayet mi olduğu konusunda kuşku duymaya başlayan komiser, emekli olmadan bu işi çözmeye karar verir. Şimdi zamana karşı yarışması gerekecektir...
- Film hakkında :
Yeşim Ustaoğlu'nun ilk uzun metrajlı filmi olan "İz" 'de öykü, soyut bir atmosferde anlatılırken Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren işkence gibi bir önemli temayı işliyor ve insanın psikolojik zenginligini, yaşadığı sosyal çevre ile ilişkilerini, yaşadığı ortamla bağlarını ele alıyordu.
Kurgu, mekan kullanımı açısından sinemaya yeni bir anlatım zenginliği getiren, "kara film" türüne yakınlığıyla, Tayfun Pirselimoğlu imzalı ilginç senaryosuyla, ustaca kotarılmış sinematografisiyle ve oyuncularının başarısıyla dikkati çeken "İz" yapıldığında yurtiçinde ödüller aldı, yurtdışında festivallere katıldı, birçok yabancı ülke televizyonunda gösterildi. Ama 1994, Türk Sineması'nın henüz krizden çıkmadığı yıllardan biriydi. "İz" festivalleri dolaşırken gösterim için anlaşmalar yapıldı ama yapımcı Kadri Yurdatap kopya bastırmak yerine gösterimi ertelemeyi tercih etti. O dönemde çok sınırlı film gösterime girebildiğinden,"İz" toplu gösterilerde, televizyonda ya da festivallerde izlenebildi.
- Ödüllerinden :
1994 XXXI.Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Derya Alabora)
1994 XXXI.Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Görüntü Yönetmeni (Uğur İçbak)
1994 IV. Köln Türk Filmleri Festivali, En İyi Film
1995 XIV. İstanbul Film Festivali, En İyi Film
NOT: Filmin yönetmeni Yeşim Ustaoğlu hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Nur SÜRER hakkında:
1954 yılında Bursa'da doğdu.
Eğitimini Bursa Anadolu Kız Lisesi'nde tamamladı.
Erden Kıral'ın "Bereketli Topraklar Üzerinde" filmi ile sinema hayatına adım atan sanatçı, Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde iki kez "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünü kazandı. İlk uluslararası çalışması 1984 yılındaki "Ayna "adlı film oldu. Bu filmi 1991 yılında "En İyi Yabancı Film" dalında Oskar Ödülü kazanan "Umuda Yolculuk" (1990), "Dunkle Schatten der Angst (1993") ve "Yara" (1998) izledi.
Türk Sineması'nın önemli oyuncuları arasında yer alan, ayırım yapmadan her rolün altından kalkacak düzeyde başarılı bir oyunculuk çizgisi olan ve bugüne kadar çoğu nitelikli kırktan fazla filmde başrol veya karakter oyuncusu olarak görülen Sürer, tv dizilerinde de oynadı.
İlk evliliğini 1981 yılında Bülent Kayabaş ile yaptı.
Daha sonra 16 Haziran Hareketi adlı silahlı sol örgütün lideri olduğu gerekçesiyle müebbet hapse mahkûm edilen Sarp Kuray ile evlendi.
Kadın hakları ile yakından ilgili olan Sürer, politik duruşuyla da bilinmektedir. 2007'de İstanbul'da gerçekleşen 1 Mayıs kutlamalarına katılan sanatçı, polis tarafından gözaltına alındıktan bir gün sonra serbest bırakıldı.
Uçurtmayı Vurmasınlar filminde
Nur Sürer, oyunculuğu ve sinema hakkındaki görüşlerini Nurbanu GÜNEY 'e şöyle açıklıyor 2005 yılında :
".......
Oyuncu her şeyi oynar. Ama bugüne kadar sosyal sınıf olarak aşağıda olan rolleri canlandırdım. Üstelik de bunu belli bir sosyal sınıftan geldiğim halde yaptım. Ama özel bir nedeni yok...bir burjuva kadınını canlandırmak isterdim. Çünkü bu çok tanıdığım bir tip. Etrafımda böyle birçok kadın vardı. Ben halkımı sinema ile tanıdım. Ülkemi de mesleğim ile tanıdım.
.......
Bir sinema filminde eğer içime sinen bir projeyse ve eğer beğenmişsem soyunurum. Bunu yadırgamam. Üstelik bunun hiçbir yerinde de terslik görmüyorum. Çünkü oyuncu için aslolan rolünü en iyi ve inandırıcı şekilde oynamaktır. Birileri benim hakkımda ne düşünür, ne der gibi bir tutum içine girerseniz zarar görürsünüz.
.......
Sinemadan alacaklıyım. Çünkü ben ahlaklı bir oyuncuydum. Oyunculuk dışında başka bir iş yapmadım. Ne sunuculuk yaptım, ne de saçma projelerde yer aldım. Televizyona çıkıp, fıkra anlatarak bile para kazanabilirdim ama yapmadım. Az kazandım ama ihanet etmedim. Emek çok kolay harcanıyor, bazı filmlerden para bile almadım. Umutsuzluk yakışmıyor ama artık umudum yok. Bazı konularda artık mütevazi olmama kararı aldım. Oyunculuk dışında bir tane bile başka bir iş yapmadım. Hep kavga önünde oldum.
......." (tumgazeteler.com)
- Ödüllerinden :
2002 XIV. Ankara Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Sır Çocukları)
1989 XXVI. Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Uçurtmayı Vurmasınlar)
1982 XIX.Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu (Bir Günün Hikayesi)
- Filmografisinden :
Sır Çocukları (2002)
Sarı Günler (2001)
Köçek (2000)
Yara (1998)
İlişkiler (1997)
İz (1994)
Son Söz Sevginin (1993)
Denize Hançer Düştü (1992)
Suyun Öte Yanı (1991)
Kiraz Çiçek Açıyor (1990)
Uçurtmayı Vurmasınlar (1989)
Dönüş (1988)
Karınca Katar (1987)
Ses (1986)
Dul Bir Kadın (1985)
Fidan (1984)
Derman (1983)
Bay Alkolü Takdimimdir (1981)
Bir Günün Hikayesi (1980)
Bereketli Topraklar Üzerinde (1979)
(sinematurk.com, tr.wikipedia.org, ucansupurge.org)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.10.2009 - 19:36
#47
Gönderim zamanı 30.09.2009 - 03:32
Sophie'nin Seçimi (Sophie's Choice)
Yönetmen: Alan J. Pakula
Senaryo: Alan J. Pakula, William Styron
Eser: William Styron
Müzik: Marvin Hamlisch
Görüntü yönetmeni: Néstor Almendros
Yapımcı: Alan J. Pakula, Keith Barish
Tür: Dram
Yapım yılı, ülkesi: 1982, ABD
Süre: 157 dakika
Oyuncular:
Meryl Streep
Kevin Kline
Peter MacNicol
Rita Karin
Josh Mostel
Stephen D. Newman
- Konu:
Nazi işgali altındaki Polonya'da yaşayan ve Yahudi olduğu savıyla toplama kampına gönderilen Sophie, nazi askerlerinin isteği üzerine iki çocuğundan birini toplama kampına göndermek zorunda kalır. Ama bu karardan sonra hayatı eskisi gibi olmaz. Bir çocuğunu kurtarabilmek için diğerinin ölümüne engel olamayan kadını kabus dolu günler beklemektedir. Bundan sonraki tüm yaşamı yaptığı bu seçimi yargılamakla geçecektir...
- Film hakkında:
William Styron'un aynı adlı çok satan romanından uyarlanan ve İkinci Dünya Savaşı’nı Yahudi kampları ve bir annenin çaresizliği üzerinden anlatan "Sophie’nin Seçimi" , savaş sonrası oluşan paranoyalara da çarpıcı bir biçimde yaklaşıyor, bir an havalarda uçan, ertesi gün de bağırıp gözyaşlarına boğulan genç bir kadının bozuk psikolojisinin gerisinde yatan gerçek, izleyicide darbe etkisi yapıyordu. Çünkü bir toplama kampında bir anneden akıl almaz bir şey istenmişti; iki çocuğundan birini feda etmesi...
Polonyalı göçmen Sophie, şizofren sevgilisi Nathan ve genç yazar adayı Stingo arasındaki üçlü ilişkinin, Sophie'nin İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kampında geçen günlerine geri dönüşler yaparak anlatıldığı, yönetmen Alan J. Pakula ve oyuncu Merly Streep'in sanat hayatları boyunca gerçekleştirdikleri en iyi film olarak da anılan "Sophie’nin Seçimi"nde Streep'in mükemmel oyunculuğuna Kevin Kline aynı güzellikte eşlik ediyor.
".........
Üçlü bir aşkın geri planında nazizmin/faşizmin vahşetini anlatan ve adını unutulmaz filmler arasına çoktan yazdıran "Sophie’nin Seçimi"ni izledikten sonra kendinizi hiç de iyi hissetmiyorsunuz, sorumlu hissediyorsunuz. Psikolojisi sağlam bir insan yok filmdeki üç ana karakter içinde...Onların bilinçaltı sizi sarsıyor. Onların mazisi sizin de geçmişinizi genişletiyor sanki. Yaşlanıyorsunuz. Dahi bir çocuğun şizofrenisinden ona aşık güzel bir kadının sefaletine kadar herşey çok rahatsız edici ve güzel...
.........."
" Alan J.Pakula, işini dört dörtlük yaparak yetkin bir yönetmen olduğunu belki de en iyi bu filmiyle kanıtlıyor... Oyuncu performansları hayranlık verici düzeyde...Senaryo inanılmaz derecede güçlü...Ve Marvin Hamlisch'in müzikleri olağanüstü..." sözleriyle tanımlanan, nazi soykırımı üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri olarak nitelenen, Amerikan Film Enstitüsü tarafından tüm zamanların en iyi 100 filmi arasına seçilen; "En iyi film, yönetmen ve senaryo" da dahil olmak üzere birçok dalda Oscar adayı olan film, Streep’e de ikinci Oscar’ını kazandırmıştı.
NOT(1): Filmin yönetmeni Alan J.Pakula hakkında 'Sinemanın Ustaları başlığından bilgi edinebilirsiniz.
NOT(2): Filmin uyarlandığı kitap olan William Styron'un "Sophie'nin Seçimi"(Sophie's Choice) adlı yapıtını 'Kitaplığım' başlığında bulabilirsiniz.
**********
Meryl STREEP hakkında:
ABD'li, iki Akademi (Oscar) Ödüllü sinema ve tiyatro oyuncusu.
1949 ylında New Jersey’de doğdu.
Tam adı Mary Louise Streep'tir.
Babası Harry Streep yönetici, annesi Mary Streep ise bir reklam yıldızıydı.
Oyunculuğa ilk olarak sanat ağırlıklı Vassar Yüksek okulu'nda başladı ve burada okul tarafından hazırlanan oyunda aldığı başrolle ilk oyunculuk sınavını verdi.
Vassar’daki eğitimini tamamladıktan sonra Yale Drama School’da eğitim görmeye başladı. Yale tarafından hazırlanan yedi oyunun altısında rol aldı ve buradan yüksek dereceyle mezun oldu.
Tiyatroda bir çok başarıya imza atan Streep bir Alman kadını canlandırdığı “Holocaust” oyunundaki performasıyla Emmy Ödülü kazandı.
Bunun ardından da ilk film çalışması olan “Julia” geldi.1977 yapımı filmde küçük ama önemli bir rol üstlendi.
Kramer Kramer'e Karşı filminde
İkinci filmi 1978 yapımı "The Deer Hunter", Streep’e en iyi yardımcı oyuncu dalında ilk Oscar Ödülü adaylığını getirdi. Bir sonraki yıl, Dustin Hoffman ile rol aldığı "Kramer vs. Kramer" filmiyle en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını aldı.
1982’de ise "Sophie’nin Seçimi", oyuncuya en iyi kadın oyuncu Oscar’ını kazandırdı.
