Türban'ı İslamın Neresine Koyuyorsunuz?
#61
Gönderim zamanı 06.09.2009 - 11:13
yaşar nuri abim gene gaza basmış =)
#62
Gönderim zamanı 06.09.2009 - 15:57
PACMAN arkadaşım.Hâttâ, namaz kılarken bile, örneğin başlarını örtmelerine izin verilmez.
yaşar nuri abim gene gaza basmış =)
Cümleyi eksik alıntılamışsınız anlatılmak istenen esas ana fikri yanlışlıkla kaçırdığınızı düşünüyorum. Lütfen dikkatli okuyun.
Yazıyı tekrar okuyalım eksik alıntılarsak çok farklı yönlere gidiyor.Anlam bütünlüğü kayboluyor.Anlatılmak istenileni daha iyi kavrayabilmen için Şimdi ben senin yazdığın cümlenin eksik kısmını tamamlayarak aynısını yazacağım. Lütfen konu bütünlüğünü bozmadan cümleleri cımbızlayıp kuşa çevirmeden cevap vermenizi rica ediyorum.
Eksik ve güdük alıntıladığınız cümlenin olması gereken anlam bütünlüğü bozulmamış hali şöyle.
Cariyeler, örtünmeme serbestisine sâhip olarak kalmazlar, örtünmemeleri şart koşulur. Hâttâ, namaz kılarken bile, örneğin başlarını örtmelerine izin verilmez. Şimdi Anlaştıkmı.
waranko arkadaşımada hemen bu noktadan bir ricam olacak cariyelerin örtünmelerine izin verilmediğini belirleyen kaynak gösterebilirmi. Gerçi alıntı yapılarak yapıştırılmış bir yazı ama her halde bu konuda bir fikriniz vardır.
waranko arkadaşım Kusuruma bakma aranıza gelir gelmez emrivaki yapmak gibi birşey oldu ama ben bu konuda detaylı bilgi almak öğrenmek istiyorum. Bu biraz armut piş ağzıma düş gibi oldu ama. Sen kusuruma bakma henüz misafir sayılırım.
Yaşar Nuri Öztürk Yazının devamında çok önemli bir tesbit yapıyor. Herkezin bu tesbiti çok iyi değerlendirmesi gerekir.Şöyle devam ediyor.
Allah, kullarından her sosyal sınıf için ayrı bir din göndermemiştir. Örtünme, kadınların bir sınıfı için bir türlü, ötekisi için başka bir türlü oluyorsa bir din emri olmaktan çıkar, sosyolojik bir sınıf göstergesi olur.
Allah kullarına iki tane din göndermemiştir ki, birine göre kadınlar başlarını açmak, ötekine göre ise örtmek zorunda olsunlar. Geleneksel fıkhın bu çelişkiyi çözecek hiçbir söylemi yoktur. “ulema böyle buyurdu” diyerek kenara çekilmektedir.
Şimdi bu meydan okumaya karşılık , Yaşar Nuriye cevap vermiş bir din alimi vadır herhalde.Bilen varsa lütfen yazsın.Şimdi aynen şunu diyorsunuzdur.Bu arkadaşda iyi yere tezgah açtı onu getirin bunu götürün diye emir yağdırıyor diye. Ama ben misafirim biraz nazım olsun.
Herkezi sevgiyle selamlıyorum.
#63
Gönderim zamanı 06.09.2009 - 16:08
#64
Gönderim zamanı 06.09.2009 - 19:21
Niçin böyle yazdığınıza anlam veremedim. Zamanı ve olaylarımı karıştırdınız.Tahmin ediyorumki öyle oldu. Bahsedilen devir asrısadet devridir. Sahabe dönemidir. Herşeyden öte Peygamberimizin sağlığındaki dönemden ve o günkü sosyal satüden bahsediliyor. Bu sebeple o cümleyi tekrar okuyunuz ve tekrar o cümle üzerinde konuşalım.
#65
Gönderim zamanı 07.09.2009 - 18:08
waranko arkadaşımada hemen bu noktadan bir ricam olacak cariyelerin örtünmelerine izin verilmediğini belirleyen kaynak gösterebilirmi. Gerçi alıntı yapılarak yapıştırılmış bir yazı ama her halde bu konuda bir fikriniz vardır.
Yaşar Nuri Öztürk Yazının devamında çok önemli bir tesbit yapıyor. Herkezin bu tesbiti çok iyi değerlendirmesi gerekir.Şöyle devam ediyor.
Allah, kullarından her sosyal sınıf için ayrı bir din göndermemiştir. Örtünme, kadınların bir sınıfı için bir türlü, ötekisi için başka bir türlü oluyorsa bir din emri olmaktan çıkar, sosyolojik bir sınıf göstergesi olur.
Allah kullarına iki tane din göndermemiştir ki, birine göre kadınlar başlarını açmak, ötekine göre ise örtmek zorunda olsunlar. Geleneksel fıkhın bu çelişkiyi çözecek hiçbir söylemi yoktur. “ulema böyle buyurdu” diyerek kenara çekilmektedir.
Şimdi bu meydan okumaya karşılık , Yaşar Nuriye cevap vermiş bir din alimi vadır herhalde.Bilen varsa lütfen yazsın.Şimdi aynen şunu diyorsunuzdur.Bu ark
Sevgili tarkan
Öncelikle Hoş geldin diyorum. Aslında ben de burada çok yeniyim en fazla iki hafta oldu.
Konu hakkın da dilim döndüğünce bildiğim kadarını size aktarmaktan memnunluk duyarım. Yaşar Nurinin bu konu ile ilgili önereceğim kitap isimlerini Kişisel mesajına göndemeyi becerebilirsem gönderirim.
Siz bu topikte bütün yazılanları okudum demişsiniz.
Yaşar Nuriye Karşı bu sitede korkunç bir tepki ve negatif bir bakış var . Yazdığınız o cümle den bunu sizin de farkettiğinizi anlıyorum.
Benim için bilim Adamının kim olduğu değil ortaya koyduğu bilgi önemlidir.
Yaşar Nuri ''Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’nin, ‘İlahi Hikmette Kadın’ adlı eserine bakılmasını öneririz''. Diye ikinci bir kitap önermiş.Çok yardımcı olacağını düşünüyorum.
Sorunuza gelince;
Önceden belirtiğim gibi; Emevi Yapımı fıkıh, kadının örtünmesi kunusunda iki ayrı icmadan söz eder.
