İçerik değiştir



- - - - -

Sizce İhanet Nedir?


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 srtc06

srtc06

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 20 Mesaj

Gönderim zamanı 22.02.2009 - 23:21


Sizin İçin Farklı Bir Sonuç:
Türk milletinin varlığını tehlikeye atan ihanet edendir. İhanet eden ise bizim için haindir. Sizce hain kimdir?
Nedir ihanet, aldatmak mı? Yoksa insanı sırtından bıçaklamak mı, Brütüs gibi? Saf mı değiştirmek yoksa, bizim kimi seçilmişler gibi? Görüp de görmezden gelmek, bilip de söylememek, gerçeği haykırmak yerine yalanlarla oyalamak mıdır ihanet? Olayların düşündürdüklerini söylemek yerine, duymak istenileni söylemek ihanet olabilir mi...
79’da Suriye’ye geçip 98’e kadar örgütsel faaliyetlerini orada yürüten Abdullah Öcalan’ı görmezden gelmek, müdahale etmemek ne olabilir sizce? Peki ya atanmış istihbaratçılarımız, PKK’lı teröristlerin 91’den itibaren Kuzey Irak’ta yuvalandıklarını bilmemeleri, bilip de söylememeleri, söyledikleri halde seçilmişlerimizin göz yummuş olmaları nedir?
92’de hemen yanı başımızdaki Hakurk alanında binlerce teröristin yerleştiğinden, silahlandıklarından, ülkemize giriş yapıp karakollarımızı basacaklarından atanmış ve seçilmişlerimizin haberi yoktu, öyle mi? Peki, bu nedir?
İhanet, Abdullah Öcalan’ı idam etmemek kaydıyla teslim alan seçilmişlerde olabilir mi? Peki ya bu caniyi sorgulayan atanmışlarımız, PKK’nın arşivlerinin Suriye’de olduğunu öğrenmemişler miydi? Nerede bu arşivler?
Ya mali destek verenler, Öcalan tarafından tek tek sayılmadı mı? Örgütün para kasasının İsviçre’de kurulan bir vakıfta olduğu bilinmiyor muydu? Abdullah Öcalan verdiği ifadede, örgüte kamp kurmak başta olmak üzere her türlü desteği Yunanistan, Fransa, Almanya, Suriye, Irak ve İran’ın verdiğini söylemedi mi bize? Bu gerçekleri bildikleri halde sayılan ülkelere karşı hiç bir şey yapmayan atanmış ve seçilmişlerimizin bu tavrında ihanet aranabilir mi?
1 Mart 2003 meclis tezkeresiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’a girmesine izin vermeyen seçilmişlerin, yirmi gün sonra kapılarını sonuna kadar Amerika’ya açmalarında, İncirlik Hava alanının kullanılmasına izin verenlerin ve bunun sonucunda PKK’nın tıpkı 91 ve 92’de olduğu gibi Irak kuzeyine yuvalanmasına göz yumanların bu davranışlarında ihanet aranabilir mi? Destek verdikleri Amerika değil mi Irak’a müdahalemizi engelleyen?
Peki ya, şimdiye kadar PKK’nın bir terör sorunu olduğu bilindiği halde buna Kürt Sorunu diyen, Anadolu’da bin yılı aşkın bir zamandır hüküm süren Türk varlığını göz ardı ederek Türkiyeli kimliğini ortaya atan, ‘’Türk olmaktan gocunmayanlar kendilerine Türk diyebilir’’ demekle bizi aşağılamaya çalışan, Güney Kıbrıs Rum Kesimini AB üyesi ülke olarak tanıyan, AB’ye uyum adı altında yokluktan Türkçe öğrenememiş vatandaşlarımıza Kürtçe öğretilmesi için yasal düzenleme yapan, buna karşın AB üyesi ülkelerde bile örneği olmayan bir çağ dışı Ceza Muhakemesi Kanunu’nu çıkarıp polisin, jandarmanın ve de askerin teröre karşı elini kolunu bağlayan seçilmişlerimize ne demeli? İhaneti arayabilir misiniz burada?
Sizce ihanet nedir?
Ülkenin milli ve hayati menfaatlerini, şahsi ve siyasi çıkarlar uğruna feda etmek midir? Ülkesine ve insanına hizmet etmesi gerekirken, başka ülkelerin menfaatlerine hizmet etmek midir?
Ütülü elbise ve boyalı ayakkabılarla şehit törenlerine gelip, ‘’terörün kökünü kazıyacağız, şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak’’, diye gayri samimi demeçler verip buna karşın, adam gibi bir Terörle Mücadele Kanunu’nu çıkarmamak mıdır, ihanet?
Ya da kanun çıkarıp içerisine Öcalan’ın bile aftan yararlanabileceği maddeler eklemek, Öcalan’a ‘’Sayın’’, şehitlerimize ise ‘’Kelle’’ demek midir ihanet?
Arkasında silahlı bir terör örgütü olduğunu açık açık söyleyen ve buna uygun davranan bir partiye göz yummak ihanet olabilir mi? Bu partinin başkanı çıkıp da;’’PKK ile aramıza mesafe konulamaz’’ dediğinde, bu partinin belediye başkanları açık açık devlete kafa tutmaya kalktığında, tüm bunlara ses çıkarmamak ihanet midir?
Peki ya Kıbrıs? Rum kesiminin AB’ye tam üye olması için anlaşmalara imza atanların bu tavrında ihanet aranabilir mi? Büyük Kürdistan’ı kurmak için ortaya atılmış Büyük Ortadoğu projesinin eş başkanı olmak, ihanet midir? Sizce ihanet nerede ve kimdedir?
Tehdidin Irak’ta olduğunu bilip de dış politik unsurları harekete geçirmemek, ekonomik tedbirlere başvurmamak, Barzani adındaki bir aşiret reisinin Türk devletine kafa tutmasını görmezden gelmek nedir sizce? Türk askerinin başına çuval geçiren Amerika’ya bir nota dahi vermeyip bu ağır hakarete seyirci kalmak ihanet olabilir mi?

