393 replies to this topic

[hüfyaa]

birgün buraya yazmayı kestiğimde sırra kadem bastığımda çok ararsın

bazen böyle şeyler olur, de mi, geçende de bi olduydu; aklından geçen birşeyler
karşına çıkar. =)

ben şu 1-2 haftada birkaç kere, buna benzer birşey düşündüm.

çok arar mıyım bilmiyorum da...şu site ortadan kaybolsa dedim; veya insanlar toplu
olarak kaybolsa bi şekilde...tabii ki insan kederinden ölmez...ama bir süre bir çeşit
eksiklik duygusu hisseder mutlaka...netten tanıdığım, aklımda kalan, 1-2 tanesiyle
hâlâ arada bir hatırlaştığım birkaç kişi vardır...murat var mesela, hiç benzemeyiz
sayılır ama hep saygı duymuşumdur, benim yaşlarımda o da, 45 vardır; 'bana bir
okulun kantini gibi geliyor burası' dediydi epey bir süre beraber eğleştiğimiz bir
forum için...giriyosun, -bi şekilde- tanıdığın birilerini görüyorsun, selamlaşıyorsun,
şakalaşıyorsun, öyle bir durum...forum nedir ki; bitakım sayfalardır işte, insanlar
canlandırıyor o sayfaları, onları arada bir 'görme' alışkanlığı edindiysen, görmediğinde
mutlaka bir süre için bir tuhaf olursun...herkesi anarak değil, herkes kendince, belli
kişileri anarak...

ne diycektim ben; çok arar mıyım, bilmiyorum da...mesela senin iyi olmanı isterim
ben, lamos'un iyi olmasını, romantizma'nın, antiqa'nın, muzi'nin, epru'nun, dokuz'un,
liste için gayret sarfetmiycem, birilerinin daha; iyi olmasını isterim...neden isterim? ne biliim
işte, insan öyle oluyor...bütün sosyal hayat bundan ibaret olmadığı sürece de, bana
kesinlikle hastalıklı veya tuhaf birşey gibi gelmiyor bu. =)

'biz bir aileyiz' falan; ben öyle şeyler hissetmiyorum, hissetmem. ama işte, böyle diyaloglar,
herkes kendince; birilerinin ne yazdığına özellikle bakınmalar falan, 'sanal' sözcüğünün
ima ettiği o ruhsuzluk ortadan kalkıyor veya azalıyor bi şekilde, bir nevi arkadaşlık şeysi
oluşuyor. ondan öyle oluyor herhalde galiba sanırsam. =)

[hüfyaa]

market şeyleri
---------------------

- şimdik, bunun yaşla başla ilgisi yok kardeşim, o marketlerde, pazarlama amaçlı
olaraktan tabii; o çıstak çıstak müzikleri koyuyolar, vücudu hareket edebilen herhangi
bir insanın vücudu kıpraşır o durumda, hatta dans etmek ister. ben istedim mesela.

bi de baktım benim dizler falan oynamaya başlamış otomatikman , az daha oynatsam
bi hanımefendiye yakışmayan bir poza girmiş olucam, mesela 'köyün delisi' falan ;
n'aptım...topuğumu sıkıca yere yapıştırdım, ayağımı kaldırdım sadece ayağımı dans
ettirdim, şık durdu . onu da durdurayım dedim aslında, ama durduramadım.


- bunu da ben anlamıyorum işte, böyle şeylerin tamamını anlamıyorum, şimdik ben orda
iki satır dans ediversem, sanki n'olur? ...olmaz işte, tamam da, niye olmaz?
millet -çok afedersiniz, bi hanımefendiye yakışmıyor biliyorum -; p......klik
yapar yüzü kızarmaz, kul hakkı yiyerekten beslenir ama adına 'haci bilmemne' derler,
çelişkiden utanmaz; ben o müzikte bi damlacık dans etsem ayıp olur, niye lan?