1-Köle ve cariye kadınların avretlerine (örtünmesi gereken yerlerine) Baş ve göğüslerin dahil bulunmadığı.
2-Hür (cariye olmayan) kadınların el ve yüz dışındaki tüm vucut bölgelerinin avret olduğu sonuç olarak da örtülmesi gerektiği istenmiş.
İşte bu noktada yukarıda belirtiğim icmalar doğru ise hür kadınların belirtilen şekilde örtünmeleri DİN EMRİ OLMAKTAN ÇIKAR.Bu bir sosyal konum göstericisi yani ÖRF olur.
Aksi söylendiğinde . Allah KADINLAR İÇİN İKİ TÜRLÜ DİN GÖNDERDİÐİNİ SÖYLEMEKLE eş anlamlı olur.
Bunları belirttikten sonra senin soruna gelirsek.
İMAM MALİKİ (ölm.179/795) Bu çelişkiye dikkat çekmiş ve başı örtmeyi bir örf olarak algılamış hatta başı örtmenin namazda bile bir din emri olmadığına vurgu yapmıştır.
Kur'anın örtünme emri ,abdest organlarını,bu aradan da başı içermemektedir.(Baş abdest uzvudur)
Yüz ve baş; kadın ve erkekde eşitliğin gösterge bölgeleridir.Ve iki cinste de açık havaya maruz bölgelerdir.
Bunun için de iki cinste de abdestin ortak orgnları arasındadır.
Eskiden toplumun hürler kısmaına mensup olanlar serbest sözcüğüyle tanıtılırdı. Serbest ,Farsçadaki ''ser''(baş)kelimesiyle ''best''(bağlanmış)
kelimelerinin birleşmesidir ki ser-best( hür) başı-bağlı manasında kullanılıyordu.
Başı açık olanlar işçiler köleler cariyelerdi.Başı-bağlı olanlar soylu, seçkin, zengin tabaka idi.
İşte Fıkhın, kadınları hürler ve cariyeler diye ayırmasının dayandığı mantık budur.
Dincilerin Baş örtüsü Özgürlüğün simgesi dir söyleminin dayandığı nokta burasıdır.
Nur 31 ayetinde ki emir kipi başa ilişkin değil doğrudan doğruya göğüse ilişkin emirdir.(Çok geniş bir konu olduğundan istersen daha sonra yazabilirim.)
Ahzab 59 Örtünmeyle ilgisi yoktur. Cilbap giyilmesi güvenlik ve tanınmak belirtisidir
Tuvalet ihtiyaci, geceleyin ıssız yere veya çöle gidilerek giderilirdi. Ahlaksız kimseler bu kadınları izlerler musallat olurlardı. Karanlıkda kimin kim olduğu belli olmadığı, tanınamadığı için Peygamber hanımları'na da sataşma oluyordu Peygamberimize bu anlatılınca 59. Ayet indi. Peygamber hanımları ve hür kadınlar örtülü olanlardır onlara zarar gelmesin diye belirginlik bir işaret manasında cilbap giydirilmiştir. Bundan böyle Ahlaksız adamlar köle kadınlara sataşırlar ardlarına düşerlerdi.
Şimdi herşeyi bir yana bırakırsak
Türbancılar, bu örtünme tarzının Kuran’ın tartışılmaz buyruğu olduğunu ileri sürüyorlar. Ama Azháb Sûresi’nin 59. ayeti; Nûr Sûresi’nin 30, 31 ve 60. áyetleri dışında Kuran’da bir başka hüküm yoktur ve türban şaklabanlığı Kutsal Kitap’da yer almamaktadır. Ne olacak şimdi!!??
Şimdi şu hezeyanlara bir bakarmısın
Bir kadına Türbanını çıkar demek donunu çıkar demekten farksızmış ( Cüneyt Zapsu)'ya göre Burada Kimler oluyor şimdi bu donsuz zevat
Türban bizim NAMUSSUMUZdur. (Bülent Arınç AKP Bakanı)
karım ve kızın türbanı inançlı oldukları için takıyorlar RTE ()
Türbanı dinimizin gereği giyiyoruz (birçok kandırılmış ya da ikna edilmiş kızlarımız, hanımlarımız)
Abdullah Gül: “Türbana bin parti feda olsun” (Yeni Şafak Gazetesi 14.6.1998)
TESETTÜR KADININ İFFETİNİ KORUR. (birçok kandırılmış ya da ikna edilmiş kızlarımız, hanımlarımız) Ben bu söyleme ancak şunu söylerim Be hey.. senin kişiliğin alkın iraden yok mu ?Ki birşeylere sığınmaya çalışıyorsun. Kazara Başını açsan önlenemz bir arzuyla erkeklere saldıracak.
1960 gençliğini nerede demişsin !!Boşuna arama onları şimdi hepsi halkın gözü önünde göz göre göre göz, göz deliklere tıkılmışlar Hukuksuzluk içinde hukuk mücadelesi vermeye çalışıyorlar.
Yeni nesil ise ILIMLI İSLAMA (BOP) Teslim olmuş üzerlerine ölü toprağı serpilmiş örtki ölem diye avazı çıkığı kadar bağırıyor.
#66
Gönderim zamanı 07.09.2009 - 20:35
“İçimizden nice kimse İslam ahlakının ilkelerini ayaklar altına almış ve sonra da bizi dinsizlerin, İslam düşmanlarının mahvettiğini sanıyor. Bu ne büyük gaflet ve şaşkınlıktır.”
“İslam dini, onun kitabı Kuran, peygamber, her devirde yaşamış saygın Müslümanlar bizi Mevla’ya götüren yolları göstermişler.
Mevla yoluna gitmeyenler ters yollarda yürüyenler ise belalarını bulurlar. Bu da bize açıkça bildirilmiştir.
İsteyen Mevlasını arasın, isteyen de belasını.”
“Caminin önündeyim. Ezan başlıyor. Minarede 10 hoparlör var. Sonuna kadar açmışlar. Müezzinin sesi hiç müsait değil, ne usul biliyor, ne erkân. Sadece avaz avaz bağırıyor.
Zamanımızda minareye çıkmak da yok. Bu zat ezan okumuyor, ezan bağırıyor. Hoparlörleri sonuna kadar açtığı, sesi müsait olmadığı için ezan okurken ezana eza veriyor.
