Türk Sanat Müziği Bestecileri
#41
Gönderim zamanı 24.06.2009 - 16:48
Coşkun ERDEM
Kanuni besteci
1938 yılında Gemlik'in Kapaklı köyünde doğdu.
İlk hatırladığı ses ud, çünkü babası Mustafa Bey, oğlu sanatçı olsun diye yanına gelip ud çalar.
Babasının işi dolayısıyla bir süre sonra Zonguldak'a oradan da Çaycuma'ya göçtüler.
Seslerin makama ve melodiye dönüşmesi Çaycuma'da başladı.
Çok küçük yaşta olmasına rağmen sesi ve makam yeteneği dolayısıyla Çaycuma'nın tek camiinde ezan okumaya başladı.
Mustafa Bey, oğlunun sanatçı olmasını çok istediği için Adapazarı'na taşındı.
Coşkun Erdem,ilk sistematik müzik eğitimini Adapazarı Musiki Cemiyeti almaya başladı.
Bestelediği saz semaileri ve peşrevleriyle ünlenen İsmail Sefa Olcay'ın yanında kanuniliğe doğru ilk adımlarını attı.
Bir süre sonra Mustafa Bey, Adapazarı'nın oğluna dar geldiğine karar verip varını yoğunu satarak, bütün sanatların ve büyük hayatların merkezi olan İstanbul'un yolunu tuttu. Küçük Coşkun, Türk Musikisi'ne değerler kazandıran Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne hemen kabul edildi. Kadri ve İsmail Şençalar, Şerif İçli, Neyzen Gavsi Baykara ve büyük kanun üstadı Ahmet Yatman'dan özel dersler aldı.
1954'te yani henüz 16 yaşındayken Yenikapı Çakır Gazinosu'nda okuyucu olarak sahneye adımını attı. Solistlik hayatı iki yıl sürdü. Daha sonra okuyuculuğu bırakıp saz heyetine katıldı. Genç yaşına rağmen, devrin önemli solistlerinin saz heyetinde kanuni olarak işe başladı. Turnelere katıldı. Bu arada şiirler yazıp besteler yaptı. 1960'larda verilmeye başlanan ilk Altın Plak Ödülü'nü, bestesini Coşkun Erdem'in yaptığı rast makamındaki ‘‘Kader böyleymiş ne söylesem boş’’ adlı şarkısıyla Sevim Tanürek aldı.
Ardından Erdem'in besteleri peşpeşe gelmeye başladı.
Hala dillerden düşmeyen 50'nin üstünde besteye imza attı.
Fasıl şefliği, solist refakatlığı yaptı.
Oyun havalarını mükemmel icrasıyla dikkati çekti.
Dünyanın bir çok ülkesinde kanunu ile konserlerde, icralarda bulundu. Zeki Müren, Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Behiye Aksoy gibi bir çok sanatçının gerek konserlerinde, gerek stüdyo kayıtlarında kanunu ile eşlik etti.
Altı evlilik yapan bestecinin bu evliliklerinden bir kızı, bir de oğlu var; üç de torun sahibi.
- Bestelerinden:
Kader böyleymiş ne söylesem boş (Rast)
Maziyi unutma eski günleri ( Uşşak)
Gönül ferman dinlemez ( ? )
Geceler gariplerindir ( ? )
Varayım gideyim gurbet eline ( ? )
Garibin derdinden garipler anlar ( ? )
Tatlıyay oyun havası ( ? )
(arama.hurriyet.com.tr)
#42
Gönderim zamanı 24.06.2009 - 16:51
<º))))><><((((º>
#43
Gönderim zamanı 29.06.2009 - 21:47
#44
Gönderim zamanı 29.06.2009 - 22:07
Yesârî Asım ARSOY (1900 – 1992)
Klasik Türk müziği bestecisi, söz yazarı, yorumcu.
Drama’da doğdu.
Asıl adı Mustafa Asım’dır
Babası Bergofçalı Ömer Lütfi Efendi, annesi ise Zübeyde Hanım'dır. Babasının dedesi Şeyh Ömer Efendi sol eli ile yazan tanınmış bir hattat idi. Asım ve ablası da sol ellerini kullandıkları için Yesari (solak) adını aldılar. Yesari Asım orta öğrenimini tamamladıktan sonra aile İstanbul'a göçetti, 1917 yılında ise Adapazarı’na yerleşti.
İlk müzik derslerini Adapazarı'nda aldı. Önce bağlama, sonra ut çalıştı, okuldaki hocalarından ve komşu müzisyenlerden eski eserleri öğrenerek kendini geliştirdi. Dindar babanın baskılarına rağmen hafız olmak istemedi, ancak zaman zaman camilerde ezan okudu.
1920'de Antalya'daki bir gemi acentesinde çalışarak iş hayatına atıldı, daha sonra İstanbul ve İzmit'te değişik işlerde çalıştı. İzmit'te yaşarken, Fehmi Tokay ve Zeki Arif Ataergin'den yardımlar gördü, müzik çevrelerine girerek çok sayıda müzisyenle tanışma ve çalışma fırsatı buldu.
1930'larda beste yapmaya başlayan Yesari Asım, sözlerini de genellikle kendisi yazmıştır.
1954 yılında kısa süre İstanbul Radyosu’nda da çalışan bestecinin günümüze ulaşan eserleri yaklaşık 250 tanedir. Unutulan ya da gün ışığına çıkmayan çok eserinin olduğu tahmin edilmektedir.
- Bestelerinden:
Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır (Hüzzam)
Sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde (Hicaz)
Biz Heybeli'de her gece mehtaba çıkardık (Sultaniyegah)
Bir çapkın elinde oyuncak oldum (Uşşak)
Sahilde o hoş buseleri aldığım akşam (Nihavend)
Zamanla belki geçer bu aşk da hicran da (Hüzzam)
Yar yolunu kolladım, beyaz mendil salladım (Hicaz)
Bu yaz geçen günlerimiz hatırımdan çıkmasın (Uşşak)
Perişan saçların aşkımın ağıdır (Rast)
Sen olmasaydın eğer aşka inanmazdım (Hüzzam)
(tr.wikipedia.org)
#45
Gönderim zamanı 04.07.2009 - 09:01
Ferit SIDAL (1925 - 2001)
Tambur sanatçısı, besteci.
