İçerik değiştir



- - - - -

Sinemanın Ustaları


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 35 yanıt verildi

#1 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 07.01.2009 - 13:17


Gönderilen Resim

Osman F. SEDEN (1924 - 1998)

Yönetmen, senarist, yapımcı ve oyuncu.

İstanbul'da doğdu.
Osman Fahir Seden, meslek yaşamına daha çocuk yaşlardayken, yabancı filmlerin altyazılarını tercüme ederek başladı.

İstanbul Üniversitesi'nde Hukuk eğitimi aldı. Yaşamı boyunca 100'ün üzerinde senaryo yazıp, film yönetti. Yönetmenliğini yaptığı filmlerde küçük rollerde yer aldı. Lütfi Akad'la senaryo çalışmaları yaptı. Bir çok filmini çektiği Seden Film Şirketi'ni kurdu.

1951 yılında Kani Kıpçak`ın yönettiği "İstanbul Kan Ağlarken" adlı filmin senaryosunu yazarak sinemaya girdi. 1956`da ilk filmi Kanlarıyla Ödediler'i çekti. 1959`da çektiği "Düşman Yolları Kesti" adlı filmle Türk sinemasının önemli yönetmenleri arasına girdi.

Genellikle duygusal filmler çekmesine rağmen ilk dönemlerinde Feridun Karakaya'nın unutulmaz tiplemesi Cilali İbo serisi gibi filmleri de yönettti. Sinema filmlerinin dışında son dönemlerde pek çok TV dizisinin yönetmenliğini yaptı.

1940'larda genel anlamda tiyatro etkisi altında olan ve sinema dilinin olanaklarını kullanma adına pek de yaratıcı olmayan Türk sinemasının çehresini değiştirmek yönünde dinamik, heyecanlı, hareketli, çekim ve kurgu tekniklerinden azami ölçüde faydalanan, hayatın içinden alınmış gerçek olayları perdeye taşıyan filmler yaptı.

Filmlerinin çoğunun senaryosunu da yazıp, Türk sinemasının en çok film çeken yönetmenleri arasında yer alan ve sanat yaşamı boyunca pek çok ödül kazanan Seden'e, Kültür Bakanlığı tarafından 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanı verildi.

- Atilla Dorsay 'ın gözünden Osman F.Seden:
"...Bir zamanlar hakkında oldukça ağır yazılar yazmıştım. Yeşilçam geleneğinin en kötü yanlarını temsil ediyordu benim için; yüzeysellik, ağdalı bir anlatım, tür ayrımına kesin uyma, klişe kişilikler, yalama olmuş konuşmalar... Ama sonradan onun aynı zamanda Yeşilçam'ın öylesine görkemli biçimde halkımızın gözdesi ve etkileri hala süregelen bir kitle iletişim aracı olmasının da başlıca mimarlarından biri olduğunu anlayacaktım. O zaten Yeşilçam'a etki yapmış biri değildi.Bizzat Yeşilçam'ı oluşturanlardan biriydi. O belki de Oscar Wilde gibi dehasını gündelik yaşama koymuş, filmlerine ancak yeteneği kalmıştı. Bir Ada vapurunda, Büyükada'da bir sahil kahvesinde, bir Antalya festivalinde, bir panel öncesi ve sırasında ondan kapabilecekleriniz sonsuzdu. O, gerçek, katışıksız ve tam bir İstanbul efendisiydi, çok yaşamış ve yaşadıklarını damıtmış bir Osmanlı-Türk aydınıydı..."

* Filmografisinden:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

- Yönetmen olarak:
Nice Yıllardan Sonra 1997
Suçlu 1989
Gecelerin Kadını 1983
Silah Arkadaşları 1977
Çirkin Dünya 1974
Mazi Kalbimde Yaradır 1970
Çalıkuşu 1966
Bana Annemi Anlat 1963
Aşktan da Üstün 1960
Kanlarıyla Ödediler 1955

- Senarist olarak:
İlk Aşk 1997
Karanfilli Naciye 1984
Toprağın Oğlu 1978
Cilalı İbo Teksas Fatihi 1971
Sefiller 1967

- Yapımcı olarak:
Zühre 1996
Yeniden Doğmak 1987
Mahkum 1972
Düğün Gecesi 1966
İzmir Ateşler İçinde 1959

- Oyuncu olarak:
Hasret Sancısı 1982 (Doktor)
Zübük 1980 (Meclis başkanı)
Yüz Numaralı Adam 1978 (Patron)
Ateş Böceği 1975 (Vatandaş)
Külhan Aşkı 1962 (Minibüs yolcusu)


(tr.wikipedia.org, tulumba.com.tr)

NOT: Yönetmenin, bir Türk Sineması Klasiği olan "Düşman Yolları Kesti" adlı filmini, 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:18


#2 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.01.2009 - 00:55

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Martin Scorsese (1942)

Akademi Ödülü, BAFTA ve Altın Küre sahibi ABD'li film yönetmeni, senarist ve yapımcı.

New York City'de doğdu.
Babası Luciano Charles Scorsese, annesi Catherine Scorsese 'dir.
Bir İtalyan-Amerikan aileden gelmektedir. Çocukluğu astım hastalığıyla mücadele ile geçti


1960 yılında New York Üniversitesi Sinema bölümüne girdi. 1964 yılında mezun oldu ve 1966'da New York Üniversitesi'nden film dalında master derecesi aldı.

Amerikan yeni dalga akımının önemli temsilcilerinden biri olan Scorsese, 70'li yıllarda Taxi Driver, Mean Street, Raging Bull gibi filmler yaptı. 80'de komedi filmlerinden, İsa'nın yaşamına farklı bakış açısı getiren 'günaha son çağrı 'filmine kadar farklı hikâyeler anlatttı, 90'lı yıllarda ise Casino ve Goodfellas gibi filmlerle suç unsularlarını işledi.

Sinematografik mimarisinin yanı sıra, temel dramatik arayışları olan hıristiyanlık, suç, adalet ve şiddet unsurlarını işleyen hikâye ve karekterleri ile başarılı oldu.

Onu ünlü yapan Taxi Driver (1976) filmindeki yönetmenlik başarısıdır. Birçok filmde Robert De Niro ile çalışmıştır.

Filmlerinde genelde ortadan ya da sondan başlayarak anlatma tarzını kullanır; Goodfellas, Casino gibi.

1997 Amerikan Film Enstitüsü tarafından verilen AFİ Yaşam Boyu Başarı Ödülü'ne layık görüldü. 2007 yılında 2007'de Köstebek (The Departed) isimli filmiyle, En İyi Yönetmen dalında Oscar ödülünün sahibi oldu.


*Filmografisinden

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

- Yönetmen olarak:

Eve Dönüş Yok 2006
Köstebek 2006
Göklerin Hakimi 2004
New York Çeteleri 2002
Yaşamın Kıyısında 1999
Kundun 1997
Casino 1995
Masumiyet Yaşı 1993
Korku Burnu 1991
Sıkı Dostlar 1990
New York Üçlemesi 1989
Günaha Son Çağrı 1988
Paranın Rengi 1986
Saatler Sonra 1985
Kızgın Boğa 1980
The Last Waltz 1978
New York, New York 1977
Taksi Şoförü 1976
Alice Artık Burada Oturmuyor 1974
Italianamerican 1974
Arka Sokaklar 1973
Boxcar Bertha 1972
Street Scenes 1970
I Call First 1967
Kapımı Çalan Kim? 1967
The Big Shave 1967
It's Not Just You, Murray! 1964

- Senarist olarak:

Casino (1995)
Masumiyet Yaşı(The Age of Innocence) (1993)
Sıkı Dostlar · Goodfellas (1990)
Arka Sokaklar · Mean Streets (1973)
Who's That Knocking at My Door? (1967)

- Oyuncu olarak:

Val Lewton: The Man in the Shadows (2007)
The Searchers: An Appreciation (2006)
Edge of Outside (2006)
Köpekbalığı Hikâyesi (Shark Tale) (2004)
A Decade Under the Influence (2003)
Düşler · Dreams (1990)


- Ödülleri:

1976: Cannes Film Festivali Palme d'Or Award, Taxi Driver
1976: Cannes Film Festivali International Grand Prize Award, Taxi Driver
1976: Los Angeles Film Critics Association Yeni Jenerasyon Ödülü
1976: National Society of Film Critics,En iyi yönetmen, Taxi Driver
1980: National Society of Film Critics,En iyi yönetmen, Raging Bull
1985: Independent Spirit,En iyi yönetmen, After Hours
1986: Cannes Film Festivali,En iyi yönetmen, After Hours
1990: Venice Film Festivali,En iyi yönetmen, GoodFellas
1990: Los Angeles Film Critics Association,En iyi yönetmen, GoodFellas
1990: New York Film Critics Circle,En iyi yönetmen GoodFellas
1990: National Society of Film Critics,En iyi yönetmen, GoodFellas
1990: BAFTA,En iyi yönetmen, GoodFellas
1990: BAFTA, En iyi uyarlama senaryo, GoodFellas
1993: National Board of Review,En iyi yönetmen, The Age of Innocence
1993: Independent Feature Project Gotham Award, Hayat Boyu Başarı Ödülü
1993: BAFTA Britannia
1995: American Society of Cinematographers Yönetim Kurulu Ödülü
1995: Venedik Film Festivali Golden Lion Award,Yaşamboyu Başarı Ödülü
1995: ShowEast Cecil B. DeMille Award,Yaşamboyu Başarı Ödülü
1996: Artists Rights Foundation: John Huston Award for Artists Rights
1997: American Film Institute,Yaşamboyu Başarı Ödülü
2003: Golden Globe, En iyi yönetmen, Gangs of New York
2007: Oscar, En iyi yönetmen, The Departed


(sinematurk.com,tr.wikipedia.org, sinemalar.com)

NOT: Yöetmenin, Kızgın Boğa (Raging Bull) adlı filmini, 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:20


#3 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 08.02.2009 - 13:11

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Bernard ROSE

Yönetmen, senaryo yazarı


4 Ağustos 1960'da Londrada doğdu.

Şeker Adamın Laneti (Candyman) (1992)Ölümsüz Sevgi(1994) ve Anna Karenina (1997) filmleriyle adından söz ettiren Rose, sanatçı biyografilerine ve uyarlamalara ağırlık veren bir yönetmen

**********
"...Gerçek yönetmenin oyuncularını iyi seçen ve onlara ne yapmaları gerektiğini söylemeyen yönetmen olduğunu savlayan İngiliz yönetmen Bernard Rose,ilginç bir kariyere sahip, bağımsız bir ruh, renkli bir kişilik... Frankie Goes To Hollywood'un 'Relax'ı, UB40'ın 'Red Red Wine'ı gibi kült parçaların video klibini çekmiş, başarılı bağımsız filmler çekerken arada Hollywood'un kapısını çalmayı da ihmal etmemiş.'İzleyeni olmayan filme film denmez' diyor ve 'Çoğu filmin illa bir mesaj bulundurma kaygısı vardır ki sebebini anlamış değilim. Önemli olan sanattır. İki film düşünün ki, senaryosundan platosuna kadar her şeyleri aynı. Ama verdikleri mesaj farklı ise ortaya bambaşka bir film çıkar. Hollywood'un en önemli amaçlarından biri de Amerikan ideolojisini satmaktır. Amerikan arabasından rüyasına, kızına kadar. Ama hiçbir şey beyazperdede göründüğü gibi değil! Bunu unutmayalım' biçiminde ilginç bir uyarıda bulunuyor..

Müziğe büyük tutkusu olan, piyano çalan Rose, filmlerinde bir hikâyeyi anlatırken müziği ağırlıklı olarak kullanıyor, diyaloglar yerine sahneye uygun müzik kullanıyor; öyle ki bazı sahnelerinde, müzik filmi götürüyor. Yönetmene göre bu, çok daha etkili oluyor.