Bu anlattığım manzara dolayısıyla, Diyanet’ten, müftülükten, cami imamından, cami derneğinden, okumuş, nüfuzlu, yüksek tabaka Müslümanlardan şikâyetçiyim.
Diyanet’in küçük bir devlet kadar bütçesi var. 30 Ağustos haftalarında Kemalist hutbeler okutuyor ama doğru dürüst güzel ezanlar okutamıyor.
Diyanet mensuplarının; müftülerin, imamların, müezzinlerin hepsinin lojmanları var. Mesken işlerini halletmişler ama ezan meselesini halledemiyorlar.
Bu işin kuralı şudur: Hoparlör ne kadar açılması gerekiyorsa o kadar açılmalıdır. Sesi bet olanlar, doğru dürüst ezan okuyamayanlar hoparlörle okumamalı, nağme yapmaya yeltenmemelidir.
Diyanet bu konuda üniversitelerdeki akustik uzmanlarıyla işbirliği yapmalıdır.”
* * *
“Dini imanı para, mal-zenginlik olan sözde Müslüman bir toplum kesinlikle iflah olmaz.
Üçüncü köprü yapılacak ya, İzmit Körfezi’ne köprü-yol yapılacak ya, işte rantçılar harekete geçtiler.
Binbir dalavere, alavere, hile ile yolların güzergâhını öğrendiler, oradaki araziyi ucuza kapattılar ve şimdi rant yemeye hazırlanıyorlar.
Sadece üçüncü köprü, İzmir Körfezi köprüsü değil irili ufaklı yüz binlerce konuda rant yeniyor.
İstanbul’da on binden fazla inşaat ve yapılaşmaya kapalı arazi ve arsaya şaibeli izinler çıktı.
Rant, rant, rant. Bu rantlar haramdır. Elde edilen gelirler devletin, halkın, ülkenin hakkıdır.
Bunları haram ve gayrimeşru şekilde elde edenlere lanet olsun. Bu rantlar devletin bütçesine girse, Türkiye iç ve dış borçlarını beş senede öder bitirir.
Rant yiyen kâfirlere, materyalistlere, ateistlere, ahireti inkâr edenlere fazla bir şey demiyorum. Lakin hem Müslüman geçinip hem de haram, necis, kara, kirli servetler edinenlere karşı öfkem çok büyüktür.
Cenabı Hak belalarını versin. Kirli ve kara servetleri onlara ateş olsun. Rahat ve huzur içinde yiyemesinler. Dünyada ve ahirette işleri yaman olacak. Rezillik onlara, rüsvalık onlara.
- Saçmalama, hezeyanlarına son ver, bak ne güzel yiyoruz haram paraları, çatur çutur, çıtır çıtır... Oh keka, gel keyfim gel!...
- Ya öyle mi!... A ne oldum delisi, sen ne olacağını düşünüyor musun?”
*****************************************************
Milliyet'ten Tufan Türenç,Milli Gazete'den M.Şevket Eygi'nin çeşitli makalelerinden bir derleme yapıp köşesine taşımış.Ben de sizlerle paylaşmak istedim.
Din ile aldatmayı,Allah ile aldatmayı görebilmek için,karşı görüşte,partide,ideolojide olmaya gerek yok.Yeter ki,akıl süzgecimizi kullanalım.Bu süzgecin içinden ne var ne yok geçiyorsa,üstte hiç bir şey kalmıyorsa boşuna kullanmayalım bu akılı.
#67
Gönderim zamanı 07.09.2009 - 22:34
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Kaynak kitap isimlerini bana ulaştırırsanız Nur 31 ve diğer ayetlerin teknik ve teorik açılımını daha iyi öğrenme imkanım olacaktır. Yardımcı olursanız bir kat daha memnun olurum. Şimdiden çok teşekkür ederim
Merak ettiğim ve neden diye sorup cevabını alamadığım küçük bir sorum daha olacak.
Kölelerin ve cariyelerin başlarını örtmelerine niçin izin verilmezdi?
selam ve sevgilerimle
#68
Gönderim zamanı 08.09.2009 - 11:32
Toplum içindeki insanların Sosyal statüsünün ne olduğunu belirlemek için Köleler ve cariyelerin başlarını ÖRTMELERİNE KESİNLİKLE izin verilmezdi.
Tek sebep TANINMAK.
Sosyal statü belirlemesinde başı-bağlı yani ser-best (hür) olanların başlıkları, örtüleri ve bunlara bağlanan, takılan aksesuarlar da Kişilerin zenginliği,toplum içindeki yeri, saygınlığını belirlemek açısından birbirini tanımayan insanlar arasında da bir fikir oluşmasını sağlardı.
Kitap isimleri ilgili olarak kişisel adresine gönderdim.
Sağlıcakla kal
#69
Gönderim zamanı 08.09.2009 - 11:42
Toplum içindeki insanların Sosyal statüsünün ne olduğunu belirlemek için Köleler ve cariyelerin başlarını ÖRTMELERİNE KESİNLİKLE izin verilmezdi.
Tek sebep TANINMAK.
Komik. Kaynak belirtin.
...
#70
Gönderim zamanı 08.09.2009 - 12:52
Milliyet'ten Tufan Türenç,Milli Gazete'den M.Şevket Eygi'nin çeşitli makalelerinden bir derleme yapıp köşesine taşımış.Ben de sizlerle paylaşmak istedim.
Din ile aldatmayı,Allah ile aldatmayı görebilmek için,karşı görüşte,partide,ideolojide olmaya gerek yok.Yeter ki,akıl süzgecimizi kullanalım.Bu süzgecin içinden ne var ne yok geçiyorsa,üstte hiç bir şey kalmıyorsa boşuna kullanmayalım bu akılı.
Değerli ebarah.
Bunlar çok güzel sözler. Düzgün insanların kuracağı nasihat kabul edeceği cümleler.
Mehmet Şefket Eygi'nin söylediklerine Katılmamanın imkanı varmı? Yok. da!! Şimdi bunlar tesbit mi oluyor. Bende ona GÜNAYDIN derim
Şu tesbitlerini en sade vatandaş bile GÖRÜYOR AMA DİLLENDİREMİYOR . Çünkü Hurafe dinine teslim olmuş ZIR CAHİL Türk milleti ILIIMLI İSLAMIN ruhani büyüsüne kapılmış sesini çıkarmıyor susup oturuyor.