1 Mart 1925 tarihinde Ankara'da doğdu.
Ortaokul ve lise eğitimini gördüğü "Gazi Lisesi"'nde tambura ilgi duyan sanatçı, tambur konusunda bir efsane olan Tamburi Cemil Bey'in öğrencisi Tevfik Bey'den tambur dersleri aldı. Sonrasında ise bir diğer ünlü tamburi İzzettin Ökte'yle çalışmalarına devam etti. Nurettin Cemil Bey'le repertuvar, Şerif İçli'yle de nota çalıştı.
1950 yılında Ankara Radyosu'na tambur sanatçısı olarak girdi. Aynı yıl Müzeyyen Hanım'la evlendi.
1956 yılından sonra tambur sanatçılığının yanına koro şefliğini de ekledi, çeşitli topluluklara şeflik yaptı. 1972'de TRT Müzik Dairesi Başkanlığı'nın kurulmasından sonra, Sıdal kurumda Türk Sanat Müziği Müdürlüğü görevine getirildi. Sanatçı bu görevi 13 yıl boyunca sürdürdü.
1990 yılında TRT'den emekli olan sanatçıya, 1998 yılında Devlet Sanatçısı ünvanı verildi. Emekliliğinden sonra da TRT'ye farklı pozisyonlarda hizmet vermeye devam etti.
1951 yılında da beste yapmaya başlayan ve yüzün üzerinde esere imza atan Ferit Sıdal, 9 Ağustos 2001 günü yaşama veda etti.
- Bestelerinden :
Bir gönül vardı bende, henüz aşkı tatmamış (Rast)
Aklımı başımdan aldı gözlerin (Nihavend)
Kim derdi ki aşkımız bir hazin rüya olur (Hicaz)
Sevdamı o hülyalı gözün rengi yarattı (Hüzzam)
Gözlerin bir içim su, içim yandı doğrusu (Suzinak)
Hicran olacaksa bu aşkın sonu (Rast)
Bölük bölük turna geçer yüceden (Hicaz)
(tr.wikipedia.org)
#46
Gönderim zamanı 09.07.2009 - 11:08
Zeki DUYGULU (1903 - 1974)
Ud sanatçısı, besteci.
Beyrut'ta doğdu.
İstanköylü Rüsumat Memuru Fethi Bey’in oğludur.
Babası Trablugarp ’ta İtalyanlara esir düşünce İzmir ‘e taşındılar.
Aydın Sultanisi'nde öğrenimini yaparken, gönüllü olarak Kurtluş Savaşı'na katıldı.
1925 yılında Fahrettin Altay’ın Süvari Kolordusu’nda müzik öğretmenliği yaptı.
1935 yılında Kıdemli Yüzbaşı iken ordudan istifa etti.
1928 yılında Atatürk tarafından “Mülazım” rütbesi ve kırmızı İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.
Şiirler yazdı, yazdığı şiirlerini besteledi.
1938 yılında Hamiyet Hanım'la evlendi. Bu evlilikten dört çocuğu oldu.
İkinci Dünya savaşı'nın sonuna kadar Muğla Milli Emlak Müdürlüğü görevini yürüttü.
Savaş sonunda görevinden ayrılarak İstanbul'a yerleşti.
Zeki Duygulu, 13.03.1974 günü İstanbul’da yaşama veda etti.
- Bestelerinden:
Karakolda ayna var kız kolunda damga var (Hicaz)
Selam vermeden gelip geçersin (Uşşak)
Ayrıldı gönül şimdi yine bir tek eşinden (Nihavend)
Ben yaralı ceylanım, yaralı ceylan (Rast)
Dereler çağlar oldu gözlerim ağlar oldu
Derbeder bir aşıkım yurdum evim viranedir (Kürdîlihicâzkâr)
Hem cemalin gösterip çekmek olur mu kendini (Hüseynî)
Kervanim geçmiyor kardan içerim yanıyor nardan
Mahmur bakışlı dilberim (Karabiberim) (Hicaz)
Sevda öyle müşkül ki onu çekenler bilir (Uşşak)
(wowturkey.com, duslersokagi.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 04.08.2009 - 06:34
#47
Gönderim zamanı 14.07.2009 - 12:49
Ekrem GÜYER (1921 - 1954)
TSM bestecisi, ses sanatçısı.
Karaman'da doğdu.
Aile, Güyer 3 yaşındayken İzmir'e yerleşti.
Ortaöğrenimini Namık Kemal Lisesi’nde tamamladı.
Öğretmen ve şair olan babası Mehmet Adil Bey'den ve ud dersleri alan ablasından etkilenerek, 12 yaşında ud, tambur ve bağlama çalmasını öğrendi. Ağabeyi Nevzat Güyer'le birlikte etkinliklerde şarkı söyleyerek musikiyle aşinalığını ilerletti.
1943 yılında Ankara Radyosu'nun açtığı stajyer solist sınavını kazanan tek aday olarak radyo evinde müzik ve beste çalışmalarına başladı.
1944 yılında Ankara Radyosunda ses stajyerliği yapan Müzehher Özerinç ile evlendi. Bu evlilikten, geleceğin TSM solisti Metin(Güyer) dünyaya geldi.
Ekrem Güyer 19 Şubat 1954 günü yaşama veda etti.
Ölümüne değin otuz altı eser besteleyen sanatçı, Nihavend makamındaki "Unutturamaz seni hiçbir şey unutulsam da ben" adlı şarkısını çok sevdiği eşi için bestelemişti.
