bu konuya 393 yanıt verildi

[hüfyaa]

3-4 kere falan, bööle 10-15-20 dakkalık sağnaklar yağdı.

ben tabii, profesyonel pazar esnafı olmayıp; profesyonel pazarcının yanında
yer kiralayan tip olduumdan işim kolay, gidiyorum çadır falan hazır, bana
ayrılmış olan bölgeye yerleşiyorum. yerleştim işte bugün de, sonra kaldırımdan
caddeyi seyretmeye başladım, eğilmişim biraz; başımı sağa sola çevire çevire
bakınıyorum, 1-2 kişi taklidimi yaptı hatta, yağmur yazarken camdan bakan
arap kızı gibiyim, onun arap olmayanından işte . kaldırım oldukça kuru,
caddeyi sel götürüyor, içine bebek düşse boğulacak bi yükseklik almış sular,
insanlar kenardan kenardan yürümeye çalışıyorlar, ayakkabıları ıslanmış,
çarşaflı bir kadının çarşafına belli ki çadırlardan aşaa akıtılan sulardan
bayaa bi dökülmüş, çarşafı nerdeyse sırılsıklam; ortalığı bi telaştır
götürüyor, ben camdan bakıyorum. sanki...

derken biri bi seslendi; 'internetten haber geldi abi, hava açacakmış' şeklinde.
onun üstüne, sesi güzel, repertuarı geniş, müzik kulağı gelişmiş bi arkadaş
var, 'maraş'tan bir haber geldi' temposunda çığırmaya başladı yüksek sesle:
'internetten haber geldi....internetteen haber geldi, dediler ki yağmur dindi .
keşke yağmur yağmasaydı, keşkeaaaaa yağmur yağmasaydı, çadırım
ıslanmasaydı. ' ama nasıl cuk oturdu, çok güldüm.

bir tur daha döndüm evi, neskafe olmalı yaa, olması lazım; ama bulamıyom.

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.10.2011 - 00:15

[hüfyaa]

ne zamandır aklıma, dilime takılmayan bir parça senin hayalinle birlikte dilime
şeyyaptı bu akşam...yapıştı...


içerimde yangın yakılır off,
küllerine cezve sokulur.
son bakışın, aklıma takılır
aklıma takılır...aklıma takılır...


ben seni hiç unutamam ki. amnezi geçirsem bile unutmam sanki. resimlerine
bakmaktan kaçınmak, bakınca çok fena kaptırıyorum, kötü oluyo içim sonra;
o yüzden. zamanla bu kadar olmaz galiba.

canımın içi...

[hüfyaa]

şimdik...

böyle arka arkaya terörist saldırıları, sivil hedeflere yönelmeler, şehir merkezlerine
de yoğunlaşmalar, falan filan...

ama ki abdullah öcalan'ın barışın gerekliliğiyle ilgili bazı hallerini sindiremeyen başka
üst düzey örgüt elemanlarının ters yöndeki talimatları olarak, ya da işte; 'bakınız kent
merkezlerinde de örgütlenmiş durumdayız, kırsalın ötesine de geçebiliriz, öyle de
bi teşkilatmamız var' havasıyla moral bozmak için, veya da bu eylemlerin durdurulmasının
tek koşulunun kabul edilmesi mümkünsüz olması gereken bi'şeylere bağlı olduğunu
gözümüze gözümüze sokmak için, ne bileyim ne için; bilenler bile kaçırmış mevzunun
ucunu başını artık.

piki, mit ne içindir, bunun içindir, terör örgütüyle -bile- bitakım görüşmeler yapmak,
anlaşma zeminleri falan sağlamaya çalışmak, devlet adına, hükümet
adına, neyse işte; bööle bi görüşmeler yapmak içindir biraz da, başbakan öyle
buyurmuş...diye okudum.

ortada bir pazarlık da var illa ki, terörist eylemleri durdurmak için pkk'nın istediği
nedir, özerkliktir, federasyondur, şudur budur; bunların hiç bi şekilde gerçekleşmeyeceği,
hayal edilmelerinin bile abesle iştigal ettiği yolunda laflar edilmiştir, bu örgüte ve
sempatizanlarına istedikleri verilmeyecekse, ne verilecektir; istediklerinin bir kısmı mı,ney?
hem eylemleri durduracak, hem de bu halkta kendilerine büyük bir haksızlık yapıldığı
duygusu uyandırmayacak bir anlaşma şeysi nedir, ne olabilir, nasıl olabilir?