İyi güzel de bu arkadaşın bu kadar yıl dan sonra mı yapılan soygunlardan, hırsızlıklardan, haksızlıklardan, ahlaksızlıklardan haberi yokmuş da şimdi mi duymuş vaya aklı başına gelmiş?
Bak hükümet ikinci dönemini icra ediyor Halk 6,5 Milyon Oy artırmış %47'nin OY RÜŞVET OY' Denilen Ahlaksız oyları havalarda uçuşuyorken bu ABD CENGAVERİ KULUÇKAYA MI Yatmış
BİZ sade vatandaşlar olarak HEPİMİZ bu tesbitleri ortya koyuyor kendimizi paralıyorduk ama TIN yoktu.Şimdi bu AMERİKAN SİLAHŞÖRÜ vatandaş'a. Ne olmuşda böyle laflar etmeye başlamış! AKP'ye Saldırmaya başlamış!
Aklının başına Gelmesi için biraz zaman mı geçmesi gerekiyormuş?
Jeton'u geç mi düşüyormuş, Kafasına saksımı düşmüş, veya Kafasını bir yeremi vurmuş. Bir kazamı geçirmiş NE OLMUŞ DA BÖYLE OLMUŞ?
iLAHİYATÇI OLMADIÐI HALDE 1950 Yıllarında Din konusunda oteriteymiş gibi bir zamanlar FETFALAR veren Bu AMERİKAN HAYRANI zat' Yeni yeni mi bazı şeyleri görmeye başlamş!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!????????????????????
Bir zamanlar AMERİKA AMERİKA DİYE YANIP TUTUŞAN 6. FİLONUN Karaya çıkmasını engellemek isteyen gençlerin üzerin Dolduruşa getirdiği DİNCİ,MİLLİYETÇİ,MUHAFAZAKAR gençleri kışkırtan insanların Ölümüne neden olan O şahıs bu sahıs değilmi?
Geçen YIL Yaşar Nuri ile ağız dalaşına girmişlerdi. Yazının hemen girişinde ki Yaşar Nurinin bu şahısla ilgili sözleriN DEN Bu AMERİKAN SİLAHŞÖRÜNÜN KİMLRDEN ZILGITI YEDİÐİ İÇİN AKP'YE SALDIRDIÐININ İP UÇLARINI GÖRÜYORUM.
Yazının 1 BÖLÜMÜ
Sen!
Dişleri dökülmüş, gözlerinin nuru uçmuş, fesat ve gıybet yaratığı hurafe soytarısı!
Sen; bir zamanlar ‘Yeşil Kuşak İslamı' adındaki ABD yapımı sömürü dinine ve emperyalizme uşaklık ediyordun, şimdilerde ise itibar göremediğin bir cemaate öfken yüzünden ABD ve dinler arası diyalog düşmanı kesildin.
Ona buna ‘din baronu' diye saldırıyorsun.
Uzun zamandan beri sakladığın paslı dişlerini yeniden çıkararak, ‘ikiyüzlü varakpâre'de iki kez de bana saldırmışsın.
Neymiş efendim!
Ben, Hürriyet Com.tr'deki ‘Korsan İslamlar' başlıklı yazımda “İslam Kur'an'dadır, gerçek İslam'ı Kur'an'da bulursunuz; Batılıların icat ettikleri Ilımlı İslam'da, BOP İslamı'nda değil” demişim.
Allah şehadetini kabul etsin!
Evet, aynen öyle diyorum. Bununla kastettiğim, Kur'an'ın onaylamayacağı bütün ‘sözde İslamlar'ı dışlamaktır.
Sen buna katılmıyorsun, denetim hakkını Kur'an'a vermeyi kabul etmiyorsun.
Allah, beni benim bu imanımla, seni de senin o imanınla haşretsin! Kimin âhiretinin berbat olduğunu o zaman görürsün.
Benim ‘Kur'an'daki İslam' adlı kitabımı, söz ve söylemimi sünneti dışlamak olarak anlamak tam bir ahmaklık, bunu halka bu şekilde propaganda etmekse tam bir namussuzluktur.
Kur'an, “Peygamber'e uyun!” demiyor mu? Defalarca diyor. O halde, Kur'an'daki İslam, Peygamber'e uymayı otomatik olarak içermektedir.
Haysiyetsiz yobaz! Bir adam, hem Kur'ancı hem de Kur'an'ın tebliğcisi olan Hz. Peygamber'i dışlayıcı nasıl olur? Senin ruhun, idrakin, vicdanın, insanlığın, insafın yok mu?
Senin hiç değilse hayvanlığın da mı yok?
Benim ‘Kur'an'daki İslam' demem, İslam'ı anlatırken bu tarzı seçmem, tevhit dininde din adına son sözü söyleyen kaynağın da tek olması gerektiğine vurgu yapmak içindir. Elbette ki İslam'ın din kaynağı denince sadece Kur'an'ın anlaşılmadığını biz de biliriz. O bir teknik, ilmî meseledir. Benim söylediğim ise İslam'ın temel ilkesi olan tevhit (birlik) umdesine vurgu yapmaktır.
Aynı vurgu, benim ifadelerimin aynısıyla, yüzlerce muvahhit bilgin tarafından asırlardır yapılıyor. Bu vurgu, benden daha ısrarlı ve keskin ifadelerle Gazalî gibi bir bilgin tarafından bile eseri el-Müstasfa'da yapılmıştır.
Sen bunları bilir misin? Bilebilme şansın var mı?
Ben, ‘Kur'an'daki İslam' derken ilk miyim, tek miyim? Hayır! Benden önce yüzlercesi var. Ben gökten inmedim, yerden bitmedim. İslam mirasının eserlerini, ulemasını izleyerek bu noktalara geldim.
Hayatımda bir gayrımüslim okulun önünden bile geçmedim. Baba ocağında, aynı zamanda hocam olan babamdan ana dilimden önce Kur'an dilini, Türk alfabesinden önce Kur'an alfabesini öğrendim. Türkiye'de ve Batı mekteplerinde 30 yıl Arap Dili ve Edebiyatı, Kur'an ilimleri okuttum.
Bütün bunlardan sonra, her şeyi bir kenara koyup da senin gibi hurafeci, örtülü şirk hamallarından din mi öğreneceğim?
Dinde son sözü söyleyecek kaynak vurgusu başkadır, dinin kaynakları vurgusu başkadır. Sen bunların farkını anlayacak ilme, irfana, deneyime, en önemlisi iyi niyete sahip misin?
