"İlhamlı" Günlerimden
#21
Gönderim zamanı 18.01.2006 - 18:51
çok güzelsin Melih. hepsi çok güzeller
Değişiklikler Kaydedildi...
#22
Gönderim zamanı 11.02.2006 - 23:14
Kapılar yüzüme bir bir çarpıyor;
Bu insanlar beni deli ediyor.
Gözlerim yavaş yavaş kararıyor;
Açın kapıları, çıldırıyorum.
İlk kapıya gittim, mutluluk dolu;
Dediler: "Bu mutluluğun yolu".
Kimse yoktu, aradım sağı solu;
Açın kapıları, çıldırıyorum.
İkinci kapı sevgi kapısıydı;
Uğradım, orası da kapalıydı.
Yürekten sevenlerin mekanıydı;
Açın kapıları, çıldırıyorum.
Son kapıya baktım: Dostluk kapısı;
Hiç uğramak istemiyor bazısı.
Böyleymiş onların yazısı;
Girdim ama, içeride kimse yoktu..
Mel G.
#23
Gönderim zamanı 11.02.2006 - 23:15
Bir balık, suya ne kadar muhtaçsa,
Bir çiçek sevgiye ne kadar açsa,
Sana çıkan yollar ne kadar uzunsa;
Benim de sevgiye o kadar ihtiyacım var.
Belki Ferhat gibi dağları delemem,
Belki Kerem gibi canıma kıyamam,
Belki sihirli bir asayla seni bana bağlayamam;
Ama şunu bil ki sevgilim, sana olan sevgim,
Bir şiirle anlatılabilecek kadar küçük değil.
Seninle toprak ve çiçeğin,
Güneşin ve insanın, rüzgar ve yağmurun
Uyumu gibi birbirine muhtaç
İki varlık olmak istiyorum.
Seni çılgın gibi sevmekle kalmıyor,
Senin yüzünü görmekle yetinmiyor,
Seni başkasının kollarına görmeye dayanamıyor,
Sana hiç sarılmamışcasına sarılmak istiyorum.
Yalanlar, hatalar, günahlar, yasaklar,
Dünya bile umrumda değil
Seninle beraber olamadıktan sonra.
Odamda yine o parlak ışık,
Yine o devasa görüntü,
Kulaklarımı sağır edecekmişcesine gelen
"Hayır" diye haykıran o ses...
Sen geldin diye ümitlendiğim anda,
Bir sözle beni yıkan o haykırış.
Senin geldiğini müjdeleyen ışık,
Senin hiç gözümün önünden gitmeyen görüntün
Ve son noktayı koyan yine senin sesin.
Hiçbir gece odamdan eksik olmazlar.
Ben bunların değil, senin gelmeni,
Senin beni sevmeni istiyorum..
Mel G.
#24
Gönderim zamanı 11.03.2006 - 01:21
Her gün eve dönerken,
Bir köşede onu görüyordum.
Her an yanında bir kedi;
Ayaklarına dolanıyor,
Sanki insanlara, hayvanların
Onlardan daha duyarlı olduklarını
Kanıtlamaya çalışırcasına
Sırtını ve kafasını onun vücuduna
Yumuşakça dokunduruyor ve sürtünüyordu.
Yaşlı adam ise kediyi gördüğünde
Tüm yalvarış ve dilenişlerini kesip
Kediye sıcak bir ilgi gösteriyor;
Onu kucağına alıyor ve okşuyordu.
Bense bunları az ileride bankta oturup
Hafif bir tebessümle izliyordum.
Gelip geçenler, adamın mendilinin üstüne
Bir metal parçası atmak yerine
Adamla dalga geçip, kendi aralarında
Kahkahalar atıp onu küçümsüyorlardı.
Kediye, adamın gösterdiği ilgi,
Bir annenin çocuğuna gösterdiği ilgiden fazlaydı.
Onu öylesine sarıyor, sarmalıyordu ki
Kedinin hâlinden memnun biçimde
Mırıldanmasını oturduğum yerden rahatça duyabiliyordum.
Bu durum, gülücüklerimin artmasına yetiyordu.
Küçük kedi, bir süre adamın kucağında dinlendikten sonra
Oradan yavaş yavaş uzaklaşıyor,
Biraz ilerledikten sonra geriye doğru bakıyor,
Sanki adama teşekkür edermişcesine
Bir süre adamın üzerinden
Gözlerini çekmiyor, öylece bakıyordu.