yine, istedikleri verilmediği sürece bu böyle, bu şekilde, belirsiz bir süre boyunca
devam edip duracak mıdır, alınacak bitakım tedbirler, savunma adına yapılacak
şeylerle -belki- seyreltilebilecek ama hiç yok olmayacak mıdır, böyle devam edip
gidecek midir, babadan oğula devreden taht gibi, bir iktidardan ötekine devredilen
bir sorun olarak?

tıpkı çok sık ve yer yer ota boka kullanıldığı için, mesela 'aşkım' lafının yalama
olması gibi, bu kadar dramatik bir konuda; bütün teselli ve başsağlığı sözleri,
bütün motive edici, birlik ve beraberliği şeyttirici sözler yalama oldu yahu.

[hüfyaa]

hakikaten ne p.şt bi dünyadır bu yaa, görüşmeler, müzakereler, şimdiden yeni
anayasa mevzusu üstünde kelime oyunları, bilmemneler, eee? mesela fransızlar,
ne biliim isveçliler, uzaylılar falan memleketi ele geçirmeye kalksın, hep beraber
ölelim; ve fakat ne için ölüyor bu insanlar şimdi?

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 03.10.2011 - 20:15

[hüfyaa]

- herşey sığar insan beynine, herşeyi düşünebilirsin, düşünürsün de; buna da kimse
ve hiçbir şey engel olamaz. benim beynime 'milliyetler, ülke sınırları ve dinler olmasaydı
şu dünyadaki savaşların kaçta kaçı olmazdı?' sorusu sığıyor mesela. cevabın içinden
çıkamam o ayrı konu. ve fakat cevap 'hiçbiri' olabilir, belki de o şartlarda hiç savaş
olmazdı. milliyetler ve ülke sınırları falan neyse de, din uğruna, bir inancı başkalarına
kabul ettirmek uğruna yapılan savaşlar ziyanlık sanki.ne bileyim. düşünüyom işte.

- zaten de hep düşünürsün, okuduğum bir yazıya göre, bir; iyi bir muhabbet sırasında
farklı şeyler düşünmezsin pek, bir de iyi bir sevişme sırasında. ki mantıklı duruyor,
ikisinde de olaya fena halde yoğunlaşmak mümkündür. bunun dışında hep, birbirinden
farklı birsürü şeyi hızlı bir geçişle düşünüp durursun aslında, bunun kadını erkeği, genci
yaşlısı falan da yok; cinsiyet, yaş grubu, yaşam tarzı, hayatların ve sorunların farklı
olması vs; ancak düşünülenlerin niteliğini değiştirir, sürekli düşünülüyor olması
değişmez.

- tanrıya inanmadan olmuyor, ben gidip bi bakındım o düşünceye; benim açımdan
olmuyor. bütün bu anlamsız görünürlüğün bir anlamı olmalı, ve onun da bir bileni,
yoksa insan sıyırabilir sanki. ama diyorum; birbirini ezmeye, birbirinin üstüne çıkmaya,
diğerinden daha üstün olduğunu iddia etmeye, kendi varlığına insan kazandırmaya
çalışan birsürü farklı dini inanç olmasa, mesela n'olur? insanlarda tanrı korkusu olmaz
ve alayımız canavar mı kesiliriz? niye ama? ben dine inanmadan tanrıya inanmanın
mümkün olduğunu düşünüyorum, inanıyorum da; ve mesela - kimbilir belki de kendini,
ya da çok değer verdiğin birini savunmanın anlık otomatik tepkisi bir yana- insan
öldüremem, hırsızlık yapamam, beyaz kadın ticareti yapamam, uyuşturucu pazarlayamam,
vs vs vs işte; pek çok şeyi yapamam, bunların güzel şeyler olmadığı insanın içine
kazınmış gibi bi yerde, herkesin değilse de : P. ama bir yandan yanlış, çirkin, kötü,
günah falan olduğu genel kabul gören şeyleri yapıp, bi yandan da allah'tan korkan
kul artistliği yapmak nasıl bişeydir anlamam, nasıl korkuyosun, ne biçim korkuyosun,
kimi kafalıyosun, de mi?

