Jump to content



Hazır Beni Bulmuşken…!


  • Please log in to reply
No replies to this topic

#1 Sultanım

Sultanım

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1,113 posts

Posted 04.08.2009 - 17:07


Sevgili okuyucular… ve çok değerli dostlar…!

Yeniden sizlerle birlikte olmak öyle güzel ki. Umarım gelecekteki keyifli zamanların başlangıcını yapmışızdır bugünden itibaren.

Ortalama bir yıl ara verdikten sonra yazmayı özlediğimi fark ettim. Ama en çok televizyon ve radyo dışında, yazılı sistem üzerinden okuyucularımla iletişim kurmayı özlediğimi hissettim.

Sizlerden, haber 7 aracılığıyla gelen soruları okuyamayalı… heyecan verici veya sıradanlaşmaya başlamış yaşamlarınızın; ruhsal dünyanızda oluşturduğu deprem duyguları, kelimelerinizden ve satırlarınızdan dökülen halleriyle paylaşamayalı ne kadar uzun zaman olmuş böyle!

Özetle hepinizi özlemişim…

Nereden nasıl başlasam diye düşündüm de aklıma geldi: “Son 16 yıldır hiç tanımadığım insanlardan en fazla ne duydum acaba?” diye.

Yolda… alışverişte… tatilde… pazarda… çay bahçesinde… kafede… bir yakınımın düğününde… hastanede muayene olmak için sıra beklerken…vs. olabileceğim ve olabileceğiniz her yerde en fazla duyduğum cümleyi buldum. “Aaa Mehtap Hanım… siz misiniz? Ben sizi severek takip ediyorum. Eğer bir sakıncası yoksa, hazır sizi bulmuşken bir soru sorabilir miyim?”

“…hazır sizi bulmuşken…!”

“Hii aşk olsun olur mu bir sakıncası… rica ederim. Tabii ki sorabilirsiniz hazır beni bulmuşken”

…evet… hazır beni bulmuşken…!

Ve köşemizin adını bulmuş oldum böylece… hazır beni bulmuşken…!

Demek ki artık dileyen dilediği psikolojik içerikli soruyu sorabilir bana sevgili okurlar. Ben de elimden geldiğince fazla kişiye cevap yazmaya gayret ederim.

Vakit kaybetmeye gerek yok… hemen başlayalım ilk soruyla… hazır birbirimizi bulmuşken!

Soru: “Sürekli yalanlar söyledim, ama artık kendim olmak, dürüst yaşamak istiyorum. Tek bir sorun var, ben yalan söylemeyi bıraksam da o yalanlar beni bırakmıyor. Olduğum gibi mi görünmeliyim -ki bunu yapmam çok büyük bir tepki toplar, alacağım tepkilerden dolayı çevremden tamamen kopabilirim- yoksa göründüğüm gibi mi olmalıyım? Ben ikincisini yapmayı çok istiyorum. Ama bu benim için emeklemeyi bilmeyen bir çocuğun atletizim şampiyonasına katılmaya kalkması gibi bir şey, yani bir gün oluyor ikinci gün olmuyor. Hep ailemin mükemmeliyetçi bakışlarını tatmin etmek ve çevremden tepki toplamamak için "olmam gerektiği gibi" yani sahte davrandım, asıl beni hep gizledim gizledikçe içimdeki ben daha da aşağılık bir hal almaya başladı. En başta doğal davransaydım yola gelebilirdi ama yanımda bana destek olacak hiç kimsem yoktu, eleştiren suçlayan yargılayan ve zaten hiç bir şey yapmadığım halde her halimden farklı bir anlam çıkarıp her davranışımın altında benim yanlış bir eğilimimi arayan bir ailem var. Şimdi ise kendimi çıkmazda hissediyorum. Bir tarafta kesinlikle kırmak ve üzmek istemediğim ailem, diğer tarafta olmam gereken yani dışarıya gösterdiğim ben, ve ortada herkesten gizlediğim kendim...

Cevap: Genç bir kızsınız… Kimlik bocalaması dediğimiz bir dönemin ortasındasınız. İnsanın sahte sandığı davranışlarının, birçok defalar kendi gizli benliğini temsil etmiş olabileceğini düşündüm birden. Hoşumuza giden/gitmeyen yanlarımızla, eleştirildiğimiz/tebrik edildiğimiz davranışlarımızla biz bir bütünüz. Hepsini içimizde ayrıştırabilecek kadar hassas…ve tümünü içimizde yapıştırabilecek kadar güçlü varlıklar olarak yaratılmışız.

Soruyu okuyup da etkilenen anne babalar için not düşelim. Çocuklarımız yalan söylüyorlar. Evet… ama farkında olmadan, onları yalan söylemeye mecbur bıraktığımız için yalan söylüyorlar. Kimi zaman sempatimizi kazanmak; kimi zaman prestij elde etmek; kimi zaman imtiyazlarını elinden kaçırmamak; kimi zaman bir tehlikeyi kendisinden uzaklaştırmak; kimi zaman iç dünyalarındaki yaraları sarmak; kimi zaman yanlış anlaşılmamak…vs. gibi çeşitli nedenlerle yalan söylüyorlar.

Yalan söyleyen çocuklarımızın; söyledikleri yalanın ardındaki ruhsal süreçleri görmeye gayret edersek… ve elde edilen her neyse… bunu yalansız bir şekilde ele geçirebileceği sağlıklı ortamlar sunarsak… yüksek ihtimalle yalan söylemek zorunda kalmayacaklardır.

Soruyu soran okuyucumuza dönecek olursak… lütfen kendinizi kötü hissetmeyin. Her ne olduysa bu zamana kadar, mutlaka düzelecektir. “Ben” dediğimiz, “kendim” diye tarif ettiğimiz ruhsal bünyede bitiyor her şey. Nerede hata yaptığımız değil; bu hatayı nasıl telafi ettiğimiz önemli üstelik. Bu dönemlerin kimlik bocalaması dönemi olduğunu, mümkünse psikolojik destek almanız gerektiğini bilin yeter. Ve günlük hayatınızda kendinizi “benim tanıdığım ben” ve “ötekilere tanıttığım ben” gibi nesnel bir ayrımın ortasında düşünmeyin. Çünkü sonuçta ikisi de sizsiniz. İkisinin zamanla ve yaşanılacak çeşitli tecrübelerle birbirine yapışacağını, birbirinin içinden geçerek, sizi bütüncül bir yapıya dönüştüreceğini düşünün. Tamamı ve hepsi sizi sağlıklı bütüne taşıyıcı ara tecrübe nesneleri olarak değerlendirilirse işiniz kolaylaşır.

Sevgiyle kalın…


Mehtap KAYAOÐLU (Danışman Psikolog&Psikoterapist)/ Haber 7
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv

SULAK TOPRAKLARDA ÜMİTLER YEŞERİR

KANIN DÖKÜLDÜÐÜ TOPRAKLARDA İNSANLIK ÖLÜR

YAŞANMAZ BİR DÜNYA İÇİN TÜM VAHŞİLİÐİNİ GÖSTEREN İSRAİL'İ KINIYOR VE LANETLİYORUM

KAHROLSUN İSRAİL!!






Similar Topics Collapse

  Topic Forum Started By Stats Last Post Info

4 user(s) are reading this topic

0 members, 4 guests, 0 anonymous users