İçerik değiştir



- - - - -

Domuz Gribi ( H1N1 ) Nedir? Domuz Gribi Aşısı Hakkında ...


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 304 yanıt verildi

#241 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 24.11.2009 - 18:12

İlaç şirketi GlaxoSmithKline Kanada'daki bir grup domuz gribi aşısını, yaşamı tehdit edebilecek ölçüde alerjiye sebep olma riski taşıdığı için toplatıyor.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#242 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 24.11.2009 - 18:12

Sağlık Bakanlığı, 24 yaş altına da artık domuz gribi aşısı yapılacağını açıkladı.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#243 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 24.11.2009 - 21:42

Domuz gribinden dolayı dünyada belirlenen toplam ölümün 7 bin 860'ın üzerinde olduğu açıklandı.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#244 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 25.11.2009 - 15:47

Kurban kesimi sırasında hayvanlarda bulunabilecek kış kenelerine karşı dikkatli olunması gerektiği bildirildi.




Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#245 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 25.11.2009 - 19:17

Karabük'te 4 gün önce doğum yapan bir kadın, domuz gribinden hayatını kaybetti, bebeğin durumu iyi.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#246 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 26.11.2009 - 13:08

Gönderilen ResimUzmanlar, Pandemik A gribi salgını nedeniyle bayram ziyaretlerinde öpüşme, tokalaşma, el öpme gibi alışkanlıklardan vazgeçilmesini öneriyor.




Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#247 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 26.11.2009 - 16:38

Domuz gribinden ölenlerin sayısı 49 kişi artarak 161'e yükseldi.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#248 ebarah

ebarah

    Onun için takıntı haline geldik

  • Dokunulmazlar
  • 2.132 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Zeytinburnu

Gönderim zamanı 26.11.2009 - 17:57

Domuz gribinden korunmak için basit fakat etkili önlemler.

Aşağıda okuyacağınız önlemler Dr.Vinay Goyal tarafından herkesin yararlanabilmesi için yayınlanmıştır.
Dr.Vinay Goyal: Yoğun bakım ve Tiroit uzmanıdır. MBBS, DRM DNB.
20 yıldan fazla klinik tecrübesi vardır.
Hinduja Hastanesi, Bombay hastanesi, Saife Hastanesi, Tata Memorial hastanesi gibi önemli kurumlarda görev yapmıştır.
Şu anda Malad’da, Riddhiviayak Cardiac and Critical center’da Nükleer ilaç departmanı ve tiroit klinikleri şefi olarak görev yapmaktadır.
Mikrobun vücuda giriş noktaları yalnızca burun delikleri, ağız ve boğaz yoluyla olmaktadır. Çok bulaşıcı bir yapıya sahip olmasından dolayı her türlü önleme karşı H1N1 virüsüyle temas etmekten kaçınmak veya korunmak imkânsızdır. H1N1 virüsüyle temas etmek virüsün vücutta çoğalması kadar önemli değildir.
Sağlığınız yerinde ve H1N1 hastalık belirtileri göstermiyorken virüsün vücutta üremesini, belirtilerin daha da şiddetlenmesini ve ikincil enfeksiyonları n gelişmesini önlemek için dikkatimizi N95 veya tamiflu gibi ilaçları stoklamaya vermek yerine çoğu bildirgelerde bahsedilmeyen bazı çok basit önlemleri uygulayabiliriz.

1. Ellerin sıklıkla yıkanması ( Bütün bildirgelerde bahsedilmiştir)

2. “Hands-off-the- face” “Ellerinizle yüzünüze dokunmayın” yaklaşımı. Yemek, banyo ve yara bakımı gibi zorunluluklar dışında yüzünüzün herhangi bir yerine dokunmaktan kaçınınız.

3. Ilık tuzlu suyla günde iki kere gargara yapınız( tuza güvenmiyorsanı z listerin kullanınız). H1N1 ‘in boğaz ve burun boşluklarında çoğalıp enfeksiyona sebep olarak karakteristik belirtileri göstermesi için 2 -3 güne ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir kişinin ılık, tuzlu suyla gargara yapmasının etkisi hastalığa yakalanmış olan bir kişinin tamiflu kullanması ile aynıdır. Bu basit ucuz fakat güçlü önleyici yöntemi küçümsemeyiniz.

4. Yukarıdaki 3. Önleme benzer olarak; Burnunuzun içini en az günde bir kere ılık tuzlu suyla temizleyiniz. *Günde bir kere burnunuzu sümkürün ve sonra ılık tuzlu suya batırılmış pamuk tamponlarla silerek temizleyiniz. Bu yolla burnunuzda bulunak virüs sayısını etkili bir şekilde azaltmış olursunuz.
5. Narenciye suları gibi C vitamin bakımından zengin olan yiyecekler kullanarak doğal bağışıklığınızı güçlendiriniz. Eğer ilave olarak C vitamin kullanmak zorunda iseniz emilimi artırmak için mutlaka Çinko ile birlikte alınız.

6. Bitkisel çaylar, çay, kahve gibi sıcak veya ılık içeceklerden içebildiğiniz kadar çok içiniz. * Sıcak içecekler içmek gargara yapmakla aynı etkiye sahiptir fakat ters yöne doğru. Sıcak içecekler virüsleri yaşamaları mümkün olmayan ortama sahip olan mideye doğru yıkayarak götürürler. H1 N1 virüsü mide’de çoğalamaz, herhangi bir zarar veremez ve hayatiyetını devam ettiremez.