Bütün kaynakların son denetleyicisinin, son hüküm merciinin Kur'an olduğunu, olması gerektiğini inkâr edebilir misin? Edersen, İslam adı altında İslam düşmanı oryantalistlerin ekmeğine yağ sürmüş olmaz mısın?
Benim anlatmak istediğim işte bu.
Ama senin gibi kara cahil bir hurafe soytarısı bu incelikleri ya hiç anlamıyor yahut da anladığı halde iblisane bir siyasetle anlamazlıktan geliyor. Kalem elinde, aklına geleni yazıyorsun. Sömürdüğün tek şey, bu konuları gereğince bilmeyen halkın duygularıdır.
Buna tenezzül edecek kadar düşük bir adamsın sen. Tıpkı bütün hurafeci, echel yandaşların gibi…
Bir defa şunu bil:
Ben, Kur'an'ı, en büyük hocam olan babamın önünde üç yaşında öğrendim, 9 yaşımda ezberledim. Onbeş yaşıma geldiğimde, yine o babanın verdiği eğitimle, İslam din kaynaklarının ana kitaplarını özgün dillerinden okuyabiliyordum. Sonraki yıllarım ve hizmetlerim, milletimizce bilinmektedir.
Senin gibi kıskançlık marazına yakalanmış nankörler itiraf etmese de, kırk yılı aşkın zamanım, şükürler olsun, İslam'a, insana, ilme, irfana hizmetle geçti. Binlerce öğrencim ülkenin dört bir yanında hizmet vermektedir. Her biri ‘best seller' olmuş altmış küsur kitabın altında imzam var.
Ve hâlâ sürüp giden hizmetlerimin heyecanı ve şükrü içindeyim.
ELLİ YILDIR SEN NE YAPTIN, SÖYLE!
Aşağı yukarı aynı yaşlardayız. Bu süre içinde sen ne yaptın, söyler misin?
Daha bir eleştiri yazısını, muhatabının adını açıkça zikrederek yazacak mertliğe ulaşamamışsın. Kancık bir eda ile kıvırıp duruyorsun.
Ama yazamazsın! Hayatında bir gün olsun maskesiz dolaşmadın; mertçe, yiğitçe konuşmadın.
İslam tarihi, İslam fıkhı ile ilgili eleştiriler yaptığım için, beni, ‘ulemaya kafa tutmak'la itham ediyorsun.
Senin Müslümanlığın bu mu!
Eleştirisiz ilim, irfan, tekâmül olur mu? Eleştiri yapmayacaksak yıllarımızı bilgi edinmek için neden harcadık?
Kur'an bize, kendisinden başka eleştirilmez kitap, Hz. Peygamber'den başka eleştirilmez kişi olmadığını öğretmedi mi? Bunun aksini düşünmek şirk alâmeti değil midir?
Sen Şintoist misin? Ecdada, ulemaya mı tapıyorsun sen?
Ben Kur'an müminiyim. Ulemayı hem başımın üstünde tutacak kadar sever, sayarım; hem eleştiririm. Ulema bundan asla rahatsız olmaz. Sen kimsin de ulema adına ahkâm kesiyorsun!
Senin gibi kara yürekli eblehlerin, ‘tekfir' edecek kadar saldırdıkları İmamı Âzam'ın, sahabîleri bile eleştirdiğini bilmez misin? Nitekim İmamı Âzam, bu tavrı yüzünden senin gibi echel yobazların ağır hücumlarına uğramıştır. Sen bunları belki de bilirsin ama hesabına, saplantılarına ters düştüğü için saklarsın. (devamı yarın)
Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 08.09.2009 - 13:03
#71
Gönderim zamanı 08.09.2009 - 18:25
Takiyyecilerin ağababası Erbakan'nın,yollar ayrıldığında,yoldaşlarına(!) söyledikleri,bir tür itiraf olsa gerek.
Soygun çetesinden ayrılan,Abdüllatif Şener'in ağzından dökülenler,malum yollarda beraber yürüyenlerde nasıl bir duyguya sebep oluyordur acaba?
Aynı şekilde,kendisi ve aile bireyinin de soygunun,hırsızlığın,haramın batağındayken bile akım diyebilecek kadar pişkin Unakıtan,bunların içinden ayrılınca, "kriz başbakana uğramadı" diyebilecek rant yoksununa dönüşebiliyordu.
Hep beraber çaılnca,çırpınca,yiyince; İyi,güzel,yerinde,reva,makbul,sevap,dine uygun,ahlağa uygun; Bu rant musluğunun vanaları kendilerine kapatılınca,kötü,çirkin,hiç uygun geğil,günah,ahlaksızlık,din dışı oluveriyor bir anda.
Bu bukelemunlaşmalar,bu türler için gayet normal,hatta kendilerine sorsanız gayet insanımsı davranışlar olarak nitelendirilir.Çünkü herdaim,değişim,dönüşüm,soyuşum yiyişim içindedirler.
Bu mesaj ebarah tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 08.09.2009 - 18:28
#72
Gönderim zamanı 09.09.2009 - 08:03
Mesajınız için teşekür ederim. Piyasada son baskıları bitiğinden kitapçılarda bulamadım. Aramamı tavsiye ettiler.
Mehmet Şevket Eyginin Bahsttiğiniz ABDnin 6. filio olaylarıyla ilgili bağlantısını anlayamadım. Biraz açarsanız çok memnun olurum.
Selamve sevgilerimle.
#73
Gönderim zamanı 09.09.2009 - 09:25
Senin söyleminle kendi safları içindeyken ne halt yiyorlarsa yesinler . Birileri bir omuz vurup da içlerinden diğerlerini saf dışı bıraktığında.
Biribirlerine senden benden daha fazla kinleniyor diş gösteriyorlar. Ondan sonrada Eygi gibileri de başlıyorlar sağa sola saldırmaya.
Çünkü bunların gerçek-dinle imanla alakaları yok. Dinleri; suyun öbür tarafındki haçlı kurmayların icat ettiği Ilımlı İslam,imanlarıda para. olunca böyle oluyor.
#74
Gönderim zamanı 09.09.2009 - 12:50
O günlerede hiç olmazsa aklı başında bir kısım gençlik vardı ve tavrını dünyanın önünde ABD'ye gösterdi. Ne yazık ki Bir kısm gençlık ve cahil halk ise ABD''ye şirinlik yapıp göz süzüp işve yaparak koynuna girmeye çalışıyordu.