Bestecinin ölümünden sonra eşi Müzehher Hanım kendisine bestelenen esere karşılık bir şiir yazdı. Besteci Şekip Ayhan Özışık şiiri çok beğendi, Karcığar makamında besteledi; ve "Unutmadım seni ben, unutmadım, her zaman kalbimdesin..." adlı unutulmaz eser ortaya çıktı:
- Ekrem Güyer'in bestelerinden:
Hançer-i aşkınla ey yâr gönlüm üzre vurma hiç (Hicaz)
Unutturamaz seni hiç bir şey unutulsam da ben (Nihavend)
Mahzûn duruşun âşıka bin ömre bedeldir (Hüzzam)
Cânân bilirim sen beni nâlân edeceksin (Acemkürdi)
Ayrılmak ne kadar zor unutulmak çok acı (Nihavend)
Kaç yıl o kadın gönlüme sevdâ diye akmış (Kürdilihicazkâr)
Gidiyorsun güzelim git yine kalbimde yerin (Mahur)
Vaz geçtim o sevdâdan o da bir dem idi geçti (Uşşak)
Bir iç sızısı duymasam her hâtırasında (Hüzzam)
metin: derleme
fotoğraf: soncemre.net
#48
Gönderim zamanı 17.07.2009 - 14:50
Erdoğan BERKER (1932 - 1977)
Ankara'da doğdu.
İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara 'da tamamladı.
Ud çalan babası ve sesi güzel olan annesinden etkilenerek müziğe küçük yaşlarda ilgi duydu. Üniversite yıllarında Necdet Varol ve Nevzat Sümer ‘den makam ve usul dersleri aldı.
1969 yılında ilk eseri "Anlat bana gül bahçesi gördün mü gül dikensiz" adlı şarkıyı Rast makamında besteledi.
İTÜ İnşaat Fakültesi mezunu (yüksek inşaat mühendisi) olan Berker,1960 - 1982 yılları arasında mesleğine ağırlık vererek müzikten ayrı kaldı.
1982 - 1985 yılları arasında ise besteleriyle müzik dünyasında bir anda ön plana çıktı.
Lirik ve vokali küçük şarkılar yapan, ancak bestelerinin düzenlemesinde 1980'lerin kitsch bas ve ritim tatları kullanılan bir TSM bestecisidir. Şarkılarının küçük olması "uyduruk" veya "basit" olmalarından değildir, şarkıları "azametli" olmadıkları için küçüktür. Berker, mülayim ve hatta çekingen bir çokseslilik kullanmıştır.
Doksan civarında bestesi olan Berker 'in altmışbeş eseri TRT repertuarında bulunmaktadır.
1963 yılında yaşamını birleştirdiği Tanya Berker ile evliliğinden olan iki kızı Ece ve Ebru, ilerleyen yıllarda Klasik Batı Müziği ve Caz müziği alanlarında adlarını duyurdular.
Erdoğan Berker 5 Eylül 1997 günü yaşama veda etti.
- Bestelerinden:
Anlat bana gül bahçesi gördün mü gül dikensiz ( Rast)
Geçip gitme yanımdan ne olur eller gibi (Hüzzam)
Şarkılardan fal tuttum ikimize kaç kere (Hicaz)
Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç (Nihavend)
Yüreğim alev alev yanıyor hasretinle ( Rast)
Tutunacak bir tek dal aranırken ellerim (Kürdilihicazkar)
Bir şarkı duyarsan sevdâdan yana (Nihavend)
Seneler ne olur üstüme gelmeyin (Hicaz)
Sensiz geçen günleri bir bir saydım bitmiyor (Uşşak)
metin(derleme) : sozluk.sourtimes.org, itusozluk.com
fotoğraf : wowturkey.com
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 22.07.2009 - 02:16
#49
Gönderim zamanı 21.07.2009 - 06:15
Semahat ÖZDENSES (1913 - 2008)
Türk Sanat Müziği bestecisi, yorumcu.
İsatanbul Üsküdar 'ın Bağlarbaşı semtinde doğdu.
Annesi Pakize hanım, babası ise Çanakkale şehitlerinden Yüzbaşı İshak Efendi'dir.
Üsküdar Kız Sanat Okulu’ndaki öğretimini müzik sevgisi ve tutkusu nedeniyle yarıda bıraktı.
Lemi Atlı, Refik Fersan, Fahire Fersan gibi sanatçılardan ders aldı.
1939 yılında Faruk Ergökmen'le evlendi.
İlk plağı, İsmail Hakkı Bey'in Hüzzam makamındaki şarkısı “Beklerim her gün bu sahillerde” , 1941 yılında piyasaya çıktı.
1940 yılında beste yapmaya başlayan Özdenses'in toplam otuzbeş bestesi TRT repertuarında bulunmaktadır.
Özdenses, 1938 yılında davet edildiği ve ses sanatçısı olarak görev yaptığı Ankara Radyosu’na müzik eğitimi ve canlı yayınlarla emekli oluncaya kadar devam etti.
Emekli olduktan sonra, İstanbul Radyosunda göreve başladı.
Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi’nde çok sayıda öğrenciye ders verdi.
3 Temmuz 2008 günü yaşama veda etti.
- Ödülleri:
2008, Kültür ve Turizm Bakanlığı "Kültür ve Sanat Hizmet Ödülü"
- Bestelerinden:
Her mevsim içimden gelir geçersin (Uşşak)
Dün gece mehtâba dalıp hep seni andım (Hüzzam)
Akşam oldu hüzünlendim ben yine (Uşşak)
Mahzûn kalbim günden güne aşkınla eriyor (Hüzzam)
Son hâtıranın üstüne ben hicranla eğildim (Karcığar)
Ne bir dost ne yabancı kimseden bir nefes yok (Saba)
Hastayım zevk u safâdan uzak (Suzinak)
Bitmeyen bir gecenin sabahında uyandım (Hicaz)
Sonmuş bu gidiş dönmedi hicran seferinden (Hüzzam)
(arsiv.ntvmsnbc.com, tr.wikipedia.org)
#50
Gönderim zamanı 26.07.2009 - 07:54
Melahat PARS (1918 - 2005)
Udi besteci.
İstanbul Fatih semtinde doğdu.
Annesi Zehra Hanım, babası İsmail Hakkı Bey'dir.