Sağlıklı günler dileğiyle.
Dr.Vinay Goyal

 580023663830.jpg


#249 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 27.11.2009 - 17:22

Gönderilen ResimSağlık Bakanı Akdağ, domuz gribi aşılanma yaş sınırını 50 yaşına kadar çıkaracaklarını belirterek, "Herkes aşılansın, aşılanmadan başka çare yok" dedi.




Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#250 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 28.11.2009 - 00:22

Avrupa'daki ölümlerde bir haftada yüzde 85'lik bir artış olduğu, Amerika kıtasında aynı sürede 554 kurban daha verildiği ve dünyadaki toplam ölü sayısının 7826'ya çıktığı açıklandı.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#251 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 29.11.2009 - 17:20

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın 'Kritik eşik 15 Aralık' vurgusunun ardından, hava sıcaklığının düşmesiyle yayılma hızı ve ölümlerin artabileceğini belirten uzmanlar aralık ayında aşılanmayı öneriyor.




Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#252 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 29.11.2009 - 17:20

Türkiye, dünyada salgına yol açan domuz gribi virüsünün mutasyon geçirip mevcut aşıların etkinliğini kaybetmesi halinde, küçük bir fiyat farkı ödeyerek yeni üretilecek aşılara da sahip olabilecek.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#253 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 29.11.2009 - 17:20

Suudi Arabistan'a Hac için gelen milyonlarca Müslüman'dan 5'i domuz gribi nedeniyle yaşamını yitirdi.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#254 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 30.11.2009 - 20:03

Sağlık Bakanlığı, domuz gribi nedeniyle ölenlerin sayısının 195'e yükseldiğini açıkladı.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#255 Rose&Rain

Rose&Rain

    Kayıp

  • Dokunulmazlar
  • 5.735 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Sandal
  • İlgi Alanları:çok geniş

Gönderim zamanı 30.11.2009 - 20:17

Bayramda domuz gribi oldum galiba, çok fenayım :closedeyes:
Gönderilen Resim

Tecrübe çok zalim bir öğretmendir. İnsanı önce sınavdan geçirir, sonra dersini öğretir. - Spuitems

#256 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 01.12.2009 - 12:47

Allah korusun.Geçmiş olsun...
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#257 ebarah

ebarah

    Onun için takıntı haline geldik

  • Dokunulmazlar
  • 2.132 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Zeytinburnu

Gönderim zamanı 01.12.2009 - 16:17

Domuz Gribi, Neoliberalizm ve Kamusal Fayda

Salgın hastalıklar tüm tarih boyunca yoksulları zenginlerden daha fazla etkilemiştir. Eğer böylesi kritik bir noktada sosyalistler "kamusal fayda" temasını işlemeyeceklerse ne zaman işleyecekler?! Doğrusu insana tuhaf geliyor.

Asım KARAÖMERLİOÐLU BİA Haber Merkezi01 Aralık 2009, Salı

DOMUZ GRİBİ: Kartoğlu'ndan Aşıyla İlgili Soru ve Cevaplar
Türkiye tamamen kilitlenmis durumda. Konu malum: domuz gribi. Bu pandemik hastalık Türkiye'de hemen herkesin bir numaralı kaygısı bu aralar. Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında benim gibi aşı olanların sayısı ürkütücü biçimde az. Astımlı, kronik hastalar bile inatla aşı olmuyorlar.

Bir bildikleri olsa gerek! Özellikle çocukları olan hanehalkları aşı yaptırıp yaptırmama konusunda tam bir kafa karışıklığı yaşıyor. Medyanın son günlerdeki degişmeyen konularından birisi. Tam bir kör döğüşüdür gidiyor. Abbas Güçlü'nün Kanal D'deki programında saygın bir doktor, Dr. Haluk Eraksoy, gençleri aşı yapmaya ikna etmek için elinden gelen herşeyi yapıyor. Bir başka doktor, "evet iyi olur yapılsa, amma ben yaptırmam, ben zaten emeki doktorum" diyor. Adı Ahmet Rasim Küçükusta. Uzmanlığı Eraksoy gibi virüsler ve aşı da değil. Birşeyler bilip de söylemeyen siyasetçilerin edası var onda.

Milletin kafası iyice karışıyor haliyle. Televizyon programlarında halka sorulduğunda "Başbakanımız yaptırmayacağı için ben de yaptırmayacağım" diyenler de oldukça fazla. Belli ki liderinden etkileniyor birçok insan Türkiye'de. Devlet Bahçeli de "Domuz gribi ölümlerine inanmıyorum. Hiçbir önlemim yok. Her şey Cenabı Allah'ın takdiridir" diyerek tarihe bir not düşerek hepimizi aydınlatmış oldu! Hem dünya görüşünü hem de bilimsel yaklaşımını görmüş olduk, halkın bilgilenmesi açısından çok hoş oldu.

Bir de tabii İslam dini için domuzun farklı bir yeri var, muhtemelen bazı kişiler çocuklarını, torunlarını domuzla ilgili herşeyden, domuz gribi aşısı dahil, esirgemek istiyorlar. Kimbilir.. Kaç kişi ve kim bunu böyle yapıyor, bilmiyoruz tabii. Böyle kaygıları olanların sayılarının çok olmayacağını ummaktan başka birşey elden gelmiyor. (Bir gazetede çıkan şu yazıyı okumaz, bu zihniyeti görmezseniz sahiden eksik kalırsınız. http://www.milligaze..... -126795.htm)

Konunun çetrefilli olduğu zaten ortada. Bu salgın hızla yayılıyor. Gerçi ölüm oranı oldukça düşük, bazı tahminlere göre hastalığa yakalananların binde biri. Ama hızlı yayılınca, yani sayı çok artarsa, ölen insanların sayısı da hızlı artacak gibi görünüyor. Aşı sonuç vermezse oldukça hazin tablolar görmemiz işten bile değil. Umalım ki böyle birşey hiç gerçekleşmesin.