- bi de yüzey temizleyici falan filan deterjanların üstündeki yazılar sorunsalı var. alt tarafı,
bildiğin kullanma suyunun içine karıştırılmış 2 ölçek dandik -belki kanserojen- kimyasal,
bi parça adi esans; öyle ambalajlar yapıp üstüne de öyle birşeyler yazmışlar ki takılıp
kalıyosun. . sanki içine 2 damla orkidemsi ucuz koku fısfıslanmış su almıycam da
orkidenin kendisini alıcam; bütçemi çok aşar diye zambaklara bakınıyorum (yoğun
parfümlü zambak kokulu yüzey temizleyiciye ), tam o sırada da beyaz bilmemney
çiçekleri giriyor gözüme.

var ya, bu pazarlama işinin yüksek lisansını falan yaptırdıkları kadar var, insan kafalamak
bilim olmuş hakkaten; bunlar mutlaka psikoloji falan da okuyorlardır. öyle bir yazı okumuştum
ben zaten, nesnelerin yerleri, nelerin hangi yüksekliklerde bulunacağı, insana 'alayım da
çıkayım, sıradakiler gelsin - duygusu vermesi hesaplanan müzikler falan; hiçbiri öylesine
değil, hepsi ayarlı, planlı programlı. öyle yani. hakkaten öyle.

[Superficielle]

hayraninim hufya abla

[pac]

yer manisa kırkağaç eğitim alay komutanlığı, 300 civarı acemi asker anfide oturuyoz başımızda da bi çavuş derken usta askerlerden biri geldi bunlar tartışmaya başladılar çavuş buna nöbete gidiceksin diyo buda olmaz ben daha nöbet tutmam şafağımmı kalmış vb derken tartışma büyüdü er çavuşu g3 le vurup iki seksen uzattı ve kaçtı

gözümüzün önünde adam kanlar içinde kaldı herkes şokta bayılanlar bağıranlar ağlayanlar falan sürüyle.

sonra vuran geri geldi vurulanda ayağa kalktı diğer komutanlarda geldi ve orda o tepkileri verenleri ayıkladılar ve bunlar komando olamaz dediler biz duygusuzlar ise komando yapılıp güneydoğuya postalandık demekki ağlayanlar daima kazanır

bu arada oskarlık oynadıydı ikiside helal olsun ya

[dora]

ay cok güzeldi bu ya
heheheh amma şişmişinizdir : ))))

ben manisa kırkağaca gittim, tam ortada meydanlık var, atatürk büstü var, orda bi sürü foto cekilmişliğim var.
ordan izmire gittim
tabi izmire hayran kaldım o yıllarda, dedim kafama tükürüyüm, manisada 2 gün duracagıma izmire gelseymişim ya...

[hüfyaa]

harabeli otururken yapmadığı temizliği evden çıkarken arkasından konuşmasınlar die yapıyor yav nolcak bu elalem neder psikolojim çöp evde oturuyodum şimdi tertemiz olunca çıkasım gelmiyo

bu yanlış aslında ama. bir evi şöyle bi süpürmek, azcık tozunu almak herkesin
yapabileceği birşeydir.

kadınlar çok mu hoşlanır sanırsın, evişini sevmek genlerine yazılmış falan? onu geç,
ben hiç de sevmem mesela. ama yaparım, yapmak lazım.

bak, şimdi tertemiz olunca çıkasın gelmiyor mesela, veya belki abarttın ama hoşuna
gitti sonuçta, de mi? çok darmadağın yaşarsan bu moralini ters yönde etkiler.
çalışıyorsun, iyi birşeyler görmeye layık olduğunu düşün, o çerçevede; yap bi'şeyler.

sadece bir misafir olacaksa -mesela- bir evi temiz tutmak, sadece başkaları göreceği
zaman iyi görünmeye çalışmak gibidir. bence...halbuse etrafında, evinde kimse yokken
de işte, ne biliim; duşunu yapmış olmak, dizleri çıkmış veya püskümüş falan değil de
düzgün bir eşortman altı giymiş olmak, evin içinde bir odaya, mutfağa girince orayı
düzgün görmek...otomatikman moral verir insana. öyle sanıyorum. bir oranda o
yüzden yapıyorum hatta =), öyle titiz falan da değilimdir. ama tıpkı çok puslu, çok
kararık bir havanın otomatikman içini karartması gibi içini karartır yaşadığın ortamı
çok bakımsız görmek.

