Aksak Zaman Geçitleri
kızıl bir hançer ilişiyor bedrin on dördüne. kisra’nın on dördüncü sütununun altında cebelleşiyor âfil dimağlar. dördüncü katında nihan bir avaze feleğin. petrus üçüncü inkarında... yuda, yanaklarından öpmeye yelteniyor isa’nın. yılanlar taşıyor kadehlerden. kleopatra sırıtıyor karşısında üryan bir mir’at. henriette ‘’seninle ölmeye varım!’’ diyor kleist’e. İki kere iki küstahlık ediyor dostoyevski’nin kaleminde ve bela-yı aşk ile aşina kılınıyor fuzuli. mihri hatun’un ilenci dönüyor kendine. yusuf’un gömleğinde kan lekesi,kenan’da bekleyiş çilesi... ipince eğiriyor ipliğini meryem. yazgısına al al düşüyor ‘sır’.
savruk düşler ten perdesinde, mavi bir yangın ölüm talebinde... havva’nın ahdinden miras bana yalnızlık. iki kaşımın çıkmazında süveyda. nirvana’da yağmur, ’yok’ta ‘var/lık’ risalesi… hayatın izdüşümü ellerimde: kan! werther’in sızısının yankısıdır gözlerim! lime lime edilmiş ‘söz’ün kor nağmeleri.
siccin’in kapısında sarı karanlık… veyl yolunda merdut bir sevda. irem’e adım atarken helak oluyor şeddat. sumnat’ta son hediye sunuluyor şiva’ya ve bir kadının külleri savruluyor ganj’a. bir pervane ‘ilme’l yakîn’ halinde. zühal’in yasına aldırmıyor merih. zühre, ism-i azamı fısıldıyor arzın kalbine. aşk duyuyor bunu, yükseliyor göğe!
gazaba uğruyor baharımda mahpus sevda. ilenç olup taşıyor sözlerim kanlı yaraya. kuytu vadilere dökülen yıldızların ardından koşuşturuyorum canhıraş bir mısra düşsün diye yüreğime. (bir mısra düşmeli bu yüreğe!)yorgunum… recm edilsin bütün şairler. ilk taşı atacak, yol verilsin aşk’a!
dağların bilge delikanlısı koşuyor ayet ayet sükûn’a. sözsüz, nefessiz tüketiyor zamanı.idris yamıyor bir köşede mintanını. şerha şerha bulutlar... nur fışkırıyor avuçlarından seher’in. intihara gebe ikindilerde okunuyor eylülün esamisi. dört elif miktarı susmak düşüyor paya. hiçliğin kılcallarında azad edilmiş nergis/im…
çirkef bir düşe uyuyor aşk’ a kıyanlar ve ölüme uyanıyor göğün suskun yediler’i… hiçbir yerde olmuyor yüreğim varken her yerde! mavi uçurtmalar yapıyorum alaz almış zamana inat sevgili!
isa’ya adanmış bir kalp manastırda. hayatın simyasının peşinde münzevi guathama. luksar’da ümit/sizlik hat safhada. tûti’nin kaybolmuş aynası... tozlu bir hayatın karmaşasında âh pembe düşlerim!soğuk bir ateş uzanıyor şeceresine gecenin.
titrek aksanımla koşuyorum geceye. münkesir yollar, girdap umutlar…sürgün naraları yankılanıyor sevdaların avucumda. andolsun aşkın doyumsuz rengine!
Bu kalem hep muhalif benle. ’bahar’diyorum, ‘eylül’diyor. ’sus!’diyorum, feryad ediyor. ’sevda’diyorum ,‘siyah’diyor. /nevası yükselirken duvağı açılan seherin kırarım bilekçem. /yüreğimi aklıyor ismailce tevekkül ve sığınıyorum hira’dan sızan nur’a. şühûd olsun kalem!
uzza
pa
ram
par
ça…
ömer’in gözlerinde amansız sancılar, hallac’ın bileğinde tecrid edilmiş arzular… misk-i amber soluyor paslı çivileri ölümün. şibli’nin elinde kan sunan gül!gül ki, hallac’ı ağlatan kan!
sidretü’l münteha’da koşuşturuyor cebrail. aşk’ı meshediyor mekana hükmeden. yeşil rüzgar uğultusu refref. isrâ’ya adak gece;gece isrâ’ya konak!
ışıklar söndü. söndü de ışıklar dinmedi içimdeki mahşer. şimdi, hangi tûfan avutur beni? nuh’un ayak bileklerinde ihanet kemendi, yüreğimde kızıl mürekkep lekesi… nuh’un bile görmediği bir tufan içim!
kaknüs’ün üç yüz altmışıncı deliğinde sancı!cüz cüz sabrı hatmediyor kerem. güneşin gölgesinde yüreğim!şairin göğsünde bin kırbaç darbesi. yezid’in soluğunda sapkın dilekçe.me’mun’un salyası damlıyor siyaha. kitapların sîreti dicle’de sükûn... artmıyor aşk’ın değeri gam çekmeyince!yanıyorum. yanmalıyım!ateş istiyorum sevgili, ateş! suyla yanmak, suyu yakmak…
hatlarda kalıyor yesari’nin parmak izi.mermerde açıyor sinan laleleri. (laleye değer düşürür Allah’ın ebcedi!) nesim’le helalleşiyor yitik ramazanlar. bir evliyanın sinesinde tomurcuklanıyor yasin gülleri. hira sessiz okuyor mersiyesini... hüseynî sadalar yankılanıyor uhud’dan. ateş gülistan oluyor ibrahim’e, nemrut’a azap!bin erle giden geliyor on erle; fakat zaferle…!