Adam yine yalnız kaldığında
Başını mahzun mahzun önüne eğiyor,
Bir süre düşünüyor, boş bir yere
Gözlerini dikip bakıyor ve daha sonra
O titreyen elleriyle gözlerini ovuşturuyor,
Yavaşça doğruluyor;
Tekrar, işine kaldığı yerden devam ediyordu,
Ama tabi ki eski isteğinden yoksun olarak..
Bunları seyrettikten sonra
Adamın yanında usulca yaklaşıp,
Cebimdeki tüm bozuk paraları çıkartıp,
Adamın eline koyup avcunu kapadım.
Öbür elini uzatmasını rica ettim.
Elini öpüp, ağlamaklı gözlerle oradan ayrıldım.
Ertesi gün yine o köşeden geçerken
Zorla çıkardığı bir sesle
Allah adına insanlardan yardım bekleyen
O, yüreği sevgi dolu,
Küçük, yaşlı adamı aradım.
Sağıma, soluma bakındım.
Benim gibi, etrafına bakınan
Bir tek küçük kediyi gördüm.
Yaşlı adamı hiçbir yerde bulamadım.
Birkaç gün üstüste onu göremeyince
Yaşlı adamın başına
Ne tür bir bela geldiğini anladım.
Hiç kimsenin, benim hakkımda
Ne düşündüğünü umursamadan
Yine o banka oturup
Boş gözlerle, yaşlı adamın
Her zaman oturduğu yere
Uzun bir süre bakıp
Onu gözümde orada dilenirken canlandırıp,
Başımı, avuçlarımın arasına sıkıştırarak,
Hiç ağlamadığım kadar ağladım..
Mel G.
#25
Gönderim zamanı 11.03.2006 - 01:24
Beni doğduğuma pişman ettiren,
Bir gün bile yüzümü güldürmeyen,
Karanlıklar ülkesine hapseden,
Aydınlık yüzü göstermeyen yaşam.
Beni boş bir odaya kilitleyen,
Sevdiklerimi bana göstermeyen,
Tüm dünya insanlarına küstüren,
Gerçek dostlarımdan gizleyen yaşam.
Beni içine alıp uzaklaşan,
Bir daha yanıma uğramayan,
Yalnızca ağlamayı aşılayan,
Güldürmeyi hatırlamayan yaşam.
Benden tüm beklentilerimi alan,
Beni ayazlarda yalnız bırakan,
Sevgilimden, hayatımdan ayıran,
Yardım elini uzatmayan yaşam.
Bana güzeli, hoşu göstermeyen,
Kötülerle yetineceksin diyen,
Helâli ve haramı öğretmeyen,
Beni kötülüklere iten yaşam.
Aşkımla, sevgimle oyun oynayan,
Beni sevdiğime kavuşturmayan,
Ümitsiz, bir büyük sevdaya salan,
O'nun için hergün ağlatan yaşam.
Hayatım boyunca bir şey vermeyen,
Benden sürekli birşeyler isteyen,
Az verince de yüzüme tüküren,
Fazla, daha fazla isteyen yaşam.
Başarmak zevkini hiç tattırmayan,
Beni hep arka sıralarda tutan,
Ön sıraları bana bırakmayan,
Her zaman gölgede bırakan yaşam..
Mel G.
#26
Gönderim zamanı 10.08.2006 - 00:34
Ezelden beri bu böyle olmuştur.
Böyle gelmiştir ve böyle gidecektir.
Gerçek aşıklar her zaman,
Sonsuza kadar boynu bükük kalacaktır.
Onların zaafı anlaşılamamaktır.
Dertlerini kimseye anlatamamalarıdır.
Gerek utangaçlık, gerekse korku
Onları biçare kılmaktadır.
Nedendir bilinmez, bu kişiler;
Bir zaman gelir,
Kimseye güvenemez hale gelirler.
Çevrelerinde olup bitenleri
Anlaşılamaz bir sakinlikle izler;
Kendilerine bir zarar geldiğinde ise
Dostlarını kıramama güdüleri olduğundan
Yine suskun, bir köşede yalnız başlarına oturup,
Kimseyi kendileri gibi sıkmamak için
Dertlerini gizler ve içlerine atarlar.
En sonunda dayanamazlar
Ve dünyayı sarsarcasına haykırırlar.
Bu haykırışlara cevap gerçek dostlardan gelir.