Bu dönemden sonra Streep film endüstrisinin en önemli yönetmenleriyle bir çok önemli yapımda göründü, birçok farklı karakteri canlandırdı.
Streep, beyazperdedeki hızlı yükselişinin yanında televizyon yapımlarıyla da parlıyordu. Mini dizi "Holocaust"taki rolüyle, 1978’de ilk Emmy Ödülü’nü aldı.
Avcı filminde
1984 – 1990 yılları arasında, favori sinema oyuncusu dalında 6 kez "People’s Choice Ödülü"nü kazandı. 1990’da ise dünyanın en çok tercih edilen oyuncusu seçildi.
1990 yılından sonra Streep, rol çeşitliliğine gitti, oynadığı filmlerde çok çeşitli karakterleri canlandırdı. O kadar ki "50 Cesur Kemancı" filmi için keman çalmayı bile öğrendi.
2002 yılından sonra "Adaptation", "Saatler" gibi ses getiren filmlerde ve Al Pacino ile birlikte "Angels in America" adlı mini dizide rol aldı. Bu dizideki rolü, oyuncuya ikinci Emmy Ödülü’nü kazandırdı. "The Devil Wears Prada" ise, oyuncuya müzikal veya komedide en iyi kadın oyuncu dalında 2007 Altın Küre Ödülü’nü kazandırdı.
Sinema sanatının en saygın aktrislerinden biri olan ve güzelliğinden daha çok olağanüstü oyunculuk yeteneği ön plana çıkan sanatçı, sinema, tiyatro ve televizyon dallarında aday olduğu 100’ün üstünde ödülün 50’ye yakınını kazandı. Bunlardan 2 tanesi Oscar Ödülü oldu ve oyuncu halen Oscar’a en çok aday olan sanatçı ünvanını 14 adaylıkla elinde bulunduruyor. Bunlardan 3 tanesi en iyi yardımcı kadın oyuncu, 10 tanesi ise en iyi kadın oyuncu dallarında. Streep, Altın Küre Ödülü’nü en çok kazanan aktris ünvanını 5 ödülle Rosalind Russell ile paylaşıyor. Aynı zamanda Altın Küre Ödülleri’ne en çok aday olan ikinci oyuncu(21 adaylık).
- Ödüllerinden:
2007 Golden Globes/USA, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ( Şeytan Marka Giyer)
2003 Berlin International Film Festival, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Nicole Kidman ve Julianne Moore ile)
1989 Cannes Film Festival, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Karanlıkta Bir Çığlık)
1985 Los Angeles Film Critics Association Awards, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ( Benim Afrikam)
1983 Academy Awards/USA, En İyi Kadın Oyuncu Oscarı (Sophie’nin Seçimi)
1982 BAFTA Awards, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Fransız Teğmen'in Kadını)
1980 Academy Awards/USA, En İyi Kadın Oyuncu Oscarı (Kramer Kramer'e Karşı)
1980 American Movie Awards, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Avcı)
- Filmografisinden:
Julie & Julia, 2009
Şüphe ( Doubt), 2008
Yargısız İnfaz (Rendition), 2007
Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada), 2006
Hastayım Sana ( Prime), 2005
Mançuryalı Aday (The Manchurian Candidate), 2004
Saatler (The Hours), 2002
50 Cesur Kemancı (Music of the Heart), 1999
Annem Uğruna ( One True Thing), 1998
Marvin'in Odası (Marvin's Room), 1996
Yasak İlişki (The Bridges of Madison County), 1995
Vahşi Nehir (Wild River), 1994
Ruhlar Evi (The House of the Spirits), 1993
Ölüm Kadına Yakışır ( Death Becomes Her), 1992
Hayat Savunmaya Değer ( Defending Your Life), 1991
Yaşamın Kıyısındaki Kartpostallar ( Postcards from the Edge) 1990
Dişi Şeytan ( She-Devil), 1989
Karanlıkta Bir Çığlık (A Cry in the Dark), 1988
Sonsuz Matem (Ironweed), 1987
Heartburn, 1986
Benim Afrikam ( Out of Africa), 1985
Silkwood, 1983
Sophie'nin Seçimi ( Sophie's Choice), 1982
Fransız Teğmen'in Kadını (The French Lieutenant's Woman), 1981
Kramer Kramer'e Karşı (Kramer vs. Kramer), 1979
Avcı (The Deer Hunter), 1978
Julia, 1977
metin(derleme) : antartika.blogcu.com, bipolarbozukluk.info, karakutu.com, sinema.com, imdb.com
fotoğraflar : sinemalar.com
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 30.09.2009 - 03:34
#48
Gönderim zamanı 07.10.2009 - 03:34
Kırık Çanaklar
Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Halit Refiğ, Lale Oraloğlu, Bülent Oran
Eser: Edmond Morris (Tahta Çanaklar)
Görüntü Yönetmeni: Turgut Ören
Yapımcı: Nusret İkbal (Be-Ya Film)
Tür: Dram
Yapım yılı, ülkesi: 1960, Türkiye
Süre: 85 dk
Siyah beyaz
Oyuncular:
Lale Oraloğlu
Rüya Gümüşata
Turgut Özatay
Mualla Kaynak
Salih Tozan
Reha Yurdakul
Asim Nipton
- Konu:
Kamyon şoförü Cemil'in dünyası, karısı Sabahat, kızı ve yaşlı babasndan oluşmaktadır. Ancak, Cemal'de gözü olan komşu kadın bu dünyaya bir kara bulut gibi girer; Cemal'i baştan çıkarır. Cemal eşini evden kovar, kadınla birlikte yaşamaya başlar. Bu duruma dedeyle torunun tepkisi çok değişik olacaktır...
- Film hakkında:
Çevrildiği dönemde oldukça başarılı bulunan, dedikodular ve aile bireylerinin geçimsizliği yüzünden dağılan bir ailenin öyküsünün anlatıldığı "Kırık Çanaklar" , Edmund Morris’in 'Tahta Çanaklar' adlı oyunundan uyarlandı.
Yeşilçam'dan sıcak ve içten bir aile dramı olarak Türk Sineması klasikleri arasında yerini alan film, Berlin Film Şenliğinde gösterildi.
Sinema tarihçisi Giovanni SCOGNAMILLO "Kırık Çanaklar" hakkında şu yorumu yapar:
"... Üç Arkadaş'ın pembe simgeselliğinden sıyrılarak, doğalcılığa yanaşan Ün’ün sergilediği gerçek ve etkileyici dram, aile düzenini sarsan, yuva yıkan kötü kadının ortaya çıkmasından çok, yaşlanan, huysuzlaşan, bir köşeye itilen ve itilmemek için direnen hastalıklı, sakat dedenin dramıdır. Kör, sakat, kötürüm kızlardan kurtularak ilk dönemindeki melodram kalıplarından uzaklaşan yönetmen insan ilişkilerini daha inandırıcı, daha gerçeğe yakın bir açıdan yakalayıp vermektedir. (...) Anne pasif kalmayan, mücadelesini salt kendi gücüyle sürdüren ve direnen bir kadının portresidir. Basit ama sağlam, duygulu ama gerçekçi bir kadındır. Kenar mahalle kadınının portresi melodramatik bir kalıplaşmanın, bir alışkanlığın çerçevesinden sıyrılarak daha olgun, daha nesnel ve çağdaş bir kimlik kazanmaktadır ..." (Türk Sinema Tarihi)
- Ödüllerinden:
1961 II.Türk Film Festivali, 'En Başarılı Film' Ödülü
Memduh Ün 'En Başarılı Yönetmen' Ödülü
Lale Oraloğlu 'En Başarılı Kadın Oyuncu' Ödülü
Mualla Kaynak 'En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu' Ödülü
NOT(1): Filmin yönetmeni Memduh Ün hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
NOT(2): Mualla Kaynak hakkında "Türk Sineması'nın Vamp Kadınları" başlığından bilgi edinebilirsiniz.
NOT(3): Turgut Özatay ve Reha Yurdakul hakkında "Türk Sineması'nın Kötü Adamları" başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Lale ORALOÐLU hakkında:
(1924 – 2007)
Sinema ve tiyatro sanatçısı.
İzmir`de doğdu.
Dame de Sion, Şişli Terakki, Sainte-Pulchérie Fransız Lisesi, Nişantaşı Ortaokulu ve Alman Lisesi’nde eğitim gördü.
Konservatuvarın piyano, sonra da şan bölümünde çalıştı. Sanat eğitimini konservatuvarda tamamlayan sanatçı, gazetecilik de yaptı.
Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi mezunu olan sanatçı dört dil biliyordu. Oraloğlu, katıldığı tiyatro kurslarında Muhsin Ertuğrul’un dikkatini çekti ve 1951 yılında açılan Küçük Sahne’de profesyonel olarak çalışmaya başladı.
1960'lı yıllarda Türk tiyatrosunun en gözde oyuncularından biri olan Oraloğlu 1951-60 arasında 35 filmde başrol oynadı.Başarılı oyunculuğunun yanı sıra sinemanın çeşitli yönleriyle uğraştı, senaryo yazdı ve yönetmenlik denemesinde bulundu. Yeşilçamın Görünmeyen Kadınları isimli belgesele, Türk sinemasının ilk üç kadın yönetmeniyle birlikte, kendisinin yaşamı da konu oldu.
Kötü Tohum filminde
Türk Filmleri Yarışması'nda "Kırık Çanaklar"daki oyunuyla aldığı En İyi Kadın Oyuncu ödülü (1961), 2000 yılında Avni Dilligil Tiyatro Jüri Özel Ödülü gibi bazı ödüller kazandı.
1 Aralık 2001'de sanat hayatının 50. yılını, Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen bir geceyle kutladı.
Tv dizilerinde rol aldı.
Sanat yaşamı kadar başarılı bir spor yaşamı da olan Lale Oraloğlu'nun 400 metre yüzme şampiyonluğu ve Türkiye gülle atma ikinciliği bulunmaktaydı.
Kızı Alev Oraloğlu da oyuncu olan Lale Oraloğlu 15 Ocak 2007 günü İstanbul'da yaşama veda etti.
- Ödüllerinden:
1953 TFDD I. Türk Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Ayfer Feray ve Nedret Güvenç'le birlikte.)
1961 II.Türk Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Kırık Çanaklar)
2000 Avni Dilligil Tiyatro Jüri Özel Ödülü
- Oyuncu filmografisinden:
Yıldırım Beyazıt ve Timurlenk (1952)
Altı Ölü Var 1953
Nilgün 1954
Sevdiğim Sendin 1955
Uçuruma Giden Kadın 1956
Yavrularımın Katili 1957
Karasu 1958
O'nun Süvarisi 1959
Kırık Çanaklar 1960
Utanmaz Adam 1961
Kanun Kanundur 1962
Bir Kadın Tuzağı 1971
Ölüm Bebekleri 1972
Bir Avuç Gökyüzü 1987
Menekşe Koyu 1991
Son 2001
Kısık Ateşte 15 Dakika 2006
- Yönetmen filmografisinden:
Bir Kadın Tuzağı (1971)
Hüdaverdi-Pırtık (1971)
Hızlı Hızır (1972)
Ölüm Bebekleri (1972)
- Senarist filmografisinden:
Sevdiğim Sendin (1955)
Kırık Çanaklar (1960)
Hatırla Sevgilim (1961)
- Yapımcı filmografisinden:
Sevdiğim Sendin (1955)
(kultur.gov.tr, tr.wikipedia.org, milliyet.com.tr)
#49
Gönderim zamanı 19.10.2009 - 14:11
İsyan (Queimada)
Yönetmen: Gillo Pontecorvo
Senaryo: Franco Solinas, Giorgio Arlorio
Görüntü Yönetmeni: Marcello Gatti, Giuseppe Ruzzolini
Müzik: Ennio Morricone
Yapım: 1969 / İtalya, Fransa
Tür: Dram, Tarih
Süre: 132 dk
Yapımcı: Alberto Grimaldi
Oyuncular:
Marlon Brando
Renato Salvatori
Evaristo Márquez
Norman Hill
Dana Ghia
Valeria Ferran Wanani
Enrico Cesaretti
- Konu:
1800’lerin ortalarında Karayipler’de bir ada...Portekizlilerin devasa şeker kamışı çiftliklerinde çalıştırılan köleler sefaletlerini isyana döndürmek üzeredir; İngilizler ise kıvılcımı çakmışlardır. Ajan provokatör Sör William Walker’ı üç aşamalı, çetrefilli bir görevle adaya yollarlar: Köleler isyana kışkırtılacak, şeker ticareti İngiltere’nin eline geçirilecek ve köleler yeniden köleliğe döndürülecek... Walker bu amacında kullanmak için Afrika kökenli yerli halktan bir zenciyi, Jose Dolores'i eğitir. Banka soygunculuğuyla başlayan bu eğitim, Dolores'i, örgütlediği halk ordusunun başında generalliğe dek yükseltir. Ne var ki, Jose Dolores, Walker tarafından kullanıldığını anladığında çok geç olacak ve trajik sonunu engelleyemeyecektir...