1964–1965 Yıllarında ara ara olduğu gibi yine Kıbrıs bunalımı patlak vermişti. Bu durumda Türkiye Kıbrıs’a müdahele etmeye kararlıydı .. Ancak bu müdahale ABD başkanı Johnson’ın İnönü’ye gönderdiği mektupla “Türkiye’nin müdahelesi halinde 6. Filo’nun bunu engelleyeceği bildiriliyordu.
ABD Akdeniz’de görev yapan aynı 6. Filo’yu 10 Şubat 1969 günü İstanbul’a gönderiyordu. Zamanın yüksek öğrenim gençliği ise 6. Filo erlerini karaya çıkartmamaya ve bu Filo’yu Türkiye’den kovmaya and içmişti. 6. Filo’nun İstanbul’a demirlediği 10 Şubat günü İslamcıların “mücahit” yazarı ve örgütleyicisi Mehmet Şevket Eygi’nin gazetesi “Bugün” haberi şöyle veriyordu:
“Amerikan 6. Filo’sunun Türkiye’de bulunması Türkiye’nin zararına değildir” Diyebiliyordu.
O günün devrimci ,demokrat gençleri İSE Hem Kıbrıs konusunda ABD’nin Tavrını protesto etmek hem de Türkiye 6.Filonun genel evi değildir diye Amerikan Askerlerinin Karaya çıkmasını engeleme istiyorlardı.
Sloganları ise gayet saf ve samimiydi
Türkiye6.Filo’nungenelevi değildir
ABD;istemedik,istemiyoruz,istemeyeceğiz,
Halide edip, bayrağını yıllar sonra taşıyoruz!
Ayrıca gösteri sırasında halka bildiri dağıtmışlardı. Bildirilerin bir cümlesi şöyle
“Birinci Kurtuluş Savaşı’nda Türk erkeği ile omuz omuza çarpışan Türk kadını, bugün yine görevinin bilincindendir..
Her aklı başında sade Türk vatandaşının Kafasından geçmesi gereken olağan düşünceler değilmidir bunlar.
Türk gençliği bu tutumu sergilerken Mehmet Şevket Eygi Türk gençliğini komünist olmakla itham ettiği gibi dini hassasiyeti yüksek ancak bilinçsiz Müslümanları dolduruşa getirmeye devam ediyordu.
Nihayet 6. Filo gelmişti.
15 Şubat’ta ki Bugün gazetesinde deniyor ki.
6. Filo Karadan askeri kuvvetler ve polis, denizden de donanmaya ait hücumbotlarımızın muhafazası altında Dolmabahçe ve Beşiktaş açıklarına demirledi. Mehmet Şevket Eygi’nin İslamcı Bugün gazetesi haberi şöyle duyurdu “6.Filo geldi ve demirledi. Solcular karşılarında orduyu görünce sinip oturdular.”diyordu.
Gelgelelim bu sinme çok kısa sürdü. öğrenciler “Bağımsız Türkiye” diye bağırarak yürümüştü. O gün polisin müdahelesi ile 15 öğrenci yaralanmış ve 20 öğrenci gözaltına alınmıştı.
Amerikan 6.Filosu erleri aylardır denizlerde kadınsız dolaşıyorlardı. İstanbul’a gelmiş karaya çıkıp genelevlere uğramak için can atıyorlardı. Karşılarına Türk Gençliği dikilmiş, sizi karaya çıkartmayız, defolun evlerinize, Yankee Go Home! diye bağırıyorlardı. Eygi’nin İslamcı gazetesi Bugün; Türk Öğrencilerin bu direnişini 13 Şubat’ta bakın nasıl haber yapıyordu:
“Kızılcıklar dün de tehdit ve tecavüze devam ettiler”. Ş u manaya bakarmısınız tecavüze devam ettiler diyor.
Ne yapmışlar ABD Askerlerinin karaya çıkmasına engel oluyorlarmış
Bu sıralarda Eygi aldığı bir hapis cezası ile soluğu hacda almıştı. Yazılarına oradan da devam ediyordu. Amerikan askerinin Türk topraklarına inişine engel olmaya çalışan gençliğin yaptığı hareketi tehdit ve tecavüz olarak niteleyen Eygi Arabistan’dan cihad çağrıları da yapmaya başlamıştı. 14 Şubat’ta ilgili gazetede çıkan yazısında “16 Şubat Pazar günü, gün doğmadan Bayezıt camiinde toplanınız! Kafirler bizim cemaatimizi görünce hapı yutar zaten” diyordu. Bahsettiği “kafirler “ ise o gün Taksim meydanı’nda 6. Filo’ya karşı toplanacak olan Türk Gençliği idi. Eygi’ye göre Amerikan askerleri değil, Türk gençliği kafir idi!
Eyginin gazetesi ‘Bugün’ Bombalamaya devam ediyordu.
“Kızılları boğmanın vakti geldi.Kızıl emperyalizmin para ile tutulmuş uşaklarını en ufak kıpırdanışta gebertmek için and içildi”
Görüldüğü gibi Eygi’nin Bugün gazetesine göre 6. Filo’nun İstanbul’a inmesine engel olmak isteyen Türk çocuklarını gebertmek üzere and içilmişti. İslamcılığı “Amerikan Pezevenkliği” düzeyine düşüren Bugün Gazetesi dindar Türk insanını Amerikan askeri haline getirmeye çalışıyordu ve Amerikan uşaklığını utanmazca ibadet düzeyine yükseltiyordu.
Mehmet Şevket Eygi; Arabistan’da 9 Şubat’ta yazdığı ve 16 Şubat’ta Bugün gazetesi’nde yayınlanan yazısı ile Müslümanları cihada davet ediyordu.