[hüfyaa]

- öf adsense yaa, öf yaa, bir yaratık istenmediği yerde bu kadar da ısrarla
bulunmazki...


- ama politika da zor ve uyuz bi'şey hakkaten, düşün bak şimdi; bakanların,
milletvekillerinin içinde de bu terör olayları için 'toplaşsak bi yürüsek şunların
üstüne, görseler ebelerininkini' diye düşünenler vardır, ama söyleseler olmaz
işte; yapsalar hiç olmaz. ama biz buralarda konuşurken söyleyebiliyoruz.
politikacı olsak söyleyebilecek miydik; hayır. bi de, düşünmeyi geçtim uygulamaya
bakıyorum ; toplaşıp bi üstlerine yürünebilecek olan 'şunlar' tam olarak kimdir
ve nerde konuşlanmışlardır , 'bizden sivilller gidiyorsa onlardan da gitsin' gibi
düşünsen bir bakıma, yok aslında tam olarak; onlar gibi olmaz mısın ?

ülkelerin sınırları olmasaydı da arkadaşlara (!) talep ettikleri gibi ve kadar bi
kürdistan bağışlasaydın mesela, ki bu da düşünülebilir evet, çünkü herşey
düşünülebilir; sanki ne olurdu, bütün bu terör saldırıları biterdi...miydi , ama o
zaman da kim teselli edebilirdi ailelerinden insanlar kaybeden o kadar insanı,
bir nevi pes etmek gibi mi olurdu, 'tamam, baş edemiyorum seninle, al ne istiyosan,
bizi de rahat bırak' ama dünya öyle dönmüyor, işler öyle yürümüyor; nasıl yürüyor
peki?

- 46 küsur yıldır yaşıyorum ve hiçbir şey bilmiyorum; kabul.

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 04.10.2011 - 09:39

[Taurus]

46'nın küsuru ne olaki yahu.. Sana 7 yıl avans vermişim, ama yine de senden iyi yemek yapıyorum he..

Tamam, bu kadar sayfa işgaliyesi yeter, sopalanmadan kaçıyorum..

[pac]

bu sayfaya hüfyadan başkası yazamaz ,lütfen daha dikkatli olalım

[Taurus]

bu sayfaya hüfyadan başkası yazamaz ,lütfen daha dikkatli olalım

Heh! İşte bunu döv Hüfyaa.. Pac seni dövüyorum, Taurus sen anla dersin..Anlayışlımdır, halden anlar Pac'a pansuman yaparım..

[pac]

ama senin burda "küstüm gidiyorum" demen lazımdı

[hüfyaa]

imamın dediğini yapıp, yaptığını yapmasan diyorum taurus?

46 küsur yıl şöyle oluyor, dünya yüzeyinde 46 yılını tamamlamış ama 47'yi henüz
tamamlamamış olma durumuna bazı yörelerimizde '46 küsur yıldır yaşıyor olmak'
adı da verilebilmektedir.

[hüfyaa]

Sana 7 yıl avans vermişim, ama yine de senden iyi yemek yapıyorum he..

/ /

[hüfyaa]

kadıköy dolaylarına teyze ziyaretiyle, tahtakale'de; bööle bayaa alışveriş için değil
de bazı eksikleri tamamlamak için şöyle bir dolanma şeysini harmanladım.

yoruldum ama iyi oldu, teyzem de mutlu oldu.

kendisi 78 yaşında. otururken hem ona, hem küçük bir çerçeve içindeki gençlik
resmine baktım, nasıl güzel, nasıl pırıl pırıl sağlıklı duruyor, ışıl ışıl böyle. bir zamanlar
öyle göründüğünü düşünmekte zorlanırsın, ama öyleymiş işte.

sabah minibüs beklerken de yaşlı bi adam, 70 falan belki; bana birşey sormuştu,
onun arkasından bakarken de bir zamanlar kaldırımda bazıları zıplar gibi yürüyen
diğer genç adamlar gibi göründüğünü düşünmüştüm, dik, rahat, hızlı. şimdiyse,
bırak o genç adamları, 46 yaşımla ben; onun yanında gayet sağlıklı, gayet genç
görünüyorum.

bir zamanlar ben de kızım gibi görünürdüm, artık değil tabii ki.