- Film hakkında:
Yönetmen Gillo Pontecorvo, Queimada zencilerinin bir yüzyılın gerisinde kalmış olan savaşını verirken, bazı siyasal ve toplumsal bildiri ve çağrışımları seyircisine iletiyor. Kendilerini uygarlığın tek sahibi ve temsilcisi sayan 'beyaz uluslar'ın, siyasal bağımsızlığını verdiği, vermek zorunda kaldığı ülkeleri nasıl iktisadi bağımlılık altında tutmak istediği, filmde etkileyici biçimde belirtiliyor. Özgürlüğün ancak her türlü ödünü reddeden sürekli bir savaşla elde edilebileceği vurgulanıyor.
Devrim ve ayaklanma ile İngiliz politikasında somutlaşan emperyalizm, kapitalizm, sömürgecilik bu destansı filmde inceleniyor. Hem görsel açıdan hem de anlatım yönünden çarpıcı olan film, en radikal yönetmenlerden Gillo Pontecorvo'nun sinema dehasıyla doruğa ulaşıyor.
Eşsiz bir topluluk, bir halk yöneticisi olan Pontecorvo Queimada halkını filmin öyküsünde kullanış, geniş kalabalıkları yönetiş biçmi, Ayzenştayn'ı düşündüren bir olgunlukta karşımıza çıkıyor. Olayların, kişilerin, duyguların altını çizmiyor, filmini belli bir rimt'le örüyor, ama belli bir kurulukta, sakinlikte gözüken bu 'tablolar' birbirine eklendikçe bir özgürlük savaşının tüm heyecanı beliriyor perdede.
Film, yer yer, özellikle Ennio Morrcone'nin müziğinin katıldığı bölümlerde bir destan havasına giriyor. Marlon Brando'nun yanısıra zenci oyuncu Evaristo Marquez'in oyunu ise dikkate değer.
Ülkemizde faşist 12 Mart(1971) döneminde gösterilen film çok büyük bir coşkuyla karşılandı, ne var ki dönemin sıkı yönetimi tarafından bir hafta sonra yasaklandı ve ancak birkaç yıl sonra yeniden gösterilebildi.
- Ödüller:
1970 İtalya David di Donatello Ödülleri, En İyi Yönetmen
1972 Madrid Fotogramas de Plata, En İyi Yabancı Oyuncu (Marlon Brando)
NOT: Filmin yönetmeni Gillo Pontecorvo hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Marlon BRANDO hakkında:
(1924 - 2004)
Nebraska/ABD'de doğdu.
Hareketli bir çocukluk dönemi geçirdi.
Bir yıl kadar Libertyville Lisesi'nde okuduktan sonra 16 yaşındayken Minnesota'daki Shattuck Askeri Okulu'na gönderildi.
Asi kişiliği, genç yaşta bu okuldan atılmasıyla kendisini haberliyordu.
Hendek kazmakla geçirdiği günlerin ardından, babası oğlunun oyunculukla ilgilenmeye başladığını anladı. Annesi yerel bir tiyatro grubunda çalışıyordu. Brando, annesinden gelen çalışma isteğiyle New York'un yolunu tuttu ve burada, Stella Adler'in kanatları altında Stanislavsky methodunu öğrendi. Daha sonra Lee Strasberg'le, Actors Studio'da çalıştı ve Method oyunculuğa karşı ilgisi iyice belirginleşti.
İhtiras Tramvayı filminde
1943 yılında ilk tiyatro deneyimini yaşayan ve bundan sonra, birçok Broadway prodüksiyonunda rol alan Brando, kısa sürede Hollywood'un ilgisini çekti. Ancak stüdyoların sıradan işleriyle ilgilenmeyi reddetti. Uzun süre direndi ve sonunda 1950 yılında, Stanley Kramer prodüksiyonu "The Men"de rol aldı.
1954 yılında Rıhtımlar Üzerinde(On the Waterfront) filminde gerçekleştirdiği performansla tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olduğunu kanıtladı
Oyuncunun daha sonraki yılları Hollywood sinema endüstrisiyle bol kavgalar içinde geçti.Projeler reddetti, milyonlarca dolar zarar eden filmlerde rol aldı ve 1972 tarihli "The Godfather"a kadar bu düşüşü sürdü. Francis Ford Coppolla'nın filmindeki kusursuz ve unutulmaz performansıyla adeta kariyerinde bir 'rönesans' başlatmış oldu.
Baba filminde
"Hala Hollywood'da bulunmamın tek nedeni parayı reddedecek ahlaki cesaretimin olmayışıdır" diyecek kadar cesur, 1972'de Baba(The Godfather) filmiyle aldığı Oscarı reddedecek kadar da asi olan sanatçı, Akademi Ödül töreninde 'Onur' ödülünü almak için bir kızılderili genç kızı tören salonuna yolladı.
Amerikan hükümetinin kızılderileri katletmesini sürekli eleştiren Brando artık bir mitos'a, bir efsaneye dönüşmekteydi.
1980 yapımı "The Formula" filmindeki üç-sahnelik-rolünün ardından, dokuz yıl boyunca hiçbir filmde oynamadı. 1989 yılında ırkçılık karşıtı "A Dry White Season"daki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülüne aday gösterildi.
One Eyed Jacks filminde
Marlon Brando'nun özel yaşamı, doksanlı yıllarda çeşitli trajedilerle sarsıldı. Oğlu Christian, 1990 yılında hamile kızkardeşinin sevgilisini öldürdü ve hapse girdi. Bir süre sonra, kızı Cheyenne intihar etti.
Method oyunculuk kavramına getirdiği yenilikler kadar her rolü kabul etmemesi, 'yıldız'lık sıfatından daima kaçması ve politik meseleler hakkında yaptığı çıkışlarla da tanınan, parlak ve bol hareketli kariyeriyle, method oyunculuğa katkıları ve esrarlı yaşamıyla beyazperdenin en kendine özgü ve gizemli kişiliklerinden ve sinema tarihinin en iyi oyuncularından olan Marlon Brando,1 Temmuz 2004 günü Los Angeles'te yaşama veda etti.
- Ödüllerinden:
1952: Cannes Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu (Viva Zapata)
1952: British Film Academy Ödülü, En İyi Yabancı Aktör (Viva Zapata)
1953: British Film Academy Ödülü, En İyi Yabancı Aktör (Julius Caesar)
1954: New York Film Critics Circle Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu (Rıhtımlar Üzerinde/On the Waterfront)
1954: Golden Globe, En İyi Erkek Oyuncu (Rıhtımlar Üzerinde/On the Waterfront)
1954: British Film Academy Ödülü, En İyi Yabancı Aktör (Rıhtımlar Üzerinde/On the Waterfront)
1954: Oscar,En İyi Erkek Oyuncu (Rıhtımlar Üzerinde/On the Waterfront)
1954: Cannes Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu (Rıhtımlar Üzerinde/On the Waterfront)
1972: Oscar, En İyi Erkek Oyuncu (Baba/The Godfather)
1973: Golden Globe, En İyi Erkek Oyuncu (Baba/The Godfather)
1973: National Society of Film Critics Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu (Pariste Son Tango/Last Tango in Paris)
1973: New York Film Critics Circle Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu (Pariste Son Tango/Last Tango in Paris)
- Filmografisinden:
Erkekler (The Men) 1950
İhtiras Tramvayı (A Streetcar Named Desire) 1951
Viva Zapata! 1952
Julius Caesar 1953
Rıhtımlar Üzerinde (On the Waterfront) 1954
Guys and Dolls 1955
Çayhane (The Teahouse of the August Moon) 1956
Sayonara 1957
Genç Aslanlar (The Young Lions) 1958
The Fugitive Kind 1959
One-Eyed Jacks /Yönetmen, Oyuncu 1961
Gemide İsyan (Mutiny on the Bounty) 1962
Çirkin Amerikalı (The Ugly American) 1963
Bedtime Story 1964
Korkusuzlar (Morituri) 1965
Kaçaklar (The Chase) 1966
Pırıltılı Gözler (Reflections in a Golden Eye) 1967
Şeker Gibi (Candy) 1968
İsyan(Queimada) 1969
Baba (The Godfather )1972
Bozgun (The Missouri Breaks) 1976
Superman 1978
Kıyamet (Apocalypse Now) 1979
The Formula 1980
Kuru Beyaz Bir Mevsim (A Dry White Season) 1989
Akıl Hocası (The Freshman) 1990
Christopher Columbus: The Discovery 1992
Don Juan DeMarco 1995
Dr. Moreau'nun Adası (The Island of Dr Moreau) 1996
Kahraman (The Brave) 1997
Free Money 1998
Komplo (The Score) 2001
Savaş Gibi Hayat (Naqoyqatsi) 2002
(sinema.com, turkcealtyazı.com, sinemafanatik.com, filmlinc.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 07.11.2009 - 06:37
#50
Gönderim zamanı 25.10.2009 - 21:27
Dünyayı Kurtaran Adam
Yönetmen: Çetin İnanç
Senaryo: Cüneyt Arkın
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Kurgu: Necdet Tok
Yapımcı: Mehmet Karahafız(Anıt Film)
Tür: Macera, Bilimkurgu, Uzay
Yapım yılı, ülkesi: 1982,Türkiye
Süre: 90 dakika
Oyuncular:
Cüneyt Arkın
Aytekin Akkaya
Füsun Uçar
Hüseyin Peyda
Necla Fide
Hikmet Taşdemir
Yadigar Ejder
Konu:
İki Türk uzay pilotu rutin bir görev esnasında bilinmeyen bir gücün çekim alanına girerler ve uzay araçları bilmedikleri bir gezegene düşer. Bu düşüş sırasında burunları bile kanamayan iki pilot bu gezegende, insan beyniyle beslenen bir büyücü ve onun yaratıklarına karşı hem insanlığı hem de dünyayı kurtarmak için mücadeleye girerler...
- Film hakkında:
Yönetmen Çetin İnanç'ın artık dünya çapında kült ününe kavuşmuş uçuk fantastik filmi "Dünyayı Kurtaran Adam" , iki kahraman Türk pilotunun uzaylılara karşı mücadelesini hiçbir devamlılık, mantık ve estetik kaygısı gütmeksizin anlatıyor. 1970'ler Yeşilçam'ının Hollywood bilim kurgu öykülerinin düşük bütçeyle adapte edilmesiyle oluşan fantastik filmler geleneğini sürdüren yapım; kullanılan aksesuarlar, çekim tekniği, en önemlisi de Cüneyt Arkın tarafından yazılan senaryosu nedeniyle kimi kaynaklarca gelmiş geçmiş en kötü on film arasında gösterilir. Bazı kaynaklarca ise film, dünyanın en kötü filmidir, trash sinemanın (değersiz, çöp) en "berbat" örneğidir.