“Komünizmin küfrüne karşı derhal silahlan. Deccal’ın **********leri olan kızıl veledler bütün Müslümanları karşılarında bulmalıdırlar( Eygi; Atatürkçü gençliğe hem komünistlikle hem de deccalın **********liği ile küfrediyor. Deccal kim ola? “ Size göre kimi kasdediyor.) bir şeyler olursa silahlar patlar patlamaz vazifeye koşmaya çalışacağız. İnşallah kızıl kafirlerin, deccal uşağı dinsizlerin tepelerine birer birer intihar uçağı gibi ineceğiz”
Ve sonunda olan olmuş, 16 Şubat 1969 günü, İslamcı Eygi’nin çağrısıyla toplanıp silahlanarak Türk Gençlerinin üzerine çullanan bilinçsiz Müslümanlar, 2 kişiyi öldürmüş, iki yüzden çok kişiyi ağır bir biçimde yaralamıştır. İşte Türk tarihine Kanlı Pazar olarak geçen olay budur. Olaydan bir gün sonra; Bugün gazetesi haberi şöyle veriyordu:
“Kızıllara unutulmaz bir ders veren halk, polisi ve askeri omuzlarında taşıdı’’
O gün, o halk bu gün, bu Halk Amerikanın Kucağında tekbir getire getire kendinden geçmiş bir vaziyette ABD Başkanlarının bulunduğu iblisin yuvası beyaz saraya secde ediyorlar..
1950’li Yıllarda Şule Yükselle Anadoluyu Şehir şehir dolaşıp kadınlara BOP başlığını (Türban) Takan; TBMM'de Merve Kavakçıyla En derin darbeyi vuran Mehmet Şevket Eygi için bu gün ki manzara başardığının delilidir
Devletin zirvesine bakarmısınız!!! Sıra sıra BOP Ürünleri.
Mehmet Şevket Eygi gibilerle de işi bittiğine göre ABD kazandı. Deccalin Çocukları kaybetti demektir.
Bundan sonrası teferruat artık.
Müslümanları camilerde toplayıp Amerikan 6. Filo’suna karşı direniş yapan Türk gençlerine saldırttıktan sonra Eygi’nin bankadaki hesabına 350 000 Dolar yatırılmıştı:
“Cidde>Hollanda Bankası Konte No: 86473/4936–8.3.1969-München Commerzbank *gun>”Journalist”Mehmet Şevket Eygi: 350 000 USD”
Özakıncı’nındeyimiileişte6.Filoİslamcıları.
#75
Gönderim zamanı 11.09.2009 - 00:13
#76
Gönderim zamanı 11.09.2009 - 09:26
Cevap doğru da! Bunu ben söylemiyorum.
Mehmet Şevket Eygi denilen Hurafeci söylüyor.
Halbuki bilmiyorki bu cahil hurafeci; Haçlılar da Peygamber efendimize Deccal diyorlar.
Neden diyorlar? İşlerine gelmiyor.
Çünkü ikiside Antiemperyalist.
Hz Muhammed Mustafa da, Mustafa Kemal Atatürk de Antiemperyalis.
Yüzyıllar boyu Kur'an ne söylüyor diye, Müslümanlar bilmeden doğup, yaşayıp, ölmüşler.
Hurafelerden sıyırmak için Hz Muhammedin getirdiği Kur'anı Elmalılı Hamdi Yazıra İlk Tefsir Ettiren de Mustafa Kemal Atatürk oluştur.(Kendi ödeneğinden birktirdiği parayla)
Bütün güçleriyle Atatürk mirasına bu sebeple saldırıyorlar. Peygamberimizin getirdiği dinin adını değiştirip Ilımlı İslam Yapıyorlar
Haçlılar var güçleriyle bu sebeplerden ikisine birden Saldırıyorlar.
Ilımlı İslam da başardılar. Bu Tamam .
Şimdi Son Kale Türk ordusu kaldı. Güncel olaylara bak göreceksin, şimdi onu zorluyorlar. TSK'ın beli Kırıldığı anda Mustafa Kemal Mirası da bitmiş olacak.
Hurafeci Mehmet Şevket Eygi ve Prof. Yaşar Nurinin Kavgasının sebebi işte buralardan kaynaklanarak bu günlere geliyor.
#77
Gönderim zamanı 11.09.2009 - 12:02
Ün peşinde koşan bir adamın benim için söylediklerinin hiçbir önemi yoktur.
İlmi konuşmaz cebine giren para ölçüsünde konuşur böylesi medya da çok (Zekerriya Beyaz da içinde) hoca diye saygı gösterirler birde.
Medyanın soytarıları işte...
SULAK TOPRAKLARDA ÜMİTLER YEŞERİR
KANIN DÖKÜLDÜÐÜ TOPRAKLARDA İNSANLIK ÖLÜR
YAŞANMAZ BİR DÜNYA İÇİN TÜM VAHŞİLİÐİNİ GÖSTEREN İSRAİL'İ KINIYOR VE LANETLİYORUM
KAHROLSUN İSRAİL!!
#78
Gönderim zamanı 11.09.2009 - 12:42
O yüzden Arap yalakalarının ve ümmet çapulcularının peşinden gitmek lazım.
#79
Gönderim zamanı 11.09.2009 - 13:38
Bak; Ben Mehmet şevket Eyginin yaptıklarını tektek ortaya koyarak tanıttım. İşte soytarı arıyorsan eli kanlı hurfe dincisi orada duryor.
Yaşar Nuriyi;Mırıldanır gibi , birşeylerle suçlamaya çalışmışsın. Sonrada ardına bakmadan kaçmışsın. Adam sanki memleketi dolandırmış. İhaleler açıp üstüne yatmış. Haçlılarla bir olup onlarla koyun koyuna ihanete mi yatmış
Ne diyorsan açık söyle de biz de ona göre diyeceğimizi diyelim.
Bu dediklerin hangi suç kapsamına giriyor. Ne diyorsun?Ne anlatmak istiyorsan? açık söyle.?
Bu, Vur kaç en nefret ettiğim tavırdır.
Mehmet Şevket Eygi Hakkında birsürü şey yazdım Bu şarlatan dan bahsetmediğine göre onu onaylıyorsun demektir.
Yaşar Nuri Öztürk; Bu Hurafe soytarısına 5 ayrı mektup yazmıştı. İlk birincsini yazmış gerisini bırakmıştım, ozaman hurafe soytarısına mektuplara devem.
#80
Gönderim zamanı 11.09.2009 - 13:58
Hurafe soytarısı, echel adam!
‘Kur'an İslamı' dediğim, ‘Kur'andaki İslam' diye kitap yazdığım için beni suçluyor, hurafeci kodamanlara jurnalliyorsun.
Peki, Kur'ansız İslam mı demeliydim? Kur'an'ı bir kenara koyarak Müslüman olalım mı diyecektim?
Senin ruh dedelerin emperyalist papazlarla Evangelist Ilımlı İslamcılar da senin gibi konuşuyorlar.
Sen beni, onlar adına mı eleştiriyorsun? Sen Kur'an'dan niçin böylesine rahatsızsın?
