Bu mesaj Sultanım tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 11.09.2009 - 16:46
Türban'ı İslamın Neresine Koyuyorsunuz?
#81
Gönderim zamanı 11.09.2009 - 16:43
SULAK TOPRAKLARDA ÜMİTLER YEŞERİR
KANIN DÖKÜLDÜÐÜ TOPRAKLARDA İNSANLIK ÖLÜR
YAŞANMAZ BİR DÜNYA İÇİN TÜM VAHŞİLİÐİNİ GÖSTEREN İSRAİL'İ KINIYOR VE LANETLİYORUM
KAHROLSUN İSRAİL!!
#82
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 09:49
Kardeş Allah ile aldatmak kitabını yazan adam karısını ne ile aldatmış bir sorarmısın kendisine?
Yazık! Aynı Magazinleşmiş zihniyet.
Ben bu siteye ilk girdiğimde birisi yine aynı ahlaksızlığı yapmıştı. Sen hükmünü vermişsin bile. Senin için namus, sadece bacak arasındadır gerisi önemli değil.
Dikkatle Bak etrfına.
Ayrıca kişinin hatası sadece kendisine zarar veriyorsa kimseyi de ilgilendirmez. Kaldı ki mahkeme de devam ediyor.Yoksa!! sana da mı birşeyler yaptı!!Sen de birşeyler biliyorsan git tanıklık et. edemiyorsan Sus Otur.
Soruyorum sana Ne yapmış? Vatandaşı mi dolandırmış, paralarının üstüne mi yatmış,Vatanını milletini mi satmış, İhaleye fesat mı karıştırmış, Ne yapmış?
Eğer birşey yapmışsa da kendisi ile karısı arasın da olan birşey seni ne ilgilendirir.
Adam bir sürü fikir üertmiş, bilgi ortaya koymuş, sen onları eleştir. Bu kişinin beğenmediğin fikirleri olabilir. düşüncelerini söyle biz de öğrenmiş oluruz.
Ben o yazımda Mehmet Şevket Eygi ile ilgili belgelere dayalı olarak bir çok şey yazdım. Tek kelime bahsetmemişsin.
Önceki yazımda senin için şöyle bir yorumda bulunmuştum; ''Mehmet Şevket Eygiyi eleştirmediğine göre, benim anladığım kadarıyla bu kişi nin EYLEM VE FİKİRLERİNİ Destekliyorsun demektir''. Gibi birşeyler demiştim.
Tık yok. Neden?
#83
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 09:56
Kara vicdanlı cehalet timsali adam!
Beni, ‘Ehlisünnet inancını örselemek'le itham ediyorsun.
Aynı itham, İmamı Âzam'a yöneltilmiştir. Onu bir yandan; Küleynî (ölm. 329/940), Şeyh Müfîd (ölm. 413/1022) ve Ebu Hâtim er-Râzî (ölm. 277/890) gibi Şiî imamlar, Ebu Hüzeyl el-Allâf (ölm. 235/849) gibi Mutezile imamları suçlarken, bir yandan da Ehlisünnet çevresinin bazı imamları suçlamışlardır. Hatta bazıları tekfir etmiştir.
Sen ve senin gibiler, bugün bana, İmamı Âzam'a yapılanların aynısını yapıyorsunuz.
Bu nasıl bir kaderdir anlamış değilim. Anlamış değilim ama böyle bir kaderi bana layık gördüğü için de Cenabı Hakk'a şükürler ediyorum. Kubbede böyle bir ses bırakmaktan daha onurlu ne olabilir!
İşin bir başka yönü de şudur:
Ben, ne Şiîyim ne Alevî. Mezheben Ehlisünnet'tenim. Ama ben Ehlisünnetin ilim erbabındanım. Mezhebimin mensubu ulemayı gerekirse eleştiririm. Bunu İslam'a aykırı mı buluyorsun? Eğer böyle düşünüyorsan, sen Müslüman değil, ecdatperest bir müşrik olursun.