Tayyip Erdoğan dahil birçok kişi aşının bireysel bir seçim meselesi olduğunu söylüyorlar. Herkes araştırıp kendi kararını kendisi verecek! Kulağa hoş ve mantıklı gelen neoliberal bir söylemle karşı karşıyayız. Bıçak sırtında bir karar ama neoliberal ideolojiyle son derece uyumlu. Adeta borsada ve piyasadaki ekonomik aktörlerin belirli bir bilgiye sahip olduktan sonra istedikleri yatırımlara girişmesi gibi birşey. Ama piyasa ekonomisinin zaten en büyük zaaflarından birisi bazılarının daha iyi, daha derin bilgiye sahip olması, küçük yatırımcıların ise bu konuda daha dezavantajlı olması, biliniyor ki, ciddi bir sorun teşkil edebiliyor.

Piyasa ekonomisinde, tamam iyi güzel de, yeterli enformasyonu olmayan küçük ve zayıf yatırımcılar için strateji üretmek son derece zor, kararların yanlış anlınması yaygın raslanan bir tutum. Domuz gribi vakasında da öyle: konu direk bilimi ve halk sağlığını ilgilendirdiği için gözlerin bilim insanlarına çevrilmesi beklenirken bu ne kadar oluyor epey tartışmalı. Kaldı ki oralarda da farklı düşünenler var. Böyle bir durumda gönül ister ki bilim kurullarının dediklerini izleyip ülkece bir politika oluşturulabilinsin. Herkes kendi kararını yine kendisi versin ama referans noktaları konunun uzmanlarından alınsın. Herkes gereği gibi çağdaş bilimsel biçimlerde aydınlatılsın.

Bana ilginç gelen bir konu da bazı sosyalist arkadaşlarımın domuz gribine karşı takındıkları tavır oldu. Biliniyor ki neoliberalizm sosyalistlerin uzun yıllardır eleştirdikleri bir ideoloji. Neredeyse tüm kötülüklerin asli kaynağı olan neoliberal kapitalizmin eleştirisi sosyalistlerin adeta bir "takıntısı" olmuştu. Çok da haksız değillerdi. Neoliberalizm eğer bir söylemse, bu söylemin en merkezi karakteristigi bir "kamusal fayda" fikrinin reddiyesi üzerine bina edilmesiydi. Gerçi bu söylem artık ekonomik alanda 2008 kriziyle oldukça ciddi yara aldı, ama etkisini yitirdiğini soylemek için henüz erken.

Besbelli sosyalistlere bile bulaşmış biraz neoliberalizm. Oysa sosyalistlerin bir "kamusal fayda" adına konuşmaları gerekmez mi? Bunları herkesin önünde güçlü bir şekilde dillendirmeleri boyunlarının borcu değil mi? Tartışmak lazım. Dikkat edilirse sağlık çalışanları bile aşılanmada zorunlu tutulmadı. Oysa onların hastalık kapması çok daha olası olduğundan işlerine gelememeleri durumunda hastalarına gereken itinayı gösterememeleri ihtimal dahilinde ki bu da halk sağlığı açısından son derece önemli sonuçlara yol açabilir. "Halk" lafı son otuz yıldır alerji yarattığı için neoliberalizmde "halk sağlığı" da önemsenmiyor.

Eğer böylesi kritik bir noktada sosyalistler "kamusal fayda" temasını işlemeyeceklerse ne zaman işleyecekler?! Doğrusu insana tuhaf geliyor. Toplumsal sınıflar, etnik kimlikler ve "ezilenler" hakkında bu kadar duyarlı olan kesimlerin tüm toplumu kucaklayan bir sorunda alternatif bir söylem geliştirmemeleri sahiden biraz ironik olacak. Belki vardır da benim gözüme çarpmamışsa şimdiden tüm kalbimle onlardan özür dilerim.

Söz "ezilenlerden" açılmışken bu domuz gribi meselesinin sınıfsal boyutunu tartışmadan olmaz. "Doğal seçilim" kuramının da öngördüğü gibi, büyük doğal afetler en çok da yoksulları vurur. Salgın hastalıklar tüm tarih boyunca yoksulları zenginlerden daha fazla etkilemiştir. Zenginlerin diyetleri besin değeri yüksek yiyeceklerden oluşurken (malum besin zincirinin tepesinde olmalarından dolayı) yoksullar için bu söz konusu değildir.

O nedenle de yoksulların bağışıklık sistemi elbetteki daha zayıftır. Hal böyle olunca da, tüm salgın hastalıklarda, özellikle de pandemilerde, asıl büyük fatura her zaman yoksul insanlara kesilir. Ayrıca besin zincirinin tepesindekilerin sağlık hizmetlerine ulaşma kolaylıkları da bu sarmalı tetikler. Tamiflu'larla, pahalı antiviral ilaçlarla ve pahalı, egzotik ve besleyici besinlerle donatılmış üst sınıflar için sorun çok daha kolay atlatılabilirken yoksullar için ne tür stratejiler geliştirmelidir sosyalistler? En ucuz ve en etkili korunma yöntemi olan aşı için kampanya yapmalı mıdırlar? Böyle bir kampanyanın riskleri neler olabilir? Acilen tartışmak lazım.