İlkokul çağlarında müziğe olan ilgisini fark eden ailesi tarafından kanuni Mustafa Bey’den iki yıl nota ve usul dersleri aldırıldı. Daha sonra Darutta'lim-i Musiki’ye devam ederek, udi Fahri Kopuz'dan ud ve makam dersleri aldı.
1938 yılında Hazım Pars' la evlendi.
1944 yılında açılan sınavda başarılı oldu ve Ankara Radyosuna ses sanatçısı olarak girdi.
1948 yılında Hüzzam makamında "Avare gönül yine sensiz hicrana daldı" adlı ilk eserini besteleyen Pars, ölümüne kadar altmış civarında besteye imza attı.
1953 yılında İstanbul Radyosu'na geçen ve uzun yıllar burada görev yapan Pars, çok sayıda gence de hocalık yaptı; Türk Sanat Müziği'ne birçok değerli sanatçı yetiştirdi. Yine bu yıllarda İstanbul Belediyesi Konservatuarı İcra Heyeti üyeliği yaptı.
1985 yılında kurduğu Kalamış, Kadıköy ve Marmara musiki derneklerinde yöneticilik yaptı.
10 Mayıs 2005 günü yaşama veda etti.
Melahat Pars, Türk Sanat Müziği'nin az sayıdaki kadın bestecilerinden biriydi. "Ben gamlı hazan, sense bahar dinle de vazgeç" gibi dillere yerleşen pek çok şarkıda imzası vardı. 86 yaşında hayata veda eden bestecinin ardından o günlerde görüş belirten sanatçılar, Pars'a yaşarken hak ettiği değerin verilmediği görüşünde birleştiler.
- Bestelerinden:
Avare gönül yine sensiz hicrana daldı (Hüzzam)
Ben gamlı hazan, sense bahar dinle de vazgeç (Hicaz)
Eşi yoktur bana bir sevgili vermiş ki felek (Muhayyer)
Gönlümü başka emellerle avutsaydım (Nihavend)
Bin dertle yanan gönlüme bir zerre devâ yok (Rast)
Nağmelerin esiri oldum coştum bu gece (Nihavend)
Sazlar kırılan gönlümüzün hüznünü inler (Hüzzam)
Gözüm sende açıldı yine sende kapansın (Rast)
Gümüş tellerle örsem saçının her telini (Kürdilihicazkar)
(radikal.com.tr, bisohbet.com)
#51
Gönderim zamanı 30.07.2009 - 20:50
İsmail Baha SÜRELSAN (1912 - 1998)
Bursa 'da doğdu.
Okul yıllarında müzik öğrenimi de gördü.
1968 ile 1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde dinî mûsikîsi ilgili dersler verdi.
1973’te TRT Kurumu Türk Mûsikîsi Uzmanlığı, Repertuar Kurulu Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Türk Mûsikîsi Komisyonu üyeliği gibi görevlerde bulundu. 1975 yılında TRT Ankara Radyosu Klâsik Türk Mûsikîsi Korosu’nun başına getirildi.
Yüksek Tarım Mühendisi olan ve 1972'de Tarım Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan besteci 1977 yılında sağlık sorunları nedeniyle Antalya'ya taşındı.
İsmail Baha Sürelsan 12 Nisan 1998 günü bu kentte yaşama veda etti.
Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı konservatuara "İsmail Baha Sürelsan Konservaturı" adı verildi.
1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanını alan sanatçı, Türk müziğine bilimsel araştırmaları, yayınları, konferansları ve ve eğitimciliği ile hizmet verdi. Dinsel ve din dışı 100'ü aşkın bestesi ile kendini tekrardan kaçınan ve yeni melodik renkler aramasıyla tanındı.Yaşamında olduğu gibi sanatında da son derece titiz, taviz vermeyen, disiplinli, düzenliydi. Bu nedenle az ve güzel eserler verdi.
- Bestelerinden:
Yaz günleri en tatlı hayaller gibi geçti (Nihavend)
Gönlüm düşüyor çırpınarak gizli kemende (Acemaşiran)
Güle sor bülbüle sor halimi hicranımı dinle (Bûselik)
Senin olmuş bu gönül sevgili sensiz olamaz (Eviç)
Der bağ-ı hüsn dost gönül (Uşşak)
Ruhumda o mavi bakışın yangını nerde (Kürdilihicazkâr)
Bu karanlık geceler hep çile kalbimde dolar (Rast)
Neyle dinmez meyle sönmez bir alev sarmış (Yegah)
(tr.wikipedia.org)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.08.2009 - 16:07
#52
Gönderim zamanı 07.08.2009 - 12:01
Zeynettin MARAŞ
Ud sanatçısı, bestekar.
1927'de İstanbul Suadiye'de doğdu.
Annesi Muazzez Hanım udi, babası Memduh Bey noterdi.
Annesinden etkilenerek öğrendiği ud sanatını yine anne ve babasının teşvikiyle ilerletmek için ortaokul sıralarında iken komşularının evlerindeki musiki toplantılarına katılarak o devrin en ünlü musiki simalarından olan Dr. Hamit Hüsnü Bey, Kemani Nuri Bey ve Astikzade Boğas Efendi'den yararlandı.
Haydarpaşa ve Kabataş liselerini okuduktan sonra, 1952 yılında Denizcilik Bankası'nda muhasebeci olarak çalışmaya başladı.
Yedek subaylık bitiminden sonra girdiği İstanbul Belediye Konservatuarı'ndan 1953 yılında mezun oldu. Konservatuardaki hocaları; Münir Nurettin Selçuk, Şefik Gürmeriç, Mesut Cemil, Nevzat Atlığ, Refik Fersan ve Şerif Muhiddin Targan gibi adlardı.
Ablasının sözlerini yazdığı, "Gözyaşlarımı derdime derman ettiğim akşam" adlı Hicazkar makamındaki ilk bestesini 1947 yılında yaptı. Şarkı 1949 yılında Muzaffer İlkar tarafından TRT Ankara Radyosu'nda okundu.