Boyunlarından kablolar sarkan ve yaratık yerine kullanılan peluş bebekleri, domates adamları, yağ tenekelerinden yapılmış robotları, bit pazarından alınmış kostümleri ile "Dünyayı Kurtaran Adam", nam-ı diğer "Turkish Star Wars" tüm dünyada sinema derslerine, tezlerine konu oldu. Ancak, bu konu oluş, "bir kötü film nasıl çekilir?" sorusuna yanıt biçimindeydi. ABD üniversitelerinin sinema bölümlerinde bir prodüksiyon dehası(!) olarak nitelenen film, Viyana Absürd Filmler Festivali'nde her yıl açılış filmi olarak gösterilmektedir. Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü'nün de her yıl "dünyanın en absürd filmi" tanıtımıyla gösterdiği "Dünyayı Kurtaran Adam" , usta yönetmen Quentin Tarantino tarafından da "trash-kült" bir film olarak nitelendirilmişti.
Göreme/Nevşehir'deki tarihi ve turistik Peri Bacaları'nın "bilinmeyen gezegen" mekanı olarak kullanıldığı, bütün kostümlerin Cüneyt Arkın ve diğer başrol oyuncusu Aytekin Akkaya tarafından hazırlandığı, mukavvadan yapıldığı izlenimi veren kapalı mekan dekorları içinde çekilen sahneler dışındaki tüm dış mekan görüntüleri ve özellikle uzay gemilerinin bulunduğu tüm sahneleri "Star Wars" filminden ödünç(!) alınan film yurt dışında "The Man Who Saves the World" adıyla pazarlanırken, Cüneyt Arkın adı da afişlere George Arkin olarak yazıldı.
Başında motosiklet kaskı ve vinlex bir mont ile uzay pilotunu canlandıran Cüneyt Arkın'ın uzay mekiği içerisinde kafasını sağa sola oynatarak ışınlardan kurtulabilmesi(!), "İnişe geçiyorum merkez'' deyip bedenini yana yatırarak uzay gemisinin inişe geçtiği görüntüsünü verme çabası, vurduğu her nesneyi ikiye bölmesi, uzay gemisinin(!) iki pilotundan biri merkeze yükseldiğini haber verirken, aynı görüntüde diğerinin alçaldığını bildirmesi, bir sahnede kahramanlara saldıran pembe peluş yaratıklardan biri aldığı darbeyle düşerken bacak arasından beyaz donunun görünmesi gibi tebessüm ettiren/güldüren daha birçok sahnenin yanısıra gelecekte dünyanın içinde bulunduğu bunalımdan din sayesinde kurtulduğunu akıllara şırınga etmek amacıyla gezegene bir de Hacı Bektaş Veli türbesi yerleştirilmişti.
Filmdeki,
Yardımcı pilot Ali (Aytekin Akkaya): "Dünyada en çok neyi özledin?"
Kaptan pilot Murat (Cüneyt Arkın) : "Anamın tarhana çorbasını..."
Ali: "Kaptan ışık hız ulaştık"
Murat : "Bize de bu yakışırdı" türünden replikler veya yapılan felesefeler(!) de görüntülerden aşağı kalmıyordu.
Örneğin; bilinmeyen gezegene indikleri zaman Murat'ın, Ali'ye "Bizi izleyen kadınlar olabilir, panik yapmayalım" demesi; Murat'ın "Vücudundan kurtul, zihin ve ruhunla yaşa, o zaman toprak altında nefes alabilirsin" sözleriyle beden-ruh ilişkisi üzerine felsefe(!) yapması; kötü kalpli büyücünün "Yok edin dünyayı!" emrinin ardından "çünkü dünya benim olacak" sözleriyle çelişkiye düşmesi, kahkaha attıran sahneler olarak belleklere kazınıyordu.
Cüneyt Arkın'ın, filmin devamının çekilme olasılıkları için "Tekrar görev verilirse tekrar kurtarmaya hazırım..Bir kere kurtardım, neden ikincisi olmasın..." biçiminde verdiği demeç veya bir programda filme yönelik eleştirilere gösterdiği "Bu film Fransa'da ders olarak okutuluyor bee!" tepkisi ile yönetmen Çetin İnanç'ın, "Sıkıysa daha kötüsünü çekin" yanıtı en aşağı film kadar güldüren sözler olarak anılarda yer ediyordu.
NOT: Filmin yönetmeni hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Cüneyt ARKIN hakkında:
Sinema oyuncusu, yönetmen, senaryo yazarı, yapımcı.
1937 yılında Tekirdağ'in Alpu ilçesine bağlı Karaçay köyünde doğdu.
Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır 'dır.
Babası Kurtuluş Savaşı'na katılmış Hacı Yakup'tur.
Aslen Kırım Tatar Nogaylarındandır.
Eskişehir Necatibey İlkokulu'ndan sonra devam ettiği Eskişehir Lisesi'ndeki öğrencilik döneminde hikayeler yazıyor ve bunları dergilere gönderiyordu.İstanbul'da tıp eğitimine devam ederken arkadaşlarıyla "Erek" adlı bir dergi çıkarttı.
Dergide şiirleri ve hikayeleri yer alıyordu.1957 yılında Cemal Süreyya ile tanıştı ve öykülerini değerlendirerek onu "Pazar Postası"na gönderdi.
Kara Murat filminde
1963 yılında "Artist" dergisinin düzenlediği sinema artisti yarışmasına girdi ve birinci oldu.
Ertesi yıl filmlerde küçük roller almaya başladı. Tıp fakültesini bitirmesinin ardından Eskişehir'e döndü.
1963 yazında Halit Refiğ ile "Şafak Bekçileri" adlı filmin çekimleri sırasında tanıştı. Hava Üssü'nde jet savaş pilotlarının yaşamı ile ilgili bir film çeken Halit Refiğ, o sırada Hava Kuvvetleri'nde doktor olarak yedek subaylığını yapan Cüneyt Arkın'a filmdeki rollerden birini teklif etti. Ancak yönetmelikler yüzünden bu filmde rol alamadı. Aynı yılın sonbaharında Halit Refiğ "Gurbet Kuşları" adlı filmin çekimlerine hazırlanırken askerliğini bitiren Cüneyt Arkın filmde rol aldı.
Gözleri Ömre Bedel filminde
Başta romantik roller oynayan genç oyuncunun daha sonra hareketli sahnelere yatkınlığı dikkat çekti. İstanbul'a gelen sirklerde çalışanlardan akrobatik hareketler öğrendi. Burada kazandığı becerilerini Malkoçoğlu tarzı, kılıçlı ve atlı sahnelerde kullandı.
1970li yıllara gelindiğinde Türkiye'nin en tanınan oyuncularından biri olmuştu.İngiltere'de bulunduğu dönemde İngiliz yapımcılar tarafından Ajan James Bond karakterini canlandırması için teklif aldı, ancak anlaşmaya varılamadı. İtalya'da da ilgi gördü, John Arkin adıyla tanındı. Ancak dil sorunu yüzünden fazla ilerleyemedi.
Yıkılmayan Adam filminde
Sosyal içerikli filmlerde de rol aldı ancak asıl ününü Malkoçoğlu serisiyle yaptı.
1982 yılında senaryosunu yazdığı "Dünyayı Kurtaran Adam" , dünya sinema tarihindeki en kötü 100 film arasına girmeyi başardı.
1992 yılında televizyonun yükselişiyle dizi oyunculuğu yapmaya başladı.
Yaklaşık 300 filmde oynayan Cüneyt Arkın yönetmen, yapımcı ve senaryo yazarı olarak da sinemaya katkıda bulundu.
At binmede ve karatede uzman sporcu unvanına yanı sıra, alkol, uyuşturucu ve gençliğimiz konulu sayısız konferans veren ve bunlarla ilgili teşekkür beratları ve onur ödülleri alan oyuncu, Betül Cüreklibatır ile evlidir, iki çocuk babasıdır.
- Ödüllerinden:
1969 VI. Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (İnsanlar Yaşadıkça)
1972 IV. Adana Altın Koza Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Yaralı Kurt)
1976 XIII. Antalya Altın Portakal Film Festivali, En iyi Erkek Oyuncu Ödülü (Mağlup Edilemeyenler)
1999 XXXVI. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Yaşam Boyu Onur Ödülü
- Oyuncu filmografisinden:
Kaderin Mahkumları 1963
Aşk ve Kin 1964
Satılık Kalp 1965
Malkoçoğlu 1966
Pranga Mahkumu 1967
Artık Sevmiyeceğim 1968
İnsanlar Yaşadıkça 1969
Yarım Kalan Saadet 1970
Oyun Bitti 1971
Yaralı Kurt 1972
Acı Hayat 1973
Belalılar 1974
Şafakta Buluşalım 1975
Mağlup Edilemeyenler 1976
Baskın 1977
İnsanları Seveceksin 1978
Kanun Gücü 1979
Kartal Murat 1980
Unutulmayanlar 1981
Son Savaşçı 1982
Vahşi Kan 1983
Yaşadıkça 1984
Son Darbe 1985
Tokatçılar 1986
Sürgündeki Adam 1987
Yasak İlişki 1988
Av 1989
İki Başlı Dev 1990
Tanık 1992
Gülün Bittiği Yer 1998
Oğulcan 2000
Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu 2006
Çılgın Dersane 2007
- Yönetmen filmografisinden:
Şahin 1976
Sevgili Oğlum 1977
Ölüm Görevi 1978
Kanun Gücü 1979
Rüzgar 1980
Önce Hayaller Ölür 1981
Bir Kaç Güzel Gün İçin 1984
Mahkum 1985
Kavga 1986
Asılacak Adam 1987
Bombacı 1988
Oğulcan 2000
- Senarist filmografisinden:
Kanun Gücü 1979
Önce Hayaller Ölür 1981
Dünyayı Kurtaran Adam 1982
Çöl 1983
Vahşi Kan 1984
Kaçış 1985
Kavga 1986
Asılacak Adam 1987
Şafak Sökerken 1988
Eski Silah 1989
- Yapımcı filmografisinden:
Vatandaş Rıza 1979
Önce Hayaller Ölür 1981
Son Savaşçı 1982
İntikam Benim 1983
Ölüm Savaşçısı 1984
Silah Arkadaşları 1986
(derleme)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 26.10.2009 - 01:11
#51
Gönderim zamanı 01.11.2009 - 02:34
Fedakar Dağcı (The Mountain)
Yönetmen: Edward Dmytryk
Senaryo: Ranald MacDougall, Henri Troyat
Eser: Henri Troyat
Görüntü Yönetmeni: Franz Planer
Müzik: Daniele Amfitheatrof
Yapımcı: Edward Dmytryk ( Paramount Pictures)
Tür: Dram, Macera
Yapım yılı, ülkesi: 1956, ABD
Süre: 105 dakika
Oyuncular:
Spencer Tracy
Robert Wagner
Claire Trevor
Anna Kashfi
- Konu:
Hindistan-Fransa seferini yapan bir uçak, bir köyün yakınındaki dağa çakılır. Kurtarma ekipleri, geçit vermeyen dağın tepesine ulaşmakta güçlük çekmektedir. Durumdan yararlanarak uçağın ölen yolcularının paralarını ve değerli eşyalarını alıp zengin olma hayalleri yaşayan hırslı bir genç dağa doğru yola koyulur. Bir zamanlar usta bir dağcı olan ama artık köşesine çekilen yaşlı ağabeyi de hem genç adamı engellemek, hem de yaşaması olası yolcuları kurtarmak için kardeşinin peşine düşer...
- Film hakkında:
Farklı niyetler taşıyan iki kardeşin öyküsünü anlatırken, bir yaşam kurtarmak adına kardeşine bile sırt dönen yaşlı dağcı aracılığıyla insancıl mesajlar veren film, zamanında çok beğenilmiş ve eleştirmenlerden tam not almıştı.