Eğer böyle bir konuda "kamusal fayda" ve "toplumsal" olan üzerine kafa yorulup projeler üretilmeyecekse "1980'lerden beri neoliberal kapitalizmin sonucu emekçilerin işlerinden aşlarından edilmeleri..." gibi söylemler bu saatten sonra kime inandırıcı gelecek?(AK/EÜ)

 580023663830.jpg


#258 ebarah

ebarah

    Onun için takıntı haline geldik

  • Dokunulmazlar
  • 2.132 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Zeytinburnu

Gönderim zamanı 02.12.2009 - 15:53

Domuz Gribi Aşısı Yapılmalı mı Yapılmamalı mı ?

Uzm. Dr. Süreyya PAKSOY
Çocuk Hastalıkları

--------------------------------------------------------------------------------


Merhaba sevgili anne ve babalar,

Okullardan evlere, siz velilere, imzalanıp geri gönderilecek “Uygun buluyorum, çocuğuma aşı yapılsın / Uygun bulmuyorum, çocuğuma aşı yapılmasın” yazılı kağıtlar geldi ve halk deyişiyle zurnanın zırt dediği yere geldik. Acaba ne yapmalı, nasıl karar vermeli?

Dilerseniz 15 gündür sizlerden aldığım telefonlardaki sorularla bir oto-röportaj şeklinde yazayım bu konudaki görüşlerimi de.

- Bir gazete “Aşı doktorları da ikiye böldü” diye manşet atmış. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

O gazeteyi özellikle satın aldım ve orta sayfadaki haberi dikkatle okudum: Dokuz kişiye sormuşlar, altısı profesör ikisi uzman olan sekiz doktor aşının yapılmasının doğru olduğunu bilimsel gerekçelerle belirtmişler. Bir, evet bir tek kişi (ne tesadüf ki hasta tedavi eden bir doktor değil, bir farmakoloji profesörü) ise kendisinin de aşılanmayacağını (zaten risk grubunda değil çünkü hasta muayene etmiyor) çocuklarını da aşılatmayacağını söylüyor. Gerekçesi ise bilimsel olmadığı gibi trajikomik bence: “Başbakan aşılanmıyorsa bir bildiği vardır herhalde”. Düşünebiliyor musunuz, bir bilim insanının referansı, dayanağı - başbakan da olsa - konuyla ilgili bilimsel farkındalığı olması gerekmeyen bir politikacı!..

Bence bu habere ancak “Aşı hakkında farklı düşünen profesör de var” başlığı yakışırdı. Çünkü gazetenin kullandığı “…ikiye böldü” başlığı, bu konuda derin bilgi sahibi, ya da uzman olan doktorların yarısı değilse de önemli bir kısmının (örneğin hiç değilse % 20’sinin) aşıya karşı olduğu izlenimini uyandırmıyor mu sizce de?

- Peki, sade vatandaş, milyonlarca anne baba ne yapsın, kime inansın?

Konunun uzmanlarına elbette. Yani tüm meslek yaşamları boyunca aşılar yapmış, aşıların kimi yan etkilerini (dolayısı ile sıklıklarını veya enderliklerini de) birebir gözlemiş, bu konuda birçok kongre ve sempozyuma katılmış olan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanları ile konunun bilimini yapan Enfeksiyon Hastalıkları, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları, Halk Sağlığı, Mikrobiyoloji, İmmünoloji ve Viroloji Profesörlerine kulak vermek gerekir (söylediklerini mantık süzgecimizden geçirerek elbette). Bu uzmanlardan bir tek öğretim üyesi aşının aleyhinde bir görüş belirtmemiştir medyada veya benim izleyebildiğim kadarı ile internette.

Peki, kimlerdir aşı karşıtı kıvılcımı çakanlar? İki kişi, bir Göğüs Hastalıkları (A.R.K.), bir de Kadın Hastalıkları ve Doğum (E.O.) Profesörü. Kimlerdir önemli destekçileri? İki kişi, bir Farmakoloji Profesörü (C.T.), bir de Üroloji Uzmanı Sağlık Eski Bakanı (O.D.). Sorarım size prostat sorunu olan bir kişi, bir ürologa mı danışır bir çocuk hastalıkları uzmanına mı? Adet düzensizliği olan bir hanım, bir kadın hastalıkları ve doğum profesörünün fikrini mi alır bir immünoloji ve viroloji profesörünün mü?

Bu konuda gerçek anlamda otorite olan, hemen hemen hepsi Pandemi Bilim Kurulu üyesi kişilerin isimleri aşağıdadır. Onur ve gurur duyarak belirtmeliyim ki 2-8. sıradakiler, birebir bilgi ve görüşlerine ulaşabildiğim Hacettepe Tıp Fakültesinden sınıf arkadaşlarımdır:

1- Prof. Dr. Selim Badur: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Bilim Dalı
2- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: Hacettepe Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı
3- Prof. Dr. Serhat Ünal: Hacettepe Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı
4- Prof. Dr. Levent Akın: Hacettepe Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bilim Dalı
5- Prof. Dr. Gaye Usluer: Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Başkanı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı http://www.gazetevan...ayi.asp?id=3081
6- Prof. Dr. Volkan Korten: Marmara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bilim Dalı
7- Prof. Dr. Mustafa Hacımustafaoğlu: Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı http://bianet.org/bi...sisi-guvenli-mi
8- Doç. Dr. Ümit Kartoğlu: Halk Sağlığı Uzmanı,Bilimsel Danışman - Dünya Sağlık Örgütü Aşı ve Biyolojik Ürünler Departmanı, AşıGϋvenliği ve Standartları Birimi, Cenevre. http://www.taraf.com...haber/43087.htm Kalitesi,
9- Prof. Dr. Mustafa Bakır: Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı
Bu bilim insanlarının isimlerini belirtmekteki amacım okuyucuların internet aracılığıyla onların görüşlerine de ulaşabilmelerini kolaylaştırmaktır (örneğin Google’a “Selim Badur, domuz gribi aşısı” yazıp aramak yeterli olur).