1953'te Yıldız Hanım'la evlendi.
Kurucularından olduğu(1989) Pendik Musıki Derneği'nde repertuar öğretmenliği yaptı.
Beste yaparken makam seçmeyen sanatçı, tarzını, önce şarkı sözünü yani güfteyi incelediği, ardından uduyla melodilerde dolaştıktan sonra makamını tespit edip karar verdiği, böylece eserin ana motiflerini işlediği biçiminde açıklar ve ekler: "Eser de böylece yavaş yavaş meydana çıkmış olur. Yani güftenin yapısı, sözleri bestenin nağmelerini ve makamını da seçmiş olur."
- Bestelerinden:
Gözyaşlarımı derdime derman ettiğim akşam (Hicazkar)
Gizli aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye (Nihavend)
Sana dönmek ne güzel kuşlar gibi uçarak (Rast)
İnleyen nağmeler ruhumu sardı (Nihavend)
Benimle olmaktan bıktıysan eğer (Uşşak)
Hasretim sana sanki bin yıl uzakta gibi (Hicaz)
Biliyorum vefalısın benim gibi sevdalısın (Nihavend)
(unayculhaci.com, tr.wikipedia.org)
#53
Gönderim zamanı 12.08.2009 - 20:08
Emin ONGAN (1906-1985)
Keman sanatçısı, besteci.
- Yaşamı :
Edirne’de doğdu.
Çaplıoğulları’ndan Zehra Hanım ile Cerrah Kolağası Ahmed Bey'in oğludur.
Ailesi Balkan Savaşı’ndan sonra İstanbul’a gelerek Üsküdar’a yerleşti.
İlk öğrenimini İstanbul Üsküdar’daki Ravza-i Terakki Mektebi’nde tamamladı. Ortaokulu ve liseyi Edirne’de okudu.
1930 yılında öğretmen Perihan Ongan ile evlendi.
1936 yılında Tekel Tütün Genel Müdürlüğü Muhasebe Tetkik bölümünde memur oldu.
1945 yılında sınavsız olarak İstanbul Belediye Konservatuarı’na girdi. Burada hem keman sanatkârı hem de koro şefliği gibi görevlerde fahri olarak çalıştı. Üç yıl süren bu hizmetten sonra, memuriyeti nedeni ile konservatuardan istifa etti.
1 Eylül 1951 tarihinde saz sanatkârı olarak İstanbul radyosu’na alındı. 1955 yılında resmî görevlerinden ayrılarak yeniden konservatuardaki kadrosuna döndü.
Uzun yıllar Üsküdar Mûsikî Cemiyeti’ne başkanlık etti ve pek çok öğrenci yetiştirdi. Bu cemiyet 1987 yılında Emin Ongan Üsküdar Musiki Cemiyeti adını aldı.
2 Şubat 1985 günü yaşama veda etti.
- Sanatı :
İlk mûsikî hocası Neyzen Yusuf paşa’nın oğlu Mızıkalı Celâl Bey’dir. Bundan sonra Bestenigâr Ziya Bey’den makam, usûl ve repertuar dersleri aldı. Hanende Arap Cemal’den hayli eser meşk etti. Notayı Edip nazım Bey’den öğrendi.
Daha sonra sonra amatör topluluklarda çaldı. Toptaşı İlkokulu’nda mûsikî öğretmenliği yaptı. 1926 yılında Üsküdar Mûsikî Cemiyeti’ne girdi. O zamanlar bu toplulukta Nubar Tekyay, Selahaddin Pınar, Kânunî Âmâ Sıdkı, Tanburî Hâfız İzzet Gerçeker, Halil Can, Udî Edhem Göner, Neyzen Emin Aköze, Kemanî Kemal, Kemanî Rüşdü, Kemanî Cevat, Zühdü bardakoğlu, Santurî Cezmi gibi sanatkârlar bulunuyordu.
Sanatta disipline önem veren Emin Ongan, yüzyılımızın Türk Mûsikîsi bestecileri arasında önemli bir yere sahiptir. Eserlerinde geleneksel şarkı bestekârlığının kurallarına bağlı oluşu ile dikkati çeker. Makamlarımızın seyir ve karakterini belirtmesi yönünden kusursuz gibidir. Bilinen eserleri üç saz semaisi ile doksan kadar şarkıdan ibarettir.
- Bestelerinden :
Bugün yine gönlümün bahçesinde gezindin (Nihâvend)
Sen benim gönlümde açan son güldün (Nihâvend)
İnleyen kalbim senin aşkınla bilmem neylesin (Hüzzam)
Birlikte geçen günleri mümkünmü unutmak (Beyati)
Bahar meltemidir, başımda esen (Nihâvend)
Ömrüm güle bülbül gibi efgan ile geçti (Hicaz)
Gittin bıraktın sevgimi soldurmadı yıllar (Rast)
Gönlümün bir hali var ki gam değil kasvet değil (Uşşak)
(turkmusikisi.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 29.08.2009 - 10:56
#54
Gönderim zamanı 18.08.2009 - 10:11
Fehmi TOKAY (1889 - 1959)
- Yaşamı:
İstanbul 'un Üsküdar semtinde doğdu.
Annesi Harmanlık Mektebi müdiresi Şadiye hanım, babası Sayıştay murakıbı Hüsnü Bey'dir.
Üsküdar 'daki Ravza-i Terraki İlokulu 'nu bitirdi. Daha sonra ortaokulu ve liseyi Toptaşı Askeri Rüşdiyyesi 'nde okudu.
1907 yılında bugün ki adı ile Teknik Üniversite olan Mühendishane-i Berri Hümayin 'e gitti ve savaş yılları olması nedeniyle ancak 1920 yılında mezun olabildi.
Kocaeli, Ankara, Bolu ve Çankırı gibi illerde Bayındırlık Bakanlığı 'na bağlı olarak mühendis ve başmühendis olarak çalışan Tokay, 1938 yılında köprüler dairesi müdür yardımcılığına tayin edildi. Bayındırlık Bakanlığı müşavirliği görevinde iken emekliye ayrıldı.