başkası için biraz daha özenilir, âdettendir, fena âdet de değildir. ama kendin için de
yapmak lazım, kendi öz çıkarın için yahu, iyi hissetmek için. =)

öyle işte. =)

[hüfyaa]

akşam eve gelirken bir dua tutturdum içimden, ama neresini değiştirdiğimi hayatta
söylemem. =)

gerçi dua demek doğru değil galiba. hani bir nevi dini tekerlemeler vardır, tee
çocukluğundan bilirsin, insana ezberletilir, zaten de sık sık duyarsın, bir nevi iç
huzuru, iç ferahlığı vereceğini düşünürsün bilinçaltında galiba; işte onlardan.

öyle birkaç şeyim vardır kendime göre. enterean dualarım; diyelim . şimdik şöyle ki,
ben bildim bileli bu konularda kuşkucu ve sorgucu bir insan olduğumdan, aklıma
yatmayan şeyler vardır ve her zaman da olacak. mesela, tanımladığım gibi birşeyi
tekrarlıyorum içimden, veya da dua ediyorum de mi, otomatikman, nerdeyse
engelleyemediğim; şöyle de birşey oluyor : 'allah'ım, ben sana inanıyorum ama bak
bu hadiseden o kadar da emin değilim, sen de bunu biliyorsun nasılsa, böyle yani.
kızma bak, bu kısımla ilgili kuşkumu şu anda düşünmemeyi bi şekilde becerebilsem
bile sen onun kafamda var olduğunu biliyorsun.' oluyor bu bana yani, n'apiim. =)

[hüfyaa]

kendi yaşlanıyorluğuma bakıyorum, hoşuma gitmiyor. kimsenin de hoşuna gideceğini
sanmıyorum. benim yaşlanmakta oluşumun değil, kendi yaşlanmakta oluşunun.

her bir çizgimin ayrı bi hikayesi vardır, bayılıyorum ben onlara, nee gadden de şık
duruyolar, canım kırışıklarım benim ...diye bi'şey de yok ayrıca. . sadece kabul
edersin onları, sever gibi yapmak biraz abuk bir avuntu benim için, tenezzül etmem.


kızımla gezip dolandığım zamanlarda duyduğum 'aayhh, hiç de anne-kız gibi durmuyosunuz,
abla kardeşe benziyorsunuz, ne güseall' tarzı şeylere yazıldığım da yok, ayrıca kızımın
annesi gibi durmakla ilgili bi karın ağrım da yok; başkasının çocuunun annesi gibi dursam
daha mı iyi? /


'yaşlanmayan' birkaç arkadaşıma bakıyorum bir de,içime sinmiyorlar. bu yaşlanmama; genç
kız veya genç kadın gibi görünmekle ilgisi olmayan birşey, öyle şey olmaz. bu bir; kırışıksız
ortayaşlı kadın olma durumu. yalnız onda da ...yaa, şöyle birşey var, birisinin 2 adet
estetik ameliyattan 8-9 ay sonra hâlâ yüzünün bir türlü tam toparlanamamış bi tuhaf hali,
geçende buluştuğum bir tanesinin de 'alçı yüzlü' gibi hali, sanki hiç kıpraşmasız böyle,
hiç çiziksiz, içime sinmiyor . botoks motoks üstüne bol miktarda kapatıcı, gizleyici,
falan filan edici kozmetik işi sanırsam. 20'lik kızımın yüzünde daha çok çızık vardır be, o
ne öyle.


hem öyle 1 ton kapatıcı - gizleyici - örtücü falan bana ters, ben; doğal halim ortaya
çıktığı zaman, mesela onları sildiğim zaman birdenbire çok farklı görünmekten hoşlanmam,
bırak başkalarını, kendime karşı hoşlanmam; herşeyden önce. bir de onun baskısını
istemem, çok hürriyet kısıtlayıcı birşey gibi duruyor. yani, öyle görünmek fena halde
yerleşirse, öyle görünmemenin çok trajik olması durumu var , ben çekemem. cidden
çekemem.


belki bu işleri çook çok yüksek, astronomik yükseklikte ücretler karşılığında başka türlü
yapanlar da vardır ve onların yaptıklarının sonucu daha iyi görünüyodur; bilemiyorum.


sonuçta, kırışıksızlık - çiziksizlik falan güzel şeyler olsa da...bugünkü imkanlarım elvermemekle
beraber, bir gün elverecek olsa bile...onların yaptırdıklarını yaptıracağımdan emin değilim,
hakkaten değilim.

