İsviçre'de Göçmenlerin Sorunları Minarenin Gölgesinde Kaldı
Zürih Halkevi'nden İşbilir, minarelerin yasaklanması kararı çıkan referandumun göçmenlere yönelik artan baskı ve hak gasplarının üzerini örttüğünü söyledi. Ücret eşitsizliği, polis baskısı, sosyal hakların kısıtlanması İslamlaştırma tartışmasının arkasında kaldı.
Erhan ÜSTÜNDAÐ - BİA Haber Merkezi01 Aralık 2009, Salı
"Minarelerin yasaklanması üzerine süren tartışma, İsviçre'deki emekçi göçmenlerin gerçek dertlerinin üzerini örtmekten başka bir işe yaramıyor."
Zürih Halkevi üyesi ve göçmen hakları savunucusu Kerim İşbilir, bianet'e, sağcı partilerin girişimiyle yapılan referandumda minarelerin yasaklanması yönünde çıkan kararı bu şekilde değerlendirdi.
İşbilir'e göre göçmenlerin sosyal haklarının kısıtlanması, ücret eşitsizliği, polis baskısı gibi sorunların üzerini örten tartışmayı hükümet ve İslamcı göçmen örgütleri bilinçli bir şekilde yükseltiyor.
Pazar günü yapılan referanduma katılanların yüzde 57'si minarelerin yasaklanması yönünde oy kullandı. İsviçre Halk Partisi (SVP) ve Federal Demokratik Birliği (EDU) cami minarelerinin ülkenin İslamlaştırılması yönündeki çabaların güç gösterisi olduğunu savunarak referandum çağrısında bulundu. Referandum sonucu, hak savunucularının yanı sıra sol partiler ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Müslümanların yoğun olarak yaşadığı ülkelerin yöneticilerince tepkiyle karşılandı.
Haklar geri gidiyor
İşbilir'in verdiği bilgiye göre, İsviçre'de çoğu 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından giden 100 bin kadar Türkiye kökenli göçmen var. Sorunlardan en önemlisi göçmenlerin eşit işe eşit ücret alamaması.
Bir diğer sorun kazanılmış sosyal hakların geri alınması. Örneğin yıllık ücretli tatil 28'den 10 güne düşürüldü; göçmen çocukları ve göçmenlerin eğitim masrafları devlet tarafından karşılanmaz hale geldi. Aile birleşimlerinde Almanca bilme şartı getirildi. İşbilir, polisin şüpheli gördüğü göçmenleri soruşturma süresince uzun süre cezaevinde tutabildiğini de ekledi.
İsviçre
Toplam nüfusu 7,5 milyon olan İsviçre'de göçmenlerin oranı 1970'lerden bu yana devamlı artarak yüzde 21'e ulaştı. Almanlar, İtalyanlar ve Portekizlilerin ardından Yugoslavya'nın parçalanması sırasında ülkeye gelen Sırbistan ve Karadağlılarla, darbe sonrası ülkeyi terk etmek zorunda kalan Türkiyeliler göçmenlerin çoğunluğunu oluşturuyor. Sri Lanka'daki savaştan kaçan Tamiller de bir başka göçmen grubu.
2000 verilerine göre nüfusun yüzde 79'u Hıristiyan, yüzde 11'i dinsiz. Müslümanların oranı 1980'de yüzde 0,9'ken 2000'de yüzde 4,3'e yükseldi. 2005'te yapılan Eurobarometer araştırmasına göre de nüfusun yüzde 48'i teist, yüzde 9'u ateist, yüzde 39'u "bir çeşit yaşam gücüne inanıyorum" ve yüzde 4'ü de "bilmiyorum" diye cevap verenlerden oluştu.
"Geleneksel yapılar güçlenecek"
Federal bir ülke olan İsviçre'de yasalar halka referanduma giderek düzenleme yapma şansını veriyor. Öte yandan, düzenlemenin federal mahkeme ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden "inananların ibadet yerlerinin mimarisini belirleme hakkı olduğu" gerekçesiyle, ayrımcılığı yasaklayan düzenlemelere dayanarak bozulması mümkün.
Sonuç ne olursa olsun, İşbilir'e göre bu tartışma emekçi göçmenlerin "duygu ve düşünce dünyalarını etkileyerek, gündemlerini değiştirecek". Hali hazırda gündemi beliryebilecek etkin bir göçmen örgütlenmesi de bulunmuyor. Bu durumda, göçmenleri geleneksel bağlarını güçlendirmeye iten tartışma hak ve özgürlükler mücadelesini geri planda bırakabilir. (EÜ)
**********************************************
Görüldüğü üzere,her konuyu halkın onayına sunmak, "demokrasinin bir gereği" mantığına ters düşebiliyor.