Yalan yanlış bir aşkın külleri seni alt üst etti bir kez daha... Bir kez daha sarsıldın kalbim... ve kendine her zaman sorduğun fakat hiç yanıt bulamadığın o soru yine delirtti seni şiirler, şarkılar boyu...
Ah ne olurdu senin sevdana kan bulaşmasaydı? Ne olurdu bu ayaz mevsimlerde yüreğinde sevgi gibi bir sevgi olsaydı... ve türküler boyu hiç susmasaydı, susturulmasaydı... Yağmurdan sonra gelen toprak kokusuna benzeseydi ve canını bu kadar çok yakmasaydı...
Ama gel gör ki başkasının düşleri seninkine hiç uymadı... Vaktinden çok önce seven martı kanatlı bir yürektim ben ve sen ihtilallerden sonra geri dönüveren çok geç kalmış, çok yanlış yapmış ve neredeyse imkansızlaşmış bir düştün...
İnanabilmek için son bir umut... bir kibrit çöpü... karanlıkta bir ışık... Evet, tek dileğim bu..
İnanabilmek için "Yazılsa/Yaşansa destan olacak bir aşkı kurtarabilmek için..." Sen de benim gibi bu sevdaya adar mıydın bu kez kendini? Bu kez tek yürek olabilir miydik sevgili?
Ahhh kalbim... Kalbim, senin ismin bile hatırlanmaz... Ardında adsız kaldım şimdi bu yangının... Adım, adım nerede benim?
Ah kalbim,
Senin sevdana kan bulaştı bir kere
Sonsuza dek ağla
Kırık gençlik hikayemiz gibi
Sen de...
Ağla, ağla
Güller açmasın sabahın seheriyle...
Kalbimi söküp karanlık sulara atamadım
Umudu dallardan süzüp
Bir şiir yapamadım...
Ve ben o düşü hiç yaşamadım...
Göz göre göre ölüp giderken yaşatılamadım!
Şiirin kıyısında cesedim bulunur...
Ve artık benim bir adım bile yoktur
(yaşatılamadım ve yaşatamadım!
Çünkü ben gereğinden fazla aşıktım
Ben sevince sen yaralıydın
Sen sevince de ben aşktan yana yaralandım
Sevdiğim,
Yollarda yorgun kaldım)