[hüfyaa]

- ama şöyle birşey olsa hayır demezdim belki de; bir hap yutulacak falan, o derece
kolay olacak bu işler...ama ilacın yan etkileri, en azından ağır yan etkileri olmayacak
o zamanda, bi de ilaç şu pürüzsüz, kaygan yüzeyli tabletlerden olursa iyi olur, üstü
pütürüklü, büyük tabletlerden hoşlanmıyorum...başka bi arzum olursa ben size
dönerim.


- şöyle birşey de var, 'kadınların korkulu rüyası: bilmemney kırışıkları; kadınların
kâbusu : selülitler, kadınları uyutmayan dert : şuranın yağlanması, buranın
yağlanması, blablabla...böyle şeyleri beynine kazıya kazıya manyak edebilirler
insanı, dikkatli olmak lazım. herkes iyi görünmek, güzel görünmek ister, herkes
yaşlanmamak ister, belki pek çok kişi ölmemek de ister ama yok öyle pazarlık .
o yüzden, kendine özen göstermek, ama böyle şeylerle de kafayı fazla bozmamak
lazım. milyar çeşit kozmetik, şu, bu; onların vaad ettiği şahane görüntüler falan, büyük
kısmı fasarya. hiç bir saç o reklamlardaki kadınlarınki gibi parlamaz, onların saçları
da o görüntülerde olduğu gibi parlamaz, bir oranda ışık oyunu falandır onlar. öyle
saç mı olur kardeşim, yeni silinmiş pencere camı kibin; nerdeyse karşısı görünecek .
insanın üstüne belli birşeyle ne kadar çok gelirsen, insanın bünyesi o şeyle o derece
dolar, insan o şeyi farkında olmadan, giderek daha çok dert eder, buna çok da izin
vermemeye çalışmak lazım. fena oynatıyorlar bizi, özellikle de bizim cinsi.


- evet, hareketli, pratik bir insan olmamı bazen, bazı insanlara bakarak; bi başka türlü
beğeniyorum. evet, o bazı insanlar gerçekten çok şey duruyorlar, uyuz duruyolar yahu,
sıkıcı duruyorlar . bugün yarım kilo kuru pastayı hazırlayıp paketlemesini bekledim bir
adamın, onun o işi yaptığı süre içinde ben ayrıca pastanenin camlarını da silerdim .
içime fenalıklar geldi . hayır, trafikte, sen gideceğin yere öngördüğün zamanda ulaşmazsan
dünyanın dengeleri bozulacakmış gibi bir hızla ve lüzumsuz artistik hareketlerle araba
sürmek hızlı ve pratik olmaya örnek değildir; o başka bir kategori . ama evet, yarım
kilo kuru pastayı onbeş dakkada hazırlayıp paketlemek bir yavaşlık ve şeylik örneğidir,
uyuşukluk gibi birşey, sinir oldum bea!


- mutluluk hissi gerçekten o derece kısa süreli, o derece anlık birşey ki insana keşke
birkaç dakika önce haber verseler de o anların tadını birkaç an daha fazla çıkarabilse .
bazen kızım gelmiş oluyor, salonda oturmuş film seyrediyor, birşeyler atıştırıyoruz
mesela, iyiyim o anda...fakat birden bir hal geliyor bana, çok iyi oluveriyorum, sahne
aynı sahne; durum aynı durum; ama birdenbire bana sadece iyi değil, şahane geliyor .
ve geldiği gibi de gidiyor , tekrar 'sadece iyi' oluyorum. 'sadece iyi' olmak güzel,
fakat o anlık, ani, yüksek mutluluk duygusuyla karşılaştırılınca işte, zayıf kalıyo. sanki...

belki de o yüzden bazılarımız âşık olmayı fazlasıyla severiz, belli bir süre boyunca o
mutluluk duygusu sık sık tekrarlanıyor çünkü.

