bu konuya 95 yanıt verildi

[Rose&Rain]

" hayatı ağır çekim seyrederken ne çok detay kaçırdığımızın farkında olmak adına "



One year in 40 seconds from Eirik Solheim on Vimeo.


eirik solheim adında amatör bi fotoğrafçı evinin bahçesinde fotoğraf çekiyormuş..sonra birden ne olduysa hep aynı açıdan çeksem de bunları harmanlasam diye düşünmüş..ve performe etmiş... ortaya mı ? ortaya dört mevsimin geçişlerini anlatan çok şık kırk saniyelik bi video çıkmış..

Harikaa

[epru']

...eheh madem devletimiz pek cikslemiyo,eh bende de büyüklük kaldığına göre hali hazırda, açıklıyorum mal varlığımı...


iki bilgisayar..birinin ne olduğu umrumda bile değil, diğeri ise A350 - 13C CORE2 DUO T6400 2 . 0GHZ - 4096MB - 250GB - 16" - 256MB HD3470 - DVDMulti - WVPR tadında bişey, bi tane kartuşları bitmiş bozuk hp printer,genelde çekmecede unuttuğum gri bi cep telefonu (samsung),bi gsm operatörü ( 0554...),150-155 arası gadde kitap (100 ünü daha hiç okumamışımdır garanti )20 boş cd,yazan ve yazmayan kalemlerin kardeş gibi geçindiği bi kalem kutusu,onlarca boş kağıt,teksir,bi tane türkiye haritası,yarım kavanoz kerkenez otu ( bu ne ki eyk ),bi tane peluş battaniyem,pempe renkli patiklerim,bi adet kıp kırmızı yakıcı kupam,iki dene şarap bardağım, bi dene de şarabım olmalı, bi konsol dolusu makyaj malzemeleri,ağız dolusu nefretlerim var,bi tane cımbız figürü olan iki tane de yumurta gibi olan toplam üç anahtarlığım var..100-150 arası ayakkabım,2 sütyenim var..74 lira da cüzdanımda nakit olarak var.. bi yolunu bulup katekulliye getirip abime akşam yemeğini ısmarlatabilirsem bi süre daha orada kalacak..

yeap, küçük hesaplar peşindeyim,olsun en azından mal varlığımı açıklayabiliyorum dıbı dım dıbı dım dım dım

[epru']

dün vapurdan indim. minibüs bekliyorum..geldi biri yanıma.."abla" dedi.."korkunun eceli geciktirici özelliği var ise şayet,sen burda on dakikadır bekliyosun "dedi. "eee" dedim.."yok bişey ya, başka zaman yaparım sana" dedi. BAŞKA ZAMAN sık sık karşılacakmışızcasına..sanki

[epru']

neden bilmem yiğit özgür'den bahsedesim geldi birden..sadece de "hayranıyım" diyecem başka da bişey demeyecem..yeter bence zaten o kadarı da..hani hayranlık öyle zart diye oluşan, kendi kendine gelişen,"bizi gözetlerken gelinime çıkar mısın" tarzı porooğramlarda ki aşkımsı mevzuular gibi hemencecik olan bişey değildir..hayranım diyosam,içi dolu bi lafdır bu..o kadar ki, nette bütün karikatürlerini hatmediyorum,kur'an'a yazık ediyorum, günah ediyorum..geçen nette ,haluk bilginer'in ,kenan ışık'a * bakış aşısı* karikatürünü anlattığını okumuştum..dahaca hayranım artık..benden başka kimse de bu kadar hayranı olmasın zaten. istemem bunu..bana özel olmalı. magazinleşmemeli.. ne diyodum ben, hee, ilacım nerde

[epru']

