Onu, “Apo’ya paşa unvanı verilsin, maaş bağlansın” dediğinde, ciddiye almadık... “Aklınca şaka yapıyor olmalı” deyip geçtik...
Ama çok ciddiymiş...
Çalıştığı dinci gazetedeki son yazısında “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın emir komuta zinciri içinde hazırlandığını iddia ederek, “Bize Nizam-ı Cedid Ordusu lazım” demiş...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurumsal yapısına son vermeyi önererek, onu “fesat ocağına dönüşen” Yeniçeri Ordusu’na benzetmiş...
Yani; tahrik çıtasını epeyce yukarılara çıkarmış:
“Kendi halkına ve ülkesine karşı entrikalar çeviren bir fesat ocağı ile karşı karşıyayız. Yeniçeri ordusunda bile kimsenin aklına gelmeyecek türden desiseler bunlar. (./..) Gerçek olduğu ortaya çıkan belge, devletin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı, bugüne kadar ortaya çıkartılmış en ciddi tehdidin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinden geldiğini gösteriyor. Bu tehdidin ortadan kalkması için cuntacıların ordudan ayıklanması yetmez. (./..) Ülkemizin güvenliğini, Türkiye’nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu ’kurumsal yapı’ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım.”
***
Bu haddini bilmezin adı, Mümtazer Türköne...
12 Eylül öncesinin hızlı aşırı sağcılarından!
Eli silah tutan militan takımının, o günlerdeki akıl hocası...
1990’lı yıllarda ise “kim iktidardaysa ona hizmet etmeye” soyundu ve bir dönem Tansu Çiller’in danışmanlığını yaptı.
İşin ilginci; bu “uçuk profesör” , Gazi Üniversitesi’nde hocalık yapıyor! Genç beyinleri kim bilir neyle dolduruyor.
Elbette; AKP’nin önde gelenlerine “danışmanlık” yapmaktan da geri durmuyor.
Bu partiye o kadar yakın ki, eşi AKP Milletvekili!
***
Türköne bir süredir “senaryo yazarlığı”na merak sardı.
Önce “Hatırla Sevgili” adlı televizyon dizisinin “senarist” kadrosunda yer aldı, şu günlerde de 12 Eylül 1980’den 2002’ye, yani AKP’nin iktidara geldiği günlere kadar geçen dönemin anlatıldığı “Bu Kalp Seni Unutur mu”nun senaryo ekibinde çalışıyor.
Solculuktan dönmüş liboşlarla, kafa kafaya verip, para basıyor!
Arkadaş “senaryo” yazma işini o kadar benimsemiş ki; “uydurup uydurup ipe diziyor!”
Malzeme bulmakta sıkıntı çektiğini sanmıyorum ama; birkaç “saçma” öneri de benden... Hem de ücretsiz:
“Cumhurbaşkanlığı babadan oğula geçsin...”
“Kazasker, nişancı, defterdar ve vezir gibi unvanlar yeniden verilsin; Divan-ı Hümayun kurulsun.”
“Mümtazer baş ulema olsun!”
***
Böyle bir adamı yakınlarında bulunduranlar ve ona “Hoca” diyenler, acaba hiç sıkılmıyorlar mı?
*****
YÜZDE 3!
SONAR’ın yaptığı son seçim araştırmasına göre bugün bir seçim olsa AKP oyların yüzde 31,68’ini, CHP yüzde 28,21’ini, MHP yüzde 19,59’unu alacakmış.
Yani iktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasındaki fark, yüzde 3’e kadar gerilemiş...
Darbe iddialarının gündemin ilk sırasına oturmasında acaba bu tablonun etkisi var mı?
*****
GÜNÜN SORUSU
Bazı sonradan görmüş zenginlerin, doğum günü pastasından dansöz çıkardıklarını biliyorduk da... Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında kesilen pastadan Atatürk’ün çıkarılacağı aklımıza bile gelmezdi...
Bu dâhiyane (!) fikrin sahibi acaba kim?
*****
DİNCİLERİN EMRİNDEKİ SÖZDE ‘SOL’ ÖRGÜTLER!
Dinci gazetelerden birinin manşeti dün aynen şöyleydi:
“Sivil toplum, ‘kirli plan’a karşı meydanlara iniyor.”
“Kirli plan” dedikleri, Genelkurmay’da yazıldığı iddia edilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı...”
Sivil toplum örgütleri, işte bu planı protesto etmek için Ankara’da ve İstanbul’da üç eylem düzenleyecekmiş.
Peki; o sivil toplum örgütleri hangileri: Dinci kesime yakınlıklarıyla bilinen Mazlum-Der, Hak-İş, Memur-Sen, Akabe Vakfı...
Ve solcu (!) kuruluşlar:
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Sosyalist İktidar Partisi, Özgürlük Hareketi ve EMEP!
***
Bu haberi okuyunca aklıma Molla Devrimi öncesindeki İran ve zavallı İranlı sosyalistler geldi...
Onlar da Şah’ı devirmek için dincilere az hizmet etmemişti...
Ama devrimden sonra giden, kendi kelleleri oldu!
Gazete Vatan