Ehlisünnet bilginlerinin İmamı Âzam'a yönelik eleştirilerinin ortak noktası, büyük imamın, ‘Ehlisünnet dışı' gösterilmesi, sapık bir mezhep saydıkları Mürcie'nin bir ajanı olarak görülmesidir. Sana, senin gibilerin de rahatlıkla anlayacağı bir kaynak göstereyim de, git oku: Diyanet Vakfı'nın yayınladığı ‘İslam Ansiklopedisi'nin Ebu Hanife maddesini oku. Bu söylediklerimin tümünü, hatta daha fazlasını orada göreceksin.
Bu gün gelinen nokta ise İmamı Âzam'ın, Ehlisünnet inancının en önemli önderlerinden biri olduğu merkezindedir. Buna itirazın var mı?
Elbette ki yok. Ama bugün sen, İmamı Âzam'a yapılan ithamların aynısını bana yapıyorsun. Yarın bunların hesabını Allah'a ve tarihe nasıl vereceksin?
Sen, İslam tarihinin geride kalan asırlarının bu gibi iftira, bühtan ve hezeyanlarla dolu olduğunu, bugün Müslümanların bunları ıstırap ve acıyla hatırladıklarını bilmiyor musun?
Olup bitenlerden habersizsin. Kendi beynine yerleştirdiğin saplantı putunun buyruğuyla iş yapıyorsun. Söylediklerinin ilimle, ulema haysiyetiyle, İslamî vicdanla bağdaşır yanı yok. Sadece sövüp sayıyorsun.
Zihniyet dedelerin Engizisyon papazları gibi sadece aforoza gidiyorsun. Haysiyetli, iyi niyetli eleştirin varsa söyle dinleyeyim. Gerekirse sana teşekkür bile edecek haysiyetim var.
Ben ilim aşıkıyım, İslam'a hizmet gibi bir niyet taşıyorum. Elbette benim de hatalarım, sürçmelerim olur. Söylersin, dinlerim; oradan alınacak bir uyarı varsa alır, gerekeni yaparım.
Ömrümün neredeyse elli yılı bu zihniyetle, bu disiplin içinde geçti. Ben, hatamı düzeltmekten sadece onur duyarım. İlimde, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” olmaz. İslam'da hiç olmaz. Bu ancak putperestlikte olur.
Senin iddian İslam, ama yaptığın putperestliktir, ilimsizliktir, adam olmamaktır.
Tekrar İmamı Âzam'a dönelim:
İmam Âzam Ebu Hanife şu ölümsüz tespiti yapıyor:
“Kur'an'ın onaylamayacağı bir hadis rivayet eden kişiye yaptığım ret; Peygamberimize yapılmış bir ret ve O'nu tekzip değildir. O, ancak bâtıl bir haberi Peygamber'e isnat edene yapılmış bir reddir. İtham, Peygamberimize için değil, onu yalancı için söz konusudur. Hz. Peygamber'in söylediği her şeyin başımızın ve gözümüzün üstünde yeri vardır.” (Muvaffak el-Mekkî; Menâkıbu Ebî Hanife, 87-88)
İslam düşünürlerinin önde gelenlerinden biri olan İbn Abdi'l-Berr (ölm. 463/1070) ‘el-İntika' adlı eserinde, İmamı Âzam'la ilgili, gerçekten ibret verici tespitler kaydetmektedir. (bk. s. 136)
İmamı Âzam, en büyük sahabenin nakilleri de olsa, Kur'an'a ve mütevâtır sünnete uymayan hadisleri kabul etmiyordu.
İmamı Âzam, yukarıda işaret edilen tutumu yüzünden hem de ömrünün son yıllarında, kendisine karşı olan saltanat dincileri tarafından 'kâfir' ilan edilmiştir. İbn Abdi'l Berr ve Hatîb el-Bağdadî onun ‘Müslüman olup olmadığında ihtilaf edildiği'ni, ‘küfründen dönmek üzere üç defa tövbeye çağırıldığı'nı, ama tövbe edip etmediğinin bilinmediğini iddia eden sözlere yer vermekteler. (bk. İntika', 146-149; Târîhu Bağdad,13/223-323)
Sen ve senin gibilerin bana yönelttikleri iftiranın tıpa tıp aynısıdır bu.