- Aşı hakkında kamuoyunda çok çeşitli spekülasyonlar var. Aşıların çok hızlı hazırlandığı, dördüncü faz çalışmaları yapılmadan piyasaya sürülüp uygulamaya geçildiği söyleniyor. Ne dersiniz bu konuda?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) grip aşısı üreticilerine dedi ki, “Siz mevsimsel grip aşısı üretiminizi 15 temmuza kadar bitirin, bütün tesislerinizi domuz gribi aşısı için hazırlayın.” 15 temmuzda başlayan bu süreç ağustos sonunda bitti ve hazırlanan aşılara süratle onay verildi. Şu anda hızla yayılan bir salgın var, “Niye hızlı onay verildi?” diyemez kimse. “Bekleyelim bakalım hastalık yükü ve ölümler çok artarsa aşılamaya başlarız” deme lüksü olamaz kimsenin. Çünkü o zaman iş işten geçmiş olabilir.

Yeni ilaç ve aşı gibi ürünlerin kullanımı ile ilgili yapılan klinik çalışmalar dört evrede yapılır, bu doğru. Ama dördüncü yani son evre, aşı ya da ilacın piyasaya çıktıktan sonra, yani kullanıma girmesiyle başlayan bir izleme araştırmasıdır. Bu evrede ürünün güvenirliği (kısa ve uzun dönemde oluşabilecek istenmeyen etkiler) ile ilgili bilgi toplanır. Dördüncü evrede ürün zaten aktif olarak toplumda yaygın olarak kullanıldığından, I-III. evre klinik çalışmalarda karşılaşılan zaman ve denek sayısı gibi kısıntılar olmaksızın yapılır. Bu nedenle toplumun tüm kesimleri hakkında önemli bilgiler toplanabilir. Sonuçlara göre ürün ya güvenli bir kimliğe bürünür, ya da kimi durumlarda yasal düzenleyici kurum tarafından yasaklanır. Bu nedenlerle, "Pandemik İnfluenza A aşısının 4. faz çalışması yapılmadı, onun için aşı güvensiz, yapılmasında sakıncalar var" tartışması klinik çalışmalar hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan kişilerin yapacağı tartışmalardır. Aşının piyasaya çıkıp, yaygın olarak uygulanmaya başlanması 4. evre klinik çalışmanın ta kendisidir başka bir deyişle.

- Bizim aşılarımızdaki adjuvan maddesi ile ilgili şeyler de söylendi. ABD’de adjuvansız aşı kullanılıyormuş. Nedir adjuvan? Bir zararı var mı?

ABD’deki ilaçlar, ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) onayından geçtikten sonra kullanılabiliyor. Avrupa’da ise ilaçları Avrupa İlaç Ajansı (EMEA) onaylıyor. Bunların dışında her ülke, kendi ilaç ruhsatını kendisi veriyor. FDA, insanlar aşı yaptırmaktan çekinmesin, psikolojik etkisi olmasın diye yıllardır adjuvan, yani Türkiye’de de yan etkileri tartışılan alüminyum veya skualen içeren aşıları onaylamıyor. EMEA ise onaylıyor. Aynı durum, domuz gribi aşısında da geçerli; adjuvan içeren aşıları FDA onaylamazken, EMEA onayladı.

Antijen dediğimiz şey virüsün insanda bağışıklık uyandıran bir parçası. Virüs ilk görüldüğünde ABD mevsimsel grip aşısı gibi 15 mikrogram antijen içeren aşılar istedi. Ancak virüs hızla yayılınca DSÖ, aşı firmalarından bağışıklık arttırıcı adjuvanlı aşı üretmelerini istedi. Çünkü antijen ihtiyacı da arttı. Oysa tüm dünya için 4 milyar doz aşı üretmeye yetecek virüs antijeni yoktu. Bunun üzerine 7 ve 3.5 mikrogramlık antijen içeren, adjuvanla güçlendirilmiş aşılar üretildi. Halen dünyadaki virüs antijeninin % 40’ına sahip olan ABD ve Avustralya dışında dünyanın bütün ülkeleri adjuvanlı aşı kullanıyor.

Adjuvan maddesi, aşılara koruyuculuğun artırılması için katılıyor. Bu maddenin olmadığı bir aşının koruyuculuğu daha az. Ayrıca koruma süresi de az. Oysa bir salgında aşının etkisinin daha yüksek olması istenir. ABD’deki aşılar tüm yaş gruplarına 3 hafta ara ile 2 doz yapıldığı halde yüzde 70-80 koruyor. Halbuki bizim kullandığımız adjuvanlı aşı tek dozla (10 yaş altına iki doz yapılacak) yüzde 95 ile 98 arasında etkinliği olan bir aşıdır. Virüs mutasyona uğrayabilir deniyor ya, bizim kullandığımız aşı bunların bir kısmında da etkili. Virüs mutasyona uğrarsa ABD’deki aşının etkisi daha az olacak. Dünya Sağlık Örgütü de Avrupa’nın şu an kullandığı, bizde de uygulanmakta ulan skualen adjuvanlı aşının içeriğini onayladı. Öte yandan Avrupa’da Novartis firmasının ürettiği bir mevsimsel grip aşısı içinde aynı adjuvan var. Bu aşı(Chiron, FLUAD) 12 yıldır Avrupa ülkelerinde 40 milyon doz kullanıldı. Bununla ilgili hiç bir ciddi bir yan etki olmadı. Yalnızca adjuvansız aşıya oranla biraz daha sıkça hafif yerel yan etkilere yol açabiliyor. Yani kolda hafif ağrı,kızarıklık, şişlik yapabiliyor. ABD’nin kullandığı aşı ise hem pahalı, hem her yaşa iki doz uygulanıyor, hem de biraz daha az koruyor.