köpek ne ilginç bi hayvan,en az kedi gibi he..şeyi düşündüm,niçin en fazla beslenen iki hayvan kedi ve köpekdir ki ? sadakatden mi ? yeap bingo ! bildik..sahiplenme duygusunun arz ve talebiyse sadakat,köpek buna en iyi en yerinde ve en kolay yanıt vereniymiş meğer a dostlar..en çabuk sahiplenebileni,zar zor vazgeçeniymiş..kölenizmiş..ve bizde köpek besleme arzusu taşıyan kediymişiz aslında..ee.. ama kedide bariz olan da hürriyet duygusuydu..sadakat değildi..yine de en az köpek kadar beslenilen hayvan ama..nitekim orada ait olan bizdik..sadık olan da..köpek olan da diyemicem şimdi ayıp kaçar, yazık olur, kaka derler..haa ne diyorduk,yetileri bi kenara koyduğumuz vakit,beslediğiniz hayvanı belirleyenin psikolojiniz olduğunu farkedersiniz bi süre sonra..misal,bir ilişkide her daim,bi baskın taraf bi de baskın düşen taraf yok mudur? o zaman doğru iz üstündeyiz..ne zırvalıyon diyenler,bu el size düşünmeli yani beslediğimiz hayvanı neden tercih ettiğimizi..niçin kuş,balık ya da bir başka hayvan beslediğimizi-beslemediğimizi düşünmeli..mesela o tür hayvanlarda sadakat özgürlük hürriyet gibi kriterleri psikolojinize yansıtamazsınız belki ama onlarda da size çekici gelen emin olun ki, istediğiniz an istediğiniz gibi denetleme ihtimalidir..kafesinde,yuvasında,akvarayumunda..sonra ne olur? balık susar,kuş öter,hamster ınız tıkırdar falan..gayet estetik birer unsur olarak salonlarınızda ki yerini muhafaza ederler..bi eşya gibi.. bi koltuk..bi biblo...bi camdan çerçeve gibi..

* ben bunları niye anlattım yea..doğru ya,bi "necmiye" m var..onunla oynarken,sadece oynamadığımı,hatta b.kladığı yerleri temizlerken sadece temizlemediğimi, onu neden beslediğimi, sevdiğimi, bende ne ifade ettiğini düşünüyomuşum esasında.. sonrası malum zaten.. sadakat..iyilik.. güzellik..psikoloji...xanax...


***********








ay evet evet.. bende heyecanlandım susam sokağı bu, evet... minik kuş,edi,büdü,kurabiye canavarı hepsi burda evet..

hiç unutmam,susam sokağının bi bölümünde " böyle olur,şöyle olur,bıdı olur, vıdı olur sonra zil çalar" diye giden bi şarkıyı dinlerken,evin zili çalmıştı.. tamam demiştim yaa..tamam..seçildim ben...zeynep abla,hakan abi,tahsin amca,beni bekleyin,yetiyorum demiştim..olmadı..o müthiş senkronizasyon,geldi hooppp hayal gücümle beraber g.tüme girdi..olmadı..en sevdiğim sayı altı idi ama o zil çalınca o anda olmadı..olamazdı zaten..olmadı



****************


yalnızlığın başkenti olan tuvaletlere için bişey söyleyecem.. neden içine girince senin, kapını kilitleriz ki biz ? bu yurdun insanları bunu haketmek için naapmış olabilir ki sana, ey düşünce odası...allahtan duvarlarının dili yok..öptüm


ohh bieee,bunu hep söylemek istemiştim

[epru']

bi cd çekilir ve player'a yerleştirilir... ve farid farjad kemanının sesiyle damarları fetheder..il mostro'da kalp sıkışmaları başlar..empyrium,the ensemble of silence'ının solosunu atarken nabız delicesine hissedilir... şarkılar biter... başka bir cd alınır... yine farkında olmadan hatalı cd lerden biri seçilmiştir.. sezen aksu,ömrüme ömür diye kattığım sensin, dediğinde, beyin kanamasını önlemek için cd player'a kumanda fırlatılır... ancak zeki müren çınlar kulaklarda,derdime katlanacak bir sevgili istiyorum,diye..

heh masanın üzerinde de bir şiir kitabı vardır illa ki.. can yücel'indir..illa ki..bağlanmayacaksın..illa ki..

ve sen tüm bunların üzerine bi de telefonunu yoklarsın..son arayan numarayı, aramaya çabalarken bulursun salak ellerini..içinde ki sesli yanıt sistemi cevap verir " ya umduğun gibi gitmezse" s.ktir dersin..içersin..üzerine kusabileceğin en candan arkadaşını ararsın,sümüklerini anlatırsın ona,bi b.k anlamadığını anlatırsın sonra..o gerizekalı da dinler seni aval aval..sonra sen şarap ekmek ayininde boğulurken paramparça kalırsın..kafanı bi çevirirsin,BABAN.. (eeee pislik yapmadan olmaz bu işler )

[epru']

istanbul'a çöl sıcakları geliyor

uzmanlar sıcak havalarda soğuk,sulu ve laubali gıdalar tüketin dedi

doğalgaz da indirim

perşembe'den sonra yağmurlu havalar geliyor,şaka şaka hepimiz eriyecez

sıcakların gelmesiyle beraber trafik yine can aldı

meme kOnseri tedavisinde en son gelişmeler

azrail E-6 da fink atıyor

bethoven dinleyen tavuklar basıldı

ankara da tansiyon düşmüyor hala.. 12'ye 8 (iyi de bu normaldi zaten )

japonlar balon yaptı

bu sene de sıcakların gelmesine en çok sevinen çocuklar oldu

hollandalı güzeller yürek zoplattı..bu mankenler çok konuşuldu (kendileri konuşamıyordu çünkü )

istanbul kavurucu sıcaklara teslim

höttürük sahilinde köpeğiyle dolaşan kadın,bilinmeyen sebeblerden ötürü köpeği ısırdı

sonunda kendi kendine çalışan araba bulundu..gel deyince geliyor,git deyince de geliyor

esnek-mucize çocuk hötünü ısırabiliyo

sahte diplomalı doktorlar ve sapık üftürükçüleri sıcaklar bile durduramadı

uzmanlar sıcaklarda da araştırmaya devam etti ve "mars'da insan yok lakin araç çıkabilir " dedi


nasılsa önümüzde ki günlerde bu ve benzeri haberlere seke seke tanık olacaktınız ben idman yaptırmış saylandım size..sonrası zaten hava durumu ve spor haberleri..ve gaydırık yaz dizileri..bol güneşli pikinili havuzlu kalpli donlu o muazzam diziler

gelürün arada ben böyle


ya bi de kışın hava durumunu sunan bi abimiz vardı "donsuz geceler" dilerdi..çılgın biriydi

[epru']

yaz kızım :

gecenin en b.k vakti evin arka tarafında ki çocuk parkında saatlerce salıncaklar da kaydıraklar da mutlu olan komşularım var..yerlileri bunlar buranın..ya da yersizleri tam bilmiyorum.. sonra mesela sipariş ettiği cipsin büyük boy olmadığına kanaat getirince, civarda ki zavallıyı çevirip, cipsin poşetini işaret ederek "yahu pardon ama bi bakın bakayım bu hangi boy cipse ait " diyen ve "valla bilader,büyük boy bu bence.. kumar oynuyorum ama" gibi cevap alan ve akabinde de "hımmm" diye elini pakete daldırıp zukkumlanmaya devam eden bilgisayar mühendisleri var..nişanlısı arayınca, paytak paytak konuşan titrek müdürler var... yangın merdiveninde sigara içerken gerçek kelebeklerle konuşan zımparacılar var...bi telefonla, her türlü devlet dairesinde işini gördüren şık arkadaşlarım da var...ossekiz dakika sıra beklediği halde muayene olamayan hatunun yanında sıkılıp da, "abla ben gidiyom hasta kendi beklesin" diyen gafiller var..bunlara akraba diyen ciddi bi de kesim var..

cep telefonu çalınca,yüreği pırpır eden,çalmayınca dudak düşüren, güldüğünde tüm kainat gülenler var..

ohoo var da vaar yaani..

[epru']

sevgili gugıl, saati soranlara cevap veriyormuş hee.. bunu duyunca bi yaşıma daha girdim ve hemen saati sordum.. cevap vermedi.. öfkelendim.. ingilizce sordum.. ona da cevap vermedi.. aramız da bi sorun olduğunu düşünmüyorum ama hayatımızın her alanına girmek istedikleri konusunda eminim.. kolumuzda ki saatten ayağımızda ki ayakkabıya, dolabımızda ki büstiyerden saçımızda ki tokaya kadar..

google, yavaş gel..

