HÜZÜNDÜR YAKAMIZDA İYİ DURAN
Verdiğimiz her sözün ardındayız sevgili!
Her yeminin, her düşünü kurduğumuz ülkenin ardındayız.
Kanla mühürlenmiş yüreğimiz ve ancak sevgilinin gözleri açabilir yüreğimize vurulan kilidi.
Kilit ki yazgısı mecnunun, göz ki leyla amadır.
Saçımızdan dökülen her bir tel,
Sevgiliye uçurulan ak bir güvercinden başkası değildir aslında.
Karanlık sözler söylüyorsak ve ağzımızda yanık bir türkü dolaşıyorsak kenti köşe bucak,
Mutlu resimler çizemiyorsak dünya tuvalinde,
Yılkı atlar gibi dolaşıyorsak başıboş; sebebi malumdur.
Bil sevgili,
Bil ki savruk dolaşan her yılkının bir doru tarafı vardır.
Ve her yılkı sevgiliyi arayan mecnundan başkası değildir aslında.
Ve her kentin ve her karlı dağın ve her ovanın ve yüreğin her bir sızlayan,
Bir çöl tarafı vardır.
Ve her çöl mecnun için bir leyladır aslında.
Ağaç leyla, taş leyla, gün güneş leyla, gece en zifirisinden ve fırtına yüreğinde kopan mecnunun, serap değil leyladır.
Kansa akacak olan, kansa boşalacak olan damardan,
Leyladan başkası değildir aslında.
Lakin sen anlamazsın sevgili!
Ağlamayı unuttuğun gün, anlamayı unuttuğun gündü.
Sen ağlatmayı seçtin...
Karanlığın en koyusu güneşe muhtaç,
Meryem İsa'ya gebe,
Yusuf aydınlığa mahkumdu bilemedin.
Ve kent henüz ne mecnunun türküsünü söyledi,
Ne kentin Allaha açılan ellerinden bir sala yükselir sevgili!
Ve ne de mecnun için ağıt yakılır biline.
Haberin yok biliyorum.
Sen anlamasan da ben söyleyeyim sevgili;
Yüreğim yüreğindedir.
Bil ki yüreğinde hüzün,
Bil ki yüreğinde acı duyuyorsan arasıra,
Yüreğinde hüzünden başkasına yer yoksa kimbilir,
Bil ki hüzün yakamızda iyi durduğundandır...