23 Haziran 1959 günü geçirdiği kalp krizi sonucunda İstanbul 'da yaşama veda etti.
- Sanatı:
Fehmi Tokay 'ın musiki hayatı çocuk yaşta başladı. İyi kanun çalan babasını çevresinde Kemani Aleksan, Salih Efendi Ali Rifat Çağatay ve Nevres bey gibi o devrin değerli üstatları vardı.Bu çevre küçük Fehmi 'nin musiki zevkinin aşısı oldu.
Bestelerini geç yaşta yaptı; ilk eseri, 52 yaşında bestelediği Tahirbuselik makamındaki "Gülle hembezm-i visaliz gerçi hâr olsak da biz " şarkısıdır.
1941 - 1945 yılları arasında en verimli devrini yaşayan Tokay, bu zaman dilimi içinde 69 eser besteledi. 1946 yılından ölüm yılı olan 1959 yılına kadar ise sadece 30 beste yaptı.
Çok güzel sesi olan ve güzel şarkı icra eden Tokay, nota bilmezdi. Bestelerini Dr.Nevzat Atlığ ve Alaettin Yavaşça notaya alırdı.
Geride fazla eser bırakmadı fakat bestelerinin hepsinde derin ve sağlam bir sanatsal yapı vadır. Daha çok Hacı Arif Bey 'in etkisi altında kalmış ve hiç piyasa şarkısı yapmamıştır.
- Bestelerinden:
Benzemez kimse sana tavrına hayrân olayım ( Beyati)
Geçti bahar hazan erdi bu yerde ( Buselik)
Terk et beni artık yetişir sende vefâ yok (Hicaz)
Gönlümün ezhâr içinde gül gibi dildârı var ( Rast)
Tutam yâr elinden tutam (Hüseyni)
Sâkî ki sen oldun su şarâb oldu demektir (Hüzzam)
O âhû bakışlara bir anda kandın gönül (Karcığar)
Aşkı seninle tattı hicranla yandı gönül (Hicaz)
Kırdın ümmîdimi yıktın şu gönül lânesini (Segah)
Gelmedin bir kerreden mâ'da neden (Uşşak)
(yasarkemalalim.com.tr)
#55
Gönderim zamanı 22.08.2009 - 00:05
Mediha Şen SANCAKOÐLU
Türk Sanat Müziği bestecisi, yorumcu.
1941 yılında Babaeski'de doğdu.
İki aylıkken ailesi Bursa Çekirge'ye yerleşti; ilkokulu burada okudu.
Ortaokul ikinci sınıfa devam ederken İstanbul'a taşındılar.
14 yaşında evlendi.
2 çocuk annesi iken 1968 yılında yetişmiş sanatçı sınavına girerek İstanbul Radyosu'nda solo programlara başladı. 1970 yılında sahne çalışmaları ile birlikte pek çok 45'lik ve uzun çalar plak yaptı. Bunlardan ikisi 45'lik ve bir uzun çalar olmak üzere üç altın plak ödülü aldı.
1972 yılında ilk eşinden ayrıldı. 1973 yılında ikinci evliliğini yaptı.
1990 yılında şiir yazmaya ve akabinde beste yapmaya başladı. 10 yıl içinde 2000'in üzerinde hece vezni, 500'ün üzerinde aruz vezni ile olmak üzere pek çok şiir yazdı, 500'ün üzerinde beste yaptı. Bu bestelerden 220 adedi TRT repertuarındadır. Bestelerinde 31 ayrı makam, 14 değişik usûl kullandı.
1995'de Milliyet gazetesinin yılın sevilen 10 şarkısı yarışmasında söz ve müziği kendisine ait olan "Başka Mevsim Aramam" adlı şarkısıyla dereceye girdi. 1997 söz ve müziği kendisine ait olan "Ceylan Gibi Ürkek Bakıyorsun" adlı şarkısıyla Dede Efendi Beste Yarışması'nda mansiyon aldı. Yine 1997'de Samsun'da açılan ulusal beste yarışmasında sözleri Yalçın BENLİCAN'a ait "Dudağın Gül Açmış" adlı bestesiyle mansiyon aldı. 2001 yılında 1. Yalova Yürüyen Köşk Beste Yarışması'nda söz ve müziği kendisine ait olan "Yalovalım" isimli şarkısıyla mansiyon aldı.
- Bestelerinden:
Ben bahçelerin şen gülüyüm (Kürdilihicazkar)
Başka mevsim aramam baharımsın yazımsın (Hicaz)
Sen henüz bir ilkbaharsın bende mevsim sonbahar (Kürdilihicazkar)
Her güzele aldanma tatlı sözlere kanma (Hüseyni)
Söylendi bugün dilde ki alemde o gözler (Kürdilihicazkar)
Dön yüzünü benden yana seyrdeyim doya doya (Hüseyni)
(tr.wikipedia.org)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 20.12.2009 - 12:30
#56
Gönderim zamanı 27.08.2009 - 01:44
Arif Sami TOKER (1926 - 1997)
Gelibolu'da doğdu.
Annesi Hanife Nimet hanım, babası Şükrü Bey'dir.
Sesinin güzelliği çocukluk yaşlarında dikkat çeken Toker, Saadettin Kaynak, Kemal Batanay gibi isimlerin öğrencisi olduktan sonra Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne girdi.
İstanbul Belediye Konservatuarı'nda öğrenim gördü.
1950 yılında amatör ses sanatkarı olarak İstanbul Radyosu'nda göreve başlayan Toker daha sonra ‘İzmir Radyosu Müzik Yayınları Şefliği', ‘Ankara Radyosu Müzik Yayınları Şefliği', ‘İstanbul Radyosu Müzik Müdürlüğü' görevlerini üstlendi.
Yüzlerce eser besteledi. Türk Sanat Musikisinde en çok bestesi bulunan bestecilerimizden biridir. Son dönem bestecileri arasında özgün bir tarzı vardır.
Arif Sami Toker 27 Nisan 1997 günü yaşama veda etti.