iki yanından kavrıyor güneşi iki eliyle iskender. iki yüzlü insanları sevmeye başlıyor akif tanıdıkça yirmi üç yüzlü insanlar. adem kılıyor kendini insan.kapanıyor melekût aleminin dizlerine…
cem’in kadehindeki yedinci hattın bağrında kor beste… gölgesi düşüyor hûma kuşunun kalbimin üzerine. mürşit bilip bağlanıyorum gözlerine!
harut ve marut düçar azaba dünyada. şahit kılınıyor sevgilinin yüzüne ve’d –duhâ...sıcak su sunuluyor demir kancalı kapta, isyanın küfre çaldığı zamanlarda. bolonya ışıldamıyor gecemde... susmuyor vicdanımın sesi: çile! azabın katranında yanık masallar serpiyorum hüznün tenhalığına.susuyorum ağlayarak; ağlıyorum susarak…
bir şair cinnet geçiriyor! mısralardan yeni çarmıhlar kuruyor bak!nûn… kaleme ve yazdıklarına and içene hamd olsun ki ‘kaf’ta hem gül’ü hem kül’ü gördük ve bulandık aşk’ın her rengine... artık elini bulaştır şiire suskun kalem! yaklaşma ey kays, gökyüzü basacak ellerini!
kuzeyli bir kızı intihara sürüklüyor sahte sevda sözleri. boğazımda pörsümüş yılan derileri… yeminim var efendiler! son damlasına kadar ziftleneceğim geceyi… gece anlamaz öyle herkesin dilinden! gece konuşur soğuk kara iklimlerden…
nietzsche ağladığında oluyor cinnet cennet bana!nisan yağmuru dönüşmüyor inciye içimde. (ücra bir okyanustum oysa, aşkı yağmurla besleyen…) canımı alıyor her kar tanesi, canıma can katıyor infilak sevda! çarmıh ne yana düşer, aşk ne yana…? kefaretimdir aşka ölüm!
hüdhüd kayıplarda!cinlerin utancıdır gözlerindeki kör akis. leyla’nın düşlerinde göçmen kuşların sunağıdır aşk’a elem. gözyaşıyla bağlıyor saçlarını züleyha. uçurumlarda tozlanıyor gelinciklerin telli duvaklı rüyaları. ihanetin kanlı gölgesinde mi kaldı sözlerin? bir şair gül’e bakıyor… bakışında bir efsaneye gebe şair!
osman gazi’nin rüyasından hakikat düşüyor çınara. mercan’da serinliyor cennet erenleri. echo’ya aldırmıyor nergis. renklerin kralları siyahı maktul kılıyor beyaza. hayatın nabzı kamçılıyor rüzgarın dehlizini. yılların kahrı eylül bakışlı sevdaların nakşında. abandıkça kelimelerin ellerine, sağnak düşler boşalıyor suskumun göğüne!
ah’ım savruluyor fırat’ın kollarına... menderes’in başı kanıyor,su perileri yasta! kızılırmak mezar oluyor bağrı yanık anaya. kara yağız özlemlerim kınından çekiliyor, saplanıyor kırlangıçların yüreğine! bu yüzdendir yanmam kırlangıçlara, susmalarım bu yüzden…!
abas’ın kalkanında kertenkele ceseti, eyyüb’ün sabrında akrep geçitleri… kaeria miletos’un suya bulanmış toprak hayali. ins’in güncesinde zamana adanan sözler… kanı çekiliyor ayak bileklerimin.asyalı kalbimde toprak kokusu… ellerimde yıllanmış körpe dua!düşüyorum harlı perçeminden kalemin...
sevinci yaşanmamış doğumlar kadar acıtmıyor içimi intihar. benim her şeyi lekeleyen! sokrat arıyor bütünün parçalarını. spartaküs türküleri taşıyor dilimden. bahar hep geç geliyor şairin kentine. terkibimde yağmalanmış hüzün... zamanın çarkında çürüyen bulutların ağıdı. kalbimde:gözyaşı vardiyası!
sevr’in koynunda yatıyor tarih. bütün yollar aşk’a çıkıyor. kuşluk vakti göveriyor yetim ahdimdeki öfke! kaybedip kaybedip buluyorum kendimi. cebimden düşmüş kara bakışlı hayat! yılların imbiğinde solgun feryadın mührü. rüzgar, hayat üfürüyor tomurcuğa öksürerek.t akâti kesilmiş sözler boğuyor rüyaları. kelimelerle yaşlanıyorum, kelimelerle ölüyor…
göç vaktidir ey deli gönlüm çağlar öncesine…
gülün yanağında göz izleri, dudağında pişmanlık serzenişleri… ilişmeyin yarama! aşk kaydındayım henüz… mevlevi ayinlerden kopup geliyor ‘hû’, yerleşiyor aşk’ın nefesine! gül alıyor guslünü yangının çiğ tanesiyle. haydi ey gül, kurulan ve giy al fistanını! (rahman boyasıdır bu,silemez gözyaşı.) süleyman anlıyor bülbülün ağıdındaki mor nağmeyi. bülbülün ezberinde ibrahim duası: ’’hasbiyallah ve ni’mel vekil!’’
son ayeti indi aşk’ın efendiler! derlemeye ömer gerek!
Alıntı