Derbi yine adına yakışır bir mücadeleye sahne oldu ve son anlara kadar galip tarafın kim olacağını kestiremedik. Maç sonlarına dengede girdiğinizde, sonlarda öyle bir an vardır ki yemeden iki üç basket atan taraf maçı kopartır. İşte o anlarda Rakocevic ve Nachbar işi bitiriverdi!
Dev maça, öncelikle Fenerbahçe Ülker penceresinden bakmak istiyorum! Efes Pilsen zaten beklediğimiz şeyleri yaptı. Harika yabancıları olmasına rağmen yerlilerin katkısı olmadan uzun vadeli başarının gelemeyeceğini biliyorlar. Bu yüzden "Maçı getiren isimler kimlerdir?" sorusuna "Önce Kaya, Ender ve Sinan sonra yabancılar" şeklinde yanıt veriyorum!
Aslında Fenerbahçe Ülker'in, bu maçı bu kadar kafa kafaya götürmesi bile beni şaşırttı!
Bunun nedeni güç farkı değil tabi! Kağıt üstünde, Efes ile Fenerbahçe Ülker bu ligin kalite olarak birbirine en yakın iki ekibi!
1- Ama Fenerbahçe Ülker'de bu sezon, saha dışı olaylar çok fazla gündemde!
2- Taraftar iki senedir basketbola küstü (Playoff'lar hariç. Ama Darüşşafaka bile o noktaya gelince daha fazla taraftar tarafından desteklenir. Önemli olan normal sezon!)
3- İkinci Solomon dönemi takıma yarardan çok zarar getirdi!
4- Ve daha önemlisi, görülen o ki, Fenerbahçe yönetimi, Bogdan Tanjevic, Turgay Demirel ve Oktay Mahmuti dörtlüsü arasında yaz aylarında "yaşandığı iddia edilen olayların" gerçeklik payı oldukça fazla gibi! Zaten Mahmuti de tribünde maçı izliyordu ve son anda elinden uçan Fenerbahçe Ülker antrenörlüğü fırsatı için içten içe isyan ettiğini düşünüyorum.
İlla 10 bin Fenerbahçeli mi gerekiyor bu takımı ayağa kaldırmak için?
Ama o 10 bin Fenerbahçeli de artık biliyor ki mesele kafalarda ve saha dışında, "alınan veya alınamayan" bazı kararlarda!
Solomon'u göndermek çok doğru bir karar ama NBA dönüşü onunla bu kadar yüklü bir kontrat yapmak ne kadar mantıklıydı?
Madem Lynn Greer gibi elit bir guard alacaktınız, aşağı yukarı aynı parayı Solomon'a niye verdiniz?
Daha da önemlisi, madem bu tarz hücumu seven oyuncular alacaktınız, savunmayı ön planda tutan, 'sistemci' Tanjevic niye hala takımın başında?
Eğer fark 20'lerde dolaşmadıysa bunun birinci sebebi, Greer'in hücumdaki direnci ama Tanjevic maç bitimi onun için 'Savunmada biraz daha aktif olmalıydı' diyerek 'Ne kadar atarsan at, hala benim istediğim seviyede değilsin' mesajı veriyor.
Bu yanlış bir söylem olmayabilir ama görülen o ki, ciddi bir alternatifi olsa belki de Greer'i kenara alacaktı 'savunma yapmadığı için'
Tanjevic'in prensipleri ile Fenerbahçe Ülker basketbol takımı son yıllarda hep çelişti! Ama bu sezon bu çelişki maalesef çok daha fazla ön plana çıkmış durumda!
Mirsad olayına gelelim... Onun yokluğunun nedeni için 'Sakatlıktan' diyen de var 'Geçen sezon final serisi esnasında Efes Pilsen ile anlaştığı için' diyen de...
Sebep ne olursa olsun, son birkaç yılda oldukça fazla maç kaçırmaya başlayan Mirsad'a sağlam bir alternatif şart! Yani şutu olan, bilekleri yumuşak bir dört numara!
Ne Semih ne de Oğuz o işi yapabilir. Saman alevi gibi parladıkları anlar oluyor elbet ama işin doğrusu, her ikisinin de beş numaraya daha yakın oldukları!
Bu arada uzunlardan konu açılmışken Ömer ve Semih'e sormak lazım! Serbest atış idmanları yapıyor musunuz? Evet ise ne kadar sıklıkla? Yapmıyorsanız sebebi nedir?
Bütün Avrupa artık öğrendi sizin serbest atış özürlü olduğunuzu ve Fenerbahçe Ülker hücumlarını bitirmenin en kolay yolunun sizleri faul çizgisine götürmekten geçtiğini...
Sizinle aynı kaderi paylaşan NBA'de bir oyuncu var. İsmi Dwight Howard!
Bu adamın, güçlü olmak adına kaldırdığı ağırlıkların haddi hesabı yok!
Bir oyuncu güçlendikçe, bileğinin yumuşaklığı da olumsuz etkilenir ama çalışırsa zamanla bu denge yeniden sağlanır. (Mirsad da NBA'e gitmeden önce harika bir şutör uzundu ama orada ağırlık çalışıp güçlenince bir süre bu yeteneğini önemli oranda yitirdi ama çalışıp yeniden eski şutör kimliğine kavuştu.)
Howard denen bu adam geçen sezon % 59.4 serbest atış yüzdesiyle oynamış.
Topu eline aldığında onu durdurmak neredeyse imkansız ama faul çizgisine yolladığınızda görev tamamlanmış olur!
Peki Howard ve antrenörleri ne yaptı?
a- Kaderlerine boyun eğdiler
b- Çalışıp bu dezavantajı minimuma indirmeyi ve zamanla ortadan kaldırmaya çalıştılar.
Ve O Howard'ın serbest atış yüzdesi bu sezon % 70'lere çıktı. Bir seneden daha az bir zamanda oldu bu gelişme! 1 Kasım'daki Toronto Raptors maçında 14/16 ile faul attı. Damir Mrsic gibi yani!
Ömer ve Semih de eğer yerlerinde saymak istemiyor ve maçların en kritik anlarında, sırf bu dezavantajları yüzünden kenarda oturmayı arzu etmiyorlarsa, yemeyi içmeyi, gezmeyi, tozmayı bırakıp gece faul çizgisinde yatacak sabah da aynı yerden güne 'merhaba' diyecekler.
Uzun lafın kısası, Fenerbahçe Ülker'de TBL için gayet iyi bir takım var ancak bazı taşlar henüz yerine oturmamış ve bazı taşlar ise hala eksik durumda! Fakat işin kötüsü, bu taşları yöneten kişinin de varlığı artık tartışılır durumda!
Sporx