Nüfus kâğıdına göre, sen, Hanefî mezhebindensin. Ben de Hanefî mezhebindenim. Dahası, her zaman söylediğim gibi, benim İslam meselesinde rehberim, önderim olanların başında İmamı Âzam gelir. Fikir ve iman hayatımda hep o büyük önderi örnek aldım. Müslümana yakışır bir tavır ve şuurla…
Ama senin gibi putlaştırmadım. Ben gerekirse böylesine önder bilip baş tacı ettiğim İmamı Âzam'ı bile eleştiririm. Aksini söylersem Müslüman olamam; İmamı Âzam'ı da öfkelendiririm. Çünkü o, en yetkin öğrencilerine bile, “Beni ve sözlerimi dokunulmaz kılmayın, beni eleştirin” diyordu.
Sen nasıl bir Hanefisin ki, mezhep imamına ihanet içindesin?!
Şimdi, söyle bakalım, İmamı Âzam, devrinin sadece dinci yobazları tarafından değil en ünlü uleması tarafından bile ağır biçimde eleştirilmedi mi? Bu eleştirenler içinde İbn Ebî Leyla (ölm. 148/765), Süfyan es-Servî (ölm. 161/777), Ebul-Hüzey el-Allâf (ölm. 235/849), Nevbahtî (ölm. 311/ 924 ), İmam Ebul Hasan el-Eş'arî (ölm. 324/935), İbn Hibbân (ölm. 354/965), Hatîb el-Bağdadî (ölm. 463/1070), Şeyh Müfîd (ölm. 413/1022) gibi bübyük isimler vardır. Hatta Kütübi Sitte'nin en muteberinin müellifi olan Buharî (ölm. 256/869) vardır. Ne yazık ki, bu bilginlerin bazıları, kıskançlık yüzünden veya saltanata yaranmak için İmamı Âzam'ı zındıklık, sapıklıkla itham etmişlerdir. Hatta bazıları onu, haşa, ‘kâfir' ilan etmiştir.
İmamı Âzam, hem de en yakın meslektaşları olan ‘ulema' (örneğin, ünlü İbn Ebî Leyla) tarafından itham edilerek hedef gösterilmiş ve yönetimin başındakilerle kurulan işbirlikleriyle ezilmiştir.
Dinciliğin en ağır zulmüne uğrayıp sonra da dinciler tarafından putlaştırılan aydınların en tipik örneklerinden biri İmamı Âzam'dır.
İslam dünyasının en büyük mezhebinin kurucusu olan, bugünkü Türkiye'de de ‘dokunulmaz, tartışılmaz' kabul edilen İmamı Âzam (ölm. 150/767), yaşadığı günlerde, ‘dindışılık', ‘dini tahrip etmek', ‘peygamberin sözlerine ve sünnetine kafa tutmak', ‘Mürcie, Cehmiyye gibi sapık mezheplere mensup olmak'la suçlanmış, sonunda da ‘kâfir' ilan edilmiştir.
İmamı Âzam'a yapılan zulmün ibret verici yanlarından biri de şudur: İmamı Âzam'ın, kendisinden 150 yıl sonra yaşamış meslektaşlarından biri, hadisçi İbn Hibbân (ölm.354/965), ‘Kitabu'l-Mecrûhîn adlı eserinde, İmamı Âzam'ı ‘itikadı bozuk' yani ‘kâfir' ilan ederken, iddialarını, İmamı Âzam hakkında görülen bazı rüyalara dayandırmaktadır.
Sebeplerin başında, İmamı Âzam'ın şu düşünceleri gelmektedir:
1. Zorba Emevî ve Abbasî yönetimlerine karşı çıkması ve bu yönetimlere karşı gerekirse kılıç kullanılmasını önermesi,
2. İslam'da akılcı akımın öncüsü olması,
Akılcılığı öne çıkarmak, her devirde saltanat dincileri tarafından ‘en büyük günah' olarak görülmüştür.
3. Hz. Muhammed dışında eleştirilmez kişi, Kur'an dışında eleştirilmez kitap kabul etmemesi,
4. Hadis diye nakledilen sözlerin Kur'an'a aykırı olanlarına Peygamberimizin sözü olarak itibar etmemesi.
İbn Haldûn'un da belirttiği gibi, İmamı Âzam'a göre, tartışmasız biçimde ve her kelimesiyle Hz. Peygamber'in sözü olan hadislerin (mütevâtır hadislerin) sayısı onyedi tanedir. Ötekilerin tümü az veya çok, şu veya bu yönden tartışmaya açıktır.
Bazı insanları ve bazı kitapları ‘dokunulmaz' ilan eden, Peygamberimize mal edilerek nakledilen her sözü ‘hadis' diye dayatan dincilik zihniyeti İmamı Âzam'ı, işte bu düşünceleri yüzünden, biraz da kıskançlıkların itişiyle, din dışı ilan etmiştir.
Şimdi biz, birileri böyle yapmıştır diye o büyük dahi bilgini dışlayacak mıyız?
Gerçek şu ki, tarihin âdil rüzgârı, senin gibi müfterileri, tıpkı kurumuş tezek gibi savurup götürür ama fikir çilesi çeken büyk ruhlar sonsuza kadar yaşamaya devam eder.
Sen hiç tarih okumadın mı, okudunsa bu gerçekleri görmedin mi?
Bu gerçekleri bu halkın öğrenmesi kaçınılmazdır.
Bilindiği gibi, bir fıkıh dehası olan İmamı Âzam, hayatının son günlerinde zindanlara atıldı, orada da zehirletilip öldürüldü.
İmamı Âzam'a bunları yapan zihniyet damarının senin gibi uzantıları şimdi ne yapıyorlar? İmamı Âzam'ın bugünkü benzerlerini dışlamak için, İmamı Âzam'ı putlaştırıp kullanıyorlar.
Dinciliğin şerir zihniyeti işte böyle işlemekte, İslam'ın ve Müslümanların başına işte böyle bela olmaktadır. Onun alâmeti farikası şudur: Yeni düşünce öncülerine saldırmak için eskiden sövdüğü insanları putlaştırıp kullanmak.
Bu ibret ve dehşet verici olgunun ayrıntıları, Kur'an'daki İslam adlı eserimizde çeşitli vesilelerle verilmiştir.
Yarınki yazımızda o ayrıntılardan bazılarını vereceğiz. (devamı yarın)
1 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli