Toplum gibi okurlar da adeta iki kampa bölünmüş. Bir kısmı ?açılım?ı destekliyor, bir kısmı ateş püskürüyor:
- Demokrasi, açılım diye diye PKK?ya cesaret verildi! Kahrolsun açılım!
Hatta, açılıma karşı çıkanların ellerinde ?somut kanıtlar? da var; diyorlar ki:
- AKP iktidara geldiğinde terör yoktu, işte AKP?nin 7 yılında terörün geldiği nokta... Şehitler, kitlevi çatışmalar, PKK Meclis?te!
Baykal?ı, Bahçeli?yi dinliyorum, aynı mantığı savunuyorlar.
Türkiye?nin çok kaygı verici bir ortama sürüklenmiş olduğu da bir gerçek elbette.
İsmet Paşa?nın sözleri
Şimdi, parti ve iktidar meselelerini bir tarafa bırakıp karşı karşıya olduğumuz sorunun boyutlarını görmeye çalışalım.
PKK demokratikleşme ve açılım gibi süreçlerden cesaret almışsa, Şeyh Sait kimden cesaret almıştı?!
PKK kök salarken, Güneydoğu?yu gece sokağa çıkılamaz hale getirirken bu cesareti 12 Eylül?ün askeri rejiminden mi almıştı?!
30 bin militanı öldürüldüğü halde devam eden böylesi bir terör hareketi için ?cesaret? kavramı doğru bir analiz aracı mıdır?!
Bu kadar basit midir mesele?
Ocak 1926; İngiliz Büyükelçisi Lindsay, ?Kuzey Irak?tan Türkiye?ye bir tehdit gelmeyeceği? konusunda İsmet Paşa?ya garanti veriyor. İsmet Paşa?nın cevabı:
- Irak topraklarında bu kadar Kürt bulunduğuna göre, siz iyi niyetli de olsanız, Türkiye Doğu bölgesinde sonsuza kadar sorun yaşayacak...
Lozan?ı eleştirenlerden mesela Erzurum Mebusu Durak Bey, ?Irak sınırı böyle çizilirse ileride Doğu Anadolu tehlikeye girer? dememiş miydi?!
Atatürk de Kürt milliyetçiliğinin ?kuşaklar sonra? uyanacağını öngörmemiş miydi?!
Bu kaygı yüzünden çok sert uygulamalar yaptılar, Dersim örneği böyle oluştu.
İşte, 1984?ten beri kanlı PKK örgütü halinde yeniden karşımıza çıkan, bu köklü sorundur!
Tek parti, çok parti, askerler; kaç hükümet geldi gitti?!
Bu meseleyi ?iktidar? kavramına indirgemek yanlıştır.
Terör ve iktidar
Şubat 1999?da yakalanan Öcalan mahkemede Atatürk?ü överek, Şeyh Sait?i eleştirerek devlete yaklaşmak suretiyle ?siyasi? bir sonuç almak istedi; bu amaçla terörü durdurdu ama dağıtmadı! PKK?nın silahlı silahsız bütün yapılanması beş yıl süreyle aynen devam etti.
Silah patlamayınca sorun tavsadı zannettik!
Ve Haziran 2004?te Üzeyir Aydar, Kandil?deki basın toplantısında, ?ateşkese son verdiklerini? açıkladı! Terör yeniden harekete geçti. 30 bin PKK?lı öldürüldüğü halde devam ediyor!
Demek ki, geniş bir tabana sahip! İşte 2 milyon oy alıyorlar!
Bir yandan teröre karşı elbette askeri mücadeleyi yürütürken, bu taban nasıl daraltılır?
Etnik milliyetçiliği besleyen dışlanmışlık, reddedilmiş duygusunu giderecek demokratik açılımlarla...
İşte bunun içindir ki, sadece İnönü?nün SHP?si değil, Baykal?ın CHP?si de mesela 5 Ağustos 1998?de Diyarbakır?da gösterişli bir şekilde kendi Kürt açılımını ilan ederek, ?Kürt sorununu CHP çözecek!? demişlerdi! (Cumhuriyet, 6 Ağustos 1998)
Oy alacağını bilse, yine aynı şeyleri söyler şüphesiz!
Etnik milliyetçi terörle mücadelenin evrensel ve genel formülüdür: Silaha karşı silahla mücadele ama sivil tabanı kazanmak için onların kimlik sorunlarını demokratik açılımlarla çözmeye yönelmek... Uzun, ince, sıkıntılı bir yol... Türkiye için de doğru olan budur.
Prensipte dün SHP ve CHP?nin açılımı doğruydu, bugün de AKP?nin açılımı...
Terörle mücadeleye de açılıma da devam.
http://www.harabe.ne...lim-t31573.html