[epru']

ve ayrıyeten bu sabah girit denen börekle tanıştım..pek hoşlaştığım söylenemez.. ama çay güzeldi..çayı da pek sevdiğim söylenemez.. ama çay nöronlarımı azdırır.. kafam geç çalıştığı için, çaya ihtiyaç duyarım.. yıl ortası hesap dökümanlarını da bu sebebden anca hazırlayabildim.. karşıma çıkan engelleri bir bir aştım.. ve başardım.. tam da bitmiş sayılmaz.. ama hangimiz tam bitmiş sayılabiliriz ki azizim..? aslına bakarsanız ben tam bitmiş sayılabilirim..öğlen oldu ve gözlerim pert..ama olsun cumartesi izne çıkıyorum..bi hafta - çok afedersiniz- sepet gibi yatar bir japon balığı edasıyla yüzerim.. hani vardır ya böyle, - çok afedersin- der ve duraklar ve beklersin bomba bişey geliyor diye ancak adam diye diye - çok afedersin- in peşine " böküz, ahmak, şapşal" gibi söylenince çok da kötü durmayan bişey ekler.. hayata küsersin... var ya bunun bi hikmeti çözemedim.. bi de öss' ye girdiğimde bi soru vardı onu çözememiştim...


yıl sonuna hazırız.. açık: 22 000 lira.. net kar: 203 000 lira.. cebime giren para/ brüt: 1450 lira

kahrol dünyeeaa !

[epru']

neredeyse tüm oyunlarda sizi zıplatmaya yarayan tuşa boşluk denir.. boşluğa basarsanız zıplarsınız.. çok şık bi tuştur.. ama aslında bana kalırsa boşluğa basarsanız düşersiniz.. yani boşluğa basılmaz, boşluğa düşülür..
misal, kakaolu bi tiramisunun üzerinde ki vişne sosu.. o da adamı boşluğa düşürür.. doğum günü ise adamı boşluğa düşürmek için yaratılmış en özel gündür.. sonrasında da zaten kyle xy' nin tüm bölümleri gelir

[madworLd]

hergünkü fasıl muhabbetine, bugün fasılı değiştiricem deyince yusuf yusuf yapan abidin 3 saat faslı değiştirmeyeyim diye peşimden koştu.. değiştirmedikte.. değiştirecek bişey yok çünkü.. hayır değiştirsem; yani değişecek bişeyi olsaydı abidine ben diyim 3000 sen de 5000 tl girecekti, girecekti diyorum,çünkü bunun light söylemini bilmiyorum..
hadi eyw

[epru']

türk androloji derneği diye bişey duydunuz mu ? bende duymamıştım mailime gelmiş güleyim diye. gülemedim de bi aptal oldum ben.
her neyse duyanlar bilirler logosunu.
bilmeyenler de => http://www.cinselmut...loji-header.gif biliyolar artık.


yani afedersiniz ama bu nedir böyle

[epru']

ne garip bi alet şu çamaşır kurutma makinesi.. böööööööyle sürekli dönüyo hacıı ( ) demin attım da çamaşırları, seyre daldım az.. çok zevkli beh.. anam bıraksa sonuna kadar izlerdim de yani.. ofluyo pufluyo ve kurutuyo.. valla bravo.. demek ki adıyla ters bi ilişkisi var. çamaşır kurutma.. kurutma diyosun kurutuyo.. bildiğini okuyo.. gibi kendimceleyin peş peşe espriler de ürettim he.. sonrasında da küçük çaplı mide bulantısı ve kendimden tiksinme duygusu geliştirdim. negzel.. veeğ tüm bunları 3-5 dakika içerisinde yaptım.. yazınca uzun gibi gelse de, gerçekler bu şekilde

şunu diyecektim aslında ben;

okey, insanın teli çekmeyebilir, kapalı olabilir, şarzı bitebilir.. de insan olan merak ediyo dimi ? bi ulaş, bi dene, ya bi düşün 54654654694321654651 adet insan gibi.. sende düşün.. şarzın bittiyse, dal arkadaşının odasına, iki üç espri yap *ehihihiih taamdır laan 3-5 nöbetim bitti devralabilirsin* gibi mesela sonra onun şarza yaklaşıp *olum alayım la ben şunu benim telefonu şarzedeyim ve ya şarz edeyim yahut şarjedeyim ya da şarj edeyim* falan de.. amacına başarıyla ulaş.. arkasından da ona kullanıldığını hissettirmemek adına *uuuu hafız bu koku yeni mi laa, yakışır babayaa* şeklinde bi iki de güzellik yap.. sonra kaybol.

yap ama yani bunu, bak anam merakda. yazık kadınaa. allahın böküzü.. çayımızın şekeri.. çölümüzde ki vaha.. istenmeyen tüy.. abi

[epru']

hala irkilebiliyorsam, tüğğlerim dikenleşiyorsa hala ve hala cipsin içinden taso çıksın diye saf bi ümitle açıyorsam pakedi,
hala aşık olabilirim demektir nokta