Bernard Rose, 'Oyuncu ne kadar tanınmışsa, işiniz o kadar zor. O zaman, film boyunca izleyici sadece oyuncunun gözlerinin içine bakıyor. Geriye kalan hiçbir şeyle ilgilenmiyor. Ne senaryo, ne de çekim...' sözleriyle de dikkat çekiyor." (Tempo Dergisi)

- Filmografisinden:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Anna Karenina (1997)
Şeker Adamın Laneti (Candyman) (1992)
Ölümsüz Sevgi (Immortal Beloved) (1994)
Snuff-movie 2005
Ivansxtc 2000
Chicago Joe And The Showgirl 1990

(derleme)

NOT: Yönetmenin 'Anna Karenina' adlı filmini 'Unutulmayan Filmler' başlığı altında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:23


#4 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 08.02.2009 - 13:56

UB40'ın 'Red Red Wine'ı gibi kült parçaların video klibini çekmiş,

bu benim için yeterli *fiuv
Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#5 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 15.02.2009 - 20:06

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Gönderilen Resim

Steven Spielberg (1946)

ABD'li sinema yönetmeni, yapımcısı ve senarist.


Filmleri büyük gişe başarıları kazanmış, tüm zamanların en çok hâsılat yapan yapımlarına imza atmıştır. Premiere dergisince film endüstrisindeki en güçlü ve en etkili figürdür. Ayrıca Life dergisi yönetmeni, kendi jenerasyonundaki en etkili kişi olarak liste başı yapmıştır. 70'lerden 90'lara üç önemli döneme damgasını vuran ve uluslararası arenada hit olup en çok gişe başarısı kazanmış Jaws, E.T. ve Jurassic Park filmlerini yönetmiş, sinema endüstrisinin köşe başlarından birini tutan DreamWorks Pictures'ı kurmuştur.

Filmlerinde birbirinden farklı temalar kullanmış, macera ve bilimkurgunun en başarılı örneklerine imza atmış, son yıllarda dramatik öğeler üzerine yoğunlaşmış, aile, savaş, ilişkiler ve terörizm konularında filmler çekmiştir. Filmlerinde II. Dünya Savaşı önemli yer tutmaktadır. Spielberg filmleri sayısız kez oskarla ödüllendirilmiştir. Orijinal film müzikleri için John Williams'ı seçen yönetmen, en çok Tom Hanks,Harrison Ford ve Richard Dreyfuss gibi oyuncularla çalışmıştır.

Gönderilen Resim

Cincinnati, Ohio'da dünyaya geldi.
Tam adı: Steven Allan Spielberg
Spielberg'ün soyadı kökleri 17. yüzyıla uzanan Macar Yahudisi akrabalarının Avusturya'da yaşadığı Spielberg kentinden gelmektedir.

Küçük yaşlarda sinemaya duyduğu büyük ilgiyle hayaller kuran Spielberg, daha sonraları American Film Institute'ye verdiği bir röportajda, ilk kurgusunun oyuncak trenlerini çarpıştırması olduğunu söyleyecekti. Henüz buluğ çağına gelmeden, arkadaşlarıyla birlikte 8mm'lik macera filmleri çeken Spielberg, filmlerin gösterimini evde para karşılığında yapıyor, ablası da misafirlere pop corn satıyordu.

Spielberg ilk ödülünü 13 yaşındayken adını Escape to Nowhere koyduğu 40 dakikalık savaş türündeki filmiyle kazandı. 1963 yılında Phoenix, Arizona Dream'daki Arcadia High School'a devam ederken Spielberg ilk uzun metrajlı bağımsız filmini yazıp yönetti. 140 dakikalık bir bilimkurgu filmi olan ve daha sonra Close Encounters'ı çekerken ona ilham verecek Firelight'ı 400 dolarlık bir bütçeyle çekip, 100 dolar kazandı. Firelight, Spielberg'in ilk büyük tanıtım başarısı oldu, zira Phoenix gazeteleri 16 yaşındaki bu çocuğun büyük gelecek vaat ediğini yazıyordu.

Üç kez UCLA'nın University of Southern California's School of Cinema-Television bölümüne sinema eğitimi almak için müracaat etmesine rağmen, kabul edilmemişti. Spielberg, hem UCLA'ya kabul edilmeyişi hem de Vietnam savaşında askere alınması riskine karşı ailesinin isteği yüzünden Long Beach'taki California State University'ye kaydoldu. Henüz mezun olmadan sinema tutkusuyla kendini Universal Studios'un kurgu bölümünde haftanın üç günü para almadan çalışan bir stajyer olarak buldu ve film kariyeri bu şekilde başladı.

1968'de, Universal Studios'ta çalışırken ilk kısa filmi olan Amblin'i çekti. Universal TV başkan yardımcısının 24 dakikalık filmi görmesinden sonra, 21 yaşındaki Spielberg kendisiyle uzun vadeli kontrat imzalanan en genç yönetmen olacaktı. Daha sonraları ona profesyonel anlamda yönetmenlik yolunu açan bu kısa filmin anısına ilk prodüksiyon şirketinin adını da Amblin' koyacaktı.

1969'da California State University'deki eğitimini Universal Studios'la imzaladığı anlaşma nedeniyle bırakıp, profesyonel olarak yönetmenlik yapmaya başladı. Spielberg'in Universal Studios'taki ilk işi Joan Crawford'un başrolde oynadığı TV dizisi Night Gallery'ydi. 1977'de hayata gözlerini yumana kadar Spielberg'le yakın dost olan Crawford, kendisiyle röportaj yapmak için Night Gallery'nin setine gelen Detroit Free Press'ten Shirley Eder'e Spielberg için şunları söyledi: "Git onunla röportaj yap, çünkü o tüm zamanların en büyük yönetmeni olacak!"

Gönderilen Resim

Universal Studios, Spielberg'ün işlerinden çok memnun kalınca yönetmenle 3 TV filmi için yeni bir anlaşma daha imzaladı. Bunların ilki Richard Matheson'un romanından uyarlanan 1971 tarihli Duel'di.

Spielberg, yola 1974 tarihli The Sugarland Express'le devam ettikten sonra, ona kariyerinin ilk yıllarında büyük bir başarı getirecek olan Jaws filmi için 1975'te kamera arkasına geçti. Kurgu, film müziği ve ses dallarında 3 oskarı kucaklayan filmin gişe hasılatı 100 milyon dolar oldu.

Jaws 2'yi çekmesi yönünde yapılan teklifleri reddeden Spielberg, 1977'de çocukluğundan beri çekmeyi düşündüğü UFO'larla ilgili olan Close Encounters of the Third Kind için kamera arkasındaydı. Film en iyi sinematografi dalında Vilmos Zsigmond'a Oscar Ödülü kazandırdı.

1979'da Pearl Harbor'la ilgili ironik değerlendirmeler yaptığı 1941 filmini çekti.
1941, gişede istediği başarıyı yakalayamayınca Spielberg, George Lucas ve ekibiyle bir macera filmi için kolları sıvadı: Raiders of the Lost Ark. Film en iyi sanat yönetimi dalında Oscar Ödülü aldı, Spielberg'e ikinci en iyi film Oskar adaylığı getirdi ve 1981 yılının en çok gişe hasılatı kazanan yapımı oldu.

1982'de Spielberg ikinci bilimkurgu filmi için kamera arakasındaydı: The Extra-Terrestrial. ET yönetmenin 1993'te çekeceği Jurassic Park'a kadar en çok gişe hasılatı yapan ve Spielberg'in en kişisel filmi oldu. 4 dalda Oscar kazandı.
1984'de Spielberg, star-wars filmlerini çeken George Lucas'ın hikâyesini yazdığı yeni filmi Indiana Jones and the Temple of Doom'u çekti. Film en iyi efekt dalında Oscar ödülünün sahibi oldu.

Güneş İmparatorluğu ve The Color Purple filmlerinden sonra serinin ikincisi Indiana Jones and the Last Crusade için 1989'da kamera arkasındaydı. 1989 yılı Spielberg'ün 2 film çektiği ilk yıl oldu. Zira aynı yıl Always'i de izleyiciyle buluşturan Spielberg, gişede istediği sonucu alamadı. Ancak Always, Audrey Hepburn'ün oynadığı son film olarak sinema tarihindeki yerini aldı.

Always'in yarattığı hayal kırıklığından sonra Peter Pan'ın hikâyesi The Hook'u beyaz perdeye uyarlayan Spielberg, gişede beklediği başarıyı elde edemedi. 1993'te, yeniden bir macera filmi çekmek için kolları sıvayan yönetmen bu kez Michael Crichton'ın romanından beyaz perdeye uyarlayacağı Jurassic Park için iş başındaydı. Film en iyi ses, görüntü efektleri ve en iyi ses dallarında olmak üzere toplam üç Oscarın sahibi oldu ve E.T.'den sonra tüm zamanların en çok ticari başarı kazanan filmiydi.

Gönderilen Resim

1993'te ayrıca, Oskar Schindler'in gerçek özyaşam öyküsünü beyaz perdeye taşıdığı ve ona en iyi yönetmen, en iyi film de olmak üzere toplam 7 dalda Oscar kazandıracak Schindler's List 'i(Schindler'in Listesi) çekti. 1100 kişiyi kendi hayatını kaybetmeyi göze alarak Nazi kampından kurtaran Oskar Schindler'in hayatı, birçok eleştirmen tarafından yönetmenin en önemli ve olgun filmi olarak tanımlansa da, Spielberg filmin en önemli filmi olduğunu kabul etmekte, ancak E.T.'yi en büyük filmi olarak birinci sıraya koymaktadır. American Film Institute tüm zamanların en iyi 10 filmi listesinde Schindler's List'e yer vermiştir.

Jurassic Park ve Schindler's List'in başarılarıyla geçen 1993, Spielberg'ün film şirketi Dreamworks'ün de kuruluş tarihiydi. Zira Spielberg 1997'de kendini Jurassic Park, The Lost World'ü çekerken yönetmen koltuğunda buluncaya kadar DreamWorks için çalıştı.

Aynı yıl yeniden bir tarihi drama için kolları sıvayan yönetmen Amistad'ı çekti. Spielberg, 1998'de ona ikinci kez en iyi yönetmen oskarı kazandıracak 2. dünya savaşındaki kişisel bir hikâyeyi anlattığı Saving Private Ryan(Er Ryan'ı Kurtarmak) için yönetmen koltuğundaydı.

2001 yılında yakın arkadaşı Stanley Kubrick'in yıllardır çekmeyi planladığı final projesi A.I.: Artificial Intelligence'i çekti. Efsane yönetmen Billy Wilder, filmin çok önemli olduğunu ancak hakkının teslim edilmediğini belirtti.
Philip K. Dick'in romanından beyaz perdeye aktarılan ve Roger Ebert'in 2002'nin en iyi filmi olarak nitelendirdiği Minority Report, gişede 300 milyon dolar hasılat yaptı.

Aynı yıl Salt Lake City'de yapılan Kış Olimpiyatları'nın açılış töreninde, geleneksel olimpiyat bayrağını taşıma görevi Spielberg'e verildi. Yönetmen ayrıca 1965'te kaydolduğu ve sinema kariyeri yüzünden bıraktığı California State University'deki eğitimini de 2002'de tamamladı. Mezuniyetinin senelerce uzamasını montaj süreci 33 yıl boyunca süren bir filme benzeten yönetmen, elektronik sanatlar ve sinema dalında lisansını aldı. Okuldaki profesörlere mesleki deneyim olarak Saving Private Ryan, Schindler's List ve Jurassic Park filmlerini sundu.

Spielberg daha sonra Catch Me If You Can(2002), The Terminal (2004) War of the Worlds (2005) Munich (2005) filmlerinin yönetmenliğini yaptı. Munich 5, War of the Worlds 3, Catch Me If You Can 2 dalda Oscar'a aday oldu.

Spielberg filmlerinde farklı temalar kullanmaktadır. Sıradan insanların kendilerini sıra dışı durumların içinde bulduğu konsept ağırlık kazanmaktadır. Duel, Jaws, Close Encounters of the Third Kind, E.T. the Extra-Terrestrial, Empire of the Sun, Hook, Jurassic Park, Saving Private Ryan, Catch Me if You Can, War of the Worlds ve Munich bu temaya örnektir. Bilimkurguya olan düşkünlüğünün babasından geldiğini açıklayan yönetmen, filmlerinde aile bağları üzerinde de sıklıkla durmuş, naif, merak ve inanç duygusu gelişmiş bir duruş geliştirmiştir. Özellikle çocuk ve ebeveyn ilişkileri ekseninde gelişen konular üzerine gitmiştir. Anne babası ayrı çocuklar, ilgisiz babalar, aile sorunları yanında II. dünya savaşı başta olmak üzere, savaş, terörizm, ırkçılık gibi global konularla da yakından ilgilenmiştir.