Irak kuzeyindeki Kürt oluşumuna ekonomik destek vermek, PKK’ya hizmet etmek değil midir? Barzani’yi muhatap almak, PKK’yı tanımak demek değil midir? Terör nedeniyle göç etmek zorunda kalan yarım milyona yakın vatandaşımızın sorunlarına çözüm bulmamak, PKK’ya adam göndermek değil midir?
Türk Silahlı Kuvvetleri teröristler darbe vurabilmek için Irak kuzeyine girilmesi gerektiğini açık açık söylediği halde, sınır ötesi harekat kararı almamak, nedir? Gereğini yaparız, deyip de hiçbir şey yapmamanın anlamı nedir? Siz ihaneti nerede arıyorsunuz, içeride mi yoksa dışarıda mı?
Ya kaçakçılık? Hepimiz biliyoruz ki terörü besleyen kaçakçılıktır. Öyleyse açık açık yapılan bu kaçakçılığa göz yumanlara ne demeli? Kaçaktan aldıkları para ile silah ve mermi almıyor mu teröristler, bununla bizi şehit etmiyor mu? Kaçakçılığa göz yummak, ihanet olabilir mi sizce?
‘’Kahrolsun PKK’’, haykırışları artık PKK’yı kahretmiyor, inanın bana. Şehitler ölmez, demekle de giden geri gelmiyor. Bir başka yol bulmalı, bir şey yapmalı PKK’yı kahretmek için, artık şehit vermemek için, bu ihanet oyununa dur, demek için, bir şey yapmalı.
Genel Kurmay Başkanı, 12 Nisan’da bir basın açıklaması yaptı. 1992-1995 arasında 2.516 şehit verdiğimizi söyledi. Yakın zamanda ise; 2005’te 92, 2006’ta 86, 2007’de 13 şehidimizin olduğunu açıkladı. Bu açıklamayı yaparken, 22 Mayıs’ta 10 şehit daha vereceğimizi nerden bilecekti ki.
Elbette, Ulus Anafartalar Çarşısında patlayan canlı bombayla, 6 canımızın geri dönmemek üzere gideceğini de bilemezdi, Pülümür’de yedi askerimizin şehit olacağını da. Yani son günlerdeki şehitlerimiz bu sayılara dahil değil. Yarın ise, daha kaç şehit vereceğimiz belli değil.
Çok şehit törenine katıldım, 73 canın şahadetine tanıklık ettim. Çok şehit töreni izledim. Katılanları gördüm gözü yaşlı, atılan sloganları duydum, öfkeli: Kahrolsun PKK, Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez. Ama yıllar gelip geçti, nedense PKK kahrolmadı. Şehitler ise, geri dönmedi. Vatan ise, hala uğraşıyorlar bölmek için.
92-95 arası kaç şehit vermişiz? 2.516. O yılları hatırlıyorum da öyle günde bir şehit vermezdik, daha çok verirdik. Mesela, 92 Alan Çatışması’nda 19 şehit vermiştik bir günde ve bir anda. Aynı yıl Aktütün’de 22, Derecik’te ise 33 şehit vermiştik bir gün içinde.
Şunu da unutmayalım, o zamanlar yıl 92 idi. Özal Cumhurbaşkanı, Demirel ise Başbakan’dı. Irak’ta gene Barzani vardı ve de Talabani. Özal, Saddam’ı devirmek niyetiyle ABD’ye destek veriyor ve ABD’nin Ortadoğu politikasını cesaretlendiriyordu. PKK da Saddam’la anlaşmış, Irak kuzeyindeki kamplara yerleşmişti. Biz de Şemdinli’deydik, yani, PKK’nın ana kampı Hakurk’un yanı başında. Kamptan çıkan bize çatıyor, kampa dönen bize vuruyordu. Dolayısıyla biz, diğer askeri birliklere göre daha çok şehit veriyorduk.
