Cumhuriyet mitinglerine çamur atmaya çalışan zavallılara birkaç söz!
Cumhuriyet mitinglerinin hepsine katıldım...
Mustafa Mutlu
Ankara’da buluşan 1 milyon kişinin ne büyük bir coşkuyla ve kararlılıkla Tandoğan’dan Anıtkabir’e aktığını gözlerimle gördüm.
Kardeşim Burak Kara, o meşhur “Ağlayan askerin gözyaşlarını silen kasketli adam”ın fotoğrafını çekerken yanındaydım.
Büyük gazetelerin, televizyonların tamamı böyle bir mitingin yapılacağından söz bile etmemişti. Ama kulaktan kulağa yayılan haberle, yurdun dört bir yanından koşup gelmişti insanlar oraya...
Şahidim; kimsenin canı dağılmak istememişti.
***
Sonra İstanbul Çağlayan’da çok daha büyük bir kalabalık toplandı... Ve milyonlarca kişi; birbirinin ayağına bile basmadı.
Tek bir “aykırı” ses çıkmadı.
Hep bir ağızdan “Ne şeriat, ne darbe” diye haykırıldı.
Tekerlekli sandalyedeki bir kadının, kolumdan çekip kulağıma fısıldadığı o sözler dün gibi aklımda:
“Biz kimseden sadaka istemiyoruz oğlum. Sadece huzur istiyoruz. Bizi rahat bırakmalarını, Atatürk’e ve onun ilkelerine saygısızlık etmemelerini istiyoruz. Seksen yıllık ömrümde bu yüzden bir mitinge katılacağımı rüyamda görsem inanmazdım!”
Şahidim; herkes kendi masrafını kendi cebinden karşılamıştı.
***
Sonra İzmir’de, Manisa’da... Farklı farklı binlerce kişide hep aynı kararlı gözleri gördüm.
Onların demokrat olmadıklarını, darbe istediklerini söylemek için deli olması gerekirdi insanın! Çünkü birine bile, isteği dışında bir şey yaptıramazdınız.
Ellerine bayrak tutuşturup, oturdukları yerlere yüzlerce kilometre mesafedeki bu kentlere götüremezdiniz. Hepsi okumuş, aydın, bilinçli vatandaşlardı.
Şahidim; belki de aralarındaki en cahil bendim!
***
Aradan sadece birkaç yıl geçti...
O gün, bu inançlı ve kararlı halk hareketi aleyhine tek söz söyleyemeyen badem bıyıklı bazı tarikat maymunları, bugün Ergenekon savcısından aldıkları güçle; o mitinglere katılanları toptan “darbeci” diye suçluyor!
O meydanlardaki dev koronun haykırdığı “Ne şeriat, ne darbe” sloganını unutup; Cumhuriyet tarihinin kendiliğinden oluşan en büyük halk hareketini lekelemeye çalışıyorlar.
Tek bir amaçları var: “Sakın yeni mitinglere kalkışmayın... Bakın biz sizi böyle mağdur ederiz!”
Boşuna hevesleniyorlar!
Mitinglerin düzenlendiği günlerde korkudan yorganlarının altına saklandıkları için bilmiyorlar ki o insanlar böyle ucuz komplolara pabuç bırakmaz!
Cumhuriyete tehdit söz konusu olursa, canlarını sakınmaz...
Demokrasi için, laiklik için, hukukun üstünlüğü için çağdaşlık için gerekirse yarın sabah da düşerlere yollara...
Biliyorum; o destana ŞAHİDİM çünkü...
***
GÜNÜN SORUSU
Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Baba Beni Okula Gönder Kampanyası’nın sorumlusu Tijen Mergen, “Tek suçum, kızların okula gitmesine çalışmak” demiş...
Kadınları eve hapsetmeyi hedefleyen bir iktidar döneminde, bundan daha büyük bir suç olur mu?
***
Bunca işkenceyi neden gördüler?
Ergenekon’un 12’nci dalgasında gözaltına alınanlardan çoğu, mahkemeye çıkartılmaya bile gerek duyulmadan savcılık tarafından serbest bırakıldı.
İyi de...
Madem bu kişileri “suçlamaya yetecek” kanıt yoktu; o zaman neden evlerine sabahın köründe baskın yapıldı?
Neden bütün eşyaları altüst edildi?
Neden azılı katil gibi götürüldüler?
Neden günlerce hücrede gözaltında tutuldular?
Yoksa bunca kişi suçlu olduklarını gösteren kanıtlara ulaşılmadan mı gözaltına alındı?
Delilden suça gideceklerine, suça delil bulmaya mı çalıştılar?
Bu, hukukun temel ilkelerine aykırı değil mi?
***
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun sayın üyeleri:
“Suçlamasız gözaltı” uygulamalarının yargıya olan güveni sarstığını görmüyor musunuz?
Görüyorsanız, neden harekete geçmiyorsunuz?
***
ÇYDD’nin hesap numaraları
Dünkü yazımdan sonra çok sayıda okurumuz aradı ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışta bulunmak istediklerini ancak hesap numarasını bilmediklerini söyledi. İşte ÇYDD’nin hesap numaraları:
Kardelenler Projesi: İş Bankası Kuledibi Şubesi 727270
Baba Beni Okula Gönder Bursu: İş Bankası Kuledibi Şubesi 250469
Kız Yurdu Projesi: İş Bankası Kuledibi Şubesi 250514
***
İlginiz ve duyarlılığınız için teşekkür ederim.