İmamı Âzam, Ehlisünnet'in dokunulmaz ilan ettiği Buharî (ölm. 256/869) tarafından da ağır bir biçimde eleştirilmekte ve güvenilmez adam ilan edilmektedir. (bk. Buharî; Kitabu'z-Zuafa, ilgili mad.; İbn Abdi'l Berr; el-İntika', anılan yer)
Aynı Buharî, et-Târîhu'l-Kebîr adlı eserinde, İmamı Âzam'ı, ‘İslam'a zarar veren sapık mezheplerden birinin mensubu' olarak nitelemektedir.
Dahası var:
Hadis alanında Şiîlerin Buharîsi sayılan Küleynî, ünlü eseri el-Kâfî'de İmamı Âzam'a lanet okuyor. Sebebi, İmamı Âzam'ın, Hz. Peygamber dışında eleştiri üstü insan kabul etmemesidir. (Küleynî, el-Kâfî, Usûl kısmı, 1/57-58)
Anlaşılan o ki, mesele, her türden dincilik saltanatının putlaştırdığı kişilere dokunup dokunmamak meselesidir. Putlaştırılan kişilere dokunursanız, zulüm ve hakaretten kurtulmanız söz konusu değildir.
Ünlü 6 hadis kitabından birinin sahibi olan Neseî (ölm. 303/915) de İmamı Âzam'ı hadiste ‘güvenilmez' ilan etmektedir. (bk. Neseî, Kitabu'z-Zuafa ve'l-Metrûkîn, ilgili md.)
İmamı Âzam'ın, hurafe dinciliği tarafından, kendi şeflerini savunmak için geliştirilen ve bir tür ‘gizli şirk' olan ‘tartışma üstü kişiler' anlayışını da çok ağır bir şekilde eleştirdiğini biliyoruz. Bu eleştirilen insanlar içinde, sahabî diye kutsallaştırılanlardan bazıları da vardır. Kur'an'daki İslam eserimizden birkaç satır alarak gösterelim:
“İmamı Âzam diyor ki, ‘Eğer müminlerin emiri Hz. Ali'nin izlediği tavır olmasaydı Muaviye, Amr b. As, Ebu Mûsa el-Eşa'rî gibi kebîre (büyük günah) sahiplerinin durumlarını bilemezdik.” (bk. Kadı Abdülcebbâr; Şerhu'l-Hamse, Kahire, 1965, s. 138)
“İmamı Âzam böylece, sahabî unvanı taşıyan birkaç ünlü kişiyi en büyük günahlardan bazılarını işlemekle itham ediyor. Yani onları ‘tartışılır kişi' ilan ediyor.” (Kur'an'daki İslam, 455)
Kur'an'ın, peygamberlere bile vermediği nitelikleri sahabeye veren, onları âdeta ilahlaştıran bir zihniyet, İmamı Âzam'ın Kur'ancı ve akılcı bu söylemlerine nasıl tahammül etsin!
Evet, ‘Müslümanların en büyük mezhep imamı' unvanına sahip olan İmamı Âzam'a bu isnat ve ithamlarla çok ağır zulümler yapıldı.
İmamı Âzam, örneklerden sadece biridir. Daha onlarcası, yüzlercesi var. Bizim Müslüman tarihimiz ne yazık ki, bu zulümlerle dolu bir tarihtir. Biz bu zulümleri, bağımsız bir çalışmayla halkımızın bilgisine sunacağız.
Bak, hurafe simsarı nasipsiz!
Dinciliğin, senin gibi, cehalet timsali teorisyenleri işin şurada anlattığım yanını saklayarak, o anda saldırdıkları kişiyi, örneğin, Atatürk'ü, İslam tarihinde ‘din dışı ilan edilen' ilk kişi göstermek gibi bir sahtekârlığa da başvurmaktadırlar. (devamı yarın)
#84
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 10:06
ayrıca yaşar nuri hocanın ağzı da çok bozukmuş: soytarı, namussuz, Haysiyetsiz yobaz, hayvan, kara cahil, kancık, ebleh, hurafe simsarı nasipsiz
#85
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 11:41
Sen sakin sakin yolda yürürken kimse sana müdahele etmez, takılmaz, küfür etmez ise sakin sakin dolaşır evine ulaşırsın.