Özetle günümüzde, bilimsel veriler, adjuvanli ve adjuvansız aşılar arasında "güvenlik" açışından bir fark olmadığını ortaya koymaktadır, her iki tip aşının da çok iyi güvenlik kaydı vardır.

- ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) neden skualen adjuvanlı aşıya onay vermiyor?

Skualen bitkiler, hayvanlar ve insanlarda bulanan ve doğal yolla oluşan bir maddedir. Her insanın karaciğerinde üretilir ve kan dolaşımında bulunur.

Skualen ayrıca çeşitli besinlerde, kozmetik ürünlerde, reçetesiz satılan çeşitli ilaçlarda, ve sağlık ürünlerinde bulunur.
Skualen ticari amaçla balık yağından (özellikle de köpekbalığı karaciğeri yağından) üretilir. Ecza ürünlerinde ve aşılarda bulunan skualen bu kaynaktan saflaştırılarak edilir.

Birkaç kişi, 1. Körfez Savaşına katılan askerlerin yaşadığı bazı sağlık sorunları ile bu askerlere uygulanmış olan aşılarda skualen bulunma ihtimali arasında bir bağlantı kurmaya çalışmıştır.

Yayınlanan bir bildiride şarbon aşısı uygulanan bazı eski askerlerde anti-skualen antikorları geliştiği ve bu antikorların özürlülüklere neden olduğu ileri sürülmüştür.

Bu gün, bu askerlere uygulanmış olan aşılara skualen eklenmediği bilinmektedir ve söz konusu bağlantıyı ileri süren raporun teknik yetersizlikleri çeşitli yayınlarda açıklanmıştır. Askerlerin sağlık sorunlarının ise kum böceği öldürücü haşere ilaçları ve benzeri kimyasallara maruz kalmaktan kaynaklandığı düşünülmüştür. Bu tür yanlış iddiaların toplumdaki olumsuz etkisini çok iyi bilen FDA kurumu da aşılanan insan sayısı olabildiğince fazla olsun diye adjuvanlı aşıya onay vermemiştir.

- Bir de aşılardaki cıva içeriğinden söz ediliyor. Neden cıva var ve zararlı mı?

Yine zamanla yarış nedeniyle 4 milyar tek dozluk enjektörde hazır aşı üretilemeyeceği için 10’ar dozluk şişecikler içinde üretim yapıldı. Bu nedenle aşıyı bakteri ve mantar bulaşmasından korumak için cıva ekleniyor (yıllardır çoklu doz tüm aşılara eklendiği gibi). Birileri kalkıp “Bu aşıyı çocuklarınıza yaptırırsanız cıva zehirlenmesi olur” diyor. İki tür cıva var, biri etil biri metil. Zehirlenme yapan metil cıva. Aşıda kullanılan etil cıva. Kimyasal formülleri ayrı. Oysa Boğaz’dan veya İzmir Körfezinden tutup yediğiniz balıkta daha çok vardır etil cıva ve en geç 1 haftada vücuttan tamamen atılır.

Aşıların içerisinde bulunan etil cıva miktarı Dünya Sağlık Örgütü'nün izin verdiği sınır içerisinde. Etil cıva 1930'lu yıllardan bu yana aşılarda güvenle kullanılıyor. Komplo teoricilerini üzecek bir bilgi de vereyim ABD’de hem cıvasız tek dozluk enjektör içinde aşı var ve kullanılıyor, hem de çok dozluk cıva içeren aşı. Çünkü ABD bile tüm nüfusuna yetecek tek dozluk üretimi bu kısa sürede sağlayamadı.

- Aşının neden olabileceği söylenilen Guillain-Barré Sendromu nedir? Bu söylem gerçek mi?

Bu sendrom, el ve ayak parmak uçlarından başlayan kuvvet, his kaybı ile gelişen, gittikçe ilerleyen bir tablo. Hastaların bir kısmı geri dönebiliyor, tamamen iyileşebiliyor ama az bir kısmı ölebiliyor da. Eğer aşı olmaz da grip geçirirseniz Guillain-Barré Sendromu olma riskiniz var. Sendromun tek nedeni grip değil, pekçok farklı enfeksiyon bunu tetikleyebiliyor. Aşıda böyle bir riskten bahsediliyor ama aşınınki teorik olarak bahsedilen bir risk. Bunun var olduğunu gösteren hiçbir bilimsel çalışma yok. Kaldı ki tüm çalışmalar da olmadığını söylüyor. Ama şunu biliyoruz; tersi doğru olsaydı bile, grip geçirirseniz ister mevsimsel ister domuz gribi, Guillain-Barré Sendromu olma riskiniz çok daha yüksek. Sırf bunu önlemek için bile aşının olunması gerek.