- Bestelerinden:
Ben derdime hiç çare bulmam saki (Mahur)
Aşkımın ilkbaharı, ilk heyecanım benim (Nihavend)
Artık gelecek sanma sakın geçti o günler (Acemkürdi)
Talihin elinde oyuncak oldum (Hüzzam)
Erişti nev-bahar eyyamı açıldı gül-ü gülşen (Nihavend)
Gam çekme ey güzel n·olsa baharın sonu yazdır (Acemaşiran)
Çek küreği güzelim uzanalım Göksu'ya (Mahur)
(baybul.com)
#57
Gönderim zamanı 30.08.2009 - 15:26
Baki DUYARLAR (1936 - 2003)
İzmir 'de doğdu.
Annesi Emine Hanımdır.
Babası Türk Sanat Müziği Sanatçısı olan Ali Duyarlar, kardeşi ise ünlü kanuni Bahattin Duyarlar 'dır.
İlk musiki eğitimini çocuk yaşlarda babası Ali Duyarlar 'dan aldı.
Ud çalmaya, Udi Hrant Emre 'den o zamanın parası ile 60 liraya aldığı ud ile başladı. Fakat profesyonel olarak sanat hayatına cümbüş ile başladı. 1949 yılında ünlü bestekâr ve hanende Kasım İnaltekin 'e Beyoğlu Gazinolarında cümbüş ile eşlik etti.
İlk eseri, 1955 yılında annesi Emine Hanım için bestelediği Hicaz makamındaki "Anam"şarkısıdır.
1956 yılında İstanbul Radyosu 'nun açtığı sınavı kazanarak udi olarak göreve başladı.
Selahattin Pınar, Şükrü Tunar, Şerif İçli ve Ahmet Yatman gibi değerli üstadlarla çalışma imkanı buldu ve onların bilgilerinden faydalandı. Zaman zaman sahnelerde hanende olarak görev yaptı.
1957 - 1958 yılları bestekârlığının en önemli yılları oldu.
Şarkıları o devrin yıldız sanatçıları olan Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Perihan Altındağ Sözeri, Mustafa Sağyaşar ve daha bir çok sanatçı tarafından plaklarda icra edildi ve arşivlerdeki yerini aldı.
500'den fazla bestesi bulunan ve birçok sanatçının yetişmesine de katkıda bulunan Duyarlar, TRT İstanbul Radyosu'ndan emekli oldu.
Baki Duyarlar 24 Şubat 2003 günü yaşama veda etti.
NOT: Kendisiyle aynı adı taşıyan oğlu Baki Duyarlar piyanisttir, viyolonsel ve piyano eğitimi almıştır; halen pek çok tanınmış müzisyenle birlikte çalışmaktadır.
- Bestelerinden:
Damlayan göz yaşımsın (Uşşak)
Çok geceler bekledim belki gelirsin diye (Hicaz)
Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim (Kürdîlihicazkâr)
Ben küskünüm feleğe düştüm bitmez çileye (Rast)
Solgun yaprakları ıslatan yağmur (Segah)
Bir kadeh ki bu gönül boşaldıkça doluyor (Hicaz)
(musikiklavuzu.com, inleyennagmeler.com)
#58
Gönderim zamanı 04.09.2009 - 09:34
Şerif İÇLİ (1899 - 1956)
Türk Sanat Müziği bestecisi ve ud sanatçısı.
İstanbul, Beşiktaş’ta doğdu.
Annesi Şöhret Hanım, babası Hacı Ahmed Efendi'dir.
Mahallesindeki ilkokulu bitirdikten sonra orta öğrenimini Beşiktaş’taki “Âfitab-ı Maarif Rüştiyesi”nde yaptı.
Yüksek öğrenime devam etmedi.
Mûsikîye çok küçük yaşlarında heves etti. İlk mûsikî çalışmalarına on sekiz yaşında iken Nakiye Hanım’dan ders alarak başladı. Yine aynı yıllarda ud çalmaya çalışıyordu. 1921 yılında girdi Neyzen İhsan Bey’in kurduğu “Beşiktaş Mûsikî Kulübü”ne girdi.
İlk eserini 1924 yılında “Gelmeseydin âleme, görmeseydim ben seni” güftesiyle Uşşak makamında besteledi.
1927 yılında Süleyman Nazif’in “Derdimi ummana döktüm , asumâna inledim” dizeleri ile başlayan şiirini Hicaz makamında besteledi. İçli'nin adını asıl duyuran bu şarkı oldu.
Çeşitli bakanlıklarda çalıştıktan sonra 1938 yılında kurulan Ankara radyosuna girdi. 1946 yılında istifa ederek İstanbul'a döndü. Sanat hayatını gazinolarda, plak çalışmalarıyla ve özel dersler vererek sürdürdü.
İcrakâr olarak, eşlik etmedeki ustalığı, temiz icrâsı ile tanınmış bir udî idi. Aynı zamanda iyi bir hanende olduğundan fasıllara sesi ile renk verirdi.
İstanbul Radyosu’nun açılışından sonra programlara katıldı.
Şerif İçli 3 Şubat 1956 günü İstanbul Radyosu'ndaki bir prova sırasında fenalaşarak yaşama veda etti.
İlk eşi Sıdıka Hanım’ın ölümünden sonra 1945 yılında ikinci kez evlendi; dört çocuğu dünyaya geldi.
Kızı Sadiye İçli de ses sanatkârlığı yapmıştır.
Eserlerinde özellikle prozodi* hatası yapmaması ile dikkati çeken, kendine özgü çok zarif ve duygulu bir ud çalma stili olan Şerif İçli'nin 70 civarında bestesi bulunmaktadır. Uzun yıllar emek vererek vücuda getirdiği nota koleksiyonu halen TRT Müzik Dairesi Başkanlığı arşivinde bulunmaktadır.
* Prozodi veya müzik prozodisi, müziğin sözlere, sözlerin nağmelere, çeşitli vasıtalarla uygulanmasına ve her ikisinin de beste diksiyonu, mânâ ve âhenk bakımından başarılı bir şekilde kaynaşmasıdır.