Sen sakin sakin yolda yürürken birisi sana çelme takar laf atarsa ne yaparsın?
Olayların gelişimi bu şekilde.
Kaldıki 3. Bölümde Yaşar Nuri sana, bana, herkezin bilmesi için, bunun açıklamasını yapıyor. Bak orada ne demiş l Lütfen dikkatli okuyun.
Sen, İslam tarihinin geride kalan asırlarının bu gibi iftira, bühtan ve hezeyanlarla dolu olduğunu, bugün Müslümanların bunları ıstırap ve acıyla hatırladıklarını bilmiyor musun?
Olup bitenlerden habersizsin. Kendi beynine yerleştirdiğin saplantı putunun buyruğuyla iş yapıyorsun. Söylediklerinin ilimle, ulema haysiyetiyle, İslamî vicdanla bağdaşır yanı yok. Sadece sövüp sayıyorsun.
Zihniyet dedelerin Engizisyon papazları gibi sadece aforoza gidiyorsun. Haysiyetli, iyi niyetli eleştirin varsa söyle dinleyeyim. Gerekirse sana teşekkür bile edecek haysiyetim var.
Ben ilim aşıkıyım, İslam'a hizmet gibi bir niyet taşıyorum. Elbette benim de hatalarım, sürçmelerim olur. Söylersin, dinlerim; oradan alınacak bir uyarı varsa alır, gerekeni yaparım.
Ömrümün neredeyse elli yılı bu zihniyetle, bu disiplin içinde geçti. Ben, hatamı düzeltmekten sadece onur duyarım. İlimde, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” olmaz. İslam'da hiç olmaz. Bu ancak putperestlikte olur.
Senin iddian İslam, ama yaptığın putperestliktir, ilimsizliktir, adam olmamaktır.
Gördüğün gibi Yaşar Nuri Şunu demek istiyor. Gel karşıma otur da MEDENİ İNSANLAR GİBİ KONUŞUP TARTIŞALIM
Bak Yine aşağıda Yaşar Nuri Tartışmanın Başlangıçını kimin başlattığını nedenini açık ve net bir şekilde 1. Bölünün hemen başında belirtmiş zaten
Eygi nin sadece kendisine değil , Eskiden fikir birliği yaptığı ve itibar gördüğü cemaate şimdilerde ise dışlandığı için fikirleri ile tam tesr yönde tavır koyduğunu belirtiyor. Biz argoda böyle kişilere yanar döner deriz. Hiç de güvenmeyiz. Bu tavır riyakarlıktır. Bu PUTPERESLİKTİR.
Buyur oku.
Yazının 1 BÖLÜMÜ
Sen!
Dişleri dökülmüş, gözlerinin nuru uçmuş, fesat ve gıybet yaratığı hurafe soytarısı!
Sen; bir zamanlar ‘Yeşil Kuşak İslamı' adındaki ABD yapımı sömürü dinine ve emperyalizme uşaklık ediyordun, şimdilerde ise itibar göremediğin bir cemaate öfken yüzünden ABD ve dinler arası diyalog düşmanı kesildin.
Ona buna ‘din baronu' diye saldırıyorsun.
Uzun zamandan beri sakladığın paslı dişlerini yeniden çıkararak, ‘ikiyüzlü varakpâre'de iki kez de bana saldırmışsın.
Neymiş efendim!
Ben, Hürriyet Com.tr'deki ‘Korsan İslamlar' başlıklı yazımda “İslam Kur'an'dadır, gerçek İslam'ı Kur'an'da bulursunuz; Batılıların icat ettikleri Ilımlı İslam'da, BOP İslamı'nda değil” demişim.
Allah şehadetini kabul etsin!
Mehmet Şevki Eygnin cevabını ben değil ona KONDURMAYA KIYAMAYAN Arkadaşlarımız var, Onların getirmesi Daha şık olur. ETİK olarak da böyle OLMASI gerekir kanatindeyim.
Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 12.09.2009 - 12:09
#86
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 12:07
Bütün ülke olarak düşünce enerjimizi ülkenin %65 inin giyim şekline harcıyoruz ve olayı insan hakları meselesi haline dönüştürüyoruz.
Anaannenize, Babannenize, ninenize, teyzenize, ebenize, anlatın bakalım meclise, üniversiteye torunun mezuniyetine, torununun yemin törenine başörtü, yazma, örtme, türbanı ile giremeyeceğini ve başındakini çıkarmak zorunda olduğunu.
Cesaratiniz varsa sizinde bunu en ateşli destekleyici olduğunuzu söyleyin ? Ne diyecek size ?
Siyasilerin oyuncağı olmuşsunuz kardeşim, taraf olmuşsunuz. Sizi nasıl yönledirirlerse öyle düşünüyorsunuz, kendi önünüzü kendiniz göremez olmuşsunuz.
Ninemizin başörtüsünü ülkenin en önemli sorunu haline getirmişler, üstüne de binlerce argüman türetmişler siz de en ateşli savunucu olmuşsunuz.
Ülke kurtulacaksa eminim ki bütün nineler başını açar, torunum üzülmesin diye de açar da ya içindeki yerleşik kapanma arzusunu nasıl açtıracaksınız.
Vicdansızlık değil mi ? Ninemizin başörtüsünü siyasete alet etmek, terbiyesizlik değil mi ?, Ayıp değil mi ?
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#87
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 14:28
Başını açmak isteyenlerin engelenmesi insan hakları açısınadan doğru değildir.
#88
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 14:49
Daha neyi tartışıyorsunuz veya tartışmaya açıyorsunuz öyleyse.
Dini, siyaseti bir kenara bırakıp olaya insani olarak bakarsan sorun kendiliğinden çözülüyor zaten.
Dinin neresinde olduğu, siyasetin neresinde olduğundan çok insanların temel hak ve hürriyetleri açısından nereye konulması gerektiğidir sorulması gereken.
ve bu açıdan da hiçbir sağlıklı beyin insanların kapanması ve açılmasında bir baskıyı desteklemez.
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#89
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 19:17
"Ya başörtünü çıkar ya okulu terk et" deselerdi ne yapardınız?
Hadi cevaplayın bakalım...
Ben çok düşündüm bu sorunun cevabını... Çocukluğumdan beri bunun hayalini kurmuşum, doktor olacağım, o beyaz önlüğü giyeceğim demişim... Ve kazanmışım tıp fakültesini... 5 seneyi de başarıyla okumuşum... Yani yüzmüşüm, yüzmüşüm kuyruğuna gelmişim... Çok az kalmış doktor olmama, o itibarlı ve çocukluğumdan beri istediğim mesleği yapmama. Amaaaaa... Birdenbire kafamdaki örtüyü çıkarmam gerektiğini söylüyorlar. Oysa baştan beri o benim kafamda. Okula hep onunla gidip gelmişim. Ve bu benim için dünyanın en zor şeyi. Ama bu hayati kararı vermem gerekiyor...
dEVAMI
Şimdi ben soruyorum,
bu muameleyi insanlığın, çağdaşlığın, ahlakın, vicdanın neresine koyuyorsunuz ?
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#90
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 20:19
#91
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 21:18
Güzel bir dini sohbetinin, tartışmanın içine ettin ya. Halal olsun sana . Yav burada bilimsel ilimsel bir tartışma yapılıyor ken, kimse siyaseti ağzına almaz ken şu yaptığına bak. Hiç kimse sen gelinceye kadar çıkıp ta siyaset yapmadı. Bilimsel ve teknik olarak bildiğin ne varsa söyle bilmiyorsan ayrı bir topik aç konunun siyasi yönünü tartışalım
Sizin işte bu tavılarınızrınız tartışma ortamını karartıyor, Cumhuriyetin ilk yıllarında kadınlar başı örtülü üniversiteye girilebiliyordu. Hiç kimsenin de birşey dediği yoktu.Sizin gibi biri başörtüsünü sisysetin içine çekti. Şimdi dinci partiler bu türban putunun pınarından kana kana içiyor. Hem yangını çıkartıyorsunuz sonrada karşısına geçip feryatı figan ediyorsunuz.