[hüfyaa]

- ölene kadar yapılmamasına dikkat edilecek 100(lerce ) şeyden bi kısmısı :
insanlara 'vaay, sen daha evlenmedin mi, hâlâ evlenmedin mi?', -evliyse eğer-
'vaay, sen daha çocuk yapmadın mı, yapmadıysan niye yapmadın? ' tarzı
sorular sorulmayacak.

'tarzı'nı açmak gerekirse, insanlara...içinde bulundukları ve teamüllerle (evet; teamüllerle,
ama güzel laf bea ) uyumlu olmayan durumlarından hoşnutsuz olmaları yolunda
bir nevi üstü kapalı şirin görünümlü baskı yapılmayacak, zira böyle sorular sorularak
yapılan şey; niyet iyi olsa bile, tam olarak budur. sanırım...

insanlara, belki isteyerek ve gönüllü olarak içinde bulundukları, belki isteyip de içinde
bulunamadıkları / sahip olamadıkları vs...hayat hallerinden rahatsız olmaları için
yardımcı olunmayacak, saçma bi'şey çünkü sanki yahu. belki o durum onu hiç rahatsız
etmiyor, belki rahatsız ediyor da kendisi bu rahatsızlıkla başetmeye çalışıyor, ne diye
şeyyapılsın ki? hiç yani.


- bir de, 'sıcak helva' diye birşey var, basbayaa helvayı bir nevi fırında eriterek yapılan
basit birşey ama çok güzel, uff!

[pac]

mutluluk 4 çocuklu arkadaşımın aynı maaşla eşi ve kendide dahil 6 kişiye bayramlık almasıyla benim tek başıma olduğumu görüp maddi anlamda rahatlık hissetmek olsa gerek, yada bir diğer arkadaşın her ay eşine kendine ve çocuğuna ayrı ayrı kontör alıp parasız kalmasını görüp sadece kendi telefonumu ödemek yada tam tersi yanlızlık belki maddi getiri sağlıyo ama onlarınki dahamı güzel ya gidip 6 kişiye bi şeler alıp gelip empati yapacam =)

[hüfyaa]

en son hangi filmde gözleriniz doldu? 'soraya (süreyya)'yı taşlamak.'


soraya recm edilirken 'allah'ım çabuk bitsin' diye mırıldandığımı fark ettim, cidden
karnıma bööle bi büzüşme halki geldi, birşeyden çok etkilenince olur ya, o
türden.


gerçek olması ihtimali bile korkunç birşeyken, 'based on a true story'; 'gerçek bir
hikayeden esinlenilmiştir', off allah'ım yaa!


erkek karşısında hayata 1-0 yenik başlamanın öyküsü. gibi...hani, 'yok, öyle değil'
derler ya; iki kırıtır 2-0 öne geçersin, geç bunları...anam babam geç bunları ,
bir kalemdee.... bu bir üstünlük değil, bu bir taktik, ister kullanırsın, ister
kullanmazsın, o kaa.


kadın zina yapmamış bile üstelik, kocası; boşanma koşullarını kabul etmediği için ona
bok atacak zemin aranıyor, para kazanmak için evinin işlerini yaptığı dul bir adamla
beraber olmakla itham ediyor, ki yok öyle şey. olsa ne fark eder ki, yok böyle bi ceza,
olmamalı. ama olmuş.


4 çocuğunun annesini, yıllarca koynunda yattığı kadını, suçladığı şeyin gerçek olmadığını
bildiği halde hem de, taşlıyor be, alıyor taşı, atıyor böyle, sen nesin arkadaşım yaa,
yaratık mısın, öyle insan mı olur!