- Bestelerinden:
Derdimi ummana döktüm asumana inledim (Hicaz)
Hicran yine hicran mı bu aşkın sonu söyle (Hüzzam)
Hala acıyor gözlerinin yaktığı yerler (Uşşak)
Gözlerin hayran bakarmış görmeyip ısrarımı (Uşşak)
Mest oldu gönül gözlerini gördüğüm akşam (Karcığar)
Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye (Hüzzam)
Gece sahilden açıpp sandali enginlere biz (Nihavend)
Sen de Leyla'dan mı öğrendin cefakâr olmayı (Hüzzam)
(turkmusikisi.com)
#59
Gönderim zamanı 09.09.2009 - 14:32
Faize ERGİN (1894 - 1954)
Türk Sanat Müziği bestecisi, tanbur sanatçısı.
İstanbul'da doğdu.
Eşi Ruhi Bey'in de desteği ve anlayış göstermesiyle tanbur çalmayı öğrendi.
Bu destek ve anlayış, bu değerli yeteneğin kaybolmamasını sağladı.
O devrin müzik ustaları genç kadındaki yeteneği farketmekte gecikmediklerinden, gelişmesinde yardımcı olmakta geri kalmadılar. Böylece Faize Ergin, kısa zamanda tanburda elde ettiği ustalıkla dikkati çekti.
Ardından Şedaraban makamındaki "Bade-i vuslat içilsin kase-i fağfurdan" adlı eseriyle beste dünyasına girdi.
Çok beğenilen ve mükemmellik örneği olarak gösterilen bu ilk bestesi dışında "Kız sen geldin Çerkeş'ten" diye başlayan Nihavend makamındaki bestesi de unutulmayan şarkılar arasındadır.
Bestelerinin yanısıra tanbur icracısı olarak da yorumlarıyla hayranlık uyandıran sanatçı 21 Şubat 1954 günü İstanbul'da yaşama veda etti.
- Bestelerinden:
Bade-i vuslat içilsin kase-i fağfurdan (Şedaraban)
Gönül ne için âteşlere yansın (Nikriz)
Dün gece gördüm o yâri daldım hayâle (Şehnaz)
Kime halim diyeyim kime feryad edeyim (Acemaşiran)
Tepelerden yükselen içli bir kaval sesi (Nihavend)
Kız sen geldin Çerkeş'ten pek güzelsin herkesten (Nihavend)
(biyografi.net, turkmusikisikulliyati.com)
#60
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 14:45
(Fotoğrafı bulunamadı)
Türk Sanat Müziği bestecisi, kanun sanatçısı.
Selanik'te doğdu.
Ermeni asıllıdır.
Çocuk yaşlarında ünlü fasıl şarkıları bestecisi Selânikli Ahmed Bey’den ud dersleri
alarak mûsikîye başladı. Sonradan kanun sazını seçerek bu sazda önde gelen bir icracı olarak anılmaya başlandı.
Hekim olmak için geldiği İstanbul’da tıp öğrenimini müzik uğruna yarıda bıraktı.
Uzun yıllar mûsikî piyasasında ve eğlence dünyasının merkezlerinde yer aldı. Bu kadar uzun bir süre piyasada saz sanatkârı olarak bulunmasına karşın, tavrına "piyasa üslûbu" denen olumsuz tarzı bulaştırmamış olmasıyla ünlendi.
Sonraki yıllarda,o zamanlar Türkiye’nin en üst seviyede mûsikî icra eden kuruluşu olan İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti kadrosuna dahil olarak kanun çaldı.
Sahibinin Sesi firmasının Türk Mûsikîsi şefliğini yürüttüğü yıllar boyunca yüzlerce Türk Mûsikîsi plâğının yapılmasını sağladı.
Önemli bir besteci olan Artaki Candan’ın çok sayıdaki eseri , özellikle Fasıl Mûsikîsi başta olmak üzere, çok geniş icra alanlarında değerlendirildi. Şarkılarının genel karakteri , icra edilebilme özellikleri açısından zor olarak nitelendirilen Artaki Candan, yaşadığı dönemin ve çevrelerin duygu dünyasını geleceğe bıraktığı eserleriyle derinden kavrayabilmiş ve yansıtabilmiş bir besteciolarak musikî tarihine geçmiştir.
Bir İstanbul beyefendisinin bütün özelliklerini gösteren şahsiyeti ve "candan" tavırları sonucunda, soyadı kanunu çıkınca, çevresinin de teşvikiyle Terziyan olan soyadının yerine Candan soyadını aldı.
Artaki Candan 30 Ocak 1948 günü İstanbul'da yaşama veda etti.
- Bestelerinden:
Son hâtıra aşkımda kalan bir sarı saçtı (Hüzzam)
Bu gece çamlarda kalsak ne olur (Karcığar)
Koklasam saçlarını bu gece ta fecre kadar (Nihâvend)
Ay dalgalanırken suların oynak izinde (Kürdilihicazkar)
Rûhumda bahar açtı, onun bülbülü sendin (Ferahnâk)
Cismin gibi ruhun da güzel zannedip ey mah (Kürdilihicazkar)
Aşkınla harap olduğumu söyleyebilsem (Eviç / Evc)
Hani ya sen benimdin niye caydın sözünden (Kürdilihicazkar)
(tahiraydogdu.com)
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 12.09.2009 - 14:54
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Cnnturk.com'dan bir ilk daha! Sen sor KORONA BOT cevaplasın |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Türkiye Dün Yoğun Bir Siber Saldırıya Maruz Kaldı! |
Bilim & Teknoloji Haberleri | hüfyaa |
|
|
|
iPhone 11 ne kadar? iPhone 11 (Yeni telefon) özellikleri CNN TÜRK’te |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
'Google Türkiye'den arıyoruz' deyip dolandırıyorlar |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
YouTube Premium Türkiye kullanıcılarına açıldı |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
10 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 10 ziyaretçi, 0 gizli