Çekildiği yıla göre oldukça ileri teknoloji kullanılmış ve gerçek mekanlarda çekilmiş olan "Fedakar Dağcı"nın dağa tırmanma ve inme sahneleri nefes kesiciydi. O dönemin dağcılık tekniklerini oldukça ayrıtılı ve doyurucu bir biçimde göz önüne getirmesiyle seyri ilginç ve keyifli olan filmde özellikle yaşlı dağcıyı oynayan usta oyuncu Spencer Tracy'nin performansı mükemmeldi.
BAFTA Ödül adayı olan film, Türkiye'de ilk gösterime girdiğinde "Dağların Fedaisi" adıyla oynatılmıştı.
NOT: Filmin yönetmeni Edward Dmytryk hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Spencer TRACY hakkında:
(1900 - 1967)
ABD'li sinema ve tiyatro oyuncusu.
Milwaukee Wisconsin'de doğdu.
Bir çok okul değiştirdikten sonra, okulu bırakarak 1917 yılında orduya katıldı.
Sonrasında 1921 yılında Milwauke Sanat Okulu'nu bitirdi. Ripon Koleji'ne devam etti. Bu arada tiyatroda "The Truth"(Gerçek) adlı ilk oyununu oynadı. 1920'li yıllar boyunca Michigan, Kanada ve Ohio'da tiyatrolarda rol aldı.
A Guy Named Joe filminde (arkada)
1923 yılında aktris Louise Treadwell ile evlendi.
1930 yılında tutulan Broadway oyunu "The Last Mile"da oynadı. Bu oyunda onu izleyen ve beğenen Fox Stüdyoları'nın dünyaca ünlü usta yönetmenlerinden John Ford aynı yıl oyuncuyu ilk filmi olan "Up the River"da oynattı.
Hollywood'a taşınan Tracy, 1935 yılına kadar 25 filmde oynadı.
1935 yılında Metro Goldwyn Mayer Stüdyoları ile anlaştı.
Captains Courageous (1937) ve Boys Town (1938) ile iki kez Akademi Ödülü (Oscar) kazandı.
Without Love filminde Katherine Hepburn ile
1941 yılında ünlü aktris Katherine Hepburn ile ilişkisi başladı.
Katolik Tracy, karısından boşanmadı ama ölene kadar Katherine Hepburn ile birlikte oldu.
Birlikte 9 film çevirdiler.
Sinema yaşamı süresince 74 filmde yer aldı.
En iyi aktör dalında 9 kez Oscar'a aday oldu ve 2 kez bu ödülü almayı başardı.
AFI (American Film Institute)'in 100 yılın 100 starı listesinde 9. sırada yer aldı.
Son filmi "Guess Who's Coming to Dinner"ın bitmesinden 17 gün sonra, 10 Haziran 1967 günü yaşama veda etti.
Bad Day at Black Rock filminde
Hollywood'un gerçekçi aktörlerinden olan Spencer Tracy ölümünden yıllar sonra bile gelmiş geçmiş en iyi aktörler arasında gösterildi ve sanatı yeni oyunculara örnek oldu.
1988 yılından bu yana Los Angeles'taki Kaliforniya Üniversitesi başarı gösteren oyunculara "Spencer Tracy Ödülü" vermektedir
- 2 Oscar dışında 6 ödülü daha ve 16 adaylığı bulunan aktörün ödüllerinden:
1969 BAFTA Awards, En İyi Erkek Oyuncu ( Guess Who's Coming To Dinner / Beklenmeyen Misafir)
1958 National Board of Review /USA, En İyi Erkek Oyuncu (The Old Man and the Sea / Yaşlı Adam ve Deniz)
1955 Cannes Film Festival, En İyi Erkek Oyuncu ( Bad Day at Black Rock / Zafer Madalyası )
1938 Academy Awards /USA, En İyi Erkek Oyuncu (Captains Courageous)
1939 Academy Awards /USA, En İyi Erkek Oyuncu (Boys Town)
- Filmografisinden:
Guess Who's Coming To Dinner ( Beklenmeyen Misafir) 1967
It's a Mad, Mad, Mad, Mad World ( Çılgın Dünya)1963
How the West Was Won ( Batının Zaferi) 1962
Judgment at Nuremberg (Nuremberg Mahkemesi) 1961
Yaşlı Adam Ve Deniz (The Old Man and the Sea) 1958
The Mountain (Fedakar Dağcı) 1956
Zafer Madalyası ( Bad Day at Black Rock)1955
Broken Lance (Kırık Mızrak) 1954
Plymouth Adventure ( Plymouth Macerası) 1952
The People Against O'Hara 1951
Father of the Bride ( Gelinin Babası) 1950
The Sea Of Grass (Yeşil Çayırlar) 1947
Without Love 1945
The Seventh Cross (Yedinci Haç) 1944
A Guy Named Joe 1943
Woman Of The Year (Yılın Kadını) 1942
Tortilla Flat 1941
Northwest Passage 1940
Boys Town 1938
Captains Courageous 1937
Fury ( Öfke) 1936
Looking for Trouble 1934
The Power and the Glory 1933
The Painted Woman 1932
Up the River 1930
(tr.wikipedia.org, imdb.com, movies.msn.com)
#52
Gönderim zamanı 11.11.2009 - 03:17
Üç Arkadaş
Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo:
Muammer Çubukçu
Metin Erksan
Memduh Ün
Ertem Göreç
Aydın Arakon
Atıf Yılmaz
Eser: Turgut Ören
Görüntü Yönetmeni: Turgut Ören
Müzik: Abdullah Yüce
Yapımcı: Talat Emin (Emin Film)
Tür: Dram, Duygusal
Yapım yılı, ülkesi: 1958, Türkiye
Süre: 85 dk
Oyuncular:
Muhterem Nur
Fikret Hakan
Semih Sezerli
Salih Tozan
Faik Çoşkun
Mualla Sürer
- Konu:
Üç bekâr arkadaş olan 30 yaşlarındaki niyetçi Murat, aynı yaşlardaki ayakkabı boyacısı Mıstık ve 60 yaşlarındaki gezginci fotoğrafçı Artin, İstanbul’da, Arnavutköy’ün ara sokaklarında, bir konak eskisi içinde kiracı olarak yaşamaktadırlar. Bir gün yolları parkta rastladıkları kör bir işportacı kız olan Gül'le kesişir...
- Film hakkında:
Film, üç yoksul insanın, körüklü makinesiyle şipşak fotoğraf çeken sokak fotoğrafçısı Mösyö Artin'in, güvercini ve tavşanıyla niyet çektiren Murat'ın, ayakkabı boyacısı Mıstık'ın onca yoksulluklarına karşın parkta karşılaşıp aralarına aldıkları gözleri görmeyen Gül'ü mutlu etmek ve gözlerinin açılmasını sağlamak için yaptıkları fedakârlıkları anlatır.
Bugünün dünyasında bulunmayan veya çok az raslanan, küçük çıkarlara, küçük hesaplara dayanmayan gerçek sevgi, dostluk ve dayanışma ruhunu şiirsel bir anlatımla ele alan ve gerek sinema tarihimiz açısından, gerekse yönetmen Memduh Ün’ün filmografisi açısından önemi büyük olan "Üç Arkadaş" , Türk Sineması'nda yeni bir dönemi başlattı.
Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay'a göre, büyük bir içtenlik ve sıcaklıkla işlendiği için sinemamızın ilk önemli klasiklerinden biri olmayı başaran film, defalarca izlenecek bir soyluluk ve sadelik içeriyordu.
Turgut Ören'in aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan, diyaloglarının bir bölümünü Orhan Kemal'in yazdığı, Memduh Ün’ün gerçek bir klasik sinema ustası olduğunu kanıtladığı ve sinemamızın en iyilerinden biri kabul edilen "Üç Arkadaş", Agah Özgüç'ün Dost dergisi adına düzenlediği "En İyi On Türk filmi" soruşturmasında birinci oldu. Zamanın hükümeti ise, Cannes Film Festivaline katılmasına izin vermedi.
Diğer yandan film, Muhterem Nur'u şöhretinin zirvesine yerleştirirken, Fikret Hakan, Salih Tozan ve Semih Sezerli'nin oyunculuk düzeyleri de doruğa çıkmıştı.
"Üç Arkadaş" 1971 yılında yönetmen Memduh Ün tarafından yeniden çekildi, ancak, ilk yapımdaki etkiyi yaratamadı.
NOT: Filmin yönetmeni Memduh Ün hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Muhterem NUR hakkında:
1930 yılında Manastır / Yugoslavya'da doğdu.
Gerçek adı Aysel Kısa'dır.
Anne ve babasını hiç tanımadı.
Yugoslav hükümetinin baskıları altında kalan Manastır Türkleri arasında başlayan göçle birlikte o da çok küçük yaşlarında yakınlarıyla birlikte Türkiye’ye göç etti. Diğer göçmenlerle birlikte önce Tekirdağ’a yerleştirildiler. Daha sonra İstanbul'a geldiler.
İlk öğrenimini Eyüp'te yaptı.
Genç kızlığında uzun yıllar fabrika işçisi olarak çalıştı.
Sinemaya o günlerde tesadüfen tanıştığı ünlü ses sanatçısı ve aynı zamanda dönemin en büyük film yapımcısı Halk Film’inde ortağı olan Suzan Yakar Rutkay’ın desteğiyle 1951 yılında "Yıldızlar Revüsü" filminde figüran olarak başladı.
Kısa sürede başrollere yükselerek bir çok film çevirdi.
Filmlerinde kent soylu kadın tipinin dışına çıkarak daha çok ezilen ve yok sayılan "masum kadın" tiplemesiyle tanındı. Yeşilçam’ın en çok ağlayan, en çok ağlatan, mendil parçalatan kadını olarak ad yaptı. 1950’li ve 1960’lı yıllarda hâsılat rekorları kıran filmleriyle Türk Sineması'nın seyirci profiline en çok katkıda bulunan en önemli kadın oyuncularından biri oldu.
1958 yılında çevirdiği "Üç Arkadaş" filmiyle büyük bir ün yaptı.
Üç Arkadaş filminde
Ancak, Muhterem Nur’un özel yaşamı da sanki filmlerde canlandırdığı kadınlar gibi kırıklıklarla, kırgınlıklarla ve yalnızlıklarla doluydu. Dönem oyunculuğuna bağlı kalması nedeniyle bir süre sonra film çeviremez olan oyuncu, 1965 yılından itibaren sinema çalışmalarını azaltarak dansöz olarak sahneye çıkmaya başladı. 1967’de ise şarkıcı olarak sahnelerde göründü.
Ardından tekrar sinemaya dönerek aralıklı yıllarla 2002'ye kadar sinemada yer aldı.Yaklaşık 170 film çevirdi; tv dizilerinde de oynadı.