kızım da bir zamanlar şimdi kendisine 'abla' diyen küçük çocuklar gibi görünürdü, 20
yaşıyla tabii ki gencecik; ama onlara büyük görünüyor işte. 25 yaş nedir ki, ama
birkaç yıl önce, bir arkadaşının o yaşlardaki abisi için 'koskoca adam hâlâ baba
parası yiyor' derdi mesela.

bir zamanlar ona verdiğim örneklerin zamanı gelmiş bile; sen 17 yaşındaysan,
karşında 23-25 yaşlarında bir erkek, büyüktür -dönem olarak cidden farkeder-;
ama artık o kadar o kadar da büyük değil. =)

'sanki dün doğurdum' denir ya, var öyle bişey evet; sanki dün doğurdum, bugün
küçük çocuklar için abla haline geldi, hatta büyük çocuklar için de, birkaç yıl sonra,
evlenmekten dem vursa, bunu düşündüğünden, bunu belli biriyle düşündüğünden;
insana gayet normal gelecek, allah'ım ne çabuk, hangi ara?

bunlar tabii, biraz da göreceli şeyler, kızıma şimdi 40 yaş kimbilir ne kadar...ne kadaarr,
uzak görünüyor; 10 yıl sonra 30 olduğunda o kadar da uzak görünmüycek, zamanı yavaştan,
daha değişik algılamaya başlayacak, şunun gibi : bana bi'şey soran 70 yaşlarındaki
adamla aramda 25 yıl var, gerçi 70 bana da bayaa uzak geliyor şu anda yaa, ama mesela
60 o kadar da şey görünmüyor, ki nerdeyse 15 yıldan sözediyorum. ama 30 yaşımdayken
60; dehşetli uzak görünürdü, şimdi o kadar değil sanki.

teyzem rengarenk, keyifli, bazen 'bu yaşta da bu giyilir mi yahu?' dediğim şeyler
giyinirdi, sapsarı bi taytı hiç unutmuycam, hemi de 50 yaşının üstündeyken, hayatta
giymem =); çok gezerdi, almanya'ya falan gitmişliği vardır, yurt içinde bi sürü geziler,
tatiller hariç. şehir kadınıydı, şehir kültürü almış kadın, oturması-kalkması, konuşması,
muhabbeti ona göre. biraz fazla burjuvaydı bence, ben o kadar beyaz türk değilimdir
mesela.

bi aralar bi'yerlerde, belki de bu forumda, bilemiyorum; yazdığım birşey aynen
aklımdan geçti : yürüyerek 15-20 dakkada kadıköy'e inebileceğin nezih bir istanbul
caddesinde oturmanın anlamı, kadıköy'e 15-20 dakkada yürüyerek inecek halin,
sağlığın yoksa, anlamından kaybeder mi? sanırım biraz kaybeder.

halbuse ben sabah sabah gebze'den çıkmışım, o tren senin bu motor benim; tahtakale
yapmışım, ordan acıbadem, ordan tekrar gebze. yorulmuşum ama rahatlıkla yapmışım
bunları.

bir gün yapamıycam o şekilde. ki yaşlılık en doğal, en temiz gerekçe belki de, bunun,
yaş itibariyle yapabilecek durumda olsan da bir kaza-bela, ne biliim hastalık yüzünden
yapılamaycak olması var.

teyzem çok sevindi. böyle teyzeler falan varsa arada gidin, valla. ille büyük bi sempati
lazım değil, teyzemin bana çok ters gelen huyları vardı-var; ama ben, benim için gayet
basit olan bi'şey yaptım, o ciddi olarak sevindi.

gönül almak lazım ufak tefek. yarın göçüp gidiverir, 'bi gitmedim' diye şeyolur insan.
olur yani, olabilir.

[hüfyaa]

gönül almak lazım ufak tefek.

hem de çünküü; yaşayan herkesin bir gün ihtiyaç duyabileceği bi'şey bu. yapan;
ola ki, bunun kendisine geri dönme ihtimalini de arttırıyordur. kesin sağlayamayabilir
ama, böyle de bi'şey var bence, ihtimali arttırabilir. =)

[KãRdé£éN]

Ne güzel yazıp anlatmışsınız keyifle okudum.