Aç yeni bir topik burayı kirletme.
#92
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 21:51
sana bir özür borçluyum ama, yanlış yerde bulunuyorum rahatsız ettik özür dileriz...
Bu mesaj Sultanım tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 12.09.2009 - 21:58
SULAK TOPRAKLARDA ÜMİTLER YEŞERİR
KANIN DÖKÜLDÜÐÜ TOPRAKLARDA İNSANLIK ÖLÜR
YAŞANMAZ BİR DÜNYA İÇİN TÜM VAHŞİLİÐİNİ GÖSTEREN İSRAİL'İ KINIYOR VE LANETLİYORUM
KAHROLSUN İSRAİL!!
#93
Gönderim zamanı 12.09.2009 - 22:08
Kendi görüşünü savunurken insanların kutsalları hakkında konuşurken daha dikkatli olmanızı şiddetle tavsiye ederim.
...
#94
Gönderim zamanı 13.09.2009 - 04:04
konu nerde açılmış hiç dikkatini çektimi ?
Bilimsel tartışılması istenilen konu Din & Ahlâk bölümü altında açılırdı ama görüyorsun ki siyaset başlığı altında açılmış.
Benim de siyaset başlığında açılmış konuya siyasi cevap vermem çok doğal değil mi ki ilk mesajı bir daha okursan konunun siyasi olarak analiz edildiğini görürsün.
Konuyu baştan beri takip ediyorum merak etme.
Ben bu mesaj dışında konsept dışı birşey yazmadım.
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#95
Gönderim zamanı 13.09.2009 - 09:20
tarkan bey : tartışmanız beni ilgilendirmiyor, sadece türbana ya da buna istinaden örtünmeyle ilgili olduğundan örtünmeye ''put'' diyemezsiniz.
Kendi görüşünü savunurken insanların kutsalları hakkında konuşurken daha dikkatli olmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Türban İslami bir giyisi değil ki kutsal osun. Kutsal ne demek bana açıklarmısın. Dışardan ithal edilmiş islam dışı bir giyisiyi Asıl sen kutsallaştırarak İslama küfür ediyorsun yani putlaştırıyorsun. Dışarda fırtınalar kopuyor, İnsanlar konuşuyor anlatıyor ama hala Türban İnsanların Kutsalı oluyorsa benim sana söyleyecek sözüm yok. Bildiğin yolda yürümek de serbessin ama benim düşüncelerimede tehditvari tavır koyamazsın. İslamı Hıristiyanların eline verdiniz mıncıklayıp duruyorlar.
Bak Özdemir ince tam da bu konuda çok güzel söylemiş. Şöyle diyor.
Pandora’nın kutusu artık açılmıştır, yalanlar birer birer ortaya çıkacak, putlar birer birer kırılacak ve kadınlarımız gerçekten özgürlüğe kavuşacaklardır. Anlamı yoruma izin vermeyecek kadar açık bir ayet konusunda iki Diyanet İşleri Başkanı anlaşamıyorsa, o zaman, AKP iktidarının uşağı Hacivat feylesofların iznine gerek kalmadan, bu konuda herkes söz söyleme hakkına sahip olur.”
Evet ben de bu hakkımı kullamıyorum. Türban İslam dışı İthal bir giyisidir. Haçlı Papazların Müslüman kadınlarımıza biçtiği bir başlık şeklidir. AB ve ABD Güdümlü Bir siyasi partinin de ünüformasıdır.
Aynı şekilde konuyu Bilimsel yaklaşımla yorumlayan Yaşar Nuri Öztürk ise şöyle demiş.
Halkımızın ‘sıkma baş’ diye tanıttığı bu ‘kapatma’, İslam ile değil, Talmut Museviliği ve Pavlus Hıristiyanlığı ile izah edilebilecek bir tavırdır. Bir rahibe kıyafetidir. İslam adına bir Hıristiyanlaşma eğilimidir.
