PİLONİDAL SİNÜS (KIL DÖNMESİ)
Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu ve nadiren göbekte cilt altına geçip yara, abse ve fistül oluşturmasıdır. Kıl dönmesi, yani DERMOİD KİST veya PİLONİDAL SİNÜS, cilt altı kıl yuvası demektir. Sırt ve baştan dökülen kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasında, kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida gibi dönerek cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, labirentler açması, peşinden labirentlere giren bakterin de katkısı ile etrafı iltihaplandırması; cerahatlı veya kanlı, pis kokulu akıntılar ve abseler oluşturmasıdır. Sert büro koltuklarında ve bilgisayar başında, özellikle kaykılık pozisyonda uzun süre oturanlarda veya uzun süre jip sürenlerde veya uzun süre otobüs yolculukları yapanlarda daha sık olur. Kıl dönmesi 16 ila 30 yaş arası kıllı ve gürbüz, genç erkeklerde, nadiren de genç bayanlarda oluşur. Oluş şekline gelince; kıllar yılan derisindeki gibi yivli veya pullu olup, dar ve sıkışık veya sürtünmeli ortamlarda kıpırdandıkça tek yönde ilerler. Saç telini iki parmak ile tutup hafifçe oğuşturunca bu hareketi açıkça görmek mümkündür. Benzer şekilde iki kaba et arasındaki herhangi bir serbest kıl, sürtünme, itelenme ve dönme mekaniği ile oluğun dibine doğru hareket eder. Hiperkeratoz ve aşırı terleme nedeni ile genişlemiş bir ter bezi ağzından deri içine girebilir, peşinden başka bir kıl geçebilir. Giderek bu minik ağız, kılların minik zorlaması ile genişler, deri hücreleri ter bezinin ve deliğin içine doğru yürür ve deliklerin iç yüzeyi cilt epiteli ile döşenerek minik bir tünel oluşur ve peşpeşe kılların buraya girmesi kolaylaşır. Uzun saç kılları bile girebilir. Bazan bir kaç kıl girdikten sonra tünel girişi iyileşip kapanabilir. Ama tünel içindeki kılların ve bakterilerin cilt altında derinlere doğru ilerlemesi ve iltihaplanmalar devam eder. Günün birinde mutlaka abseleşme ve fistülleşme olur. Fistül ağızlarının % 78'i oluğun sol kenarında ve % 82'si kıl giriş deliklerinin yukarı tarafında yer alır.
Kıl dönmesinde Kuyruk Sokumunu Tercih Nedeni?
1. teori; sırttan dökülen kılların kaba etler nedeni ile oluşan derin olukta birikmesi; iki kaba etin birbirine veya oturulan zemine veya sert ve dar giysilere sürtünmesi ile kılların yürüyebilmesi; kapalı ortam nedeni ile oluktaki cildin incelmesi ve kolay delinip tahriş olması ve sert kuyruk kemiğinin baskısı nedeni kılların daha da kolay ilerlemesidir.
2. teori; insan vücuduna ana rahmindeyken cilt elbisesi, pelerin şeklinde yukardan aşağıya giydirilir; cilt pelerinin fermuarı gibi kuyruk sokumunda kapatılır. Kapanma sırasında bir kısım cilt dokusu kıl olarak altta kalabilir. Kıllanma yaşına gelince bu bölgede kıllar büyüyerek dermoid kist oluşturabilirler. Kıl dönmesinin bir başka görüldüğü yer göbek çukurudur. Göbek çukuru derin ve kişi kıllı ise akıntı ve apse olabilir. Buraya da kıllar yürüyerek pis kokulu akıntılar, hatta nadiren, göbek etrafında veya karın içinde abse ve fistüller oluşturabilir.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bazı hastalarda hiçbir belirti vermeyebilir. Belirtiler küçük bir çukurdan büyük ağrılı bir kitleye kadar değişebilir. Berrak, koyu renkli ya da kanlı akıntı olabilir. Enfeksiyonla beraber kuyruk sokumu bölgesi kırmızı, hassas hale gelebilir ve pürülan akıntı olabilir. Enfeksiyon şiddetli olursa ateş, halsizlik ve bulantıya yol açabilir.
Hastalık, birçok değişik tablo ile karşımıza çıkabilir. Hastaların tamamına yakınında, akut apse süreci diye tanımlayabileceğimiz ileri derecede ağrı, ateş, hassasiyet ile seyreden bir atak olur. Sıklıkla pürülan akıntı ve cerahat ile sonlanır. Apse dağıldıktan sonra kendiliğinden ya da tıbbi müdahale sonucu birçok hastada pilonidal sinüs gelişir. Sinüs cildin yüzeyinin altında uzanan, yüzeye bir ya da daha fazla küçük ağız ya da kanalla açılan bir boşluktur. Bu sinüslerin çok azı tedavisiz iyileşmesine rağmen hastaların çoğunun ameliyat olması gerekir. Kronik hastalık, şişme, ağrı ve akıntı ile seyreden ataklara neden olur. Bu durumu tedavi etmek için cerrahi tedavi her zaman gereklidir.
KIL DÖNMESİ HASTALIÐI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavi, hastalığın durumuna bağlıdır.