Bu cevap onlara,
Yeni dikilen bir fidana verilen
Hayat suyu gibi gelir.
Bu cevap onlara,
Ölmekte olan bir hastaya yapılan
Suni tenefüs gibi gelir.
İçlerinde yeniden hayata bağlanma,
İnsanları sevme içgüdüsü uyanır.
Ancak, bir kişiye kırgınlıkları geçmez:
Onların yaşamlarını tek bir yalanla
Altüst eden kişiye,
Aşık oldukları kişiye..
Mel G.
#27
Gönderim zamanı 10.08.2006 - 00:35
Her insanın mutlaka aklından geçmiştir;
Aklın köşesinde saklı bir düşüncedir.
Kurtarıcı olduğuna inanılan,
Soğuk bir esintiye kendini vermektir.
Sonucu ne olursa olsun,
Tüm sevenlerin gözleri dolarsa dolsun.
Neden Tanrı'nın verdiği canı alıp da,
Hızla filizlenen sevda çiçeği solsun.
Hiçbir kimseye haber vermeden yapılan,
Tüm anıları, beklentileri hiçe sayan;
Kimseler görmeden göçmek uzaklara,
Bir tutkudur saçmasapan..
Mel G.
#28
Gönderim zamanı 10.08.2006 - 00:36
Yüreğimdeki yangın sönmeyecek,
Bu büyük aşk sonsuza dek sürecek.
Ne zaman kıyamet günü gelecek,
Senden ancak o zaman kopacağım.
Senin gönlün uzun aşk merdiveni,
Tırmanamamak kahrediyor beni.
O kadar çok seviyorum ki seni,
Mutlaka gönlüne erişeceğim.
Önümdeki engeller bitmeyecek,
Benliğimi yavaşça tükecetek.
Ama beklenen büyük gün gelecek,
Sana sevdamı ispatlayacağım..
Mel G.
#29
Gönderim zamanı 10.08.2006 - 00:46
#30
Gönderim zamanı 10.08.2006 - 10:22
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
#31
Gönderim zamanı 20.10.2006 - 23:31
Kurtar beni, çıldırmak üzereyim.
Sensin sebebi, sana divaneyim.
Sensiz geçen hayatı neyleyeyim;
Allah aşkına, delice sev beni.
Kuşlardan yardım bekledim, olmadı;
Beni uzak kentlere uçurmadı.
Biçareyi bu dertten kurtarmadı.
Allah aşkına delice sev beni.
"İçine al beni" dedim toprağa,
Hayat ver bu su görmemiş yaprağa,
Düştüm içi aşk dolu bir batağa;
Allah aşkına delice sev beni.
Artık göbek adım oldu yalnızlık;
Çok canımı sıkıyor bu ayrılık.
Benim büyük aşkım, oldu saçmalık.
Sen sevmesen de seviyorum seni..
Mel G.
#32
Gönderim zamanı 20.10.2006 - 23:32
Neden haber vermezsin,
Beni özlemez misin?
Nerede, kiminlesin;
Gel desem gelir misin?
İnan ki çok güzelsin,
Yaşamama sebepsin.
Canım, nerelerdesin;
Gel desem gelir misin?
Bir demet gül gibisin,
Tutsam incinir misin?
Bir ses ver, neredesin;
Gel desem gelir misin?
Sen sadece benimsin,
Ama bende değilsin.
Arıyorum, nerdesin;
Gel desem gelir misin?
Berrak bir su gibisin,
Bir yudumda bitersin.
Hangi yaban eldesin;
Gel desem gelir misin?
Sev desem sever misin,
Gül desem güler misin,
Bir uzak yerde misin,
Gel desem gelir misin?..
Mel G.
#33
Gönderim zamanı 20.10.2006 - 23:34
Aşk çölünde susuz kalmayı,
Sevda denizinde, çaresiz boğulmayı,
Issız köşelerde yalnız bırakılmayı
Kimse benden iyi bilemez.
Sevdiğini çok uzaklara göndermeyi,
Onu sevmeyi, özlemeyi;
Onun için her gün gözyaşı dökmeyi
Kimse benden iyi bilemez.
Hayatının baharında solmayı,
Hiçbir amacı olmaksızın yaşamayı,
Bir büyük boşluğa kapılmayı
Kimse benden iyi bilemez.