Aradan yıllar geçti. Şimdi Özal yok, Tayyip var. Diğer oyuncular ise aynı; Barzani, Talabani, Amerika ve PKK. Yerler aynı, esas itibariyle Şırnak, Hakkari ve Van. Şehitlerimiz aynı, nerdeyse her gün bir şehit veriyoruz. Sloganlar aynı, Kahrolsun PKK. Bu nasıl bir oyun?
O yıllarda 2.516 şehit vermişiz. Şimdilerde de şehit sayıları artmaya başladı. Böyle gidersek eğer, birkaç yıl içinde, aynı sayılar tekrar karşımıza çıkacak gibi. Ne acı!
Biliyorsunuz, bu sayılar sayı değil bir can ve slogan atmak onları geri getirmiyor. 2.516 şehit demek, 2.516 şehit töreni demektir. Her törene en az bin kişinin katıldığını varsayalım, İki buçuk milyon kişi eder. Her kişinin en az yüz defa slogan attığını hesaba katalım, bu 250 milyon eder. Yani biz o yıllarda, 250 milyon kez, Kahrolsun PKK demişiz ama PKK kahrolmamış.
250 milyon kez ‘’şehitler ölmez’’ demişiz. Ama dört yılda 2.516 canımız gitmiş ve bir daha geri dönmemiş. .Demek ki şehitleri de kurtaramamışız, onlar ölmez, diyerek.
Peki ya vatan? Vatan bölünmez sloganlarımız işe yaramış mı? Hayır. Irak kuzeyinde Kürdistan kuruldu, PKK doğumuzda otorite oldu devletin yerine. Bu haykırışlar da bizi kurtaramamış demek ki.
Şimdi düşünüyorum da, soruyorum kendime, bu şehitlerin sorumluları yok mu, diye. Var. Bunun sorumluları seçilmiş ve atanmışlardır yani terörle mücadeleden sorumlu başbakan, bakanlar ve atama yoluyla iş başına gelen devletin memurları.
Bakıyorum etrafıma, sanki onların şehitlerimize aldırdığı yok gibi, sanki gülüp geçiyorlar. Ama suç bizde! Şehit törenlerinde slogan atmak yerine etrafımız bakmış olsaydık. Bakıp da törene gelen seçilmişlerimizi görmüş olsaydık ve de onların atadıklarını. Hele ki ülkemizde yaşayan insanların can güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı ile göz göze gelip de, bu sloganlar yerine, ‘’İçişleri Bakanı İstifa’’, ‘’Bakan’dan Hesap Sorulsun’’ ya da ‘’Hükümet İstifa ‘’ demiş olsaydık yani hesap sorsaydık; inanın belki şehitlerimiz ölmezdi, vatan bölünmeye doğru gitmezdi ve PKK da kahrından kahrolurdu.
Ulus’ta bir canlı robot patladı, 6 canımız gitti. Yüzden fazla insanımız yaralandı. Olay sonrası üç gün aralıksız televizyon seyrettim. Baktım, baktım da bizim İçişleri Bakanı’nı göremedim. Bir açıklaması olduğunu da duymadım. Başbakan bile geldi gitti ama İçişleri Bakanı yok. Niye? Emniyet ve asayişin sağlanmasından O sorumlu değil mi? Yani bu terör olaylarının önlemeyişinden, her gün verdiğimiz şehitlerden sorumlu değil mi? Bunun hesabını bize vermeyecek mi?
Ben bir garip oldum, olmadık şeyler düşünüp duruyorum, kendi kendime konuşuyorum. Diyorum ki kendime, kimseye hesap sorduğumuz yok. Oy verip geçiyoruz, başımıza getiriyoruz, saygı gösteriyoruz ama biz şehit oluyoruz, onların aldırdığı yok. Sizce hesap sadece seçim günü mü sorulur?
Bizi yönetenler ve onların atadıklarının bugün hiç sorumluluğu yok mudur? Onlara görevlerinin başındayken hesap sorulamaz mı hiç? Sorulur, inanın sorulur. Bizce en güzel hesap yeri şehit törenleridir. Şehidimiz kanı yerde kalmayacak, diyen onlar değil mi? Ama yerde kalıyor. Ne yapacağız?