- Filmografisinden:

Gönderilen Resim

Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı (2008)
Dünyalar Savaşı (2005)
Münih (2005)
Terminal (2004)
Sıkıysa Yakala (2004)
Azınlık Raporu (2002)
Yapay Zeka (2001)
Er Ryan'ı Kurtarmak (1998)
Amistad (1997)
The Lost World: Jurassic Park (1997)
Schindler'in Listesi (1993)
Jurassic Park (1993)
Kanca (1991)
Daima (1989)
Indiana Jones: Son Macera (1989)
Güneş İmparatorluğu (1987)
The Color Purple (1985)
Indiana Jones and the Temple of Doom (1984)
E.T. The Extra-Terrestrial (1982)
Raiders of the Lost Ark (1981)]] (1985)
1941 (1979)
Üçüncü Türden Yakınlaşmalar (1977)
Jaws (1975)
The Sugarland Express (1974)
Duel (1971)
Amblin' (1968)
Firelight (1964)

Gönderilen Resim

- Ödüllerinden:
1982 En İyi Sinema Filmi Altın Küre Ödülü (Drama) - E.T. the Extra-Terrestrial
1987 Irving G. Thalberg Ödülü
1993 En İyi Yönetmen Akademi Ödülü - Schindler'in Listesi
1993 En İyi Film Akademi Ödülü - Schindler'in Listesi
1993 En İyi Yönetmen Altın Küre Ödülü - Schindler'in Listesi
1993 En İyi Sinema Filmi Altın Küre Ödülü (Drama) - Schindler'in Listesi
1993 BAFTA En İyi Yönetmen Ödülü - Schindler'in Listesi
1993 BAFTA En İyi Film Ödülü - Schindler'in Listesi
1998 En İyi Yönetmen Akademi Ödülü - Er Ryan'ı Kurtarmak
1998 En İyi Yönetmen Altın Küre Ödülü - Er Ryan'ı Kurtarmak
1998 En İyi Sinema Filmi Altın Küre Ödülü (Drama) - Er Ryan'ı Kurtarmak
2001 İngiliz Komutan Şövalyelik Nişanı
2004 Fransız Légion d'honneur
2008 Cecil B. DeMille Ödülü

(derleme)

NOT: Yönetmenin Bela(Duel) adlı filmini, 'Unutulmayan Filmler' başılığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:25


#6 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 22.02.2009 - 12:33

Gönderilen Resim

Erdoğan TOKATLI

Sinema yönetmeni.


1939 yılında Denizli'de doğdu.
Galatasaray Lisesi'ni bitiren Erdoğan Tokatlı; yazar, çevirmen ve yönetmen olan ağabeyi Atilla Tokatlı'nın izinden giderek, 1960 yılında Memduh Ün'ün yönettiği 'Mahallenin Sevgilisi' filmiyle yönetmen yardımcısı konumuyla sinemaya girdi.

1965 yılında Son Kuşlar adlı filmiyle yönetmenliğe başladı ve başarılı bir ilk film denemesi ortaya koydu. Film, 1966 yılında 3.Antalya Film Şenliği'nde, Selma Güneri'ye 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' kazandırdı.

Yılmaz Güney ile 'Eşrefpaşalı' filmini çektikten sonra 70'li yılların fotoroman ve 80'li yılların video furyasında ticari filmler yönetti.

1986 yapımı 'Güneşe Köprü' ile potansiyelini bir kez daha ortaya çıkarma fırsatı buldu. Bugünün sinemasına damgasını vuran minimalist anlayışla çektiği 'Güneşe Köprü', Kemal Tahir'in 'Göl İnsanları' öyküsünden uyarlandı.

27 filmin yönetmenliği ve 22 filmin senaryosu yanısıra sinema yazarlığı ve çevirmenlik de yapan Tokatlı, 1968 yılında Sovyet Şairleri Antolojisi isimli kitabı Atilla Tokatlı ile birlikte tercüme etti. Bu tercüme çalışmasını 1969 yılında Simone de Beauvoir tarafından yazılan 'Kadınlığımın Hikayesi' ve 1999 yılında 'Paris Düşerken' izledi.

Filmlerinde seyri oldukça rahat, akıcı bir anlatım tutturmayı başarabilen yönetmenlerimizden olan Tokatlı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Film Yönetmenleri Derneği üyesidir.

- Filmografisinden:

Gönderilen ResimGönderilen ResimGönderilen Resim Gönderilen Resim

Son Kuşlar (1965)
Eşrefpaşalı (1966)
Üç Öfkeli Adam (1971)
Bin Aşk Bin Ölüm (1972)
Tuzak (1973)
Aşka Dönüş (1981)
Fidan (1984)
Seyyid (1985)
Güneşe Köprü (1986)
72. Koğuş (1987)
Boynu Bükük Küheylan (1990)
Elif Ana (1991)
İnsanlar Yaşadıkça (1992)
Rumuz Sev Beni (1993)
Yalı (1995)


metin: derleme
afişler: sinematurk.com


NOT: Yönetmenin "Son Kuşlar" adlı filmini 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:27


#7 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 04.03.2009 - 23:43

Gönderilen Resim

Lütfi Ömer AKAD

Sinema yönetmeni.

1916 yılında İstanbul'da doğdu.
Fransız Sainte Jeanne d'Arc Okulu, Galatasaray Lisesi, İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu Maliye Bölümü'nü bitirdi.

Tiyatro ve sinema yazıları yazdı.
1948 yılında 'Vurun Kahpeye' ile başladığı yönetmenliğini polisiye filmlerle sürdürerek sinema dilini geliştirdi. Belgeseller çekti, senaryo yazarlığı yaptı.

Muhsin Ertuğrul sonrası, 'Sinemacılar Dönemi' olarak adlandırılan yıllara ilk önemli yönetmen olarak damgasını vurdu. Ayhan Işık'ın başrolü oynadığı ve Türk Sinemasının klasiklerinden olan 'Kanun Namına' filmiyle büyük bir ün yaptı. 1955'de Yaşar Kemal ile yaptığı işbirliği sonucu kırsal kesimlere yöneldi. 'Beyaz Mendil' filmiyle ikinci önemli filmini çekti.

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

1960' lı yıllarda 'Ulusal Sinema', 'Halk Sineması' gibi tartışmalar, Yılmaz Güney ile yaptığı çalışma sonucu ortaya çıkan 'Hudutların Kanunu' , Akad Sineması'nın yeni döneminin başlangıcı oldu.

Önemli yapıtları; Gelin (1973), Düğün (1974), Diyet (1975) üçlemesidir.
'Gelin'de Yozgat'tan İstanbul'a göçen bir ailenin büyük şehirde ezilmesini, 'Düğün'de Şanlıurfa'dan gelen bir ailenin yine şehirle mücadelesini ve dağılmasını, 'Diyet'te ise emekçilerin dramını anlattı.

1975'ten itibaren İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Sinema/TV Enstitüsü'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1997 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Senatosu kararı ile "Onursal Profesörlük" ünvanı verilen Lütfi Ö.Akad, yurtiçinde ve dışında pek çok ödülün sahibi oldu.

Daha sonra TRT adına 1970 yılının ortalarından itibaren; Ömer Seyfettin'in 'Ferman' , 'Pembe İncili Kaftan' , 'Diyet ve Topuz' adlı öykülerini filmleştirdi. Yine TRT adına, Faruk Erem'in 'Bir Ceza Avukatının Anıları' adlı eserinden kısa TV filmleri çekti. Televizyondaki son çalışması ise 1990 yılında yaptığı 'Dört Mevsim İstanbul' adlı dramatik belgesel oldu.

Kamerasını oynatmayı pek sevmeyen, mizanseni hareket eden nesneler doğrultusunda çerçevenin içinde yapan,senaryo tekniğine olan hakimiyeti öne çıkan ve mizansenlerdeki başarısıyla, her zaman belli bir seviyeyi tutturan Akad'ın sinemasının dili ve özellikleri hemen tüm filmlerinde hissedilir.

Türk sinemasında tiyatro geleneğinden sinemacılar dönemine geçişi başlatan Akad, film yönettiği yıllarda da tiyatro ya da başka sahne sanatları ile ilgilenmiş, bu alanlarda da üretmiş ama bunları sinemadan ayırmayı, ve sinemanın kendine has tekniğini korumayı başarmıştır.

"...Sabit bir toplumsal ideolojisi olmayan Akad'ın sinema dili hiç kimse tarafından yadsınmayacak denli duru/saf, gösterişten ve yapaylıktan tümüyle soyutlanmış bir dildir. Düz bir anlatım tüm filmlerine egemendir. Tüm filmografisinde alegorik anlatım, geri dönüşler, teması ortak olan koşut kurgular, ya da buna benzer ortalama seyircinin algılamakta güçlük çekeceği hiç bir anlatım üslubu gözükmez. Onun kamerası tıpkı fotoğraf makinesi gibi gerçeği olabildiğince tespite yöneliktir. O belki de sinemamızın kendine özgü dilini oluşturmuş, örnek olmuş, ve bundan sonra da olacak tek ustasıdır..."

- Filmografisinden:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Vurun Kahpeye 1948
Lüküs Hayat 1950
Arzu ile Kamber 1951
Kanun Namına 1952
Katil 1953
Vahşi Bir Kız Sevdim 1954
Meçhul Kadın 1955
Meyhanecinin Kızı 1957
Zümrüt 1958
Yalnızlar Rıhtımı 1959
Dişi Kurt 1960
Sessiz Harp 1961
Üç Tekerlekli Bisiklet 1962
Hudutların Kanunu 1966
Kızılırmak Karakoyun 1967
Ana 1967
Kurbanlık Katil 1967
Vesikalı Yarim 1968
Mahşere Kadar 1971
Vahşi Çiçek 1971
Yaralı Kurt 1972
Gökçe Çiçek 1973
Gelin 1973
Düğün 1974
Diyet 1975

- Belgelesellerinden:
Tanrı'nın Bağışı Orman
Ormancılığımızda Dün ve Bugün
Orman-Köy İlişkileri
Bir Gazetenin Hikayesi

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

- Ödülleri:
1953 1. Türk Film Festivali ‘Türk Film Dostları Derneği’ "Kanun Namına" en iyi Film Ödülü
1953 1. Türk Film Festivali ‘Türk Film Dostları Derneği’ "Kanun Namına" en iyi Yönetmen Ödülü
1953 “Yıldız Dergisi”nce “Kanun Namına” En İyi Film, En İyi Yönetmen
1954 2. Türk Film Festivali ‘Türk Film Dostları Derneği’ "Öldüren Şehir" ile En İyi Yönetmen
1955 3. Türk Film Festivali "Bulgar Sadık" filmiyle En İyi Film, En İyi Yönetmen
1965 34. İzmir Enternasyonal Fuarı 1. Film Şenliği "Üç Tekerlekli Bisiklet" ile En İyi Film
1967 4. Antalya Film Festivali "Hudutların Kanunu" ile En İyi 2. Dram Filmi
1968 5. Antalya Film Festivali "Vesikalı Yarim" ile En İyi 2. Film
1969 Sinema Yazarları' nın seçiminde "Hudutların Kanunu" ile en iyi film
1972 4. Altın Koza Adana Film Festivali "Yaralı Kurt" ile En İyi 2. Film
1972 4. Altın Koza Adana Film Festivali "Irmak" En İyi 3. Film
1973 5. Altın Koza Adana Film Festivali "Gelin" ile En İyi Film
1973 5. Altın Koza Adana Film Festivali "Canım Kardeşim" ile En İyi İkinci Film
1974 11. Antalya Film Festivali "Düğün" ile, En İyi Film, En İyi Yönetmen
1983 20. Antalya Film Festivali Bütün çalışmaları için Onur Ödülü
1987 “Altın Lale” Ödülü Sinema sanatına yaptığı katkılardan dolayı
1988 Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Sinemaya Katkı ve Hizmetleri Nedeniyle, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü olan “Onur Plaketi”
1988 Yeni Sinema Dergisi’nin 1968 -1976 döneminin En İyi Filmleri soruşturmasında Kızılırmak-Karakoyun'la Birincilik ödülü
1989 Ankara 2. Film Şenliği’nde “Onur Ödülü”
1994 31.Antalya Film Festivali Bütün çalışmaları için Film Yönetmenleri Onur Ödülü


metin: derleme
yorumlar: Burçak EVREN/Altyazı Dergisi, Yalçın ÖZGÜL/turksinemasi.com
afişler: sinematurk.com


NOT: Yönetmenin 'Kanun Namına' adlı filmini, 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:30


#8 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.04.2009 - 22:19

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Yılmaz GÜNEY (1937 - 1984)

Yazar, şair, sinema oyuncusu/yönetmeni/senaryo yazarı

"Hüznün sayısız tonu, bir çok yüzü vardır; çiçekler, kuşlar, rüzgarlar gibi.
Ben bazı yakın arkadaşlarım aracılığıyla, hüznü, sevgi ve kederi anlatmaya çalıştım;her ne kadar bazıları tarafından anlaşılmaz ve inanılmaz bulunsa da..." (Yılmaz Güney)

Gerçek adı Yılmaz Pütün'dür. Kendi ifadesine göre Pütün, kırılması zor sert meyve çekirdeği demektir.

Topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biri olarak Yenice, Karataş/Adana 'da dünyaya geldi. 10 yaşındayken evden kaçarak Adana'daki akrabalarının yanına gitti.

Bir süre Kemal ve And Film şirketlerinin bölge temsilcisi olarak çalıştı. Üniversite okumak üzere İstanbul'a gitti ve Atıf Yılmaz ile tanıştı. Bu süreçte bir yandan da öyküler yazıyordu. Daha sonra Atıf Yılmaz'ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başladı.

1959 yılında Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik isimli filmlerin hem senaryosunu yazdı hem de filmlerde rol aldı ve oynadı. Karacaoğlan'ın Karasevdası'nda da yönetmen yardımcılığı yaptı. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Yılmaz Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkum oldu.

Hapishaneden çıktıktan sonra 1963'te "İkisi de Cesurdu" isimli iddiasız bir filmin senaryosunu yazdı ve baş rolünü oynadı. Ferit Ceylan'ın yönettiği bu film, Güney'in bundan sonraki filmlerinin ana malzemesi haline getireceği "kabadayı mitosu"nun temellerini attı.

1964'te yine senaryosunu yazıp, oynadığı "Koçero" Anadolu'da büyük iş yaptı.
Aynı yıl rol aldığı "10 Korkusuz Adam" filminde hiç konuşmayan, sürekli arka cebinde taşıdığı konyağı içen bir ayyaşı canlandırdı. Bu rolü filmde fazla bir önem taşımadığı halde Yılmaz Güney, diğer oyuncular Tamer Yiğit, Adnan Şenses, Tunç Oral ve Özkan Yılmaz'ı gölgede bıraktı. Güney'in göründüğü sahnelerde sinema salonları inledi. Böylece Yılmaz Güney bir mitos haline gelmeye başlayarak senarist ve oyuncu olarak birçok film çevirdi. Bu dönemde Çirkin Kral lakabını aldı.
Güney'in sineması, o tarihe kadar genelde melodramlardan, uyarlamalardan ve savaş öykülerinden oluşan Türk sinemasına yeni bir soluk getirir. Filmleri, Türk tarzı yaşamın daha artistik ve daha kişisel bir yorumudur. Filmlerinde ezilen, hor görülen bir "Anadolu çocuğunun" otoriteye başkaldırısı vardır.

Bu dönem boyunca oyunculuğunu geliştiren Yılmaz Güney, abartısız ve yalın oyunculuk anlayışı bu dönemde artık oturtmuştur.

Gönderilen Resim
Seyyit Han'dan...

1970 yılında zengin bir ailenin tek kızı olan Fatoş Güney 'le evlendi.(Fatoş Güney'in genç kızlık soyadı tüm aramalara karşın bulunamadı.)

Yılmaz Güney 1972 yılında "devrimcilere yardım ve yataklık yaptığı" gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkum edildi. Yılmaz Güney içeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayınladı.

1974'te cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Yılmaz Güney aynı yıl Arkadaş filmini çekti. Yine aynı yıl Endişe adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu tabancayla vurarak öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü ve yurt dışnda ve yurt içinde büyük ilgi gören ve Şerif Gören tarafından Yol çekildi.

12 Eylül faşist döneminde kendi dergisi olan Güney'de yazdığı yazılardan dolayı yaklaşık yüz yıla yakın ceza istemiyle yargılanıyordu. 1981'de Isparta yarı açık cezaevinden izinli olarak ayrıldı ve yurt dışına kaçtı.

Türkiye'den kaçtığı 1981 yılına kadar Güney adı ve çalışmaları yabancı sinemaseverler tarafından pek bilinmezken, bu kaçıştan itibaren gerçekleşen olaylar Güney adını tüm dünyaya duyurdu. Cezaevinden firar ettikten sonra kurgusunu tekrar yaptığı"Yol" filminin, 1982 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanmasıyla birlikte Güney, yalnız kaçış olayıyla değil filmleri ile de anılmaya başladı.

Yeni keşfinin heyecanını yaşayan dünya sinemasına, Fransada senaryosunu yazıp, yönettiği "Duvar" (Le Mur) filmini sundu (1983).

Sinemanın yanısıra yazın alanında da üreten Yılmaz Güney; Boynu Bükük Öldüler, Salpa, Sanık Hücrem, Oğluma Masallar, Zavallılar gibi ses getiren yapıtlara da imza atan Yılmaz Güney 9 Eylül 1984'te Paris'te hayata gözlerini kapadı ve orada toprağa verildi.

Gönderilen Resim
Arkadaş'tan...


- Yılmaz Güney Sineması:

“İlk oynadığım filmlerde yarattığım tip aşağı yukarı ezilmiş bir adamdır,dürüst bir kişiliği canlandırdım, bunu düpedüz yaşamın getirdiği deneylerden çıkardım...Güzel adam, bizim toplumun adamı değildir...Amerikan sinemasının adamıdır. Ben hep halkımın karakterini oynadım” diyen Yılmaz Güney, ilk fabrika işgallerinin, tütün ve toprak yürüyüşlerinin, ulusal petrol, ulusal bağımsızlık kampanyalarının sürdürüldüğü 60'lı yıllarda 100’ün üstünde oyunculuk ve yasaklı “Seyyit Han”la başlayan başarılı yönetmenlik denemesinden sonra 1970’lerin başından itibaren “Umut”, “Acı", “Ağıt” ve “Arkadaş" gibi toplumsal içerikli filmlerle sinemamıza damgasını vurdu.

Hem bir yönetmen hem bir oyuncu olarak zor hayatların insanı olan sinemamızının "Çirkin Kral”ının adı sansürle, yasakla, mahpusla, kelepçeyle anıldı hep. Fırtınalı yaşamın kollarında oradan oraya savrulurken yazdı, yönetti, üretti. Yol gösteren değil düşünmeye sevkeden filmler yaptı.

O, Orhan Kemal’lerin, Yaşar Kemal’lerin havasını solumuş, hem yalnızlığın hem de ekmek kavgasıyla çıkar kavgasının kol kola gezdiği bir dünyanın insanıydı. Hayatın kendisiydi Yılmaz Güney, hep kendisiydi, insanı oynuyordu. Daima haksızlığa karşı koyan cesareti, esmer, kavruk yüzünden eksik etmediği gülüşü ile sinemada ismi hep öne yazıldı.

"Çoğu zaman sokaktan hızla geçerken farkedemediğimiz şeyler vardır, ben durup baktım ve onları anlattım...Benim gerçek yargıcım halktır" diyordu. Halk tarafından sevilmesinin nedeni de buydu Yılmaz Güney’in.

1968 yılında senaryosu yazıp, yönetmenliğini yaptığı ve oynadığı Seyyit Han, yoksul aşıkla sevdiği kıza göz koyan ağa mücadelesi çerçevesinden “kurban ve cellat” ilişkisine işaret ederek trajik bir öyküden yola çıkan başarılı bir toplumsal uyarlamaydı. Türk sinemasında toplumsal gerçekçiliğe kapı açtı.

Gönderilen Resim

Yine 1968’de “Aç Kurtlar”, 1969’da “Bir Çirkin Adam”ın ardından en iyi Türk filmi sayılan “Umut”la(1970) Güney o zamana dek alışılmış kalıpların ötesinde apaçık bir gerçekçilikle tepkisini ortaya koyuyordu. Seyyit Han’la başlayan toplumcu bakışını geliştiriyordu.

1971, Güney’in en verimli devrelerinden biridir. Ağıt, Acı ve Umutsuzlar arka arkaya aynı yıl ortaya konan sinemamızın başyapıtlarıdır. Kısaca, “Ağıt” düzenle savaşım veren bir kaçakçı çetesini, “Acı" sert ve acımasız Anadolu’da öç alma töresini, “Umutsuzlar” yer altı düzeninin dünyasında tutkulu bir aşka fedayı anlatır. “Baba” ise ailesinin geçimini sürdürmek için bir cinayeti üstlenen kişinin öyküsüdür.

Güney’in olgunluk devresini ve bugüne uzanan kalıcı yerini kazandıran ikinci hapisliğinde yani 1974’teki filmi “Arkadaş" olmuştur.Biri sınıfını değiştiren öğrencilik yıllarındaki iki kafadar arkadaşın yıllar sonra bir araya gelişlerinde yaşadıkları olayları anlatan bir öykü olan Arkadaş; kuruluşu, dramatik yapısı ve izleğiyle gelmiş geçmiş filmler arasında yeşilçama ve geleneksel anlayışına karşı çıkan bir duruşu sergilemiştir. Filmin özellikle finalinde “Hesabı sorulacak bir tokatla” verilen mesaj belleklerden silinmemiştir. Arkadaş, gerçekçilik yolunda ve olgunlaşmada yeni bir aşamayı ve noktayı belirliyordu.

Yumurtalık savcısı cinayeti suçlamasından sonra yaşadığı tutukluluk devresinde önce “Sürü" (1979), ardından “Düşman”da (1980) Zeki Ökten ve “Yol” (1982) filminde Şerif Gören’le birlikte çalıştı. Tümünün senaryosu hatta kurguları kendisine aitti ve alışılmış çizgisini hapisliğine rağmen sürdürdüğü filmlerdi. Hem de dünyada eşi benzeri görülmemiş bir biçimde, yönetmenin tutukluyken de yapıtlarını gerçekleştirebilmesi gibi benzersiz bir olayı yansıtmıştır.

Yılmaz Güney Türk sineması için bir kazançtı. Adı Larousse’den Hallivel Filmgoer’s Companion’a tüm ansiklodedik kaynaklarda yeralabilen, filmleri Film Guide’lara girmiş tek Türkiye sinemacısıydı. Ve Anadolu’nun bir köyünden gelip de sinemada dünya çapında yer edinmek kolay yabana atılabilecek bir şey de değildi.

Sadece ülkesinde değil dışarıda da kısa sayılabilecek yaşamında sinemaya hem kendi yaşamını hem de gözlemlediği insanların yaşamlarını taşıyarak adından sözettirmeyi başarabilmişti...Umut, Acı, Ağıt, Arkadaş, Seyyit Han gibi filmler, bugün bile sadece Türkiye seyircisi için değil dünya seyircisi için de ilginç değerler taşıyor.

Gönderilen Resim


* Hakkındaki yorum ve görüşlerden derleme:

- Onat Kutlar: “Yılmaz Güney, sinemamızın en önemli bir numaralı yönetmeni olmaya devam ediyor”.

- Mahmut Tali Öngören: “Ben onu yalnız bir sanatçı olarak görmüyorum. "Beyazperde" yoluyla ve sinemanın da ötesinde geniş kitleleri, ezilmiş insanları, sorunları olan insanları etkileyen bir sinemacı".

- Kurtuluş Kayalı: “Yılmaz Güney’in sineması Türkiye’nin hiçbir döneminde nesnel olarak incelenmedi. Güney Sineması üzerinde tekrar tekrar durmayı gerektirecek derinliktedir”.