İsa yaşadığı sürece ona hep kötülük eden, ölümünden sonra ise İsa’nın dinine girerek bu dini teslise oturtmayı başaran Yahudi asıllı Pavlus, kadının başkaları içinde konuşmasını bile yasaklıyordu. İslam dünyasına bulaştırdıkları rahibe usulü baş kapatmayı da kadının ev dışına çıkmasını da dinleştiren Pavlus’tur. Şöyle diyor:
“Kiliselerde kadınlar sükut etsinler; çünkü onlara söz söylemek için izin yoktur; ancak şeriatın da dediği gibi tabi olsunlar. Eğer bir şey öğrenmek isterlerse, evde kendi kocalarına sorsunlar.” (I. Korintoslular, 14/34-35)
Müslüman dünyanın kadına bakışı, özellikle siyasal İslamcıların türban anlayışı Pavlus paralelinde bir anlayıştır...
Bu sebeple Kutsal ile İthali birbirine karıştırmayacak kadar aklımız yerinde. Özgür bir ülkede yaşıyoruz herkezin kutsalı ile putu kendinedir. Her koyun kendi bacağından asılır.
#96
Gönderim zamanı 13.09.2009 - 10:05
Ben dahil olamak üzere halkımızın da bu konuda hiçbir bilgisi yok. Boş bırakılmış geniş bir alan ve bu alanda insanlar diledikleri gibi cirit atıyor,at koşturuyorlar. İnsanlarımız araştırmıyor, okumuyor, öğrenmiyor. Sevgili Uğur Mumcunun, nur içinde yatsın, Çok güzel bir sözü vardır. ''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz''diye. Müthiş bir tesbit. Gerçektende Biz bilgi sahibi olmadan Fikir sahibi oluyoruz.Tamamen katılıyorum Evet aynen öyle. Bende diyorum ki okyup araştıralım.Değişik fikirden ve düşünceden insanlarla konuşalım.
Sayın WaLe Bilgiden kokma bilgisizlikden kork.
Ben de şimdi okuyup araştırıyorum. Değişik kaynaklardan biligi sahibi olmaya çalışıyorum. Tam yüzmeyi öğrenip açıklara kulaç atacakken. Dur diyorsun. Yüzmayi öğrenmenize gerek yok size can yeleği veren birileri çıkar. günün birinde lazım olursa can yeleğin olmasa bile birilerinin paçasından tutar. hayatta kalırsın diyorsun. İşte bu birileri senin bu en zor anında alır kendi bildiği mecralara doğtu çeker götürür. Senin kıprdamaya hakkın yok. Çünkü kıpırdandığın anda batacağını biliyorsun ve biliyor. Doğru yanlış eğri doğru ne söylerse söylesin uymak zorundasın. Hele bir de at gözlüğünü üzerine takdımı tadından doyum olmaz. Sen işte at gözlükleri ile dolaşan bu insanları birbirini anlamaya anlaşmaya davet ediyorsun. Boş, bom boş, bir çaba.
#97
Gönderim zamanı 13.09.2009 - 10:18
Sonlarına yetiştim ama olsun salı günü aynı kanalda Yiğit Bulutun proğramıda daha geniş katılımcılarla izlerim.
#98
Gönderim zamanı 13.09.2009 - 14:43
Birşeyleri objektif olarak öğrenmeye bilgi sahibi olmaya çalışmak başka, zaten sahip olduğu görüşü destekleyecek argüman aramak başkadır.
Korkulara gelince ne bilgiden, ne bilgisizden korkarım. Tek bildiğim gerçek saygısızları sevmem. Kendi fikirleri ve yaşam şekilleri doğrultusunda başkalarının fikirlerine ve yaşam şekillerine saygılı olmayan insanları sevmem.
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#99
Gönderim zamanı 14.09.2009 - 09:58
E tamam işte bu yazdıklarına forumda hemen hemen herkez hem fikir.
Daha neyi tartışıyorsunuz veya tartışmaya açıyorsunuz öyleyse.
Sevgili WaLe
Benim düşünce ufkumla sizinki,öbürününki uyuşmadığı için, zaten tartışıyoruz.