1985 yılından bu yana şarkıcı Müslüm Gürses ile evli olan Muhterem Nur'a bir yazısında şöyle değinir Murathan Mungan:
"... İnsanlar Muhterem Nur'a merhamet duyarlar. Üç arkadaşın kör kızıdır o. Hep mazlumdur. Hep himayeye muhtaçtır. Hep elinden tutulmak ister. Kaderin sillesini yemiştir, iyi kalplidir, derli topludur. Mendil taşır, iç çeker, nemli gözlerle ufka bakar..." (Express, 1995)
- Ödüllerinden:
1972 IV. Adana Altın Koza Film Şenliği, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü (Kara Gün)
1998 XVII. İstanbul Film Festivali, Onur Ödülü
2008 III.Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali, Sinema Onur Ödülü
- Filmografisinden:
Esrarlı Gözler 2008
Bir Akıllı Bir Deli 2002
Yalnızlık Korkusu 1988
Küskünüm 1986
İkizler 1985
Sev Yeter 1984
Son Akın 1982
Zeytin Gözlüm 1980
Ayyaş 1974
Kaderim 1973
Gecekondu Rüzgarı 1972
Kara Gün 1971
Sevenler Ölmez 1970
Dağlar Kızı Reyhan 1969
Urfa İstanbul 1968
Kocadağlı 1967
Zalimler 1966
Dağ Çiçeği 1965
Paylaşılmayan Sevgili 1964
Çapraz Delikanlı 1963
Mağrur Kadın 1962
Sabırtaşı 1961
Mahallenin Sevgilisi 1960
Aşkın Acıları 1959
Üç Arkadaş 1958
Gelin Ayşem 1957
Bırakın Yaşayalım 1956
Karacaoğlan 1955
Ölüme Giden Yol 1954
Sarı Zeybek 1953
Boş Beşik 1952
Beni Mahvettiler 1951
(sanatsozluk.com, turksineması.com, beyazperde.mynet.com)
#53
Gönderim zamanı 16.11.2009 - 10:08
Aşk Bahçesi (Splendor In The Grass)
Yönetmen: Elia Kazan
Senaryo: William Inge
Görüntü Yönetmeni: Boris Kaufman
Müzik: David Amram
Tür: Dram , Duygusal
Yapım yılı, ülkesi: 1961, ABD
Süre: 124 dk
Yapım: William İnge ve Elia Kazan
Oyuncular:
Natalie Wood
Warren Beatty
Gary Lockwood
Pat Hingle
Sandy Dennis
Lou Antonio
- Konu:
Kırılgan güzel Deanie ile zengin bir ailenin oğlu olan uçarı Bud, birbirlerini çok sevmelerine karşın, genç kızın tutucu annesiyle genç adamın hırslı ailesinin baskıları sonucu ayrılırlar. Deanie bundan sonra kendini toparlayamaz, intihar girişiminde bulunur, bir akıl hastahanesine yatırılır. Hastahanede resme merak salar, iyileşmeye başlar. Aradan yıllar geçer, bir gün Deanie ve Bud karşılaşırlar. Deanie kendini toparlamış, yaşama yeniden sarılmıştır. Bud ise hayallerini gerçekleştiremeyip sıradan bir insan olarak kalmıştır...
- Film hakkında:
"Piknik"(1955) ve "Otobüs Durağı"yla(1956) tanınan Pulitzer ödüllü yazar William Inge, senaryoyu gençliğinde duyduğu yaşanmış bir öyküden yola çıkarak kaleme aldı. 1920'lerde Kansas'ta geçen öyküde, birbirini seven iki genç ailelerinin baskıları yüzünden ayrılmak zorunda kalıyorlardı.
Belki de herkesin, kimi dönemlerinde yaşadığı ama farketmediği, kuralları bir kalemde silip, çizgilerin ötesine dolandığı anlara ait aşırı duygu ayrıntılarıyla yüklü olan ve bitiminde yoğun bir keder duygusu yaşatan "Aşk Bahçesi" , gençlik aşkları üzerine etkisini hala kaybetmemiş hüzünlü bir klasik olarak sinema tarihinde yerini aldı.
Aşkın evrenselliğini işlerken, tutkulu veya karşılıksız aşkların insanın yarınlarını nasıl olumsuz etkileyebileceğini de gözler önüne seren; geçmiş zamanlarda ve bugün de, sadece Amerikan taşrasında değil, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan toplumsal baskı, aile baskısı gibi kavram ve olguların hiç değişmediği mesajını cesur bir biçimde veren film, insanın belli bir çizgiden sonra yazgısının peşisıra çaresizce sürüklenebileceğini de vurguluyordu.
Sağlam senaryosu yanında mükemmel yönetim ve oyunculuğu ile sinema dünyasından ve izleyicilerden olumlu eleştiriler alan filmdeki oyunuyla Natalie Wood, En İyi Kadın Oyuncu dalında 1962 Academy Awards(Oscar), 1962 Golden Globes,1962 Laurel Awards ve 1963 BAFTA Awards adayı oldu.
Warren Beatty ise yine filmdeki oyunuyla En İyi Erkek Oyuncu dalında 1962 Golden Globes adayı oldu.
Toplam 6 adaylığının yanısıra biri Oscar olmak üzere 2 Ödülü bulunan filmde, Hollywood sinema tarihinin ilk "French kiss - Fransız öpücüğü", Natalie Wood ve Warren Beaty arasında gerçekleşmişti.
"Gençlik Biterken" adıyla da tanınan "Aşk Bahçesi" , adını Romantik dönemin önde gelen İngiliz şairlerinden William Wordsworth'un bir şiirinden almaktadır:
"Though nothing can bring back the hour
Of splendor in the grass, of glory in the flower
We will grieve not, but rather find
Strength in what remains behind."
Şiir, kimi çevirmenlerce;
"Sararan çimenlerin
yeşilliğini,
solan çiçeklerin
güzelliğini
hiçbir şey geri getiremez.
Fakat, her şeye rağmen
hayat üzülmeye değmez."
dizeleriyle, diğer kimi çevirmenlerce ise;
"Otların görkemli güzel,
Çiçeklerin mağrur,
Bulutların sonsuz olduğu zamanı
Çok gerilerde bıraktık.
Yas tutmak yok artık.
Çünkü biz,
Anılarımızla güçlüyüz."
dizeleriyle çevrilmiştir.
- Filmin ödüllerinden:
1962 Academy Awards(Oscar), En İyi Özgün Senaryo Ödülü
1961 Photoplay Awards, Gold Medal Ödülü
NOT(1): Filmin yönetmeni Elia Kazan hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
NOT(2): Filmin kadın başrol oyuncusu Natalie Wood hakkında 'Unutulmayan Filmler' başlığından bilgi edinebilirsiniz.(Batı Yakasının Hikayesi / West Side Story)
**********
Warren BEATTY hakkında:
ABD'li, Oscar'lı sinema oyuncusu, yönetmeni, yapımcısı, senaryo yazarı.
1937 yılında Richmond, Virginia'da (ABD) doğdu.
Tam adı Henry Warren Beatty'dir.
1959 yılında Northwestern Üniversitesi'nden mezun oldu.
O yıl William Inge'nin "A Loss of Roses" oyunu ile Broadway'de dikkatleri çekti.
1961'de aynı yazarın eserinden Elia Kazan tarafından sinemaya aktarılan "Splendor in the Grass" filmi ile uluslararası şöhrete kavuştu.
1967'de ilk kez yapımcılığını üstlendiği "Bonnie and Clyde" ile güçlü oyunculuğunun yanı sıra zirve hedefleri olduğunu da gösterdi. Bu film 10 dalda Oscara aday gösterildi.
Bonnie and Clyde filminde
30 yıllık sinema kariyerinde yapımcılığını üstlendiği filmler birçok kez Oscar adaylığına layık görüldü.1990 yılında oyuncu/yönetmen olarak çektiği "Dick Tracy" filmi yedi dalda Oscar'a aday gösterildi ve hasılat sıralamasında en yukarılarda yer aldı. Hem oyuncu, hem yönetmen, hem yazar ve hem de yapımcı olduğu filmler ise 11 kez Oscara aday gösterildi. "Heaven Can Wait / Cennet Beklesin" (1978) ve "Reds / Kızıllar" ile dört dalda Oscar'aa aday gösterilen ikinci sinema adamı oldu..
Tv dizilerinde de yer alan sanatçı, sinema oyuncusu Shirley MacLaine' in kardeşidir ve 1992 yılından beri aktris Annette Bening ile evlidir.
- Sinema yaşamı boyunca 31 Ödülün yanısıra 35 de adaylığı bulunan Warren Beatty'nin ödüllerinden:
45. San Francisco Film Festivali Onur Ödülü (2002)
1998 L. A. Film Critics Association Awards, En İyi Senaryo Ödülü (Bulworth)
1982 Academy Awards (Oscar), En İyi Yönetmen Ödülü (Reds / Kızıllar)
1982 Golden Globes, En İyi Film ve En İyi Yönetmen Ödülü (Reds / Kızıllar)
1981 L. A. Film Critics Association Awards, En İyi Yönetmen Ödülü (Reds / Kızıllar)
1979 Golden Globes, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Heaven CanWait /Cennet Beklesin)
- Oyuncu filmografisinden:
Town & Country (Minik Kaçamaklar) 2001
Bulworth 1998
Love Affair (Aşk Hikayesi) 1994
Bugsy 1991
Dick Tracy 1990
Ishtar 1987
Reds (Kızıllar) 1981
Heaven Can Wait ( Cennet Beklesin) 1978
Shampoo (Şampuan) 1975
The Parallax View ( Parallax Esrarı) 1974
McCabe ve Bayan Miller 1971
The Only Game in Town (Kadın ve Kumar) 1970
Bonnie and Clyde 1967
Mickey One 1965
Lilith 1964
All Fall Down 1962
Splendor in the Grass (Aşk Bahçesi) 1961
- Yönetmen filmografisinden:
Bulworth 1998
Dick Tracy 1990
Reds (Kızıllar) 1981
Heaven Can Wait ( Cennet Beklesin) 1978
- Senarist filmografisinden:
Down to Earth (İkinci Şans) 2001
Bulworth 1998
Reds (Kızıllar) 1981
Shampoo (Şampuan) 1975
- Yapımcı filmografisinden:
Heaven Can Wait ( Cennet Beklesin) 1978
Bonnie and Clyde 1967
(cix1.com, sinematurk.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.11.2009 - 10:11
#54
Gönderim zamanı 26.11.2009 - 15:18
Karşı Pencere (La Finestra Di Fronte)
Yönetmen: Ferzan Özpetek
Senaryo: Ferzan Özpetek, Gianni Romoli
Görüntü yönetmeni: Gianfilippo Corticelli
Müzik: Andrea Guerra
Yapımcı: Tilde Corsi, Gianni Romoli
Tür: Dram
Yapım yılı, ülkesi: 2003 / Türkiye, İtalya, İngiltere, Portekiz
Süre: 106 dk
Oyuncular:
Raoul Bova
Giovanna Mezzogiorno
Serra Yılmaz
Massimo Girotti
Flippo Nigro
- Konu:
"Belki de aşkı ilk zamanlarda olduğu gibi korumanın tek yolu yasak olan bir aşkı seçmektir..."
Dokuz yıldır evli olan Giovanna ile kocası Filippo yolda yaşlı bir adamla karşılaşırlar. Hafızasını kaybeden yaşlı adamın hayatlarına girmesiyle genç kadının da yaşamı değişmeye başlar. Evliliği pek yolunda gitmeyen genç kadının karşı pencereden gözlediği komşusuna duyduğu platonik aşk ve yaşlı adamın geçmişten yansıyan kırık aşk hikayesi ikisinin de yaşamlarını etkilemeye başlar. Genç kadın için artık yaşamını sorgulama zamanıdır. Karşı pencerelerden görünen yaşamlar insanlara acaba neden cazip gelir, kendi yaşamlarını değiştirmek insanlar için o kadar zor mudur?..
- Film hakkında:
"İnsan hayalleri için yaşar. Eğer hayaller yoksa, bugün yatıp yarın kalkmanın bir nedeni yoksa hayat gerçekten çok zor ve yaşanmaz hale gelir..."
Ferzan Özpetek'in hafıza, aşk ve yaşam üzerine duygusal bir sorgulamaya girdiği dördüncü filmi "Karşı Pencere" ödül rekoru kırdı. Sanat filmi olarak da adlandırılan klâsik sinema anlayışı ve modern sinema tekniklerinin harmanlanması ile Ferzan Özpetek tarzından uzaklaşmadan, kişiliğini koruyarak yapılan "Karşı Pencere", İtalya vizyonunda büyük ilgi gördü ve sayısız ödülle baştacı edildi.