- Atilla Dorsay: “Yılmaz kadar Türk toplumunun çelişkilerini hisseden, yakalayan ve sinemasına yansıtan bir sanatçı olmamıştır”.

- Ayşe Emel Mesci: “O, sinemamızın şairidir."

- Cengiz Bektaş: ”Ben Yılmaz Güney’i yapıtlarıyla tanıdım Türk sinemasında... O ana kadar gelen çizgide yaptığı değişikle beni heyecanlandırdı."

- Sibel Özbudun: “Yaşamının büyük bir bölümünü okuyarak, araştırarak, çalışarak ve sinemanın yüzünü ağartan yapıtlar üreterek geçirmiş bir sosyalist sanatçı"

- Yusuf Çetin: “Yılmaz’ı Yılmaz yapan emekten yana olan tavrıdır."

- Fatoş Güney: “Yılmaz Güney bir sanatçıdır ve eserleriyle yaşayacaktır."

- İnci Aral: “Entelektüel, yaşadığı toplum için sıkıntı duyan, muhalif olan ve bunu yaptıklarıyla ifade eden kişidir. Yılmaz Güney hiç kuşkusuz ki bu tanımın içine girer, bu çabayı göstermiş bir insandır. Çok başarılı bir sinemacı ve yazardır."

- Arif Keskiner: “Müthiş bir sinema tutkunu… O, Türk sinemasını gelmiş geçmiş en önemli sinemacısıydı. Eğrisiyle, doğrusuyla delikanlıydı. Dosttu. Arkadaştı. Ruhu şad olsun”

- Fikret Başkaya: “Güney kendini estetik sanatsal alanda kanıtlamış değerli bir sanat adamıdır."

- Atıf Yılmaz: “Ve Yılmaz Güney, bütün engellemelere, yasaklamalara rağmen arkasında toplumun çok çeşitli kesimlerini peşinden sürükleyen filmler ve unutulmayacak bir isim, bir lejand (efsane) bırakarak gitti."

Gönderilen Resim

- Önemli Filmleri:

Duvar (1983)
Yol (1982)
Sürü (1978)
Arkadaş (1974)
Zavallılar (1974)
Baba (1973)
Ağıt (1971)
Umutsuzlar (1971)
Acı (1971)
Vurguncular (1971)
İbret (1971)
Kaçaklar (1971)
Yarın Son Gündür (1971)
Canlı Hedef (1970)
Umut (1970)
Piyade Osman (1970)
Yedi Belalılar (1970)
Aç Kurtlar (1969)
Bir Çirkin Adam (1969)
Pire Nuri (1968)
Seyyit Han (Toprağın Gelini) (1968)
Bana Kurşun İşlemez (1967)
Benim Adım Kerim (1967)
At Avrat Silah (1966)


- Diğer filmlerinden:
Adana - Paris 1995
Yılmaz Güney: His Life, His Films 1987
İmzam Kanla Yazılır 1970
Zeyno Murat 1970
Balatlı Arif 1967
Eşkiya Celladı 1967
İnce Cumali 1967
Kozanoğlu 1967
Kızılırmak-Karakoyun 1967
Kurbanlık Katil 1967
Çirkin Kral 1966
Yiğit Yaralı Olur 1966
Ben Öldükçe Yaşarım 1965
Kasımpaşalı 1965
Üçünüzü De Mıhlarım 1965
Mor Defter 1964
İkisi De Cesurdu 1963
Tütün Zamanı Cemal 1959
Ala Geyik Ali 1959
Bu Vatanın Çocukları 1959

Gönderilen Resim

- Ödüllerinden:
1967 4. Antalya Film Festivali'nde Hudutlarin Kanunu'yla En Basarili Oyuncu
1969 1. Adana Film Senligi'nde Seyyit Han En Basarili 3. film ve Yilmaz Güney En Basarili Oyuncu
1969 Sinema Yazarlari'nin seçiminde Seyyit Han, Kizilirmak-Karakoyun'la (Lütfi Akad) birlikte En Iyi Film
1970 7. Antalya Film Festivali'nde Bir Çirkin Adam En Iyi Film ve Güney En Basarili Oyuncu
1970 2. Adana Film Senligi'nde Umut En Iyi Film, Yilmaz Güney En Iyi Oyuncu
1970 Grenoble Film Senligi'nde Umut'a Juri Özel Ödülü
1971 3. Adana Film Senligi'nde Agit En Iyi Film, En IyiSenaryo ve En Iyi Yönetmen. Aci En Iyi 2. Film ve YilmazGüney En Iyi Oyuncu. Umutsuzlar En Iyi 3. Film.

1972 4. Adana Film Senligi'nde Baba En Iyi Film, YilmazGüney En Iyi Oyuncu (Kamuoyuna duyurulduktan sonra baskıyla ödüller geri alinip, sonuçlar degistirildi.)

1975 12. Antalya Film Festivali'nde Arkadas En Iyi 2. Film.
1975 12.Antalya Film Şenliği, En İyi Senaryo Endişe
1975 Sinematek Dernegi'nin seçiminde Arkadas En Iyi Film.1975 Arkadas, 4. Yarimca Sanat Festivali'nde En Iyi Film.
1979 Berlin Film Festivali, En İyi Senaryo Düşman
1979 Siyad-Sinema Yazarlari Dernegi'nin seçiminde Sürü, En Iyi Senaryo.
1980 Uluslararasi Berlin Film Senligi'nde Düsman'la Jüri Özel Ödülü ve En Iyi Senaryo
1982 Cannes Film Festivali'nde Yol filmi ile Altın Palmiye Ödülü


metin: sinematurk.com, tr.wikipedia.org
yılmaz güney sineması: Tamer UYSAL (Özet ve Kısaltma)
yorum ve görüşlerden derleme: Tamer UYSAL
ödülleri: ozgursevimli.sitemynet.com
afiş ve fotoğraflar: sinematurk.com


NOT: Yönetmenin "Umut" adlı filmini 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:36


#9 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 24.04.2009 - 16:47

Gönderilen Resim

Ömer KAVUR (1944 - 2005)

Sinema yönetmeni, senaryo yazarı, yapımcı


Ankara'da doğdu.

İlkokulu İstanbul Kızıltoprak'ta bitirdi. Orta okulu Robert Kolej'de, liseyi Kabataş Erkek Lisesi'nde okuduktan sonra üniversite eğitimi için Paris'e gitti. Conservatoire Libre du Cinéma Français'de sinema, Sorbonne Haute École du Journalisme'de gazetecilik okudu.

Teknik-pratik sinema eğitimini Sorbonne Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği sinema tarihi yüksek lisansıyla bütünleyen Kavur, bu dönemde çektiği kısa filmlerle ilgi çekti ve çeşitli ödüller kazandı. Fransa yıllarında Alain-Robbe Grillet'ye yönetmen asistanlığı yapan Kavur yurda dönüşünde Boğaz Köprüleri ile ilgili bir belgesel çekti.

1974'te, bir teklifle Refik Halit Karay'ın aynı adlı eserinden uyarlama Yatık Emineyi Necla Nazır'la filme çekti. Sansür baskısından kaçamamış farklı ve başarılı bu ilk film, Kavur'un kendine özgü sinema dilinin habercisi olduysa da ikinci filmini çekebilmek için beş yıl beklemek durumunda kaldı.

1979'da çektiği Yusuf ile Kenan dönemin standart "toplumcu-gerçekçi" filmlerine alternatif oluşturan bir eserdi. Kavur'un toplumun itilmişleri arasından çekip çıkardığı iki çocuğun hikâyesini yalın ve etkili bir sinema diliyle anlattığı bu eser uluslararası arenada da kabul gördü (Milan Film Festivali Büyük Ödülü).

Kavur'un üçüncü filmi Ah Güzel İstanbul, bir yıl sonra Atıf Yılmaz'ın Mine adlı filmiyle kendisinin koyduğu kanunları yıkarak sinema gündemine oturacak Türkan Şoray'ın yerine, fahişe rolünü kabul eden Müjde Ar'ı gündeme taşıyacak ve onun seksenlerde sürdüreceği parlak kariyerini başlatacaktı.

Kavur, Göl filmiyle, daha sonra sıklıkla ele alacağı türden psikolojik motiflere eğilmeye başladı.

1985'te çektiği Amansız Yol Kavur'un sinemasının ana motiflerinden "yolculuk" temasının en belirgin olduğu ilk dönem filmidir. Körebe ise, Göl'e benzer psikolojik bir gerilimi ele alır.

1987'de ise Kavur'un ilk başyapıtı Venedik Film Festivali'nde ses getirdi: Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli'ni Macit Koper ve Serra Yılmaz'ın da yer aldığı bir kadroyla sinemaya aktaran Kavur Türk sinema tarihinin kimilerine göre en derinlikli "boğuntu" filmine imzasını atıyordu.

Bir yıl sonra çektiği ve "yolculuk" temasına bu kez hem içsel hem de dışsal anlamda geri döndüğü Gece Yolculuğu, Cannes Film Festivali'nde gösterilmiş ve beğenilmişti.

1991'de Orhan Pamuk'un "Kara Kitap" romanındaki öykülerden birinden hareketle çekilen Gizli Yüz, Kavur'un ve Türk Sineması'nın başyapıtlarından biri kabul edilir. Kavur'un esrarlı, içe dönen yolculuk arayışının, yolculuğunun doruğu olan bu filmi, 1996'da Kavur'un "kendini tekrarladığı" eleştirilerini aldığı Akrebin Yolculuğu izledi. Bu film de Cannes Film Festivali'nin "Un certain regard" adlı bölümüne kabul edilmiştir.

Kavur genellikle uluslararası prodüksiyonlar gerçekleştiren Alfa Film'in kurucusu ve sahibiydi.

Uzun süre lenf kanseri sebebiyle tedavi gören Ömer Kavur, 12 Mayıs 2005'te Teşvikiye'deki evinde öldü.

Simgeselliği dikkat çeken anlatımıyla filmlerinde yalnızlık, arayış, iletişimsizlik, yabancılık temalarını, marjinal ve yitmiş karakterleri sıklıkla kullanan Ömer Kavur sineması için Doç. Dr. Şükran Kuyucak Esen, 'Sinemamızda Bir Auteur*: Ömer Kavur' adlı kitabında şunları söylüyor:
"Çok estetik çerçevelemeleriyle, konuyu güçlendiren mekân seçimleriyle ve telaşsız, sakin ama ustaca anlatım diliyle gerçekleştirdiği 13 filmiyle Türkiye sineması için bir kazançtır, Ömer Kavur. O'nun ruhunu perdeye yansıtmadaki coşkusu 'auteur' lüğünün* en görkemli kanıtıdır...Ömer Kavur, yalnızlığın ruhsal çöküntülerini irdeler filmlerinde ama yalnızlığı savunmak gibi kaygısı da yoktur..."