- Bir Sağlık Eski Bakanı “Aşının prospektüsünde gebelere yapmayın yazıyor” diyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Yanlış bilgi. Doğrusu ise şu:

“4.6 Pregnancy and lactation
There are currently no data available on the use of Focetria in pregnancy. Data from pregnant women vaccinated with different inactivated non-adjuvanted seasonal vaccines do not suggest malformations or fetal or neonatal toxicity.
An animal study with H5N1 mock-up vaccine did not indicate reproductive toxicity (see section 5.3).
The use of Focetria may be considered during pregnancy if this is thought to be necessary, taking into account official recommendations.
Focetria may be used in lactating women”
http://www.emea.euro...-spc-h385en.pdf

Doğru özet tercümesini ise şöyle yapabiliriz:

“ Yeni aşının gebelerde kullanımı ile ilgili henüz yeterli veri yoktur (Nasıl olsun ki? Gebelerde hiçbir aşı ve ilaç için klinik çalışma yapılamamaktadır - SP).

Çeşitli adjuvansız mevsimsel grip aşıları gebelerde güvenle kullanılmaktadır.
Bir H5N1 (kuş gribi virüsü) aşısıyla yapılan hayvan çalışmasında üreme toksisitesi (cenine verilen bir zarar) saptanmamıştır.
Gerekli olduğu düşünülürse, resmi öneriler göz önünde bulundurularak adjuvanlı yeni aşının gebelerde kullanımı düşünülebilir.”
DSÖ Stratejik Bağışıklama Uzmanları Grubu (SAGE - Strategic Advisory Group of Experts on Immunization) gebelerle ilgili şöyle diyor:
“Pregnant women (2% of the world’s population).

This group appears to be at increased risk for severe disease, potentially resulting in spontaneous abortion and/or death, especially during the second and third trimesters of pregnancy. Inactivated nonadjuvanted vaccines similar to most seasonal influenza vaccines are considered the preferred option given the extensive safety data on their use in pregnant women. However, if such a product is not available, pregnant women should be vaccinated with another pandemic infl uenza vaccine available at that time, for example, an adjuvanted inactivated infl uenza vaccine or a live attenuated infl uenza vaccine.”
24 JULY 2009, 84th YEAR / 24 JUILLET 2009, 84e ANNÉE
No. 30, 2009, 84, 301–308
http://www.who.int/wer

Yine özetlersek:
“ Gebelerin hastalığı ağır geçirme düşük yapma ve ölüm riski yüksektir.
Tercihen adjuvansız aşı ile aşılanmalıdırlar.
Ancak, adjuvansız aşı bulunamıyorsa var olan başka bir aşı ile, örneğin adjuvanlı inaktive aşı veya – hatta – zayıflatılmış canlı grip virüsü aşısı ile aşılanmalıdırlar.

Allah aşkına bir insan tüm bunları okuyup da nasıl “Ben demiyorum, aşıyı üreten firma diyor bu aşıyı gebelere yapmayın diye” sonucuna varabilir ben anlayamıyorum doğrusu (özellikle en çok ölenler çocuklar ve gebelerken).
Aslında üzülerek anlıyorum, insan yaşamı hiçe sayılarak politika yapılıyor. Sonra da hiç sıkılmadan “Aşı olmasınlar. Salgından korunmak için düzgün beslensinler, zeytinyağlı yesinler. Haa kırmızı et de yesinler. Islak saçla sokağa çıkmasınlar, banyolarını akşamdan yapsınlar” deniliyor. TV muhabiri el yıkamayı anımsatınca da “Çok hasta, gripli biriyle tokalaşılırsa eller de yıkanır tabii” diye bitiriliyor.

- Sağlık bakanlığımız gebelere şu an için ne öneriyor?

Sağlık Bakanlığımız şunu söylüyor:

Dünya Sağlık Örgütü’nün aşı uzmanlar komitesi (SAGE) tarafından halen dünyadaki ruhsatlı pandemik H1N1 aşılarının gebelerde uygulanabileceğine ilişkin bir karar alınmıştır. Adjuvanlı aşının gebelerde kullanılması mümkündür. 20 haftalık gebelik süresini tamamlamış gebeler, adjuvanlı aşı ile aşılanabilirler. Ülkemizde adjuvansız aşı uygulamasına Aralık 2009 başında başlanacaktır.
Bebeği 20 haftalıktan küçük gebelere de istekli olmaları ve onam formu imzalamaları durumunda adjuvanlı aşının yapılabileceğini de belirtiyor.

- Aynı politikacı “Aşının prospektüsünde 4 yaşın altına yapılmaz yazıyor” diyor…


İşte Focetria (şu anda uygulanmakta olan aşı) prospektüsünün ilgili bölümü ve kaynağımız (yoruma gerek var mı?:umbrella:
“Children and adolescents 6 months to 8 years of age: (6 aydan 8 yaşa çocuklarda: …)
One dose of 0.5 ml at an elected date.
A second dose of vaccine should be given after an interval of at least three weeks.”
http://www.emea.euro...-spc-h385en.pdf

- Aşı konusunda görüş bildiren dernek veya kuruluşlar var mı?

Elbette var.

Aşı risk gruplarına mutlaka yapılmalı diyenler:
- Dünya sağlık Örgütü (WHO)
- Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC)
- Amerika Aşı Uygulamaları Danışma Kurulu (ACIP)
- Türk Tabipleri Birliği (TTB)
- Enfeksiyon Hastalıkları Derneği
- Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanları Derneği (EKMUD)
- Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK)
- Halk Sağlığı Uzmanları Derneği
- Türk Toraks derneği

Aşı yapılmamalı diyenler:
Ben olumsuz bir tek dernek veya kuruluş görüşü duymadım, okumadım.