Sizi bilemem ama ben, şehit törenlerine nasıl olsa bizi yönetenlerden birileri gelecek, ister atanmış olsun ister seçilmiş, işte fırsat o fırsat durumlara deyip, ‘’Şehitlerimizin hesabını verin’’ diye bağıracağım. Bizi duymayacak halleri yok ya.
Nasıl olsa duyacaklar. Tekrar, gözüne baka baka, ‘’Hesap verin’’ diye bağıracağım. Utanacaklar mı? Hayır. Utansalar zaten bizi bu hallere düşürmezlerdi. Utanmayacaklar ama bizden korkacaklar. Belki bu utanmazlar şehit törenlerinden de kaçar olurlar, kaçsınlar. O zaman ne yapacağım?
Yaşadıklarımı size anlatacağım, bıkmadan ve usanmadan anlatacağım tarihe not düşmek için, yazdıklarımla hesap soracağım; nasıl olsa demokratik bir ülkede yaşamıyor muyuz, düşünce ve ifade özgürlüğü yok mu biz de?
Başka çare yok, inanın yok. Tayyip ve hükümeti terörle mücadele etmiyor, sanki şehitlerin önemi yok onlar için. Alıştılar bize, törenlerde’’ Kahrolsun PKK’’ diye slogan atan, gözü yaşlı bizlere alıştılar. Bizi şehitlerimize alıştırdılar, her gün bir şehit, bir şehit haberi, bir şehit töreni.
Bu oyunu bozacağız, şehide kimse alıştıramayacak bizi. Her gün bir diğerinden daha güçlü daha öfkeli olacağız. Bizden korkacaklar, kaçacaklar, biz de kovalayacağız onları. İnanın başka çare yok, şehitlerimizin hesabını soracağız seçtiklerimize ve de onların atadıklarına.
Nedir bu halimiz? Üzerimize ölü toprağı serilmiş gibi, sesimizin çıktığı yok. Nedir bu halimiz? Şehidimize hakaret ediyorlar, bize hakaret ediyorlar, hiç tepkimiz yok! Nedir bu halimiz?
Dört bir yanımızı düşman sarıyor, iktidar gaflet içinde, hiç umursadığımız yok! Uyanın artık, bizi yok etmeye çalışıyorlar.
Uyanın artık, Gazi Paşa’yı sırtından vurmak istiyorlar, uyanın da olan biteni bir görün!
Hedef şimdi Türkiye değil, hedef Türk, Türk’ün varlığı, hedef Türk ulusu, onu yok etmek istiyorlar. Türk’ü yok etmeye çalışan bu zihniyetleri durduracak bir güç yok mudur içimizde?
Olmadığını düşünenler varsa eğer yanılıyorlar. Olmadığını düşünenler, ‘’fırsat bu fırsat’’ diyorlarsa eğer, böyle düşünüp de varlığımızı tehlikeye atıyorlarsa eğer, hatırlatırız onlara; bunlara ‘’dur’’ diyecek Türk ulusu var, ulusun emrinde Kemal’in Askerleri var, ulusu var eden Kemal’in Gençleri var, bu ülke sahipsiz değil. Unutmasınlar ki, Kemal’in Askerleri gençtir, her Türk genci de bir askerdir.

Sözlerim size!
Ben ihaneti gördüm, size anlattım. Şimdi sıra sizin.
Hainler kim, siz bulacaksınız, siz hesap soracaksınız. Başaracak ve onlara fırsat vermeyeceksiniz.
Bize bu vatanı emanet edenlerin ve bu emaneti teslim alacak çocuklarımızın dileği de sizden budur...

ERDAL SARIZEYBEK…
http://www.erdalsari...anet-nedir.html





Benzer Konular Daralt

3 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 3 ziyaretçi, 0 gizli