*auteur : Kariyerini seçtiği bir 'tema' üzerine inşa eden, filmin senaryo aşamasından, çekimine, kurgusuna ve müziğine kadar her seyi kendi yapan yönetmenlere verilen addır.(uludagsozluk.com)


- Yönetmen filmografisinden :

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

1974 Yatık Emine
1979 Yusuf İle Kenan
1981 Ah Güzel İstanbul
1981 Kırık Bir Aşk Hikayesi
1982 Göl
1985 Amansız Yol
1985 Körebe
1987 Anayurt Oteli
1987 Gece Yolculuğu
1990 Gizli Yüz
1995 Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey
1997 Akrebin Yolculuğu
2000 Melekler Evi
2002 Karşılaşma
2003 Beybaba
2004 Koltuk
2004 Patroniçe
2004 Beş Kollu Avize

- Ödülleri:
2003 40. Antalya Film Şenliği, Karşılaşma, En İyi Film
2003 40. Antalya Film Şenliği, Karşılaşma, En İyi Yönetmen
2003 40. Antalya Film Şenliği, Karşılaşma, En İyi Senaryo
2003 14. Orhan Arıburnu Ödülleri, Karşılaşma, En İyi Yönetmen
2003 14. Orhan Arıburnu Ödülleri, Karşılaşma, Derya Arbaş Özel Ödülü
2003 15. Ankara Film Festivali, Karşılaşma, En İyi 2. Film
2003 15. Ankara Film Festivali, Karşılaşma, En İyi Yönetmen
2003 25. Siyad Türk Sineması Ödülleri, Karşılaşma, En İyi Film
2003 25. Siyad Türk Sineması Ödülleri, Karşılaşma, En İyi Yönetmen
2003 25. Siyad Türk Sineması Ödülleri, Karşılaşma, En İyi Senaryo
1997 9. Ankara Film Festivali, Akrebin Yolculuğu, En İyi Yönetmen
1992 4. Ankara Film Festivali, Gizli Yüz, En İyi Film
1992 4. Ankara Film Festivali, Gizli Yüz, En İyi Yönetmen
1991 Fribourg Festival, Gizli Yüz, Halk Jürisi En İyi Film Ödülü
1991 Montreal Film Festivali, Gizli Yüz, En İyi Film
1988 25. Antalya Film Şenliği, Gece Yolculuğu, En İyi Yönetmen
1987 24. Antalya Film Şenliği, Anayurt Oteli, En İyi Yönetmen
1982 19. Antalya Film Şenliği, Kırık Bir Aşk Hikayesi, En İyi Yönetmen
1980 Uluslararası Milano Film Festivali, Yusuf İle Kenan, Büyük Ödül


metin: derleme
afiş: sinematurk.com
fotoğraf: google.com

NOT: Yönetmenin Anayurt Oteli adlı filmini 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:36


#10 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 12.05.2009 - 19:05

Gönderilen Resim

John STURGES (1911-1992)

ABD 'li sinema yönetmeni ve yapımcısı.


Macera ve Western filmleri ustası olarak nitelendirilen John Sturges özellikle Western türüne getirdiği yeni bakış açısıyla dikkati çekti.

1960'lı yıllara kadar western’ler; kumarbaz, kanun adamı, salon kraliçesi ve eline erkek eli değmemiş öğretmen tiplemelerinin yanısıra, her macerada düellodan başka işi olmayan ama gene de en sempatik ve şerefli karakterleri olan silahşörlerle kaynıyordu.

İşte bu tür karakterleri yeni ve daha acı şartlara ayak uydurtan ve onları paralı askerler haline getiren yönetmen o güne kadar değeri anlaşılmamış olan John Sturges’ti. Sturges 50′li yıllarda “Last Train From Gun Hill/Kan Davasının Sonu” ve “Bad Day at Black Rock/Kasabanın Sırrı” gibi filmler yapmıştı.

The Magnificient Seven/Yedi Silahşörler 'i de yaptı.
Ancak “The Magnificient Seven/Yedi Silahşörler”de bir kusur vardı. Sturges fikir olarak çok daha önemli bir başyapıttan, Akira Kurosawa’nın “Yedi Samuray”ından esinlenmişti. Fikir dışında hiçbir konuda benzerlik göstermemesine rağmen eleştirmenler böylesine saf ve yoğun bir western’in orijinal Amerikan yapımı olmamasını hiçbir zaman hazmedememişlerdir. Buna rağmen “Yedi Silahşörler” tüm Western tarihinin en önemli ve Amerikan televizyon kanallarında en sık oynatılan filmlerinden biridir.

Gönderilen Resim

Sinemasındaki intikam peşindeki adam; finalde karşılaşan iyi adam-kötü adam düellosu ögelleri diğer yönetmenler tarafından sık sık kullanılan Sturges’in kahramanları sadece macera olsun diye olaylara karışır ve bazılarının içindeki insani duygular film ilerledikçe ortaya çıkar.

Total Film Magazin 'in, "tüm zamanların en iyi 100 yönetmeni" arasında yer alan John Sturges1955 de Zafer Madalyası ( Bad Day At Black Rock) filmiyle Oscar'a aday oldu. Bunun dışında çeşitli fim festivallerinde 12 adaylığı olan yönetmen, 4 Ödül'ün de sahibiydi.

- Yönetmen filmografisinden :

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Kartal Kondu (The Eagle Has Landed) , 1976
Mcq , 1974
Vahşi Melez (Valdez, il Mezzosangue) , 1973
1972 , Joe Kidd
Marooned , 1969
Kutup Harekatı (Ice Station Zebra) , 1968
Silahların Saati (Hour of the Gun) , 1967
The Hallelujah Trail , 1965
Büyük Firar (The Great Escape) , 1963
Yedi Silahşörler (The Magnificent Seven) , 1960
Gun Hill'den Son Tren , (Last Train from Gun Hill) , 1959
Yaşlı Adam ve Deniz (The Old Man and the Sea) , 1958
Zafer Madalyası ( Bad Day At Black Rock) , 1955
Fort Bravo Kalesinden Kaçış ( Escape From Fort Bravo , 1953
The Capture , 1950


(rashomon.gen.tr)

NOT: Yönetmenin 'Yedi Silahşörler' adlı filmini 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:37


#11 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 27.06.2009 - 01:02

Gönderilen Resim

Sergio LEONE (1929 - 1989)

İtalyan yönetmen, yapımcı ve senaryo yazarı.

Bir sessiz film yönetmeni ile opera sanatçısı bir annenin oğlu olarak Roma’da doğdu.

18 yaşından itibaren yönetmen asistanlığı ve figüranlık yapmaya başladı.
Hukuk öğrenimini sürdürürken bir yandan da senaryo yazdı.
Aralarında Vittorio de Sica’nın Bisiklet Hırsızları filmi de olmak üzere on yıldan uzun bir süre birçok filmin yönetmen asistanlığını üstlendi Yönetmen asistanı olarak gösterildiği halde Pompei’nin Son Günleri (Ultimi giorni di Pompei, Gli 1959) filminin çekimlerini yapan Yönetmen Mario Bonnard’ın yerine geçmek zorunda kaldı.

Kendi başına yönetmenlik çalışmasını üstlendiği ilk filmi Il Colosso di Rodi (Rodos Canavarı 1960) tarihi bir filmdi. 1964 yılında Akira Kurosawa’nın Yojimbo’sundan esinlenerek yönettiği Per un pugno di dollari (Bir Avuç Dolar) Leone’nin uluslararası alanda tanınmasını sağladı.

Spagetti Western’in* yaratıcılarından olarak sinemaya yeni bir kahraman tiplemesi getirdi. 1965 yılında Per qualche dollaro in più (Birkaç Dolar İçin) ve 1966’da Il Buono, il brutto, il cattivo (İyi, Kötü, Çirkin) filmlerini çekerek 'Dolar Üçlemesi’ni tamamladı. Bu üçlemesiyle hem Western türünü hem de Kurusawa nın Samuray filmlerini sentezleyen Leone kendine has bir üslup yarattı; Western türüne yeni bir bakış, yeni bir yorum getirdi.

1968 yılında çektiği C'era una volta il West (Bir Zamanlar Batıda) ile sinema tarihinin en büyük westernlerinden birini yaratmış oldu. Diğer Leone filmlerinde de olduğu gibi Ennio Morricone müziği ile filmi unutulmaz kılan en önemli unsurlardan biri olmuştur. Leone’nin çektiği son western olan Giù la testa (Yabandan Gelen Adam, 1971) Meksika İhtilali zemini üzerine işlenmiştir.

1984 yılında, on yıllık bir suskunluk döneminin ardından Once Upon a Time in America (Bir Zamanlar Amerika) adlı destansı bir filmle sinemaya geri döndü. Erkekler arasındaki arkadaşlık ve suçlar alemindeki iktidar kavgasını anlatan film Amerikan Düşü’ne bir veda niteliğindeydi.

Kanlı ve şiddetli sahne tasarımı ile büyük yakın plan çekimler, hızlı kesmeler ve uzun, anlamlı sessizlikler aracılığıyla yaratılan yüksek gerilim gibi unsurları başarıyla kullanarak kendine özgü bir sinema anlayışı geliştiren Sergio Leone, "Ben bir karamsarım. Amerikan Western'lerinde kahramanlar çirkin bir biçimde arka fonda ölürler. Benim filmlerimde önde ölürler. Hem de en güzel biçimde..." diyordu. Bu sözleri, onun 1964 ile 1971 arasında çevirdiği Western'lerin özeti gibiydi. Gerçekten, western tarzı filmler de sanat yapılabileceğini göstermiş olan Leone'nin filmlerindeki kötü kişilikler bile gerçek hayattaki kötüler gibi değildi; yalan söylemiyorlardı, onurlu ve güçlüydüler...

Sergio Leone, 60 yaşında Roma’da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etti (1989).
Kendisiyle birlikte Spagetti Westernleri de götürerek...

*Spagetti Western (Spaghetti Western); 1960 - 1975 yılları arasında Avrupa'da çoğunlukla İtalyan yapımcı ve yönetmenler tarafından üretilmiş Western filmlerine (Kovboy filmleri) verilen addır.


Gönderilen Resim

- Sergio LEONE sineması hakkında:

" 'Her telden sinemaseverin gönlünü çelebilecek bir sinema diline sahip güçlü ve arzulu bir yönetmen…' şeklinde tanımlayabileceğimiz Sergio Leone, çok az film yönetti. Filmlerinin büyük bir bölümü klasik sıfatını çoktan hak etti. Bir Zamanlar Batıda, Bir Avuç Dinamit, Bir Zamanlar Amerika ve elbette 'Dolar Üçlemesi' olarak adlandırılan Bir Avuç Dolar (1964) ve Birkaç Dolar İçin (1965) ve İyi, Kötü ve Çirkin (1966)…Gözleri kamaştıran pırıltılı bir mücevheri andıran bu filmografi, onun adını sinema tarihinin parlak sayfalarına altın yaldızlı harflerle işledi.

Spagetti Western'in babası Sergio Leone, 'Dolar Üçlemesi’ni İtalya’da İtalyan ağırlıklı bir kadro ve İtalyan sermayesiyle kotardı fakat filmlerin konusu Vahşi Batı’da geçiyordu. Üçlemede arz-ı endam eden Clint Eastwood, Eli Wallach, Lee Van Cleef ve Gian Maria Volonte gibi oyuncuların yıldızlarını parlatan, ünlerine ün katan Leone, ustasının Akira Kurosawa olduğunu her fırsatta dillendirdi. Mazoşist bir edayla uzatılmış stilize şiddet sahneleri, uzun plan-sekanslar, düello sahneleri, gergin yüzlü tedirgin bakışlı anti-kahramanlar, eğlenceli soygunlar, birbirlerine ihanet etmeye meyilli acımasız çete üyeleri, attığını vuran keskin silahşorlar, iş bitirmekte kararlı soğukkanlı katiller ve ağızlarından hiç düşmeyen purolar, Amerikan iç savaşını arka fon olarak kullanma...Tüm bunlar Ennio Morricone’nin büyülü müziğiyle harmanlandı ve huzurlarımıza sunuldu 'Dolar Üçlemesi' .

Bunların dışında, ahlaksal ve toplumsal meseleleri de mercek altına alna bu harika üçleme; kaybedilmiş erdemi, suçun kökenini, paranın ihtişamını sorgulamasıyla western türü içinde saygın bir konuma yükseldi. İlk iki filmin adlarında 'Dolar' kelimesinin yer alması herhalde tesadüf değil. Küçümseyici, hatta ironik adlar alan bu filmler, paraya endeksli kapitalist toplumun, paylaşımcı ruhtan yoksun bireysel yaşamın western kılıfında hicvedilmesi olarak da okunabilecek nüveler barındırması, üçlemenin doğasının sosyolojik uçlu okumalara açık olduğunu daha baştan imliyor. Yoksa bir 'kaçış' öyküsü, toplumsal meselelerden uzak duran bir yönetmenin 'western saplantısı', 'sinema oyuncağı' şeklindeki herhangi bir yaftalamaya maruz bırakılmaları bu üçlemeyi dinamitlemek olurdu. Bilakis bu filmlerin tabanında ölüm, öldürme, yok etme dürtülerinin üzerine gitme ve bunları sorgulama var. Sözüm ona para eksenini kalkış noktası alarak sömürü düzenine işaret etmesi de gayet manidar.

