"Parasının Üstüne Yatanlar, Zenginler; Onlar da Sakız Almaz"
Prof. Dr. Kozanoğlu "Ekonomiye can verin" kampanyasını eleştirdi: "Ekonomi kaynakları kamu eliyle yatırıma yönelmeli. Gelir ve servet dağılımı zenginlerden kamuya, geniş halk kitlelerine aktarılmak üzere yeniden düzenlenmeli."
Emine ÖZCAN emine@bianet.org İstanbul - BİA Haber Merkezi31 Ağustos 2009, Pazartesi
Türkiye Reklam Konseyi'nin "Alın verin, ekonomiye can verin" kampanyasını Neoliberalizmin Gerçek 100'ü"kitabını da hazırlayan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, bianet'e değerlendirdi.
"İnsanlar zaten gelirinin ötesinde harcıyor"
Krizin sebebini yurttaşların fazla harcama yapmaması olarak görmeyi "yanlış bir anlayış" olarak değerlendiren Kozanoğlu'na göre bu anlayışın aksine Türkiye "az tasarruf edip çok harcayan" bir ülke.
"Türkiye'de insanlar gelirinin üstünde harcama eğilimine sahip. Kredi kartlarıyla tüketici kredileriyle ev kredileriyle insanlar gelirlerinin karşılayamayacağı harcamalarda bulunuyorlar. İşsiz ya da düzenli geliri olmayan insanlar dahi kredi kartlarına sarılarak geçici bir şekilde kendi 'kriz'lerini ertelediklerini sanıyorlar."
"Çekinmeyin alın"
15 Eylül'e kadar süreceği açıklanan ve Ramazan, bayram ve okula dönüş dönemlerini kapsayacak biçimde topyekün seferberlik başlatıp iç tüketimi hareketlendirmeyi amaçlayan kampanyanın reklamlarında Akın Öngör, Prof. Dr. Deniz Gökçe, Meliha Okur ve Yaman Törüner yer alıyor.
Reklamda verilen mesaj şöyle:
"Sakız tüm ekonomik krizlere iyi gelir, sakinleştirir. Birisi bir sakız alır, bakkal kazanır. Bakkal eve giderken meyve sebze alır. Manav kazanır, yetiştiren köylü kazınır, ülke kazanır. Krizin son kalan etkileri de ortadan kalkar. İyisi mi sizde bir sakız alın. Ekonomik kriz sakinleşsin. Çekinmeyin alın verin ekonomiye can verin."
"Pastadan küçük dilim alanların gelirleri arttırılmalı"
"O halde Türkiye'de krizin atlatılması nasıl mümkün?" sorusunu Kozanoğlu şöyle cevaplıyor:
"İstihdam yaratan, üretimi artıran yatırımlara bağlı. En büyük sorun genel gelirin toplumun sınırlı bir kesiminde toplanması, geniş halk kitlelerinin harcama güçlerinin çok sınırlı olması. Harcama gücü sınırlı olan insanların sakız, simit almasıyla ekonomide kısa dönemde çok küçük bir canlanma yaşanabilirse de orta-uzun vadede ekonominin canlanması gelir ve servet dağılımının yeniden düzenlenmesiyle mümkün."
Kozanoğlu "pastadan küçük dilim alanların gelirlerinin artırılmasını" savunuyor.
"Bunun tek yolu servet dağılımıdır. Servet sahipleriyse kriz dönemlerinde paralarının üzerine yatmak için daha çok geri çekilirler. Yani bu servetin 'sade vatandaşın' eline geçmesi gerekir."
"Gemisini yüzdürenlerin seferberliği"
"Ekonomiye can verin" kampanyasında; kriz döneminde gelecek korkusu arttığı için harcamayı kesen orta sınıf insanların hedef kitle olarak görüldüğüne değinen Kozanoğlu "Halbuki krizden asıl muaf tutulması gerekenler en yoksul insanlar. Çünkü geleceği düşünecek lüksleri yoktur, o gün çocuğuna süt, ekmek almanın kaygısını yaşar. Bu nedenle gelirlerini arttırmak isterler. Yani gelirin yoksullar lehine arttırılması en makul çözüm" diyor.