[hüfyaa]

'lailaheillallah' diyerek (de) ne korkunç şeyler yapılabileceğinin filmi gibi.


sen o pis ağzına o lafı nasıl alıyorsun, lafın nerden baksan; bi asaleti var, bir inanmışlığı,
bir sığınmışlığı şeyyapıyor, hem öyle birşey yaparak hem allah'a nasıl sığınıyorsun
yahu, ne biçim bi...düşünce şeysi?


bir molla tiplemesi var ki, çek vur!


ama bunun allah'ın emri olduğunu söylemeleri bana ne düşündürdü biliyor musun
sevgili karalama şeysim? allah bir...denir ya, hem öyle; hem değil...de, ben bunu nasıl
açıklıycam şimdi?


yani, ben tanrıya inanırım da; o recm şeysini o şekilde emredenine değil. antipatik
duruyor mu yazarken? bilmiyom...umurumda mı? cıks, değil . benim inandığımın
böyle bir emri yok, olamaz da. ama adamın inandığının; var böyle bir durumu, böyle
bir cezası. işte bunu demek istiyorum, ama bilemiyorum iyi diyebildim mi?


nerdeyse 47 yıl...dır yaşıyorum, hiçbir zaman; sanırım...anlayamıycam, kendilerini
nasıl affedebildiklerini bazı şeyler için...insanların, ve o yaptıklarını yaparken, soraya'
yı taşlarken mesela, 'yaa, ben de böyle birşeyi emreden birşeye inanıyorum, bi terslik
var gibi sanki' diye düşünmemelerini.


ben gerçekten inandığıma, inanmaya ihtiyaç duyduğuma, bu inancın bana iyi geldiğine
karar verene kadar pek çok düşünceler ve kuşkulardan geçtim, acaba çok direkt
inanınca mı böyle olunuyor, hiç bir mantık hatası, adalet hatası aramadan ve hiç sorgusuz
sualsiz?


yaa ama, insan hiç mi düşünmez, 'ben, evli olduğu halde başka bir erkekle beraber oldu
-veya da olduğuna inandırıldım; ne haltsa işte- diye bu kadını böyle taşlıyorum...kocası
olacak; kendisine hayvan diyerekten hayvanları üzmek istemediğim şey 2 tane bacak
kadar oğlunu getirmiş bir de bunu seyrettiriyor...oğullarına, annelerini taşlamaları için
cesaret veriyor...aynı şey ; evli olduğu halde arabasına kızları atıp atıp dolaşıyor,
eşinin sütüne 14 yaşında bir kızla da evlenmek istiyor, ona birşey demeyip karısını
taşlıyoruz, bunda bi tuhaflık var, tanrı âdildir, böyle adalet mi olur, blablabla...diye?


bir de ne var bak, recm edilen kadının halası bunları tesadüfen köye düşen bir gazeteciye
anlatıyor, adam kaydediyor ve bandı elinden almak, gazeteciyi elinde o kayıtla göndermemek
istiyorlar, neden?


sen ki allah'a o kadar inanıyorsun, onun yolunda iyi birşey, doğru birşey yaptığına inanıyorsun,
onun emirlerini yerien getirdiğine inanıyorsun, böylece, soraya'yı taşlamakla çok da güzel,
çok da iyi, çok da doğru bi'şey yapmış oluyorsun, bunun afişe olmasından çekinmek niye?


iyiliğin makbulü; gizliden yapılanıdır çünkü, ondan mı? sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek.
sağ elin attığı taşı da sol el.herhalde...


filmi tavsiye ederim, bu arada. seyredin, valla. düşündürüyor, hatta bayaa bi beyin
jimnastiği yaptırıyor.


tanrı'm, sana inanıyorum. seni kandırabileceğime asla. değerlendirme yaparken lütfen
bunun da dikkate alınması.

[hüfyaa]

- harabeli şu anda bir sigara daha içiyor.

- üstteki üyeyi iyi bilirim.

- adsense, hâlâ buralardaysan, duygularımı biliyorsun :

- lamos'un yaklaşık 3 haftadır hiçbir şeye gıcık olmamış olmasını dikkat çekici
buldum.