Burada insan haklarına saygı ayrı, düşüncede fikirde, farklı düşünmek ayrı şeylerdir.
Bunu şöyle anlatayım.
Dünya bir zamanlar; Galilye sövmenin onur olduğu prim yaptığı onursuz günleri yaşadı.
O günlerde Galileye sövenler ve Dünya dönmüyor diyenler egemen güçler tarafından ödülendiriliyordu.
Dünyanın döndüğünü söyleyerek Galile'ye katılanlar ise işkence ve hapse maruz kalıyor, aileleri, yakınları takibe alınıyordu.
Yani dünyanın dönüyor olması (gerçek), onun dönmediğini söyleyen alçaklığı (çıkarcılık) etkisiz kılamıyordu.
"Bizim dinimizde engizisyon yok,engizisyon Hıristiyanlığın malıdır" ama senin bu tavrın engisisyonyon gibi.
Engizisyon Galiley'e Dünya Dönmüyor Demeye mecbur bıraktı.
Şimdi sen de diyorsunki ''boş verin tartışmayı Dünya DÖNMÜYOR deyin bitirin''!!
Bu gün Türkiyede her gün onlarca Galile "Dünya dönmüyor" demeye mecbur bırakılıyor.
Sevgili WaLe
Dünya dönüyor ve döndüğünüde insanlara anlatmamız gerekiyor.
Türk halkı yüzyıllardır kendi dinini bilmeden yaşamış. Atatürk Elmalılıya Kur'anı tefsir ettirinceye kadar Kur'an ne diyor
bilmden de ölmüşler.
O günlerde Kur'anın Türkçesinin okunması bile akıllara zarar bir durumdu.
Kur'an ancak mevlütlerde, cenazelerde, Mezarlıklarda okunabilen içinde mana taşımıyan bir kitap durumundaydı.
Atatürk;Kur'an Türkçeye çevrilemez deyen Kazım Karabekir Paşaya şu cevabı vermiş.
''Kuran Türkçeye çevrilemez demek manası yok demektir'' demiş. Şu cevaba bir bakarmısınız.
Engizisyon papazları kendilerini yırtsalar, bu gün minicik çocuklar bile dünyanın döndüğünü biliyor.
Şimdi ben de bu engizisyona rağmen insanlara Allahın ilk vahyi olan Akıllarını işletmelerini ve Demokrasi çerçevesi içinde
tartışılmasını tavsiye ediyorum.
Ne demek istediğimi anlatabildim umarım.
#100
Gönderim zamanı 14.09.2009 - 13:05
Konuyu objektif olarak hiç bir önyargada bulunmadan samimi bir şekilde tartışmak istiyorsan bunu siyasi başlığını altında değil Din&Ahlak başlığı altında siyasi yargılar doğuran "Türban" kavramını kullanmadan yapman gerekiyor du.
yani konuyu şu an sultanımın yaptığı gibi Din&Ahlak başlığında Tesettür veya Örtünme İslamın Neresinde ? başlığı altında
açmalıydın.
Birbirimizi kandırmayalım, hepimizin daha önceki yazılarından konu ile ilgili bakışımızı ve yaklaşımımızı az çok biliyoruz.
Ayrıca birşey daha var.
Sen zaten sahip olduğun bakış açın nedeniyle Yaşar Nuri Hoca nın fikirlerine dikkat çeker savunursun, diğeri de ayn ışekilde zaten sahip olduğu bakışaçı nedeniyle Mehmet Şevket Evgi nin fikirlerine dikkat çeker savunur.
Ortaya çıkan tartışma da kör dövüşündan başka birşey olmaz.
Birşeyleri samimi olarak tartışmak istiyorsanız önce önyargıları kırmaktan başlayın.
Benim konuya bakışaçım daha evrensel, yani insani açıdan bakıyorum ki zaten olayı dini açıdan ele alıcak ehliyete de sahip değilim.
Bu sebeple de ne için olursa olsun insanların kılık kıyafet seçimleri kendi iradelerinin bir sonucudur buda çok insani ve doğaldır..
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
22 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 22 ziyaretçi, 0 gizli