Elbette bir film okuması yapıyorsak eğer, bu bir 'görme' sorunu, yani mesele filmi nasıl okuduğunuza bağlı. Salt filmsel haz ve eğlence ölçütleriyle de okunabilir bu üçleme. Nitekim perdede şiddeti görmek, şiddete yakından tanıklık etmek birçok seyircinin iştahını kabartıyor, bu inkâr edilemez. Spagetti westernlerde, tıpkı spagetti gibi uzatılmış stilize şiddet sahnelerinin varlığı, bunların gayet cool bir biçimde betimlenmesi ve seyircinin bunlara tav olması bu görüşüme bir delil olarak gösterilebilir sanırım. Fakat Sergio Leone’nin bu üçlemeyi ahlaksal ve ekonomik nedenleri de gözeterek çektiğini üzerine basa basa ifade etmenin gerekliliğine inanıyorum. Zira onunla yapılmış söyleşilerde Amerikan İç Savaşı’na olan yaklaşımını yerinde söylemlerle dile getirmiştir Leone. 'Amerikan İç Savaşı tek kelimeyle saçmalık...' diyen Leone'nin bu sözleri üçlemenin doğasına yeterince ışık tutuyor öyle değil mi?

Sözün kısası, karizmaya boyanmış yalnız ve cool adamların geçit resmi yaptığı bu filmler, hele de çocukken izleyip de sonra yeniden izleyenler için, bir efsane, bir rüya âlemi. Defalarca seyredildiğinde bile etkisinden pek bir şey kaybetmeyen sahnelerle kuşanmış unutulmaz birer klasik…"

- Yönetmen filmografisinden :

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Pompei'nin Son Günleri ( Gli Ultimi giorni di Pompei / The Last Days of Pompei) 1959
Bir Avuç Dolar (Per Un Pugno Di Dollari / A Fistful of Dollars) 1964
Bir Kaç Dolar İçin ( Per Qualche Dollaro In Più / For a Few Dollars More) 1965
İyi, Kötü ve Çirkin (Il Buono, Il brutto, Il cattivo / The Good, the Bad and the Ugly) 1966
Bir Zamanlar Batı (C'era Una Volta Il West - Once Upon A Time In The West) 1968
Yabandan Gelen Adam ( Giù La Testa / A Fistful Of Dynamite) 1971
İntikam Günü (Un Genio, Due Compari, Un Pollo / The Genius) 1975
Bir Zamanlar Amerika'da (C'Era Una Volta In America / Once Upon a Time in America) 1984

- Senarist filmografisinden :
Bir Kaç Dolar İçin ( Per Qualche Dollaro In Più / For a Few Dollars More) 1965
İyi, Kötü ve Çirkin (Il Buono, Il brutto, Il cattivo / The Good, the Bad and the Ugly) 1966
Yabandan Gelen Adam ( Giù La Testa / A Fistful Of Dynamite) 1971

- Yapımcı filmografisinden:
İntikam Günü (Un Genio, Due Compari, Un Pollo / The Genius) 1975

- Ödüllerinden :
1987 Giffoni Film Festival, Nocciola d'Oro
1985 Kinema Junpo Awards ("Once Upon a Time in America" ile)
1985 Italian National Syndicate of Film Journalists, Silver Ribbon Best Director("Once Upon a Time in America" ile)
1984 David di Donatello Awards, René Clair Award
1972 David di Donatello Awards ("Giù la testa" ile)


(imdb.com, sanatlog.com, sineport.com, sinematurk.com, tr.wikipedia.org)

NOT : Yönetmenin 'İyi, Kötü ve Çirkin' filmini 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 22.07.2009 - 04:38


#12 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 27.06.2009 - 01:04

Mükerrer olduğu için tarafımdan silindi.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 27.06.2009 - 01:34


#13 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 05.07.2009 - 03:14

Gönderilen Resim

Peter MEDAK

Sinema yönetmeni.


1937 yılında Budapeşte/Macaristan'da doğdu.

1956'da İngiltere'ye yerleşti.
Kariyerine 1963'te televizyon için çektiği filmlerle başladı.
1967 'de Paramount Pictures'a(ABD) transfer oldu ve 1968' de ilk sinema filmi olan "Negatives" i çekti.

Korku ve gerilim filmleriyle tanınır. Gelmiş geçmiş en ürpertici filmlerden biri olan "The Changeling"(Dehşet) 'in yönetmenidir.

Ev temalı korku filmlerinin en iyi örneklerinden biri olmasının yanında, kuşkusuz bugüne kadar yapılmış en etkileyici filmlerinden biri olan, Russell Hunter'ın hikayesinden uyarlanan film aradan geçen bunca yıla rağmen ürkütücülüğünden hiçbir şey kaybetmedi.

Güçlü, ve kesinlikle öfkeli filme imza atan Macar kökenli yönetmen Medak, ayrıca II. Dünya Savaşı sonrasının Londrası'nda, toplumun düşük katmanlarında geçen suç öyküleriyle de tanınıyor.

Britanya sinemasının en çok ilgi çekmeyi başardığı türlerden biri olan, Londra'nın ağzı bozuk kabadayıları ve onlar hakkındaki Hollywood sterilliğinden uzak sert gangster türü filmlere de imza atmış ve tutulmuştur; The Krays (1990) gibi...


Sinema dili oldukça etkilidir. Örneğin; "The Changeling" deki merdivenden düşen top sahnesi, "Psycho" filmindeki banyo sahnesi kadar unutulmazlar arasına girmiş ve bir çok korku filmine malzeme olmuştur.

Peter Medak, kahramanlarının eylemlerinin yanısıra psikolojilerini de gözler önüne sermeyi ustaca başaran bir yönetmendir, özellikle çarpık psikolojileri...

Televizyon için her bir bölümü 14 ünlü yönetmen tarafından çekilen ve ekranlarda görmeye alışık olmadığımız kadar şiddet, çıplaklık ve küfür içeren "Masters of Horror" (Korkunun Ustaları) adlı dizide Medak'ın da imzası vardı.

- Filmografisinden:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

Species II (Tehlikeli Tür 2) 1998
The Hunchback (Notre Dame'ın Kamburu) 1997
Romeo Is Bleeding (Aşk Bir Fahişedir) 1993
Let Him Have It (Suçlu Kim?) 1991
The Krays (Kray Kardeşler) 1990
The Men's Club (Erkekler Kulübü) 1986
Cry For The Strangers (Ölüm Çağrısı) 1982
The Changeling (Dehşet) 1980
The Ruling Class (Yönetici Sınıf) 1972

- Adaylık ve Ödülleri :
1991, Evening Standard British Film Awards, En İyi Film Ödülü (The Krays)
1991, Fantasporto,International Fantasy Film Award adaylığı ( The Krays)
1972, Cannes Film Festival, Golden Palm adaylığı ( The Ruling Class)


(korku.org, radikal.com.tr, imdb.com)

NOT: Yönetmenin, Aşk Bir Fahişedir (Romeo is Bleeding) adlı filmini "Unutulmayan Filmler" başlığında bulabilirsiniz.

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:44


#14 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 13.07.2009 - 17:13

Gönderilen Resim

Atıf YILMAZ (1925 - 2006)

Türk film yönetmeni, yapımcı ve senarist.

Mersin'de doğdu.
Tam adı Atıf Yılmaz Batıbeki'dir.

Üniversite öncesi öğrenimini Mersin'de tamamlayan Batıbeki, bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduktan sonra resime olan ilgisi nedeniyle Güzel Sanatlar Akademisi'nin Resim Bölümü'ne geçiş yaparak eğitimini tamamladı. Öğrencilik dönemi ve sonrasında da Nuri İyem Atölyesi'nde resim çalışmaları yaptı.

Batıbeki, bir süre film eleştirmeni, ressam ve senaryo yazarı olarak çalıştıktan ve iki filmde yönetmen yardımcılığı yaptıktan sonra, 1951 yılında ilk konulu filmi "Kanlı Feryat" fimiyle yönetmenliğe başladı.

Nurhan Nur, Ayse Şasa ve Deniz Türkali'yle olmak üzere 3 evlilik yaptı.

* Kronoloji:
1947 - "Tavanarası Ressamlar Topluluğu"'na katıldı.
1947 - "Beş Sanat" dergisinde sinemayla ilgili yazıları yayınladı.
1950 - Semih Evin'in asistanı olarak sinemaya geçti
1951 - İlk yönetmenlik çalışması Kanlı Feryat adlı film.
1960 - Orhan Günşiray ile Yerli Film şirketini kurdu.
1966 - Güneş Film’i kurdu.
1980 - Ömer Kavur ve Yavuz Özkan ile birlikte ADAF'ı kurdu.
1996 - 33. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, ‘Yaşam boyu onur ödülü’
1991 - Hacettepe Üniversitesi tarafından “Sanatta onursal doktora” unvanı
2003 - 40. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin İlk Onursal Başkanlığı

Atıf Yımaz, 5 Mayıs 2006 günü İstanbul'da yaşama veda etti.

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

* Sanatı:
Dramadan komediye bir çok farklı türdeki filmi izleyiciyle buluşturmuş olan Yılmaz, Türk sinemasının en önemli yönetmenlerindendir. Türk sineması tarihinde; özellikle kadına, kadının toplumdaki yerine, kimliğine dair sorgulamalarıyla izleyicisine kadını anlatan usta yönetmen, filmlerinin senaryolarını da kendisi yazıyordu.

50'li yılların başından bugüne dek Türk Sineması'nın her döneminde, kimi filmlerinde ticari kaygılar hissedilse de belli üslup ve anlatım kolaylığıyla düzeyli bir çizgiyi yakalayan, birbirinden başarılı filmlere imzasını atan Yılmaz, uzun soluklu sinema kariyeri boyunca birçok ödülün de sahibi oldu.

Birçok meslek örgütlerinin de kuruculuğunu üstlenen Atıf Yılmaz, kendisiyle yapılan bir röportajda sinemayla ilgili olarak şu açıklamayı yapar:
"
Tabi sinema kitle sanatı. ayrıca ben sinemayı ciddi bir sanat diye de düşünmüyorum. Yani bir roman yoğunluğunda bir şey anlatacak bir sanat değil. . . . Şu anlamda söylüyorum: bir stendhal, bir balzac okuduğunuz zaman çağındaki şeyi görmüyorsunuz. Bugünkü estetik görüşünüz, dünya görüşünüzle görüyorsunuz. yani masa balzac'ın anlattığı masa değil, sizin bildiğiniz masa, insan davranışı bugün bildiğimiz şekliyle... Onun için bir roman okurken aslında bir roman yazma imkanımız var. Halbuki sinemada hiçbir şeyi değiştiremiyoruz, bitmiş bir olay. değiştiremediğimiz için de çabuk eskimeye müsait. bana sorarsanız on yılda en iyi film bile eskiyor."



* Filmografisinden

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

- Yönetmen:
Kanlı Feryat - 1951
Mezarımı Taştan Oyun - 1951
İki Kafadar Deliler Pansiyonunda - 1952
Hıçkırık - 1953
Şimal Yıldızı - 1954
Dağları Bekleyen Kız - 1955
Beş Hasta Var - 1956
Gelinin Muradı - 1957
Bir Şoförün Gizli Defteri - 1958
Ala Geyik - 1959
Ölüm Perdesi - 1960
Kızıl Vazo - 1961
Bir Gecelik Gelin - 1962
Yarın Bizimdir - 1963
Keşanlı Ali Destanı - 1964
Sayılı Dakikalar - 1965
Ah Güzel İstanbul - 1966
Ölüm Tarlası - 1966
Pembe Kadın - 1966
Balatlı Arif - 1967
Yasemin'ın Tatlı Aşkı - 1968
Menekşe Gözler - 1969
Aşktan da Üstün - 1970
Yedi Kocalı Hürmüz - 1971
Utanç - 1972
Kambur - 1973
Kuma - 1974
İşte Hayat - 1975
Tuzak - 1976
Selvi Boylum, Al Yazmalım - 1977
Köşeyi Dönen Adam - 1978
Adak - 1979
Talihli Amele - 1980
Dolap Beygiri - 1982
Seni Seviyorum - 1983
Bir Yudum Sevgi - 1984
Dağınık Yatak - 1984
Adı Vasfiye - 1985
Dul Bir Kadın - 1985
Asiye Nasıl Kurtulur - 1986
Değirmen - 1986
Aaahhh Belinda - 1986
Kadının Adı Yok - 1987
Hayallerim, Aşkım Ve Sen - 1987
Ölü Bir Deniz - 1989
Berdel - 1990
Safiyedir Kızın Adı - 1991
Düş Gezginleri - 1992
Gece, Melek Ve Bizim Çocuklar - 1993
Yer Çekimli Aşklar - 1995
Nihavend Mucize - 1997
Eylül Fırtınası - 1999
Eğreti Gelin - 2004

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

- Yapımcı
Dolandırıcılar Şahı - 1960
Seni Kaybedersem - 1961
Cengiz Han'ın Hazineleri - 1962
Yarın Bizimdir - 1963
Toprağın Kanı - 1966
Maden - 1978
Adak - 1979
Talihli Amele - 1980
Deli Kan - 1981
Göl - 1982
Seni Seviyorum - 1983
Bir Yudum Sevgi - 1984
Asiye Nasıl Kurtulur - 1986
Ölü Bir Deniz - 1989
Safiyedir Kızın Adı - 1991
Düş Gezginleri - 1992
Gece, Melek Ve Bizim Çocuklar - 1993
Nihavend Mucize - 1997
Eylül Fırtınası - 1999
Sıdıka - 2000
Şıh Senem - 2003

- Senaryo
Kanlı Feryad - 1951
İki Kafadar Deliler Pansiyonunda - 1952
Hıçkırık - 1953
Dağları Bekleyen Kız - 1955
Beş Hasta Var - 1956
Gelinin Muradı - 1957
Bir Şoförün Gizli Defteri - 1958
Üç Arkadaş - 1958
Ala Geyik - 1959
Ateşten Damla - 1960
Yaban Gülü - 1961
İki Gemi Yanyana - 1963
Keşanlı Ali Destanı - 1964
Murat'ın Türküsü - 1965
Yasemin'ın Tatlı Aşkı - 1968
Kızıl Vazo - 1969
Ateş Parçası - 1971
Zavallılar - 1974
Deli Yusuf - 1975
Mağlup Edilemeyenler - 1976
Güllüşah İle İbo - 1977
Minik Serçe - 1978
N'Olacak Şimdi - 1979
Zübük - 1980
Deli Kan - 1981
Mine - 1982
Bir Yudum Sevgi - 1984
Dul Bir Kadın - 1985
Asiye Nasıl Kurtulur - 1986
Kadının Adı Yok - 1987
Arkadaşım Şeytan - 1988
Ölü Bir Deniz - 1989
Berdel - 1990
Safiyedir Kızın Adı - 1991
Düş Gezginleri - 1992
Tatlı Betüş - 1993
Eğreti Gelin - 2004

- Yönetmen Yardımcısı
Allah Kerim - 1950

Gönderilen Resim

* Ödülleri:
1959 - Gazeteciler Cemiyeti Türk Film Festivali, En Başarılı Yönetmen (Bu Vatanın Çocukları)
1965 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yönetmen Ödülü, Keşanlı Ali Destanı
1965 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Film Ödülü, Keşanlı Ali Destanı
1966 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Film Ödülü, Toprağın Kanı
1966 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 3. Film Ödülü, Muradın Türküsü
1968 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 3. Film Ödülü, Ölüm Tarlası
1972 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 1. Film Ödülü, Zulüm
1972 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yönetmen Ödülü, Zulüm
13. Antalya Film Şenliği, 1976 - En İyi Yönetmen Deli Yusuf
15. Antalya Film Şenliği, 1978 - En İyi Yönetmen Selvi Boylum Al Yazmalım
1. Antalya Film Şenliği, 1984 - En İyi Film Bir Yudum Sevgi
İstanbul Film Festivali, 1985 - En İyi Türk Filmi Bir Yudum Sevgi
23. Antalya Film Şenliği, 1986 - En İyi Yönetmen Bir Yudum Sevgi
En İyi 3. Film Adı Vasfiye - En İyi Yönetmen Aaahhh Belinda
İstanbul Film Festivali, 1986 - En İyi Türk Filmi Adı Vasfiye
24. Antalya Film Şenliği, 1987 - En İyi 3. Film Hayallerim, Aşkım Ve Sen
Gazeteciler Cemiyeti Türk Film Festivali, 1959 - En Başarılı Rejisör Bu Vatanın Çocukları
10. İstanbul Film Festivali, 1991 - Onur Ödülü
Valencia Film Festivali, 1991 - En İyi Film Berdel
6. Adana Altın Koza Film Şenliği, 1992 - En İyi 2. Film Berdel
33. Antalya Film Şenliği, 1996 - Yaşam Boyu Onur Ödülü
1998 - 33. Antalya Film Şenliği, Yaşam Boyu Onur Ödülü, (1996, Selvi Boylum, Al Yazmalım)
2001 - Sinema Yazarları Derneği'' SİYAD Onur Ödülü.
2006 - 16 Mart - 26 Mart Ankara Uluslararası Film Festivali, 'Aziz Nesin Emek Ödülü'


(sinematurk.com, biyografi.info, kimkimdir.gen.tr, tr.wikipedia.org)

NOT: Yönetmenin "Selvi Boylum Al Yazmalım" adlı filmini "Unutulmayan Filmler" başlığında bulabilirsiniz

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.07.2009 - 15:45


#15 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 31.07.2009 - 03:25

Gönderilen Resim

Işıl ÖZGENTÜRK

Sinema yönetmeni, senaryo/oyun ve köşe yazarı.

1948 yılında Gaziantep'de doğdu.
Çocukluğu ve ilk gençliği bu kentte geçti.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde okudu
Üniversite yıllarında çeşitli tiyatrolarda hem yazar, hem oyuncu olarak görev aldı.

Çocuk edebiyatı alanında çeşitli ürünler verdikten sonra yetişkinler için yazmaya başladı.
Uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesinde röportajlar yaptı. Filim senaryoları ve oyunlar yazdı.

Gönderilen Resim Gönderilen Resim

"Seni Seviyorum Rosa" filminin senaryosunu yazdı ve yönetti.
Bu ilk uzun metrajlı filmiyle ses getirmesini başardı; film ulusal festivallerde birçok ödül kazandı ve yurtdışında çeşitli festivallerde Türkiye'yi temsil etti.

Özgentürk, "Seni Seviyorum Rosa" için şunları söyler:
"Yıl 1991'di ve ben bu korku verici işe girişmiştim: Bir film çekmeye...Yazardım, bir anda film yönetmeni oldum. Film bitti, seyircinin karşısına çıktı, festivaller, ülkeler dolaştı. Kendi yolculuğunu sürdürdü. Şimdi, vazgeçilmez bir sevgili gibi orada bana yeni setler, yeni yolculuklar için göz kırpıp duruyor..."

Yönetmen Ali Özgentürk'ün eşi olan Işıl Özgentürk, Cumhuriyet gazetesinde Sanata Bakış adlı köşenin yazarıdır. Ayrıca, Kadıköy Belediyesi Aile Danışma Merkezi'ne bağlı film atölyesinin yönetmenidir.

* Filmografisinden

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

- Yönetmen olarak:
İstanbul Annendir Çocuğum 1993
Seni Seviyorum Rosa 1991

- Senaryo yazarı olarak:
Balalayka 2000
Seni Seviyorum Rosa 1991
Su Da Yanar 1987
Bekçi 1986
Yılanı Öldürseler 1981
At 1981

- Ödüllerinden:
11.İstanbul Film Festivali 1992, Jüri Özel Ödülü (Seni Seviyorum Rosa)

(sinematurk.com, tr.wikipedia.org, zeldanilgunmarmara.blogspot.com)

NOT: Yönetmenin "Seni Seviyorum Rosa" adlı filmini 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

#16 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 07.08.2009 - 10:29

Gönderilen Resim

Robert WISE (1914 - 2005)

Oscar ödüllü ABD'li yönetmen ve yapımcı.

Winchester, Indiana/ABD'de doğdu.

Tam adı; Robert Earl Wise'dır.

Wise, Hollywood'a ilk kez 1933'te, RKO Film'de kuryecilik yaparak adım attı ve montajını yaptığı 'Yurttaş Kane' (Citizen Kane) filmiyle Oscar'a aday gösterildi.

Robert Wise ,1961 yılında yaptığı Batı Yakasının Hikayesi (West Side Story) ile 1950'lerin sonunda 'altın çağ' ını geride bırakmış olan müzikal türüne yeni bir soluk, canlanma getirdi.

Birçok romanı sinemaya uyarladı.
Filmleri genellikle ses getiren yapımlar oldu.

50 yıldan uzun süren kariyeri boyunca bilim kurgudan savaş filmlerine ve müzikallere kadar 39 filmin yönetmenliğini yapan Wise, yapımcı ve yönetmen olarak aday gösterildiği Oscar ödüllerine 4 kez uzandı.

Wise'ın Batı Yakasının Hikayesi filmi 10 Oscar alırken, Neşeli Günler 5 ödül kazandı.

Neşeli Günler(The Sound of Music) ile En Iyi 100 Yönetmen arasında yerini aldı.

1985-1988 yılları arasında Directors Guild of America / Amerikan Yönetmenleri Locası ve 1971-1975 yılları arasında Academy of Motion Picture Arts and Sciences / Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'in başkanlığını yaptı. Hollywood Walk of Fame'de yıldızı bulunan ünlüler arasındadır.

Oscar'a 7 kez aday gösterilen, 4 Oscar dışında 29 değişik ödül sahibi olan, ayrıca 18 adaylığı bulunan Robert Wise 14 Eylül 2005 günü yaşama veda etti.

- Filmografisinden:

Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim Gönderilen Resim

A Storm in Summer 2000
Rooftops 1989
Uzay Yolu 1979
Audrey Rose 1977
Gerilim 1971
Kum Taneleri 1966
Neşeli Günler (The Sound of Music)1965
Batı Yakasının Hikayesi (West Side Story) 1961
Sessiz ve Derinden Git 1958
Until They Sail 1957
Truvalı Helen 1956
So Big 1953
Dünyanın Durduğu Gün 1951
The Set-Up 1949
The Body Snatcher 1945

* Ödüllerinden
- Oscar:
1962 En İyi Yönetmen, En İyi Film, Batı Yakasının Hikayesi (West Side Story )
1966 En İyi Yönetmen, En İyi Film, Neşeli Günler (The Sound of Music)
1967 Irving G. Thalberg Memorial Ödülü

- Diğer:
1949 4. Cannes Film Festivali, FIPRESCI Ödülü (The Set-Up)
1966 23. Altın Küre Ödülleri (The Sound of Music)
1996 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali, Yaşam Boyu Başarı Ödülü

(sinemalar.com, en.wikipedia.org, maksimum.com)

NOT: Yönetmenin Batı Yakasının Hikayesi adlı filmini, 'Unutulmayan Filmler' başlığında bulabilirsiniz.

#17 madworLd

madworLd

    Boş vakti boldur

  • Üyeler
  • 447 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:MeSTeRe

Gönderim zamanı 11.08.2009 - 17:11

Quentin Tarantino sinema tarihine mihenk taşlarından birini eklemiştir.. 1992 de reservuar köpekleri ve ardından ödüllü pulp fıction filmiyle..
hazineler harabelerin arasından çıkıyorsa ve bende harabedeysem şuan, hazine benmi oluyorum :eyvah:

#18 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 12.08.2009 - 04:37

Ona da sıra gelecek dost...
Sabır :P


#19 Sultanım

Sultanım

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.113 Mesaj

Gönderim zamanı 12.08.2009 - 09:13

Alsancak abi paylaşımlarınızı ilgiyle takip ediyorum, sinema hakkında daha çok öğreneceklerimiz var.

Sayenizde bu eksikliği gideriyoruz teşekkürler.

SULAK TOPRAKLARDA ÜMİTLER YEŞERİR

KANIN DÖKÜLDÜÐÜ TOPRAKLARDA İNSANLIK ÖLÜR

YAŞANMAZ BİR DÜNYA İÇİN TÜM VAHŞİLİÐİNİ GÖSTEREN İSRAİL'İ KINIYOR VE LANETLİYORUM

KAHROLSUN İSRAİL!!


#20 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 12.08.2009 - 18:10

İlgin beni sevindiriyor dost Sultanım.
Teşekkür ederim.
Sevgi/selam.





6 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 6 ziyaretçi, 0 gizli