Haydi ama çekingen olma, herkes sever kendini anlatmayı. Güzel şeylerden başla önce, başarılarından, hobilerinden, yeteneklerinden. Rahatlatır biraz seni. Çalışıyor musun? İş her zaman iyi bir başlangıçtır kim olduğunu anlatırken. Pek önemlidir görevin, milyonların el değiştirmesi iki dudağının arasındaysa, bir bakışın gece mesaiye kalacak adamı belirliyorsa, bu artık karakterinin de bir parçasıdır, seni sen yapar.
Evde hayvan mı besliyorsun? Göstersene, vardır cep telefonunda bir iki kare. Bu önceki de sevgilin olmalı, belki eşin? Kaç film seyrettin festivalde? En son hangi kitabı okudun? Klişelerle başlayalım, kendini anlatmak sidik yarışıyla başlar. Dur bira söyleyeyim sana, daha derin konulara geçeceğiz, gardını indirmek planındayım yavaş yavaş.
Peki sence aşk mı para mı? Seks mi yoksa? IQun mu yüksek, EQun mu? Özele gir biraz daha, kimin götüne bakıyorsun her yanından geçişinde? Gizli flörtün kim? Ölüm aklına gelir mi hiç, korkar mısın o zaman? En çok neden pişmansın? En çok kime kırgınsın? İyiyle kötü bir arada içimizde, yargılama yok bizde, söyle, bile bile kötülük yaptın mı hiç? Hatırladığın rüyan var mı, anlatsana, ya hayallerin? Gerçek anıların vardır elbet ama yapmış olmayı dilediğin bir şeyi yapmışsın gibi anlatmadığını söyleme bana. Dök içini rahatla, benden sır çıkmaz.
Bakma öyle yüzüme, gerçekten merak ediyorum. Yazarım ben, en aleladesinden. Kalemi her elime aldığımda sığ dünya görüşümü, korkularımı, utançlarımı anlatıyorum sana. Basılan her yazımı elime aldığımda ince bir pişmanlık hissediyorum sana bu kadar açıldığım için. Şimdi de durumu eşitlemeye çalışıyorum hazır elime fırsat geçmişken.
Bilinenin aksine ben senin için yazıyorum çünkü, kendim için değil. Ağır bir egom yok öyle, yazdıklarım hüküm değil. Güneş değilim, aydınlatmıyorum seni, yıldız da değilim sana çok uzak ve başka bir topluluğun üyesi. Bir gök cismi olacaksam, Ayım belki, dünyadan kopmuş ama alıp başını gidememiş bir parça toprak.
Yalnızlığımı azaltmak istiyorum, sadece bağırmak yetmiyor, birilerinin duyduğunu bilmek istiyorum. Anlaşılmak, beğenilmek değil derdim, tepki görmek. Ama sen o kadar sessizsin ki. Bencilce kendine saklıyorsun düşüncelerini ve yazdıkça daha yalnız hissetmeye itiyorsun beni.
Yalnızlık iyidir deme bana lütfen. Zaman zaman sen de kaçsan da diğer insanlardan, asla çok hızlı koşmazsın biliyorum. Birilerinin arayı kapatabileceğini bildiğin mesafeyi korursun. Arada bir dönüp arkana bakarsın peşinden gelen var mı diye. Göremezsen kimseyi, beklersin bir iki dakika, soluklanırsın. Ya hâlâ kimse yoksa?
Aramıza hoş geldin...
* Ziya Kamacı