Roma'da yaşayan genç bir evli çiftin, yıllar önce Yahudi soykırımını yaşayan bir adam ile kesişen öykülerini konu alan film , Amerika'da yayınlanan Entertaintment Weekly dergisinin 'En etkileyici finale sahip 40 film' listesinde yer aldı.
"Casablanca"dan "Rüzgar Gibi Geçti"ye, "Rocky"den "Godfather"a kadar tüm zamanların en çok izlenen ve beğenilen filmlerinin bulunduğu listede, "Karşı Pencere"nin güzel yıldızı Giovanna Mezzogiorno'nun final sahnesindeki bakışı da sinema tarihine geçmiş oldu.
“Karşı Pencere” nin müzikleri de filmin güzelliğine katkıda bulundu ve izleyenleri etkisi altına aldı.
- Ödüllerinden:
2003 David Di Donatello Ödülleri, En İyi Film Ödülü
2003 David Di Donatello Ödülleri, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü( Giovanna Mezzogiorno)
2003 David Di Donatello Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü(Massimo Girotti)
2003 David Di Donatello Ödülleri, En İyi Müzik Ödülü (Andrea Guerra)
2003 David Di Donatello Ödülleri Sinema Okulu, En İyi Yönetmen Ödülü (Ferzan Özpetek)
2003 XXXVIII. Uluslararası Karlovi Vary Festivali, En İyi Film Ödülü
2003 XXXVIII. Uluslararası Karlovi Vary Festivali, En İyi Yönetmen Ödülü(Ferzan Özpetek)
2003 XXXVIII. Uluslararası Karlovi Vary Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü( Giovanna Mezzogiorno)
2004 XXV. Seattle Film Festivali, En İyi Film Ödülü
2004 XXXI. Flanders Uluslararası Film Festivali, En İyi Yönetmen Ödülü (Ferzan Özpetek)
NOT: Filmin yönetmeni Ferzan Özpetek hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Serra YILMAZ hakkında:
Tiyatro ve sinema oyuncusu, çevirmen.
1954 yılında İstanbul'da doğdu.
Sanat hayatına Şehir Tiyatroları'nda başladı.
Fransa'da Université de Caen, psikoloji bölümünden mezun oldu.
Dostlar Tiyatrosu'nda yer aldı.
Harem Suare filminde
"Şekerpare" (1983) filmindeki oyunuyla yaptığı çıkışı, daha sonra rol aldığı filmlerde sürekli yükseltti. Her rolün altından başarıyla kalkan Yılmaz, çoğunlukla Türk Sineması'nın ses getiren filmleri yanı sıra yurt dışında da nitelikli yapımlarda göründü. İtalyan sinema dünyasında ad yaptı.
Ferzan Özpetek'in vazgeçilmez oyuncusu konumundaki sanatçı, "Karşı Pencere" filminde çizdiği başarılı kompozisyonla bir kez daha kendisinden söz ettirdi.
1990'lı yılların başlarında yakalandığı kanseri , gördüğü tedavinin yanısıra direnme gücüyle de yenmeyi başaran Serra Yılmaz, anadili gibi konuştuğu Fransızca ve İtalyanca'dan anında çeviri yapmasıyla tanınmaktadır.
Sanatçı tv dizilerinde de oynamaktadır.
Vanilya Ve Çikolata filminde
- Ödüllerinden:
1999 XXXVI. Antalya Film Şenliği, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Harem Suare)
1999 XXI. Siyad Türk Sineması Ödülleri, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Harem Suare)
2002 XXI. İstanbul Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu
2003 VIII. Sadri Alışık Ödülleri, En İyi Kadın Oyuncu
2007 Fransa, Palmes Académiques nişanıyla şövalyelik unvanı
2007 İtalya, Ordine della Stella della Solidarieta nişanı
- Filmografisinden:
Ses 2009
Bir Ömür Yetmez 2007
Vanilya Ve Çikolata 2004
Karşı Pencere 2003
Dokuz 2002
O Da Beni Seviyor 2001
Güle Güle 2000
Harem Suare 1999
Ağır Roman 1997
Hollywood Kaçakları 1996
İz 1994
Tersine Dünya 1993
Karılar Koğuşu 1989
Afife Jale 1987
Kupa Kızı 1986
Bir Yudum Sevgi 1984
Seni Seviyorum 1983
(sinema.com, cinefan.net, sinemalar.com)
#55
Gönderim zamanı 26.11.2009 - 16:00
#56
Gönderim zamanı 26.11.2009 - 22:33
#57
Gönderim zamanı 26.11.2009 - 23:25
#58
Gönderim zamanı 27.11.2009 - 03:26
Ayrıca, yorum için teşekkür ederim.
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 05.12.2009 - 22:14
#59
Gönderim zamanı 05.12.2009 - 21:52
Bonnie ve Clyde ( Bonnie And Clyde)
Yönetmen: Arthur Penn
Senaryo: Robert Benton, David Newman
Görüntü Yönetmeni: Burnett Guffey
Müzik: Charles Strouse
Yapımcı: Warren Beatty (Warner Bross)
Tür: Dram, Duygusal, Suç, Biyografi
Yapım yılı, ülkesi: 1967, ABD
Süre: 111 dk
Oyuncular:
Warren Beatty
Faye Dunaway
Gene Hackman
Michael J. Pollard
Estelle Parsons
Gene Wilder
- Konu:
Clyde bir araba çalarken Bonnie ile tanışır ve aralarında bir aşk başlar. Birlikte şehirden, şehire dolaşıp soygun yapan çiftin ünü gittikçe yayılır. Bu ünle birlikte ikilinin cesareti de artar ve akıllı bir insanın kolay kolay girişmeyeceği işlere girişmeye başlarlar. Ne var ki peşlerine düşen polis çemberi daralttıkça barınacak yer bulmaları zorlaşır ve yaşamları giderek daha büyük tehlikeye girer. Gerek aralarındaki aşk, gerekse cesaretleri halk arasında her ne kadar sempati uyandırsa da yasalarda duyguya yer yoktur...
- Film hakkında:
ABD'de "1929 Dünya Ekonomik Bunalımı" döneminde yaşanan öykü, hırsızlık kariyeri çok başarılı olmayan Clyde Barrow'un (1909 - 1934) çaldığı arabanın sahibinin kızı Bonnie Parker'ın (1910 - 1934), Clyde'a aşık olmasıyla başlar ve ABD tarihinin en ünlü soyguncularının doğmasına yol açar. Eyaletler arasında gezerek sürekli banka soygunları yapan ve hatta cinayetler işleyen çift, bütün bunlara karşın halkın gözünde kahramanlaşırlar. Çağdaş Robin Hood'lar olarak kabul edilen genç aşıkların suç dosyası giderek kabarınca ABD polisinin amansız takibine uğrayacaklar ve bu takip kanlı bir şekilde sonuçlanacaktır.
Gerçek Bonnie Parker ve Clyde Barrow'un arandıkları dönemde polisteki dosyaları
Bonnie Parker ile Clyde Barrow'un gerçek yaşam öyküsünden yola çıkılarak yapılan ve iki suçluyu kahraman olarak sunan film , aşırı şiddet içeren sahneleri sergilemekten çekinmemiş ve şiddetin yanı sıra cinsellik unsurunu da ön plana çıkararak bu konudaki diğer filmlerin önünü açmıştır.
Usta yönetmen Arthur Penn, filmini tam 1960'lara uygun bir üslup içinde, belli biçim oyunlarıyla, sınırlı, ama gösterişli kamera hareketleriyle, oldukça hızlı bir kurguyla anlatılır. Filmde kullanılan ve daha sonra dönem filmlerinde çok taklit edilen bir banjo müziğiyle, o yıllara -bunalıma rağmen- eşlik eden neşeli ve çocuksu havaya ulaşır. Bu kırsal kesim ABD'si fonu üzerindeki soygun öyküsü, Burnett Guffey'in nefis görüntüleriyle bir görsel şölene dönüşür.
Eve polis baskını, Buck'ın ölümü, Bonnie'nin köyünü ziyaret, iki genç insanın ilk kez aşk yapması ve Clyde'ın çocuksu sevinci...Sonunda ise, iki efsane kahramanın makineli tüfeklerden yağmur gibi yağan kurşunların altında, sarsılarak, sanki dans eder gibi öldürülmeleri, çalılıklardan havalanan kuşlar...
Final ve kimi sahneleri yavaşlatılmış çekimle verilen bu şiddet ve kıyım, "şiddetin ozanı" olarak nitelendirilen bir diğer usta yönetmen Sam Peckinpah'ın sinemasını da haberler gibidir.
Sinema eleştirmenlerinin; "Sayısız taklidi yapıldı, ama film hala hepsinin en iyisi." (Leonard Maltin); "Filmin formülü şu: Kaba komediden birden fişek gibi patlayan kanlı bölümlere atlamak ve hepsini pop-Freud'çu bir bağ ile birbirine bağlamak! ..." (John Simon); "Hem komedi, hem trajedi, hem eğlenceli, hem de Amerikan toplumunda silah ve şiddetin varlığı üzerine derinlemesine bir düşünme olarak mükemmel biçimde çalışıyor." ( Roger Ebert) gibi yorumlar getirdikleri "Bonnie ve Clyde", Yeni Hollywood Dönemi olarak adlandırılan sinema kuşağının başlangıç filmi olarak kabul edilir.
1960'ların Hollywood'u için oldukça cesur bir yapım olan ve sinema tarihinin birçok tabusunu kıran "Bonnie ve Clyde", Amerikan Film Enstitüsü'nün "tüm zamanların en iyi 100 filmi" listesinde 1998'de 27'inci sırada, 2007'de 42'inci sırada yer aldı.
- İkisi Oscar olmak üzere 20 Ödülü ve 22 adaylığı bulunan "Bonnie ve Clyde"ın ödüllerinden:
1967 New York Film Critics Circle Awards, En İyi Senaryo (Robert Benton, David Newman)
1968 Academy Awards(Oscar), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Estelle Parsons)
1968 Academy Awards(Oscar), En İyi Kurgu ( Burnett Guffey)
1968 BAFTA Awards, Umut Veren Kadın Oyuncu (Faye Dunaway)
1968 BAFTA Awards, Umut Veren Erkek Oyuncu (Michael J. Pollard)
1968 David di Donatello Awards, En İyi Yabancı Kadın Oyuncu (Faye Dunaway)
1968 Laurel Awards, En İyi Dram/Aksiyon
1968 Laurel Awards, En İyi Kadın Oyuncu (Faye Dunaway)
1968 National Society of Film Critics Awards/ABD, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Gene Hackman)
1968 National Society of Film Critics Awards/ABD, En İyi Senaryo (Robert Benton, David Newman)
1969 Kinema Junpo Awards, En İyi Yabancı Film
1969 Kinema Junpo Awards, En İyi Yabancı Yönetmen (Arthur Penn)
NOT: Filmin yönetmeni Arthur Penn hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
NOT: Filmin erkek başrol oyuncusu Warren Beatty hakkında, "Splendor in the Grass" filminden bilgi edinebilirsiniz.
**********
Faye DUNAWAY hakkında:
Oscar Ödüllü sinema oyuncusu.
"Her şey için sorumluluk alamazsınız; böyle bir kontrole sahip olamazsınız.
Bir noktadan sonra her şey elinizden kayıp gider. O an hayatınızın değiştiği andır..." (Faye Dunaway)
1941 yılında Bascom, Florida'da (ABD) doğdu.
Tam adı Dorothy Faye Dunaway'dir.
Boston Üniversitesi'nde Tiyatro Sanatları bölümünde okuduktan sonra Elia Kazan ve Robert Whitehead'in yönetimindeki Lincoln Merkez Repertuar Kumpanyası'na katıldı.
Broadway dışı bir oyun olan "Hogan's Goat"da gösterdiği olağandışı performans onun için bir çıkış oldu ve yönetmen Otto Preminger'le bir sözleşme yapmasını sağladı. 1967'de birlikte ilk filmi olan "Hurry Sundown"ı çektiler.
