yavaş yavaş bir görüntü geliyor gözümün önüne...
"diriliyorum"...
1-2-3...
doğruldum... masmavi bir alan..rengi maviymiş yani...büyüdükçe öğrendim...
sonra böyle pamuk pamuk beyaz sekmeler var önümde...
çok sıcak bir alanda doğdum ama...
amaç neydi?
1-2-3...
tek tek...tek tek basıyorum üstüne...korkarak yürüyorum...yürümeyi doğuştan biliyorum...
neyse..
ilerliyorum...
1-2-3..
tek tek her adımıma bakıyorum dikkatli...
ayak parmaklarım ne kadar da uzun öyle ?
ayak parmaklarımmış onlar...
büyüdükçe öğreniyorum...
sonra birden adımlarıma bakarken gözüm aşağıya kayıyor bulutlardan...
bir erkek ve bir kız...
öpüşüyorlar can havliyle...
ama ne içten...
aşkmış bu...büyüdükçe öğreniyorum...
birazdaha ileriye bakıyorum...çok az daha ileri..
bir erkek ve bir kız...
dövüşüyorlar deli gibi...
bu da aşkmış...yaşadıkça görüyorum..
ayaklarımı yerden kesen bulutlara hürmetlerimi sunuyorum....
ayaklarım yeryüzüne değince böyle olacakmışım ben demek ki...
görerek biliyorum...
birden kafam dikleşiyor...
gözlerim tam karşıya dikiliyor!
vücudu çok cılız küçük bir erkek var karşımda...
deri ceket
bir kot pantolun...
elinde parmaklarının yarısına kadar gelen bir eldiven bana verilmek üzere...
acı bir tat veriyor ağzıma...
nedense beyaz bir elbise var benimse üstümde...
ilerliyorum...
1-2-3...
3. adımda dibimde hissediyorum...nefes alıyor...
"öpebilir miyim??? " diyor bana...
"öpmek ?" diyorum ben...
"masumca" diyor..."çok masumca"....
benim gözlerim irileşiyor !
"yanağına..." diyor çocuk...
yanağımı uzatıyorum...
ne olacaktı acaba ?
aşağıda gördüklerim bana anlatmadı mı hiçbirşey?
birden bir rüzgar iniyor bütün vücuduma
yer çekimi ele geçiriyor bedenlerimizi...
"masumca" idi...
küçücüktü...
ama iniyorum hızla...
bir patlama ayak tabanlarımda...
ayak tabanlarımmış orası...kanayacakmış dikenler batacakmış....yaşadıkça görüyorum...
beni yeryüzüne sürükleyen çocuk yapayalnız bırakmıştı beni...
hani o her masalda görülen yemyeşil alanlara da inmemiştim...
tam da "hayatın ortasına"...
"an " ve "anlar" benimleydi...
zaman içime girmişti...
kan dolaşımı beynime ulaşmıştı...
beynimdeki kıvrımlar çoğalmıştı...
tanımlamaya ve bilmeye başladım...
yavaş...yavaş yavaş...
ve sık sık...
ılık ılık nefes alış verilerimi duymaya başladım...
insanlar....
insanlar üzerime gelip kanatacaklarmış kalbimi....
kalp...
acımak için kan topluyormuş...
kalp...
temiz kan ile pis kanı karıştırırmış...
buna kalp krizi derlermiş ...
sonunda da ölürmüş çoğu insan....
hiç mi ölünmez benimkilerde ??
kalp...
krize girmek için varmış....
üzerimdeki kırmızıya dönüşmüş....
buna gül rengi dermiş insanlar kibarca...
"kan" mış...
nefeslerim arttıkça öğrendim.....
yaşamak derlermiş buna....
hayat derlermiş...
nerdesin çocuk ?
beni geriye götürür müsün ? ? ?
Beğeninize efendim....
(Okuduğumda çok beğenmiştim,siz de okuyun istedim)