BURSA’da eşi otomobilin arka koltuğunda bir erkekle fuhuş yaparken, kendisi de ön koltukta oturan kocanın pişkinliği şaşırttı. Lise öğrencisi 19 yaşındaki T.Ç. ile otomobilin arka koltuğunda ilişkiye girerken yakalanan 28 yaşındaki Melek Ş.’nin eşi 37 yaşındaki Ayhan Ş., 5 yaşındaki otistik oğullarının tedavisi için eşine fuhuş yaptırdığını öne sürdü. Ayhan Ş., ilişki sırasında eşinin hastalık kapmaması için erkeklere prezervatif verdiğini de söyledi.
Merkez Osmangazi İlçesi Hürriyet Mahallesi’nde bulunan Ziraat piknik alanında önceki gün park halindeki bir otomobilden şüphelen polis ekipleri, yaptıkları kontrolde, arka koltukta Melek Ş. ile T.Ç.’nin ilişkiye girdiğini, ön koltukta ise kadının eşi Ayhan Ş.’nin oturduğunu gördü. Melek Ş. ile 10 yıldır evli olan ve ‘Fuhuşa aracılık’ yapmak suçundan kaydı bulunduğu anlaşılan Ayhan Ş.'nin öne sürdüğü gerekçe polisleri şaşırttı. Ayhan Ş., 4 çocuklarından otistik olan 5 yaşındaki Emre’nin tedavisi için eşine fuhuş yaptırdığını, eşinin cinsel ilişki sırasında hastalık kapmaması için de erkeklere prezervatifi kendisinin verdiğini söyledi. Ayhan Ş., “Eşim, lise öğrencisi T.Ç. ile de otistik çocuğumuz için okulda para toplaması amacıyla cinsel ilişkiye girdi” dedi.
Olayla ilgili soruşturmaya Bursa Cumhuriyet Savcılığı’nca başlandı. 3 şüpheli, işlemlerinin ardından adliyeye çıkartılacak.
http://w9.gazetevata.../261096/7/Yasam
bu böyle bir haber..
Sakın utanma Melek Ş. Senin yaşadıkların, hepimizin ayıbı... (18+)
(Ön not: Yazının başlığındaki (18+) uyarısı; yazı cinsellik içerdiği için değil, gençlerimiz toplumsal bir ayıbımızı öğrenip, bizden utanmasınlar diye
konulmuştur.)
***
Türban açılımı, kara çarşaf açılımı, Alevi açılımı, Kürt açılımı, demokrasi açılımı...
Hepsi palavra...
İşsizlikten, yoksulluktan, çaresizlikten, ekonomik krizden bunalan bazı vatandaşlarımız, “açılım”ların en dramatik olanını hayata geçirmek zorunda kaldı.
Açılmayı bırakın, “soyunma” dönemi başladı!
Ülkemizdeki yüz binlerce hayat kadınına şu son birkaç yılda yeni yüz binler eklendi.
Sadece “vesika” almak için kuyrukta bekleyenlerin sayısı 60 bine ulaştı.
REFERANS Gazetesi’nde bir süre önce yayınlanan habere göre, halen 120 hayat kadının çalıştığı İstanbul Zürafa Sokak’taki 18 eve çalışmak için başvuran hayat kadınlarının sayısı bile 6 bini geçti...
***
Kadın yoksul, kadın çaresiz, kadın işsiz...
Evinin nafakası kesilince... Bir de bıçak kemiğe dayanınca, tek seçenek kalıyor önünde:
Para karşılığı seks köleliği yapmak...
Ne evliliğin ne namusun ne de sadakatin önemi kalıyor o saatten sonra.
Hatta bazıları, “kocalarının izniyle ve onların nezaretinde” yapıyorlar bu işi!
Tıpkı dün Bursa’da bir otomobilin arka koltuğunda, 19 yaşındaki gençle fuhuş yaparken yakalanan 28 yaşındaki Melek Ş. gibi!
37 yaşındaki kocası Ayhan Ş. ön koltukta oturuyor ve karısı hastalık kapmasın diye erkeklere prezervatif veriyor...
Hiçbir erkeğin kendisine yediremeyeceği bu alçaklığın nedenini de, kendilerini yakalayan polislere şöyle açıklıyor:
“5 yaşındaki otistik oğlumuzun tedavisi için başka çaremiz kalmamıştı...”
***
Dini ve ahlâki değerlerin pohpohlandığı bir dönemde, fuhşun bu kadar yaygınlaşması, feleğin attığı tokattır!
Ne ilginçtir ki bu tokat, kızların üniversiteye baş örtüsüyle girmelerini savunan sözde demokratların umurlarında bile değil.
Diyelim ki kızlarımızın “devlet zoruyla” başlarını açmak zorunda kalması, yürek acıtıcı...
İyi de... Yüz binlerce kadınımızın “hayat zoruyla” soyunmasının, vücutlarını satmak zorunda kalmasının hiç mi önemi yok?
Gerçek bir “sosyal devlet”, vatandaşlarının ekonomik nedenle bu hale düşmesine seyirci kalır mı?
Kocaların, karılarını satacak kadar alçalmasına, onursuzlaşmasına neden olur mu?
***
Hani birileri, her fırsatta tabuları yıkmaktan söz ediyor ya...
Asıl tabu bu!
Ekonomisi çöken, işsizlik oranı artan her ülkede tırmanan bu insanlık ayıbı, ne kadar görmezden gelmeye çalışsak da en büyük “toplumsal tabu”muzdur...
Gelin konuşmaktan, yazmaktan, tartışmaktan çekinmeyelim.
Başlarını örtenlerin özgürlüğünü savunurken, ekonomik nedenlerle vücutlarını satmak zorunda kalanların, insan olmaktan kaynaklanan haklarını atlamayalım!
mustafa mutu-vatan.
bu da böyle bir yazı.