- uykum var aslında, bi de; ben annemi özledim. bazen çok feci özlüyorum, öyle
böyle değil.

- bir bebek mevlüdüne gitmek ve edilen dualara kulak vermek, gerekli yerlerde
'amin' demek falan mesele değil. ne de mesela, yanında bir örtü götürüp başını
örtmek. kendi bakış açın, bitakım kuşkuların falan bundan çok ayrı birşey, bu kültürde
büyüyorsun, hem birsürü insanlar senin annen için dualar okumaya da geldiler - ki
benim annem bazı dini değerlere benden çok daha bağlı bir kadındı. senin yerin var
ya, hayatta dolmaz, hiç kimseyle ve hiç birşeyle. sana söylüyorum annem . neyse
yaa, ne diycektim ben?

işte yani, onlar mesele değil de, duaları falan okuyan bayan sonradan bir de sohbet
tutturdu, heh, mesele orda işte =), elimde olmadan içimden, söylediklerinin bazılarıyla
çatışmaya başladım. kadınceğiz de tatlı tatlı söylüyor, güzel şeyler de söylüyor aslında,
çatır çatır tartışıyoruz haberi yok.

- geçende de kanal 7 sitesi mi?...orası galiba, denk düştü, bir bayanın köşe yazısını
okudum. bazılarımızın yerini bilmeyip erkeklerle rekabete girişerek ne biçim bir eşeklik
ettiğimizi, toplumun düzeni ve ailenin huzuru bakımından yanlış davrandığımızı, blablabla...
böyle birşeyler yazmıştıydı. arada çalıştığımıza, başkasına ekonomik olarak bütünüyle
bağımlı olmamayı önemsememize falan da giydiriyordu sağolsun. hayır, ben görünürde
her ihtiyacı giderilen, aç veya çıplak falan kalmayan, faturaları ödeyebilmek gibi bir
sorumluluğu mesela, olmayan; ama cebinde de, eşi vermediği için 5 lira para olmayan
kadınlar gördüm, arkadaşa böyle şeyler hiç denk düşmüyor herhalde. kendisi kadının, bi
eşeklik etmiş çalışıyorsa da maaş kartını kocasına vermesi gerektiğini düşünür sanırsam,
ben maaş kartı kocasında olan öğretmen bayan falan görünce bayaa bi şaşırdımdı
zamanında, yazının gidişatından da, mesela şiddet gören bir kadının, kimbilir ne halt
etmiş de bunu haketmiş olduğunu söyleyecek olan kadınlara benzediği izlenimini
edindim, hoşlanmadım.

- hâlâ uykum var, hâlâ da annemi özlüyorum. uyku meselesi halledilir. fakat diğerinden
emin değilim.

[hüfyaa]

- sıkıntılarım var. ama başa çıkamayacağım bir sıkıntım yok şimdilik, memnuniyetle arz ederim. =)

- kapısını iterek açman gereken ve böylece otomatik açılan kapılardaki 'büyü yapıp açtım ben bu kapıyı, ellerimi
şaklattım, açıldı' hissi vermeyen market kapılarına hâlâ karşıyım.

[hüfyaa]

öff! önce göndermiyor gibi yaptı sonra da 2 kere gönderdi, deli midir nedir?

Edited by hüfyaa, 28.10.2012 - 18:31.

[pac]

şurayı iki gün boşladık iyiki =)

[hüfyaa]

saçmalığa bakar mısın; konu benim, son mesaj olarak pac bey'in iletisi var. bi çekil konumdan yaa, bi çekil! = (

[Melih]

Kadın haklı beyler, daalın :gıcıkgıcıkgülenadamsımaylisi:

[hüfyaa]

ha, ben buradaki ince ve zarif çelişkiyi fark etmiycek kadar dangalak bi insanım yani, düşman kuvvetlerini dağıttığın için sana teşekkür edicem şimdi. oldu canım.  

 

hüfyaa  o sinirle sayfasını savunmayı bıraktı ve admin bey'in kendisinin mesaj attığı diğer sayfalarda yapmış olabileceği kıllıklara doğru yola çıktı.