Akut abse gelişimine neden olan kıl dönmesi hastalığı
Akut abse varlığında, bir insizyon (kesi) yapılıp, pürülan materyalin (irin-cerahat)boşaltılması sağlanmalıdır. Bu durumda iltihap ve ağrının gerilemesi ile tedavi edilir. Bu işlem apsenin büyüklüğüne ve hastanın tercihine göre ameliyathanede genel anestezi ile veya poliklinikte lokal anestezi ile yapılabilir. Küçük bir kesi ile cerahatin boşaltılması sağlanır. İşlemden sonra bu bölge hergün banyo yapılarak veya duş ile temizlenir. Amaç, buradaki cerahat, kıl ve doku artıklarının temizlenmesidir.
Kronik kıl dönmesi hastalığı ve konservatif tedavi
Tekrarlayan infeksiyon atakları, akıntıya neden olan olgularda genelde ameliyat önerilmektedir.
Sklerozan Madde Enjeksiyonu:
Bu yöntemle sinüs ağzı genişletilerek içerisindeki tüm kıllar temizlenir. Daha sonra sağlıklı cilt korunarak 2-3 cc %80 lik fenol , sinüs içine verilir. İşlem gerektiğinde aralıklı olarak tekrarlanabilir.
Diğer :
Fenolden başka kavitenin koterize edilmesi, kriyoterapi, gümüş nitrat ve %80-90 lık alkol de bu amaçla kullanılır.
Her iki yöntemin tedavideki başarısı sınırlıdır. Pek tercih edilen yöntemler değildir.
Kronik kıl dönmesi hastalığı ve cerrahi tedavi
Tekrarlayan enfeksiyon atakları veya devamlı akıntı olan vakalarda ameliyat düşünülmelidir.
1. Kıl kistlerinin (Pilonidal Sinüsün) açılması(Kistotomi):
Sadece kıl kistlerinin oluşturduğu boşluğun tavanı açılarak içerisi temizlenir. Kıl kistlerinin arka duvarı (sinüs iç duvarı) çıkarılmaz. Sık sık pansuman yapılarak kıl kistlerinin oluşturduğu boşluk diğer adı ile sinüs boşluğunun kendiliğinden dolması beklenir. İyileşme süresi ortalama 3-5 haftadır. Eşlik eden enfeksiyon varsa antibiotik verilir. Nüks oranı %7-16 arasında değişir.
2. Kıl kistlerinin açılması ve kist kenarının cilde dikilmesi (marsupializasyon):
Sadece kıl kistlerinin oluşturduğu boşluğun tavanı açılarak içerisi temizlenir. Kıl kistlerinin arka duvarı çıkarılmaz. Yara kenarları geride kalan kistin tabanına dikilir. Böylece geride kalan boşluk küçülmüş olur. Bu yöntemde hastanın günlük pansumanlarının yapılması ve bu sırada ölü dokular ve yaraya dökülen kılların titizlikle temizlenmesi gerekir. İyileşme süresi yaklaşık 4-6 haftadır. Nüks oranı %1-6 arasında değişir.
3. Kıl kistlerinin cerrahi olarak çıkarılması ve yaranın açık bırakılması:
Tüm kıl kistlerinin ağızlarını içine alacak şekilde yapılan bir eliptik kesi ile kıl kistleri sakral kemik üzerindeki fasiaya kadar tamamen çıkarılır. Yara açık bırakılır. Sık sık pansuman yapılarak ameliyatla oluşturulan boşluğun vücut tarafından doldurulması beklenir. İyileşme süresi 4-7 haftadır. Nüks oranı %1-7 arasında değişir.
4.Kıl kistlerinin cerrahi olarak çıkarılması ve yaranın primer kapatılması:
Kıl kistleri tamamen çıkarıldıktan sonra yerine 1 adet kapalı emici dren konularak yara dudakları karşı karşıya gelecek şekilde dikişlerle kapatılır. Bu yöntemde pansumana gerek olmaz. İyileşme süresi ortalama 2 haftadır. Nüks oranı %6-22 arasında değişir.
5. Kıl kistlerinin cerrahi olarak çıkarılması ve yaranın flep ile kapatılması:
Kıl kistleri tamamen çıkarıldıktan sonra yara yerine 1 adet kapalı emici dren konularak geride kalan boşluğu çevrede dokulardan oluşturulan greftler ile kapatmak oldukça etkili bir yöntemdir. Bunlara flep çevirme ameliyatları denir. Flep yönteminin pek çok avantajı vardır. Kıl kistleri ve bu kistlerin ağızları, enflamasyona uğramış olan cilt geniş olarak çıkarılabilmekte ve geride kalan boşluk sağlam dokularla gerilimsiz olarak kapatılabilmektedir. Ayrıca dikiş hattının vücut orta hattında olması önlenebilmektedir (vücut orta hattındaki yaralar geç iyileşmektedir). Buna ek olarak hastalığın oluşmasını kolaylaştıran kalçalar arasındaki dar ve derin yarık, kaydırılan flep ile ortadan kaldırılmış olur.
Değişik flep yöntemleri vardır. Hangi tipte flep uygulanacağına kıl kistlerinin yerleşimi, komplike olup olmaması ve geride kalacak olan boşluğun şekline göre karar verilir. Fleplerin nüks oranı %0-5 arasında değişmektedir.