Gönderim zamanı 26.10.2009 - 12:51
AKP; Demokrasi Trenin de!! varmak istediği istasyona hızla ilerliyor. bu arada terende işine gelmeyenleri de sağa sola fırlatıyor..Bu durum Varmak istediği istasyonun demokrasi olmadığını artık açık seçik ve net bize gösteriyor. Böyle giderse tren raydan çıkmak üzere.
Yaşar Hoca dinde Reform Tabirine hep şiddetle karşı çıkmıştır. O hep dinde İçtihat ve tecdit demiştir. İçtihat ve Tecdit Kapılarının Kara yürekli Yobaz Tarafından kapatılması İslamın bu günkü en büyük sancıları olarak nitelemişti. Hocanın Yıllardır söylediğine karşı çıkanlar şimdi Reform peşinde koşuyor. Hocanın aşağıda ki yazısı bunlara sitem olsa gerek.
Buyurun okuyun;
TECDİT (dinde yeniden yapılanma) tabiri, bizzat Peygamberimizin kullandığı bir tabirdir. Yüce Peygamber, bu tabiri kullanarak, ümmetinin aydınlarına bir görev yüklemiştir:
Dini, belirli zamanlarda Kur'an denetiminde yeniden yapılandırmak.
Dinci taifenin, özellikle Haçlılarla işbirliği yapanlarının asla gündeme getirmedikleri bu tecdit görevi, Muhammed İkbal'in deyimiyle, "Kur'an dininin ruhudur". Ne yazık ki, Emevi zihniyetinin asırlardır uzantısı olarak çalışan dincilik ve onun bugünkü Haçlı ile (ABD ve AB ile) işbirliği yapan tağutları (kodamanları) bu ruhu katletmek veya en azından bastırıp sindirmek istemektedirler. Sonra da sıkıştıkları yerde, hiç utanıp arlanmadan "İslam dünyasının reforma ihtiyacı var, reform yapılmalı" diye nağmeler döktürmektedirler.
Ne reformu behey namert işbirlikçi!
Peygamberimizin kullandığı kelimeyi kullanarak tecdit desene. Neden Haçlı efendilerinin dayattığı "reform" deyimini kullanıyorsun? Çünkü sen sadede gelmek istemiyorsun. Bütün amacın, sana imkân ve güç sağlayan Batılı odakları memnun etmek. Müslümanlar senin umurunda değil. Onları yıllarca soydun. Şimdi süper Haçlı güçlerin imkânlarından sebepleniyorsun. "Papaz-molla işbirliği tezgâhı" sana yeni yolları açıyor.
Sen, Muhammed ümmetinden misin, Luther mezhebinden mi? Biz, tecdit derken bizi "reformculuk"la suçlayan sen, şimdi ne oldu da Haçlı efendilerinin buyruğuyla ha bire reform diye tepiniyorsun?
Seni aşağılık, namert seni!
Mustafa Kemal Cumhuriyeti'nin aydınlık çocuklarına söverken tecdide bile karşısın ama Haçlı efendilerini memnun etmek için, Kur'an düşmanı Luther'in reform başlığını günde yüz kere kullanmakta bir sakınca görmüyorsun.
Sen, işte böylesine tutarsız bir sefilsin!
Tecdit adına el atılacak temel konu, dine getirilen eski yorumlarla bizatihi dini birbirinden ayırmak, yani eskinin her dediğini kutsal ilan etmekten kurtulmaktır.
Filan veya falan zamanda yaşayanların din adına ürettikleri fikirler, yaptıkları içtihatlar ve geliştirdikleri sistemler dinin kendisi değildir. "Bizatihi din", Allah'ın gönderdiği vahiylerdedir. Her devrin insanı, dini yakalamak için o vahiylere başvuracaktır. Vahiylere gitmek yerine vahiylerle ilgili yapılmış yorumlara teslim olmak, dini ve dindarı hayatın ve Kur'an'ın dışına itmiştir.
PROF. HÜSEYİN ATAY'IN ÖNEMLİ KİTABI
İslam dünyasının yaşayan ilahiyatçılarının en büyüklerinden biri olan Prof. Dr. Hüseyin Atay, bu noktada şu gerçeğin altını çiziyor:
"Mezhep imamlarının fikirleri, içtihatları, fetvaları zaman ve şartlara göre sürekli değişmiştir. Aynı mezhep imamının aynı konuda Bağdat'ta ayrı, Mısır'da ayrı fetvası vardır. İslam'ın hayat dini olması bu tavrın korunmasıyla mümkündür. Dün yapılan içtihatlar bizi bağlamadığı gibi, bugün yapılacak içtihatlar da yarınki nesilleri bağlamayacaktır. Gelecek nesiller, bizim mirasımızdan yararlanacaklar ama kendi problemlerini kendileri çözeceklerdir. Hayatın kanunu budur. İslam'daki icma, ortaya çıkan meselelere bilginlerin getirdikleri ortak çözümdür. Oysaki İslam dünyasında yüzyıllardır biriken yeni meselelere yeni çözümler üretilmemiştir."
Atay, yeni yapılanma ile vücut bulacak atmosferde mezhep dininin yerine "mezhepler üstü Kur'an dini"nin geçeceğini, parça parça edilmiş insanların Allah'ın önerdiği "Müslüman" kimliğinde kucaklaşacaklarını, İslam dünyasında yeni bir tevhit ve aydınlanma çağının başlayacağını söylüyor.
Atay Hoca, genişletilmiş yeni baskısı yapılan önemli kitabı "Kur'an'a Göre İman Esasları ve Kader Sorunu"nda, İslam'ın Kur'ansal ve Muhammedi çehresini yeniden ortaya koymakta, Muaviyeciliği Muhammedilik diye öne çıkaran zihniyetlerin açtığı yaraları mümin ve usta elleriyle ciddi bir tedaviden geçirmektedir.
Atay Hocam'ın tüm fikirlerine ve temennilerine bütün ruhumla katılıyor, kendisine saygılarımı iletiyorum...
Yaşar Nuri Öztürk
Bizatihi din ve yorumlanmış din
22.10.2009 16:59:37 -HABERTÜRK