[hüfyaa]

sağol kardelen.


bi de ne diycem; bi'yerlerde bi mantık hatası varmış gibi duruyor ama aslında yok.
ya da, azcık var, bi parçacık . şimdik mesela, 60 yaşa 30 yaştan baktığın
zaman daha uzak, 46 yaştan baktığın zaman daha yakın matematik olarak, tabii
ki. ama demek istediğim o değil. 60 yaş-70 yaş olarak değil de genel olarak
yaşlılık olarak düşün; hayatın bir dönemine kadar bu yaşlılık denen şey, o kadar
uzaktır ki, insan sanki ondan muaftır. herkesi bulur da seni bulmaz sanırsın, yaşa
yaşa bitmez sanırsın. bir zamandan sonra bu algı tökezlemeye başlar. 30 gibi; çok
inceden, çok yavaştan başlar sanırım, rahatsızlık vermiycek kadar, 'o kadar da
uzak değil galiba, bir bu kadarın nasıl geçtiğini anlamadım, e, bir bu kadar daha
geçti mi yaşlı statüsündeyim' gibi bi durum. ama 20 yaşındayken, 'iki bu kadar'
daha yaşayacağını düşünürsün yaşlı sayılmak için, 20 ile 30'un birbirinden yüzde
50 oranında farkı var, 'bir bu kadar' la 'iki bu kadar'ı ın ise yüzde 100. haha, durumu
matematik teoremine dönüştürdüm ama, sanki fena da dönüştürmedim. : P

sonra şunu da farkettim, teyzemden sözederken, kendisi yaşadığı halde 'şehir
kadınıydı, bana göre fazla burjuvaydı' demişim, sağ olmasına rağmen bazı hallere
-di'li gemiş koymuşum, bu galiba otomatik bi'şey. şöyle ki...neyle ki hakkaten? ...
kendisi yapı itibariyle, kişilik, görgü, tavır itibariyle o kadın; ama artık bunu vurgulayan
enerjisi daha düşük. 'gürül gürül' o yapıda bir kadın...dı, şimdi çok daha gösterişsiz,
daha gürültüsüz bi şekilde; o kadın. evek, böyle. davranışların, insanı vurgulayan
özelliklerin de bir nevi gölgeleşmesi, soluklaşması sözkonusu. böylece insana geçmişte
zamanlı görünüyorlar işte, onların sahibi olan kişi hâlâ var, ama o duruşlar artık aynı
duruşlar değil.

[hüfyaa]

gün hep 24 saat, ama zaman göreceli; ne gibi? buluşma isteğiyle sevgiliyi beklemek,
çocuğunun doğmasını beklemek, yakınının ameliyattan çıkmasını, her an bir yerlerden
kurşun yağabilecek, ayağının altında mayın patlayabilecek olmasını...bekliyorsan mesela
çok yavaş geçiyor gibi gelebilir, ama 3 saatlik sınav 5 dakkada bitmiş gibidir mesela
ve hâlâ çözmediğin sorular vardır. ki bu sonuncu örnek hayata biraz benzetilebilir
aslında, aa, hakkaten. de mi? =)

[pac]

hah bende neden aylar yavaş ama yıllar hızlı geçiyor bunu bulamıyodum

[dora]

hüfya bir resmini koyar mısın seni tanımak istiyorum, ya da meslegin ögretmenlik mi, buraya yazmak istemezsen eger öm ile beni bilgilendirir misin
seni merak ediyorum : )

[hüfyaa]

öğretmenlikle hiç ilgim yok dora, yanlış tahmin, otur 1...!

resim de, bi yerlerde bir tane olacaktı.

öyle ortaya ilave olarak; hüfyaa-hülya bağlantısı da yanlış. nette kullandığım
rumuzlarda 'ay, aman, öf, hüf' gibi bi'şeyler hep olmuştur, galiba hep de; bi
rumuz sallıycam diye daraldığımdan oluvermiştir. =)

he, bir de, yukarıda bi muhabbet vardı bi ara, sakarya'lıyım da ben kendim;
muhabbeti görünce 'adana'lıyık, allah'ın adamıyık' şeysini başka türlü düşünüvermiştim:
'sakarya'lıyık, saksı kafalıyık'; şeklinde. /

Bu mesaj hüfyaa tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 08.10.2011 - 00:22