[epru']

şirkette 27 bin çeşit insanla yüz göz olunca ağzı bozuluyormuş insanın.. babam fecii şikayetçi bu durumdan.. yani bozulma dediysek Ankara – Bartın – Karabük ağzına olan kaymadan bahsettim.. yani kayma dediysek, eööaa .. hakkatten engel olamıyorsunuz bi yerden sonra değişen aksanınıza.. Kastamonulu bi müşterimiz vardı, içli dışlı olmasak da, geldiğinde sohbet eder, farkında olmadan ağzını alırdım.. bi sonra ki gelen müşterimiz de haliyle beni Kastamonulu filan zannederdi.. şimdi de Ankaralı gibi konuşuyorum.. ve sıkıldım.. hayır yani hoşuma gidecek olsa Çin aksanıyla Fince konuşmak isterim..

şimdi tek endişem, henüz 9 yaşlarında olan kuzenime daha ” abla ” dedirtemeden ” abuun gazı gibi yiyaan” dedirtmeyi becerecek olmam.. “nörüün ebru” demesini biliyor, ama “abla” demiyor.. “cık gada kaldın gı” demesini biliyor, ama “abla” demiyor.. ve hala “cemel öküz” dememiş olması da bi mucize.. en kısa zamanda ” abla” demeyi düzgün bir türkçe ile en azından öğretmem gerekiye.. (offff )

böyle işte, bu saatte bi çayınızı içtik, helal edesiniz

[epru']

böyle bi akşam abim ve kuzenlerle fasıldan dönüyoruz. kafalar zibilyon (terbiyesiz) taksi bekliyoruz. bi taksici amca yanaştı. 50 li yaşlarda filan bişey. yanında da biri vardı amma. bize, hadi sizde binin arabaya der gibi baktı. e kırmadık tabii kendisini, bindik. kendisine değil taksisine. her neyse o bizden başka önde oturan bi kişi, bu amcayla muhabbet etmeye başladı. ama nasıl kafa açıcı bi muhabbet. karıdan kızdan laflıyolar resmen. arkada da biz bu taksici amca telefonuna gelen smsleri okuyo filan (merhaba minik kedim yazmış bi teyze buna ) e haliyle benim dili durduramadık. dedim, amcaağğ, bu işin sonu "hey aslanım" a kadar gider benden demesi. ve zerre kadar tanımadığımız iki kişiyle gırla muhabbet ettik yol boyunca. abim gülmekten öleyazdı. ve amcanın taksisinden inerken, amcaya hassslanım derken duydum kendimi:))) demek ki çok samimi olmuşuz içerde ve çok içmişiz kumkapı da tey tey

Bu mesaj epru tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 10.09.2010 - 15:46

[epru']

.. İki güzel ahbabım var. yavaş yavaş tanıdığım ve yalnızca çakırkeyifken lafladığım iki önemli ahbab.. karakterime, yaşam tarzıma çok zıtlar.. uzakdan bakıldığında, görünen ben'i tam tetematıyla lanse edemiyorlar..o bilmiş, ukala, anlayış yoksunu, sert, komik ve biraz fazla lakayıt ebru' yu zerre taşıyamıyorlar bu ahbablar.. lakin, yani heralde, ve hatta öyle olmasını umuyorum ki, sanırım, onlar, benim hiç de cazip olmayan öteki tarafımı temsil ediyolar. ekseri bana, beni, zayıf ve çaresizmişim gibi hissettirseler de, esasında onlar, ahmak olmadığımın, dar zamanlarda çarçabuk ve işe yarar çözümler üretebildiğimin, akla uygun işler yapıp, dozunda ve tadında yaşadığımın, kanıtları. beni şimdilik iyi bir kız, ideal bir dost, iyi bir arkadaş ve kardeş yapan,, gelecektede de belki, iyi bir eş, iyi bir sevgili, ideal bir anne ve iyi de bi anane yapabilecek ahbablar onlar.. şükür olsun ki, şimdiye değin beni kimseye mahçup etmeyen, bana hor söz söyletmeyen ve böylelikle 27 yılımda bi yığın şeyi doğru yaptığımı ve ve vee en mühimi beni diğerlerinden farklı olmaya iten iki önemli ahbablar onlar.. şu an ki pozisyonumdan pek memnun olmasam da gelecek için bana iyimser olmam gerektiğini dikte eden, içten, güzel ve doğru şeylerle karşılaşma ihtimalimi sağlamlaştıranlar onlar.. bana kendimi hakettiğime inandıran zihnim ve hayallerim onlar..