Kampanya için "sadece bir yanılsama" diyen Kozanoğlu üstelik "sakız alın bakkal kazansın, piyasa hareketlensin" mesajının ardında "benim danışmanlık ücretlerim ve gelirim artsın" mesajı yattığını savunuyor.
"Krizden kendileri de etkilenen kesimlerin canhıraş bir şekilde servetlerine servet katmak gayretleri söz konusu. Kampanyanın ardındaki kişiler krizden en büyük nemalanma fırsatı bulan insanlar olarak seçilmiş. Sistem içinde gemisini yüzdürenler. Kendi dertlerindeler."
Kozanoğlu özetle "alın, verin ekonomiye can verin" sloganıyla yürütülen kampanyanın ekonomiye düze çıkarmakta başarı sağlamasını mümkün görmüyor. (EZÖ)
******************************************************
"Sakız tüm ekonomik krizlere iyi gelir, sakinleştirir. Birisi bir sakız alır, bakkal kazanır. Bakkal eve giderken meyve sebze alır. Manav kazanır, yetiştiren köylü kazınır, ülke kazanır. Krizin son kalan etkileri de ortadan kalkar. İyisi mi sizde bir sakız alın. Ekonomik kriz sakinleşsin. Çekinmeyin alın verin ekonomiye can verin."[/color]
[color="#FF0000"] Mısır,yumurta,pırlanta tüm ekonomik krizlere iyi gelir,sakinleştirir,zengin yapar.
Birisi gelir mısır işine girer.O birisinin babası da mısır ithalatındaki vergileri sıfırlar,mısırcı kazanır.
Mısırcı köşküne giderken,yumurta alır,mısırcının babası yumurtada vergiyi sıfırlar,mısırcı kazanır.
Mısırcı daha çok mısır ithal eder,ithalatçı firma kazanır,mısırcı daha çok satar,yine mısırcı kazanır.
Birisi pırlanta işine girer,birisine kıyak olsun diye pırlanta ithalatındaki vergiler sıfırlanır,pırlantacı kazanır.
Birisi,hayır kurumu(!) kurar,vatandaş kanar hayır işler,ihtiyaç sahipleri değil hayır kurumu sahipleri kazanır.
Birileri oy verir,birileri iktidara gelir.İktidara gelenler yedi sülale zenginleşir,oy verenlerin yedi sülalesi,oy vermeyenlerle birlikte fakirleşir.
Soygun,yalan,dolan,ikiyüzlülük,arsızlık,pişkinlik,tüm ekonomik krizlere iyi gelir.Siz de yapın,siz de çalın,siz de hiç düşünmeden halkın manevi değerlerini kullanmaktan çekinmeyin,Allah,kitap,bayrak,vatan deyin,garip gureba deyin ama ilk düdüklediğiniz garip gurebalar,ilk zenginleştirdiğiniz hısım akrabalarınız,yandaş müteahhitiniz olsun.Bunları ilke edinin.Bak görün sizi anlayan,size tapan,sizi eller üstünde,omuzlar üstünde taşıyan topluluk yanıbaşınızda bitecektir.
Ekonomik kriz varsa çare de var: Devlet malını yiyin,çalın,çırpın,hısım akraba,eş dost zengin edin,şirketler kurun,devletin kanunlarını şirketlerinizi kara geçirtecek şekilde değiştirin.Halka yalan söyleyin,halkın parasıyla boğazınıza lokma,sofranıza katık koyun.Ülkenizin tüm kurumlarını yabancılara satın,sonra buradan gelen paralarla hayır kurumları kurun.Topladığınız paralarla genişledikçe genişleyin.Korkmayın patlamazsınız.Çünkü sizdeki mide her türlü teressubatı hazmedevek şekilde yapılandırılmıştır.Şeytan yardımcınız olacaktır.
Bu mesaj ebarah tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 31.08.2009 - 16:05