Her mektup gelişinde havalara uçmayı,
Mektubu açıp okuyunca yıkılmayı;
Eski, güzel günleri anımsayıp ağlamayı
Kimse benden iyi bilemez.
Bir çıkmaz sokakta sıkışıp kalmayı,
Yardım isteyip, feryat figan haykırmayı,
Hiçbir dostundan yardım alamamayı
Kimse benden iyi bilemez..
Mel G.
#34
Gönderim zamanı 07.11.2006 - 15:50
Kimi sevsem sensin, hayret
Sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
Gözleri maviyken yaprak yeşili
Senin sesinle konuşuyor elbet
Yarım bakışları o kadar tehlikeli
Senin sigaranı senin gibi içiyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Senden nedense vazgeçilemiyor
Her şeyi terk ettim, ne aşk ne şehvet
Sarışın başladığım esmer bitiyor
Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
Dudakları keskin kırmızı jilet
Bir belaya çattık, nasıl bitirmeli
Gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Kapıların kapalı girilemiyor
Kimi sevsem sensin, senden ibaret
Hepsini senin adınla çağırıyorum
Arkamdan şımarık gülüşüyorlar
Getirdikleri yağmur, sende unuttuğum
Hani o sımsıcak iri çekirdekli
Senin gibi vahşi öpüşüyorlar
Kimi sevsem sensin, hayret
İn misin cin misin anlamıyorum
Attilla İlhan
#35
Gönderim zamanı 08.11.2006 - 05:45
#36
Gönderim zamanı 16.05.2007 - 16:46
Dışarıda rüzgar tüm şiddetiyle esiyor,
Yağmuru da beraberinde getiriyor.
Kuşlar yuvalarında güneşi bekliyor;
Aydınlık yüzü görmemiş mahkum gibi.
Radyoda ikimizin şarkısı çalıyor,
Mutluluk dolu günleri hatırlatıyor.
Beni, gittiğin günkü kadar ağlatıyor;
Evladını yitiren mahzun ana gibi.
Yıldızımız hâlâ gökyüzünde parlıyor,
Bitmeyen büyük aşkımızı simgeliyor.
O yıldız, sana benden haber iletiyor;
Yollarını gözlediğin postacı gibi.
Seven yürek hâlâ senin için çarpıyor,
Gözlerim bir ümitle gelmeni bekliyor,
Ellerim o sıcak bedenini özlüyor;
Bir anne isteyen kimsesiz bebek gibi..
Mel G.
#37
Gönderim zamanı 16.05.2007 - 16:47
Derin bir sessizlik var yine içimde,
Sis perdesi yine gözlerimin önünde.
Eskiden kalan titremeler var sesimde;
Hiç kolay olmayacak artık mutlu olmak.
Ellerim yine büyük bir sevgi istiyor,
Gözlerim yine bir birliktelik düşlüyor.
Benliğim yavaş yavaş tükeniyor;
Hiç kolay olmayacak artık mutlu olmak.
Sonsuzluğa esir olmak istemiyorum;
Nasıl kahkaha atılır, bilemiyorum.
Artık yepyeni bir hayata başlıyorum;
Çocuksu sevinç yaratmak benim elimde..
Mel G.
#38
Gönderim zamanı 16.05.2007 - 16:48
İste, saçlarımı yolayım.
Taze bir gül gibi solayım.
Senin sadık kölen olayım;
Yeter ki elini tutayım.
İstersen uğrunda öleyim.
Yollarına gül döşeyeyim.
Kızgın ateşte yürüyeyim;
Yeter ki yüzünü göreyim.
Sen iste, ben sana güleyim.
İste, gözlerinden öpeyim.
İste, şarkılar söyleyeyim;
Yeter ki ben sana geleyim..
Mel G.
#39
Gönderim zamanı 16.05.2007 - 16:50
şaka lem...güzelmiş...
#40
Gönderim zamanı 18.07.2007 - 14:23
Hayatımız ne kadar trajik,
Yaşamdan hep bir şey istedik.
Yaşama hiçbir şey vermedik,
Herşeyi ondan bekliyoruz.
Bu hayat ne kadar vefasız,
Acı çeksek de yine gamsız.
Yaşarız onda hiç amaçsız,
Sonumuzu hazırlıyoruz.
Şimdiye kadar ne verdik ki,
Ne kadar faydamız oldu ki,
Bir dua bile etmedik ki
Hayattan medet umuyoruz..
Mel G.
73 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 73 ziyaretçi, 0 gizli