Ancak, şöhreti "Bonnie and Clyde" filmi ile yakaladı.
Bu film onun sanat hayatında bir dönüm noktası oldu. En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'ne ve aynı dalda Altın Küre'ye aday gösterildi, BAFTA ödülünü aldı.
1968'de yine çok önemli bir film olan "İkili Oyun" (The Thomas Crown Affair)'da Steve McQueen'le birlikte oynadı ve oyunuyla ses getirmeyi başardı.
The Thomas Crown Affair (İkili Oyun) filminde
Bundan sonra yer aldığı birkaç projenin tökezlemesinin ardından 1970'te oynadığı "Little Big Man" büyük başarı kazandı.
1973 yılında ABD'li rock müzisyeni Peter Wolf'la evlendi.
1974'te Roman Polanski'nin ünlü kara filmi "Chinatown"da oynadı.
Klasikler arasına giren bu filmdeki Evelyn Cross Mulwray rolü "Bonnie ve Clyde" dan beri gösterdiği en iyi performanstı ve ona Oscar, Altın Küre ve BAFTA adaylıklarını getirdi. Aynı yıl oynadığı "The Towering Inferno"nun çok iş yapması da Dunaway'in bir eksiksiz bir star olarak da sinemada var olduğunu ispatladı.
1975'te "Akbabanın Üç Günü" (Three Days of the Condor)'nde Robert Redford'la başrolü paylaştı, bu politik gerilim filmi çok iyi eleştiriler almıştı.
1976 yılında hırslı bir televizyon yapımcısını canlandırdığı Sidney Lumet'in iğneleyici kara komedisi "Network" geldi, ve ona üçüncü girişiminde nihayet Oscar'ı kazandırdı.
Network( Şebeke) filminde
1981 yılında Joan Crawford'un hayatını didik didik edip gizli yönlerini ortaya döken bir biyografik film olan "Mommie Dearest"te oynadı, sonuç felaket oldu ve ona En Kötü Oyuncu Ahududu Ödülü şeklinde geri döndü.
Çekici fiziği ile genelde tutkulu, zeki, maceracı, hırslı kadınları oynayan sanatçı, sinema perdesinde canlandırdığı güçlü ve yılmayan kadın portresiyle çalıştığı her yönetmenden büyük övgüler aldı.
- Bazı filmlere yönetmen, yapımcı ve senarist olarak da imza atan, 18 Ödülü ve 26 adaylığı bulunan Dunaway'in ödüllerinden:
1977 Academy Awards (Oscar), En İyi Kadın Oyuncu (Network/Şebeke)
1977 Golden Globes, En İyi Kadın Oyuncu (Network/Şebeke)
1977 David di Donatello Awards, En İyi Yabancı Kadın Oyuncu (Network/Şebeke)
1968 David di Donatello Awards, En İyi Yabancı Kadın Oyuncu (Bonnie and Clyde)
1968 Laurel Awards, En İyi Kadın Oyuncu (Bonnie and Clyde)
- Filmografisinden:
La Rabbia ( Öfke) 2008
Cougar Club ( Puma Kulübü) 2007
Love Hollywood Style 2006
Blind Horizon (Kör Ufuklar) 2003
The Yards ( Çeteler Savaşı) 2000
Gia 1998
In Praise Of Older Women 1997
The Chamber ( Büyük Sır) 1996
Don Juan De Marco 1995
Arizona Dream (Arizona Rüyası) 1993
The Two Jakes ( Dedektif Jake) 1990
Burning Secret (Yakıcı Gerçek) 1988
Barfly (Alkolik) 1987
Supergirl ( Süperkız) 1984
The Champ ( Şampiyon) 1979
Eyes of Laura Mars (Laura Mars'ın Gözleri) 1978
Network ( Şebeke) 1976
Three Days of the Condor (Akbabanın Üç Günü) 1975
Chinatown ( Çin Mahallesi) 1974
The Three Musketeers (Üç Silahşörler) 1973
Doc ( Çirkin Kahraman) 1971
Little Big Man (Küçük Dev Adam) 1970
The Arrangement 1969
The Thomas Crown Affair (İkili Oyun) 1968
Bonnie And Clyde 1967
( sinema12.8m.com, sinematurk.com, dvdclub.com.tr, portalistan.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 05.12.2009 - 22:15
#60
Gönderim zamanı 20.12.2009 - 10:57
Kara Çarşaflı Gelin
Yönetmen: Süreyya Duru
Senaryo: Vedat Türkali
Eser: Bekir Yıldız (3 hikayesinden)
Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur
Müzik: Sadık Gürbüz, Bedirhan Kırmızı
Yapımcı: Süreyya Duru (Murat Film)
Tür: Dram
Yapım yılı,ülkesi: 1975, Türkiye
Süre: 90 dk
Oyuncular:
Semra Özdamar
İhsan Yüce
Aliye Rona
Menderes Samancılar
Hüseyin Peyda
Aytaç Arman
Hakan Balamir
Konu:
Mutlak itaatı bekleyen ağa için köyde yaptırdığı kuyu bir lütuftur; kafası kızdığında kuyuyu yıkıp köylünün suya ulaşma yolunu güçleştirmeyi haklı sayar. Zara Ana'nın büyük oğlu Müslüm, iktidarın el değiştirebilme ihtimalini aklına getirebilen tek kişi olur. Müslüm'ün evde ve köye attığı adımlar zamanla başkalarını da cesaretlendirmeye başlayacaktır...
- Film hakkında:
"Kara Çarşaflı Gelin"e, bir bakıma Süreyya Duru, Vedat Türkali ve Bekir Yıldız üçlüsünün ortak çalışması denilebilir. Türkali, Yıldız'ın üç farklı öyküsünü bir araya getirerek senaryolaştırırken, Duru da bundan kendi filmografisinin olduğu kadar Türk sinemasının da başyapıtlarından birini kotarmanın üstesinden gelmiş. Filmi oluşturan öykülerin üçü de yarı feodal ilişkilerin egemenliğini sürdürdüğü Doğu Anadolu'da geçiyor. Egemen sınıfın sömürüye dayalı acımasız baskısı, gelenek ve göreneklerin çağdışı bir yaşama dayalı olarak sürdürülmesi beraberinde trajediyle sonuçlanan bir dizi olaya zemin hazırlıyor.
Süreyya Duru, Vedat Türkali'nin acıyı ve çaresizliği bir oya gibi işlediği senaryodan yola çıkarak farklı kişiliklerin feodal ilişkilerden kaynaklanan gelenek göreneklere tutsak düşmelerinin şiirini yazıyor. Kara Çarşaflı Gelin, Doğu Anadolu gerçeğini çarpıcı, çarpıcı olduğu denli de gerçekçi bir açıdan anlatan Türk sinemasının başyapıtlarından biri... Türk sinemasının bilinen klişe normlarının çok ötesinde olgun ve kusursuz sinema dilinin yanında toprağa dayalı bir sömürünün ana nedenlerini de olaylara fon yapan, yaşanmış yaşanan ve belki bundan sonra da uzun süre yaşanacak sorunları dile getiriyor. Onun içindir ki bu film sansür engeline tam üç kez takılmış sonunda ancak Danıştay kararıyla seyircisinin karşısına çıkabilmiştir.
- Ödüller:
1977 XIV. Antalya Film Şenliği, En İyi Film
1977 XIV. Antalya Film Şenliği, En İyi Senaryo (Vedat Türkali)
1977 XIV. Antalya Film Şenliği, En İyi Kadın Oyuncu (Semra Özdamar)
1977 XIV. Antalya Film Şenliği, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Hüseyin Peyda)
1978 Karlov Vray Film Şenliği (Çekoslavakya), Sendikalar Birliği Özel Ödülü
NOT: Filmin yönetmeni Süreyya Duru hakkında 'Sinemanın Ustaları' başlığından bilgi edinebilirsiniz.
**********
Aliye RONA hakkında:
(1921 - 1996)
Dera'da (Suriye) doğdu.
Gerçek soyadı Dilligil'dir.
Beyoğlu Akşam Kız Sanat Okulu'nda okudu. 1930'ların sonlarında Kadıköy Halkevi'nde amatör olarak tiyatro oyunculuğuna başladı. Ulvi Uraz, Avni Dilligil ve Arena tiyatrolarında sahneye çıktı.
1947 yılında 'Kerim'in Çilesi' adlı filmle sinemaya geçti.
Her rolü başarı ile oynayabilen gerçek bir oyuncu olduğunu kısa sürede kanıtladı ve 1953 yapımı "Mahallenin Namusu” filmindeki rolüyle 'En Beğenilen Karakter Oyuncusu' ödülü olarak tunçtan bir kadın heykeli aldı.
"İyi kadın" veya "kötü kadın" ayırt etmeksizin sayısız karakteri canlandırdı; özellikle çocuklarına kol kanat geren, onları ve yaşamını herkesten korumaya yönelik Anadolu kadınlarını başarıyla oynadı. Bunun yanısıra soğuk ve ince hesaplı "salon kadını"na da filmlerinde hayat verdi.
1962 yılı yapımı "Yılanların Öcü" filmindeki Irazca Ana tiplemesiyle adını, sinemaseverlerin belleğine adeta kazıdı.
"Yılanların Öcü" filminde
İçlerinde Türk Sineması'nın yüz akları da olan 200 civarında filmde oynadı.
İzmir Şehir Tiyatrosu'nda birlikte çalıştığı Zihni Rona ile evliydi.
Aliye Rona, 27 Ağustos 1996 günü yaşama veda etti.
Ömrünün son günlerinde kaldığı, Pendik'te bulunan bir huzur evinde yaşanan sağlık ve şiddet olayları televizyonlarda gündeme gelmiş ve Aliye Rona bu huzur evinde çok kötü bir halde bulunmuştu.
- Ödüllerinden:
1965 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Hepimiz Kardeşiz) 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Zalimler)
1968 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Son Gece)
1969 Adana Altın Koza Film Festivali, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Hepimiz Kardeşiz)
- Filmografisinden:
Acı Zafer 1994
Berlin in Berlin 1993
Kavgamız 1989
Emanet 1988
Tapulu Irgat 1987
Zehirli Çiçek 1986
Katiller De Ağlar 1985
Kaşık Düşmanı 1984
Yürek Yarası 1982
Yılanı Öldürseler 1981
Topraktan Bir Canım1980
Uçurumdaki Kadın 1979
Son Sabah 1978
Yuvanın Bekçileri 1977
Yazgı 1976
Bunalım 1975
Kuma 1974
Gelin 1973
Bir Garip Yolcu 1972
Öldüren Şehir 1971
Yaban Gülü 1970
Ala Geyik 1969
Acı Yıllar 1968
Son Gece 1967
Çalıkuşu 1966
Bitmeyen Yol 1965
Mor Defter 1964
Büyük Yemin 1963
Kiralık Koca 1962
Aşkın Saati Gelince 1961
Kırık Kalpler1960
Serseri 1959
Vicdan Azabı 1958
Fakir Kızın Kısmeti 1956
Bozkurt Obası 1954
Mahallenin Namusu 1953
Bergama Sevdaları 1952
Kanlı Döşek 1949
Silik Çehreler 1948
Kerim'in Çilesi 1947
(genelforum.gen.tr, kimkimdir.gem.tr, Burçak Evren/oykuleroykuculer.blogcu.com)
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Türk filmlerine 'korsan' kıyağı |
İnternet | Haberci |
|
|
|
Filmlerde Aşk... |
Seni Seviyorum... | _RomantizmA_ |
|
|
|
Röntgen filmlerine dikkat |
Sağlık | Haberci |
|
|
|
YouTube sinema filmleri için çalışıyor - Gazeteport |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Anime Dizi Anime Filmler Dvd Bası 1,5tl |
Seri ilanlar | neroicek |
|
|
3 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 3 ziyaretçi, 0 gizli