[epru']

seçim yapmam lazımdı. çünkü, herkes gibi ben, iç dünyamı ve bedenimi aynı anda kaldıramıyodum.yani 27 sene sırf bunun için mücadele etmek hiç de basit olmadı. ve son bi senemi bu iki arkadaşın olumlu ve olumsuz taraflarını çizerek geçirdim. bi karar aldım. bedeni tercih ettim. tercih ettim çünkü benim iç dünyam, böyle bi dünya da değer göremeyecek. buna inanmıyorum. kullanılır hep. oynarlar falan. biliyorum yani. buna bi kaç defalar teşebbüs edenler oldu. kandırılmaya çalışldım. güzeldi..
ya beni gülümsettiler onlar. ama her defasında iç dünyamın duvarlarını zayıflattılar. yine kanacaktım. bariz.. sonunda kendilerine benzeteceklerdi beni. olacağa bak.. ve ben bir daha asla arzu ettiğimi hissedemeyecektim. istediğime ağlayıp gülemeyecektim. o sebeble iç dünyamı dogru adama kadar korumalıydım. ondandır ki, bedenimi seçtim. kendimi gömdüm.
insan yavrularını bedenle kandırmak kolay çünkü. fazlasıyla kolay. kaldı ki ona dilediklerini de yapabilirler, hiç ilgimi çekmiyor. azıcık süs, azıcık irade, azıcık uğraşıyla bedenime istediğim hediyeleri tattırabilirim bile ben. ve bu, bu evren için cuk oturacak bi strateji.
böylelikle işte, bedenime gelenler bi süre oyalanacaklar, bi çok şey keşfedecekler. ama iç dünyamın varlığından bile haberleri olmayacak. ve bu ne zamana kadar süre bilemem. herkesin ebru' yu sadece gördüklerinden çözmeye analiz etmeye çalışması artık eğlenceli bi mevzuu.ve iç dünyamın farkına bile varamadan ona dair yazıp çizip düşünüp eğlenmeleri falan ?

[epru']

*içerisinde bulunduğu durum ve şartları ne olursa olsun kimseye yanlışını görmesi için şans vermem.

*dakikasında ikaz eder, hoşnutsuzluğumu belirtirim.

* bilirim ki, birine çok muhtaçsan, ki o sana değilse ümitlerini kafandan s..kip atmak zorundasın.

*beklentilerimi umursamayanların hayatımda yer kaplamalarına da izin vermemeye özen gösteririm. aynı şekilde beklentilerine karışılık veremediklerimin de hayatında bulunmamaya gayret ederim.

*ben var ya sorumu daha sormadan, soracağım sorunun alternatif yanıtlarına bile soru hazırlarım.

*kasıldığım ortamlarda esnek ve rahat tavırlar takınırım fakat dozunu ayarlayamam.

*tavla da çok iyi değilim itiraf edeyim ama kendimi bildim bileli benden üç kez üst üste oyun alanı görmedim. (allaahın Pose'si hariç )

*şarkı söylemek gibi bi yeteneğim olmasını çok isterdim. ancak bunun için ne zamanım ne sabrım ne de şartlarım uygun olmadı hiç.

*şarkı demişken, ekseri anlamsız sakin müzikleri dinlerim. lakin bi yığın insanın nefret edermiş gibi yaptığı arabesk ve etnik müzikten de çok hoşlanırım.

*bir de herkesin aksine her gece feci rüyalar görür, sabah uyandığımda en ince dtayına kadar hatırlarım.

*günün birinde tv lere son . artık sadece şarkı dinleyeceksiniz deseler, seve seve yaşamaya devam ederim.

*dostlarımın benim için feragat etmeleri, beni bi anda, korkusuz, aşırı düşünceli, cömert ve de fedakar bi hatuna dönüştürebilir.

*ya ben tanımadığım insan yavruları için bile fedakarlık yapabilirim.

ve. en sevdiğim yanım aklımdakileri olduğu gibi yazabilen yanımdır. çok seri düşünür, çarçabuk tüketirim. ben böyleyim. dıbı dıbı dım dım