- Risk gurupları kimlerden oluşuyor?

SAGE listesi şöyle:
1. Sağlık personeli (temel sağlık altyapısının korunması için; onlara bir şey olursa hastalara kim bakacak?)
2. Gebe kadınlar
3. 6 ay üzeri süregen (kronik) hastalığı olanlar (astım, şeker, böbrek, kalp hastalıkları - hipertansiyon hariç - ve aşırı obezite gibi diğer süregen durumlar
4. Sağlıklı genç yetişkinler (15-49 yaş arası)
5. Sağlıklı çocuklar
6. 49 yaş üzeri ve 65 yaş altı sağlıklı nüfus
7. 65 yaş üzeri sağlıklı yetişkinler

Türkiye’de önce sağlık çalışanları aşılandı. Aşısı eksik olanlar sağlık ocaklarına giderek hala aşılanabilirler.
Halen 6 ay – 5 yaş grubu sağlıklı çocuklar ile 6 ay üzeri her yaşta kronik (süregen) hastalığı olanlar aşılanıyorlar. Herhangi bir belgeye, rapora gerek yok. Aile veya toplum sağlığı merkezine, ya da sağlık ocağına gidip ne hastalığı olduğunu söylemek yeterli.
Sırada ilköğretim öğrencileri var. Umarım olabildiğince erken başlanır aşılanmalarına, çünkü salgının hızı giderek artıyor.
Sonra da sıra diğer gruplara gelecek.

- Aşının kontrendikasyonları (yapılmaması gereken durumlar) nelerdir?


Anaflaktik reaksiyon şiddetlinde yumurta alerjisi olanlar, lateks (kauçuk) veya aşı bileşenlerine alerjisi olanlar, daha önce mevsimsel grip aşısı ile şiddetli alerjik reaksiyon geçirenler ve önceden Guillain-Barré Sendromu geçirmiş kimselere pandemi aşısı yapılmamalıdır.

- Bu virüsün özelliği nedir?
Çok hızlı yayılan, hafif hastalık yapan bir virüs söz konusu. Ama influenza virüslerinde yapı değiştirme özelliği olduğu için, çok süratle bu virüs ölümcül ve ağır hastalık yapan bir virüse dönüşebilir. Kuş gribi ağır hastalık yapıyordu ama insanlara kolay kolay bulaşmıyordu. Bu virüs ağır hastalık yapmıyor ama çabuk bulaşıyor. Bu virüsün çabuk bulaşma, kuş gribinin ağır hastalık yapma özelliği biraraya gelirse, bu tehlikeli olur. Influenza virüsleri bu tarz evlilikleri aralarında çok kolay yapıyorlar. Korkulan senaryo da o aslında. Bakanın “Üç bin kişi ölecek” gibi açıklamaları, kafadan uydurma, sayısal değerler değil. Matematik modeller var. Bu virüsün yayılma hızı bilinip öyle hesaplanıyor.

- Son sözünüz nedir topluma?
Pandemi aşısı güvenlidir ve koruyuculuğu çok yüksektir. Ailelerin çocuklarını bir an önce aşılatarak korumalarını öneriyorum. Sağlık Bakanlığının velilere ilettiği onam formundaki yan etkilerden çok nadir görülenler gözlerini korkutmasın çünkü gerçekten çok nadir (1/10.000-1.000.00 dozda) görülme sıklıkları.

Şöyle bir örnekle bitireyim sözlerimi: Diyelim gece ıssız bir sokakta bir cani elinde koca bir bıçakla sizi kovalıyor. Yakalarsa büyük olasılıkla öldürecek. Köşe başına geldiğinizde bir taksiyi müşteri bekler buldunuz. Hemen binip oradan uzaklaşır mısınız, yoksa “Ya şoför çok beceriksizse, bir trafik kazası geçirip ölürsem” diye düşünüp yaya mı devam edersiniz yolunuza? Durum bundan ibarettir bence…

Az önce NTV’de Prof. Dr. Volkan Korten (canım arkadaşım) aynen şöyle söyledi: “Bu salgın iki durumda kırılır. Ülke nüfusumuzun yarısı aşılanınca ya da yarısı hastalığı geçirince (35 milyon hastanın kaç kayba yol açabileceğini düşünmek içimi üşütüyor – SP). Aşı konusunda doktorlar arasında görüş ayrılığı filan yok. Konudan anlayan herkes net bir biçimde aşının yanında, bir tek istisna bile yok. Konudan anlamayanlar aşıya karşı, bunun da bir önemi yok.

Sevgi ve sağlıkla kalın...

 580023663830.jpg


#259 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 03.12.2009 - 13:19

Türkiye'de yaklaşık 800 bin öğrenci domuz gribi aşısı oldu. Aşılamanın beklentilerin altında kalması yetkilileri endişelendiriyor.

Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi

#260 Haberci

Haberci

    Jurnalci

  • Muhabirler
  • 8.175 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 03.12.2009 - 13:19

Gönderilen ResimBu dönemdeki grip vakalarının yüzde 90'ının H1N1 gribi olduğunu belirten Dr. Elif Hakko, hastalığın öldürücülüğünün düşük olduğunu ve mevsimsel gripten daha hızlı iyileştiğini söyledi.




Devamı için tıklatın
Harabe.net Haber Servisi





Benzer Konular Daralt

25 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 25 ziyaretçi, 0 gizli